Ağır Ceza Mahkemesi Tabi Suçlar ve Süreleri
Makale Başlıkları
Ağır Ceza Mahkemesinde Tabi Suçlar ve Süreleri
Ağır Ceza Mahkemeleri, Türk Ceza Kanunu’na göre belirli suçları yargılamakla görevlidir. Bu suçlar genellikle daha ciddi ve ağır cezaları gerektiren suçlardır. Ağır Ceza Mahkemelerinde yargılanan bazı önemli suç türleri ve bu suçlara verilebilecek ceza süreleri aşağıda sıralanmıştır:
Ağır Ceza Mahkemesi Nedir?
Ağır ceza mahkemesi, ilk derece mahkemeleri içinde yer alan ve diğer ceza yargılaması içinde kalan mahkemelere göre daha fazla cezayı gerektiren suçlara bakan bir mahkemedir. 5235 sayılı kanun md. 12’de Ağır Ceza Mahkemesinin görev alanından bahsedilmiştir.
Ağır Ceza Mahkemesinin Yapısı
Ağır Ceza Mahkemelerinin yapısı 5235 sayılı kanun md.9’da kendine yer edinmiştir. Bu kanuna göre, ceza mahkemeleri kuruldukları yerlerdeki iş temposu ve coğrafi koşullar gibi özellikler göz önünde buldurularak Hâkimler ve Savcılar Kurulunun olumlu görüşüyle Adalet Bakanlığınca kurulur.
Ağır ceza mahkemeleri diğer ceza veya hukuk mahkemelerinin birçoğunun aksine heyet halinde yargılama yapmaktadır. Heyet bir başkan ile yeterli sayıda üyeden oluşmaktadır. Ağır ceza mahkemelerinde görülecek duruşmalara mahkeme başkanı, üyeler ve savcı katılırlar. Ağır ceza mahkemelerinde yapılan yargılama sonucu kararlar üye hakimlerin müzakeresi sonucu başkanın bu müzakereyi yönetmesi ve kararı açıklamasıyla verilmiş olur.
Ağır Ceza Mahkemesi Hangi Suçlara Bakar?
Yağma (TCK Md.148)
Yağma suçu, Türk Ceza Kanunu’nun malvarlığına yönelik suçlar başlığı altında, md. 148 ve md. 150 aralığın da düzenlenmiştir.
Bu suç malın yağması ve senedin yağması olmak üzere iki şekilde düzenlenmiştir.
Madde 148’e bakıldığında yağma suçunda fail; mağduru, kendisine veya yakınına hayati yönden, beden veya cinsel dokunulmazlığına karşı bir saldırıda bulunacağından ya da malvarlığında büyük kayıplar yaşatacağından bahisle tehdit ederek veya cebir kullanarak bu suçu işler.
Fail, mağduru malı verme veya malın alınmasında karşı koyamama durumuna getirir. Bu durumda faile altı yıldan on yıla kadar hapis cezası istenir. Bu bahsedilenler malın yağması ile alakalı kanun metinlerinin açıklamasıdır.
Bunun haricinde senedin yağması vardır ve kanun metninin devamında bahsedilir. Yine fail; mağdura, kendisine veya başkasına cebir veya tehdit yoluyla borç altına girebileceği bir senedin geçersiz olduğunu gösteren vesikayı vermeye, bu senedin alınmasını engellemeye, ilerde bu senede dönüştürülebilecek bir kağıdı imzalamaya veya var olan senedi yok etmeye veya bunu yok etmeye direnmemeye zorlaması halinde senedin yağması suçunu işlemiş olur.
Yağma suçu malvarlığına karşı işlenen diğer suçlar içerisinde en fazla cezaya yer bulan suç olmuştur. Bu suç cebir, tehdit, hırsızlık suçlarının birleşmesiyle bileşik suç özelliğine haiz olur.
