İtirazın İptali Davası ve İtirazın Kaldırılması Davası Arasındaki Farklar
Makale Başlıkları
İtirazın İptali Davası ve İtirazın Kaldırılması Davası Arasındaki Farklar
İtirazın İptali Davası ve İtirazın Kaldırılması Davası Arasındaki Farklar konusu, hukuk alanında sıkça karşılaşılan ve önemli farklılıklar içeren iki dava türüne odaklanır.
Bu makalede, her iki dava türünün tanımı, amaçları, uygulama alanları ve hukuki sonuçlarına dair kapsamlı bir analiz sunmaktadır.
MDM Hukuk Bürosu olarak, bu iki dava türü arasındaki ince farkları ve her birinin hukuki süreçlerdeki önemini detaylı bir şekilde açıklamayı hedefliyoruz.,
İtirazın iptali davası ve itirazın kaldırılması davası, icra takibinde borçlunun borca itiraz etmesi sonrasında alacaklının başvurabileceği iki farklı dava türüdür. Her iki davanın da amacı borcun tahsili için yasal yollara başvurmak olsa da, bazı önemli farkları bulunmaktadır.
Bu makaleyle, okurlarımıza itirazın iptali ve itirazın kaldırılması davaları arasındaki temel farkları açıklayarak, bu konudaki hukuki süreci izah etmeyi amaçlıyoruz. mdmhukuk.com adresinden bu ve benzeri konularda daha fazla bilgi ve destek alabilirsiniz.
İtirazın İptali Davası Nedir?
İcra İflas Kanunu’na tabi olan bu düzenlemeyi anlayabilmek adına özellikle İcra İflas Kanunu’nun 42. Maddesini, 62. maddesini ve 67. Maddesini incelemek yerinde olacaktır.
İncelenen bu hususlara göre para ve teminat borçlarının genel haciz yoluyla yani ilamsız takip yoluyla başlatılması için herhangi bir belge ile ispat sorumluluğu bulunmamakta alacaklının icra takip talebi yeterli olmaktadır.
Borçlunun da bu durumda mağdur olmaması açısından ödeme emrinin tebliğinden itibaren 7 gün içerisinde borçluya ödeme emrini durdurabilme ve icra takibine itiraz etme hakkı tanınmıştır. Borçlu borcun bir kısmına itiraz ediyorsa bu miktarı açıkça belirtmesi gerekmektedir.
Borçlunun icra takibe konu olan senet, belge vb. evraklardaki imzaya itiraz etme hakkı da bulunmaktadır. Borçlu tarafından icra takibine itiraz edilen alacaklı itirazın kendisine tebliğinden itibaren 1 sene içerisinde itirazın iptali davası açabilmektedir.
Bir yıllık itirazın iptali davası için sürenin kaçırılması durumunda alacaklı; umumi hükümler dairesinde (4473 sayılı yangın, yersarsıntısı, seylap veya heyelan sebebiyle mahkeme ve adliye dairelerinde ziyaa uğrayan dosyalar hakkında yapılacak muamelelere dair kanun madde 3-d uyarınca) dava hakkı saklıdır.
Takip iki şekilde kesinleşmektedir;
1) Borçlunun takibe itiraz etmemesi
2) Borçlunun takibe itiraz etmesiyle alacaklının itirazın iptali veya itirazın kaldırılması davası açması
İtirazın İptali Davası Açmanın Şartları Nelerdir?
- Geçerli ve hukuka uygun bir ilamsız icra takibinin varlığı gerekmektedir.
- Borçlu tarafından yasal süre içerisinde geçerli bir itirazın bulunması gerekmektedir.
- İtirazın iptali davası, itirazın alacaklıya tebliğinden itibaren 1 yıl içinde açılmış olması gerekmektedir.
- Alacaklının yani artık davacının itirazın iptali davası açıldığı anda hukuki yararı bulunması gerekmektedir.
- Kesin hüküm ve derdestlik bulunmaması gerekmektedir.
- Zorunlu dava şartı arabuluculuk şartlarının yerine getirilmesi gerekmektedir. (Alacağın iş hukukundan veya ticari iş ve davadan kaynaklanması durumlarında)
Bu şartlardan birinin eksikliği halinde görevli ve yetkili mahkeme şartın niteliğine göre davayı esastan veya usulden reddine karar verecektir.
İtirazın İptali Davasında Yargılama Usulü ve İspat Şartları Nelerdir?
