Tapu Kaydının Düzeltilmesi Davası Nedir?
Makale Başlıkları
Tapu Kaydının Düzeltilmesi Davası Nedir?
Tapu kaydının düzeltilmesi davası, taşınmaz malların tapu kayıtlarında bulunan yanlış, eksik veya hatalı bilgilerin düzeltilmesi amacıyla açılan bir hukuk davasıdır. Tapu kayıtları, taşınmaz malların mülkiyet durumunu, konumunu, sınırlarını ve diğer önemli bilgilerini belirler.
Arazinin belirli bir parçasının veya üzerine inşa edilmiş bağımsız bölümün yani taşınmazın sahibini gösteren, Tapu Sicil Müdürlüğü’nce düzenlenen, aksi kanıtlanıncaya kadar geçerli resmi belge tapu olarak anılır.
Tapu belgesi düzenlenirken yapılması muhtemel hataların fark edilmemesi tapu üzerinde işlem tesis ederken ya da kişinin ölümü halinde mağduriyet yaşanması sonucu Sulh Hukuk Mahkemelerine açılan Tapu Tashihi davası bu yanlışlık ya da eksikliğin düzeltilmesine yöneliktir.
Taşınmazın sahibinin kimlik bilgilerinde bir eksiklik ya da isim, soy isim, anne baba ismi gibi bilgilerde hatalı yazımların bulunması durumunda Türk Medeni Kanunu’nun 1027. maddesi “İlgililerin yazılı rızaları olmadıkça, tapu memuru, tapu sicilindeki yanlışlığı ancak mahkeme kararıyla düzeltebilir.”
hükmü gereği taşınmaz sahibinin mahkemeye başvuruda bulunması gerekmektedir. Aynı zamanda tapu malikinin mirasçıları ve elbirliği mülkiyeti ile ortaklıklarda ortaklardan her biri tek başına açabilir.
Tapu memuru, basit yazı yanlışlıklarını, tüzük kuralları uyarınca kendiliğinden düzeltebilirken düzeltme, yeni bir tescilin yapılması veya eski tescilin terkini biçiminde de olabilir.
Eksiklik yahut yanlışlığın düzeltilmemesi halinde tapuda herhangi bir işlem yapılamayacağından tapu kaydının düzeltilmesi davası açmak elzem bir durumdur. İşbu davalar çekişmesiz yargı işi olup tapu kaydının bulunduğu yer sulh hukuk mahkemesinde Tapu Sicil Müdürlüğü’nün davalı olarak gösterilmesiyle açılacaktır.
Tapu Kaydının Düzeltilmesi Davasının Davacı ve Davalısı Kimlerdir?
Tapu kaydının düzeltilmesi davalarında, davacı taraf başvuruda bulunan taraf belirtilmektedir. Bu konuya ilişkin başvuruda bulunacaklar ise sınırlı sayıdadır.
Tapu kaydının düzeltilmesi davasını; tapu maliki, tapu malikinin mirasçıları ayrıca TMK 702. Madde uyarınca taşınmaz ortaklarından her biri topluluğa giren hakların korunmasını sağlayabilir. Bu sebeple tapu kaydının düzeltilmesini de ortaklardan her biri talep edebilir.
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 702.maddesine göre, mirasçıların tapu kaydının düzeltilmesi davası açabilmesinin imkânı vardır.
Tapu kaydının düzeltilmesi davası; taşınmaz kaydının olduğu Tapu Sicil Müdürlüğü aleyhine açılmaktadır.
Tapu kaydının düzeltilmesine dair davalar aslında bir dava değil çekişmesiz yargı işi olduğundan davalı değil hasım göstermek daha sağlıklı olacaktır. Tapu kaydının düzeltilmesinde hasım olarak Tapu Sicil Müdürlüğü belirtilmektedir.
Tapu kaydının düzeltilmesi davası, tapu kaydındaki hatalı bilgilerin düzeltilmesi amacıyla açılır. Bu süreçte, taşınmazın gerçek durumu ile ilgili kanıtlar sunulur ve hatalı bilgilerin giderilmesi talep edilir. Bu süreçte, mahkeme, taşınmazın gerçek durumu ile tapu kaydındaki bilgiler arasında bir uyumsuzluk varsa, tapu kaydını düzelterek taşınmazın gerçek durumunu yansıtacak şekilde günceller.
Tapu Kaydının Düzeltilmesi Davasında Zamanaşımı Süresi Nedir?
Tapu kaydının düzeltilmesi davası bir ayni hakka dayanmadığı için, herhangi bir zamanaşımı süresi bulunmamaktadır. Tapu kaydının düzeltilmesi davasında zamanaşımı belirtilmemiştir. Tapu kaydının düzeltilmesi davasının herhangi bir zamanaşımı bulunmamasının sebebi ise, ilgili davanın bir ayni hakka dayanmasıdır.
Ayni haklar, kişilerin eşya üzerinde doğrudan doğruya hâkimiyet kurmaya yarayan ve bu sebeple herkese karşı ileri sürülebilen haklardandır, bu sebeple tapu kaydının düzeltilmesi davasına konu olan hukuki hakkın ayni hak olması ilgili davada bir zamanaşımı belirtilmemesine sebep olmuştur.
Emsal Yargı Kararları
Yargıtay 1. Hukuk Dairesi, E. 2013/17656, K. 2014/5048, T. 06.03.2014
Taraflar arasında görülen tapu kaydının düzeltilmesi davası sonunda, yerel mahkemece davanın, kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi …’ın raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
Dava, tapu kaydına yanlış yazılan kimlik bilgilerinin düzeltilmesi isteğine ilişkindir.
Mahkemece, davacının iddialarının sabit olduğu gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
Davacı, miras bırakan babası Hasan oğlu K. Ç’a ait 114 ada 15 parsel, 124 ada 5 parsel, 138 ada 89 ve 170 parsel sayılı taşınmazların sicil kaydında hatalı olarak baba adının yazılı olmadığını ileri sürerek anılan kayıtların nüfus kaydına uygun olarak düzeltilmesine karar verilmesini istemiştir.
Bilindiği üzere; Taşınmazların, kadastro tespiti ya da tapuya tescili sırasında mülkiyet hakkı sahibinin adı, soyadı, baba adı gibi kimlik bilgilerinin kayda eksik ya da hatalı işlenmesi, kayıt düzeltme davalarının kaynağını oluşturur. Bu tür davalarda kimlik bilgileri düzeltilirken, taşınmaz malikinin değişmemesi, diğer bir anlatımla mülkiyet aktarımına neden olunmaması gerekir.
Bu davalar, taşınmazın aynına ilişkin bulunduğundan 6100 sayılı HMK’nin 12. maddesi uyarınca taşınmazın bulunduğu yer mahkemesinde açılır.
Tapuda kayıt düzeltilmesi davasını, tapu maliki ile mirasçıları açabilir. Bunun yanı sıra 01.01.2002 tarihinde yürürlüğe giren Türk Medeni Kanununun 702. maddesinin son fıkrası gereğince ortaklardan her birinin topluluğa giren hakların korunmasını sağlayabileceği ve bu korumadan bütün ortakların yararlanabileceği öngörüldüğünden elbirliği mülkiyetinde, ortaklardan her hangi biri de tek başına tapuda murisin kimlik bilgileri ilgili olarak düzeltme isteyebilir.
Ayrıca bu davaların, bir başka dava nedeniyle verilen yetkiye dayanılarak açılması da mümkündür. Böyle bir yetki verildiğinde yetkiye dayanarak dava açan kişinin aktif dava ehliyeti vardır.
T.. M..ne husumet yöneltilerek açılması gereken kayıt düzeltme davalarında, mahkemece sağlıklı bir inceleme yapılmalı, kayıt maliki ile ismi düzeltilecek kişinin aynı kişi olduğu kuşkuya yer vermeyecek şekilde saptanmalıdır. Bu saptama yapılırken de aşağıda açıklanan yöntem izlenmelidir.
1-Kimlik bilgilerinde düzeltme yapılması istenen dava konusu taşınmazların tapu kayıtları (ilk tesis ve tedavülleriyle) ve kadastro tutanakları (tespit ve tescile esas alınan tüm dayanak belgeleriyle) ayrıca taşınmazlar kadastrodan sonra edinilmişse buna ilişkin tüm belgeler ile birlikte getirtilmelidir.
2-Nüfus Müdürlüğünden, dava konusu taşınmazların tapu kayıtlarında malik olarak görünen kişi ile aynı kimlik bilgilerine sahip bir başka kişi veya kişilerin nüfus kayıtlarının bulunup bulunmadığı araştırılmalı, mevcut ise bu kişi veya kişiler duruşmaya çağrılarak dava konusu taşınmazlarda mülkiyet hakkı iddiaları bulunup bulunmadığı kendilerinden sorulmalı, kaydı düzeltilecek kişilerin nüfus kayıtları, tapu kayıtları ve dayanakları ile bağlantı kurulacak şekilde incelenmelidir.
3-Taşınmazın bulunduğu yerleşim yerinde zabıta aracılığı ile kayıt maliki ile aynı ismi taşıyan başka kişi veya kişilerin bulunup bulunmadığı da araştırılmalıdır.
4-İstem konusunda tanıklar dinlenmelidir.
5-Tüm bu araştırmalar sonucu hala kesin bir kanaat oluşmamış ise mahallinde keşif yapılarak; tanıklar ve varsa tespit bilirkişileri taşınmaz başında dinlenmelidir.
Açıklanan bu hususlar çerçevesinde yapılacak inceleme ve araştırma sonucu, tapu ve nüfus bilgileri arasında bağlantı ve tutarlılık sağlandığında davanın kabulü yoluna gidilmelidir.
Davanın niteliği gereğince, yargılama harcı ve vekâlet ücreti maktu olarak belirlenmelidir.
T.. M.. yasal hasım olduğundan yargılama giderlerinden (ve yargılama giderlerinden olan vekalet ücretinden) sorumlu tutulmamalıdır.
Bu ilkeler ışığında somut olaya bakıldığında; mahkemece yapılan araştırma ve incelemenin hükme elverişli ve yeterli olduğu söylenemez.
Şöyle ki özellikle; dava konusu 114 ada 15 parsel, 124 ada 5 parsel ile 138 ada 170 parsel sayılı taşınmazlar hükmen tescil edildikleri halde mahkeme ilamı ve dayanak mahkeme dosyalarının getirtilip incelenmediği, çekişme konusu taşınmazları kimin hangi tarihten beri ne şekilde tasarruf ettiğinin araştırılmadığı, davacı tanık beyanına dayandığı halde davacı tanıklarının dinlenmediği, çekişme konusu yerlerin 2005 yılı içinde kadastro tespitlerinin yapılması sebebi ile kadastro tespit bilirkişilerinin sağ olmaları kuvvetle muhtemel olduğu halde tespit bilirkişilerinin beyanlarının alınmadığı görülmektedir.
O halde; yukarıda değinilen ilkeler ve olgular çerçevesinde araştırma ve inceleme yapılarak davaya konu taşınmazların paydaşı olan baba adı yazılı olmayan Kasım Çınar’ın davacının miras bırakanı Hasan oğlu K. Ç. olup olmadığının duraksamaya yer bırakmayacak şekilde saptanması ve hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yetinilerek yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması doğru değildir.
Davalı vekilinin temyiz itirazları belirtilen nedenlerle yerindedir. Kabulüyle hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK’nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 6.3.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Diğer İçeriklerimizi Okuyun:
- Boşanma Protokolü Sonucu Tapu İptal ve Tescil Davası
- Nüfus Davaları Nerede Açılır?
- Noterin Taşınmaz Satış Yetkisi ve Çerçevesi