İcra İflas Kanunu’nda Sıra Cetveli
Makale Başlıkları
İcra İflas Kanunu’nda Sıra Cetveli
İcra İflas Kanunu’nda Sıra Cetveli İcra takibinde haczedilen mallar satıldıktan sonra hacze iştirak eden alacaklılara dağıtılmak üzere satışı yapan icra müdürlüğünce alacaklılara paylaştırılır. Bu paylaşım belli bir sıraya tabi olarak paylaştırılmalıdır. Çünkü haczedilen mallar satıldıktan sonra tüm alacaklıların alacağını karşılamaya yetmeyebilir.
İcra İflas Kanunu’muzun 140. Maddesi “Satış tutarı bütün alacaklıların alacağını tamamen ödemeye yetmezse icra dairesi alacaklıların bir sıra cetvelini yapar.” diyerek neden sıra cetveli yapılması gerektiğinin cevabını vermiştir.
Peki sıra cetveli nasıl yapılır? Sıra cetveli yapılırken belli bir sıra gözetilir mi? Sıra cetveline itiraz edilebilir mi? Sıra cetveli şikâyet edilebilir mi? Hacizde yapılan sıra cetveli ile İflasta yapılan sıra cetveli arasında fark var mıdır? Bu soruların cevabını makalemizde vereceğiz.
Sıra Cetveli Nasıl Yapılır?
Hacizde, mahcuz malların satılması hacze iştirak eden alacaklıların alacağını ödemeye yetmiyorsa sıra cetveli yapılır. Her bir alacaklının alacağı takip konusu yapılacak anapara ve talep edilmesi durumunda anaparaya işleyen faiz ve takip giderleridir.
Aynı derecedeki alacaklılar sıra cetvelinde alacak miktarları ile gösterilir. Bir önceki derecedeki alacaklının alacağı ödenmeden sonraki sıradaki alacaklıya geçilmez. Bir derecede alacakların tamamı karşılanmazsa eğer bu defa derece içinde sıra cetveli düzenlenir.
İcra İflas Kanunu’nun 206. Maddesine göre sıra cetvelinde hangi derecede yer alacak olan alacaklılar gösterilmiştir. Buna göre;
“Teminatlı olup da rehinle karşılanmamış olan veya teminatsız olan alacaklar masa mallarının satış tutarından, aşağıdaki sıra ile verilecek şekilde kaydolunur:
Birinci Sıra:
A) İşçilerin, iş ilişkisine dayanan ve iflâsın açılmasından önceki bir yıl içinde tahakkuk etmiş bulunan ihbar tazminatı ve kıdem tazminatları dâhil alacakları ile iflâs nedeniyle iş ilişkisinin sona ermesi üzerine hak etmiş oldukları ihbar ve kıdem tazminatları,
B) İşverenlerin, işçiler için yardım sandıkları veya sair yardım teşkilatı kurulması veya bunların yaşatılması amacıyla meydana gelmiş ve tüzel kişilik kazanmış bulunan tesislere ya da derneklere olan borçları,
C) İflâsın açılmasından önceki son bir yıl içinde tahakkuk etmiş olan ve nakit ifası gereken aile hukukundan doğan her türlü nafaka alacakları.
İkinci Sıra:
Velâyet ve vesayet nedeniyle malları borçlunun idaresine bırakılan kimselerin bu ilişki nedeniyle doğmuş olan tüm alacakları; ancak bu alacaklar, iflâs, vesayet veya velâyetin devam ettiği müddet veya bunların bitmesini takip eden yıl içinde açılırsa imtiyazlı alacak olarak kabul olunur. Bir davanın ya da takibin devam ettiği zaman hesaba katılmaz.
Üçüncü Sıra:
Özel kanunlarında imtiyazlı olduğu belirtilen alacaklar. Dördüncü sıra: İmtiyazlı olmayan diğer bütün alacaklar. Bir ve ikinci sıradaki sürelerin hesaplanmasında aşağıdaki süreler hesaba katılmaz:
1. İflâsın açılmasından önce mühlet de dahil olmak üzere geçirilen konkordato süresi.
2. İflâsın ertelenmesi süresi.
