Ceza Hukukunda Olağanüstü Kanun Yolları Nelerdir?
Makale Başlıkları
İTİRAZ
CMK’ nın 308. Maddesi: Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı’na, Yargıtay Ceza Dairelerinden birinin kararına karşı, ilamın kendisine verildiği tarihten itibaren otuz gün içinde karara itiraz edebilme yetkisini vermiştir.
Otuz günlük sürenin süre tutum dilekçesi ile uzatılması olanaksızdır. Bu konuda İçtihadı Birleştirme Kararı vardır.
Bu otuz günlük süre daire kararı veya daire ilamının Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na verildiği tarihten itibaren başlar. Ayrıca süre konusunda bir tereddüt oluşursa zimmet defterlerindeki kayıtlar esas alınacaktır.
Süre ile ilgili en önemli husus ise şudur: SANIK LEHİNE İTİRAZ YETKİSİNİN KULLANIMI İÇİN BİR SÜRE SINIRI BULUNMAMAKTADIR.
Yargıtay Ceza Dairesi’nin temyiz incelemesi sonucu verdiği tüm kararlara (ret, onama, düzelterek onama, bozma) karşı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı tarafından itiraz yoluna gidilebilmesi mümkündür.
2016 yılında İstinaf Mahkemelerinin açılması ile birlikte kanunda 308. Maddede değişiklik yapılıp olağanüstü kanun yolu olan itiraz yetkisi Bölge Adliye Cumhuriyet Başsavcısı’na da tanınmıştır. Ancak bu yetki Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı’na tanınan yetkiden farklı olarak sadece Bölge Adliye Mahkemesi dairelerinin kesin olan kararlarına karşı tanınmıştır.
İtiraz kanun yolu hem kanunun 267. maddesi hem de 308. maddesinde düzenlenmiştir.
Ancak bu iki itiraz birbirinden farklıdır. CMK 267. Madde olağan kanun yolu olarak itirazdır. Madde 308 isse olağanüstü kanun yolu olarak itirazdır.
En önemli farkı olağanüstü kanun yolu olan madde 308 deki itirazın sadece ve sadece Yargıtay’ın vermiş olduğu temyiz kararları veya kanun yararına bozma incelemesi sonucu verdiği kararlara karşı gidilebilen bir yol olmasıdır.
Başsavcılık daire kararında kanun maddesi, mahkeme adı, isimlerin yanlış yazılması vb. yazım yanlışları bulursa itiraz yoluna gitmeyecek, maddi hatanın düzeltilmesi talebinde bulunacaktır. İtiraz esasa ve usule ilişkin hukuka aykırılıklar için gidilebilecek bir yoldur.
Yargıtay sehven bazı sanık ve suçlar hakkında temyiz incelemesi yapmamış olabilir bu durumda itiraz kanun yoluna gidilemeyecektir. Temyiz incelemesi sonucu dosyanın gönderildiği ilk derece mahkemesi temyiz etmesi için dosyayı tekrar Yargıtay’a gönderecektir.
Daireler itirazın bir kısmını kabul etmekle birlikte bir kısmını kabul etmemişse dosyayı bu konuda karar vermesi için Ceza Genel Kurulu’na gönderir. Genel Kurul itiraz edilip edilmediğine bakmaksızın bütün hukuka aykırılıkları denetler. Ceza Genel Kurulu tarafından verilmiş kararlara karşı ise Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının itiraz kanun yoluna gidebilmesi mümkün değildir.
Sanığın lehine olabileceği gibi aleyhine de itiraz yoluna gidilmektedir. Eğer aleyhe itiraz yoluna gidilecekse 30 günlük süre dikkate alınacaktır. Eğer itiraz başvurusu sanık lehine ise süre sınırı yoktur.
Ayrıca Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı daire kararına itiraz yetkisini resen kullanabileceği gibi, istem üzerine de kullanabilir.
Ayrıca Yargıtay İçtihatlarına göre:
- Tutukluğun devamına veya salıverilme isteminin reddine ilişkin kararlar CMK madde 267’deki olağan itiraz kanun yoluna tabidir. Bu kararlar için madde 308 olağanüstü kanun yoluna gidilemez.
- Sanık aleyhine olan itirazda 30 gün süre sınırı bulunmakta ve bu sürenin hesabı yapılırken, adli tatil sürelerinde sürenin işlemediği kabul edilmektedir.
- Sanık lehine itiraz söz konusu ise süre sınırı yoktur. Ancak bu süre sınırının sanık lehine olan itirazlarda kaldırılması 5271 sayılı kanun düzenlemeleri ile yapıldığı için bu kanun yürürlüğe girmeden önce kesinleşmiş kararlar için sanık lehine itirazda da 30 günlük süre aranacaktır.
KANUN YARARINA BOZMA (ceza hukukunda kanun yolları)
CMK 309. Maddede istinaf ve temyiz görmeden kesinleşen mahkeme kararlarına karşı olağanüstü kanun yolu olarak kanun yararına bozma düzenlenmiştir. Bu kesinleşme istinaf ve temyiz kanun yoluna başvurulmadığı için de olabilir mahkemece verilen kararın kesin olması sebebiyle de olabilir. İkisi de kanun yararına bozma yoluna götürülebilir ve kanunda herhangi bir süre şartı aranmamıştır.
Adalet Bakanlığı ilk derece mahkemesi tarafından verilmiş ve kesinleşmiş olan bir kararın önemli hukuka aykırılıklar barındırdığını fark etmişse bu durumu yasal nedenleri ile birlikte Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na yazılı olarak bildirecektir.
Bu yazılı istem ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı dosyayı ilgili daireye sevk edecektir. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın Adalet Bakanlığı’nın kanun yararına bozma istemini reddetmesi mümkün değildir. Kanuna göre bu istemi “aynen yazarak” ilgili daireye aktarmakla yükümlüdür.
Bu hukuka aykırılıklar maddi hukuka aykırılıklar veya esasa tesir eden usuli hükümlere aykırılıklar da olabilir.
Adalet Bakanlığının söz konusu kesinleşen ilk derece mahkemesi kararındaki hukuka aykırılığı farklı şekillerde tespit edebilir. Bu tespit Adalet Müfettişleri aracılığı ile yerel mahkemelerin, savcılıkların istemi ile veya suçtan zarar gören, mağdur, sanık veya vekillerinin başvurusu ile öğrenilmiş olması mümkündür. Adalet Bakanlığı’nın tüm bu durumlarda ulusal hukuk birliğini de düşünerek önemli hukuka aykırılık bulunup bulunmadığını inceleme ve inceleme sonucuna göre kanun yararına bozma yoluna gitme takdir yetkisi bulunmaktadır.
Bu yetki istianen Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılarına da tanınmıştır. Şöyle ki eğer Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı hükümlüye daha hafif bir ceza verilmesi veya hükümlünün cezasının kaldırılması gerektiğini düşünüyorsa resen Kanun yararına bozma yoluna gitme hakkı vardır.
Her ne kadar istinaf ve temiz görmeyen ilk derece mahkemesinde kesinleşen kararlar için mümkün olabilecek bir yol ise de istinaf başvurusu yapılmış fakat taraf sıfatı olmadığı, süre, miktar yönünden istinaf başvurusu reddedilmişse istinafta esas incelemesi yapılmamış olduğu için bu durumda da kanun yararına bozma yoluna gidilebilecektir.
Ayrıca yine olağan itiraz incelemesi sonucunda kesinleşen kararlara karşı da kanun yararına bozma yoluna gidilebilir.
Bozma kararı ile birlikte bozma nedenine göre 4 farklı biçimde karar verilmektedir.
- Bozma kararı CMK 223. maddede belirtilen esasa ilişkin olmayan nedenlerden dolayı verilmişse dosya kararı veren mahkemeye gönderilir ve bu mahkeme gerekli araştırma sonucu yeniden karar verir. Aleyhe değiştirme yasağı sadece hükümler için geçerli olduğundan burada aleyhe karar verilebilir.
- Bozma kararının gerekçesi mahkûmiyet hükmünün usuli nedenler ve savunmayı kısıtlayan ve kaldıran nedenlerle verilmesinden dolayı ise dosya kararı veren mahkemeye tekrar gönderilir. Mahkeme yeniden yargılama yapar ve bu sefer bozma kararındaki usuli işlemlere dikkat etmesi gerekir. Yeni kurulacak hükümle verilecek ceza öncekinden ağır olamaz.
- Bozma kararı esasa ilişkin fakat mahkûmiyet dışı kararlara ilişkin ise örneğin: davanın reddi, düşme, beraat, ceza verilmesine yer olmadığı, güvenlik tedbiri bu durumda bozma kararı aleyhe sonuç doğurmaz ve yeniden yargılama da yapılmaz. Eğer kanun yararına konu edilen hüküm beraat, düşme vb. kararlar ise kararlar hatalı olsa ve kişi suçlu vesaire olsa bile, yeniden yargılama yapılmayacak, aleyhe sonuç doğurmayacaktır.
- Bozma kararı eğer hükümlünün daha hafif bir ceza alması gerektiği için verilmişse daire daha hafif olan cezaya, eğer hükümlünün cezasının kaldırılması gerektiği için verilmişse bu sefer daire hükümlünün cezasının kaldırılmasına karar verir. Yerel mahkeme yerine geçerek hüküm tesis eder.
Kanun yararına bozmaya karar verilmişse mahkemelerin buna direnme yetkileri yoktur. Direnmiş olurlarsa da Ceza Genel Kurulu reddedecektir.
Kanun yararına bozma ancak başvuru nedenleri ile yapılabilir. Daire başvuru nedenleri dışına çıkamaz. Eğer başvuru nedenlerinden başka hukuka aykırılık varsa yeni bir başvuru yapılması sağlanabilir.
Dairenin kararına karşı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı olağanüstü kanun yolu olan itiraz kanun yoluna gidebilir. Bu durumda karar Ceza Genel Kurulu tarafından incelenir.
İnfaz aşamasında düzeltilebilecek hukuka aykırılıklar için ve ara kararlar için bu yola başvurulamaz. Yerel mahkemece açık bir hukuka aykırılık yapılmış olması durumu hariç, delillerin değerlendirilmesi ve takdirinde hata olduğu sebebiyle de bu yola başvurulamaz. Eksik kovuşturma dayılı hüküm verilmesi durumunda da bu yola başvurulamayacak, yargılamanın yenilenmesi yoluna gidilmesi gerekecektir.
Ayrıca Yargıtay İçtihatlarına göre:
- Haksız tahrik hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağı mahkemenin takdir yetkisinde olduğu için kanun yararına bozmaya konu edilemez.
- Eğer yerel mahkeme hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararını hiç değerlendirmemişse bu durumda kanun yararına bozma yoluna gidilebilir.
- 18 yaşını doldurmamış sanıklara müdafii atanmaksızın mahkûmiyete karar verilmesi durumunda kanun yararına bozma yoluna gidilebilir.
- Kısa karar ile gerekçeli karar çelişkili ise kanun yararına bozma yoluna gidilebilir.
- Hakkında kamu davası açılmayan fail hakkında mahkûmiyet hükmü kurulması durumunda bu hukuka aykırılık davanın esasını çözmeyen yönüne ait olduğundan kanun yararına bozma kararı ile yeniden yargılama yapılması gerekmektedir.(5271 S.K. 309/4b)
- Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı ile birlikte denetimli serbestlik tedbirine hükmedilmesine ilişkin hukuka aykırılığın giderilmesi için başka bir yol öngörülmediği için kanun yararına bozma yoluna gidilebilir.
- İlk derece mahkemesi tarafından kısa süreli hapis cezası ve ertelenmesine karar verilmiş ise özel daire tarafından ise hapis cezası adli para cezasına çevrilirse kazanılmış hak ilkesine göre adli para cezasının da ertelenmesi mümkün değildir.
