Doktorlar Hakkında Disiplin Soruşturması, Cezası, İtirazı, İptal Davası
Makale Başlıkları
Doktorlar Hakkında Disiplin Soruşturması, Cezası, İtirazı, İptal Davası
Sağlık sistemimizin en önemli meslek gruplarından birini oluşturan doktorlar için şikâyet ya da denetim durumlarında 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu veya Türk Tabipleri Birliği Yönetmeliğine göre haklarında disiplin soruşturması yürütülür.
Kamuda çalışan doktorlar için 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu uygulanır. Özel sektör de çalışan doktorlar için ise 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu uygulanmaz. Bu nedenle özel sektörde hizmet eden doktorlar için Türk Tabipler Birliği Disiplin Yönetmeliği uygulanır.
657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu Kapsamında Disiplin Cezaları
657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 125. Maddesine göre devlet memurlarına verilecek disiplin cezaları ile her bir disiplin cezasını gerektiren fiil ve haller şunlardır:
A-Uyarma: Memura, görevinde ve davranışlarında daha dikkatli olması gerektiğinin yazı ile bildirilmesidir. Uyarma cezasını gerektiren fiil ve haller şunlardır:
a) Verilen emir ve görevlerin tam ve zamanında yapılmasında, görev mahallinde kurumlarca belirlenen usul ve esasların yerine getirilmesinde, görevle ilgili resmi belge, araç ve gereçlerin korunması, kullanılması ve bakımında kayıtsızlık göstermek veya düzensiz davranmak,
b) Özürsüz veya izinsiz olarak göreve geç gelmek, erken ayrılmak, görev mahallini terk etmek,
c) Kurumca belirlenen tasarruf tedbirlerine riayet etmemek,
d) Usulsüz müracaat veya şikâyette bulunmak,
e) Devlet memuru vakarına yakışmayan tutum ve davranışta bulunmak,
f) Görevine veya iş sahiplerine karşı kayıtsızlık göstermek veya ilgisiz kalmak,
g) Belirlenen kılık ve kıyafet hükümlerine aykırı davranmak,
h) Görevin işbirliği içinde yapılması ilkesine aykırı davranışlarda bulunmak.
B-Kınama: Memura, görevinde ve davranışlarında kusurlu olduğunun yazı ile bildirilmesidir. Kınama cezasını gerektiren fiil ve haller şunlardır:
a) Verilen emir ve görevlerin tam ve zamanında yapılmasında, görev mahallinde kurumlarca belirlenen usul ve esasların yerine getirilmesinde, görevle ilgili resmi belge, araç ve gereçlerin korunması, kullanılması ve bakımında kusurlu davranmak,
b) Eşlerinin, reşit olmayan veya mahcur olan çocuklarının kazanç getiren sürekli faaliyetlerini belirlenen sürede kurumuna bildirmemek,
c) Görev sırasında amire hal ve hareketi ile saygısız davranmak,
d)Hizmet dışında Devlet memurunun itibar ve güven duygusunu sarsacak nitelikte davranışlarda bulunmak,
e) Devlete ait resmi araç, gereç ve benzeri eşyayı özel işlerinde kullanmak,
f) Devlete ait resmi belge, araç, gereç ve benzeri eşyayı kaybetmek,
g) İş arkadaşlarına, maiyetindeki personele ve iş sahiplerine kötü muamelede bulunmak,
h) İş arkadaşlarına ve iş sahiplerine söz veya hareketle sataşmak,
ı) Görev mahallinde genel ahlak ve edep dışı davranışlarda bulunmak ve bu tür yazı yazmak, işaret, resim ve benzeri şekiller çizmek ve yapmak,
j) Verilen emirlere itiraz etmek,
k) Borçlarını kasten ödemeyerek hakkında yasal yollara başvurulmasına neden olmak,
l) Kurumların huzur, sukün ve çalışma düzenini bozmak.
m) Yetkili olmadığı halde basına, haber ajanslarına veya radyo ve televizyon kurumlarına bilgi veya demeç vermek.
C-Aylıktan Kesme: Memurun, brüt aylığından 1/30 – 1/8 arasında kesinti yapılmasıdır. Aylıktan kesme cezasını gerektiren fiil ve haller şunlardır:
a) Kasıtlı olarak; verilen emir ve görevleri tam ve zamanında yapmamak, görev mahallinde kurumlarca belirlenen usul ve esasları yerine getirmemek, görevle ilgili resmi belge, araç ve gereçleri korumamak, bakımını yapmamak, hor kullanmak,
b) Özürsüz olarak bir veya iki gün göreve gelmemek,
c) Devlete ait resmi belge, araç, gereç ve benzerlerini özel menfaat sağlamak için kullanmak,
d) Görevle ilgili konularda yükümlü olduğu kişilere yalan ve yanlış beyanda bulunmak,
e) Görev sırasında amirine sözle saygısızlık etmek,
f) Görev yeri sınırları içerisinde her hangi bir yerin toplantı, tören ve benzeri amaçlarla izinsiz olarak kullanılmasına yardımcı olmak,
ı) Hizmet içinde Devlet memurunun itibar ve güven duygusunu sarsacak nitelikte davranışlarda bulunmak,
D-Kademe İlerlemesinin Durdurulması: Fiilin ağırlık derecesine göre memurun, bulunduğu kademede ilerlemesinin 1 – 3 yıl durdurulmasıdır. Kademe ilerlemesinin durdurulması cezasını gerektiren fiil ve haller şunlardır:
a) Göreve sarhoş gelmek, görev yerinde alkollü içki içmek,
b) Özürsüz ve kesintisiz 3 – 9 gün göreve gelmemek,
c) Görevi ile ilgili olarak her ne şekilde olursa olsun çıkar sağlamak,
d) Amirine veya maiyetindekilere karşı küçük düşürücü veya aşağılayıcı fiil ve hareketler yapmak,
e) Görev yeri sınırları içinde herhangi bir yeri toplantı, tören ve benzeri amaçlarla izinsiz kullanmak veya kullandırmak,
f) Gerçeğe aykırı rapor ve belge düzenlemek,
h) Ticaret yapmak veya Devlet memurlarına yasaklanan diğer kazanç getirici faaliyetlerde bulunmak,
ı) Görevin yerine getirilmesinde dil, ırk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din ve mezhep ayrımı yapmak, kişilerin yarar veya zararını hedef tutan davranışlarda bulunmak,
j) Belirlenen durum ve sürelerde mal bildiriminde bulunmamak,
k) Açıklanması yasaklanan bilgileri açıklamak,
l) Amirine, maiyetindekilere, iş arkadaşları veya iş sahiplerine hakarette bulunmak veya bunları tehdit etmek,
m) Diplomatik statüsünden yararlanmak suretiyle yurt dışında, haklı bir sebep göstermeksizin ödeme kabiliyetinin üstünde borçlanmak ve borçlarını ödemedeki tutum ve davranışlarıyla Devlet itibarını zedelemek veya zorunlu bir sebebe dayanmaksızın borcunu ödemeden yurda dönmek,
n) Verilen görev ve emirleri kasten yapmamak,
o) Herhangi bir siyasi parti yararına veya zararına fiilen faaliyette bulunmak.
E-Devlet Memurluğundan Çıkarma: Bir daha Devlet memurluğuna atanmamak üzere memurluktan çıkarmaktır. Devlet memurluğundan çıkarma cezasını gerektiren fiil ve haller şunlardır:
a) İdeolojik veya siyasi amaçlarla kurumların huzur, sukün ve çalışma düzenini bozmak, boykot, işgal, kamu hizmetlerinin yürütülmesini engelleme, işi yavaşlatma ve grev gibi eylemlere katılmak veya bu amaçlarla toplu olarak göreve gelmemek, bunları tahrik ve teşvik etmek veya yardımda bulunmak,
b) Yasaklanmış her türlü yayını veya siyasi veya ideolojik amaçlı bildiri, afiş, pankart, bant ve benzerlerini basmak, çoğaltmak, dağıtmak veya bunları kurumların herhangi bir yerine asmak veya teşhir etmek,
c) Siyasi partiye girmek,
d) Özürsüz olarak bir yılda toplam 20 gün göreve gelmemek,
e) Savaş, olağanüstü hal veya genel afetlere ilişkin konularda amirlerin verdiği görev veya emirleri yapmamak,
f) Amirlerine, maiyetindekilere ve iş sahiplerine fiili tecavüzde bulunmak,
g) Memurluk sıfatı ile bağdaşmayacak nitelik ve derecede yüz kızartıcı ve utanç verici hareketlerde bulunmak,
h) Yetki almadan gizli bilgileri açıklamak,
ı) Siyasi ve ideolojik eylemlerden arananları görev mahallinde gizlemek,
j) Yurt dışında Devletin itibarını düşürecek veya görev haysiyetini zedeleyecek tutum ve davranışlarda bulunmak,
k) 5816 sayılı Atatürk Aleyhine İşlenen Suçlar Hakkındaki Kanuna aykırı fiilleri işlemek.
l) Terör örgütleriyle eylem birliği içerisinde olmak, bu örgütlere yardım etmek, kamu imkân ve kaynaklarını bu örgütleri desteklemeye yönelik kullanmak ya da kullandırmak, bu örgütlerin propagandasını yapmak.
Disiplin cezası verilmesine sebep olmuş bir fiil veya halin cezaların özlük dosyasından silinmesine ilişkin süre içinde tekerrüründe bir derece ağır ceza uygulanır. Aynı derecede cezayı gerektiren fakat ayrı fiil veya haller nedeniyle verilen disiplin cezalarının üçüncü uygulamasında bir derece ağır ceza verilir. Geçmiş hizmetleri sırasındaki çalışmaları olumlu olan ve ödül veya başarı belgesi alan memurlar için verilecek cezalarda bir derece hafif olanı uygulanabilir.
Yukarıda sayılan ve disiplin cezası verilmesini gerektiren fiil ve hallere nitelik ve ağırlıkları itibariyle benzer eylemlerde bulunanlara da aynı neviden disiplin cezaları verilir. Öğrenim durumları nedeniyle yükselebilecekleri kadroların son kademelerinde bulunan Devlet memurlarının, kademe ilerlemesinin durdurulması cezasının verilmesini gerektiren hallerde, brüt aylıklarının ¼’ü – ½’si kesilir ve tekerrüründe görevlerine son verilir.
Özel kanunların disiplin suçları ve cezalarına ilişkin hükümleri saklıdır. Yukarıda yazılı disiplin kovuşturmasının yapılmış olması, fiilin genel hükümler kapsamına girmesi halinde, sanık hakkında ayrıca ceza kovuşturması açılmasına engel teşkil etmez.
Disiplin Soruşturmasında Zamanaşımı
657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 125. Maddesinde sayılan disiplin cezaları belli bir süre içinde uygulanmak zorundadır. Yine aynı kanunun 127. Maddesi uygulanması gerekli süreyi söylemiştir. Buna göre;
Bu Kanunun 125 inci maddesinde sayılan fiil ve halleri işleyenler hakkında, bu fiil ve hallerin işlendiğinin öğrenildiği tarihten itibaren;
a) Uyarma, kınama, aylıktan kesme ve kademe ilerlemesinin durdurulması cezalarında bir ay içinde disiplin soruşturmasına,
b) Memurluktan çıkarma cezasında altı ay içinde disiplin kovuşturmasına,
Başlanmadığı takdirde disiplin cezası verme yetkisi zamanaşımına uğrar. Disiplin cezasını gerektiren fiil ve hallerin işlendiği tarihten itibaren nihayet iki yıl içinde disiplin cezası verilmediği takdirde ceza verme yetkisi zamanaşımına uğrar.
Bu sürelere uyulmadığı takdirde mahkeme “usul esastan önce gelir” ilkesi gereği açılan davayı iptal edecektir.
Disiplin Amirleri ve Disiplin Kurulları
Disiplin amirleri ve disiplin kurullarının hangi makam olacağı, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu ve Disiplin Kurulları ve Disiplin Amirleri Hakkında Yönetmelik kapsamında belirlenir. 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 124. Maddesine göre Disiplin Amirleri ve Disiplin Kurulları Devlet Personel Başkanlığı’nın görüşü alınarak çıkarılan özel yönetmelikler olarak belirlenmiştir. Bu durumda;
Uyarma, kınama ve aylıktan kesme cezaları disiplin amirleri tarafından;
Kademe ilerlemesinin durdurulması cezası, memurun bağlı olduğu kurumdaki disiplin kurulunun kararı alındıktan sonra atamaya yetkili amirler; il disiplin kurullarının kararlarına dayanan hallerde Valiler tarafından verilmektedir.
Devlet memurluğundan çıkarma cezası amirlerin bu yoldaki isteği üzerine, memurun bağlı bulunduğu kurumun Yüksek Disiplin Kurulu kararı ile verilir.
Disiplin Kurulu ve Yüksek Disiplin Kurulu cezayı kabul eder ya da reddeder. Ayrıca bir cezaya hükmedemez. Verilen cezayı reddettiği durumlarda ise yetkili amirler 15 gün içinde başka bir ceza vermeye yetkilidirler.
Disiplin amiri uyarma, kınama, aylıktan kesme cezalarını soruşturmanın tamamlanmasından itibaren 15 gün içinde vermek zorundadır. Kademe ilerlemesinin durdurulması cezası için ise disiplin kurulu 15 gün içinde soruşturma dosyasını yetkili disiplin kuruluna tevdii eder. Yetkili disiplin kurulu ise 30 gün içinde soruşturma dosyasına göre kararını bildirir. Devlet memurluğundan çıkarman cezası için ise soruşturma dosyasının Yüksek Disiplin Kuruluna tevdiinden itibaren en fazla 6 ay içinde Yüksek Disiplin Kurulu tarafından karara bağlanmalıdır.
Burada zikredilen süreler çok önemlidir. Bu süreler içinde ceza verilmez ise daha sonra memurun buradaki fiil ve davranışına dayanarak ceza verilemez.
Savunma Hakkı
657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 130. Maddesine göre devlet memuru hakkında savunma alınmadan disiplin cezası verilemez. Soruşturmayı yapan ya da Yetkili Disiplin Kurulu 7 gün az olmamak üzere bir süre verir ya da devlet memurunun savunmasını yapması için bir tarih belirler. Verilen süre içinde ya da belirlenen tarihte savunmasını yapmayan memur savunma hakkından vazgeçmiş sayılır.
Ceza Kovuşturması İle Disiplin Kovuşturmasının Bir Arada Yürütülmesi
657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 131. Maddesine göre devlet memuru hakkında aynı olaydan ceza mahkemesinde kovuşturmaya başlanmış olması disiplin kovuşturmasını geciktirmez hatta memurun mahkûm olması dahi disiplin cezası verilmesini ve uygulanmasını engellemez.
Cezaların Uygulanması
657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 132. Maddesine göre verilen disiplin cezaları verildiği andan itibaren hüküm ifade ettiği için derhal uygulanır. Aylıktan kesme cezası bir sonraki aybaşında uygulanır. Verilen disiplin cezaları bir üst disiplin amirine bildirilir, devlet memurluğundan çıkarma cezası ise Devlet Personel Başkanlığı’na bildirilir.
Ayrıca aylıktan kesme cezası uygulanan memurlar 5 yıl boyunca, kademe ilerlemesinin durdurulması cezası verilen memurlar 10 yıl boyunca daire başkanlıklarına, daire başkanlığı dengi ve daha üstü kadrolara, bölge ve il teşkilatlarının en üst ve yönetici kadrolarına, düzenleyici ve denetleyici kurumların başkanlık ve üyeliklerine ve vali ve büyükelçi kadrolarına atanamazlar.
Disiplin Cezalarının Özlük Dosyasından Silinmesi
Verilen disiplin cezaları memurun özlük dosyasına işlenir. Devlet memurluğundan çıkarma cezasından başka uyarma, kınama cezalarının uygulanmasından 5 sene sonra, aylıktan kesme ve kademe ilerlemesinin durdurulması cezasından 10 sene sonra atamaya yetkili amire başvurarak verilmiş olan cezanın özlük dosyasından silinmesini memur isteyebilir. Kademe ilerlemesinin durdurulması cezasında disiplin kurulundan mütalaa alınarak özlük dosyasından silinir. Memurun verilen disiplin cezasının silinmesini talebi sonucu memurun talebi haklı görülürse dosyasına işletilir.
Disiplin Soruşturmasına İtiraz
Disiplin amirlerinin verdiği uyarı, kınama, aylıktan kesme cezalarına karşı disiplin kurullarına, kademe ilerlemesinin durdurulmasına karşı yüksek disiplin kuruluna, kararın memura tebliğinden itibaren 7 gün içinde itiraz edebilirler.
Bu süre içinde itiraz edilmezse karar kesinleşmiş olur. Bu süre içinde itiraz ederlerse, itiraz mercileri itiraz dilekçesinin kendilerine intikalinden itibaren 30 gün içinde karar vermek zorundadırlar. İtiraz mercileri itiraz başvurusunu kabul ederlerse bu cezayı hafifletebilirler ya da tamamen ortadan kaldırabilirler. Verilecek karara karşı idari yargı yoluna başvurabilirler.
Bu kısma kadar anlattıklarımız kamu hastanelerinde çalışan doktorlar için geçerli olan kurallardır. Özel hastanede çalışan doktorlar için Türk Tabipler Birliği Disiplin Yönetmeliği’ni incelememiz gerekmektedir.
Türk Tabipler Birliği Disiplin Yönetmeliğine Göre Doktorların Disiplin Cezaları
Türk Tabipler Birliği Disiplin Yönetmeliği’ne; göre hekim unvanını kazanmış olup Türkiye sınırları içinde mesleğini uygulayanlar, mesleki faaliyet gereğince hekimlik mesleğinden sayılanlar ve özel kanunları gereği odaya üye olamayan ancak Türkiye sınırları içinde hekim unvanı almış olanlar ve hekimlik mesleğinden sayılanlar için bu yönetmelik uygulanacaktır.
A-Uyarma Cezası- Uyarma (yazılı ihtar) cezası, hekime ve bu Yönetmelik kapsamındaki kişilere mesleğini uygularken ve/veya meslektaşları ile olan ilişkilerinde daha özenli tutum ve davranışlar içinde olması gerektiğinin yazı ile bildirilmesidir.
Uyarma cezası verilmesini gerektiren haller aşağıda gösterilmiştir:
a) Tabip odası veya Birlik organlarına seçilmiş olup da yasa ve yönetmeliklerin kendisine yüklediği görevleri yapmamak,
b) Tabip odasına kayıtlı olup da mesleki faaliyetinde ortaya çıkan değişiklikleri, değişiklik tarihinden itibaren 15 gün içinde bildirmemek,
c) Meslektaşlarına ve diğer sağlık meslek mensuplarına karşı küçük düşürücü davranışlarda bulunmak veya kötülemek,
d) Hasta üzerindeki mesleki etkisini tıbbi amaçlar dışında kullanmak,
e) Hasta haklarına saygı göstermemek,
f) Hasta kayıtlarını usulüne uygun olarak tutmamak,
g) Hekimlik mesleğine ilişkin hukuksal düzenlemelere aykırı olmakla birlikte aşağıda belirtilen diğer disiplin suçları arasında sayılmış haller dışında kalan, nitelik ve ağırlık itibariyle diğer disiplin suçları arasına dahil edilemeyen bir eylemde bulunmak.
B-Para Cezası- Para cezası, 6023 sayılı Türk Tabipleri Birliği Kanununun 39 uncu maddesinin (b) bendinde belirtilen sınırlar dahilindeki paranın odaya ödenmesine dair verilecek cezadır.
Para cezasını gerektiren haller şunlardır:
a) Resmi görevi dışında hekimlik faaliyetini yürüttüğü yerin bağlı bulunduğu odaya 30 gün içinde kayıt olmamak,
b) Tanıtım kurallarına aykırı davranmak,
c) Her türlü iletişim mecrasında reklam amacına yönelik yazılar yazmak, yazdırmak veya açıklamada bulunmak yahut ortağı olduğu kuruluş veya şirket aracılığıyla bu anlamda reklam yapılmasını sağlamak,
d) Bireysel olarak veya yöneticisi oldukları dernekler ya da çalıştıkları kurumlar aracılığıyla ticari ürün veya hizmetin tanıtımında yer almak veya reklamına aracılık etmek,
e) El ilanları, tabelalar, basın ve benzeri yollarla meslektaşlararası haksız, tıp dışı rekabete yol açacak duyurular yapmak,
f) Meslek uygulaması sırasında veya tabip odası ile ilişkilerinde herhangi bir şekilde haksız kazanç teminine yönelik davranışlarda bulunmak,
g) Tıpta Uzmanlık Tüzüğüne göre alınmış bir uzmanlık belgesi olmadan herhangi bir biçimde uzmanmış gibi tanıtım yapmak,
h) Bilimsel araştırmalar ve eğitime yönelik şeffaf kurumsal ilişkiler dışında, endüstri kuruluşları ile çıkar ilişkileri kurmak, Türk Tabipleri Birliği Hekim ve İlaç Tanıtım İlkeleri’ne aykırı davranmak,
i) Meslektaşlara maddi çıkar karşılığı muayene ve tedavi için hasta göndermek, kendisine hasta sağlaması için aracı kullanmak veya herhangi bir kişiye bu nedenle çıkar sağlamak, hastaları zorunlu durumlar dışında kendisine, yakınına veya ortağına ait özel sağlık kuruluşlarına yönlendirici tavır ve davranışlarda bulunmak,
j) Türk Tabipleri Birliği veya odalarca saptanmış tabela ile ilgili kurallara uymamak,
k) Türk Tabipleri Birliği veya odalarca saptanmış asgari ücret tarifeleri altında ücret almak,
l) Türk Tabipleri Birliği Kanununun 5 inci maddesine uygun izin almadan çalışmak,
m) Aidatını ve oda veya Birlik Genel Kurulu tarafından belirlenen ödentileri haklı gerekçe olmaksızın süresinde ödememek,
n) Türk Tabipleri Birliği Kanunu’nun 10 uncu maddesinde belirtilen görevi ilgili yıl sonuna kadar yerine getirmemek,
o) Oda veya Birlik organlarına seçilmiş üyelerin görev yapmasını engelleyici davranışta bulunmak,
p) Hasta sevkleri, rapor, reçete vb. belgelerde usulsüz uygulamalar yapmak, sevk belgelerine el koymak,
r) Acil durumlar dışında özel bilgi ve beceri gerektiren girişimlerde bulunarak hastaya zarar vermek,
s) Hastanın aydınlatılmış onamını usulüne uygun almaksızın tıbbi girişimde bulunmak,
t) Sonuçta hastanın ölümüne, sakatlığına sebep olmayıp da sağlığının kısa süreli geçici bozulmasına yol açan tıbbi hata ve ihmalde bulunmak,
u) Adli vakaların muayenesinde ve rapor tanziminde gerekli özeni göstermemek,
v) Sorumlusu olduğu sağlık kuruluşunda hekimleri ve diğer personelini sağlık alanı ile ilgili görev ve yetki alanı dışında çalıştırmak,
C-Geçici Olarak Meslekten Alıkoyma Cezası- Geçici olarak meslekten alıkoyma cezası, meslek uygulamasından 15 günden 6 aya kadar süreyle alıkonulmadır.
Meslekten geçici olarak alıkoyma cezası alanlar, bu süre dolmadan Türkiye’nin hiçbir yerinde özel sağlık kuruluşu açamaz ve resmi veya özel herhangi bir yerde mesleğini uygulayamaz.
Geçici olarak meslekten alıkoyma cezasını gerektiren haller şunlardır:
a) Meslektaşlara, diğer sağlık meslek mensuplarına veya hastalara fiili saldırıda bulunmak,
b) Meslektaşlara, diğer sağlık meslek mensuplarına veya hastalara cinsel tacizde bulunmak,
c) Mesleğin uygulanması sırasında ve meslek sebebiyle öğrenilen hastalara ait sırları yasal zorunluluk dışında açıklamak,
d) Birden fazla yerde muayenehane açmak veya çalıştırmak,
e) Tıpta Uzmanlık Tüzüğü’ne göre alınmış bir uzmanlık belgesi olmadan herhangi bir biçimde uzmanmış gibi davranmak veya tanıtım yapmak suretiyle meslek uygulamasında bulunmak,
f) Kamu kurum ve kuruluşlarının dolandırılmasına yönelik eylemlerde bulunmak; bu amaca yönelik olarak sahte belge veya reçete düzenlemek, reçete ve belgeler üzerinde tahrifat yapmak,
g) Gerçeğe uymayan rapor ve/veya belge vermek,
h) Hasta kayıtlarında tahrifat yapmak,
i) Bilimsel araştırma verilerini değerlendirirken ve yayına hazırlarken bilimsel gerçekleri yansıtmamak; çalışmaya fiilen katılmamış kişilerin adlarına yayında yer vermek, kaynak göstermeden veya izin almadan başkalarına ait verileri, olguları veya yazılı eserleri kullanmak ve benzeri suretle bilimsel yayınlarda yayın etiğine aykırı davranmak,
j) Muayene ve tedavi sırasında hastaların cinsiyet, ırk, milliyet, etnik köken, din ve mezhep, ahlaki ve siyasi düşünce, kişilik, ekonomik ve sosyal durumuna göre ayrıcalıklı uygulama yapmak,
k) Kendisine başvuran veya çalıştığı kuruma gelen acil hastaların gerekli tıbbi tedavi veya girişimlerini başlatmamak, yapmamak ya da ilgili kuruluşlara sevkini geciktirmek veya yapmamak,
l) Hastalıkların tanı ve tedavisinde bilimselliği henüz kanıtlanmamış ya da bilim dışı yöntemleri uygulamak veya önermek,
m) Usulüne uygun olarak ruhsatlandırılmamış maddeleri ilaç olarak önermek,
n) İlgili hukuksal düzenlemelere aykırı olarak canlılar üzerinde deneyler yapmak, yapılmasına destek olmak,
o) İlgili hukuksal düzenlemelerdeki sınırlar haricinde gebeliği küretaj veya herhangi bir yöntem ile sonlandırmak veya usule aykırı organ nakline katılmak,
p) Meslekte bilgi ve beceri yetersizliği, özen eksikliği, dikkatsizlik ve benzeri kusurlardan dolayı eksik ya da yanlış tanı ve tedavide bulunarak hastaya kalıcı zarar vermek,
r) Savcılıklar ve mahkemeler dışında kalan kişi ve kurumlardan gelen cinsel ilişki muayene istemlerini yerine getirmek; savcılık ya da mahkeme istemi olsa dahi ilgilinin, veli ya da vasisinin aydınlatılmış onamı olmaksızın cinsel ilişki muayenesi yapmak,
s) Mesleksel bilgi ve becerilerini insan onuruna ters düşecek amaçlarla kullanmak, işkence yapmak, işkenceye katılmak veya işkence olarak nitelendirilebilecek işlem ve davranışlarda bulunmak, işkence bulgularının tespitinde gerçeğe aykırı rapor düzenlemek,
t) Belirlenmiş tıbbi etik değerler ile Türk Tabipleri Birliği ve/veya Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından benimsenen uluslararası belgeler ve kurallar dışında davranışta bulunmak.
D-Oda Bölgesinde Çalışmanın Yasaklanması- Oda bölgesinde çalışmanın yasaklanması, bir oda bölgesinde üç defa meslek uygulamasından alıkoyma cezası alanların, meslek uygulamasından oda bölgesinde sürekli olarak alıkonulmasıdır.
Hekimlerden, oda bölgesinde üç defa meslek uygulamasından alıkoyma cezası almış olanların geçici olarak meslekten alıkoyma cezası verilecek bir durumun tespitinde, oda bölgesinde çalışmaktan sürekli olarak alıkonulmalarına karar verilir.
Bu ceza Merkez Konseyi tarafından bütün tabip odalarına bildirilir.
Türk Tabipler Birliği Disiplin Yönetmeliği’nde sayılan disiplin cezaları dışında nitelik ve ağırlık olarak benzer nitelikte olan fiil ve davranışlara da bu cezalar uygulanır.
Benzer suçun tekrarında bir üst ceza verilir. Onur kurulları takdir hakkını kullanır. Ancak burada dikkat edilmesi gereken nokta “idarenin kanuniliği” ve “cezaların belirliliği” ilkesi gereği onur kurullarının takdir yetkisini kullanmamaları gerekmektedir. Maalesef durum böyle değildir.
Doktor Disiplin Soruşturması Zamanaşımı
Türk Tabipler Birliği Yönetmeliğinde disiplin soruşturması zamanaşımı düzenlenmiştir. Meslekten alıkoyma cezasında fiilin işlenmesinden itibaren 5 yıl, diğer cezalarda fiilin işlenmesinden itibaren 2 yıl içinde soruşturma açılmasına dair yönetim kurulu karar vermelidir. Aksi halde soruşturma açılamaz, ceza verilemez. Disiplin suçu gerektiren fiil aynı zamanda başka bir suçu oluşturuyorsa ve o suç için farklı ve daha uzun bir zamanaşımı süresi öngörülmüşse o zaman aşımı süresi uygulanır.
Doktor Ceza Soruşturması Zamanaşımı
Türk Tabipler Birliği Disiplin Yönetmeliği’ne göre ceza soruşturması için bir zamanaşımı öngörülmemiştir. Karar verildikten sonra cezanın uygulanması için belli bir süre belirlenmemiştir. Makul süre geçtikten sonra cezanın uygulanması süre aşımı nedeniyle ceza iptal olacaktır.
Disiplin Soruşturması Aşaması
Disiplin soruşturmasında yetkili makam oda yönetim kurulu, disiplin kovuşturmasında yetkili makam onur kurulu ve yüksek onur kuruludur. Disiplin soruşturmasında doktora suç gerektiren fiili açık ve yazılı olarak bildirilir. Doktordan yazılı savunması istenir.
Tebliğden itibaren savunma için 15 günlük süre tanınır. Soruşturma dosyası taraflara alenidir. Oda yönetim kurulu soruşturmanın açılmasından sonra kovuşturmanın açılmasına ya da kovuşturmanın yer olmadığına dair karar verecektir.
Disiplin Kovuşturmasına Yer Olmadığına Dair Karar
Oda yönetim kurulu dosyayı inceledikten sonra işlenen fiillerin kovuşturulmasının gerekmediğini düşünüyorsa “gerekçeli” olarak kovuşturmaya yer olmadığı kararını verir.
Disiplin Soruşturması Ve Disiplin Kovuşturması Açılaması Kararlarına İtiraz
Oda yönetim kurulunun disiplin soruşturması veya kovuşturması açılmasına yer olmadığına ilişkin kararlarına karşı ilgililer, bildirim tarihinden itibaren 15 gün içinde, oda onur kuruluna itiraz edebilirler. İtiraz dilekçesi oda yönetim kurulu aracılığı ile oda onur kuruluna gönderilir.
Oda onur kurulu tarafından dosya üzerinde yapılacak inceleme sonunda, yakınma, bildirim veya istem konusu incelemeye değer nitelikte görülürse, oda yönetim kurulunun kararı kaldırılır. Oda yönetim kurulu bu karara uymak ve soruşturmayı tamamlayarak onur kuruluna sunmak zorundadır.
Bozma Kararı Üzerine Yapılması Gerekli İşlemler
Oda onur kurulu kararının Yüksek Onur Kurulu tarafından bozulması halinde bozma kararı, gerekçe ve gerekçeye esas ek belgelerle birlikte ilgili odaya gönderilir. Oda yönetim kurulu bozma kararını, kararın ilgililerine (hekim, şikâyet eden, vb.) tebliğ eder ve bozma kararına karşı diyeceklerini bildirmeleri için 15 günlük süre verir. Sürenin geçmesi veya ilgililerinin beyanlarını sunmalarından sonra dosya oda onur kurulu tarafından incelenip bozmaya uyularak yeni bir karar verilir ya da eski kararda direnme kararı verilir.
Oda onur kurulu tarafından bozma kararına uyulması halinde bozma kararında belirtilen bozma sebeplerinin ortadan kaldırılmasından sonra esas hakkında yeni bir karar verilir. Bozma kararına karşı direnilmesi halinde, direnme gerekçelerini içeren karar verilir.
Karar ilgililere tebliğ edilir. Karara süresinde itiraz edilmesi veya kararın kendiliğinden Yüksek Onur Kurulu incelemesine tabi kararlardan olması halinde karar, bozmadan sonra yapılan işlemlere ilişkin evrak ile birlikte Yüksek Onur Kurulu’na gönderilir.