İcra takibinden kaynaklanan İtirazı İptali Davası genel hükümlere göre yargılama sürecine tabiidir. Yani icra takibine konu olan alacağın niteliğine ne niceliğine göre yargılama usulü belirlenecektir. Örneğin alacak iş hukukuna tabi bir alacak ise yargılama İş Mahkemesi tarafından basit yargılama usulüne göre yapılacaktır.
Alacak ticari bir iş veya davadan kaynaklanıyorsa Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından dava süreci yürütülecektir. Dava değerine göre ise yazılı yargılama veya basit yargılama usulüne karar verileceğini ifade edebiliriz.
İspat yükümlülükleri açısından yine aynı şekilde icra takibine konu olan alacağın nitelik ve nicelikleri önem taşımaktadır. Yukarıdaki örnekte bahsettiğimiz üzere; iş hukukundan kaynaklanan bir alacak için tanık bir ispat aracıdır. Ancak ticari bir iş veya dava için tanıktan ziyade senet vb kıymetli evraklar ispat aracı olacaktır.
İtirazın İptali Davasının Sonuçları Nelerdir?
İtirazın iptali davası yargılamasının yapılması sonucunda mahkeme, davanın reddine, kısmen reddine, davanın kabulüne veya kısmen kabulüne karar verebilir.
Davanın Kabulü ile; Takip kesinleşmiş olur. Bu durumda alacaklının iptal kararını icra dairesine götürerek takibe devam edilmesini ve akabinde haciz işlemlerinin başlamasını talep etmesi gerekir.
Borçlunun itirazın iptali kararının kendisine tefhim ve tebliğ edilmesinden itibaren 3 gün içerisinde mal beyanında bulunma zorunluluğu bulunmaktadır.
Davanın kısmen kabul veya kısmen reddi durumlarında; kabul edilen kısım için itiraza konu olan icra takibine devam edilecek olup kısmen kabul edilen alacak için icra takibi kesinleşmiş olacaktır.
Davanın Reddi ile; İtirazın iptali davası sonucu verilen red kararının kesinleşmesiyle icra dosyası kapatılacaktır. Borçlu yani davalı davanın reddi, kısmen kabul veya reddi durumlarında lehine olan yargılama gideri, vekalet ücreti ve kötüniyet tazminatını tahsil edebilmek için bu sefer ilamlı icra yoluyla takip başlatabilir.
İcra İnkar Tazminatı Hangi Durumlarda Talep Edilebilir?
- Öncelikle alacaklının icra inkar tazminatı talebi bulunmalı ve dava sonucu borçlu haksız bulunmuş olmalıdır.
- Geçersiz bir ilamsız icra takibinin varlığı gerekmektedir.
- Borçlu yasal süre içerisinde dava konusu icra takibine itiraz etmiş olmalıdır.
- Yasal süre içerisinde açılmış itirazın iptali davası mevcut olmalıdır.
- Alacaklının dava dilekçesinde açık ve net şekilde icra inkar tazminatını sayın mahkemeden talep etmiş olmalıdır.
- Borçlunun mahkemece haksız bulunması gerekmektedir. İcra inkâr tazminatı hükmedilen tutarın %20sinden az olamaz.
Kötüniyet Tazminatı Hangi Durumlarda Talep Edilebilir?
Davanın reddi kararının kesinleşmesi ile icra takibi iptal edilecektir. Borçlunun kötüniyet tazminatı talebi bulunuyorsa ve alacaklı söz konusu takibi haksız ve kötüniyetli olarak başlatmışsa kötüniyet tazminatı talebi mahkemece kabul görecektir. Kötüniyet tazminatı reddedilen alacak miktarının %20 sinden az olamaz.
İtirazın İptali Davasında Zorunlu Arabuluculuk Dava Şartı Nedir?
İş hukukundan kaynaklanan davalar ile Ticari uyuşmazlıktan kaynaklanan ve Tüketici hukukundan kaynaklanan davalar için kanunun koyucu arabuluculuk şartı getirmiştir. Arabuluculuk süreci başlatılmadan veya tamamlanmadan açılan davalarda; mahkeme dava şartı yokluğu nedeniyle red kararı verecektir.
İtirazın İptali Davasında Dava Açma Süresi, Zamanaşımı veya Hak Düşürücü Süre Ne Kadardır?
Alacaklı itirazın iptali davasını; borçlunun icra takibine yaptığı itirazın kendisine tebliğinden itibaren 1 yıl içerisinde açmış olmalıdır.
Türk Borçlar Kanunu madde 154/2 ye göre hangi hallerde zamanaşımının kesileceği sınırlı sayıda sayılmıştır. Buna göre;
“1. Borçlu borcu ikrar etmişse, özellikle faiz ödemiş veya kısmen ifada bulunmuşsa ya da rehin vermiş veya kefil göstermişse.
2. Alacaklı, dava veya def’i yoluyla mahkemeye veya hakeme başvurmuşsa, icra takibinde bulunmuşsa ya da iflas masasına başvurmuşsa.” Düzenlemeleri uyarınca zamanaşımı kesilir.
İtirazın İptali Davasında Yetkili ve Görevli Mahkeme Nedir?
Genel görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemesi olmakla birlikte alacağın nitelik ve niceliğine göre görevli mahkemeler belirlenecektir. Örnek olarak;
- İşçi ve işveren ilişkisinin konu olduğu davalarda – İş Mahkemeleri
- Ticari uyuşmazlıklardan kaynaklanan davalarda- Asliye Ticaret Mahkemeleri
- Kira uyuşmazlıklarından kaynaklanan davalarda- Sulh Hukuk Mahkemeleri verilebilir.
Yetki hususu uygulamada tartışmalı olmakla birlikte; borçlunun icra takibine itirazda bulunduğu sırada yetki itirazında bulunmamış olması icra dairesinin yetkisini kabul ettiğini anlamına gelmekte, itirazın iptali davasına bakmakla yetkili olan mahkeme açısından önem arz etmemektedir. Borçlu mahkemenin yetkisizliğini öne sürme hakkına sahiptir.
İtirazın Kaldırılması Nedir?
İtirazın kaldırılması yolu bir dava yolu olmamakla birlikte alacaklı itirazın kendisine tebliğinden itibaren 6 ay içinde itirazın kaldırılması yoluna başvurmalıdır.
İtirazın kaldırılması yolu İcra İflas Kanunu madde 68 ve 68-a’da düzenlenmiştir. Buna göre itirazın kaldırılmasını sağlayan belgeler şunlardır;
- İmzası ikrar edilmiş senetler,
- İmzası noterlikçe onaylanmış senetler,
- Resmi dairelerin ya da yetkili makamların vermiş oldukları belgeler,
- Kredi kurumlarınca düzenlenen belgeler,
- Borçlunun resmi daireler veya memurlar huzurunda borç ikrarında bulunmuş olması.
Anlaşılacağı üzere alacaklının yukarıda sayılı belgelere dayanarak itirazın kaldırılmasını talep etmesi gerekmektedir.
İtirazın Kaldırılması Yolunun Çeşitleri Nelerdir?
a) İtirazın Kesin Olarak Kaldırılması:
Alacaklı, icra mahkemesine başvurarak itirazın kaldırılmasını talep edebilir. İcra mahkemesi basit yargılama usulüne göre süreci yürütür.
Bu surecin duruşmalı olarak yapılması zorunlu bir husustur. Dava açıldıktan sonra borçluya dava dilekçesi tebliğ edilir. Borçlu 2 haftalık kesin süre içerisinde delil ve ispatlarını sunabilir.
b) İtirazın Geçici Kaldırılması:
Adi bir senedin varlığı halinde borçlunun senetteki imzaya itiraz etmesiyle başvurulan bir yoldur.
Aynı şekilde basit yargılama usulüne göre ve duruşmalı olarak inceleme yapılacaktır. Borçlunun duruşmada bizzat kendisinin bulunması zorunludur. Mazeret bildirmeden duruşmada bulunmayan borçlu için ; inkar etmiş olduğu senetteki meblağnın %10u kadar mahkeme tarafından para cezası verilir. Bu incelemelerde tanık dinleme ve yemin etme hususları uygulama alanı bulmamaktadır.
İtirazın Kaldırılmasının Sonuçları Nelerdir?
Davanın kabul edilmesi durumunda, borçlunun yapmış olduğu itiraz kendiliğinden kalkacak olup borçlu aleyhine haciz işlemlerine başlanabilinecektir.
Davanın reddine karar verilmesi halinde itirazlı takip durmaya devam edecek olup kararın kesinleşmesiyle birlikte icra dosyayı kapanacaktır.
İtirazın Geçici Kaldırılmasının Sonuçları Nelerdir?
Mahkeme, borçlunun reddetmiş olduğu imzanın borçluya ait olduğuna kanaat getirirse itirazın geçici kaldırılması talebinin kabulüne karar verecektir. İşbu kararın tebliğinden itibaren 7 gün içerisinde borçlu, borçtan kurtulma davası açma hakkına sahiptir. Karar verildikten sonra 7 günlük süre de geçtiyse alacaklı talepte bulunarak borçlunun mal varlıkları üzerine geçici haciz kondurabilir.
Borçlunun 7 günlük süre içerisinde borçtan kurtulma davası açmaması durumunda ise takip kesinleşecek ve bu durumun kendisine tebliğinden itibaren borçlu 3 gün içinde mal beyanında bulunmak zorunda kalacaktır.
İtirazın Kaldırılmasında Görevli ve Yetkili Mahkeme Nedir?
İtirazın kaldırılmasında görevli ve yetkili mahkeme icra takibinin açıldığı icra müdürlüğünün bağlı olduğu icra mahkemesi olacaktır.
İtirazın Kaldırılmasında Zamanaşımı veya Hak Düşürücü Süre Nedir?
Alacaklı, borçlu tarafından yapılan itirazın kendisine tebliğinden itibaren 6 ay içerisinde İcra Mahkemesine başvurmalıdır.
İtirazın İptali Davası ile İtirazın Kaldırılması Davası Arasındaki İlişki Nedir?
İcra İflas Kanunu madde 68’de yapılan düzenlemeye göre;
“Talebine itiraz edilen alacaklının takibi, imzası ikrar veya noterlikçe tasdik edilen borç ikrarını içeren bir senede yahut resmî dairelerin veya yetkili makamların yetkileri dahilinde ve usulüne göre verdikleri bir makbuz veya belgeye müstenitse,
alacaklı itirazın kendisine tebliği tarihinden itibaren altı ay içinde itirazın kaldırılmasını isteyebilir. Bu süre içerisinde itirazın kaldırılması istenilmediği takdirde yeniden ilâmsız takip yapılamaz.”
Şeklinde alacaklının icra takibine devam edebilmesi için işbu itirazın kaldırılması yoluna veya itirazın iptali davası yoluna gidebileceğini, bu süreç için belli başlı bazı belgelere dayanması gerektiğini ifade etmektedir.
Her iki hususunun aynı anda yapılması mümkün değildir. Yani alacaklı aynı anda hem itirazın iptali davası hem de itirazın kaldırılması yoluna başvuramaz. Böyle bir durumda derdestlik söz konusu olacaktır.
Alacaklı yukarıda bahsi geçen madde doğrultusunda itirazın kaldırılmasını talep etmiş ve borçlu da itirazını haklı gösterecek herhangi bir belge sunmaz ise icra mahkemesi itirazın kaldırılmasına karar verebilecektir.
İtirazın İptali Davası ile İtirazın Kaldırılması Davası Arasındaki Farklar Nelerdir?
Davanın Değiştirilmesi : İtirazın iptali davası ile itirazın kaldırılması davası arasındaki belirgin farklardan biri, davaların değiştirilebilirliğidir.
Örneğin, bir borçlu ödeme emrine itiraz edip takibi durdurduğunda ve alacaklı ilk olarak itirazın iptali davasını tercih ettiyse, sonrasında bu kararından vazgeçip itirazın kaldırılması davası açamaz. Ancak, itirazın kaldırılması davası açıldıktan sonra, alacaklı bu davayı geri çekip itirazın iptali davasına geçiş yapabilir.
Mahkeme : İki dava türünün açılacağı mahkeme de önemli bir ayrım noktasıdır. İtirazın iptali davası, takibin muhtevasına bağlı olarak asliye hukuk, asliye ticaret veya tüketici mahkemelerinde görülebilirken, itirazın kaldırılması için icra mahkemelerine başvurulması gerekir.
Hukuki Nitelik : İtirazın iptali davası, kesin hüküm oluşturabilen tam teşekküllü bir dava niteliğindeyken, itirazın kaldırılması daha çok bir tespit talebi olarak işlev görür ve kesin hüküm oluşturmaz.
Kesin Hüküm ve Yargılama Sonrası Haklar : İtirazın iptali davasında alınan kararlar kesin hüküm niteliğinde olduğundan, bu davanın sonucunda borçlu, takip konusu alacak için alacaklıya karşı menfi tespit davası açamaz. Ancak itirazın kaldırılması yoluna gidilirse, yargılama sonucunda borçlu menfi tespit davası açabilir.
Dava Açma Süreleri : İtirazın kaldırılması talebinde, alacaklı borçlunun itirazının kendisine tebliğinden itibaren 6 ay içinde icra mahkemesine başvurmalıdır. İtirazın iptali davasında ise, alacaklı için tebliğ tarihinden itibaren 1 yıllık bir süre belirlenmiştir.
Takip Yolu ve Belge : İtirazın kaldırılması için alacağın belirli belgelere dayandırılması gerekirken, itirazın iptali davasında böyle bir belge şartı yoktur.
Emsal Yargı Kararları
Yargıtay 6. Hukuk Dairesi, E. 2015/2445 K. 2015/5089 T. 26.5.2015
Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı itirazın iptali davasına dair kararın temyiz incelemesi duruşmalı olarak davalı.
tarafından süresi içinde istenilmekle gün tayin edilerek taraflara gönderilen davetiyelerin tebliğ edilmesi üzerine belli günde davacı vekili Av. S.. K.. ile davalı vekili Av. M..K.. geldiler. Hazır bulunanların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.
Dava, kira bedeli ve KDV’nin tahsili için icra takibine yapılan itirazın iptaline ilişkindir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davada dayanılan ve hükme esas alınan 27.04.2011 başlangıç tarihli ve 8 yıl süreli sözleşme konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır. Sözleşmede ilk iki yıl kira bedeli 1.826.400.TL olarak belirtilmiş, 16.253.60 m² arsası olan 8140 m² kapalı alana sahip bina olarak ihale ile kiralanmıştır.
Gerek kira sözleşmesinde gerekse ihale şartnamesinde kira parasının KDV ile birlikte ya da hariç ödeneceği konusunda bir düzenleme olmamakla birlikte kira sözleşmesinin hususi şartlarının 16. maddesinde kiracı kamu kurumları, mahalli idareler, sosyal sigortalar, vergi daireleri, meslek odaları ve benzeri kuruluşlara ödemesi gereken vergi, resim, harç, damga vergisi ve diger tüm vergiler ile prim ve eğitime katkı payı ile benzeri yükümlülüklerden dolayı idare hiçbir zaman sorumlu tutulmayacak,
bu yükümlülükler kiracı tarafından karşılanacaktır.
Bunlardan tek başına kiracının sorumlu olduğu kararlaştırılmıştır.
Bu şart geçerli olup tarafları bağlar.
Davacı vekili Eskişehir 2. İcra Müdürlüğünün 2013/10880 E sayılı 17.12.2013 tarihinde başlattığı takip ile 29.04.2013-28.10.2013 dönem kirası olarak,
506.078.76 TL ve bu alacağın KDV’si 136.484.34 TL ile gecikme zammı 30.933.16 TL olmak üzere toplam 673.496.26 TL’nin tahsilini istemiştir.
Ödeme emri 30.01.2014 tarihinde tebliği üzerine davalı yasal süresi içerisinde borca itiraz ederek takibin durması üzerine bu dava açılmıştır.
Takipten sonra ve itirazın iptali davasının açılmasından önce takibe konu kira ve buna tekabül eden geçikme zammı olmak üzere;
17.01.2014 tarihinde 252.747TL, 24.01.2014 tarihinde 252.747 TL ve 27.01.2014 tarihinde 31.025 TL olmak üzere toplam 536.519 TL ödendiği davacının kabulündedir.
Davacı vekili dava dilekçesinde ödenmeyen KDV ve buna ilişkin geçikme zammının ödenmediğinden bahisle bu kısma yönelik itirazın iptalini istemiştir.
Gelir Vergisi Kanunun 70. maddesi ile KDV kanunun1/1-f,8/1-h ve 10/f maddelerine göre kira geliri elde eden kiralayanların katma değer vergisi alması ve elde ettikleri kira gelirinin bir bölümünü katma değer vergisi mükellefi olarak vergi dairesine ödemesi vergi yasalarınca düzenlenmiş bir konudur.
Öte yandan kira sözleşmesinde kira parasına KDV ekleneceğine ilişkin bir düzenleme bulunmamaktadır. Sözleşmenin özel 16. maddesinde sözleşmeden kaynaklanan vergilerden kiracının sorumlu olduğunun belirtilmesi kira parasına KDV’nin eklenerek kiralayana ödeneceği anlamına gelmez.
Sözleşmede ve ihale şartnamesinde KDV’nin ayrıca ödeneceğine dair bir düzenleme yer almadığından sözleşmede belirtilen kira bedeli içinde KDV’nin bulunduğunun kabulü gerekir. Kiracının sözleşmede belirtilen kira bedeli dışında ayrıca KDV ödemesi gerekmediği nazara alınarak davanın reddi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
Hüküm bu nedenle bozulmalıdır.
Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK.ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3.madde hükmü gözetilerek HUMK.nın 428.maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA,
Yargıtay duruşması için kendisini vekille temsil ettiren davalı yararına takdir olunan 1.100.-TL vekalet ücretinin davacıdan. alınarak davalıya verilmesine,
istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 26.05.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Yargıtay 13. Hukuk Dairesi, E. 2018/3473 K. 2018/10765 T. 15.11.2018
MAHKEMESİ :Tüketici Mahkemesi
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
K A R A R
Davacı, davalının … Şubelerinden kredi kullandığını, söz konusu kredi borcunun ödenmemesi üzerine borcun ödemesi hususunda borçluya ihtarname gönderildiğini,
ihtarname tebliğine rağmen borcun ödenmemesi üzerine davalı hakkında … 1. İcra Müdürlüğü’nün 2000/2533 Esas sayılı dosyası ile ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile takip yapıldığını ve ipotekli gayrimenkulün sahibi … vefat etmesi sebebi ile … 2. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2004/96 Tereke sayılı dosyası ile satılarak paraya çevrildiğini,
satılan gayrimenkulün değeri borcu karşılamadığından … 1. İcra Müdürlüğü tarafından davalı hakkında rehin açığı belgesi verildiğini,
bu rehin açığı belgesine dayanarak … 2. İcra Müdürlüğü’nün 2008/5507 Esas sayılı dosyası ile davalı hakkında alacaklarının tahsili için başlattıkları ilamsız icra takibinin davalının haksız itirazı ile durduğunu ileri sürerek itirazın iptaline ve inkar tazminatına karar verilmesini istemiştir.
Davalı, hakkında başlatılan icra takibine karşı hem yetkiye ve borca itiraz dilekçesi verdiğini hem de icra hukuk mahkemesinde şikayet yoluna başvurduğunu,
şikayetinin kabulü ile ödeme emrinin iptaline karar verildiğini, yeniden çıkartılan ödeme emrine karşı da yetkiye ve borca itiraz ettiğini, davacı tarafından itirazın iptali davası açıldığını, ancak daha sonra davacının yetki itirazını kabul ederek dosyasının … İcra Müdürlüğüne gönderilmesini istediğini, … 2. İcra Müdürlüğünün 2010/25318 sayılı dosyası üzerinden yeniden ödeme emri gönderildiğini,
yetkisiz mahkemede dava açıldıktan sonra icra dairesinde yetki itirazının kabulü ile dosyanını yetkili icra dairesini gönderilmesi ile davanın konusuz kaldığını, aksinin kabulü halinde ise böyle bir kredi kullanmadığını savunarak davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, bozma üzerine konusu kalmayan davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
1-Davacı, eldeki dava ile davalı hakkında rehin açığı belgesine dayalı olarak başlatılan takibe vaki itirazın iptalini istemiştir.
Davalı, davanın konusuz kaldığını savunarak davanın reddini dilemiş; mahkemece, konusu kalmayan davanın reddine karar verilmiştir. Dosyanın incelenmesinden, davacı Bankanın davalı hakkında … 2. İcra Müdürlüğünün 2008/5507 sayılı dosyası üzerinden rehin açığı belgesine dayalı olarak ilamsız icra takibi başlattığı,
davalının takibe itiraz ettiği ve şikayet yoluna başvurduğu, … İcra Hukuk Mahkemesinin 2009/29 Esas sayılı dosyası ile şikayetin kabulüne ve davalı borçlu adına çıkartılan ödeme emrinin dayanak belgenin onaylı örneğinin ödeme emri ile borçluya gönderilmediği gerekçesi ile iptaline karar verildiği,
bu arada davacı tarafından 09.12.2009 tarihinde eldeki davanın açıldığı, İcra Hukuk Mahkemesinin ödeme emrinin iptaline ilişkin kararı sonrasında yeniden çıkartılan ödeme emrine de davalı tarafından yetkiye,
borca ve imzaya itiraz edilmesi üzerine bu kez davacı alacaklı vekilinin 18.05.2010 tarihinde yetki itirazını kabul ettiklerini bildirerek dosyanını … İcra Müdürlüğüne gönderilmesini talep ettiği ve … İcra Müdürlüğüne gönderilen dosyasının … 2. İcra Müdürlüğünün 2010/25318 sayısını aldığı anlaşılmaktadır.
İtirazın iptali davasında mahkemece, davaya konu icra takibinde hem borca hem de icra dairesinin yetkisine itiraz edilmesi durumunda İİK.’ nun 50. maddesi uyarınca öncelikle icra dairesinin yetkisi incelenmeli ve yetki itirazının yerinde olmadığı sonucuna varıldığı
takdirde işin esasına girilerek itirazın iptali talebi hakkında bir karar verilmelidir.
Aksi halde, yani icra dairesinin yetkisiz olduğunun anlaşılması halinde ise mahkemece borcun esasına yönelik itirazın incelenmesine geçilmeksizin takibin yetkili icra dairesinde yapılmadığı gerekçesiyle davanın bu yönden reddine karar verilmelidir.
Öte yandan her dava açıldığı tarihteki koşullara göre değerlendirilir. Her ne kadar dava tarihinden sonra alacaklı vekilinin yetki itirazını kabulü ve bu doğrultudaki talebi ile dosya … İcra Müdürlüğüne gönderilmiş ise de;
Mahkemece, davanın açıldığı tarih itibari ile alacaklı vekilinin de kabulünde olduğu üzere … İcra Müdürlüğünün yetkisiz olması nedeni ile davanın bu yönden reddine karar verilmesi gerekmektedir.
O halde Mahkemece, dava tarihi itibari ile … İcra Müdürlüğünün yetkisiz olması nedeni ile takibin yetkili icra dairesinde yapılmadığı gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken,
bunun yerine davanın ve icra takibinin tamamen konusuz kaldığı anlamına gelebilecek şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
2-Kabule göre de; 6100 Sayılı HMK.nun 305/2.maddesinde yer alan “Hüküm fıkrasında taraflara tanınan haklar ve yüklenen borçlar tavzih yoluyla sınırlandırılamaz, genişletilemez ve değiştirilemez”
hükmü uyarınca tavzih incelemesinin sınırlı olarak yapılabilmesi mümkün olup, tarafların hak ve borçlarında değişiklik, genişletme veya sınırlandırma yapılması tavzihle mümkün değildir.
Mahkemece, gerekçeli kararda davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmemiş, bilahare 02.04.2014 tarihli tavzih kararı ile davalı lehine 9.361,84 TL vekalet ücretine hükmedilmiştir.
Oysa ki, az yukarıda açıklandığı üzere tavzih kararıyla tarafların hak ve borçlarında değişikliğe gidilebilmesi mümkün olmadığından Mahkemece, tavzih yolu ile davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
SONUÇ: Yukarıda 1. ve 2. bentte açıklanan nedenlerle temyiz edilen kararın BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde dava iadesine, HUMK’nun 440/I maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 15/11/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi, E. 2018/15331 K. 2019/509 T. 17.1.2019
MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş olup hükmün davalı … vekili ile davalı … tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
KARAR
Davacı alacaklı 18.03.2008 başlangıç tarihli yazılı kira akdine dayanarak 28.07.2008 tarihinde İcra Müdürlüğünün 2008/3399 esas sayılı dosyasında haciz ve tahliye talepli olarak başlattığı icra takibi ile,
18.03.2008 – 30.07.2008 tarihleri arası ödenmeyen 25.270,00 TL kira alacağının faiziyle tahsilini talep etmiş, ödeme emri davalı borçlulara tebliğ edilememiştir. 13.02.2013 tarihinde takip yenilenmiş ve … İcra Müdürlüğünün 2013/1554 esasına kaydedilmiştir.
Ödeme emri davalı kiracı … ve davalı kefil …’a tebliğ edilmiş olup, davalı kiracı borçlu … itiraz dilekçesinde imzaya ve borca,
davalı kefil borçlu … ise itiraz dilekçesinde imzaya, borca ve İcra Müdürlüğünün yetkisine itiraz etmiştir.
Alacaklı vekili 27.04.2014 tarihli dilekçesi ile, borçlu …’ın yetki itirazını kabul ettiklerini, bu nedenle dosyanın yetkili olan … İcra Müdürlüğüne gönderilmesini talep etmiş, alacaklı vekilinin talebi üzerine dosya … İcra Müdürlüğüne gönderilmiş ve 2014/5336 esasına kaydedilmiştir.
Ödeme emri davalı borçlu kiracı …’a 11.03.2014 tarihinde, davalı borçlu kefil …’a 24.03.2014 tarihinde tebliğ edilmiştir.
Davalı kefil borçlu … 31.03.2014 tarihli itiraz dilekçesinde, dosya borcuna dayanak gösterilen kira sözleşmesindeki imzası müvekkili …’a ait olmadığı gibi, müvekkilinin kira sözleşmesinin kiracısı … ile diğer kefil borçlu …. isimli şahısları da tanımadığını, müvekkilinin taraf olmadığı bir kira sözleşmesinden dolayı herhangi bir sorumluluğunun doğmayacağını ileri sürerek borca, faiz oranına,
işlemiş faize ve ferilerine itiraz etmiştir.
Davalı kiracı … ödeme emrine itiraz etmemiş olup, onun yönünden takip kesinleşmiştir. Davacı alacaklı İcra Mahkemesine başvurarak, davalı borçluların yetki itirazı üzerine dosyanın … 31. İcra Müdürlüğünün 2014/5336 esasına kaydedildiğini ve ödeme emri ile durumun davalılara bildirildiğini,
kira sözleşmesinin noterde yapılmış olmasına rağmen davalıların borca ve imzaya itiraz ettiklerini,
ancak kira sözleşmesinin noterde düzenlenmiş resmi belge statüsünde olduğunu ileri sürerek itirazın kaldırılması isteminde bulunmuştur.
Mahkemece, ödeme emrinin borçlu …’a 22.02.2013 tarihinde tebliğ edildiği, borçlunun 27.02.2013 tarihinde icra müdürlüğü dosyasına itiraz ettiği,
borçlu yargılama sırasında da kira sözleşmesi altındaki imzayı inkar etmişse de sözleşmenin … 21. Noterliğinin 25.03.2008 tarih ve 06618 yevmiye nolu senediyle onaylama şeklinde düzenlenmesi nedeniyle bu itirazın incelenemeyeceği,
benimsenen bilirkişi raporuna göre takibe konulan 18.03.2008 ile 30.07.2008 dönemine ait yaklaşık 4,5 aylık kira alacağı ile işlemiş faizinde fazlalık bulunmadığı sabit olup,
borçlu kira borcunun ödendiğini veya başka bir nedenle istenemeyeceğini İİK’nin 269c/1 maddesinde sayılan belgelerle ispatlayamadığından davanın kabulüne,
itirazın kaldırılmasına ve davalı borçlular tarafından asıl alacak üzerinden icra inkar tazminatı ödenmesine karar verilmiş,
karar davalı kiracı ve davalı kefil vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kira alacağının tahsili için başlatılan takibe itirazın kaldırılması istemine ilişkindir.
1. Dosya kapsamına, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerekçelere göre temyiz eden davalı kefil borçlu … vekilinin temyiz itirazları yerinde değildir.
2. Davalı kiracı …’un temyiz itirazlarına gelince;
Davacı tarafından 18.03.2008 başlangıç tarihli kira sözleşmesine dayanarak davalı kiracı ve davalı kefil hakkında 28.07.2008 tarihinde başlatılan icra takibinde ödeme emri davalı kiracı …’a 11.03.2014 tarihinde tebliğ edilmiş, davalı borçlu kiracı icra takibine itirazda bulunmamıştır.
Bu durumda davalı kiracı borçlu … yönünden takip kesinleşmiş olup, davacının davalı kiracı … hakkında itirazın kaldırılması talebinde bulunmasında hukuki yararı bulunmamaktadır.
Mahkemece davalı kiracı borçlu … yönünden itirazın kaldırılması talebinin reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde itirazın kaldırılmasına karar verilmesi doğru değildir.
SONUÇ; Yukarıda, 2 nolu bentte yazılı nedenle davalı kiracının temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK’ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3. madde hükmü gözetilerek HUMK’un 428 ve İİK’nin 366. maddesi uyarınca kararın BOZULMASINA,
1 nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı kefil vekilinin temyiz itirazlarının REDDİNE,
taraflarca İİK’nin 366/3. maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine,
peşin harcın istek halinde temyiz eden davalı kiracıya iadesine,
29,20 TL peşin harcın onama harcına mahsubu ile geriye kalan 15,20 TL’nin temyiz eden davalı kefilden alınmasına, 17.01.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.