3. Alacak hakkında açılmış olan davanın devam ettiği süre.
4. Terekenin iflâs hükümlerine göre tasfiyesinde, ölüm tarihinden tasfiye kararı verilmesine kadar geçen zaman.”
Bu paylaşım sonucu önceki derecedeki alacaklı alacağını tamamen almadan sonraki sıradaki alacaklı hiçbir şey alamaz. Bu alacaklı için aciz vesikası düzenlenir.
Haczi koyan eğer bir alacaklı varsa haciz mallarının satışı sonrası bedel, alacağı karşılamaya yetmezse bu durumda sıra cetveli yapılmaz.
Sıra cetveli birden fazla alacaklı olduğu durumlarda yapılır. Bir alacaklının olduğu durumlarda haciz sonrası alacak karşılanamazsa aciz belgesi verilir.
Sıra Cetvelini Kim Hazırlar?
Sıra cetvelini haczi ilk koyan yapar. Satış tutarı alacağı karşılamazsa icra memuru re’sen (kendiliğinden) tamamlama haczi yapar. Buna rağmen alacaklar karşılanamıyorsa icra müdürü sıra cetvelini talep olmadan kendiliğinden düzenlemekle yükümlüdür.
Satıştan sonra düzenlenen sıra cetveli henüz kesinleşmediyse icra dairesi maddi hatadan dönme niyeti ile yeni bir sıra cetveli düzenler. Bu yeni düzenlenen cetvele maddi hatadan dönme sebebi olduğu için şikâyet mümkün değildir.
Sıra Cetvelinin Tebliği
Sıra cetveli, icra takibinde alacaklıların haklarını korumayı amaçlayan ve borçlunun ödeme sırasını belirleyen önemli bir belgedir. İcra dairesi, sıra cetvelinin birer suretini alacaklılara tebliğ eder. Ancak, iflas hukukuna aykırılık durumunda alacaklılar, şikayet yoluna başvurarak itirazlarını dile getirebilirler. Bu noktada, alacaklıların en çok itiraz ettiği konu, sıra cetvelindeki ödeme sırasıdır. İcra İflas Kanunu’nun 141. Maddesine göre sıra cetvelinin birer sureti icra dairesi tarafından ilgililere tebliğ edilir.
Hacizde ve İflasta Sıra Cetvelinin Farkı
Hacizde sıra cetveli, haczedilen malın satış bedeli üzerinden yapılan dağıtımdır. İflastaki sıra cetvelinde ise alacaklıların müflisin malları üzerindeki istihkak iddiasının gösterilmesidir. Hacizde sıra cetveli, bir borçlunun mal varlığının tahsili için yapılan haciz işlemlerinde, alacaklıların öncelik sırasını belirlemek amacıyla kullanılan bir cetveldir.
Haciz işlemleri, bir alacaklının borçlunun mal varlığına el koyması veya satılması yoluyla alacağını tahsil etme sürecidir. Hacizde sıra cetveli, alacaklıların taleplerini ve önceliklerini belirlemek için kullanılan bir araçtır. Bu cetvelde, alacaklılar belirli bir sıralamaya göre yer alır ve tahsilat işlemleri bu sıraya göre gerçekleştirilir.
Hacizde sıra cetveli, genellikle mahkeme veya icra dairesi tarafından hazırlanır. Alacaklılar, alacaklarının miktarına ve doğasına göre cetvele kaydedilir. Örneğin, teminatlı alacaklar, öncelikli olarak diğer alacaklara göre ödeme alabilir. Cetvelde ayrıca kamu alacakları, vergi borçları gibi öncelikli borçlar da belirtilir.
Sıra Cetveline Şikâyet
Sıra cetvelinde hata olduğunu düşünen alacaklılar İcra İflas Kanunu gereği şikâyet ya da itiraz yoluna başvurabilirler. İcra İflas Kanunu madde 142’ye göre itiraz alacağın esasına ve miktarına ilişkin değilse şikâyet yolu ile icra mahkemelerine gidilmelidir. Alacaklılar şu nedenlerle şikâyet yoluna gidebilirler;
Takip hukuku ilişkin nedenler,
Kendi alacağının sırası ile ilgili durumlar,
Başkalarının alacaklarının sıraları ile ilgili durumlar,
Başka alacaklıların alacaklı olmadığı hususu ile ilgili durumlar.
Sıra cetveline şikâyette görevli mahkeme icra mahkemeleri, yetkili mahkeme ise icra takibini başlatan icra müdürlüğünün bulunduğu yerdeki mahkemedir.
Sıra cetvelinde yukarıda saydığımız kalemlerin oluştuğunu düşünen alacaklı sıra cetvelinin suretinin alacaklıya tebliğinden itibaren 7 gün içinde icra takibini başlatan icra müdürlüğünün bulunduğu yerdeki icra mahkemesinde dava açabilir.
Sıra cetveli tebliğ edilmemişse 7 günlük süre sıra cetvelinin ilanından itibaren başlar. İcra mahkemesinin verdiği karar sıra cetveline şikâyette bulunan alacaklı için hüküm doğurur, diğer alacaklıların sırasında bir değişikliğe gidilmez.
Şikâyet sonucu icra mahkemesi şikâyeti kabul edip sıra cetvelini değiştirebilir. Sıra cetvelinin değişmesine karşılık diğer alacaklılar bu yeni sıra cetveline şikâyet ve itirazda bulunabilirler. Yerinde görülmeyen şikâyetler için icra mahkemesi ret kararı verir ve ret kararı ile sıra cetveli kesinleşir. İcra mahkemesinin verdiği bu karara karşı istinaf, temyiz ve karar düzeltme yolu açıktır.
Alacağın Esas Ve Miktarına İlişkin İtiraz (Derece Kararına İtiraz Davaları)
Alacağın esas ve miktarına ilişkin itirazlara uygulamada derece kararına itiraz davaları denmektedir. İtiraz sıra cetvelinde alacağın esas ve miktarına ilişkin yapılır. İcra İflas Kanunu madde 142 itirazın neden ve nasıl yapılmasın gerektiğini söylemiştir.
Bu maddeye göre; “Cetvel suretinin tebliğinden yedi gün içinde her alacaklı takibin icra edildiği mahal mahkemesinde alakadarlar aleyhine dava etmek suretiyle cetvel mündericatına itiraz edebilir. Dava basit yargılama usulüyle görülür. İtiraz alacağın esas ve miktarına taalluk etmeyip yalnız sıraya dairse şikâyet yoluyla icra mahkemesine arz olunur.”
Yukarıdaki maddeden anladığımız üzere alacaklı diğer alacaklıların alacağına ve bulunduğu sıraya itiraz ediyorsa genel mahkemelerde sıra cetveline itiraz davası açabilir. Ancak alacaklının yalnız sırasına itiraz ediyorsa o zaman itiraz değil şikâyet yoluna gidilmelidir.
İtirazı yalnızca alacaklılar yapabilir, borçlular bu yola başvuramazlar. Alacaklıların da bu hakkı kullanabilmeleri için daha önce o alacağa ilişkin itiraz hakkını kullanmamış olmaları gerekir.
Sonuç
İcra İflas Kanunu’nda Sıra Cetveli, İcra İflas Kanunu’nun 104. maddesinde sıra cetveli düzenlenmiştir. Sıra cetvelinin düzenlenmesinin amacı alacaklılar arasındaki menfaat çatışmasının önlenmesi ve alacaklıların korunmasıdır.
Borçlunun haczedilen mallarının satışı sonrası satış bedelinin yetersiz kalması durumunda öncelikli alacaklılar arasındaki sıralama sıra cetveli ile belirlenir. Sıra cetvelindeki dereceler İcra İflas Kanunu’nda sayılmıştır.
Önceki derecedeki alacaklı alacağını almadan sonraki derecedeki alacaklı alacağını alamaz. Alacağını elde edemeyen alacaklıya aciz vesikası verilir. Haczi yapan icra müdürlüğü tarafından sıra cetveli düzenlenir ve sureti alacaklılara tebliğ edilir. Sıra cetvelinin alacaklılara tebliğinden itibaren 7 gün içinde alacaklılar sıra cetveline şikâyet ve itiraz yoluna gidebilirler.
Alacaklıların sıra cetvelindeki kendi sıralarına, diğer alacaklıların sıralarına ve başka alacaklıların listede bulunmalarına dayalı itirazları yalnız şikâyet yolu ile haczi yapan icra dairesinin bulunduğu yerdeki icra mahkemelerine gidilebilir.
Alacaklı, başka alacaklının alacağının miktarı ve esasına ve bulunduğu sıraya karşı itirazını da genel mahkemelerde açacağı “sıra cetveline itiraz davası” ile itiraz edebilir. Ancak alacaklıların daha önce itirazda bulunmamış olması gerekir.
Şikâyet yoluna borçlu da gidebilirken, itiraz yoluna yalnızca alacaklı gidebilir, borçlu gidemez. İtiraz ve şikâyet sonucu yapılan yeni sıra cetveline tekrar itirazda bulunmak mümkündür.
İcra İflasta sıra cetveli ile ilgili daha detaylı bilgi almak için bir avukata danışmanız menfaatinize olacaktır.
Sıra cetveli yerine geçen belge nedir
“Sıra cetveli yerine geçen belge”, Türkiye’de kullanılan bir ifade olup, miras hukukunda miras bırakanın kanuni mirasçılarının tespit edilmesi için alınan bir belgedir. Bu belgeye “Veraset İlamı” denir.
Veraset ilamı, bir kişinin ölümünden sonra geride bıraktığı mal varlığının (mirasın) kanuni veya vasiyeti mirasçılara paylaştırılabilmesi için gerekli olan bir belgedir. Bu belge, kişinin vefat ettiği yerin sulh hukuk mahkemesinden alınır ve miras bırakanın tüm mirasçılarını ve onların mirastaki paylarını gösterir.
Veraset ilamı, mirasın taksiminden önce mirasçılar arasında paylaşım oranını belirler. Bu belge olmadan, mirasçılar mirasa konu olan mal varlığı üzerinde tasarrufta bulunamazlar. Ayrıca, taşınmazların devri, banka hesaplarının kapatılması, hisse senetlerinin devri gibi işlemler için de veraset ilamı gereklidir.
Hacizde Öncelik Sırası Nedir
Hacizde öncelik sırası, borçlunun mal varlığının icra dairesi tarafından değerlendirilmesi ve el koyma işlemlerinin gerçekleştirilmesi esnasında belirlenen bir düzendir. Hacizde öncelik sırası, alacaklıların taleplerini yerine getirme ve alacaklarını tahsil etme hakkını korumak amacıyla düzenlenmiştir. Genel olarak, öncelik sırası aşağıdaki gibi belirlenir:
- İcra masrafları: İcra takibinin gerçekleştirilmesi için yapılan masraflar, öncelikli olarak tahsil edilir. Bu masraflar, icra dairesinin işlemleri için ödenen harçlar, icra müdürü ve zabıt katibi ücretleri gibi masrafları içerir.
- Alacaklıların sırası: Alacaklılar, alacak miktarlarına ve alacaklarının türüne göre öncelik sırasına göre hak talep ederler. Öncelik, öncelikli alacaklılar ve genel alacaklılar olarak ayrılabilir. Öncelikli alacaklılar, örneğin vergi daireleri gibi devlet kurumları veya nafaka alacaklıları gibi özel durumları olan alacaklılardır.
- İkinci derece alacaklılar: Öncelik sırasında öncelikli alacaklılar ve genel alacaklılar yer aldıktan sonra, ikinci derece alacaklılar hak talep edebilirler. İkinci derece alacaklılar, alacaklarını öncelik sırasında daha sonraki bir aşamada tahsil ederler.
Hacizde öncelik sırası, alacaklıların alacaklarını tahsil etme hakkını korumak ve adil bir şekilde dağılımını sağlamak amacıyla uygulanır. Ancak, her durumda öncelik sırasının kesin şekli ve içeriği farklılık gösterebilir. Bu nedenle, her haciz durumu için öncelik sırasının belirlenmesi, icra dairesi tarafından yapılır ve kanunlar çerçevesinde belirlenen kurallara göre yürütülür.
Hacizde öncelikli alacaklar
Hacizde öncelikli alacaklar, diğer alacaklara göre daha öncelikli olarak tahsil edilmek üzere belirlenmiş olan alacaklardır. Hacizde öncelikli alacaklar aşağıdaki şekilde sıralanabilir:
- Vergi alacakları: Devlete olan vergi borçları, genellikle diğer alacaklardan öncelikli olarak kabul edilir. Vergi daireleri, öncelikli alacaklılar statüsünde yer alır ve diğer alacaklardan önce tahsilat işlemlerini gerçekleştirir.
- Nafaka alacakları: Nafaka alacakları da hacizde öncelikli olarak kabul edilen alacaklardandır. Boşanma veya ailevi ilişkilerden kaynaklanan nafaka borçları, diğer alacaklardan önce tahsil edilir.
- Sosyal güvenlik primleri: Sigorta primleri gibi sosyal güvenlik alacakları, öncelikli alacaklar arasında yer alır. Sigorta kurumları, prim borçlarını diğer alacaklardan önce tahsil etme hakkına sahiptir.
- Kamu alacakları: Kamu kurumlarına olan borçlar, özellikle devlet kurumlarına olan borçlar, hacizde öncelikli alacaklar arasında yer alır. Bu kapsamda vergi daireleri, belediyeler, sosyal güvenlik kurumları gibi kurumların alacakları öncelikli olarak tahsil edilir.
Öncelikli alacaklar, diğer alacaklara göre daha öncelikli olarak tahsil edilir. Ancak, her durumda öncelik sırası, alacak miktarı, alacak türü ve diğer faktörlere bağlı olarak değişebilir. Haciz işlemlerinde öncelik sırasının belirlenmesi, icra dairesi tarafından yapılır ve yasalar çerçevesinde uygulanır.
Emsal Yargı Kararları
Danıştay 13. İdari Dava Dairesi, E. 2007/251 K. 2007/2634 T. 1.5.2007
Karar veren Danıştay Onüçüncü Dairesi’nce Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra işin gereği görüşüldü:
Dava, müflis … Menkul Değerler A.Ş.’nin alacaklılarına ödenecek bedel ile sıralamasını gösteren sıra cetvelini, 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu’nun 46/A maddesine göre düzenleyen Yatırımcıları Koruma Fonu’nun, aracı kurum alacaklarına ödeme yapılmasına dair işlemi ile eki ödeme cetvelinin iptali istemiyle açılmış,
İdare Mahkemesi’nce; İdare Mahkemelerinin 2576 sayılı Yasa’nın 5. maddesinde belirtilen davaları çözümlemekle görevli olduğu, dava dosyasının incelenmesinden,
davacının iflas masası alacaklısı olduğundan bahisle, İstanbul 2. İflas Müdürlüğü’nün 2001/18 Esas sayılı dosyasında tasfiyesi devam eden müflis… Menkul Değerler A.Ş.’nin alacaklılarının alacağı bedeli gösteren kesinleşmiş ek sıra cetveli üzerinden,
davalı idarenin yapacağı ödemelere ilişkin 13.05.2004 tarih ve 1 nolu ve 25.05.2004 tarihinde Ticaret Sicil Gazetesinde ilan edilen kararın ve ekindeki ödeme listesinin hukuka aykırı olduğu iddiasıyla bakılan davanın açıldığı,
uyuşmazlığın, davacının müflis … Menkul Değerler A.Ş.’den olan alacağına ilişkin hesabın ve ödeme sıralamasının hatalı yapıldığına ilişkin iddiadan kaynaklandığının anlaşıldığı,
her ne kadar taraflardan birisi idare ise de, dava konusu olayda İcra-İflas Kanunu’nun uygulanması suretiyle hazırlanmış olan sıra cetveline ve alacağın hesaplanmasına dair uyuşmazlığın çözümünün adli yargının görevine girdiği gerekçesiyle 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 15/1-a maddesi uyarınca davanın görev yönünden reddine karar verilmiş,
bu karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu’nun “Yatırımcıları Koruma Fonu” başlıklı 46/A maddesinin birinci fıkrasında;
hakkında tedrici tasfiye veya iflas kararı verilen aracı kurumların ve Bankalar Kanunu hükümleri saklı kalmak kaydıyla Bakanlar Kurulu kararıyla faaliyetleri durdurulan bu Kanununun
50. maddesi (a) bendi hükmü kapsamındaki bankaların, yaptıkları sermaye piyasası faaliyetleri ve işlemleri nedeniyle müşterilerine karşı hisse senedi işlemlerinden doğan nakit ödeme ve hisse senedi teslim yükümlülüklerini ve bu Kanunun 46/B maddesinde düzenlenen görevleri bu Kanunda öngörülen esaslara göre yerine getirmek ve tasfiye giderlerini karşılamak amacıyla tüzel kişiliği haiz Yatırımcıları Koruma Fonunun kurulduğu,
bütün aracı kurumların Fon’a katılımının zorunlu olduğu, dördüncü fıkrasında, Fonun 2866 sayılı Devlet İhale Kanunu ile vize ve tescil açısından 1050 sayılı Muhasebe-î Umumiye Kanunu ve 832 sayılı Sayıştay Kanunu hükümlerine tabi olmadığı,
Fon’un, Sayıştay tarafından denetleneceği, işlemleri ve gelirlerinin her türlü vergi, resim ve harçtan muaf olduğu ve gelirlerinin hangi kalemler olduğunun belirtildiği, sekizinci fıkrasında,
Fon varlığının rehnedilemeyeceği, teminat gösterilemeyeceği ve üçüncü şahıslar tarafından haczedilemeyeceği hükmünün yer aldığı, aynı Kanunun 46/B maddesinin 7. fıkrasında;
Tedrici tasfiyeye tabi tutulmayan ve haklarında iflas kararı verilen aracı kurumların, sıra cetvelinde yer alan hisse senedi işlemlerinden doğan nakit ve hisse senedi alacaklarına, Fondan, Fon yönetiminin onayı ile bu cetvelde görünen alacak tutarları gözetilerek ödeme yapılacağı, fıkra uyarınca yapılacak ödemelerde, tedrici tasfiyeye tabi tutulan aracı kurumların alacaklarına ödeme yapılma esaslarının uygulanacağı,
tedrici tasfiyeye tabi tutulacak aracı kurumların müşterilerine yapılacak ödemelerin belirlenmesine ilişkin usulü belirten aynı maddenin 5. fıkrasında ise;
haklarında tedrici tasfiye kararı verilen aracı kurumun ödemelerinin duracağı, tüm varlığı üzerinden, bu karar tarihi itibariyle sadece Fon tarafından tasarruf edilebileceği, aracı kurumun aktif ve pasifinin Fon tarafından tespit edeceği, aracı kurumun, tasfiye kapsamında yer alan yükümlülüklerinden, nakit borçları, tedrici tasfiye kararının verildiği tarihteki anapara ve işlenmiş faizleri toplamı üzerinden;
sermaye piyasası aracı teslim borçlarının ise aynen teslimin yapılamayacağı hallerde, varsa teslimde temerrüde düşülen tarihteki aksi halde tedrici tasfiye kararının verildiği gündeki piyasa değeri itibariyle bulunacak nakit değerleri üzerinden hesaplanacağı,
aracı kurumun tedrici tasfiye kararının verilmesinden sonra vadesi gelen sözleşmelerinden doğan hak ve borçlarının da, vadeleri itibariyle tasfiye tarihinden itibaren 3095 sayılı Kanunî Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanunun 2. maddesinin üçüncü fıkrasında öngörülen oranda kanunî temerrüt faizinin yürütüleceği, mevzuat uyarınca aracı kurum tarafından verilmiş teminatların da, aktifin hesabında dikkate alınacağı, dokuzuncu fıkrasında,
hesabında alacağını karşılamaya yetecek kadar ya da hiç hisse senedi bulunmayan saklama hesapları sahiplerinin nakit ve hisse senedi alacakları toplamının 7.500,00 YTL’ sinin tasfiye sonucunun beklenmeden Fon tarafından ödeneceği, ancak kurumdan alacaklı görünen ve birlikte hareket ettiklerine Fon tarafından kanaat getirilenlere toplamı yukarıda belirtilen tutarı aşmamak kaydıyla alacakları oranında ödeme yapılacağı,
tedricî tasfiyeye tabi tutulan aracı kurumdan alacaklı görünen ortak, yönetim kurulu ve denetim kurulu üyesi, imzaya yetkili personel ile bunların eşleri ve üçüncü derece dahil kan ve sıhrî hısımlara, Fon’dan ödeme yapılmayacağı, bu fıkra uyarınca yapılacak ödemelerin tutarının, her yıl ilân edilen yeniden değerleme katsayısı oranında artırılacağı hükme bağlanmıştır.
Yukarıda belirtilen mevzuat hükümlerinin incelenmesinden Yatırımcıları Koruma Fonu’na, iflas masasının hazırlamış olduğu sıra cetvelinde belirlenen aracı kurum müşterilerine yapılacak ödeme tutarları üzerinde; alacağa hangi tarih itibariyle faiz
yürütüleceği, hangi alacakların ödeme kapsamı içerisinde yer alacağı, hangi yıl yeniden değerleme oranının uygulanacağı, ödeme cetvelinde öncelikli olarak ödeme yapılacak müşterilerin ve ödeme yapılmayacak müşterilerin tespiti gibi tek taraflı olarak belirleme ve değerlendirmede bulunarak sıra cetvelini değiştirebilme ve müflis aracı kurum müşterilerine ödeme yapılmasına ilişkin karar ve eki ödeme cetveli hazırlama yetkisinin 2499 sayılı Yasayla verildiği görülmektedir.
Bu nedenle, Sayıştay denetimine tabi, aracı kuruluşların üye olmasının zorunlu olduğu, gelirlerinin ve işlemlerinin her türlü vergi, resim ve harçtan muaf olduğu ve gelir kalemlerinin Kanunda sayma suretiyle belirtildiği ve varlıklarının rehnedilemediği ve üçüncü şahıslar tarafından haczedilemediği 2499 yasayla kurulu tüzel kişiliğe haiz bir kamu kurumu olan Yatırımcıları Koruma Fonunun yukarıda yer verilen mevzuat hükümlerine dayanılarak tesis edilen işlemlerinin kişiler üzerinde tek taraflı ve doğrudan uygulanabilen nitelikleri dikkate alındığında bu işlemlerin idari işlemler olduğunun kabulü gerekmektedir.
Dosyanın incelenmesinden, Sermaye Piyasası Kurulunun 14.12.1998 tarih ve 114/1370 sayılı kararı ile … Menkul Değerler A.Ş.’nin (aracı kurum) sermaye piyasasında faaliyet yapma izninin, varlıklarının taahhütlerini yerine getiremediği için,
15.12.1998 tarihi itibariyle geçici olarak kaldırıldığı, yine Kurul’un 09.05.2001 tarih ve 22 sayılı kararı ile aracı kurumun sermaye piyasasında faaliyette bulunmasına ilişkin izin belgesinin iptal edildiği, Sermaye Piyasası Kurulunun 2499 sayılı Yasa’nın 46/h maddesine dayanarak açmış olduğu iflas davasında;
İstanbul Asliye Ticaret Mahkemesinin 09.10.2001 tarih ve E:2001/902,K:2001/1251 sayılı kararı ile aracı kurumun iflasına karar verildiği, aracı kurumun iflas tarihi itibariyle İstanbul 2. İflas Müdürlüğünün 2001/18 Esas nolu dosyası ile tasfiye işlemlerinin başlatılarak iflas idaresinin oluşturulduğu, İflas İdaresinin İcra İflas Kanununun 232 maddesi uyarınca alacaklı başvurularını değerlendirerek 1. sıra cetvelini hazırladığı,
bu cetvelin kesinleşmesi üzerine İflas İdaresi tarafından Kanunda belirtilen kesintiler yapıldıktan sonra müşteri alacaklarının ödenmesi için Yatırımcıları Koruma Fonuna başvurulduğu, bu başvuru üzerine Yatırımcıları Koruma Fonunun sıra cetvelindeki alacakları inceleyerek müşterilerin hisse senedinden doğan nakit ve hisse senedi bedellerini 2499 sayılı Kanunun ilgili maddelerinde belirtildiği şekilde ödediği,
İflas İderesine geç yapılan başvurular üzerine İflas İdaresinin İcra İflas Kanununun 236 maddesi uyarınca 2. sıra cetvelini hazırladığı, bu sıra cetvelinin de ilan edilerek kesinleştiği,
davacının bu kesinleşen 2. sıra cetvelinde belirtilen alacaklılar arasında olduğu ve kesinleşen sıra cetveli üzerinden Yatırımcıları Koruma Fonunun hazırlamış olduğu ödeme cetvelinde kararlaştırılan alacağının eksik hesaplandığı gerekçesiyle davalı idarenin Ticaret Sicil Gazetesinde ilan edilen 13.05.2004 tarih ve 1 sayılı Müflis … Menkul Değerler A.Ş. alacaklılarına ödeme yapılmasına ilişkin işlemi ile eki ödeme cetvelinin iptali istemiyle davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Bu durumda, davacının iptalini istediği;
tüzel kişiliğe haiz bir kamu kurumu olan Yatırımcıları Koruma Fonunun 25.05.2004 tarihinde Ticaret Sicil Gazetesinde ilan edilen 13.05.2004 tarih ve 1 sayılı aracı kurum müşterilerine ödeme yapılmasına dair kararının ve eki ödeme cetvelinin;
bir kısım nakit alacaklarının dikkate alınmadan hesaplama yapılması, ödeme tarihine kadar faizin işletilmemesi, ödeme üst limitinin yanlış hesaplanması,
yeniden değerleme oranının farklı uygulanması ve bedelli hisse senedi bedelinin kesintiye uğratılması nedenleriyle hukuka aykırı olduğu iddiaları karşısında, dava konusu edilen işlem, tasarruf sahibi olan aracı kurum müşterilerinin (ve davacının) hukukunu tek taraflı olarak etkileyen, kesin ve yürütülmesi gereken, idari yargının hukukî denetimine tabi bir idari işlem olduğunundan ,
uyuşmazlığın çözümünün adli yargının görev alanına girdiği gerekçesiyle davayı 2577 sayılı Kanunun 15. maddesinin l/a bendi uyarınca görev yönünden reddeden İdare Mahkemesi kararında hukuka uyarlık bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesi uyarınca, davacının temyiz isteminin kabulü ile temyize konu İstanbul 3. İdare Mahkemesi’nin 27.06.2006 tarih ve E:2004/1485, K:2006/1403 sayılı kararının bozulmasına, dosyanın yeniden bir karar verilmek üzere Mahkemesine gönderilmesine, 01.05.2007 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Danıştay 4. Vergi Dava Dairesi, E. 2016/1221 K. 2016/1171 T. 17.3.2016
İstemin Özeti : Davacı şirket tarafından, davalı idarece düzenlenen 6.10.2011 günlü 33/60 sayılı sıra cetvelinin iptali istemiyle dava açılmıştır.
İstanbul 4. Vergi Mahkemesinin 16/07/2012 günlü ve E:2012/556, K:2012/1908 sayılı kararıyla; dava konusu sıra cetvelinin davalı vergi dairesi tarafından düzenlendiği ancak İcra ve İflas Kanunu hükümlerine göre sıra cetvelini düzenleme yetkisinin icra dairesine ait olduğu,
6183 sayılı kanunda ve vergi ile ilgili mevzuatta vergi dairesine sıra cetveli düzenleme hususunda bir yetki verilmediği göz önüne alındığında, sıra cetveli düzenleme yetkisine sahip olmayan davalı idare tarafından tesis edilen sıra cetvelinde yetki yönünden hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir.
Kararın, hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Cevap verilmemiştir.
Tetkik Hakimi K1’un Düşüncesi : Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, temyize konu mahkeme kararının bozulmasını sağlayacak nitelikte bulunmadığından temyiz isteminin reddi gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Dördüncü Dairesince gereği görüşüldü:
Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, bozulması istenilen kararın dayandığı gerekçeler karşısında, yerinde ve kararın bozulmasını sağlayacak durumda görülmemiştir.
Bu nedenle, temyiz isteminin reddine ve kararın onanmasına, 17/03/2016 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
Faydalı Linkler: