Mirastan Yoksunluk Nedir?
Makale Başlıkları
Mirastan Yoksunluk Nedir?
Mirastan yoksunluk hali cezai olarak mirasçılıktan çıkarılma ile söz konusu olur. Saklı pay bir aileye aidiyete, aile bağlarının en yakın olduğu görüşüne dayanır. Oysa saklı paylı mirasçı miras bırakana ve yakınlarına karşı ağır bir suç işlerse veya aile hukukundan kaynaklanan yükümlülüklerini ağır şekilde ihlal ederse mirastan yoksun kalır.
Mirastan çıkarılan mirasçının saklı payı altsoyu yoksa miras bırakanın tasarruf oranı, miras bırakan tasarrufta bulunmamışsa diğer mirasçılara eklenir.
Türk Medeni Kanunu’nun 510. Maddesindeki ağır suç hali Türk Ceza Kanuna göre suç oluşturan fiillerden ve mirastan çıkarılan kişinin aile bağlarını koparacak nitelikte davranışlarından meydana gelmektedir. Aile bağlarını koparacak davranışın niteliği hâkimin takdir yetkisi ile belirlenmektedir.
Objektif unsur olan suç fiilinin varlığı aile bağlarını koparmamışsa sübjektif unsur gerçekleşmediğinden mirastan yoksunluk gerçekleşmiş sayılmaz. Yine saklı paylı mirasçının ayırt etme gücünün olmaması ve meşru müdafaa halinin varlığı durumlarında da mirastan yoksunluk söz konusu değildir. Ancak miras bırakan ve yakınlarına karşı bir suç işlenmiş ise mahkeme kararının bulunmaması, fiilin kovuşturulmamış olması, zamanaşımından yararlanılmış olması, suçun affedilmiş olması mirasçılıktan çıkarılmayı engellemez.
Türk Medeni Kanunu’nun 546. maddesinde yalnızca aile üyelerine karşı aile hukukundan doğan yükümlülüklerini önemli ölçüde yerine getirmemekten bahisle miras bırakanın aile üyeleri kavramını dar yorumlamıştır. Hâkim tarafından somut olayın özellikleri, ailenin benimsediği değer yargılarının ihlalinin aile bağlarına yaptığı etki göz önünde bulundurularak “önemli ölçüde yerine getirmeme” hali takdir edilir.
Miras bırakan mirasçılıktan çıkarma sebebini göstererek ölüme bağlı tasarrufla saklı paylı mirasçıyı mirastan yoksun bırakabilir. Mirasçılıktan çıkarma sebebinin bulunmaması halinde saklı paylı mirasçı tenkis davası; miras bırakanın tasarruf yetkisinin bulunmaması, irade sakatlığı, hukuka ve adaba aykırılık bulunması veya şekil noksanlığı hallerinde iptal davası açmalıdır.
Mirastan Yoksunluğun Sonuçları
Mirastan yoksunluğa neden olacak yasada yazılı eylemlerden birini gerçekleştiren kimse herhangi bir işlem olmadan kendiliğinden mirasçılık sıfatını kaybeder ve eğer varsa bu kişi lehine yapılmış ölüme bağlı tasarruflarda kendiliğinden hükümsüz olur.
Eğer iradi mirasçılık durumu var ise bu halde ölüme bağlı tasarruf kendiliğinden geçersiz hale geleceğinden mirasbırakanın yeni bir ölüme bağlı tasarruf yapmasına ya da daha önce yaptığı ölüme bağlı tasarruftan dönmesine lüzum yoktur.
Mirastan Yoksunluğun İspatı
Mirastan yoksunluk sebebiyle mirasçılık sıfatının kaybedildiğinin ya da ölüme bağlı tasarrufun hükümsüz hale geldiği iddia eden kişi iddiasını ispatlamakla sorumludur. Mirastan yoksunluğu gerektiren durumlar hukuki olaylar olup bu olayların her türlü delille ispatı olağandır.
Mirastan yoksunluğun ileri sürülmesi herhangi bir zamanaşımı veya hak düşürücü süreye tabi değildir ve ilgililer her zaman mirastan yoksunluğu ileri sürme hakkına haizdir.
Mirastan Yoksunluk Halinde Mirasçılık Belgesinin Düzenlenmesi
Mirastan yoksunluk halinde mirasçılık belgesinin düzenlenip düzenlenemeyeceği konusu önem teşkil eder. Her ne kadar mirasçılık belgesinin düzenlenmesi isteği mirasçılık sıfatına bağlı bir hak ise de mirasçılık belgesinin düzenlenmesi çekişmesiz yargı işlerindedir. Bununla beraber mirastan yoksun kimse noterden de mirasçılık belgesinin düzenlenmesini isteyebilir.
Öyle ki mirastan yoksun bir kişinin sanki mirasçıymış gibi lehine mirasçılık belgesi-veraset ilamı alması olağandır. Böyle bir durumda ilgili kişiler her zaman mirasçılık belgesinin iptali için dava açabileceği gibi yeni bir mirasçılık belgesi-veraset ilamının verilmesini de isteyebilir.
Emsal Yargı Kararları
Yargıtay 16. Hukuk Dairesi, E. 2016/4849, K. 2018/7189, T. 29.11.2018
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu,
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ: … sonucu … İlçesi … Mahallesi çalışma alanında bulunan 782 parsel sayılı 1940 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz irsen intikal, taksim ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle davalı … adına tespit ve tescil edilmiştir.
Davacılar …, … ve…, çekişmeli taşınmazın müşterek muristen intikal ettiği ve mirasçılar arasında terekenin taksim edilmediği iddiasına dayanarak miras payları oranında tapu iptal ve tescil istemiyle dava açmışlardır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davacı….’un davasının reddine,
davacılar … ve…’un davasının kabulü ile çekişmeli 782 parsel sayılı taşınmazın 2/12’şer payının iptali ile davacılar …. ve … adına tapuya tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı … vekili ve davacı … mirasçısı olarak … vasisi tarafından temyiz edilmiştir.
1- Davacı … mirasçısı …’un vasisi tarafından hüküm temyiz edilmiş ise de; Temyiz talebinde bulunan …’un, davacı …. oğlu olan babası…’u kasten öldürmekten … 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 27.12.2010 tarih ve 1998/280 Esas, 2010/356 Karar sayılı kesinleşmiş ilamıyla mahkum edildiği, miras bırakanını kasten ve hukuka aykırı olarak öldürmenin TMK’nın 578/1. maddesi gereğince mirastan yoksunluk sebebi olduğu, yasa gereği mirastan yoksun olan …’un temyizde hukuki yararının bulunmadığı anlaşılmakla, vasisi Av. … vasıtasıyla yapmış olduğu temyiz inceleme isteminin REDDİNE,
2- Davalı … vekilinin temyiz inceleme isteğine gelince; Çekişmeli 782 parsel sayılı taşınmazın, karar tarihinden sonra davalı kayıt maliki … tarafından satılarak üçüncü kişiye devredildiği anlaşılmaktadır.
1086 sayılı HUMK’nın 186. ve 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı HMK’nın 125. maddesi uyarınca, dava sırasında dava konusunun üçüncü kişiye devri halinde, davacının seçimlik hakkı bulunmaktadır.
Buna göre davacı, davasını eski malike karşı tazminat davasına dönüştürebileceği gibi, devreden kişiye karşı olan davasından vazgeçerek davaya, yeni maliklere karşı devam edebilir.
Nitekim, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 31.05.2013 tarih 2012/1853 Esas, 2013/803 Karar sayılı ilamında da, “davada taraflardan birinin müddeabihi başkasına temlik ettiğini öğrenen mahkemenin, bu hali kendiliğinden gözeterek seçimlik hakkına binaen davacıdan talebini sorması ve davacının vereceği cevaba göre” işlem yapılması gerektiği açıklanmaktadır.
Hal böyle olunca, mahkemece, dava konusu taşınmazın kararın kesinleşmesinden evvel üçüncü kişilere devredildiği gözetilerek, davacı tarafa seçimlik haklarından hangisini kullanmak istediği sorulmalı; yeni malike karşı davaya devam etmek istenmesi halinde, çekişmeli taşınmazı devralan kişiler yöntemince davaya dahil edilerek taraf teşkili sağlandıktan sonra işin esasına girilip iddia ve savunma doğrultusunda deliller toplanarak sonucuna göre bir karar verilmelidir.
Davalı vekilinin temyiz itirazları yukarıda açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 29.11.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.