YARGILAMANIN YENİLEMESİ
Kesinleşmiş mahkeme hükümlerinin kesin hükmü koyan mahkeme tarafından yeniden yargılamayla ele alınması ve yeni bir hüküm kurulmasıdır. Dilekçe ile kesin hükmü veren mahkemeye başvuru yapılır ve yenileme talebinin kabule şayan olup olmadığına bu mahkeme duruşmasız olarak karar verir. Yargılamanın yenilenmesi kararı ile birlikte duruşma açılmasına karar verilir.
Bir ceza mahkemesi tarafından hatalı olarak verildiği düşünülen kararlarda yanılgıyı ortadan kaldırmak için yargılamanın yenilenmesi kabul edilmiştir. Sanığın lehine veya aleyhine olarak bu yola başvurulabilir.
Yargılamanın yenilenmesi isteği reddedildiğinde yeni bir neden ortaya çıkarsa tekrar bu yola başvurulabilir.
Kanunda hükümlü lehine gidilebilecek nedenler sınırlı olarak sayılmıştır. Bunlar dışında bir nedenle hükümlü lehine yargılamanın yenilenmesi yoluna gidilemez.ceza hukukunda kanun yolları
- Sanığın cezalandırılmasına etki etmiş veya cezasının artmasına sebep olmuş belgelerin sahteliği ortaya çıkmışsa,
- Tanık veya bilirkişinin kasten veya ihmalle hükme etki edecek şekilde yalan beyan ve gerçeğe uymayan görüş bildirmiş bulunmaları durumunda,
- Görülen bir davada hükme katılan yargıçların ceza kovuşturmasını ve hükümlülüğü gerektirecek şekilde görevini yerine getirmede kusurlu olduğu durumlarda,
- Hükümlülük kararı bir hukuk mahkemesi hükmüne dayanıyorsa ve bu hukuk mahkemesi hükmü başka bir hüküm ile bozulmuşsa,
- Yeni olay veya kanıtların ortaya çıkması ve bu kanıtların sanığın beraat veya daha az ceza almasını gerektiren hükümlerin uygulanmasını gerektiriyor olması
- Verilmiş mahkumiyet kararının AİHM’nin kesinleşmiş hükmüyle İnsan Haklarını Ve Ana Hürriyetleri Korumaya Dair Sözleşme ve eki protokollerini ihlal ettiğine karar verilmiş olması veya Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nce dostane çözüm veya tek taraflı deklarasyon ile düşme kararı verilmesi durumlarında yargılamanın yenilenmesi yoluna gidilebilir. Ancak bu durumda AİHM kararının kesinleşmesinden itibaren 1 yıllık hak düşürücü süre bulunmaktadır.
Yargılamanın yenilenmesinde CMK MADDE 317 kanun yollarına başvuru genel hükümleri uygulanır. Kimlerin bu yola başvurabileceği hususunda ise kanun yoluna başvurabilecek olanların yargılamanın yenilenmesine de başvurulabileceği kabul edilir.
Sanık müdafi katılan vekili yargılamanın yenilenmesine müvekkillerinin arzusuna uygun olmak şartıyla başvurabilirler. Eş ve yasal temsilcinin de başvuru hakkı vardır. Ayrıca hükmün infazı durumunda ve hükümlünün ölmüş olması durumunda ailesi tarafından başvuru yapılabilir, hatta ailesinden kişilerin bulunmaması durumunda Adalet Bakanı da başvuru yapabilir.
Kanunda yargılamanın yenilemesi yoluna başvurulduğunda hükmün infazının durmayacağı ifade edilmiştir. Ancak bazı durumlarda hâkim takdirine bağlı olarak durdurulmasına ve geri bırakılmasına karar verilebilir.
Özellikle yargılamanın yenilenmesi isteğinin ciddi delillere dayanması veya AİHM’in ihlal kararına dayanması durumunda infazın bekletilmesi veya durdurulmasına karar vermek sonrasında yasal sorumlulukların doğmaması için yerinde olacaktır.
Yargılamanın yenilenmesi haline artık önceki yargılamada görevli hakim görev alamayacaktır.
Kanuna göre aynı maddenin farklı fıkralarına dayalı olarak cezanın değiştirilmesi için yargılamanın yenilenmesi yoluna gidilemez. ceza hukukunda kanun yolları
Yargılamanın yenilenmesi yolu en son olarak kullanılabilecek yoldur. Hatanın başka türlü giderilmesi mümkünse bu yola başvurulamaz. Örneğin kanun yararına bozma ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının itirazı yoluna gidilebilecek bir durum varsa yargılamanın yenilenmesi yoluna gidilemez.
Yargılamanın yenilenmesi yoluna başvuran ayrıca bir başkasının suçunu gündeme getirmiyorsa istediği delille özgürce yenileme nedenlerini sunabilir. Ancak yenileme nedeni olarak bir başkasının suçunu gündeme getiriyorsa o suça ilişkin kesinleşmiş mahkûmiyet ilamı getirmek zorundadır.
Fakat kanunda bu durumun da istisnası olarak ceza soruşturmasına başlanamamış veya sürdürülememişse (delil yokluğu hariç) örneğin ölüm zamanaşımı, genel af gibi sebeplerle soruşturma yapılamamışsa kesinleşmiş mahkûmiyet hükmünün delil olarak sunulması beklenemeyeceği için başka bir gündeme getirilse bile kanun yoluna başvurabilecektir.
Beraat eden sanık aleyhine yenileme isteğini ise cumhuriyet savcısı ve katılanlar yapabilirler.
Kanunun 322. Maddesinde belirtilen istisnalar dışında yenilenen yargılama duruşmalı yapılır. Duruşma kuralları genel yargılamadaki ile aynıdır. Önceki hükmü veren yargıç katılmadan aynı mahkeme kurularak yargılama yapılır.
Mahkeme dava sonucu yenileme gerekçelerinin yerinde olmaması sebebiyle yenileme isteminin reddine karar verebilir veya eski hükmün hukuka aykırı olması sebebiyle iptali ile yeni hüküm kurabilir.
Yenileme sanık lehine istenmişse daha ağır cezaya hükmedilemez.
Sanık aleyhine yenileme talebi olmuş ise sanığın beraat kararı kaldırılıp ceza verilebileceği gibi aynı kanun maddesine girmemek koşuluyla cezasının artırılması da mümkündür.
Duruşma sonucu verilen bu kararlara karşı istinaf ve temyiz kanun yollarına gidilebilir.
Yargılamanın yenilenmesi sonucu sanık hakkında beraat veya ceza verilmesine yer olmadığı kararı verildiğinde cezanın infaz edilen kısmı için kişinin maddi-manevi zararları doğacaktır. Bu zararların tazmini için Kanun gereği tazminat isteminde bulunulabilir.
Yargı Kararları
(Kanun Yararına Bozma)
Yargıtay Kararı – 19. CD., E. 2016/11742 K. 2017/7835 T. 9.10.2017
Anılan ihbarnamede;
Mahkemece, sanıkların kişilik özellikleri ile duruşmadaki tavır ve tutumları gözönüne alınarak yeniden suç işlemeyecekleri yönünde kanaat oluşmadığından Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılmasına yer olmadığına karar verilmesine karşın, sanıkların başkaca suç işlemeyecekleri yönünde vicdani kanaat oluştuğundan bahisle hapis cezasının ertelenmesine karar verilerek hükmün karıştırılmasında isabet görülmediği gerekçesiyle 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesi uyarınca anılan kararın kanun yararına bozulması isteminde bulunulmakla gereği görüşülüp düşünüldü;
Olağanüstü kanun yolu olan ve öğretide “olağanüstü temyiz” olarak adlandırılan kanun yararına bozmanın amacı hakim veya mahkeme tarafından verilen ve istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşen kararların Yargıtay’ca incelenmesini, buna bağlı olarak da kanunların uygulanmasında ülke sathında birliğe ulaşmak, hakim veya mahkemelerce verilen cezaya ilişkin karar veya hükümlerdeki hukuka aykırılıkları toplum ve birey açısından hukuk yararına gidermektir.
Olağanüstü bir kanun yolu olan kanun yararına bozma müessesesinin konusunu oluşturabilecek kanuna aykırılık halleri, olağan kanun yolu olan temyiz nedenlerine göre dar ve kısıtlı tutulduğunda kesin hükmün otoritesi korunmuş olur.
26.10.1932 gün ve 29/12 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı ve bu karar esas alınmak suretiyle verilen Yargıtay Ceza Genel Kurulu ve Özel Dairelerin süreklilik arz eden kararlarında belirtildiği üzere, kabul edip etmemenin hakim veya mahkemenin takdirine bağlı olduğu istekler hakkında verilen kararlar ile kanıtların değerlendirilmesine ve şahsi hakka ilişkin kararlar kanun yararına bozma konusu olamaz.
Mahkemece kanun yararına bozma isteminde ileri sürülen nedenler yönünden dosya kapsamında tüm deliller tartışılıp takdir edilmek suretiyle karar verildiği ve delil takdiri yapılarak verilen kararlar aleyhine kanun yararına bozma yoluna gidilemeyeceğinden;
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına bozma istemine dayanan ihbarname içeriği bu gerekçeyle yerinde görülmediğinden, kanun yararına bozma isteminin REDDİNE, 09/10/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Yargıtay Kararı – 23. CD., E. 2016/90 K. 2016/2714 T. 10.3.2016
Mala zarar verme suçundan sanık …’in, 5237 sayılı Türk Ceza Kanun’un 151/1 ve 62/1. maddeleri gereğince 2.000,00 Türk Lirası adli para cezaları ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231/5. maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair …
Asliye Ceza Mahkemesinin 11/05/2010 tarihli ve 2009/721 esas 2010/449 sayılı kararını müteakip, sanığın deneme süresi içerisinde yeniden suç işlemesi sebebiyle 5237 sayılı Kanun’un 151/1 ve 62/1. maddeleri uyarınca 2.000,00 Türk Lirası adli para cezası ile cezalandırılmasına ilişkin aynı Mahkemenin 10/07/2013 tarihli ve 2009/721 esas 2010/449 sayılı karar aleyhine…
Bakanlığınca verilen 03/12/2015 gün ve 25533/79999 sayılı kanun yararına bozma talebine dayanılarak dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 23/12/2015 gün ve 2015/400155 sayılı yazısıyla dairemize gönderilmekle okundu.
Kanun yararına bozma isteminde;
Dosya kapsamına göre;
1) Sanığın kardeşi olan katılan ….’e ait eşyalara zarar vermiş olduğunun mahkemesince de kabul edilmiş olunması karşısında, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 167/2. maddesi uyarınca, aynı konutta oturmayan kardeşe karşı işlenen suç sebebiyle sanık hakkında hükmolunan cezadan indirim yapılması gerektiğinin gözetilmemesinde,
2) …. Asliye Ceza Mahkemesinin 11/05/2010 tarihli ve 2009/721 esas 2010/449 sayılı hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararını müteakip, sanık hakkında ….
Sulh Ceza Mahkemesinin 30/05/2013 tarihli ve 2012/2026 esas 2013/969 sayılı ilâmıyla hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, ancak bu kararın
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 223. maddesine göre hüküm niteliğinde olmadığı gözetildiğinde, sanığın deneme süresi içerisinde kasıtlı suçtan mahkum edilmiş sayılamayacağından, hükmün açıklanma koşullarının bulunmadığı gözetilmeden, sanık hakkındaki …
Asliye Ceza Mahkemesinin 11/05/2010 tarihli ve 2009/721 esas 2010/449 sayılı hükmün açıklanmasında isabet görülmediğinden 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu kanun yararına bozma talebine dayanılarak ihbar olunmuştur.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
1-Kanun yararına bozmaya atfen düzenlenen ihbarnamedeki (2) no’lu düşünce yerinde görüldüğünden; koşulları oluşmadığı halde açıklanan,… Asliye Ceza Mahkemesinin 11/05/2010 gün ve 2009/721 Esas, 2010/449 Karar sayılı kararının, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesinin 3. fıkrası uyarınca BOZULMASINA, aynı maddenin 4.fıkra (d) bendinin verdiği yetkiyle; hükmolunan cezanın kaldırılmasına,
2- Kanun yararına bozmaya atfen düzenlenen ihbarnamedeki (1) no’lu düşünceye ilişkin olarak ise; ayrıntıları
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 01/06/2010 gün ve 2011/102 Esas, 2011/135 Karar sayılı ilamı ile yine Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 29/06/2010 gün ve 2011/61 Esas, 2011/79 Karar sayılı ilamında belirtildiği üzere; hükmün içeriğindeki hukuka aykırılıkların,
Ancak hükmün hukuken varlık kazanması halinde olağan veya olağanüstü yasa yolları denetimine konu edilebileceği, henüz hukuken varlık kazanmayan bir hükmün ne olağan ne de olağanüstü yasa yolu denetimine konu edilmesinin mümkün olmadığı,
Bu itibarla hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının verildiği durumlarda hükmün içeriğine dâhil bulunan hukuka aykırılıkların, kanun yararına bozma yasa yoluyla denetlenmesi olanağının bulunmadığı,
Zira yasa koyucu tarafından, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının üzerine inşa edildiği mahkûmiyet hükmünün olağan yasa yolu olan temyiz yasa yolu ile incelenmesi dahi yasaklamışken, henüz doğmamış bu hükümdeki hukuka aykırılıkların olağan denetim süreci sonlanmadan, olağanüstü bir yasa yolu olan
“kanun yararına bozma” yasa yoluyla denetlenebileceğini kabul etmenin yasa yollarında hakim olan temel ilkelere açıkça aykırılık oluşturacağı gibi, kanun yararına bozma kurumunun konuluş amacı nazara alındığında ileride telafisi mümkün olmayan sorunlara da yol açabileceği,
Buna göre somut olayda; (1) nolu kanun yararına bozma talebinde belirtilen hukuka aykırılığın hükmün içeriğinin denetlenmesini gerektirmesi, henüz açıklanmış ve hukuken varlık kazanmış bir hüküm bulunmaması nedeniyle bu hususun “kanun yararına bozma” konusu edilmesinin mümkün olmadığı anlaşılmakla ….
Asliye Ceza Mahkemesinin 11/05/2010 gün ve 2009/721 Esas, 2010/449 Karar sayılı kararına yönelik … Bakanlığı’nın kanun yararına bozma istemine dayalı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nca düzenlenen ihbarnamedeki (1) no’lu düşünce yerinde görülmediğinden, bu kısımla ilgili olarak kanun yararına bozma isteminin REDDİNE, 10/03/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
(Yargılamanın Yenilenmesi)
Yargıtay Kararı – 1. CD., E. 2015/4775 K. 2015/5208 T. 2.11.2015
Nitelikli kasten öldürme suçundan sanık F.. Y..’un, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 82/1-e ve 62. maddeleri uyarınca müebbet hapis cezası ile cezalandırılmasına dair Gebze I. Ağır Ceza Mahkemesinin 07/03/2013 tarihli ve 2012/583 esas, 2013/72 sayılı kararının kesinleşmesini müteakip, sanık tarafından yapılan yargılamanın yenilenmesi talebinin reddine ilişkin aynı Mahkemenin 16/01/2015 tarihli ve 2015/83 değişik iş sayılı kararına yapılan itirazın reddine dair Gebze 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 26/01/2015 tarih ve 2015/45 değişik iş sayılı kararını kapsayan dosyası ile ilgili olarak;
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 23/3. maddesinde yer alan
“Yargılamanın yenilenmesi halinde önceki yargılamada görev yapan hakim aynı işte görev alamaz”
şeklindeki düzenleme ile aynı Kanun’un 318/1. maddesinde ki
“Yargılamanın yenilenmesi istemi, hükmü veren mahkemeye sunulur. Bu mahkeme, istemin kabule değer olup olmadığına karar verir.”