Kararların Uygulanması
Süresi içinde itiraz edilmeyen uyarma ve para cezaları kesinleşir ve derhal uygulanır. Meslekten alıkoyma cezaları itiraz edilmese bile Yüksek Onur Kurulu’nun onama kararı ile kesinleşir ve Sağlık Bakanlığı tarafından uygulanır.
Sicil Dosyasına İşleme Ve Sicilden Silinme
Disiplin cezaları sicil dosyasına işlenir. Aynı veya benzer konuda yeniden ceza alınmamış olması koşuluyla uyarı ve para cezaları 2 yıl sonunda sicilden silinir. Aynı veya benzer bir eylem sebebiyle ceza alınması durumunda, ikinci verilen cezadan sonra 4 yıl geçmedikçe ceza silinmez.
Disiplin Cezası İptal Davası
Öncelikle Türk Tabipler Birliği Disiplin Yönetmeliği’ni incelediğimizde usul kurallarının fazla olduğunu görürüz. “Usul esastan önce gelir.” ilkesinden kaynaklı olarak verilen disiplin cezalarının ne kadar sürede, kim tarafından verildiği, kim tarafından uygulandığı iptal davasının açılmasında önem arz etmektedir.
Verilen tüm disiplin cezalarına karşı idare mahkemelerinde dava açma hakkı vardır. Disiplin kararının tebliğinden itibaren 60 gün içinde idari yargıda iptal davası açılmalıdır. Aksi halde bu 60 günlük süre hak düşürücü süre olup geçirildiğinde süre aşımı nedeniyle mahkeme reddedecektir.
Ceza kesinleştikten sonra idareye başvurmadan direkt dava açılmalıdır çünkü idareden cevap beklerken davanın süresinin kaçırılması ihtimali vardır. Süre kaçırılırsa eğer dava süreaşımından reddedilir.
Makalemizde de açıkladığımız üzere konu oldukça detay içermektedir. Usulün çok önemli olduğu teknik bir konudur. Sorun yaşamamanız adına avukat meslektaşlarımıza danışarak sürecin takibini yapmanız menfaatinize olacaktır.
Emsal Yargı Kararları
Danıştay 8. İdari Dava Dairesi, E. 2011/233, K. 2015/10846, T. 30.11.2015
Özeti : Yükseköğretim üst kuruluşları başkan ve üyeleri ile yükseköğretim kurumları yöneticilerinin, kadrolu ve sözleşmeli öğretim elemanlarının ve bu kuruluş ve kurumların 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’na tabi memurlarının görevleri dolayısıyla ya da görevlerini yaptıkları sırada işledikleri ileri sürülen suçlar ile ilgili olarak yapılacak soruşturma ve kovuşturma usulü hakkında.
İstemin Özeti : Adana 1. İdare Mahkemesinin 07/10/2010 gün ve E:2010/304, K:2010/1125 sayılı kararının hukuka aykırı olduğu öne sürülerek, 2577 sayılı Kanun’un 49. maddesi uyarınca karşılıklı olarak temyizen incelenerek bozulması istemidir.
Savunmaların Özeti : Davalı idarece istemin reddi gerektiği savunulmuş, davacı tarafından savunma verilmemiştir.
Danıştay Tetkik Hakiminin Düşüncesi : İstemin kabulü ile Mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Sekizinci Dairesince işin gereği görüşüldü:
Dava, davacı tarafından şikâyet edilen Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi doktorları hakkında disiplin ve ceza soruşturması açılmasına gerek görülmediğine ilişkin 11.02.2010 gün ve 226-2106 sayılı Rektörlük işleminin iptali istemiyle açılmıştır.
İdare Mahkemesince, davacı tarafından, Doç. Dr. … ile doğuma katılan diğer personel hakkında şikayette bulunulmasına karşın, işleme esas incelemenin sadece adı geçen doktorun eylemine yönelik olarak yapıldığı, bu yönüyle inceleme raporunun doğuma katılan doktor ve personelin olayın oluşumundaki eylemlerinin değerlendirilmesi noktasında eksik olduğu sonucuna varıldığı,
diğer yandan adı geçen doktorun Yenidoğan Yoğun Bakım Ünitesinde bebeğin tedavisini üstlenen konsültan hekim olduğu ve doğuma katılmadığı, dolayısıyla bebeğin omzunun kırılmasında bir dahlinin bulunmadığı sonucuna ulaşıldığı gerekçesiyle dava konusu işlemin doğuma katılan doktor ve personellere yönelik kısmının iptaline, davanın Doç. Dr. …’a yönelik kısmının ise reddine karar verilmiştir.
2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu’nun 53. maddesinin ceza soruşturması usulüne ilişkin (c) fıkrasında; “Yükseköğretim üst kuruluşları başkan ve üyeleri ile yükseköğretim kurumları yöneticilerinin, kadrolu ve sözleşmeli öğretim elemanlarının ve bu kuruluş ve kurumların 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’na tabi memurlarının görevleri dolayısıyla ya da görevlerini yaptıkları sırada işledikleri ileri sürülen suçlar hakkında aşağıdaki hükümler uygulanır:
(1) İlk soruşturma:
Yükseköğretim Kurulu Başkanı için, kendisinin katılmadığı, Milli Eğitim Bakanının başkanlığındaki bir toplantıda, Yükseköğretim Kurulu üyelerinden teşkil edilecek en az üç kişilik bir kurulca, diğerleri için, Yükseköğretim Kurulu Başkanınca veya diğer disiplin amirlerince doğrudan veya görevlendirecekleri uygun sayıda soruşturmacı tarafından yapılır.
Öğretim elemanlarından soruşturmacı tayin edilmesi halinde, bunların, hakkında soruşturma yapılacak öğretim elemanının akademik unvanına veya daha üst akademik unvana sahip olmaları şarttır.
(2) Son soruşturmanın açılıp açılmamasına;
- a) Yükseköğretim Kurulu Başkan ve üyeleri ile Yükseköğretim Denetleme Kurulu Başkan ve üyeleri hakkında Danıştayın 2’nci Dairesi,
- b) Üniversite rektörleri, rektör yardımcıları ile üst kuruluş genel sekreterleri hakkında, Yükseköğretim Kurulu üyelerinden teşkil edilecek üç kişilik kurul,
- c) Üniversite, fakülte, enstitü ve yüksekokul yönetim kurulu üyeleri, fakülte dekanları ve dekan yardımcıları, enstitü ve yüksekokul müdürleri ve yardımcıları ile üniversite genel sekreterleri hakkında, rektörün başkanlığında rektörce görevlendirilen rektör yardımcılarından oluşacak üç kişilik kurul,
- d) Öğretim elemanları, fakülte, enstitü ve yüksekokul sekreterleri hakkında üniversite yönetim kurulu üyeleri arasından oluşturulacak üç kişilik kurul,
- e) 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’na tabi memurlar hakkında, mahal itibariyle yetkili il idare kurulu,
Karar verir.
(4) Yükseköğretim Kurulu ve Yükseköğretim Denetleme Kurulu Başkan ve üyeleri hakkında Danıştayın 2’nci Dairesinde verilen lüzum-u muhakeme kararına itiraz ile men-i muhakeme kararlarının kendiliğinden incelenmesi Danıştayın İdari İşler Kuruluna aittir.
Diğer kurullarca verilen lüzum-u muhakeme kararına ilgililerce yapılacak itiraz ile men-i muhakeme kararları kendiliğinden Danıştay 2’nci Dairesince incelenerek karara bağlanır. Lüzum-u muhakemesi kesinleşen Yükseköğretim Kurulu ve Yükseköğretim Denetleme Kurulu Başkan ve üyelerinin yargılanması Yargıtay ilgili ceza dairesine, temyiz incelemesi Ceza Genel Kuruluna, diğer görevlilerin yargılanmaları suçun işlendiği yer adliye mahkemelerine aittir…” hükümlerine yer verilmiştir.
Aktarılan düzenlemelerin bir bütün olarak değerlendirilmesinden, maddede sayılan görevlilerin görevleri dolayısıyla ya da görevlerini yaptıkları sırada suç işlediklerinin ileri sürülmesi halinde yetkili merciler tarafından soruşturmacı görevlendirilmesi suretiyle ilk soruşturmanın başlatılmasının, soruşturmacının iddiaları inceleyerek bir rapora bağlanmasının, bu rapor da dikkate alınarak yasada belirtilen usule göre oluşturulacak yetkili kurullar tarafından son soruşturmanın açılıp açılmamasına ilişkin men-i muhakeme veya lüzum-u muhakeme şeklinde bir karar alınmasının yasal zorunluluk olduğu anlaşılmaktadır.
Bununla birlikte, şikâyetin ciddi olup olmadığına bakılmaksızın, her şikâyet üzerine soruşturma açılmasını zorunlu kılmayı, 2547 sayılı Kanun’un
- maddesi ile Yükseköğretim Kurulu ve yükseköğretim kurumlarında görev yapan kimselerin yaptıkları işin niteliği, tabi oldukları hizmet rejimi ve taşıdıkları sıfatlar sebebiyle özel kovuşturma usulü getirilmesinin amacıyla bağdaştırmak mümkün değildir.
Bu bağlamda, 2547 sayılı Kanun’un alıntısı yapılan 53. maddesine uygun olarak yapılan şikâyet üzerine, ilgili mercii tarafından şikâyet konuları ciddi bulunarak doğrudan ilk soruşturma açılabileceği gibi, şikâyet edilen konuların ciddi bulunmaması durumunda soruşturma açılmamasına da karar verilebileceği tabiidir.
Ancak, soruşturma açılmamasına ilişkin idari işlemin hukuka uygun olup olmadığı, başka bir deyişle, şikâyet edilen hususların ilk soruşturma açılmasını gerektirip gerektirmediğinin idare mahkemelerince değerlendirileceği kuşkusuzdur.
Buna karşılık, şikayete konu hususlar ciddi bulunmak suretiyle 2547 sayılı Kanun’un 53. maddesinde öngörülen süreç işletilerek ilk soruşturma yapılmışsa, artık hazırlanacak soruşturma raporunun son soruşturmanın açılıp açılmamasına ve lüzum-u muhakeme ya da men-i muhakeme kararı verilmek üzere oluşturulacak üç kişilik kurula gönderilmesi gerekmekte olup, bu aşamada Yükseköğretim Kurulu Başkanı veya üniversite rektörleri tarafından ceza soruşturması açılmasına gerek görülmediği şeklinde bir karar alınmasına hukuken olanak bulunmamaktadır.
Dosyanın incelenmesinden; davacının eşi …’ın Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesinde 19.10.2009 tarihinde yaptığı doğum esnasında bebeğinin omzunun kırılması ve sinir sıkışması olayı ile ilgili olarak anılan,
hastanede görev yapan Doç. Dr. … ile doğuma katılan diğer personelin kusurlu olduklarından bahisle haklarında soruşturma açılması istemiyle Adana Cumhuriyet Başsavcılığına yapılan şikayet üzerine anılan merci tarafından verilen görevsizlik kararı neticesinde dosyanın davalı idareye gönderildiği,
davalı idarece oluşturulan üç kişilik komisyon tarafından yapılan inceleme sonucunda düzenlenen raporda, Yenidoğan Yoğun Bakım Ünitesinde bebeğin tedavisini üstlenen konsültan hekim olarak görev yapan Doç. Dr. …’ın, bebekte oluşan durumla bir ilgisi bulunmadığından,
adı geçen doktor hakkında disiplin veya ceza soruşturması açılmasına gerek olmadığı yönünde kanaat getirildiği, anılan rapora istinaden Rektörlüğün 11.02.2010 gün ve 226-2106 sayılı işlemi ile adı geçen doktor ve doğumu gerçekleştiren diğer doktorlar hakkında disiplin ve ceza soruşturması açılmasına gerek görülmediğine karar verilmesi üzerine bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Olayda, davalı idarece, davacı tarafından yapılan şikayete konu hususlar ciddi bulunmak suretiyle 2547 sayılı Kanun’un 53. Maddesinde öngörülen süreç işletilerek ilk soruşturma yapıldığı,
ancak hazırlanan soruşturma raporunun bahse konu mevzuat hükmü uyarınca son soruşturma açılıp açılmayacağının değerlendirilmesi amacıyla oluşturulacak kurula gönderilmeyerek, bu hususta yasal bir yetkisi bulunmayan Rektörlükçe ilk soruşturma sonucu getirilen teklif doğrultusunda ilgililer hakkında ceza soruşturması açılmasına gerek görülmediği şeklinde karar alındığı görülmektedir.
Bu durumda, ilk soruşturma raporunun son soruşturmanın açılıp açılmamasına karar vermek üzere oluşturulacak kurula gönderilmesi gerekirken, Rektörlükçe, yasa maddesinde belirtilen usule aykırı olarak ve yetkili kurul tarafından lüzum-u muhakeme ya da men-i muhakeme kararı alınmasına engel olunacak şekilde tesis edilen işlemde hukuka uyarlık bulunamamaktadır.
Açıklanan nedenlerle; Adana 1. İdare Mahkemesinin temyize konu kararının bozulmasına, dosyanın yeniden bir karar verilmek üzere anılan Mahkemeye gönderilmesine, bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 (onbeş) gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 30/11/2015 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
Danıştay 8. İdari Dava Dairesi, E. 2000/2537, K. 2000/5508, T. 25.09.2000
İstemin Özeti : Devlet Hastanesinde kalp-damar cerrahisi uzmanı olarak görev yapan davacının. Türk Tabipler Birliği Yüksek Onur Kurulu kararı ile 4 ay meslek uygulamasından men cezası ile cezalandırılmasına ilişkin işlemin iptali istemiyle açılan davada
Davacının meslekten 4 ay süreyle men’i işlemine yönelik davanın reddine, dava konusu işlemin kamu kurum ve kuruluşlarına etki eden kısmı hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar veren Ankara 4. İdare Mahkemesinin 9.2.2000 gün ve 123 sayılı kararının; davalı birlikçe, meslek kuruluşları tarafından verilen disiplin cezalarının 4455 sayılı Yasa kapsamında olmadığı öne sürülerek. 2577 sayılı Yasanın 49. maddesi uyarınca temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
Danıştay Tetkik Hakiminin Düşüncesi:
Doktor olan davacının kamu görevi ifasında mevzuata aykırı davranışından ötürü soruşturma açmaya ve disiplin cezası vermeye ancak disiplin amirleri yetkilidir.
Davacının görev yaptığı kamu kuruluşunca herhangi bir disiplin soruşturması açılmamasına karşın davalı odanın, davacının görevinde kusurlu davrandığından bahisle kendi mevzuatına göre disiplin cezası uygulamasında hukuka uyarlık bulunmamakla birlikte, mahkeme tarafından, davacıya verilen cezanın 4455 sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Disiplin Cezalarının Affı Hakkındaki Yasa kapsamında bulunduğu gerekçesiyle af nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına yönelik verilen karara, davalı idare tarafından yapılan temyiz isteminin; davacıya verilen ceza af kapsamında olmadığından kabulü gerektiği düşünülmüştür.
Mahkeme tarafından yukarıda belirtilen hususlar dikkate alınarak bir karar verileceği açıktır.
Danıştay Savcısının Düşüncesi : Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesinin 1. fıkrasında belirtilen nedenlerden hiçbirisine uymayıp idare mahkemesince verilen kararın dayandığı hukuki ve yasal nedenler karşısında anılan kararın bozulmasını gerektirir nitelikte görülmemektedir.
Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin reddiyle idare mahkemesi kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Sekizinci Dairesince işin gereği görüşüldü : Uyuşmazlık, …. … Devlet Hastanesinde kalp-damar cerrahisi uzmanı olarak görev yapan davacının. Türk Tabipler Birliği Yüksek Onur Kurulu kararı ile 4 ay meslek uygulamasından men cezası ile cezalandırılmasına ilişkin işlemin iptali isteminden doğmuştur.
4455 sayılı Yasanın 1. maddesinde, bu maddede sayılan bazı suçlar hariç; kanun, tüzük ve yönetmelikler gereğince memurlar ve diğer görevliler ile bu görevlerde bulunmuş olanlar hakkında verilmiş disiplin cezalarının bütün sonuçlan ile affedildiği hükmü yer almış, Türk Tabipler Birliği Soruşturma ve Yargılama Yönetmeliğinin 3. maddesinin (c) bendinde, geçici olarak meslekten alıkoyma cezası alanların ceza süresi içinde Türkiye’nin hiçbir yerinde muayenehane açamayacakları, herhangi bir yolla mesleği uygulayamayacakları, resmi kurum ve kuruluşlarda mesleği yürütemeyecekleri hükmüne yer verilmiştir.
Öte yandan anayasanın kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları hakkındaki 135. maddesinin 2. fıkrasında, kamu kuruluşlarında asli ve sürekli görevlerde çalışan meslek mensuplarının meslek kuruluşlarına girme mecburiyeti olmadığı belirtilmiştir.
Bu durumda olup da meslek kuruluşlarına üye olmayanlar hakkında meslek kuruluşlarının disiplin cezası verme yetkisinin-söz konusu olmayacağı açıktır. Tabipler ve üniversitelerde kısmi statüde çalışan meslek mensubu profesör ve doçentlerin, kamu kuruluşlarındaki hizmetleri dışında serbest meslek mensubu olarak yaptıkları hizmetlerde, meslek kusuru işlemeleri halinde meslek kuruluşunun disiplin cezası verme yetkisi bulunduğu tartışmasızdır.
Dosyanın incelenmesinden Devlet Hastanesinde görevli kalp damar cerrahisi uzmanı olan davacının, tedavi amacıyla kalp damar cerrahisi servisine yatırılan Bağ-Kur sigortalı hastalar için usulsüz reçete düzenlediği ve bu suretle kurumun zarara uğramasına neden olduğu gerekçesiyle cezalandırıldığı anlaşılmıştır.
İdare mahkemesince, disiplin cezası kapsamında kalan 4 ay süre ile kamu kurum ve kuruluşlarında mesleğini yapmamasına ilişkin kısım için, davacı tarafından 4455 sayılı Yasanın yürürlük tarihinden itibaren 30 gün içinde davaya devam etme isteğini belirten bir dilekçe de verilmediğinden, af nedeniyle işlemi inceleme ve uygulama olanağı bulunmadığı gerekçesiyle, davacının meslekten 4 ay süre ile men’i işlemine yönelik davanın reddine, dava konusu işlemin kamu kurum ve kuruluşlarına etki eden kısmı hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Doktor olan davacının, kamu görevi ifasında mevzuata aykırı davranışından ötürü soruşturma açmaya ve disiplin cezası vermeye ancak disiplin amirlerinin yetkili olduğunu kabul etmek gerekir.
Bu nedenle, davacının görev yaptığı kamu kuruluşunca herhangi bir disiplin soruşturması açılmamasına karşın davalı odanın davacının görevinin niteliğini değerlendirmeden, görevinde kusurlu davrandığından bahisle kendi mevzua-atına göre disiplin cezası uygulamasında hukuka uyarlık bulunmadığı açıktır.
Öte yandan, doktorluk mesleği bir kamu hizmeti olmakla beraber, meslek kuruluşları tarafından verilen disiplin cezalarının anılan af yasası kapsamında kabulüne olanak yoktur.
Bu durumda, davacıya verilen ceza 4455 sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Disiplin Cezalarının Affı Hakkındaki Yasa kapsamında bulunmadığından, mahkemece bu gerekçe ile verilen kararda hukuka uyarlık bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle Ankara 4. İdare Mahkemesinin kararının bozulmasına, işin esası hakkında yukarıda belirtilen hususlar da dikkate alınarak yeniden bir karar verilmek üzere anılan mahkemeye gönderilmesine, 25.9.2000 gününde oybirliği ile karar verildi.