Yağma suçunun silahla, tanınmayacak bir şekilde, birden fazla kişi ile birlikte, yol keserek veya konut işyeri ya da eklentilerinde, beden açısından ve psikolojik açıdan kendini müdafaa edemeyecek durumda olan birine karşı, daha önce faaliyette bulunmuş veya var olmuş bir örgütün kokutucu etkisinden yararlanılarak, suç örgütü için yarar sağlama amacı güdülerek ve son olarak gece vaktinde işlenmesi durumunda suçun nitelikli halleri oluşur ve fail hakkında on yıldan on beş yıla kadar hapis cezası isteminde bulunulur.
Yağma suçunun işlenmesi esnasında kasten yaralama suçunun neticesi sebebiyle ağırlaşmış hallerinden birinin gerçekleşmesiyle ilaveten kasten yaralama suçunun da hükümleri uygulanır.
TCK md. 150’de yağma suçunda daha az ceza verildiği durumlar yani cezayı azaltan sebepler gösterilmiştir. Failin mağdurla aralarındaki bir hukuki ilişki sebebiyle alacağı için tehdit veya cebir kullanması sonucunda, fail fiile göre tehdit veya kasten yaralamadan sorumlu tutulur. Ayrıca suçun içeriğindeki malın değerinin az olması sebebiyle sorumlu tutulacak ceza üçte birden yarıya kadar indirilebilir.
Yağma şikâyete tabi olmayan bir suçtur. Bu suçta dava zamanaşımı süresi ise suçun işlendiği tarihten itibaren 15 yıldır. Bu süre zarfında soruşturma başlatılmaz ya da dava açılmazsa zamanaşımıyla sona erer.
İrtikâp (TCK Md. 250/1 ve 2)
İrtikâp suçu, Türk Ceza Kanunu md. 250’de açıklanmıştır.
Kamu görevlisinin yerine getirdiği kamu görevi sebebiyle kendinde oluşan hakları ve nüfuzu kötüye kullanarak karşı taraftan kendisi ya da başkası için yararlanması veya bu işte vaatte bulunulmasına bir kimseyi zorlaması sonucu bu suç oluşur.
Bu suçun cezası beş yıldan on yıla kadar hapis cezasıdır. Kamu görevlisi eğer bu sayılanları icbar olmadan ve hileli davranışlarla yaparsa müeyyidesi üç yıldan beş yıla kadar hapis cezası olur.
Bunlar da eğer kişinin hatasıyla işlendiyse kamu görevlisine bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası isteminde bulunulur.
Sonucunda irtikâp edilen yararın pahası ve mağdur edilenin ekonomik durumu değerlendirilerek verilecek cezalara yarısına kadar indirilebilir. Bu suçta etkin pişmanlıktan yararlanılamaz.
İrtikâp suçu seçimlik hareketli bir suç olup icbar, ihmal ve muhatabın hatasından yararlanmak suretiyle işlenebilmektedir. Bu suç özgü bir suçtur çünkü sadece kamu görevlisi olanlar bu suçun faili olabilir. Kamu görevlisi olmayıp bu suça karışanlar ise yardım eden veya azmettiren olabilir.
Bu suç şikâyete bağlı bir suç değildir, savcılık resen hareket eder. Dava zamanaşımı süresi ise 15 yıldır.
Resmî Belgede Sahtecilik (TCK Md. 204/2)
Resmi belgede sahtecilik Türk Ceza Kanunu md. 204’te açıklanmıştır.
Sahte bir resmi belge düzenleyerek, geçerli bir resmi belgeyi insanları kandıracak şekilde değiştirerek, sahte resmi belge hazırlayarak veya resmi belgeyi gerçeğe aykırı bir şekilde düzenleyerek işlenebilen bu suç seçimlik hareketli suçlar kapsamına girer.
Sayılanlardan herhangi birinin gerçekleşmesi durumunda resmi belgede sahtecilik suçu işlenmiş olur. Müeyyidesi ise iki yıldan beş yıla kadar hapis cezasıdır. Bu sayılan fiilleri görevi sebebiyle kamu görevlisi yaparsa şayet ceza üç yıldan sekiz yıla kadar ceza istemiyle yargılanır.