biçimindeki düzenleme karşısında, ilk kararı veren hâkimin olayla ilgili kanaatinin oluştuğu, görüşünün ilk hükümle belirginleştiği, yeniden yargılama aşamasında ya da bu aşamaya götürecek talebin kabule değer olup olmadığına dair vereceği kararda önceki kanaat ve görüşünün etkisi altında kalabileceği,
Bu nedenle adil yargılama hakkının bir uzantısı olarak olaya tamamen yabancı, farklı bir hâkimin, yargılamanın yenilenmesi talebini incelemesi gerektiği cihetle, somut olayda ilk yargılamada görev alan mahkeme başkanı Ş.. İ.. ile üye N. K. yargılamanın yenilenmesi talebinin reddine dair kararda da görev almış oldukları gözetilmeden, itirazın bu yönden kabulü yerine, yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmediğinden bahisle,
5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309.maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü 19.08.2015 gün ve 94660652-105-41 -0788-2015-E 16897/54235 sayılı yazılı istemlerine müsteniden Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 07.09.2015 tarihli ve 2015/300552 sayılı tebliğnamesine bağlı dosyası dairemize gönderilmekle, okundu, gereği konuşulup düşünüldü.
I-) Hükümlü F.. Y..’un, çocuk maktül A.. K. kasten öldürme suçundan TCK’nın 82/1-e, 62. maddeleri uyarınca müebbet hapis cezasıyla cezalandırılmasına dair Gebze 1.Ağır Ceza Mahkemesinin 07.03.2013 tarihli, 2012/583
esas ve 2013/12 karar sayılı kararının Yargıtay 1.Ceza Dairesinin 25.03.2014 tarihli, 2014/965 esas ve 2014/1848 karar sayılı ilamı ile onanarak kesinleşmesinden sonra hükümlü tarafından yapılan yargılamanın yenilenmesine dair 05.01.2015 tarihli talebin reddine ilişkin, Gebze 1.Ağır Ceza Mahkemesinin 16.01.2015 tarihli ve 2015/83 değişik iş sayılı kararına karşı hükümlünün yasal süresi içerisinde itirazda bulunduğu, itiraz mercii olan Gebze 2.Ağır Ceza Mahkemesinin 26.01.2015 tarihli ve 2015/45 değişik iş sayılı karar ile itirazın reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
II-) Kanun yararına bozma istemine ilişkin uyuşmazlığın kapsamı:
5271 sayılı CMK’nın 23/3.maddesinde “yargılamanın yenilenmesi halinde, önceki yargılamada görev yapan hakim aynı işte görev yapamaz hükmü karşısında ilk hükmü veren mahkemede görev alan hakimlerin yargılamanın yenilenmesi talebi hakkında karar verip veremeyeceğine ilişkindir.
III-) Hukuksal Değerlendirme:
5271 sayılı CMK’nın 23/3.maddesindeki “yargılamanın yenilenmesi halinde önceki yargılamada görev yapan hakim aynı işte görev alamaz” şeklindeki düzenlemeye rağmen
Gebze 1.Ağır Ceza Mahkemesinin 07.03.2013 tarihli, 2012/583 esas ve 2013/12 karar sayılı Yargıtay’dan geçerek kesinleşen kararı veren heyette yer alan başkan Ş.. İ. (38067) ve üye N.. K. (38684) yargılamanın yenilenmesi talebini inceleyerek bu talebin reddi hakkında karar vermiş oldukları anlaşılmakla;
Gebze 2.Ağır Ceza Mahkemesince itirazın bu nedenle kabulü yerine, reddine karar verilmiş olması yasaya aykırı olduğundan, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının isteminin kabulüne ve Gebze 2.Ağır Ceza Mahkemesinin 26.01.2015 tarihli ve 2015/45 değişik iş sayılı kararının kanun yararına bozulmasına karar verilmesi gerekmiştir.
IV-) Sonuç ve Karar:
Yukarıda açıklanan nedenlerle, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının istemi yerinde görüldüğünden Gebze 2.Ağır Ceza Mahkemesinin 26.01.2015 tarihli ve 2015/45 değişik iş sayılı kararının 5271 sayılı CMK.nun 309.maddesi uyarınca BOZULMASINA, diğer işlemlerin yapılabilmesi için dosyanın Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 02.11.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Faydalı Linkler: