Kovuşturmaya Yer Olmadığına Dair Karar Nedir? Nasıl İtiraz Edilir?
Makale Başlıkları
Kovuşturmaya Yer Olmadığına Dair Karar Nedir? Nasıl İtiraz Edilir?
Cumhuriyet savcısı bir suç işlendiğini öğrendiğinde veya kendisine şikâyet dilekçesi ile suç bildirildiğinde olayın gerçeğini araştırmakla yükümlenir.
Suç işlendiğine ilişkin araştırma sonucu Cumhuriyet savcısı herhangi bir delil elde edemez veya suçun işlenmiş olup olmadığına bakılmaksızın kovuşturma olanağı yoksa Kovuşturmaya Yer Olmadığına Dair Karar verecektir.
Bu karar Cumhuriyet Savcısının suç iddiasının peşini ve suça dair takip ve soruşturmayı bıraktığını ifade eder.
Bu durumda suçun tekrar soruşturulması ve takibinin yapılması için Sulh Ceza Hâkimliği’ne itiraz edilerek, hâkimlik tarafından bir karar alınması gerekecektir.
Cumhuriyet Savcısı iki farklı durumda suçun takibini bırakarak Kovuşturmaya Yer Olmadığı Kararı vermektedir:
- Eğer suç işlendiğine ilişkin etkin bir soruşturma başlattığı halde yeterli suç şüphesi oluşturacak delil elde edemez ise
- Kovuşturma olanağının bulunmadığı durumlarda.
Bu hallerde Cumhuriyet Savcısı Kovuşturmaya Yer Olmadığına karar verecektir.
1. Durum şunu ifade etmektedir: C.Savcısı suçu haber alınca işin esası hakkında araştırmalara başlamış fakat suçun oluştuğunu ikna edebilecek derecede şüphe oluşturacak delile rastlamamıştır,
Yeterli araştırma ve soruşturma yapmış olmasına rağmen iddia edilen suçun oluştuğuna dair yeterli şüphenin oluşmadığını düşünerek Kovuşturmaya Yer olmadığına Dair Karar vermiştir.
Bu hususta Cumhuriyet Savcısının etkin bir araştırma ve soruşturma yapması gerekmektedir. Ulaşıp irdelemesi gereken delillere ulaşmadan ve araştırmadan Kovuşturmaya Yer Olmadığına Dair Karar vermesi durumunda hukuka aykırı bir karar vermiş olacaktır. Ve itiraz üzerine Sulh Ceza Hâkimliği tarafından söz konusu karar kaldırılarak soruşturma yapılması gerekecektir.
Bu hallerden 2. Durum ise şunu ifade etmektedir: Bir suç haberi aldığında Cumhuriyet Savcısı işin esasına yönelik araştırma yaparken şikâyet süresinin geçmiş olduğunu, suçun af ve zamanaşımına uğradığını, şüphelinin öldüğünü, ön ödeme ile yerine getirildiğini, uzlaşmanın olumlu sonuçlandığını incelemeleri sonucu öğrendiğinde artık bu suçun kovuşturulmasının mümkün olmaması sebebiyle Kovuşturmaya Yer Olmadığına Dair Karar verir. Bu sebeple verilen karar asla suçun işlenip işlenmediği hakkında değerlendirmeler içeremez.
Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından görevlendirilen Cumhuriyet Savcısı Kovuşturmaya Yer Olmadığına Dair Karar verdiğinde bu karara karşı itiraz yolu karar sonunda belirtilir. Ayrıca itirazın nereye ve ne kadar süre içerisinde yapılması gerektiği de karar sonunda yazılı olarak şüpheli ve suçtan zarar gören ve mağdura bildirilir.
Şüpheli hakkında suç işlediğine dair yeterli delil yokken zamanaşımı vb. kovuşturma olanağının bulunmaması sebeplerinden kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmesi hukuka uygun değildir. Kanuna göre şüphelinin daha lehine olan yeterli delil bulunması yönünden takipsizlik kararı verilmesi olduğu için Kovuşturmaya Yer Olmadığına Dair Kararın bu sebebe dayanması gerekecektir.
Kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmişken dosyanın yeniden incelenmesi ve savcılık tarafından suçun soruşturulduğu durumlar genelde Cumhuriyet Savcısının etkin bir araştırma ve soruşturmaya girişmemiş olması ve yeni delilin ortaya çıkmış olması durumlarında mümkün olmaktadır.
Kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmiş olmasına rağmen tekrar soruşturmanın başlaması ve suçlu olduğu düşünülen kişi hakkında kamu davası açılabilmesi için ne yapılması gerekmektedir?
Bu durumda yapabilecekleriniz:
- Kovuşturmaya Yer Olmadığına Dair Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde görevli Sulh Ceza Hâkimliği’ne itiraz etmektir.
Yukarıda da bahsettiğimiz gibi itirazın mercii Kovuşturmaya Yer Olmadığına Dair Karar’da da yazmaktadır.
Bu itiraz bir dilekçe ile suçun takibinin niye yapılması gerektiğini gösteren delillerle açıklanarak yapılacaktır.
Bu itirazı gerçek veya tüzel kişiler veya vekilleri yapabilir.
İtirazın reddi durumunda dosya savcıya verilip savcı tarafından taraflara bildirilecektir.
İtirazın kabulü durumunda ise Cumhuriyet Savcısı iddianame düzenleyip mahkemeye sunacaktır.
İddianamenin mahkemeye sunulması ile artık farklı bir aşamaya geçilmiş olmaktadır. Sulh Ceza Hâkimliğinin kararı mahkemeyi bağlamadığı için mahkemenin iddianamenin iadesi kararı vermesi de mümkündür. Bu karara itiraz da mümkündür.
- Sulh Ceza Hâkimliğine itiraz dışında Yeni bir delilin bulunması da takipsizliğin kaldırılarak soruşturmanın devam etmesi ve kamu davasının açılması için bir yoldur.
Bu delil Kovuşturmaya Yer Olmadığına Dair Karar’ın verilmesinden sonra ortaya çıkmış olmalıdır. Dosyada mevcut olan delil savcı tarafından değerlendirilsin veya değerlendirilmesin hiçbir türlü yeni delil sayılmayacaktır.
Bu konuda genel kurul kararı mevcuttur. Yeterli suç oluşturacak bu yeni delille birlikte Sulh Ceza Hâkimliği’nce karar verilerek soruşturma işlemleri devam edecek ve kamu davası açılabilecektir.
Ayrıca Sulh Ceza Hâkimliğine itiraz edilmiş ve itirazın reddedilmiş olması durumunda bile yeni bir delil elde edilip Sulh Ceza Hâkimliğince karar verilmesi durumunda soruşturma yeniden başlayıp kamu davası açılabilir.
- Diğer bir yol ise Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararı ile veya Anayasa Mahkemesi kararı ile etkin soruşturma yapılmadığı için Kovuşturmaya Yer Olmadığına Dair Karar verildiğinin kesin bir hükümle karara bağlanmasıdır.
Bu şekilde dosya Cumhuriyet Savcısına geri gelecek ve Cumhuriyet Savcısı iddianame düzenleyecektir. Ancak AİHM kararı ile etkin soruşturmaya yapılmadan Kovuşturmaya Yer Olmadığına Dair Karar verilmiş olduğu karara bağlanmış ise Cumhuriyet Savcısının soruşturma açmasının mecburi olmadığı düşünülmekle beraber kanunun 173/3 hükmüyle AİHM kararının kesinleşmesinden itibaren için 3 ay içerisinde talep edilmesi halinde Cumhuriyet Savcısı tarafından tekrar soruşturma açılacağını hükme bağlamıştır. 3 aylık hak düşürücü süreye dikkat edilmesi gerekmektedir.
