Devlet Sırlarından Yararlanma, Devlet Hizmetlerinde Sadakatsizlik Suçu – TCK 333
Makale Başlıkları
Devlet Sırlarından Yararlanma, Devlet Hizmetlerinde Sadakatsizlik Suçu – TCK 333
Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 333. Devlet Sırlarından Yararlanma ve Sadakatsizlik Suçu, devlet güvenliği ve kamu düzeni için çok önemlidir. Bu makale, TCK 333 kapsamında işlenen suçların hukuki yapısını, bu suçların toplum ve devlet üzerindeki etkilerini ve yargı kararlarını detaylı bir şekilde ele alacaktır.
Devlet sırlarının korunmasının yanı sıra, devlet hizmetlerindeki görevlilerin bu sırlara karşı göstermesi gereken sadakat ve sorumluluk duygusu, bu suçun temelini oluşturur. Gerek sivil gerekse askeri alanlarda devlet sırlarının korunması ve sadakatsizlikle mücadele, ulusal güvenlik açısından hayati bir önem taşımaktadır.
MDM Hukuk Bürosu olarak, bu konuda derinlemesine bir bilgi sunmayı hedefleyen bu makalede, TCK 333 maddesinin uygulanışı, cezai sonuçları ve bu suçun önlenmesi için alınabilecek tedbirler ayrıntılı bir şekilde incelenecektir.
Türk Ceza Kanunun Yedinci Bölümünde yer alan Devlet Sırlarına Karşı Suçlar ve Casusluk başlığı altında madde 333’te ifade edilen Devlet Sırlarından Yararlanma, Devlet Hizmetlerinde Sadakatsizlik Suçu devletin güvenliğini sağlamak ve belli başlı kanunda bahsedilen yeniliklerin gizliliğini korumak maksadıyla düzenlenmiştir. Genel kapsamıyla bu madde ile korunan hukuki değer; devletin çıkarları güvenliği ve savunması demek isabetli olacaktır. Keza aynı şekilde yetkili ve görevli kişinin bunu sadakatle yerine getirmesi amaçlanmıştır.
Devlet Sırrı Ne Demektir?
TCK ve CMK devlet sırlarına ilişkin hükümler düzenlemiştir. CMK madde 47ye göre devlet sırlarına tanıklık eden bir kişinin bu bilgileri mahkemeye karşı gizli tutamayacağı ve tanığın sadece ve sadece görevli mahkemenin hakimi veya heyeti tarafından dinlenebileceği hususu düzenlenmiştir.
Bu düzenlemeyle birlikte amaçlanan devletin organlarının, kurum ve kuruluşlarının içerisinde bulunan kişilerin takdirlerine göre hareket edip yargıdan bu bilgilerin saklanmasına vesile olup yerini, unvanını, rütbesini kullanan kişilerin, kullandıkları Devlet erkinin arkasına sığınarak, suç işlemelerinin önüne geçmek istenmiştir.
Devlet Sırlarından Yararlanma Ne Demektir?
Devlet memurları veya devlet görevlilerinin görevleri dolayısıyla bilgi edindikleri ve devletin güvenliği için gizli kalması gereken edindikleri yeni keşifleri ve yenilikleri kişinin kendi veya başkası yararına kullanmasıdır.
Devlet Hizmetlerinde Sadakatsizlik Suçu Ne Demektir?
Yabancı bir devlette görevlendirilen kişinin görevi kapsamında devlet güvenliğine aykırı davranması durumudur. Devletin dış ilişkileri ve diplomatik işlemleri sırasında oluşabilecek sadakatsizlik ve görevi kötüye kullanma durumlarını baz almaktadır.
Devlet Sırlarından Yararlanma, Devlet Hizmetlerinde Sadakatsizlik Suçunun Unsurları ve Nitelikli Hali ve Cezası Nedir?
Devlet Sırlarından Yararlanma; devlet memurları veya devlet görevlilerinin görevleri dolayısıyla bilgi edindikleri ve devletin güvenliği için gizli kalması gereken edindikleri yeni keşifleri ve yenilikleri kişinin kendi veya başkası yararına kullanmasıdır demiştik. Bu suçu işleyenler kamu görevlisi olabileceği gibi görevi gereği bu sırlara erişim hakkı olan kişiler de olabilmektedir.
Buna göre kanun hilafında hareket eden kişiler için beş yıldan on yıla kadar hapis ve üçbin güne kadar adlî para cezası ile cezası hükmedilmiştir. (TCK m.333/1)
Devlet sırlarından yararlanma suçunun nitelikli hali ise “Bu eylem, Türkiye ile savaş halinde bulunan bir devletin yararına işlenir veyahut Devletin savaş hazırlıklarını, savaş sürecini veya askeri hareketlerini tehlikeye sokacak nitelikte ise, faile müebbet hapis cezası verilir” şeklinde düzenlenmiştir. (TCK m.333/2)
Devlet Hizmetlerinde Sadakatsizlik; “Türkiye Devleti tarafından yabancı bir memlekette Devlete ait belirli bir işi görmek için görevlendirilen kişi, bu görevi sadakatle yerine getirmediği ve bu fiilinden dolayı zarar meydana geldiği takdirde faile beş yıldan on yıla kadar hapis cezası verilir.” şeklinde düzenleme yapılmıştır. (TCK m.333/3)
Madde 333’te tanımlanan suçların işleneceğini haber alıp veya bilip de bunları zamanında yetkili kişilere veya birimlere ihbar etmeyenler için, suç teşebbüs aşamasında kalmış olsa bile altı aydan iki yıla kadar hapis cezası verilir.
Devlet Sırlarından Yararlanma, Devlet Hizmetlerinde Sadakatsizlik Suçunda Hapis Cezası Adli Para Cezasına Çevrilebilir Mi?
Bilindiği üzere hapis cezasını adli para cezasına çevirme yalnızca kısa süreli hapis cezalarında uygulama alanı bulur. Hapis cezasının 1 yıl veya daha az bir ceza olması gerekmektedir.
Bahsedilen suçun basit hali için beş yıldan on yıla kadar hapis cezası, nitelikli hali için müebbet hapis cezası hükmedildiğinden hapis cezasının adli para cezasına çevrilmesi mümkün değildir.
Devlet Sırlarından Yararlanma, Devlet Hizmetlerinde Sadakatsizlik Suçunda Şikayet Ve Zamanaşımı Süresi Nedir?
Devlet Sırlarından Yararlanma, Devlet Hizmetlerinde Sadakatsizlik Suçu şikayete tabi suçlar kategorisinde olmadığından savcılık tarafından resen soruşturacaktır. Dava zamanaşımı süresi suçun basit haline ve nitelikli haline göre değişiklik göstermektedir.
Birinci fıkrada düzenlenen suçun basit hali açısından 15 yıl, ikinci fıkrada düzenlenen nitelikli hal için 25 yıl, üçüncü fıkrada düzenlenen suçun basit hali açısından 15 yıl, dördüncü fıkrada yani ihbar etmeyen kişileri ilgilendirmesi bakımından 8 yıllık dava zamanaşımı süresi bulunmaktadır.
Devlet Sırlarından Yararlanma, Devlet Hizmetlerinde Sadakatsizlik Suçunda Yargılama Usulü ve Görevli Mahkeme Nedir?
Yargılama yapmak için görevli mahkeme Ağır Ceza Mahkemesidir. Cumhuriyet savcısı resen soruşturacağı için soruşturma sonucu KYOK kararı verebilir veya kovuşturma evresine geçildiyse basit yargılama usulüne göre yargılama yapılabilir.
Devlet Sırlarından Yararlanma, Devlet Hizmetlerinde Sadakatsizlik Suçunda Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması Kararı Verilebilir Mi?
Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının verilebilmesi için faile verilen ceza, 2 yıl veya daha az süreli hapis veya adli para cezası olmalıdır, gerekli olan koşullar sağlandığı takdirde HAGB kararı verilebilir. Devlet Sırlarından Yararlanma, Devlet Hizmetlerinde Sadakatsizlik Suçunda hapis cezasının süresi bu düzenlemeye uymadığından HAGB kararı verilemeyecektir.
Devlet Güvenliğini Tehdit Eden Fenni Keşif ve Yeni Buluşların Kullanımı
Günümüzde, devletin güvenliğini ilgilendiren fenni keşif ve yeni buluşlar, sadece ilerlemeyi temsil etmekle kalmaz, aynı zamanda çeşitli riskleri de beraberinde getirir. Özellikle, bu tür bilgilerin yanlış ellere geçmesi veya kötüye kullanılması, ulusal güvenlik için ciddi tehditler oluşturabilir.
Bu bağlamda, devletin güvenliğini tehlikeye atan fenni keşif ve yenilikleri, kendisinin veya başkasının yararına kullanan veya kullanılmasını sağlayan kişiler, yasalara göre ciddi sonuçlarla karşı karşıya kalır. Öğrenilen bilgilerin gizliliğini koruma sorumluluğu, bu alanda suçların işlenmesini önlemede kritik bir rol oynar. Söz konusu durumlarla ilgili yasal düzenlemeler, suçun maddi unsurlarını ve yargı sürecini belirler.
Suçun maddi unsuru, devletin güvenliği açısından kritik öneme sahip bilgilerin korunmasının önemini vurgular. Yeni icatlar veya keşifler devletin güvenliği için gizli tutulmalıdır ve sadece yetkili kişiler tarafından kullanılmalıdır. Yanlış kişilerin bu bilgilere erişimi veya kötüye kullanımı, ulusal güvenlik açısından kabul edilemez riskler oluşturur.
Bu bağlamda, yararına kullanan veya kullanılmasını sağlayan kişilerin sorumlulukları ve yükümlülükleri net bir şekilde tanımlanmıştır. Devletin güvenliğini ilgilendiren bilgileri, kendisinin veya başkasının yararına kullanma eğilimi, ciddi yasal yaptırımlarla karşılaşabilir. Bu tür davranışlar, suçların işleneceğini haber alıp buna göre hareket eden kişiler için de geçerlidir.
Para cezası veya hapis cezası gibi yaptırımlar, bu tür suçlara karşı caydırıcılık oluşturmak amacıyla uygulanır. Beş yıldan başlayan hapis cezaları, devletin güvenliğini tehdit eden fenni keşif ve yeniliklerin kötüye kullanımının ciddiyetini yansıtır. Bu, suçun sadece bireysel bir mesele olmadığını, aynı zamanda ulusal bir güvenlik meselesi olduğunu gösterir.
Sonuç olarak, devletin güvenliğini ilgilendiren fenni keşif ve yeni buluşların korunması, ulusal güvenliğimizin temel taşlarından biridir. Bu alanda işlenen suçlar, sadece bireylerin değil, tüm toplumun güvenliğini tehlikeye atar. Bu nedenle, ilgili yasaların ve yargı sürecinin, bu tür suçlara karşı etkili bir şekilde mücadele etmesi ve caydırıcılık sağlaması hayati öneme sahiptir.
MDM Hukuk Bürosu, bu konularda danışmanlık ve hukuki destek sağlayarak, devletin ve bireylerin haklarının korunmasına katkıda bulunmaktadır. Bu alanda daha fazla bilgi ve destek için, mdmhukuk.com adresini ziyaret edebilirsiniz.
Emsal Yargı Kararları
Yargıtay 5. Ceza Dairesi, E. 2018/326 K. 2018/2367 T. 29.3.2018
Mağdur kavramı gibi kanunda açıkça tanımlanmamış olan “suçtan zarar görme” kavramının, gerek Ceza Genel Kurulu, gerekse Özel Dairelerin yerleşmiş kararlarında;
“suçtan doğrudan doğruya zarar görmüş bulunma hali” olarak anlaşılıp uygulandığı, buna bağlı olarak da dolaylı veya muhtemel zararların, davaya katılma hakkı vermeyeceğinin kabul edildiği, bu hususun, Ceza Genel Kurulunun 11/04/2000 gün ve 65–69, 22/10/2002 gün ve 234–366, 04/07/2006 gün ve 127–180, 03/05/2011 gün ve 155–80, 21/02/2012 gün ve 279–55, 15/04/2014 gün ve 599-190, 28/03/2017 gün ve 214-206 sayılı kararlarında;
“dolaylı veya muhtemel zarar, davaya katılma hakkı vermez” şeklinde açıkça ifade edildiği ve Ceza Genel Kurulunun 25/03/2003 gün ve 41–54 sayılı kararında da “tazminat ödenmesi, itibar zedelenmesi ve güven kaybı” gibi dolaylı zararlara dayanarak kamu davasına katılmanın olanaklı olmadığının kabul edilmesi karşısında;
rüşvet iddiasına ilişkin Milli Savunma Bakanlığının, Devlet sırlarından yararlanma, Devlet hizmetlerinde sadakatsizlik suçuna ilişkin Hazinenin ve Makina Kimya Endüstrisi Kurumunun atılı suçtan katılan sıfatını alabilecek surette doğrudan zarar görmelerinin söz konusu olmadığı bu nedenle belirtilen hükümleri temyiz etme hakları bulunmadığı, usulsüz olarak davaya katılmalarına karar verilmesinin de hükümleri temyiz hakkı vermeyeceği gözetilerek vekillerinin anılan suçlara ilişkin temyiz itirazlarının CMK’nın 298.
maddesi uyarınca REDDİNE, incelemenin… ve Makina Kimya Endüstrisi Kurumunun rüşvet suçundan, Milli Savunma Bakanlığının Devlet sırlarından yararlanma, Devlet hizmetlerinde sadakatsizlik suçundan, sanık müdafiin de her iki suçtan kurulan hükümlere yönelik temyiz itirazlarıyla sınırlı olarak yapılmasına karar verildikten sonra gereği düşünüldü:
Yargıtay C.Savcısınca düzenlenen tebliğnamede bent başlıklarında yazılan suç adlarının içeriğe göre yazım hatası olduğu kabul edilmiştir.
5271 sayılı CMK’nın 288. maddesinin ”Temyiz, ancak hükmün hukuka aykırı olması nedenine dayanır. Bir hukuk kuralının uygulanmaması veya yanlış uygulanması hukuka aykırılıktır.”,
aynı Kanunun 294. maddesinin ”Temyiz eden, hükmün neden dolayı bozulmasını istediğini temyiz başvurusunda göstermek zorundadır.
Temyiz sebebi ancak hükmün hukuki yönüne ilişkin olabilir.” ve aynı Kanunun 301. maddesinin ”Yargıtay, yalnız temyiz başvurusunda belirtilen hususlar ile temyiz istemi usule ilişkin noksanlardan kaynaklanmışsa, temyiz başvurusunda bunu belirten olaylar hakkında incelemeler yapar.” şeklinde düzenlenmesi karşısında;
5271 sayılı CMK’nın 288 ve 294. maddelerinde yer alan düzenlemeler nazara alınıp aynı Kanunun 289. maddesinde sayılan kesin hukuka aykırılık halleri ile katılanlar vekillerinin ve sanık müdafiin temyiz dilekçelerinde belirttiği nedenler de gözetilerek yapılan değerlendirmede;
Devlet sırlarından yararlanma, Devlet hizmetlerinde sadakatsizlik suçundan kamu davasına katılma hakkı bulunan Bakanlık vekilinin temyiz dilekçesinin içeriğinde adli para cezasına ilişkin açık bir belirtme bulunmaması karşısında tebliğnamede bozma öneren düşünceye iştirak edilmemiş,
TCK’nın 333/1. maddesinde hapis ve adli para cezası birlikte öngörülmesine karşın sadece hapis cezasına hükmedilmek suretiyle eksik ceza tayini bu konuda açık bir temyiz bulunmadığından bozma sebebi sayılmamış,
yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine,
incelenen dosya içeriğine göre sair temyiz itirazlar da yerinde görülmemiştir.
Ancak; Adli emanetin 2016/5873 sırasında kayıtlı gizlilik niteliği de bulunan delillerin nitelikleri gereği, emanetten çıkarıldıkları ve bulundukları şekilde saklanması kaydıyla hak sahibi kuruma teslimine karar verilmesi gerekirken imhasına karar verilmesi,
Kanuna aykırı, sanık müdafiin ve katılanlar vekillerinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden hükümlerin CMK’nın 302/2. maddesi uyarınca BOZULMASINA,
ancak bu hususun yeniden duruşma yapılmaksızın aynı Kanunun 303/1. maddesine göre düzeltilmesi mümkün bulunduğundan, hüküm fıkrasındaki “Devlet malı olan silahlara ait gizli bilgiler içermesi nedeni ile Ankara Adli Emanet Memurluğunun 2016/5873 sırasında kayıtlı delillerin karar kesinleştiğinde yöntemine uygun şekilde İMHASINA,” ibaresinin “Adli emanetin 2016/5873 sırasında kayıtlı gizlilik niteliği de bulunan delillerin nitelikleri gereği,
emanetten çıkarıldıkları ve bulundukları şekilde saklanması kaydıyla hak sahibi kuruma DELİLLERİN NİTELİĞİNE UYGUN OLACAK USULLE teslimine” şeklinde değiştirilmek suretiyle sair yönleri usul ve yasaya uygun olan hükümlere yönelik temyiz istemlerinin 5271 sayılı CMK’nın 302/1 ve 303/1. maddeleri gereğince ESASTAN REDDİYLE DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 29/03/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.