Resmi belgenin, kanun hükmü gereği sahteliği sabit oluncaya kadar geçerli olan belge niteliğinde olması halinde, verilecek ceza yarısı oranında artırılır.
Resmi belgenin hukuki bir değer taşıması, yazılı olması ve düzenleyen kişinin kimliğini içermesi gerekmektedir.
Bu suçun mağduru her zaman için devlettir. Çünkü fail, resmi belgede sahtecilik suçunu işleyerek kamu güvenini kötüye kullanmıştır. Failin gerçekleştirmiş olduğu eylemlerden ötürü zarar görenler mağdur olamazlar, suçtan zarar gören olarak yargılamaya dâhil olurlar.
Kamu güvenine karşı işlenen suçlarda şikâyet süresi yoktur çünkü şikâyete tabi değildir .Ancak resmi belgede sahtecilik suçunun basit hali için olağan dava zamanaşımı süresi yani 8 yıllık bir süre nitelikli hali için ise 15 yılık bir süre zamanaşımı için uygundur. Bu süreler içinde şikâyet yapılmadığında soruşturma yapılamaz.
Nitelikli Dolandırıcılık (TCK Md. 158)
Nitelikli dolandırıcılık md. 157 ve md. 158 de açıklanmıştır.
Dolandırıcılık suçunu fail, mağdurun veya başkasının zararına ve kendi veya bir başkasının yararına hile yaparak ve muhatabı aldatarak işlemiş olur. Bu fiili gerçekleştiren fail bir yıldan beş yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adli para cezasıyla yargılanır.
Nitelikli dolandırıcılık suçu ise failin; mağdurun dini duygularını sömürerek, içinde var olduğu güç durumdan faydalanarak,
algılama fonksiyonunun zayıflığından yararlanarak,
kamu kurumuna hasar verecek şekilde,
kamu kurumlarını araç olarak kullanarak, basın yayın kuruluşları tarafından temin edilen kolaylıklardan yararlanarak,
bilişim düzeneklerinin banka veya kredi kurumlarını araç olarak kullanarak, ticari etkinlik esnasında, banka veya diğer kurumlar tarafından alınmaması gereken bir kredinin açılmasını temin etmek amacıyla,
kendini kamu çalışanı veya banka sigorta ya da kredi kurumlarının görevlisi olarak göstermesi veya bu kurum ve kuruluşlarla alakası olduğunu söyleyerek, sigorta karşılığını almak amacıyla, serbest meslek sahibinin mesleğine duyulan güveni kötüye kullanarak işlemesi durumunda söz konusu olur.
Bu suçu işleyen fail 3 yıldan 10 yıla kadar hapis cezası ve beş bin güne kadar adli para cezası ile yargılanır.
Ancak bu suç kamu kurumuna hasar verecek şekilde, bilişim düzeneklerinin banka veya kredi kurumlarını araç olarak kullanarak, sigorta karşılığını almak amacıyla, kendini kamu çalışanı veya banka sigorta ya da kredi kurumlarının görevlisi olarak göstermesi veya bu kurum ve kuruluşlarla alakası olduğunu söyleyerek, banka veya diğer kurumlar tarafından alınmaması gereken bir kredinin açılmasını temin etmek amacıyla işlendiğinde cezanın taban sınırı dört yıldan adli para cezasının tutarı kazanılan karın iki katından az olamaz.
Sayılan tüm suçların üç kişi veya daha fazla kişi ile işlenmesi durumunda ceza yarı oranında; suç işlemek için kurulmuş bir örgütün etkinliği içinde işlenmesi durumunda verilecek ceza bir kat arttırılır. Zamanaşımı süresi ise 15 yıldır.
Neticesi Sebebiyle Ağırlaşmış Yaralama Suçu (TCK Md. 87/4)
Neticesi sebebiyle ağırlaşmış yaralama suçu Türk Ceza Kanunu md. 87/4’te açıklanmıştır.
TCK md. 86/1’e baktığımız zaman kasten birinin bedenine acıya sebep olan veya dirliğinin ya da idrak yeteneğinin bozulmasına sebep olan fail, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasıyla yargılanır.
TCK md 86/3’e baktığımızda kasten üstsoyu, altsoyu, eşi, boşandığı eşi, kardeşi; vücut veya psikolojik açıdan kendini müdafaa edemeyecek olan birini, kamu görevlisinin yaptığı görevi sebebiyle, kamu görevlisinin nüfuzunu kötüye kullanması sebebiyle, silahla, canavarca duygularla yaralayan fail, şikâyet olmadan cezasının yarı oranında arttırılmasına ve (f) bendinde geçen kasten yaralama şeklinde ise bir kat oranında arttırılmasına hüküm verilir.
TCK md.87/1’e göre fail mağdurun; duyularına veya organlarının herhangi birinin fonksiyonunun devamlı olarak zayıflamasına, konuşma eyleminde sürekli güçlüğe, yüzünde kalıcı ize, hayatını riske sokan bir olaya, hamile bir kadına karşı işlenip çocuğun vaktinden evvel dünyaya gelmesine sebep olmuşsa verilecek ceza bir kat arttırılır. Fakat bu suç md.87/1’de bahsedilen şekilde olduysa üç yıldan md.87/3’te bahsedilen şekilde olduysa beş yıldan az olamaz.
TCK md.87/2’ye göre fail mağdurun; düzelme şansı olmayan bir hastalığa veya bitkisel yaşama girmesine, organ veya duyularından birinin fonksiyonunu kaybetmesine, konuşma ya da üreme kabiliyetini yitirmesine, yüzünün devamlı değişikliğe uğramasına ve hamile bir kadına karşı yapıp bebeğin düşmesine sebep olmuşsa verilecek ceza iki kat arttırılır.
Fakat bu suç 87/1’de bahsedilen şekilde olduysa beş yıldan md.87/3’te bahsedilen şekilde olduysa sekiz yıldan az olamaz. Verilecek ceza kırık veya çıkığın yaşam işlevlerindeki tesirine göre, yarısına kadar arttırılır.
Kasten yaralama neticesinde ölüm ortaya çıktığında fail, TCK 87/1’deki hallerde sekiz yıldan on iki yıla kadar hapis cezasıyla yargılanır, TCK md 87/3’teki hallerde ise on iki yıldan on sekiz yıla kadar hapis cezasıyla yargılanır.
Yargıtay’ın kararına göre bu maddenin uygulanabilmesi için; fail yaralama kastı ile fiili gerçekleştirmeli, mağduru TCK 86/1 veya 3’üncü fıkrasında geçen şekilde yaralamış olmalı, mağdurun ölmesi ve failin eylemi arasında illiyet bağı bulunmalı, failin gerçekleştirdiği ölümde en az taksir derecesinde kusuru olmalıdır.
Kasten Öldürme (TCK Md. 81, 82)
Kasten öldürme suçu Türk Ceza Kanunu md. 81 açıklanmıştır. Bu düzenleme kasten öldürmenin basit şeklini içerir. Failin kasti olarak mağduru öldürmesi sonucu müebbet hapis cezasına çarptırılması uygun görülür.
Kasten öldürmenin nitelikli hali ise Türk Ceza Kanunu md. 82’de açıklanmıştır. Bu maddeye göre; bu suçu planlayarak, canavarca duygularla veya zulüm çektirerek, yangın, su baskını, tahrip, batırma veya bombalama ya da nükleer, biyolojik veya kimyasal silah kullanarak, üstsoyundan altsoyundan birine, eşine, boşandığı eşine, kardeşine karşı, hamileliği bilinen kadına karşı, kamu görevlisinin işi gereğiyle, bir suçu saklamak, delillerini yok etmek veya işlenmesini basitleştirmek ya da yakalanmamak amacıyla, bir suçu işleyemediği için kızgınlık duygusuyla, kan gütme sebebiyle, töre sebebiyle işleyen fail ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılır.
