Boşanma Davasında Kullanmak İçin Alınan Ses Kaydının Suç Teşkil Edip Etmeyeceği
Makale Başlıkları
Boşanma Davasında Kullanmak İçin Alınan Ses Kaydının Suç Teşkil Edip Etmeyeceği
Çağımızda teknolojinin gelişmesi ile birlikte artık telefonlar, bilgisayarlar, fotoğraf, video, ses kayıt cihazları vasıtasıyla davalarda ispat aracı artmıştır. Hukukumuzda “ispat serbestîsi” kuralının kabul edilmiş olması da teknolojik ispat araçlarına dayanma sıklığını artırmıştır. Tüm davalarda bu teknolojik ispat araçlarına dayanılabilmekteyken boşanma davalarında özellikle aldatma nedeniyle açılan boşanma davalarında ses kaydı, fotoğraf, video gibi deliller fazlasıyla önem arz etmektedir. Bu makalemizde spesifik olarak ses kaydının boşanma davasında suç teşkil edip etmeyeceği konusuna değineceğiz.
Ses ya da Video Kayıtlarının Hukuka Uygun Alınıp Alınmadığı Ayrımı
Ses ya da video kayıtlarının boşanma davasında delil teşkil edebilmesi için hukuka uygun olmalıdır. Zira Hukuk Muhakemeleri Kanunu madde 189/2 de açıkça “hukuka uygun elde edilmeyen delillerin mahkeme tarafından bir olayın ispatında dikkate alınmayacağı” belirtilmiştir.
Hukuk Muhakemeleri Kanunu madde 189/2 ve Yargıtay içtihatları da incelendiğinde ses kayıtlarının hukuka uygun olarak elde edildiğinin kabul edilebilmesi için karşı tarafın bilgisi ve rızası dâhilinde olması gerekmektedir. Boşanma Davasında Kullanmak İçin Alınan Ses Kaydı
Ses ya da Video Kayıtlarının Hukuka Aykırı Alınması ve Sonucu
Boşanma davasında ispat aracı olarak ses kaydının kullanılabilmesi için yukarıda değindiğimiz gibi hukuka uygun olarak elde edilmesi gerekir. Ancak karşı tarafın bilgi ve rızasına aykırı olarak casus yazılımlar, hukuksuz dinleme ve kayıtlar ya da baskı ve tehdit altında alınan ses ve video kayıtları hukuka ve usule aykırı olduğu için delil teşkil etmez.
Ayrıca bir ses kaydının hukuka aykırı olarak “yaratılması” durumunda örneğin ses kaydını lehine kullanmak isteyen tarafın karşı taraftan alınan ancak bir bütün olmayan başka ses kayıtlarının birbirine eklenerek ya da bazı bölümlerin çıkarılması gibi oynamalar yapılarak lehe durum yaratmasını sağlamak amacıyla kullanımı elbette hukuka aykırılık teşkil eder.
Ayrıca karşı tarafı tehdit ederek ya da baskı kurarak alınan ses kayıtları da hukuka aykırıdır, delil teşkil etmez.
Müşterek konuta diğer eşin rızası dışında ses kayıt cihazı yerleştirerek alınan ses kayıtları da tarafın bilgisi ve rızası dışında olduğu için hukuka uygun delil teşkil etmeyecektir. Ancak tarafların daha önceden rızası dâhilinde müşterek konuta yerleştirilen ses kaydı delil teşkil eder.
Örneğin; taraflar bebeklerinin bakımı için ses ya da video kayıt cihazını bebeklerinin odasına birlikte yerleştirmiş olabilirler. Boşanma davası aşamasında bu ses ya da video kayıtları içeriğinde eşin kusurunu ispat edecek delillerin mevcut olması durumunda kullanılması hukuka aykırılık teşkil etmeyecektir. Boşanma Davasında Kullanmak İçin Alınan Ses Kaydı
Eşinin Ses Kaydını Almak Suç mu?
Eşinizin ses kaydını izinsiz olarak almak, gizlilik ihlali ve özel hayata müdahale anlamına gelebilir.
Evlilikte Ses Kaydı Almak Suç mu?
Evlilikte dahi, eşinizin ses kaydını izinsiz olarak almak hukuki açıdan suç olabilir.
Delil Amaçlı Ses Kaydı Almak Suç mu?
Delil amaçlı ses kaydı almak, izinsiz olarak kayıtlar kullanmak hukuki sorunlara ve cezai yaptırımlara neden olabilir.
İzinsiz Ses Kaydı Almanın Cezası Nedir?
İzinsiz ses kaydı almanın cezası, ülkeye ve yargı sistemine göre değişiklik gösterir ve gizlilik ihlali olarak kabul edilir.
Ses Kaydının Önceden Planlı Olarak Yapılması
Ses kaydının önceden planlı olarak hazırlık yapılarak alınması hukuka aykırıdır Türk Ceza Kanunu Kapsamında suç teşkil eder. Türk Ceza Kanunu madde 133’te kişiler arasındaki aleni olmayan konuşmaları karşı tarafın rızası dışında ses kayıt cihazı ile dinleyen ve kaydeden kişinin iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılacağı hüküm altına alınmıştır. Ancak planlamadan aniden gelişen durum karşısında ses kaydı alınmış ise hukuka aykırılık teşkil etmeyecektir.
Eşler arasında ses kaydı suç mu
Eşler arasında ses kaydı suç olabilir. Bunun sebebi, Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 134. maddesinde düzenlenen özel hayatın gizliliğini ihlal suçudur. Bu maddeye göre, başkasının özel hayatına ilişkin konuşmaların kaydedilmesi, dinlenmesi veya ifşa edilmesi suçtur ve hapis cezası ile cezalandırılır.
Ancak, eşler arasında yapılan ses kaydı, belirli durumlarda hukuka uygun olabilir. Örneğin, bir dava sürecinde delil olarak sunulmak üzere mahkemeye sunulabilir. Ayrıca, bir eşin diğerinin suç işlediğine dair somut delilleri elde etmek amacıyla ve kanıt olarak kullanmak üzere kaydettikleri durumlarda hukuka uygun olabilir.
Bu nedenle, eşler arasında yapılan ses kaydının suç olup olmadığını belirlemek için durumun ayrıntılarına göre değerlendirme yapmak gereklidir.
YARGITAY KARARI
T.C. YARGITAY 2. Hukuk Dairesi 20.09.2018 T., 2016/20574 E., 2018/9685 T.,
MAHKEMESİ: Aile Mahkemesi
DAVA TÜRÜ: Karşılıklı Boşanma
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı-davalı kadın tarafından tazminatların miktarı, reddedilen tedbir ve yoksulluk nafakası, çocuk lehine hükmedilen tedbir ve iştirak nafakası yönünden; davalı-davacı erkek tarafından ise kusur belirlemesi, nafakalar ve tazminatlar yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
- Mahkemece davalı-davacı erkek tarafından açılan boşanma davasının reddine, davacı-davalı kadının boşanma davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına karar verilmiş ise de; hükme esas alınan ses kaydı hukuka aykırı delil niteliğinde olup kusur belirlemesinde hükme esas alınamaz. Toplanan diğer delillerden davalı-davacı erkeğe mahkemece kusur olarak yüklenen sadakat yükümlülüğün ihlali vakıasının kanıtlanamadığı anlaşılmaktadır. Açıklanan sebeple kadının boşanma davasının da reddi gerekirken, kabulü doğru olmamıştır. Ne var ki, hükmün bu bölümü temyizin kapsamı dışında bırakıldığından bu husus bozma sebebi yapılmamış, yanlışlığa işaret edilmekle yetinilmiştir.
- Temyiz nedenlerine hasren yapılan incelemeye gelince;
a-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, tarafların aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.
b-Boşanma sonucu tazminata hükmedilebilmesi için tazminat yükümlüsünün kusurlu, talep eden eşin ise kusursuz veya daha az kusurlu olması gerekir. Yukarıda 1. bentte açıklanan sebeple davalı-davacı erkeğin boşanmayı gerektiren kusurlu bir davranışı ispatlanamamıştır. Bu nedenle davalı-davacı erkeğin maddi ve manevi tazminat isteminin reddi gerekirken, yazılı şekilde kabulüne karar verilmesi usul ve kanuna aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
c-Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre ortak çocuk… yararına hükmedilen iştirak nafakası azdır. Mahkemece Türk Medeni Kanununun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi de dikkate alınarak daha uygun nafakaya hükmedilmesi gerekir. Bu yön gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda 2/b ve 2/c bentlerinde gösterilen sebeplerle BOZULMASINA, bozma kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerinin ise yukarıda 2/a bendinde gösterilen sebeple ONANMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, iş bu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 20.09.2018
T.C.YARGITAY 2. Hukuk Dairesi 13.11.2014 T., 2014/11518 E., 2014/2753 K
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davacı-karşı davalı (kadın) tarafından; kocanın davası, kusur belirlemesi, manevi tazminat talebinin reddi ve nafakalar ile para alacağı yönünden, davalı-karşı davacı (koca) tarafından ise; kadının davası, kusur belirlemesi, nafaka ve tazminatlar yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
- Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, tarafların aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.
- Mahkemece taraflar eşit kusurlu kabul edilerek her iki boşanma davasının kabulüne karar verilmiştir. Yapılan soruşturma ve toplanan delillerden, mahkemece davalı-karşı davacı kocanın güven sarsıcı davranışları olduğu kabul edilmiş ise de; dosyada buna ilişkin kocaya ait olup olmadığı tespit edilemeyen ses kaydından başka bir delil bulunmamaktadır. Bu durumda davalı-davacı kocanın güven sarsıcı davranışı ispatlanamamış olup, davacı-davalı kadın boşanmaya sebep olan olaylarda tam kusurludur. Mahkemece tam kusurlu olan davacı-davalı kadının boşanma davasının reddi gerekirken kabulü doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir.
- Yukarıda 2. bentte açıklanan sebeple davacı-davalı kadın boşanmaya sebep olan olaylarda tam kusurlu olduğundan davalı-davacı koca lehine maddi ve manevi tazminata (TMK.m.174/1-2) hükmedilmesi gerekirken, bu taleplerin reddi doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir.
- Tam kusurlu eş lehine yoksulluk nafakasına hükmedilemez. (TMK.m.175) Mahkemece hatalı kusur belirlemesi nedeniyle davacı-davalı kadın lehine yoksulluk nafakası takdiri doğru değildir.
- Davacı-davalı kadın dava dilekçesinde eşinin elinden zorla aldığı paraların faiziyle ödenmesini talep etmiştir. Yatırılan başvurma harcı dava dilekçesindeki tüm talepleri kapsar. Bu talep boşanmanın fer’i niteliğinde olmayıp nisbi harca tabidir. Mahkemece davacı-davalı kadına talebi ve miktarı açıklattırılıp, Harçlar Kanunu 30-32. maddesi gereğince harcın tamamlattırılması ve görev hususunda düşünülerek olumlu-olumsuz karar verilmesi gerekirken, bu talep hakkında hüküm kurulmaması doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda 2, 3, 4. ve 5. bentlerde gösterilen sebeplerle BOZULMASINA, hükmün bozma kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerinin ise yukarıda 1. bentte gösterilen sebeple ONANMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde yatıranlara geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.