Emsal Yargı Kararları
Yargıtay Kararı – 3. CD., E. 2015/31167 K. 2015/34524 T. 2.12.2015
Kasten yaralama suçundan şüpheli M.. isimli şahıs hakkında yapılan soruşturma evresi sonucunda Kırıkhan Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 22/05/2014 tarihli ve 2014/1590 soruşturma, 2014/602 sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair karara karşı müşteki tarafından yapılan itirazın reddine ilişkin
Hatay 2. Sulh Ceza Hakimliğinin 10/12/2014 tarihli ve 2014/1271 değişik iş sayılı kararına karşı
Adalet Bakanlığı’nın 08.09.2015 tarih ve 2015/18487 – 59094 sayılı yazısıyla kanun yararına bozma isteminde bulunulduğundan bu işe ait dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 06.10.2015 tarih ve 2015/312529 sayılı tebliğnamesi ile Dairemize gönderilmekle incelendi. Mezkur ihbarnamede;
Dosya kapsamına göre, şikâyetçinin oğluna taş atıldığı iddiası ile yürütülen soruşturma sonucu, müştekinin soyut iddiası haricinde delil bulunmadığı gerekçesiyle kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiş ise de,
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 160. maddesinde yer alan “Cumhuriyet savcısı, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hâli öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlar. Cumhuriyet savcısı,
maddî gerçeğin araştırılması ve adil bir yargılamanın yapılabilmesi için, emrindeki adlî kolluk görevlileri marifetiyle, şüphelinin lehine ve aleyhine olan delilleri toplayarak muhafaza altına almakla ve şüphelinin haklarını korumakla yükümlüdür.”
şeklindeki düzenleme karşısında, Cumhuriyet savcısının soruşturma yapmak zorunda olduğu, Yargıtay 4. Ceza Dairesinin 14/11/2007 tarihli ve 2007/9636-9375 sayılı ilâmında da belirtildiği üzere,
şikâyete konu olayda, müştekinin vesayet altında olan oğlunun şüpheli M..’e duvar yapımı esnasında yardım ettiği, yevmiyesi olan 100 Türk lirasını istediğinde vermediği gibi taş atarak kovaladığının iddia olunması karşında,
şikâyete konu olay hakkında kısıtlı olduğu bildirilen mağdur M.. S..’in imkan dahilinde beyanın tespit edilip, duvar inşaatında çalıştığı yerin zabıta marifeti ile tespiti yapılıp şüpheli kırıkçı H..o.. M..’in açık kimlik bilgilerinin tespiti gerekirken,
şikâyet üzerine hiçbir araştırma yapılmadığı, ortada 5271 sayılı Kanun’a uygun bir soruşturmanın bulunmadığı bir durumda, anılan Kanun’un 160. maddesi ve diğer maddeleri uyarınca soruşturma yapılmasını sağlamak maksadıyla itirazın kabul edilmesi gerektiği gözetilmeden,
yazılı şekilde reddine karar verilmesinde, isabet görülmediğinden bahisle, 5271 sayılı CMK’nin 309.maddesi gereğince anılan kararın bozulması lüzumunun ihbar olunduğu anlaşıldı. Gereği görüşülüp düşünüldü: Adalet Bakanlığı’nın kanun yararına bozma isteyen yazısına dayanan tebliğnamede ileri sürülen düşünce yerinde görüldüğünden;
Hatay 2. Sulh Ceza Hakimliğinin 10/12/2014 tarihli ve 2014/1271 değişik iş sayılı kararının 5271 sayılı CMK’nin 309/4.maddesi gereğince kanun yararına BOZULMASINA,
müteakip işlemlerin mahallinde yerine getirilmesine;
dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE;
02.12.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Yargıtay Kararı – 5. CD., E. 2015/4201 K. 2015/17262 T. 11.12.2015
Görevi kötüye kullanma suçundan şüpheliler G.. Ç.., R.. Y.., F.. T.., İ.. Ü.., S.. U.., O.. G.. ve T.. T.. haklarında yapılan soruşturma evresi sonucunda Muğla Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 10/06/2013 tarihli ve 2012/127 soruşturma,
2013/1493 sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair karara karşı yapılan itirazın reddine ilişkin Fethiye Ağır Ceza Mahkemesinin 26/07/2013 tarihli ve 2013/1137 Değişik iş sayılı Kararının, Dosya kapsamına göre;
müştekinin, şüphelinin görevi kötüye kullanma iddiası üzerine yürütülen soruşturma sonucu şüpheliler hakkında suçun yasal unsurlarının oluşmadığı gerekçesiyle kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiş ise de, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 160. maddesinde yer alan
“Cumhuriyet savcısı, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hâli öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlar. Cumhuriyet savcısı, maddî gerçeğin araştırılması ve adil bir yargılamanın yapılabilmesi için, emrindeki adli kolluk görevlileri marifetiyle, şüphelinin lehine ve aleyhine olan delilleri toplayarak muhafaza altına almakla ve şüphelinin haklarını korumakla yükümlüdür.”
şeklindeki düzenleme karşısında, Cumhuriyet Savcısının soruşturma yapmak zorunda olduğu, 2886 sayılı Kanunun 6. maddesinde yer alan, “Aşağıdaki şahıslar doğrudan veya dolaylı olarak ihalelere katılamazlar:
1. İhaleyi yapan idarenin;
a) ita amirleri,
b) ihale işlemlerini hazırlamak, yürütmek, sonuçlandırmak ve denetlemekle görevli olanlar,
c) (a) ve (b) bentlerinde belirtilen şahısların eşleri ve ikinci dereceye kadar (ikinci derece dahil) kan ve sihri hısımları,
d) (Değişik alt bent: 02/03/1984- 2990/2 md.) (a), (b) ve (c) bentlerinde belirtilen şahısların ortakları (bu şahısların yönetim kurullarında görevli olmadıkları anonim ortaklıklar hariç).”
şeklindeki yasaklayıcı hükmüne rağmen, 18/06/2010 tarihinde yapılan ihale komisyonunda,
Muğla Belediyesi İmar ve Şehircilik Müdür Vekili F.. T..’in de hazır bulunduğu ve altına imza attığı ihale sonucu halı saha spor tesisi ihalesinin şüpheli F.. T..’in kardeşi F.. T..’e verildiği, müştekinin şikayeti üzerine yapılan soruşturmada aşamasında İçişleri Bakanlığı tarafından şüpheliler hakkında soruşturma izni verildiği, söz konusu soruşturma iznine yapılan itirazın ise Danıştay 1. Dairesi tarafından 18/12/2012 tarihli ve 2012/1738 Esas, 2012/1969 sayılı Kararıyla reddedilmesi karşısında,
delillerin kamu davasının açılmasını gerektirir nitelikte bulunduğu, bu delillerin mahkemesince takdir ve değerlendirilmesi gerektiği gözetilmeden itirazın kabulü yerine,
yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmediğinden bahisle 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesi uyarınca bozulması lüzumu Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü ifadeli,
16/02/2015 gün ve 94660652-105-48-12763-2014- 3909/11848 sayılı Kanun yararına bozmaya atfen Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığından tebliğname ile Daireye ihbar ve dava evrakı ile birlikte tevdii kılınmakla gereği düşünüldü:
CMK’nın 173/1. maddesine göre,
kovuşturmaya yer olmadığına dair karara karşı,
suçtan zarar gören sıfatı taşıyanların itiraz yoluna başvurma haklarının bulunması karşısında; soruşturma konusu eylemler nedeniyle bu sıfatı taşıyabilecek olan Muğla Belediye Başkanlığı ile ihaleye fesat karıştırma suçu yönünden vasıf değişikliği ihtimaline binaen, 3628 sayılı Kanunun 18. maddesi uyarınca Maliye Hazinesine,
Muğla Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 10/06/2013 tarihli ve 2012/127 soruşturma, 2013/1493 sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın tebliğ edilmediği ve bu aşamada söz konusu kararın kesinleşmemiş olması nedeniyle kanun yararına bozma isteğinde bulunulamayacağı anlaşıldığından,
Fethiye Ağır Ceza Mahkemesinin 26/07/2013 tarihli ve 2013/1137 Değişik İş sayılı kararına yönelik kanun yararına bozma isteminin REDDİNE,
dosyanın mahalline gönderilmesi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,
11/12/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Faydalı Linkler: