Uyuşturucu Kullanma, Bulundurma, İmal Ve Ticareti Suçu Nedir?
Makale Başlıkları
Uyuşturucu Kullanma Veya Bulundurma Suçu
Uyuşturucu kullanma veya bulundurma suçu 5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu madde 191. düzenlenmiştir. Uyuşturucu ve uyarıcı maddeyi KULLANAN KİŞİLER, Kullanmak için SATIN ALAN ve bu maddeleri KABUL EDEN ve BULUNDURAN KİŞİLER hakkında uygulanmaktadır.
Bu suç kişisel olarak maddenin kullanılması ve kullanım için bulundurulması halini düzenlenmiştir. Ticari bir faaliyet söz konusu olursa bu madde kapsamına girmeyip TCK 188 “Uyuşturucu Veya Uyarıcı Madde İmal Ve Ticareti” suçundan cezalandırma yapılır.
Ayrıca madde kullanmak için bulundurmayı cezalandırdığı için üzerinde az miktarda uyuşturucu ile yakalanan ve kan ve idrar testiyle kullanmadığı ortaya çıkan kişi cezalandırılamayacaktır. Eğer fazla miktarda çıkarsa tabi ki bir ticari faaliyet için bulundurup bulundurmadığı telefon kayıtları, görüşmeler vs. incelenerek ticaretini yaptığı ortaya çıkarsa bu sefer TCK 188 gereği ticaretinden cezalandırılacaktır.
Ceza Kanunu 191. Maddede 6545 sayılı kanunun 68. maddesi ile yapılan değişiklikle suç başlığı ve içeriği değiştirilmiş 1 yıldan 2 yıla olan cezası 2 yıldan 5 yıla çıkarılmıştır.
Ayrıca yapılan değişiklikle ceza usul kanunu 171. Maddedeki şartlar aranmaksızın 5 yıl boyunca kamu davasının açılmasının ertelenmesine karar verilmekte ve bu süre zarfında denetimli serbestlik ve gerekli görülürse tedavi altına alınmasına karar verilmektedir.
Erteleme iyi hali olarak tamamlanırsa kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmekte, Ertelemenin iyi halli geçmemesi halinde ise kamu davası açılarak yargılama sonuna 2 yıldan 5 yıla kadar hapis cezasına hükmedilmektedir.
Uyuşturucu Veya Uyarıcı Madde İmal ve Ticareti Suçu:
Bu suç 5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu madde 188. de düzenlenmiştir. 4. fıkradan itibaren ise suçun nitelikli halleri ve cezanın artırılacağı durumlar düzenlenmiştir. Bu madde genel anlamda uyuşturucunun ticareti halinde uygulama alanı bulmaktadır.
Bu maddenin kapsamı geniş olup uyuşturucu ve uyarıcı maddeyi:
İmal Eden: Ruhsatsız veya ruhsata aykırı şekilde maddenin üretiminin yapılmasını ifade eder.
İthal veya İhraç Eden: Ülke dışına satışı veya dışardan ülkeye girişini sağlamayı ifade eder. 2. fıkrada yurtdışında alınan cezanın Türkiye’de mahsup edileceği hükme bağlanmıştır.
Bu fiillere “20 yıldan30 yıla kadar hapis ve 2 bin günden 20 bin güne kadar adlî para cezası” uygulanır.
Satan: Para karşılığı başkalarına vererek ticaretini yapan kişi.
Satışa Arz Eden: Belli yerlerde sattığı bilinen ve satış yapmaya hazır şekilde bekleyen satışa sunan kişilerdir. Örn: Okulun çevresinde bir yerde satışa hazır bekleyen kişiler.
Başkalarına Veren: Bir bedel alınmadan ticari bir faaliyet içerisinde malın başkasına verilmesini ifade eder.
Sevk Eden, Nakleden, Depolayan, Satın Alan, Kabul Eden, Bulunduran Kişi: Ticari faaliyet içerisinde söz konusu fiilleri gerçekleştiren kişidir.
Bu fiillere ise “10 yıldan az olmamak üzere hapis ve bin günden 20 bin güne kadar adlî para cezası” uygulanır.
Görüldüğü üzere bu maddede, kişisel kullanım için değil tamamen ticari amaçlarla gerçekleştirilen fiiller cezalandırılmaktadır. Bu sebeple cezaları TCK 191 ‘e göre daha ağırdır.
Yukarıda ayrıntılı olarak hangi fiillerin suç olduğunu ve hangi suç tipine girdiğini kısaca izah etmiş olduk.
Söz konusu uyuşturucu ve uyarıcı maddelerin ticareti veya imali suçu ile kullanma veya bulundurma suçu şeklindeki iki farklı durumun cezalandırmada ciddi farkları bulunmaktadır.
Birinin cezası 2-5 yıl iken ticaret amacı ortaya çıktığında 10 yıl ve üzeri hapis bin günden yirmi bin güne kadar adlî para cezası imal, ithal, ihraç söz konusu olduğunda ise 20-30 yıl hapis ve ikibin günden yirmibin güne kadar adlî para cezasıdır.
Kanun hazırlanırken içiciler, bağımlılar ile madde ticareti yapanlar birbirinden ayrı tutulmuştur. Uyuşturucu ticaretinin topluma verdiği zarar dikkate alınarak daha ağır ceza öngörülmüştür. Fakat ticaret yapmaksızın sadece kendine zarar veren kişisel kullanıcılara daha az ceza öngörülmüştür.
Yine İki Suç Arasında Çok Önemli Bir Cezalandırma Farkı Vardır Bunlar Kısaca:
İçiciler için, Ceza Muhakemesi Kanununda kamu davasının açılmasının ertelenmesi ile denetimli serbestlik ve gerek görülürse tedavi olmasına karar verilmesi hükme bağlanarak kanunla hemen cezalandırma yapmadan öncelikle tedavi imkânı sunulmaktadır.
Uyuşturucu ve uyarıcı madde ticareti suçlarıyla yapılan mücadele daha fazla ve ticaretin önlenmesi adına cezalandırma ve koşulları daha serttir.
Bu yüzden ticaret yapıldığına kesin gözle bakılamadığı durumlarda kullanma ve bulundurma suçları gündeme gelmektedir.
Hangi Durumlarda Hangi Suça İlişkin Hüküm Kurulduğunu Yargı Kararları Çerçevesinde İnceleyecek Olursak:
10.C. D. 2010/44979 E. 2011/55380 K. S.K.: muhbirin soyut ihbarı dışında somut delil bulunmadığı için ticaretin kanıtlanamayacağı ve kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçunu oluştuğuna kararı vermiştir.
Bunun anlamı şudur: Bu maddeleri satma, satışa arz etme, ticari faaliyet kapsamında başkalarına verme, sevk-nakil-depolama-satın alma fiillerini gerçekleştirdiği belirlenemeyen şahıslar hakkında sadece kullanım için bulundurma suçunun gerçekleştirdiği kabul edilmektedir. Saydığımız ticari faaliyetlerin somut delillerde kanıtlanması gerekir. Aksi halde sanık veya şüpheli cezalandırılamaz veya şartları varsa kullanmak için bulundurma suçu olan 191. Maddeye göre cezaya hükmedilir.
Yargıtay kararlarında ev veya aracında yapılan aramada uyuşturucu-uyarıcı madde bulunan şahıslar veya üzerinde madde ile yakalanan şahıslarda madde ticareti ile madde kullanma-bulundurma suçunu şu ölçütlere göre ayırmaktadır:
MADDE MİKTARI
Adli tıp kurumu esrar kullanımı için her defasında 1-1,5 gram kullanımın günde üç kere alındığı farz edilirse yıllık kullanımın üzerinde maddeye rastlanırsa artık kullanım amacının dışına çıktığını kabul etmektedir.
- G.K. – KARAR: 2012/253: “ÜÇYÜZKIRK gramlık uyuşturucu madde miktarının yıllık kişisel kullanım sınırları içerisinde bulunması, uyuşturucu veya uyarıcı madde ticareti suçunu işlediği kuşku boyutunda kalmaktadır.” şeklinde karar vermiş.
- C. D. – Karar: 2016/231: “evde 82 adet uyuşturucu nitelikli hap ele geçirildiği, kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçunu oluşturduğu gözetilmeden suç vasfının tayininde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde karar verilmesi kanuna aykırıdır.” şeklinde karar vermiş.
- C. D. 2008/5575 E. 2011/393K. S. K.: “601 gramdan ibaret olmasına, uyuşturucu madde bulundurma olarak nitelendirilmesi doğru olduğundan. (…)” gerekçesiyle bozma kararı vermiştir.
- C. D. 2010/12242 E. 2011/384 K. S. k.: “622 gr esrar ele geçirilen sanığın, uyuşturucu maddeyi kullanmak amacıyla bulundurduğunu söylediği ve ele geçen madde miktarının kullanma sınırı içinde kaldığı;” şeklinde karar vermiş.
- C. D. 2010/563 Esas 2013/ 5875 K. s.k.: “165,217 gramdan ibaret esrarı satacağına veya başkasına devredeceğine ilişkin delil bulunmadığı, sanığın suçu inkar etmesinin bu maddeyi kullanma dışında bir amaç için bulundurduğu şeklinde yorumlanamayacağı gözetilmeden, sanık hakkında “kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma” yerine “uyuşturucu madde ticareti yapma” suçundan hüküm kurulması doğru olmamıştır(…)” gerekçesiyle bozma kararı vermiştir. Ayrıca karar sanığın suçu inkarının da önemine vurgu yapmaktadır.
- C. D. 2011/13043 E. 2012/14677 K. s. k.: “sanığın kullandığı araç içinde 4 ayrı pakette ele geçirilen net 187,6 gramdan ibaret suça konu esrarı kullanmak için bulundurduğuna ilişkin savunmasının aksine, ticari amaçla bulundurduğuna ilişkin kuşku sınırlarını aşan kesin ve yeterli delil bulunmadığı, eyleminin kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçunu oluşturduğu (…)” gerekçesiyle bozma kararı vermiştir. Yine sanığın savunmasına vurgu yapılmıştır. Savunma aksine de delil bulunamadağı gerekçesiyle kullanma suçunun oluştuğuna hükmetmiştir.
- C. D. 2010/52678 E. 2012/6937 K. s. k.: “evinde yapılan aramada ele geçirilen 4 poşet içinde 206 gramdan ibaret esrarı, kullanmak için bulundurduğuna ilişkin savunmasının aksine, kullanma dışında bir amaçla bulundurduğuna ilişkin yeterli delil bulunmadığı, sanığın eyleminin kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçunu oluşturduğu (…)” gerekçesiyle bozma kararı vermiştir.
- C. D. 2010/12245 E. 2011/604 K. s. k.: “sanığın da içinde bulunduğu araçta yapılan aramada sanığa ait çanta içerisinde ele geçirilen 380 gramdan ibaret esrarı, kullanmak için bulundurduğuna ilişkin savunmasının aksine, kullanma dışında bir amaçla bulundurduğuna ilişkin, kuşku sınırlarını aşan kesin ve yeterli delil bulunmadığı, sanığın eyleminin kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçunu oluşturduğu (…)” gerekçesiyle bozma kararı vermiştir.
YAKALANAN KİŞİNİN KAN VE İDRAR TESTLERİNDE MADDEYE RASTLANIP RASTLANMAMASI
Üzerinde madde ile yakalanan şahıs eğer kullanmadığını ifade ederse ve kan ve idrar testi temiz çıkarsa hakkında hiçbir cezaya hükmedilemez.
Ancak eğer madde miktarının fazla olması vs. bazı deliller şahsın satıcı olduğundan şüphe ortaya çıkarırsa ve şahıs için yapılan kan ve idrar testlerinde de hiçbir madde ize rastlanmazsa tek başına bu delille şahsın satıcı olduğuna hükmedilemez.
Kan ve idrar tahlilleri sadece tanık ve şüphelilerin ifadelerindeki çelişkilerin giderilmesi için kullanılmalıdır.
Ayrıca Adli Tıp 5. İhtisas kurulu verdiği bir mütalaada: “esrar etken maddesi THC (tetrahidrokanibal)’nin kandaki tespit edilebilme süresinin bireysel farklılıklar olmakla ve alınan esrarın içerdiği THC konsantrasyonuna göre değişmekle birlikte ortalama olarak bir kullanımlık esrar içenlerde 3 gün, kronik kullanıcılarda 2 hafta, idrarda tespit edilebilme süresi ise 3 haftadır.” şeklinde ifade ettiği üzere söz konusu testin güvenilirliği de bulunmamaktadır.
MADDENİN NEREDE SAKLANDIĞI
Ayrıca sanık tarafından uyuşturucu maddelerin nerede saklandığı da önem arz etmektedir. Uyuşturucu ev veya iş yerlerinde bulunmuşsa bu kulanı için bulunduğuna işaret ederken depoda bulundurması madde ticaretine işaret edebilir. Tabi ki depoda saklanması tek başına ticarete delil olmayacaktır. Ayrıca miktar ve istiflenme biçimlerine bakılmalıdır.
MADDENİN İSTİFLENME BİÇİMİ
İstiflenme biçiminden kasıt mini paketlere koyulmuş vaziyette bulunan maddeler satışının yapıldığına dair işaret olabilecektir. Ayrıca bu mini paketlerin yanında terazi veya tartılar ele geçirilmiş ise bu durum Yargıtay’a göre maddenin satış için hazırlandığına delalet etmektedir.
İFADELER
Yan delil olarak kullanılmaktadır. Diğer deliller ile desteklenmesi gerekmektedir. Özellikle şüphelilerin birbirleri aleyhine ifadeler vermesi söz konusu olmaktadır. Tek başına bu suçlamalar ile sanık hakkında karar verilemeyecektir.
TELEFON GÖRÜŞMELERİNİN KAYITLARI
Şüpheliler hakkında iletişimin dinlenmesi ve tespiti kararları verilebilir. Şüphelinin satıcı olup olmadığının tespit edilmesinde kullanılmaktadır.
Özetle yargı kararları ve doktrin şüpheden sanık yararlanır ilkesi gereği uyuşturucu maddenin ticareti suçunun hiçbir şüpheye yer vermeyecek şekilde yüzde yüz kanıtlanması gerektiğini aksi halde sanık hakkında maddenin kullanımı suçundan cezalandırılmakla yetinilmesi gerektiğini ortaya koymaktadır.
Şüpheden sanığın yararlanması sadece sanık hakkında beraat hükmü verilmesini değil aynı zamanda daha ağır ceza verilecek durumlarda yüzde yüz kanıtlanamıyorsa sanık lehinde olan daha hafif ceza öngörülen suça hükmedilmesini de ifade etmektedir.
Tıpkı inceleme konumuz olan uyuşturucu madde ticareti yapıldığına kesin gözle bakılamıyorsa yüzde yüz kanıtlanamıyorsa, sanık hakkında beraate veya şartları varsa sadece uyuşturucu madde kullanma veya kullanım için bulundurma suçundan cezalandırılmasında olduğu gibi olay değerlendirilmelidir.
Uyuşturucu Kullanma, Bulundurma, İmal ve Ticaret Suçunda Görevli ve Yetkili Mahkeme
Kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın almak, kabul etmek veya bulundurmak ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanmak suçunda görevli mahkeme asliye ceza mahkemeleri olup yetkili mahkeme suçun işlendiği yer mahkemesidir. Eğer suç teşebbüs aşamasında kaldıysa son icra hareketin gerçekleştiği, kesintisiz suçlarda kesintinin gerçekleştiği ve zincirleme suçlarda son suçun vuku bulduğu yer mahkemesi yetkilidir.
Uyuşturucu imal ve ticaret suçunda görevli mahkeme ağır ceza mahkemeleri olup yetkili mahkeme suçun işlendiği yer mahkemesidir. Eğer suç teşebbüs aşamasında kaldıysa son icra hareketin gerçekleştiği, kesintisiz suçlarda kesintinin gerçekleştiği ve zincirleme suçlarda son suçun vuku bulduğu yer mahkemesi yetkilidir.
Uyuşturucu Madde Kullanma Suçunda Etkin pişmanlık
Kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alan, kabul eden veya bulunduran şahıs, resmi makamlarca haber alınmadan evvel, bu maddeyi kimden, nerede ve ne zaman temin ettiğini merciine bildirerek suçluların yakalanmalarını veya uyuşturucu veya uyarıcı maddenin ele geçirilmesini kolaylaştırırsa, hakkında ceza verilmez.
Bu suçlar öğrenildikten sonra gönüllü şekilde, suçun ortaya çıkmasına ve fail veya diğer suç ortaklarının yakalanmasına hizmet ve yardım eden şahıs için hükmedilecek ceza, yardımın özelliğine göre dörtte birden yarısına kadarı indirilir.
Uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanan şahıs, hakkında kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın almak, kabul etmek veya bulundurmaktan ötürü soruşturma başlatılmadan evvel resmi makamlara başvurarak tedavi ettirilmesini isterse, ceza verilmez.
TCK’nın 192 maddesi ile uyuşturucu ve uyarıcı madde imal ve ticareti suçlarında, etkin pişmanlık açıklanmıştır.
TCK’nın 192/1. Maddesine göre, uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti suçlarına iştirak etmiş olan kişi, resmi makamlar tarafından haber alınmadan önce, diğer suç ortaklarını ve uyuşturucu veya uyarıcı maddelerin saklandığı veya imal edildiği yerleri merciine bildirirse, verilen bilginin suç ortaklarının yakalanmasını veya uyuşturucu veya uyarıcı maddenin ele geçirilmesini sağlaması durumunda, hakkında ceza verilmez.
TCK’nın 192/3. Maddesine göre ise, bu suçlar haber öğrenildikten sonra gönüllü olarak, suçun meydana çıkmasına ve fail veya diğer suç ortaklarının yakalanmasına hizmet ve yardım eden şahıs için hükmolunacak ceza, yardımın özelliğine göre dörtte birden yarısına kadarı indirilir.
YARGITAY KARARLARI
Yargıtay Kararı- Ceza Genel Kurulu, E. 2014/7, K. 2014/322, T. 10.06.2014
Uyuşturucu madde ticareti suçundan sanık F.. B..’in beraatine ilişkin, Adana 4. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 31.05.2007 gün ve 84-138 sayılı hükmün Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen
Yargıtay 10. Ceza Dairesince 15.10.2012 gün ve 11616-15291 sayı ile; “Olay tutanağı, sanık savunması ve dosya kapsamına göre, montunun cebinden 9 paket halinde kağıda sarılı halde esrar elde edilen sanığın eyleminin uyuşturucu madde ticareti yapma suçunu oluşturduğu gözetilmeden, sanık hakkında yazılı gerekçe ile beraat kararı verilmesi” isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
Yerel mahkeme ise 21.02.2013 gün ve 385-109 sayı ile;“Sanık hakkında uyuşturucu madde ticareti ile cezalandırılması istemiyle kamu davası açılmış, sanık savunmasında atılı suçu işlemediğini, uyuşturucu madde ticareti yapmadığını, uyuşturucu madde kullandığını belirtmiştir.
Mahkememizin 31.05.2007 tarih ve 2007/138 karar numaralı ilamı ile sanığın savunmasına itibar edilerek uyuşturucu madde ticareti suçundan dolayı beraat kararı verilmiş, uyuşturucu madde kullanmak suçundan dolayı da Cumhuriyet Savcılığı’na suç duyurusunda bulunulmuştur.
Dosya içerisinde sanığın savunmasının aksine maddi bir delil bulunmamaktadır. Sanık hakkında uyuşturucu madde ticareti yaptığına dair önceden yapılmış bir ihbar, Narkotik görevlilerce yapılmış teknik takip ya da fiziki takip bulunmamaktadır. Sanık Asayiş görevlilerince yakalanmış, bilahare Narkotik görevlilerine teslim edilmiştir. Evinde yapılan aramada uyuşturucu madde ele geçmemiştir.
Ceza hukukunun temel amacı maddi gerçeği hiçbir duraksamaya yer bırakmayacak şekilde ortaya çıkarmaktır. Maddi gerçeğin ortaya çıkarılması soyut iddiadan öte maddi ve denetlenebilir delillerle desteklenmelidir.
Dosya kapsamında yukarıda belirtildiği üzere sanığın uyuşturucu madde ticareti yaptığına dair Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarıyla da belirlenen kriterler çerçevesinde maddi bir delil bulunmamaktadır. Bu itibarla sanığın savunmasına itibar etmek gerekmiştir.
Şüpheden sanık yararlanır ilkesi ceza hukukunun temel ilkelerinden birisidir. Sanığın uyuşturucu madde ticareti yaptığına dair şüpheden uzak kesin ve inandırıcı maddi bir delil elde edilemediğinden beraatine karar verilerek mahkememizin 31.05.2007 tarih ve 2007/84-138 esas karar sayılı ilamıyla kurulan hükümde direnilmesine karar vermek gerekmiştir” gerekçesiyle önceki hükümde direnmiştir.
Bu hükmün de Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay C. Başsavcılığının 02.01.2014 gün ve 111909 sayılı “bozma” istekli tebliğnamesi ile Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
Özel Daire ile yerel mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığa isnat olunan uyuşturucu madde ticareti suçunun sabit olup olmadığının belirlenmesine ilişkindir.
İncelenen dosya kapsamından;18.03.2007 tarihinde düzenlenen tutanağa göre; görevli polislerin asayiş ekibi olarak ring görevi ifa ettikleri sırada,
Sinanpaşa Mahallesi köylü garajında daha önceden uyuşturucu madde bulundurmak ve kullanmaktan kaydı bulunan sanığı gördükleri, yapılan üst yoklamasında montunun altında kabarıklık görüldüğü ve ne olduğu sorulduğunda sanığın cebinden çıkarıp polislere vermiş olduğu poşette dokuz adet beyaz kağıtlara sarılı içinde esrar maddesi bulunan paketler görülerek muhafaza altına alındığı,
Adana Kriminal Polis Laboratuvarının 09.04.2007 gün ve 1225 sayılı raporuna göre; ele geçen 27 gram kenevir bitki parçalarından 9,5 gram esrar elde edilebileceğinin tespit edildiği,
Sanığın incelemeye konu eylemden yaklaşık 6 ay kadar önce de üzerinde beş ayrı kağıt parçasına sarılmış, brüt 7, net 2.5 gram esrarla yakalandığı,
İncelemeye konu uyuşturucu ticareti suçundan açılan davada, yerel mahkemenin tensip tutanağıyla sanık hakkında kullanmak amacıyla uyuşturucu bulundurma suçundan suç duyurusunda bulunduğu, anlaşılmaktadır.
Sanık aşamalarda; üzerinde yakalanan esrar maddesinin kendisine ait olduğunu, haftada bir esrar kullandığını, olay günü tanımadığı kişilerden esrar aldığını, eve giderken polislerin yakaladığını beyan etmiştir.
5237 sayılı TCK’nun “Uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti” başlıklı 188. maddesinin 3. fıkrası;
“Uyuşturucu veya uyarıcı maddeleri ruhsatsız veya ruhsata aykırı olarak ülke içinde satan, satışa arz eden, başkalarına veren, sevk eden, nakleden, depolayan, satın alan, kabul eden, bulunduran kişi, beş yıldan onbeş yıla kadar hapis ve yirmibin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır” biçiminde olup, madde gerekçesinde de vurgulandığı gibi üçüncü fıkrada, uyuşturucu ve uyarıcı madde ticaretine ilişkin çeşitli fiiller, ayrı bir suç olarak tanımlanmıştır.
Buna göre; uyuşturucu veya uyarıcı maddelerin ruhsatsız veya ruhsata aykırı olarak ülke içinde satışı, satışa arzı, başkalarına verilmesi, nakli, depolanması ya da kazanç amacıyla satın alınması, kabul edilmesi veya bulundurulması, bir ve ikinci fıkralara göre ayrı bir suç oluşturmaktadır.
Aynı Kanunun “Kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın almak, kabul etmek veya bulundurmak” başlıklı 191/1. maddesi ise; “Kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alan, kabul eden veya bulunduran kişi, bir yıldan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır” şeklinde düzenlenmiş olup, gerekçesinde de belirtildiği üzere, madde metninde, izlenen suç politikası gereği olarak, uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanmak değil, kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın almak, kabul etmek veya bulundurmak fiilleri suç olarak tanımlanmıştır.
Uyuşturucu madde bulundurma eyleminin, kullanmak için uyuşturucu madde bulundurmak suçunu mu, yoksa uyuşturucu madde ticareti suçunu mu oluşturduğunun tespitinde belirgin rol oynayan husus, bulundurmanın amacıdır. Ceza Genel Kurulunun 15.06.2004 gün ve 107-136 ile 06.03.2012 gün ve 387-75 sayılı kararları başta olmak üzere birçok kararında da belirtildiği üzere, uyuşturucu madde bulundurmanın, kullanma maksadına matuf olduğunun belirlenmesinde dikkate alınması gereken ve öğreti ile uygulamada da kabul görmüş olan bazı kriterler bulunmaktadır.
Bunlardan ilki; failin bulundurduğu uyuşturucu maddeyi başkasına satma, devir veya tedarik etmek hususunda herhangi bir davranış içine girip girmediğidir.
İkinci kriter, uyuşturucu maddenin bulundurulduğu yer ve bulunduruluş biçimidir. Kişisel kullanım için uyuşturucu madde bulunduran kimse, bunu her zaman kolaylıkla erişebileceği bir yerde, örneğin genellikle evinde veya işyerinde bulundurmaktadır.
Buna karşın uyuşturucunun ev veya işyerine uzakta, çıkarılıp alınması güç ve zaman gerektiren depo, mağara, samanlık gibi bir yere gizlemesi kullanma dışında bir amaçla bulundurulduğunu gösterebilir.
Yine, uyuşturucunun çok sayıda özenli olarak hazırlanmış küçük paketçikler halinde olması, her paketçiğin içine hassas biçimde yapılan tartım sonucu aynı miktarda uyuşturucu madde konulmuş olması, uyuşturucu maddenin ele geçirildiği yerde veya yakınında, hassas terazi ve paketlemede kullanılan ambalaj malzemelerinin bulunması, kullanım dışında bir amaçla bulundurulduğu hususunda önemli bir belirtidir.
Üçüncü kriter de, bulundurulan uyuşturucu maddenin çeşit ve miktardır. Uyuşturucu madde kullanan kimse genelde bir ya da benzer etki gösteren iki değişik uyuşturucu maddeyi bulundurur.
Bu nedenle değişik nitelikte ve farklı etkileri olan eroin, kokain, esrar ve amfetamin içeren tabletleri birlikte bulunduran sanığın bunları satmak amacıyla bulundurduğu kabul edilebilir.
Kişisel kullanım için kabul edilebilecek miktar, kişinin fiziksel ve ruhsal yapısı ile uyuşturucu veya uyarıcı maddenin niteliğine, cinsine ve kalitesine göre değişiklik göstermekle birlikte, Adli Tıp Kurumunun mütalaalarında esrar kullananların her defasında 1-1,5 gram olmak üzere günde üç kez esrar tüketebildikleri bildirilmektedir.
Esrar kullanma alışkanlığı olanların bunları gözönüne alarak, birkaç aylık ihtiyaçlarını karşılayacak miktarda esrar maddesini ihtiyaten yanlarında veya ulaşabilecekleri bir yerde bulundurabildikleri de adli dosyalara yansıyan ve bilinen bir husustur.
Buna göre, esrar kullanan faillerin olağan sayılan bu süre içinde kişisel olarak kullanıp tüketebilecekleri miktarın üzerinde esrar maddesi bulundurmaları halinde, bulundurmanın kişisel kullanım amacına yönelik olmadığı kabul edilmelidir.
Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; Emniyet görevlilerince daha önce hakkında uyuşturucu bulundurmaktan işlem yapıldığı için bilinen ve tanınan sanığın, olay tarihinde uyuşturucu maddeyi kolaylıkla satabileceği köylü garajında yakalanması, yapılan üst aramasında montunun cebinde satışa hazır dokuz ayrı pakete sarılı esrar maddesinin bulunması, sanığın yaklaşık altı ay önce de yakalandığı yerin yakınlarında benzer şekilde satışa hazır beş ayrı pakete sarılı esrar maddesiyle yakalanmış olması göz önüne alındığında, ele geçen net olarak 9,5 gram esrar elde edilebilecek toplam 27 gram uyuşturucu maddeyi uyuşturucu madde ticareti yapma amacıyla bulundurduğu kabul olunmalıdır.
Bu itibarla, Özel Daire bozma kararı yerinde olup, yerel mahkeme direnme hükmünün bozulmasına karar verilmelidir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan Genel Kurul Başkanı ve dokuz Genel Kurul üyesi ise; “Sanık tüm aşamalarda içmek için kimliğini bilmediği kişilerden aldığı esrarla eve giderken yakalandığını savunmuş, savunması doğrultusunda esrar kullanmadan hüküm giymiştir. Bu durumda ayrıca uyuşturucu madde ticaretinden de sanık aleyhine hüküm kurmak hak ve nesafet kurallarına uygun olmadığından, sanık savunmasına ve yakalanma yerine, şüpheden sanık yararlanır ilkesine göre isabetli olan yerel mahkeme hükmünün onanması gerektiği” düşüncesiyle karşı oy kullanmışlardır.
Açıklanan nedenlerle;1- Adana 4. Ağır Ceza Mahkemesinin 21.02.2013 gün ve 385-109 sayılı direnme hükmünün, sanığın eyleminin uyuşturucu madde ticareti suçunu oluşturduğunun gözetilmemesi isabetsizliğinden BOZULMASINA, 2- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 10.06.2014 günü yapılan müzakerede oyçokluğuyla karar verildi.
Faydalı Linkler: