Cezanın Belirlenmesi İşlemi Nasıl Yapılır?
Makale Başlıkları
Cezanın Belirlenmesi İşlemi Nasıl Yapılır?
Hukuk dünyasında cezanın belirlenmesi süreci, adaletin sağlanmasında kritik bir rol oynar. Bu süreç, suçun niteliğine, şiddetine ve etkilediği kişilere göre değişkenlik gösterir. Bu makalede, “cezanın belirlenmesi işlemi nasıl yapılır?” sorusunu ele alacağız.
Türk Ceza Kanunu ve ilgili mevzuatlar ışığında, ceza hukukunun bu temel sürecini inceleyeceğiz. Cezanın belirlenmesinde etkili olan unsurlar, suçun ağırlığı, faillerin kişisel durumları ve suçun toplum üzerindeki etkileri gibi faktörler dikkate alınarak açıklanacak. Ayrıca, cezanın belirlenmesinde hâkimin takdir yetkisi, yasal sınırlamalar ve karar uygulamada aşamalar da detaylı bir şekilde incelenecektir.
MDM Hukuk Bürosu’nun alanında uzman avukatları tarafından sunulan bu makale, okuyuculara ceza hukukunun bu önemli yönü hakkında kapsamlı ve güncel bilgiler sağlayarak, hukuki süreçlerin daha iyi anlaşılmasına katkıda bulunacaktır.
Geçmişten günümüze cezanın belirlenmesi işlemi, cezanın bireye özel olması hakkında birçok makale yazılmıştır. Bu konuda birden çok mahkeme kararı ve içtihatları bulunmaktadır. Takdir edersiniz ki herkese aynı cezanın uygulanması adaleti sağlamak hususunda olumsuz bir izlenim yaratacaktır.
Kanunda düzenlenmiş olan şahsi cezasızlık sebepleri, hâkimin takdir yetkisini kullanma hakkının olması vb. hususların dikkate alınması gerekmektedir. Ceza kavramına ve cezanın esaslı unsurlarına değinelim. Ceza kavramı hukuk düzeninde haksızlığı meydana getiren kişinin kanunda düzenlenen sınırlar çerçevesinde kişiye yaptırım uygulanması işlemidir.
Cezanın temel esaslarından ilki kanunilik ilkesidir. Kanunilik ilkesi gereğince kanunda düzenlenmemiş hiçbir eylem sebebiyle kişiye ceza verilemez.
Cezanın belirlenmesi hususunda kıyas yasağı vardır. Bir diğer esas ise şahsilik ilkesidir. Kişinin suç teşkil eden kendi fiili dolayısıyla ceza almasınıdır. Son olarak bakacağımız esaslı unsur ise kanun önünde eşitlik ilkesidir.
Bu ilkeye göre suçu işleyen kişiye verilecek olan ceza suçun işleniş biçimindeki nicelik ve niteliklere göre doğru orantılı olarak verilmelidir. Yani kişinin dini, ırkı, cinsiyeti veya ekonomik durumu gibi sebepler cezanın belirlenmesi işleminde etkin rol oynamamaktadır.
Hâkim soyut cezayı somut olayın nitelik ve niceliklerine göre cezayı belirler. Temel cezanın belirlenmesi yargılanma sürecinin sona ermesiyle yapılan ilk işlemdir.
Temel cezanın belirlenmesinden sonra cezada indirim ve artırım yapılabilir bu durumda ceza artık kişi yönünden somutlaşmış olacaktır. Yani cezanın belirlenmesi işlemli aslında kanundaki soyut cezanın somut hale getirilerek bireyselleşmesidir.
Soyut ceza dediğimiz husus kanunda ceza için belirlenen alt ve üst sınırlardır. Somut ceza ise iyi bir muhakeme sonucu soyut cezanın mahkeme tarafından somut olaya uygulanmasıyla belirlenir. Kısacası temel cezanın yani soyut cezanın belirlenmesiyle birlikte kanunda öngörülen sınırlar çerçevesinde faile ve somut olaya göre uyarlanması işlemi cezanın belirlenmesi işlemi olarak karşımıza çıkmaktadır.
Cezanın Soyut ve Somut Olarak Belirlenmesi Farkı Nedir?
Cezaların soyut ve genel olarak belirlenmesi kanun koyucuyu bağlamaktadır. Kanun koyucu genel üst sınırın üzerinde bir ceza miktarına hüküm veremez. Suçun karşılığı olan ceza türünün gösterilmesi ancak miktarın gösterilmemesi halinde o cezaya ilişkin genel sınırlar dikkate alınmak zorundadır.
Cezanın somut belirlenmesi ise; sırasıyla ceza türünün belirlenmesi, kanunda belirlenen alt ve üst sınırlara göre temel cezanın belirlenmesi işlemi, suçun olası kast veya bilinçli taksirle işlenmiş olması halinde buna uygun cezanın belirlenmesi, suçun nitelikli hallerinin uygulanması şeklinde olmaktadır.
Sayılan belirlemelerden sonra, teşebbüs, iştirak, zincirleme suç, haksız tahrik, yaş küçüklüğü, akıl hastalığı ve cezada indirim yapılmasını gerektiren şahsi sebeplere ilişkin hükümlerin uygulanması ile birlikte ulaşılan sonuç cezanın belirlenmesi olacaktır.
TCK m. 61 de hakimin somut olayda cezayı nasıl belirleyeceği açık bir şekilde gösterilmiştir.
Temel cezanın belirlenmesindeki ölçütlere şunlardır:
- (1) Hâkim somut olayda;
- a) Suçun işleniş şeklini
- b) Suçun işlenmesinde kullanılan araç ve gereçleri
- c) Suçun işlendiği zamanı ve yeri
- d) Suçun konusunun içeriğini ve önemini
- e) Meydana gelen zarar veya tehlikenin ağırlığını,
- f) Failin kast veya taksire dayalı kusurunun ölçütü,
- g) Failin güttüğü amaç ve saiki, hususları göz önünde bulundurarak, işlenen suçun kanuni tanımında öngörülen cezanın alt ve üst sınırı çerçevesinde kalarak temel cezayı belirleyecektir.
- (2) Suçun olası kastla ya da bilinçli taksirle işlenmesi durumunda bu sebepten indirim veya artırım, birinci fıkra hükmüne göre belirlenen ceza üzerinden yapılır.
- (3) Birinci fıkrada belirtilen hususların suçun unsurunu oluşturduğu durumlarda, bunlar temel cezanın belirlenmesinde ayrıca göz önünde bulundurulmaz.
- (4) Bir suçun temel şekline göre daha ağır veya daha az cezayı gerektiren birden fazla nitelikli hallerin gerçekleşmesi durumunda; temel cezada önce artırma işlemi sonra indirme işlemi yapılır.
- (5) Yukarıdaki fıkralara göre belirlenen ceza üzerinden sırasıyla teşebbüs, iştirak, zincirleme suç, haksız tahrik, yaş küçüklüğü, akıl hastalığı ve cezada indirim yapılmasını gerektiren şahsi sebeplere ilişkin hükümler ile takdiri indirim nedenleri uygulanarak bunların sonucunda ceza belirlenir.
- (6) Hapis cezasının süresi gün, ay ve yıl hesabıyla belirlenecektir. Bir gün, 24 saat; bir ay, 30 gündür. Yıl, resmi takvime göre hesap edilir. Hapis cezası için bir günün, adlî para cezası için bir Türk Lirasının artakalanı hesaba katılmaz ve bu cezalar infaz edilmez.
- (7) Süreli hapis cezasını gerektiren bir suçtan dolayı bu madde hükümlerine göre belirlenen sonuç ceza, 30 yıldan fazla olamaz.
- (8) Adlî para cezası hesaplanırken, bu madde hükmüne göre cezanın belirlenmesi ve bireyselleştirilmesine yönelik artırma ve indirimler, gün üzerinden yapılacaktır. Adlî para cezası, belirlenen sonuç gün ile kişinin bir gün karşılığı ödeyebileceği miktarın çarpılması suretiyle bulunur.
- (9) Adlî para cezasının seçimlik ceza olarak öngörüldüğü suçlarda bu cezaya ilişkin gün biriminin alt sınırı, o suç tanımındaki hapis cezasının alt sınırından az; üst sınırı da, hapis cezasının üst sınırından fazla olamaz.
- (10) Kanunda açıkça yazılmış olması gerekir aksi taktirde cezalar ne artırılabilir, ne eksiltilebilir, ne de değiştirilebilir.
Cezanın Belirlenmesini Etkileyen Faktörler Nelerdir?
I. Seçenek Yaptırımların Uygulanması. Örneğin; Kısa Süreli Hapis (TCK m.50)
- (1) Kısa süreli hapis cezası, suçlunun kişiliğine, sosyal ve ekonomik durumuna, yargılama sürecinde duyduğu pişmanlığa ve suçun işlenmesindeki özelliklere göre;
- a) Adlî para cezasına,
- Örneğin; 100 gün hapis karşılığı için her bir gün 10 tl adli para cezası ödemesi kararlaştırılmış olsun. Bu durumda kişinin 100×10=1000 tl adli para cezası ödemesi gerekecektir. Hapis cezasının adli para cezasına çevrilmesinde dikkat edilmesi gereken husus bu cezaya ilişkin gün biriminin alt sınırı, o suç tanımındaki hapis cezasının alt sınırından az olamaz. Üst sınırı da, hapis cezasının üst sınırından fazla olamaz.
- b) Mağdurun veya kamunun uğradığı zararın aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle, tamamen giderilmesine,
- c) En az iki yıl süreyle, bir meslek veya sanat edinmeyi sağlamak amacıyla, gerektiğinde barınma imkanı da bulunan bir eğitim kurumuna devam etmeye,
- d) Mahkûm olunan cezanın yarısından bir katına kadar süreyle, belirli yerlere gitmekten veya belirli etkinlikleri yapmaktan yasaklanmaya,
- e) Sağladığı hak ve yetkiler kötüye kullanılmak suretiyle veya gerektirdiği dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davranılarak suç işlenmiş olması durumunda; mahkûm olunan cezanın yarısından bir katına kadar süreyle, ilgili ehliyet ve ruhsat belgelerinin geri alınmasına, belli bir meslek ve sanatı yapmaktan yasaklanmaya,
- f) Mahkûm olunan cezanın yarısından bir katına kadar süreyle ve gönüllü olmak koşuluyla kamuya yararlı bir işte çalıştırılmaya, çevrilebilir.
- Bu gibi hususlar failin lehine olacaktır.
II. Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması
Bu hususta da CMK m. 231 incelenmelidir. Bu kararın verilebilmesi için bazı şartlar öngörülmüştür. Bunlar;
- a) Sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûm olmaması gerekmektedir.
- b) Mahkemece, sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları göz önünde alınarak yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaate varılması gerekmektedir,
- c) Suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararın, aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesi gerekir.
Bu hususlara rağmen sanığın kabul etmemesi durumunda hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilemez.
III. Kişiye zorunlu seçenek yaptırımı uygulanabilir.
IV. Lehe aleyhe kanun değerlendirmesi yapılabilir ve uygulanabilir.
V. Kusur yeteneğini etkileyen sebepler incelenir. Örneğin yaş küçüklüğü, akıl hastalığı gibi.
VI. Olası kast ve bilinçli taksir haline göre olarak ceza oranına indirim veya artırım uygulanabilir.
VII. Nitelikli hal tespitine göre aynı şekilde cezada indirim veya artırım yapılır.
Bahsedilen hususlara göre cezayı belirleme sürecinde aktif süjenin hâkim olduğunu ve somut olaya göre kanunda belirtilen sınırlara ve ilkelere göre hareket edeceğini anlamış bulunmaktayız.
Emsal Yargı Kararları
Yargıtay 4. Ceza Dairesi, E. 2009/12946 K. 2009/12912 T. 29.6.2009
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede başkaca nedenler yerinde görülmemiştir. Ancak;
- 1-Sanığın yakalanmasına ilişkin düzenlenen belgelerin, denetime esas olacak şekilde dosya içinde bulunmaması,
- 2-Firar suçunun oluştuğu tarihten iki gün sonra yakalandığını belirten sanık hakkında temel ceza belirlenirken, suçun işleniş biçiminin ne şekilde olumsuz bulunduğu açıklanmadan ve TCY.nın 61/1.maddesinde yer almayan “sanığın geçmişteki hali, suç işleme hususundaki eğilimi, şahsi ve sosyal durumu”da gerekçe gösterilerek, cezanın en üst sınırdan belirlenmesi,
- 3-Sanığın “kişiliği, sosyal ve ekonomik durumu, yargılama sürecinde duyduğu pişmanlık ve suçun işlenmesindeki özelliklere” göre TCY.nın 50.maddesinin uygulanıp uygulanmaması hususunda bir karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, hiçbir yasal gerekçe gösterilmeden, anılan Yasa maddesinin uygulanmaması,
Yasaya aykırı, sanık Hacı Emin Yelmer’in temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden tebliğnamedeki onama düşüncesinin reddiyle HÜKMÜN BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 29.06.2009 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Yargıtay 8. Ceza Dairesi, E. 2008/13815 K. 2010/13259 T. 30.11.2010
Yapılan duruşmaya, toplanıp karar yerinde gösterilen kanıtlara, gerekçe ve takdire göre suçun kanıtlanmasında ve nitelendirilmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığından bu hususlara yönelik temyiz itirazları yerinde görülmemiştir, ancak:
1-Sanığa verilen temel cezanın 5237 sayılı TCK.nun 61. maddesi uyarınca,
“somut olayda suçun işleniş biçimi, suçun işlenmesinde kullanılan araçlar suçun işlendiği zaman ve yer, suçun konusunun önem ve değeri, meydana gelen zarar veya tehlikenin ağırlığı, failin kast veya taksire dayalı kusurunun ağırlığı, failin güttüğü amaç ve saiki” şeklinde sayılan cezanın bireyselleştirme ölçütlerinden birine veya bir kaçına dayanılarak ele geçen silah sayısı nazara alınıp TCK.nun 3/1. madde ve fıkrasında yer alan orantılılık ilkesi de gözetilmek suretiyle, ceza tayini yoluna gidilmesi gerekirken, sanık hakkında”
suç işleme eğilimi, geçmiş yaşamı ve önceki mahkûmiyeti”nden söz edilerek yasal olmayan gerekçe ile yazılı biçimde hüküm kurulması,
2-5237 sayılı TCK.nun 62. maddesi uyarınca “failin geçmişi, sosyal ilişkileri, fiilden sonraki ve yargılama sürecindeki davranışları, cezanın fail üzerindeki olası etkileri” gibi hususlar karar yerinde tartışılmadan sanık hakkında “başkaca artırım ve indirim sebeplerinin uygulanmasına yer olmadığına” karar verilmesi,
3-Sanık hakkında 5237 sayılı TCK.nun 53. maddenin 1. fıkrasına göre uygulama yapılırken, “a, b, d ve e bentlerinde sayılan haklarından mahkum olduğu hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar, c bendinde sayılan kendi altsoyu üzerindeki velayet hakkı, vesayet veya kayyımlığa ait haklarından ise koşullu salıverilmeye kadar yoksun bırakılmasına” karar verilmesi gerektiği gözetilmeden “5237 sayılı TCK.nun 53/1. maddesindeki hakları kullanmaktan yoksun bırakılmasına” karar verilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı (BOZULMASINA), 30.11.2010 gününde oybirliği ile karar verildi.