- +90 312 911 1168
- info@mdmhukuk.com
- Kızılırmak Mah. 1443. Cad. Ankara 1071 Plaza A Blok No:25/58 06510 Çankaya/ANKARA
Makale Başlıkları
Ankara İdare Hukuku Avukatı; idare hukuku, kamu hizmetlerini hayata yansıtmak ve kamu yararını gerçekleştirmek amacını taşıyan idarenin teşkilatlanması ve faaliyetlerini düzenleyen, bireye tanınan haklar ve özgürlükler ile devlete tanınan ayrıcalıklar ve statüleri dengelemeye çalışan hukuk dalıdır. Belirtmek gerekir ki idare devlet gücü ve yetkilerine sahip olmasından mütevellit bireylerin hak ve özgürlerini ihlal etmemesine ayrıca özen gösterilmelidir. Bu bakımdan idare hukuku oldukça detaylı düzenlenen önemli bir hukuk dalıdır.
Uyuşmazlığın tarafı olan idareye karşı açılacak davalarda çeşitli hak düşürücü süreler bulunmaktadır. 5347 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu idari uyuşmazlıkların çözümüne ilişkin görevli ve yetkili idare mahkemesini ve dava açılırken ki şartları düzenlemektedir. Bu şartlara uyularak dava açılması veya dava açmadan önce zorunlu ön şart olarak öngörülmüş dava açılacak idareye dilekçe ile başvurunun süresinde ve şartlarına uyularak yapılması kişilerin hak kaybına uğramamak için mutlaka dikkat edilmesi gereken hususlardır. İdari Yargılama Usulü Kanunu Madde 3 dava açma dilekçesinde bulunması gereken zorunlu hususları saymıştır; “Dilekçelerde;
Aynı zamanda ön inceleme aşamasında dikkat edilecek hususlar da madde 14’te sayılmıştır. Bunlar; Görev ve yetki, idari merci tecavüzü, ehliyet, idari davaya konu olacak kesin ve yürütülmesi gereken bir işlem olup olmadığı, süre aşımı, husumet, 3 ve 5 inci maddelere uygun olup olmadıklarıdır ve sırasıyla incelenirler. Eğer bu sayılan unsurlarda eksiklik tespit edilirse sonradan tamamlanabilecek nitelikte olanların tamamlanması için süre verilir tamamlanamayacak eksiklikler varsa dava usulden reddedilir. İşte bu sebeplerden ötürü idare hukukunda dava açılacaksa dikkatli olunması hak kaybına uğranmaması için önemlidir.
Öncelikle idare hukuku avukatı yalnızca idari davalara bakmaz. Hukuk ve ceza alanlarında da çalışmalar yürütebilir. Buna herhangi bir kanuni engel bulunmamaktadır. Ancak bir avukata idare hukuku avukatı deniyorsa o avukatın idare hukukunda uzmanlaştığı ve bu alanda gelişim kaydettiği anlaşılır. İdari yargılamada idare hukuku avukatı davaya konu işlemle alakalı tüm süreci takip eder. Buna idareye itiraz ve başvurular, dava dilekçesi ve savunmaya cevap dilekçelerinin yazılması, duruşmanın takip edilmesi örnek olarak verilebilir. Ayrıca idare hukuku avukatı gelişmeler olduğu müddetçe sizi detaylı şekilde bilgilendirecektir.
İdare hukukunda yargılama süresi dilekçeler teatisinin süresine, mahkemenin iş yoğunluğuna göre değişmektedir. Bu kapsamda dilekçelerin 30 günden daha kısa sürede tamamlanarak mahkemeye sunulması yargılama sürecini nispeten kısaltabilecektir. Ancak buradan da yargılamanın çok kısa süreceği sonucunu çıkarmak doğru değildir. Bu bağlamda idari yargıda davalar ortalama 1, 1.5 yıl arası sürmektedir.
İdare mahkemesinde istinaf, talep olmadığı müddetçe evrak üzerinden yapılmaktadır. Dolayısıyla duruşma olmaması süreci bir miktar kısaltmaktadır. Ancak idari yargılamalardaki dosya sayısının fazla olması bu aşamada da olumsuz bir etki oluşturmaktadır. Bu bağlamda idare mahkemesinde istinafın yaklaşık 1 yıl sürdüğü söylenebilir.
İdare mahkemesi idari yargılama kanuna göre yargılama yapan mahkemelerdir. İdare kelimesinden de anlaşılacağı üzere bu yargılamada taraflardan birini idare oluşturur. Bu idare ibaresinden kamu kurumları, bakanlıklar, belediyeler anlaşılabilir.
İdare mahkemelerde dava, mahkemeye bir dilekçe sunulmasıyla açılır. Bu dilekçede tarafların adı ve soyadı, T.C kimlik numaraları, davaya ilişkin deliller, davaya konu idari işlemin tebliğ tarihi, davaya konu idari işlemin gösterilmesi gerekmektedir.
İdare mahkemesinde dava açma süresi 60 gündür ve bu süre dava konusunun idari uyuşmazlık olduğu durumlarda yazılı bildirimin yapılmasıyla başlar. Vatandaşların süreler konusunda diğer merak ettikleri durum ise istinaf ve temyiz süreleridir. İdari yargılamada istinaf ve temyiz süreleri gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 30 gündür.
İdari dava, dava dilekçesinin mahkemeye sunulmasıyla başlar. İlk olarak dilekçeler teatisi bulunmaktadır. Davacı taraf, dava dilekçesi ve savunmaya cevap dilekçesi olmak üzere 2 kez, davalı ise birinci ve ikinci savunma olmak üzere ikiz kez dilekçe sunabilmektedir. Davacının dava dilekçesi sunmasının ardından davalı süresi içerisinde ilk savunma dilekçesi sunmaması halinde dilekçeler teatisi tamamlanmış sayılır ve taraflar savunmaya cevap dilekçesi ve ikinci savunma dilekçesi sunamazlar. Bunun yanı sıra davalının ilk savunma dilekçesi sunmasının ardından davacının süresi içerisinde savunmaya cevap dilekçesi sunmaması halinde de dilekçeler teatisi tamamlanır ve davalı ikinci savunma dilekçesi sunamaz.
Dilekçeler teatisinin bitmesinin ardından taraflardan biri dilekçelerinde duruşma yapılmasını talep etmişse duruşma için uygun bir tarih verilir. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 17.maddesinde yer alan “Danıştay ile idare ve vergi mahkemelerinde açılan iptal ve yirmibeşbin Türk Lirasını aşan tam yargı davaları ile tarh edilen vergi, resim ve harçlarla benzeri mali yükümler ve bunların zam ve cezaları toplamı yirmibeşbin Türk Lirasını aşan vergi davalarında, taraflardan birinin isteği üzerine duruşma yapılır” hükmüne göre taraflardan birinin dilekçesinde duruşma yapılmasını istemesi halinde duruşma yapılmak zorundadır. İdare mahkemesinin bu durumda takdir yetkisi bulunmamaktadır. Mahkeme tarafından bu duruma uyulmaması halinde ilgilinin adil yargılanma hakkının ihlali meydana gelebilmektedir.
İdari yargıda istinaf süresi ve temyiz süreleri aynıdır. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 45.maddesinde istinaf süresi, 46.maddesinde ise temyiz süresi gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 30 gün olarak hükme bağlanmıştır.
İdari merci tecavüzü aslen 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununda yer alan bir tabir değildir. Doktrinde de tanım konusunda çeşitli farklılıklar bulunmaktadır. Ancak genel olarak idari merci tecavüzü “Bir idari işlemin,idari davaya konu olabilmesi için, eğer varsa yasalarda öngörülmüş olan idaribaşvuru yollarının tüketilmesi ve işlemin idari kesinlik kazanması gerekir. Bukoşula uyulmadan açılan idari davaya ait dosya idari mercii tecavüzü nedeniile görevli idari mercie yargı yerince gönderilir” olarak tanımlanabilir. Tanımdan anlaşılabileceği üzere 2577 sayılı İdari Yargılama Kanununun 13.maddesi uyarınca dava açmadan önce idareye başvurunun zorunlu unsur olduğu tam yargı davasında, dava açmadan önce idareye başvurulmaması durumunda idari merci tecavüzü meydana gelecektir. Bu durumda dava usul yönünden reddedilecektir. Bu durum ise dava sürecini kendisi yürütmek isteyen vatandaşlar açısından olumsuzluk teşkil etmektedir. Dolayısıyla bu tür davalarda süreci bir idare hukuku avukatıyla yürütmekte fayda bulunmaktadır.
İdare hukuku düzenlediği alanlar itibariyle oldukça geniş ve fazlaca kişiye etkisi dokunan bir alandır. Bu noktada açılacak iptal davası veya tam yargı davalarında işinde uzman ve konuya hâkim bir avukat ile süreci yönetmek oldukça önemlidir. Zira idare hukuku dava açma süreleri kısa olan ve dava açma şartları daha sıkı şekil şartlarıyla düzenlenen bir alandır. Davalı tarafın idare yani devlet kurumları olduğu düşünüldüğünde hak kaybına uğramamak için daha dikkatli araştırma yapılmalıdır ve vekilliğinizi üstlenecek avukat daha özenli seçilmelidir. Ankara İdare Hukuku Avukatı MDM Hukuk takip edin.
Ankara İdare Hukuku Avukatı hakkında daha detaylı bilgi için bizimle iletişime geçin.
MDM Hukuk ve Danışmanlık; Ankara merkezli faaliyet gösteren bir avukatlık bürosudur.
Büromuz; ülke genelinde avukatlık mesleğinin yasal ve etik değerleri çerçevesinde hukukun bir çok alanında yetkin kadrosuyla avukatlık ve danışmanlık hizmeti sunmaktadır.
Bu web sitesi ve içindeki bilgiler, Türkiye Barolar Birliği’nin meslek kurallarına göre ve özellikle reklam yasağına uygun olarak tasarlanmıştır. MDM HUKUK & DANIŞMANLIK web sitesinin tüm bilgi ve materyaller sadece bilgilendirme olup bunların tamamına veya bir kısmına dayanılarak yapılan işlemlere, eylemlere ve bunların sonuçlarına ilişkin hiçbir sorumluluk kabul edilmez. Söz konu bilgilerin aktarılması ile kullanıcılar ve web tarayıcıları ile MDM HUKUK & DANIŞMANLIK arasında bir avukat-müvekkil ilişkisi yaratılması amaçlanmamıştır ve bilgilerin bu kişilerce alınması hiçbir şekilde bu yönde bir ilişki oluşturmayacaktır. Müvekkiller veya okuyucular hiçbir şekilde mevcut duruma ve özelliklerine ilişkin olarak uygun hukuki veya başka herhangi bir profesyonel görüş almadan, MDMHUKUK & DANIŞMANLIK web sitesinde yer alan herhangi bir hususa dayanarak bir eylemde bulunmamalıdır. MDM HUKUK & DANIŞMANLIK, bu web sitesi aracılığıyla ulaşılan üçüncü kişilere ait içeriklerden hiçbir şekilde sorumlu değildir.
MDM Hukuk ve Danışmanlık Tüm Hakları Saklıdır.