Kasten öldürmenin ihmali hareketle işlenmesi ise Türk Ceza Kanunu md. 83’te açıklanmıştır. Failin, sorumluluğu altında olan bir fiili gerçekleştirmemesi sebebiyle (ancak bu ihmali davranışın icrai davranışa eş değer olması gerekir) oluşan bu suçun yaptırımı ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verilmesi durumunda yirmi yıl ve yirmi beş yıl aralığında bir süreye düşürülmesine, müebbet hapis cezası verilmesi durumunda ise on yıl ve on beş yıl aralığında bir süreye düşürülmesine karar verilir. Diğer durumlarda ise on yıl ve on beş yıl aralığında bir süre verilebileceği gibi indirimde takdir edilmeyebilir.
Bu suç hem ihmali hem de icrai işlenebildiği için serbest hareketli bir suçtur. İcrai bir şekilde bu suçu işleyen fail, herhangi bir şekilde öldürme eylemini gerçekleştirebilir. Bu suçun dava zamanaşımı süresi 25 yıldır.
Zimmet Suçu (TCK Md. 247)
Zimmet suçu Türk Ceza Kanunu md. 247’de açıklanmıştır. Bu suç sadece kamu görevlisinin işleyebileceği bir suç olduğundan özgü suç niteliği taşır.
Zimmet suçu kamu görevlisine yüklenen görev sebebiyle zilyetliği ve sorumluluğu verilmiş malın bu görev çerçevesi dışında kullanması, kendisine veya bir başkası üzerine geçirmesi şeklinde icra edilir. Bu durumda kamu görevlisi beş yıldan on iki yıla kadar hapis cezası ile yargılanır.
Fail kamu görevlisi bu suçun açığa çıkmaması için hileli davranışlarda bulunursa ceza yarı oranda attırılır, suça konu olan malı geçici olarak kullanıp iade etmesi sonucu ceza yarı oranına kadar indirilebilir.
Bu suç kamu güvenilirliğine karşı işlendiği için şikâyete tabi değildir ve dava zamanaşımı 15 yıldır.
Rüşvet Suçu (TCK Md. 252)
Rüşvet suçu Türk Ceza Kanunu md. 252’de açıklanmıştır. Rüşvet veren ve rüşvet alan kamu görevlisi olmak üzere birden çok faili olan bir suçtur.
Rüşveti alan kişinin kamu görevlisi olması gerekir, rüşveti veren kişi alelade birisi olabilir. Bu suçta önemli olan, haksız faydanın sağlanması veya bunun vaat edilmesidir.
Fail bu suçtan dört yıldan on iki yıla kadar hapis cezasıyla yargılanır. Rüşvet verenin bunu kamu görevlisi sunduğunda, kamu görevlisi tarafından reddedilmesi halinde rüşvet teklifinde bulunan kişi için verilecek ceza yarı oranında indirilir.
Bu suç kamu güvenirliğine karşı işlenen bir suç olduğu için şikâyete bağlı değildir. Dava zamanaşımı ise 15 yıldır.
Hileli İflas Suçu (TCK Md. 161)
Hileli iflas suçu Türk Ceza Kanunu md. 161’de açıklanmıştır. Malvarlığına Karşı Suçlar bölümünde düzenlenen bu suç, fail hileli davranışlarla malvarlığını eksiltmeye yönelik tasarrufta bulunduysa ve bu hileli davranıştan önce veya sonra iflasa kara verilmişse üç yıldan sekiz yıla kadar hapis cezasıyla yargılanır.
Bu suçun işleniş biçimi özel kastla olur, failin amacı malvarlığını eksiltme yönünde olmalıdır. Ayrıca suçun faili ancak iflasa tabi borçlu tacir olabilir.
Hileli iflas suçu seçimlik hareketli bir suç olup, bu hareketlerden herhangi birinin işlenmesi sonucu suç oluşur. Dava zamanaşımı süresi 15 yıldır. Bu zamanaşımı süresi hileli hareketin yapıldığı tarihten itibaren başlar.
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu İkinci Kitap Dördüncü Kısmındaki dört, beş altı ve yedinci bölümünde düzenlenen suçlardan md. 318, 319,324, 325 ve 332 Ağır Ceza Mahkemesinin görev alanına girmez. Ancak bu bölümde yer alan; devletin egemenlik alametlerine ve organlarının saygınlığına karşı suçlar, anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar, milli savunmaya karşı suçlar, devlet sırlarına karşı suçlar ve ajanlık, 3713 sayılı terörle mücadele kanunu kapsamına giren propaganda yapma suçu ve örgüt üyeliği suçu gibi siyasi nitelikli suçlara ağır ceza mahkemesi bakar.
Ağırlaştırılmış müebbet, müebbet ve tavan sınırı 10 yıldan fazla olan hapis cezaları verilen durumlara ağır ceza mahkemesi bakar. Ağır Ceza Mahkemesi
Ağır Ceza Mahkemesinin Kararlarına Karşı İstinaf Yolu
Ağır ceza mahkemesinin verdiği kararın bir üst mercii olan bölge adliye mahkemesi tarafından hem hukuki olarak hem de maddi olarak denetlenmesi istinaf kanun yoludur.
15 sene ve daha fazla hapis cezalarında istinaf resen temyiz kanun yoluna tabi tutar. Ağır ceza mahkemesinin birkaç kararı istinaf kanun yolu kapsamı dışında sayılmıştır. 3000 TL veya daha az adli para cezasına ilişkin hükümlere ve üst sınırı 500 günü geçmeyen adli para cezası gerektiren suçlar nedeniyle verilen beraat kararına karşı istinaf yoluna gidilmez.
Emsal Yargı Kararları
Yargıtay Kararı – 22. CD., E. 2015/1845 K. 2015/1280 T. 26.5.2015
Katılan Şükran savcılıkta alınan ifadesinde, “… sanık oğluma bağırarak elindeki telefonu almaya çalışıyordu, bende araya girerek telefonu bırak dedim, bu sırada oğluma ve bana vurdu” şeklinde beyanda bulunduğu,
yine duruşmada alınan ifadesinde de “… oğlumun telefonu ondaydı. Ben telefonu iade etmesini söyledim. Etmedi, bana ve oğluma vurdu. Sonra oradan ayrıldı.” şeklinde beyanda bulunması karşısında,
sanığın eyleminin bu niteliği itibariyle yağma suçunu oluşturup oluşturmadığına ilişkin kanıtları takdir ve tartışma görevinin ağır ceza mahkemesine ait olduğu nazara alınarak,
görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, yargılamaya devamla yazılı şekilde esasa ilişkin hüküm kurulması,
Bozmayı gerektirmiş, katılan … vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan diğer yönleri incelenmeyen hükmün bu sebepten dolayı istem gibi BOZULMASINA,
26.05.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Yargıtay Kararı – 14. CD., E. 2018/6828 K. 2018/7274 T. 5.12.2018
İddianame içeriği ve kabule göre sanığın gece 05:00 sıralarında yalnız başına yürümekte olan müştekiyi bir müddet takip ettikten sonra yanına yaklaşarak İngilizce “sex connection” dedikten sonra kaçmaya çalışan müştekiyi yakalayıp üzerine atladığı,
yere yatırdığı, pantolonunu çıkarmaya çalıştığı ve vücudunun çeşitli yerlerine ellediği sırada olay yerine gelen polisleri fark etmesi üzerine kaçtığının iddia ve kabul edildiği olayda,
sanığın eyleminin 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 102/2. maddesinde düzenlenen “nitelikli cinsel saldırı” suçuna teşebbüs suçu kapsamında kalma ihtimalinin olması karşısında,
atılı suçla ilgili davaya bakma ve bu kapsamda delilleri takdir ve değerlendirme görevinin üst dereceli Ağır Ceza Mahkemesine ait olduğu nazara alınarak görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, yargılamaya devamla yazılı şekilde hüküm kurulması,
Kanuna aykırı, O Yer Cumhuriyet Savcısının temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden,
hükmün 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gözetilerek 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA,
05.12.2018 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Yargıtay Kararı – 14. CD., E. 2013/2938 K. 2014/13196 T. 25.11.2014
İddianamedeki ve mağdurların aşamalardaki anlatımlarından, suç tarihinde mağdur İbrahim’in sanık Mehmet’e olan borcu nedeni ile tüm sanıklar tarafından kaçırılarak darp edildiği ve devamında sanık Mehmet’in mağdur İbrahim’in eşi diğer mağdur Hikmet’i telefon ile arayarak mağdur İbrahim’e zarar vermemeleri için evlerinde bulunan dizüstü bilgisayar ve altınları istediklerini iddia etmesi ve tanık anlatımı karşısında,
sanıkların eylemlerinin 5237 sayılı TCK.nın 149 ve 150. maddelerindeki düzenlenen hukuki alacağın tahsili amacı ile yağma suçu niteliğinde olup olmadığının tayin ve takdiri ile bu konudaki dosyaya bakma,
kanıtları değerlendirilme ve suç niteliğini tayin görevinin üst dereceli ağır ceza mahkemesine ait olduğu nazara alınarak, görevsizlik kararı verilmesi gerekirken yargılamaya devam edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması,Kanuna aykırı, sanık Murat müdafii, sanıklar Hakkı ve Mehmet müdafii,
sanık Mustafa ve katılan İbrahim vekilinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan,
hükümlerin 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gözetilerek 1412 sayılı CMUK.nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA,
25.11.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Yargıtay Kararı – 2. CD., E. 2016/10579 K. 2018/13734 T. 20.11.2018
Somut olayda; sanığın gündüz vakti kermese para toplama bahanesiyle katılanın evine geldiği, daha sonra müştekide nazar olduğunu söyleyerek nazar duası okuduğu, nazarı çözmesi için yumurta ve bez parçası gibi şeyler getirmesini istedikleri, evde özel eşyası olup olmadığını sordukları, katılanın altınlarının bir kısmını getirmesi üzerine, doğruyu söylemediğini daha fazla altın olduğunu, doğruyu söylemediği takdirde nazarın bozulmayacağını söyledikleri,
Allah, Muhammed gibi kutsal değerlerden bahsederek katılanı etkiledikleri, bunun üzerine katılanın odasında bulunan 13 adet bilezik ve 1 adet altın seti, 3 adet reşat altını ve iki adet bilekliği getirdiği, çorabın içine koydukları, çorabı da yastık kılıfına koydukları, yatak odasında yatağın içine bıraktıkları,
Dua okudukları, ardından nazarın tam bozulması için etraftan kırk taş toplayacaksın, eve götüreceksin diyerek katılan ile birlikte evden ayrıldıkları anlaşılmakla, bu şekilde sanıkların hileli söz ve davranışlarla dini duygularını istismar ettikleri, katılandan haksız menfaat sağladıkları anlaşılmakla, sanıkların eylemlerinin bu niteliği itibariyle
TCK’nın 158/1-a maddesi kapsamında değerlendirilmesi ve bu suça bakma görevinin ağır ceza mahkemesine ait olduğu nazara alınarak görevsizlik kararı verilmesi gerekirken duruşmaya devamla yazılı şekilde hüküm kurulması,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu sebepten dolayı BOZULMASINA,
bozma sonrası kurulacak hükümde 1412 sayılı CMUK’un 326 son maddesinin gözetilmesine 20/11/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.