Soruşturmaya Yer Olmadığına Dair Karar Nedir
![SYOK Nedir? Nasıl İtiraz Edilir?](https://mdmhukuk.com/wp-content/uploads/2023/02/SYOK-Nedir-Nasil-Itiraz-Edilir-1200x480.png)
Makale Başlıkları
Ceza Hukukunda Yargılama Evreleri
Medeni hukuk yargılamasında olduğu gibi ceza hukuku yargılamasında da birtakım usul evreleri bulunmaktadır. Bu usul işlemleri 5271 sayılı Ceza Muhakemeleri Kanunu ile detaylı olarak düzenlenmiştir. Ceza hukukunda yargılama evreleri soruşturma ve kovuşturmadır.
Başvuruda yetkili makamlar olan savcılık veya kolluk kuvvetlerine bir suç işlendiğine dair ihbar yapılması, şikâyet veya başka bir yolla bu suça dair izlenimin oluşması hallerinde yetkili merciler olayla ilgili araştırma ve incelemelere başlamaktadır.
Suç şüphesinin öğrenilmesinden itibaren yapılan araştırma neticesinde düzenlenen iddianame kabul edilene kadar geçen evre soruşturma evresidir.
Araştırma neticesinde hazırlanan iddianame görevli ve yetkili mahkemeye sunulur. İddianamenin kabulü halinde soruşturma evresi tamamlanarak kovuşturma evresine geçilmiş olur. Bu makalemizde genel olarak soruşturma evresinin üzerinde durulacak olup kovuşturma evresinin detaylarına değinilmeyecektir.
Kovuşturma evresine dair daha detaylı bilgi edinmek için sitemizde bulunan Kovuşturmaya Yer Olmadığına Dair Karar Nedir? Nasıl İtiraz Edilir? başlıklı makalemize göz atabilirsiniz.
Soruşturma Evresi
Yetkili makamlara yapılan ihbar, şikâyet veya öğrenme yoluyla Cumhuriyet savcısının araştırma şeklinde yaptığı işlemler soruşturma evresine dâhildir.
Araştırmaya başlanabilmesi için cumhuriyet savcısında suçun işlendiğine dair makul şüphenin oluşması gerekir. Makul (basit) şüphenin ardından araştırma aşamasına geçilir.
Araştırma aşamasında cumhuriyet savcısında kamu davası açılmasına yer olup olmadığına dair yeterli şüphe oluşmuşsa savcı iddianameyi düzenler. Soruşturmanın gizli, yazılı ve hızlı bir şekilde yapılması esastır.
Her ne kadar kovuşturma evresine geçildikten sonra cumhuriyet savcısının davada taraf olarak yer aldığı görülse de soruşturma aşamasını yürüten savcı tarafsız olmak zorundadır. Bu nedenle örneğin araştırma aşamasında şüphelinin aleyhine olan delilleri topladığı gibi lehine olan delilleri de toplaması gerekir.
Soruşturma evresindeki tüm işlemler soruşturmanın yazılılığı ilkesi gereği yazılı olarak yapılır ve tutanağa bağlanır. Soruşturma işlemleri, soruşturmanın selametini sağlamak açısından gizli olarak yapılmalıdır.
Soruşturma aşamasında savcı delillerin toplanması, ifadelerin alınması, keşif ve bilirkişi incelemelerinin yapılması için gerekli emirleri verir ve bu aşamada aracı olarak kolluk vb. kamu görevlileri aracılık yaparlar. Aynı zamanda savcı soruşturmayı yürütürken gözaltı, yakalama, elkoyma gibi tedbirlere de başvurabilir.
Her ne kadar soruşturma evresinin gizliliği esas kural olsa da soruşturma evresinde şüphelinin savunma hakkını kullanabilmesi bakımından avukat yardımından yararlanma, ifade ve sorgu sırasında avukatının bulunmasını talep etme gibi hakları saklıdır.
Soruşturma Evresinin İlkeleri
Cumhuriyet savcılığı ve kolluk makamları gibi soruşturma mercilerinin, soruşturma işlemlerini yaparken uymakla mükellef oldukları birtakım ilkeler bulunmaktadır.
Bu ilkeler başlıca; soruşturmanın kamusallığı ilkesi, soruşturmanın mecburiliği ilkesi, soruşturmanın gizliliği ilkesi, soruşturmanın yazılılığı ve adil yargılanma ilkesine uygun yürütülmesi şeklinde sayılabilir.
Soruşturma Yapılmasına Yer Olmadığı (SYOK) Kararı
Kolluk kuvvetlerine veya doğrudan savcıya yapılan ihbar ve şikâyet sonucunda bahse konu ihbar veya şikâyetin niteliği gereği savcılık, işlem yapılmamasına dair karar verebilmektedir.
Bu durumdan savcılık soruşturma yapılmasına yer olmadığına dair karar (SYOK) verecektir. Bu kararın verildiği halde hakkında şikâyet bulunan kişi adına soruşturma yürütülmediği için kendisine şüpheli sıfatı verilmemektedir. Aynı zamanda soruşturma yapılmasına yer olmadığına dair verilen karar ihbar edene veya şikayetçiye bildirilir.
Ceza Muhakemeleri Kanunu’nun 158. Maddesinin 6. Fıkrası gereğince aşağıda sayılacak hallerde soruşturma yapılmasına yer olmadığı kararı verilmektedir: Savcılığa ulaşan ihbar ve şikâyet konusu fiilin suç oluşturmadığının herhangi bir araştırma yapılmasına gerek kalmaksızın açıkça anlaşılması halinde soruşturma yapılmasına yer olmadığına dair karar (SYOK) verilir.
Savcılığa ulaşan ihbar ve şikâyetin soyut ve genel nitelikte olması halinde soruşturma yapılmasına yer olmadığına karar verilir.
Soruşturmaya Yer Olmadığı (SYOK) Kararına İtiraz
İlgili kararın çıkması ve varsa ihbar eden veya şikayetçiye bildirilmesinin ardından bu kişilerin karara itiraz etme hakkı doğmaktadır.
Şikayetçi veya suçtan zarar gören, soruşturmaya yer olmadığına dair kararın kendisine tebliğinden itibaren 15 günlük itiraz süresi vardır. İtiraz başvurusu, kararı veren Cumhuriyet savcısının yargı çevresinde görev yaptığı ağır ceza mahkemesinin bulunduğu yerdeki sulh ceza hâkimliğine yapılır. İtiraz dilekçesinde, kamu davasının açılmasını gerektiren olaylar ve deliller ileri sürülür.
Ceza Muhakemeleri Kanunu’nun 173. Maddesi uyarınca Sulh ceza hâkimliğinin itirazı haklı bulması halinde soruşturma yapılmasına yer olmadığına dair karar kaldırılır, Cumhuriyet savcısı soruşturmayı başlatır ve şüpheli hakkında yeterli şüphe oluşuyorsa iddianame düzenlenerek mahkemeye sunulur.
Ancak, şüpheli hakkında kovuşturmaya başlamayı gerektirecek ölçüde yeterli şüphe oluşmadıysa, savcı tarafından takipsizlik olarak da bilinen kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilir. Böylece, şüpheli hakkında gerekli soruşturma yapılır ancak kovuşturma aşamasına geçilmemiş olur.
Soruşturma Neticesinde İddianame Düzenlenmesi
Savcılık makamı soruşturma sonucunda suç işlendiğine dair yeterli suç şüphesinin oluştuğuna karar verirse şüpheli hakkında iddianame düzenlenerek ceza davası açılır. Görevli ve yetkili mahkemeye sunulan iddianameyle birlikte kamu davası açılmış olur.
Düzenlenen iddianamede şüphelinin kimliği, müdafii, suçtan zarar görenin kimliği, mağdurun veya suçtan zarar görenin vekili, açıklanmasında sakınca yoksa ihbarda bulunan kişinin kimliği, şikâyet edenin kimliği, şikâyetin yapıldığı tarih, isnat edilen suç ve uygulanması gereken kanun maddeleri, isnat edilen suçun işlendiği yer, tarih ve zaman gibi bilgiler, suça ilişkin deliller, şüphelinin tutuklu olup olmadığı tutuklu ise, gözaltına alma ve tutuklama tarihleri ile bunların süreleri bulunur.
İddianamenin sunulduğu yetkili ve görevli ceza mahkemesinin iddianameyi kabul etmesiyle ceza davası açılmış olur.
Emsal Yargı Kararları
Yargıtay 16. Ceza Dairesi, E. 2016/1082 K. 2016/5223 T. 25.10.2016
TÜRK MİLLETİ ADINA
I) Olay: Kişisel verileri hukuka aykırı olarak ele geçirmek veya yaymak, gizliliğin ihlali, iftira, yargı görevini yapanı etkilemeye teşebbüs ve hukuka aykırı olarak kişisel verileri kaydetmek suçlarından şüpheli … hakkında yapılan şikayet üzerine, … Cumhuriyet Başsavcılığınca şüpheli hakkında iddianame tanzim edilerek …
2. Asliye Ceza Mahkemesinde dava açıldığı, Mahkemece yapılan değerlendirmede, Basın Kanunu ile ilgili işlerde görevlendirildiğini ve genel görevli mahkemelerin görevli olduğundan bahisle iddianamenin iade edildiği, … Cumhuriyet Başsavcılığınca da iade üzerine yapılan değerlendirmede şüpheli hakkında kovuşturmaya yer olmadığı kararı verildiği, müşteki Sabiha Keskin vekilinin karara itirazı üzerine, …
2. Sulh Ceza Hakimliğinin 30.09.2014 tarih, 2014/1123 değişik iş sayılı kararı ile itirazın reddine karar verildiği, kesin olan bu karara karşı kanun yararına bozma talebinde bulunulduğu anlaşılmıştır.
II) Kanun yararına bozma istemine ilişkin uyuşmazlığın kapsamı: İddianamenin iadesinden sonra şüphelinin durumu yeniden değerlendirilerek kovuşturmaya yer olmadığına ilişkin karar verilip verilemeyeceği hususudur.
III) Hukuksal Değerlendirme: Ceza Muhakemesi Kanununun 160. maddesinin
1. fıkrasında, “Cumhuriyet savcısı, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hali öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlar.”
2. fıkrasında, “Cumhuriyet savcısı, maddi gerçeğin araştırılması ve adil bir yargılamanın yapılabilmesi için, emrindeki adli kolluk görevlileri marifetiyle, şüphelinin lehine ve aleyhine olan delilleri toplayarak muhafaza altına almakla ve şüphelinin haklarını korumakla yükümlüdür. “
170. maddesinin 2. fıkrasında, “Soruşturma evresi sonunda toplanan deliller, suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturuyorsa; Cumhuriyet savcısı, bir iddianame düzenler.” 172. maddesinin
1. fıkrasında, “Cumhuriyet savcısı, soruşturma evresi sonunda, kamu davasının açılması için yeterli şüphe oluşturacak delil elde edilememesi veya kovuşturma olanağının bulunmaması hâllerinde kovuşturmaya yer olmadığına karar verir.” 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun “İddianamenin iadesi” başlıklı 174. maddesinde;
Mahkeme tarafından, iddianamenin ve soruşturma evrakının verildiği tarihten itibaren onbeş gün içinde soruşturma evresine ilişkin bütün belgeler incelendikten sonra, eksik veya hatalı noktalar belirtilmek suretiyle;
a) 170 nci maddeye aykırı olarak düzenlenen,
b) Suçun sübûtuna etki edeceği mutlak sayılan mevcut bir delil toplanmadan düzenlenen,
c) Önödemeye veya uzlaşmaya tâbi olduğu soruşturma dosyasından açıkça anlaşılan işlerde önödeme veya uzlaşma usulü uygulanmaksızın düzenlenen,
İddianamenin Cumhuriyet Başsavcılığına iadesine karar verilir.
(2) Suçun hukukî nitelendirilmesi sebebiyle iddianame iade edilemez.
(3) En geç birinci fıkrada belirtilen süre sonunda iade edilmeyen iddianame kabul edilmiş sayılır.
(5) İade kararına karşı Cumhuriyet savcısı itiraz edebilir.” hükümleri yer almaktadır.
Yukarıda yer verilen düzenlemelerden de anlaşılacağı üzere, Ceza Muhakemesi Kanununun “soruşturma” başlıklı 2. kitabında, Cumhuriyet savcısının suç soruşturmasına ilişkin süreci nasıl yürüteceği ve kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmesi durumunda, itirazı incelemekle görevli mahkemenin görevleri açık bir şekilde düzenlenmiş bulunmaktadır.
Bu çerçevede, kovuşturmaya yer olmadığına dair kararı itiraz üzerine inceleyen mahkeme, kamu davası açılması için yeterli delil bulunmaması durumunda itirazın reddine, yeterli delil bulunması durumunda itirazın kabulüne veya eksik soruşturma nedeniyle soruşturmanın genişletilmesine karar verebilecektir.
CMK’nın 170/2. maddesine göre kamu davası açılabilmesi için soruşturma aşamasında toplanan delillere göre suçun işlendiğine dair yeterli şüphe bulunması gerekir.
Suç ihbar veya şikayeti yoluyla soruşturma yaparak maddi gerçeğe ulaşma yükümlülüğü ve yetkisi bulunan Cumhuriyet savcısı, soruşturma sonucunda elde edilen delilleri değerlendirerek kamu davası açmayı gerektirir nitelikte yeterli şüphe olup olmadığını takdir edecektir.
Diğer bir deyişle Cumhuriyet savcısı elde edilen delillerin kamu davası açılması için yeterli şüphe oluşturduğu kanaatine varırsa dava açacak, aksi durumda takipsizlik kararı verecektir.
Aksi durumun kabulü her ihbar veya şikayet üzerine Cumhuriyet savcısının kamu davası açmasını gerektirir ki bu kabul lekelenmeme hakkıyla bağdaşmayacak ve kanunun ruhuna uygun düşmeyecektir.
Somut olayda müşteki vekilinin şikayet dilekçesi üzerine … Cumhuriyet Başsavcılığınca yeterli şüphenin bulunduğu kabul edilerek ve somut delil ve vakılara dayanılarak 2014/1644 İddianame numarası ile şüpheli hakkında kamu davası açılması için … 2. Asliye Ceza Mahkemesine dava açılmış,
mahkemece sadece işbölümü değerlendirmesi yapılarak iddianame iade edilmiş olmasına rağmen toplanan deliller itibariyle hukuki durumunda bir değişiklik bulunmayan şüpheli hakkında görevli mahkemeye hitaben iddianame düzenlenmesi gerekirken soruşturma evrakı kapsamı ile uygun olmayacak şekilde kovuşturmaya yer olmadığına dair karara itiraz üzerine … 2. Sulh Ceza Hakimliğince itirazın kabulü yerine yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmediğinden anılan kararın kanun yararına bozulmasına karar verilmesi uygun görülmüştür.
IV ) Sonuç ve karar :
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; … 2. Sulh Ceza Hakimliğinin 30.09.2014 tarihli ve 2014/1123 değişik iş sayılı kararının 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesi uyarınca BOZULMASINA, diğer işlemlerin mahallinde yapılabilmesi için dosyanın Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 25.10.2016 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
Yargıtay 16. Ceza Dairesi, E. 2020/5015 K. 2020/4966 T. 2.10.2020
III-KANUN YARARINA BOZMA İSTEMİNE İLİŞKİN UYUŞMAZLIĞIN KAPSAMI: Şüpheli hakkında düzenlenen iddianamenin, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 174 maddesi gereğince iade edilmesinde ve bu karara karşı yapılan itirazın reddine dair verilen kararda hukuka aykırılık bulunup bulunmadığına ilişkindir.
IV- HUKUKSAL DEĞERLENDİRME: Karar tarihindeki mevzuat şöyledir; 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu Kamu davasını açma görevi Madde 170
(1)Kamu davasını açma görevi, Cumhuriyet savcısı tarafından yerine getirilir.
(2)Soruşturma evresi sonunda toplanan deliller, suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturuyorsa; Cumhuriyet savcısı, bir iddianame düzenler.
(3)Görevli ve yetkili mahkemeye hitaben düzenlenen iddianamede;
a)Şüphelinin kimliği,
b)Müdafii,
c)Maktul, mağdur veya suçtan zarar görenin kimliği,
d)Mağdurun veya suçtan zarar görenin vekili veya kanunî temsilcisi,
e)Açıklanmasında sakınca bulunmaması halinde ihbarda bulunan kişinin kimliği,
f)Şikâyette bulunan kişinin kimliği,
g)Şikâyetin yapıldığı tarih,
h)Yüklenen suç ve uygulanması gereken kanun maddeleri,
i)Yüklenen suçun işlendiği yer, tarih ve zaman dilimi,
j)Suçun delilleri,
k)Şüphelinin tutuklu olup olmadığı; tutuklanmış ise, gözaltına alma ve
tutuklama tarihleri ile bunların süreleri,
gösterilir.
(4)İddianamede, yüklenen suçu oluşturan olaylar, mevcut delillerle ilişkilendirilerek açıklanır.
(5)İddianamenin sonuç kısmında, şüphelinin sadece aleyhine olan hususlar değil, lehine olan hususlar da ileri sürülür.
(6)İddianamenin sonuç kısmında, işlenen suç dolayısıyla ilgili kanunda öngörülen ceza ve güvenlik tedbirlerinden hangilerine hükmedilmesinin istendiği; suçun tüzel kişinin faaliyeti çerçevesinde işlenmesi halinde, ilgili tüzel kişi hakkında uygulanabilecek olan güvenlik tedbiri açıkça belirtilir.
İddianamenin iadesi
Madde 174 – (Değişik: 25.5.2005 – 5353/27 md.)
(1)Mahkeme tarafından, iddianamenin ve soruşturma evrakının verildiği tarihten itibaren onbeş gün içinde soruşturma evresine ilişkin bütün belgeler incelendikten sonra, eksik veya hatalı noktalar belirtilmek suretiyle;
a)170 inci maddeye aykırı olarak düzenlenen,
b)(Değişik:17.10.2019-7188/20 md.) Suçun sübutuna doğrudan etki edecek mevcut bir delil toplanmadan düzenlenen,
c)(Değişik:17.10.2019-7188/20 md.) Önödemeye veya uzlaştırmaya ya da seri muhakeme usulüne tâbi olduğu soruşturma dosyasından açıkça anlaşılan işlerde önödeme veya uzlaştırma ya da seri muhakeme usulü uygulanmaksızın düzenlenen,
d)(Ek:17.10.2019-7188/20 md.) Soruşturma veya kovuşturma yapılması izne veya talebe bağlı olan suçlarda izin alınmaksızın veya talep olmaksızın düzenlenen,
İddianamenin Cumhuriyet Başsavcılığına iadesine karar verilir.
(2)Suçun hukukî nitelendirilmesi sebebiyle iddianame iade edilemez.
(3)En geç birinci fıkrada belirtilen süre sonunda iade edilmeyen iddianame kabul edilmiş sayılır.
(4)Cumhuriyet savcısı, iddianamenin iadesi üzerine, kararda gösterilen eksiklikleri tamamladıktan ve hatalı noktaları düzelttikten sonra, kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilmesini gerektiren bir durumun bulunmaması halinde, yeniden iddianame düzenleyerek dosyayı mahkemeye gönderir. İlk kararda belirtilmeyen sebeplere dayanılarak yeniden iddianamenin iadesi yoluna gidilemez.
(5)İade kararına karşı Cumhuriyet savcısı itiraz edebilir.
Ceza muhakemesinin amacı, maddi gerçeğin insan onuruna yaraşır biçimde araştırılıp bulunmasıdır.
Soruşturma evresinin asıl yetkilisi olan Cumhuriyet savcısı, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hâli öğrenir öğrenmez ceza yargılamasının temel amacı olan maddi gerçeğin ortaya çıkarılması için soruşturmaya başlayacaktır.
CMK’nın 160/1 maddesinde yer alan “bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hâl” ifadesinden de anlaşılacağı üzere belli bir suç şüphesine karşı soruşturmaya başlanılabilmesinin maddi koşulu, o suça ilişkin başlangıç şüphesinin var olmasıdır.
Başlangıç şüphesi, soyut bir izlenimle değil; suçun işlendiği izlenimini uyandıran somut vakıalar ile oluşur. Cumhuriyet savcısı, başlangıç şüphesinin olup olmadığını yani, suçun işlendiği izlenimini uyandıran somut vakıaların bulunup bulunmadığını değerlendirerek soruşturmaya başlayacaktır.
Kısaca, başlangıç şüphesinin bulunup bulunmadığını değerlendirme yetkisi, Cumhuriyet savcısına aittir (Veli Özbek, Nihat M. Kanbur, Koray Doğan, Pınar Bacaksız, İlker Tepe, Ceza Muhakemesi Hukuku, Seçkin Yayınlar, Ankara, 2011, sayfa 186 ve devamı).
Soruşturma evresi sonunda toplanan deliller, suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturuyorsa; Cumhuriyet savcısı iddianame düzenler.
“Yeterli şüphe”, şüphelinin müsnet suçtan yargılanması için gerekli ve yeterli olan şüphe derecesini ifade eder. Bu şüphenin, hukuka uygun olarak elde edilmiş her türlü delile dayanması gerektiğinde kuşku yoktur.
Cumhuriyet savcısı topladığı delillerin iddianame düzenlemek için yeterli olup olmadığını takdir edecek, delilleri olaylarla ilişkilendirerek yeterli şüpheyi ortaya koyacaktır.
Kamu davasının açılmasında yeterli şüpheden bahsedebilmede önemli olan, suçun işlendiğine yönelik tartışılabilirlik ve mahkûmiyetin ne derecede mümkün olabilirliğidir.
5271 sayılı CMK’da düzenlenen iddianamenin iadesi kurumu, uzun süren yargılama süreçlerinin önüne geçilebilmesi ve davaların “tek celse”de bitirilebilmesini temin amacıyla getirilen yeniliklerden biridir. Bunun gerçekleştirilebilmesi, soruşturma safhasında mevcut tüm delillerin toplanmış olması ile mümkündür.
İddianemenin iadesi kurumu şüpheli/sanıkların lekelenmeme haklarını etkin şekilde koruma altına almaktadır. Bu nedenle Anayasanın 36-38. ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddelerinin teminatı mahiyetindedir.
İddianamedeki şekle ilişkin eksiklikler her zaman giderilebilir ancak eksik soruşturma sonucu yeterli suç şüphesi oluşturmayan delillerle kişilere sanık sıfatı yüklenmesi, yargılama sonucunda beraat etmiş olsalar dahi hak ihlaline sebebiyet vereceği göz önünde bulundurulmalıdır.
Aksi takdirde kanun koyucunun suçun subutuna etkili olan bir delil toplanmadan dava açılmasını iade nedeni olarak kabul etmeyeceği aşikardır.
Soruşturma aşamasında toplanan deliller sonucunda yeterli şüphenin oluşmaması durumunda kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmesi, yargılama aşamasında hakim veya mahkemece verilen kararlar ile kanun yolu aşamalarında delillerin hukuka uygunluk denetiminin yapılacağına dair düzenlemelerin yanı sıra, iddianamenin iadesi müessesinin de delilin denetimine olanak tanıdığının kabulü gereklidir.
Ancak Anayasanın 38, 5271 sayılı CMK’nın 206/2 maddelerindeki düzenlemeler kapsamında, bu olanağın çok geniş yorumlanmaması gerektiği CMK’nın 172/1 maddesinin doğal sonucudur.
Madde gerekçesinde de belirtildiği üzere;
“Kamu davasının tek veya zorunlu olduğunda birbirini izleyen oturumlarda ve mümkünse bir günde sonuçlandırılmasını gerçekleştirebilmek amacıyla; iddianamenin, hukuken geçerli ve yeterli delillerin toplanmasından ve dava açma koşullarının gerçekleşmesinden sonra, tüm yönleriyle doğru ve eksiksiz olarak mahkemeye verilmesi gerekmektedir.
Yeterli delil bulunmadan veya toplanmadan âdeta delilsiz davanın açılmış olması ve bunun sonucu olarak mahkemenin soruşturma yapmak zorunluluğunda kalacağının anlaşılması halinde iddianame iade edilecektir…
Deliller kamu davası açmak için yeterli olsa bile, iddianamede bulunması gerekli diğer ve bir bakıma şekli sayılabilecek hususların yer almaması halinde de iade mümkündür…”
7188 sayılı Kanunla yapılan değişiklik gerekçesinde ise; “Maddenin birinci fıkrasının (b) bendinde suçun sübutuna etki edeceği mutlak sayılan mevcut bir delil toplanmadan düzenlenen iddianamenin iadesine karar verileceği hüküm altına alınmıştır.
Söz konusu düzenleme uygulamada hâkimler ve savcılar tarafından farklı yorumlanmaktadır. “Mutlak sayılan mevcut bir delil” ibaresi dikkate alındığında mahkemelerin iade yetkisinin çok sınırlı olduğu ve mutlak olmamakla birlikte suçun sübutuna etki edebilecek deliller toplanmadan açılan iddianamelerin iade edilemediği görülmektedir.
Yargıtay içtihatları da bu yönde gelişmiştir. Bu itibarla, maddeyle yapılan değişiklikle suçun sübutuna doğrudan etki edecek delillerin toplanması sağlanmaktadır. Suçun sübutuna doğrudan etki edecek delil, olayın oluş şekline göre ceza muhakemesi hukuku çerçevesinde belirlenecektir.”
Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; Bilahere açık kimlik bilgileri ile ifade veren tanığın, iddianameye dayanak teşkil eden gizli tanık sıfatıyla daha önce verdiği ifadesinde özetle;
“Tahsildar… veya Tanju isimli Maliyede vezne olarak görev yapan kişi, bu kişi kilolu, yaklaşık 40-45 yaşlarında, buğday tenli, 165-170 cm boylarında, sanırım gözlük kullanmakta” demesi üzerine 28.04.2017 tarihli araştırma raporuna göre anılan kurumda… isimli bir şahsın bulunmadığı ancak şüpheli sıfatı ile hakkında iddianame düzenlenen Tanju adlı şahsın bulunduğunun tespit edilmiş olmasına,
5726 sayılı Kanun’un 9/8 maddesi gereğince tek başına hükme esas alınamayacak olan gizli tanığın açık kimlik bilgileri ile verdiği sonraki ifadesinde önceki beyanlarından döndüğünün anlaşılmasına ve şüphelinin müsnet suçu işlediğine dair yeterli şüpheyi ortaya koyan başkaca delilin ikame olunamamasına nazaran iddianamenin iadesinde ve itiraz üzerine verilen redde ilişkin merci kararlarında hukuka aykırılık bulunmadığından talebin reddine karar vermek gerekmiştir.
V-SONUÇ: Açıklanan sebeplerle;
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 30.06.2020 tarih ve 2020/54874 sayılı kanun yararına bozma isteğinin, CMK’nın 309. maddesi uyarınca REDDİNE,
dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 02.10.2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.