Lojman Tahliye Davaları Nedir?
Makale Başlıkları
Lojman Tahliye Davaları Nedir?
Lojman tahliye davaları, kamu kurumları veya özel şirketler tarafından çalışanlarına sağlanan lojmanların tahliyesi için açılan davalardır. Lojman tahliye davaları genellikle çalışanların işten ayrılması veya emekli olması sonrasında gündeme gelir.
Kamu kurumları veya özel şirketler, çalışanlarına işlerinin gerektirdiği zaman lojmanlar sağlayabilirler. Ancak, çalışanlar işlerinden ayrıldığında veya emekli olduklarında lojmanlardan ayrılmaları gerekmektedir. Eğer çalışanlar lojmanlardan ayrılmazsa, lojman sahibi kamu kurumu veya özel şirket, çalışanlar hakkında lojman tahliye davası açabilir.
Lojman Tahliye Davalarına Dair Genel Bilgi
1984 yılında senesinde yürürlüğe konulan Kamu Konutları Yasası, Kamu konutlarından yararlanma şartlarını ve lojmanlardan tahliye edilmeye dair konuları düzenlemiştir. Kamu Konutları Yasası kapsamında çıkarılan yönetmelikler aracılığı ile farkı kamu kuruluşlarına ait lojmanlarla ilgili düzenlemeler yapılmıştır.
Lojman Tahliyesinin Usulü Ve Süresi
İlgili kurumda görevi sonlanan kişilerin o tarihten itibaren 2 ay içerisinde konutu boşaltmış olması gerekir. Aynı veya eşdeğer bir göreve nakil olan kişiler ise konutu 6 ay içerisinde boşaltmalıdır.
Konutu boşaltan kişiler konutun anahtarını “kamu konutları geri alma tutanağı” ile beraber ayrıldıkları kurumun ilgili birimlerine teslim etmedir. Kamu Konutlarının geri alınması tutanağı, idarece yapılan demirbaş kontrolü sonrası verilmektedir. Lojman Tahliye Davaları Nedir
Anayasal Düzene Karşı Suçlarda Lojman Tahliyesi
Türk Silahlı Kuvvetleri lojmanlarına dair yönetmelikte yapılan düzenleme sonucu Anayasal suçlara dair iddianamesi kabul edilenler ve bu suçlardan kaynaklı etkin pişmanlık hükümlerinden faydalanmak için başvuranlar kendilerine tebliğ yapılmasından itibaren 15 gün içerisine ilgili konutu boşaltmalıdır.
Fakat bu düzenleme birçok yönden kanuna ve hakkaniyete aykırıdır. Söz konusu yönetmelik düzenlemesi Anayasanın 124. Maddesinde belirtilen sınırları aşmaktadır.
Anayasanın 124. Maddesinde yönetmelik düzenlemesi sırasında tabi olunan sınırlar belirtilmiştir. Yönetmelikler kanun aracılığıyla düzenlenmiş olan konuları değiştiremezler. Sadece kanunun idare tarafından nasıl yürütüleceğin düzenleyebilmektedirler.
Söz konusu değişiklik Kanununun belirlediği esasların dışına çıkmış ve hakkaniyete aykırı düzenlemeler yapmıştır. Ayrıca Kamu Konutları Kanunun 12. Maddesi uyarınca kamu konutlarına dair bir uyuşmazlık çıkması durumunda bu kanunun kullanılması gerekmektedir. Kanun maddesinin 12. Maddesinde bu kanuna aykırı düzenleme yapılamaz demektedir. Söz konusu yönetmelik değişikliği bu kanun kapsamınca uygulanması açık bir şekilde hukuka aykırılık teşkil etmektedir.Lojman Tahliye Davaları Nedir
Konuyu başka bir yönden ele almak gerekirse; Anayasanın 38. maddesi uyarına suçluluğu mahkeme kararı ile kesinleşinceye kadar kimse suçlu sayılamaz. İlgili yönetmelik değişikliğinde belirtilen iddianame düzenlenmesi hususu hiçbir şeklide suçlu olduğu kanaatini doğramaz. Yönetmelikte bu kişilerin suçlu varsayımında bulunarak düzenleme yapılması açıkça Anayasaya aykırıdır.
Söz konusu değişikliğin devamında bulunan etkin pişmanlıktan yararlanılmasına dair düzenleme etkin pişmanlık hükümlerinin amacına aykırılık teşkil etmektedir.
Türk Ceza Kanunun 221. maddesinde düzenlenmiş olan etkin pişmanlık hükümleri, suça karışmış olan kişilerin yaptığı fiilden dolayı pişmanlık duyması ve suçun sonuçlarını azaltmak amaçlı suçluya tanınmış bir haktır.
İlgili maddede etkin pişmanlık hakkından yararlanılması sonucu, somut olaya göre değişmekle birlikte, cezanın kaldırılması veya cezada indirime gidilmesi gerekmektedir.
Yönetmelikte yapılan değişiklik ile Türk Ceza Kanununa ilgili maddende olan indirim düzenlemesin aksine bir düzenleme yapılmıştır. Etkin pişmanlık hükümlerinden faydalanan kişiler aynı suçu işlemiş fakat etkin pişmanlıktan faydalanmamış kişiler ile aynı kefeye konulmamalıdır. Bu uygulama açıkça kanunun amacına ve ruhuna aykırıdır.
Bu konuda açılmış olan birçok dava bulunmaktadır ve bu davalara dair üst mahkemelerce verilmiş içtihat niteliği taşıyan bir karar verilmemiştir.
Emsal Yargı Kararları
Danıştay 5. İdari Dava Dairesi, Esas No: 2015/6258, Karar No: 2016/453
İsteğin Özeti : T. C. Ziraat Bankası A.Ş. Genel Müdürlüğü bünyesinde şube müdürü olarak görev yapmakta iken ihtiyaç fazlası personel olduğu gerekçesiyle Kültür Bakanlığı İstanbul Rölöve ve Anıtlar Müdürlüğü emrine mimar olarak atanan davacının, oturmakta olduğu lojmanı boşaltmasını ve tahliye tarihine kadar belirlenecek rayiç kira bedelinin % 5 fazlası ile tahsil edileceğini öngören 25/10/2002 günlü, 2453 sayılı; 31/10/2002 günlü, 20853 sayılı ve 21.02.2003 günlü,
1298 sayılı işlemlerin iptali istemiyle açılan davada; davacının, Kültür Bakanlığı’na atanması ile davalı idareye ait lojmanda ikamet etme olanağı kalmadığından davanın 25.10.2002 gün ve 2453 sayılı dava konusu işlemin lojmandan tahliyesine ilişkin kısmı ile 04.11.2002 tarihine kadar lojmanı boşaltmasının istenilmesine dair 31.10.2002 gün ve 20853 sayılı dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı,
bununla birlikte, davacının başka bir kuruma atandığı tarih ile lojmanı tahliye ettiği tarih arasındaki dönemde ödemesi gereken kira alacağına %5 artırım yapılmasının yasal hiçbir dayanağının bulunmaması ve hakkaniyete aykırı olması karşısında 25.10.2002 gün ve 2453 sayılı dava konusu işlemin söz konusu kiranın %5 fazla ile tahsil edileceğinin belirtilmesine ilişkin kısmı ile kira borcunun %5 artırılarak belirlenen meblağın davacıdan istenilmesine dair dava konusu 21.02.2003 gün ve 1298 sayılı işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle;
dava konusu 21.02.2003 gün ve 1298 sayılı işlem ile dava konusu 25.10.2002 gün ve 2453 sayılı işlemin söz konusu kiranın %5 fazla ile tahsil edileceğinin belirtilmesine ilişkin kısmının iptali,
davanın 25.10.2002 gün ve 2453 sayılı dava konusu işlemin davacının lojmandan tahliyesine ilişkin kısmı ile 04.11.2002 tarihine kadar lojmanı boşaltmasının istenilmesine dair 31.10.2002 gün ve 20853 sayılı işleme ilişkin kısmının ise reddi yolunda İstanbul 4. İdare Mahkemesince Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun 14/01/2013 gün ve E:2008/624, K:2013/5 sayılı kararına uyularak verilen 27/03/2015 günlü,
E:2015/565; K:2015/786 sayılı kararın; dilekçede yazılı nedenlerle, iptale ilişkin kısmının 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesi uyarınca temyizen incelenerek bozulması isteminden ibarettir.
Cevabın Özeti: İstemin reddi gerektiği yolundadır.
Danıştay Tetkik Hâkimi Düşüncesi: İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmüştür.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Beşinci Dairesince işin gereği düşünüldü:
İdare ve vergi mahkemeleri tarafından verilen kararların temyiz yolu ile incelenerek bozulabilmeleri, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesinde belirtilen nedenlerden birinin varlığına bağlıdır.
İstanbul 4. İdare Mahkemesince verilen 27/03/2015 günlü, E:2015/565; K:2015/786 sayılı karar ve dayandığı gerekçe hukuk ve usule uygun olup, bozulmasını gerektirecek bir neden de bulunmadığından, temyiz isteminin reddi ile anılan kararın iptale ilişkin kısmının onanmasına; temyiz giderlerinin istemde bulunan davalı üzerinde bırakılmasına, 03/02/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.