Haksız Tahrik Hükümleri
Makale Başlıkları
Haksız Tahrik Hükümleri
Haksız tahrik, ceza hukukunda, suç işleme eyleminin gerçekleştirilmesine sebep olan ve failin cezai sorumluluğunu etkileyebilecek önemli bir unsurdur.
“Haksız tahrik indirimi”, “cezai sorumluluk”, “duygusal etki altında suç işleme” ve “ceza hukukunda indirim sebepleri” gibi hususlar bu konunun odak noktasını oluşturur.
Bu makalede, haksız tahrikin tanımı, hukuki temelleri, uygulanma koşulları ve bu durumun ceza yargılamalarındaki etkileri detaylı bir şekilde incelenecek. Ayrıca, haksız tahrik durumunun yargı sürecinde nasıl değerlendirildiği ve bu durumun failin cezai sorumluluğuna nasıl etki ettiği de ele alınacaktır
Suç meydana geldiğinde failler kanun hükümleri gereğince cezalandırılmaktadır. Ancak modern ceza hukukundan failin yalnızca suça vücut veren eylemi gerçekleştirmesi değil psikolojik durumu da dikkate alınır. Haksız tahrik suç unsurlarını etkilemez.
Haksız tahrik isteme unsurunu, failin iradesini etkiler, zayıflamasına sebep olur. Haksız tahrik halinde failin irade özgürlüğünün tam olmadığı kabul edilir. Haksız tahrik kusurluluğu etkiler ancak fiilin haksızlığında azalma meydana gelmez.
Tahrik Arapça kökenlidir ve kımıldatma, oynatma kışkırtma gibi kelimelerin karşılığıdır. Hukuki anlamda tahrik kişinin bir duruma itilmesi, belirli amaçlarla kişilerin iradesinin harekete geçirilmesi, yönlendirilmesi olarak açıklanır. Ceza hukuku bakımından kişiyi suç işlemeye yöneltme ve teşvik etme şeklinde ifade edilebilir. Türk Ceza Kanunu’nda tahrik tanımlanmamıştır ancak “Haksız bir fiilin meydana getirdiği hiddet veya şiddetli elemin etkisi altında suç işleyen kimseye” denilmek suretiyle haksız tahrik söz konusu olduğunda faile verilen cezanın indirileceği belirtilmiştir.
Haksız tahrik, haksız eylem sonucu kişinin öfkesi, ağrı veya acısı sebebiyle iradesinin zayıflamasıyla suç işlemesi halinde hukuk sonuç doğurması olarak ifade edilebilir.
Kendisine karşı haksız bir eylem gerçekleştirilmesi ile kişi suç işlemeye yöneldiğinde haksız tahrik hükümleri uygulanır. Haksız tahrikte fail haksız fiil karşılığında hiddet ve elemin etkisi altında suç işlemektedir. Failin kışkırtılması söz konusudur. Belirli koşulların varlığında buhran haline hukuki sonuçlar bağlanmaktadır.
Suç teşkil eden fiili gerçekleştiren kişinin cezalandırılabilmesi için ayrıca kusurlu olması gerekmektedir. Kişinin kusur yeteneğinin olabilmesi için doğru ve yanlışı, iyiyi ve kötüyü ayrıt edebilmeli davranışlarını da buna göre yönlendirebilmelidir.
TCK/Madde 29- (1) Haksız bir fiilin meydana getirdiği hiddet veya şiddetli elemin etkisi altında suç işleyen kimseye, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası yerine on sekiz yıldan yirmi dört yıla ve müebbet hapis cezası yerine on iki yıldan on sekiz yıla kadar hapis cezası verilir. Diğer hallerde verilecek cezanın dörtte birinden dörtte üçüne kadarı indirilir.
Haksız Tahrik Şartları
Yargıtay Ceza Genel Kurulu 22.06.2004 tarih ve E.2004/117, K.2004/148 sayılı kararında; “Haksız tahrik; failin haksız bir fiilin doğurduğu öfke veya elemin etkisi altında hareket ederek bir suç işlemesidir. Haksız tahrik hükümlerinin uygulanabilmesi için;
- a) haksız tahriki oluşturan bir fiil olması,
- b) bu fiilin haksız olması,
- c) failin öfke veya şiddetli elemin etkisi altında kalması,
- ç) failin işlediği suçun bu ruhi durumun tepkisi olması,
- d) haksız tahrik oluşturan fiilin, mağdurdan sadır olması ya da mağdurun o fiili önleme sorumluluğunun bulunması gerekir.
Tahrik Teşkil Eden Bir Fiilin Bulunması
Haksız tahrik ancak tahrik edici bir fiilin varlığında söz konusu olabilir. Fiil insan kaynaklı davranıştır. Haksız fiiller kanunda sayılmamıştır, somut olayın özelliğine göre birçok fiil tahrik içerebilir. Tahrik teşkil eden fiil gerçekleştirilirken her türlü araç kullanılabilir.
İcrai veya ihmali nitelikte olması mümkündür. Fiillerin iradi olması gerekmektedir. Tahrik teşkil eden fiil failin gıyabında işlenebilir. Bu fiilin haksız olması yeterlidir, tahrik fiilini gerçekleştiren kişinin ayrıca tahrik etme kastı aranmaz. Tahrik edici fiil fail dışında bir kimseye de yöneltilmiş olabilir.
Yargıtay 3. Ceza Dairesi 27.10.2010 tarih, E.2009/17656, K. 2010/16199 sayılı kararı;
Tahrikin varlığının kabulü için haksız hareketin bizzat sanık yakınına yönelik olmasının gerekmeyeceği, üçüncü kişilere dahi yapılan haksız hareketin tahrik sebebi oluşturabileceği gözetilmeden ve hükmün gerekçesinde,
mağdur sanık Ata’nın kavgayı başlatıp, sanığın arkadaşı Burak’ı yaraladığının kabul edilmesine rağmen haksız hareketin sanığa yönelik olmadığına dair yerinde olmayan gerekçeyle haksız tahrik hükmünün uygulanmasına yer olmadığına karar verilmesi, bozma sebebi kabul etmiştir.
Fiilin tahrik eder nitelikte olduğu somut olayın özelliklerine göre hâkim tarafından tespit edilir.
Fiilin Haksız Olması
Tahrik konusu fiilin haksız olması gerekmektedir. Fail bakımından dikkate alınan elem ve öfkenin en büyük sebebi faili bu ruh haline getiren fiilin haksız olmasıdır. Fiilin haksız olması yeterlidir ancak kanunda hangi fiillerin haksızlık teşkil edeceği belirtilmemiştir.
Hukuka aykırı davranışların gerçekleştirilmesiyle haksız fiil meydana gelir. Haksız olmayan bir fiile karşı tepki verilmesi cezanın azalmasına sebep olmaz. Haksızlık teşkil etmesi için fiilin kasıtlı olarak gerçekleştirilmesi gerekmez. Taksirli fiiller de haksız olabilir.
Hakkın yalnızca başkasına zarar vermek amacıyla kullanılmasını hukuk düzeni korumaz, bu durumda da haksız fiilin varlığı kabul edilir. Haksız hareketi ile kendisi olayın gerçekleşmesine sebep olan kişi haksız tahrik hükümlerinden faydalanamaz.
Karşılıklı tahrik durumunda haksızlık ilk tahriktedir ancak tepki ile arasında büyük ölçüde orantısızlık varsa ilk tahrik eden hakkında haksız tahrik hükümleri uygulanır.
Yargıtay 4. Ceza Dairesi 13.10.2009 tarih, E.2008/1620, K.2009/16173 sayılı kararında;
Karşılıklı kışkırtma oluşturan eylemlerin varlığı halinde mağdur ve sanığın haksız davranışları birbirlerine göre değerlendirilmeli öncelik-sonralık durumları ile etki-tepki biçiminde gelişip gelişmedikleri göz önünde tutulmalı,
ulaştıkları boyutlar, ağırlık düzeyleri, etkileri ve dereceleri gibi hususlar dikkate alınmalı ve buna göre etki tepki arasında denge bulunup bulunmadığı gözetilmeli,
sanığın haksız davranışına gösterilen tepkide aşırılık ve açık bir oransızlık saptandığı takdirde, sanık haksız kışkırtma hükümlerinden yararlandırılmalıdır.
Somut olayda sanığın mağdura sövmesi üzerine mağdurun bıçak çektiği ve sanığın da mağduru silahla tehdit ettiğinin anlaşılması karşısında;
mağdurun bıçak çekmesinin sanığa sövmesine göre orantısız (aşırı) tepki niteliğinde olduğu, bu nedenle de sanık hakkında haksız kışkırtma hükümlerinin uygulanması gerektiği gözetilmeden,
olaya ilk sebebiyet verenin sanık olduğu gerekçesi ile anılan hükümlerin uygulanmasına yer olmadığına karar verilmesini bozma nedeni saymıştır.
Tahrik teşkil eden haksız fiil gerçekleştirildikten sonra haksızlığın giderilme çabası haksızlığın ortadan kalkmasını sağlamaz. Haksız tahrik hükümleri bu durumda da uygulanacaktır. Taraflar arasında barış sağlanması haksız tahrik varlığını değiştirmez. Ancak barışmış olmaları tahrik derecesinin tespiti bakımında etkili olabilir.
Tahrik Fiilinin Failde Hiddet veya Şiddetli Bir Eleme Neden Olması
Haksızlık teşkil etmesi tek başına haksız tahrik hükümlerinin uygulanması için yeterli olmaz. Haksız fiil failde hiddet ya da eleme sebep olmalıdır. Meydana gelen öfke ve üzüntü failin iradesinin zayıflamasına sebep olarak suç işlemeye yöneltir.
Fail bu duyguların etkisinde fiili gerçekleştirmelidir. Failde yarattığı etki anlık olmayabilir, uzun süre devam edebilir, tepki fiilin hemen ardından gösterilmesi şart değildir. Önemli olan fiilin hiddet ve elem etkisindeykengerçekleştirilmesidir. Failin öfke ve üzüntüsünün haksız davranıştan kaynaklanması şartı aranır.
Suçun Hiddet veya Şiddetli Elemin Etkisi Altında İşlenmesi (Nedensellik Bağı)
Haksız fiil ile faili suç işlemeye yönelten psikolojik durum arasında nedensellik bağı bulunuyorsa haksız tahrik hükümleri uygulanabilir. Suç işlerken fail hiddet ve elem etkisinde olmalıdır.
Yargıtay içtihadına göre; “Haksız tahrik hükmünün uygulanmasında esas tutulması gereken husus, suçun işlenmesini tahrik eden haksız eylemlerle dava konusu suç arasındaki sebep ve sonuç bağının tespiti noktasında toplanmaktadır.”
Failin tepkisinin zamanı bakımından kanunda açık bir düzenlemeye yer verilmemiştir. Elem ve hiddetin etkisi devam ettiği sürece fail tepki gösterebilir. Tahrik varlığının sanık veya müdafi tarafından ileri sürülmesi zorunluluğu bulunmamaktadır, hakim resen araştırır. Tahrik varlığının tespiti yargılamanın herhangi bir aşamasında yapılabilir.
Kanunda tahrik teşkil eden fiil ile failin tepkisi arasında orantı bulunması gerektiğine dair açık bir hüküm yoktur ancak kesin ve açık bir orantısızlık halinde haksız tahrik hükümleri uygulanmaz.
Haksız Fiili Yapanın Mağdur Olması veya Mağdurun Bu Fiili Önleme Sorumluluğunun Bulunması
Haksız fiili gerçekleştiren mağdur olmalıdır veya fiili önleme sorumluluğu mevcut olmalıdır. Tahrik etkisi ile işlenen fiil tahrikte bulunana karşı gerçekleştirilmelidir. Mağdur ile tahrik eden farklı kişiler ise haksız tahrik kapsamında değildir.Fail tahrik edene karşı birden fazla suç işlerse her suç açısından ayrıca haksız tahrik indirimi uygulanır.
Tahrikte İndirim Oranlarının Tespiti
Haksız fiil sebebiyle ortaya çıkan hiddet ve şiddetli elem etkisi ile suç işleyen hakkında haksız tahrik hükümleri uygulanır ve ceza indirilir. İndirim oranları Türk Ceza Kanunu’nun 29. maddesinde belirtilmiştir.
Madde 29– (1) Haksız bir fiilin meydana getirdiği hiddet veya şiddetli elemin etkisi altında suç işleyen kimseye, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası yerine on sekiz yıldan yirmi dört yıla ve müebbet hapis cezası yerine on iki yıldan on sekiz yıla kadar hapis cezası verilir. Diğer hallerde verilecek cezanın dörtte birinden dörtte üçüne kadarı indirilir.
Cezanın ne kadar indirileceği belirlenirken tahrik derecesi esas alınır. Hakim somut olayın özelliklerine göre haksızlığı, yarattığı etkiyi, olayı değerlendirir ve ceza buna göre belirlenir. Sanık birden fazla ise bir fiilden dolayı her sanık için aynı oranda indirim yapılır.
Haksız fiil sayılan fiiller kanunda gösterilmemiştir bunun takdiri hakime aittir. Tahrik varlığının tespiti maddi meseledir. Hakim kanunda belirtilen sınırlar çerçevesinde, gerekçesini göstermek suretiyle indirim oranını belirler.
Haksız Tahrik ile Meşru Savunma
Meşru savunma Türk Ceza Kanunu’nun 25. Maddesinde düzenlenmiştir. Meşru savunmaya ilişkin hükümlerin uygulanabilmesi için faile veya başkasına yönelmiş bir saldırı ve bu saldırıya karşı savunmanın zorunlu olmasın gerekir. Savunma ve saldırı eş zamanlı ve orantılı olmalıdır.
Madde 25- (1) Gerek kendisine ve gerek başkasına ait bir hakka yönelmiş, gerçekleşen, gerçekleşmesi veya tekrarı muhakkak olan haksız bir saldırıyı o anda hal ve koşullara göre saldırı ile orantılı biçimde defetmek zorunluluğu ile işlenen fiillerden dolayı faile ceza verilmez.
Meşru müdafaa henüz sona ermemiş bir saldırıya karşı gerçekleştirilirken haksız tahrik için haksız fiilin devam etmesi gerekmez. Haksız tahrikte sona eren fiil sonucu failde meydana gelen psikolojik durum sonucu suç işlenir.
Meşru savunma hukuka uygunluk sebebidir ve cezasızlık sonucu doğurur. Ancak haksız tahrik suça etki eden bir haldir, fiil hukuka aykırıdır yalnızca faile verilecek cezada indirim yapılması söz konusudur. Haksız tahrik ve meşru savunma bir arada bulunamaz. Benzerlikler olmasına rağmen haksız tahrik ile meşru savunma farklı kurumlardır.
Somut olayda haksız tahrik veya meşru savunmanın varlığı tespit edilirken tepki zamanına, savunma zorunluluğuna dikkat edilir. Meşru savunmada sınır aşılması hali de haksız tahrik ile bir arada bulunamaz.
Bir olayda hem haksız tahrik hem meşru savunma aynı anda bulunamaz. Karşılıklı saldırı halinde ilk saldırıyı kimin yaptığı belirlenemezse sanıklar lehine haksız tahrik hükümleri uygulanır. İki taraf için de meşru savunma uygulanacağı kabul edilmemiştir.
Haksız Tahrik ve Tasarlama
Tasarlama failin suç işleme kararının üzerinden suçun icrasına kadar belirli bir zaman geçmesi ve failin bu süre içerisinde kararından vazgeçmeden suçu işlemesidir. Fail suç işleme anına kadar yer, zaman, araç gibi konularda hazırlık yaparsa tasarlayarak hareket etmiş olur.
Haksız tahrik ile tasarlama bir arada bulunabilir. Tasarlama için geçerli olan karar ve icra hareketleri arasındaki süre haksız tahrik halinde de bulunabilir. Haksız tahrikten bahsedebilmek için fiilin haksız fiilin hemen ardından gerçekleştirilmesi şart değildir. Tasarlama söz konusu olduğunda yapılan plan haksız tahrik unsuru olan öfke ve elem ile bağdaşabilir.
Haksız Tahrik ve Kan Gütme Saiki
Türk Ceza Kanunu’nun 81. maddesinde kasten öldürme suçu, 82. maddesinde ise nitelikli hallerine ilişkin hükümler yer alır. 82/j hükmü ise kan gütme saiki ile işlenmesi halini düzenler.
Kan gütme saiki ile kasten öldürme suçunu işleyen fail ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile cezalandırılır.
Kan gütme saiki söz konusu olduğunda faili suça yönelten intikam duygusudur. Bu durumda haksız tahrik hükümlerinin uygulanması mümkün değildir.
Kan gütme kanunda tanımlanmamıştır ancak Yargıtay kararlarına göre; “Kan gütme; failin, daha önce öldürülen bir kimsenin intikamını almak için, ilk olayın doğurduğu elem ve infial geçtikten sonra suçlunun mensup olduğu gruptan birisini veya suçluyu öldürmesidir.”
Kan gütme saiki bulunuyorsa kişiler arası subjektif ilişkiden değil görev bilincinden söz edilir. Kan gütmenin varlığı için önceki olay mutlaka ölümle sonuçlanmalıdır. Fail önceki suçun failini veya mensup olduğu gruptan birini görev bilinci ile öldürmelidir. Kan gütme saiki ile suç işleyen fail ile mağdur arasında kan davası dışında bir husumet bulunması gerekmez.
Haksız tahrik cezayı azaltan bir haldir ancak kan gütme saiki cezayı ağırlaştıran nitelikli hallerdendir. Faili harekete geçiren duygu hem ağırlaştırıcı hem hafifletici neden olamaz bu sebeple kan gütme saiki varsa haksız tahrik hükümleri uygulanamaz.
Yargıtay kararına göre “Kan gütme saiki ile işlenen suçlarda yasal indirimden, hatta bu gerekçe ile takdiri indirimden dahi söz edilemez.
Kanun kan gütmeyi özel bir ağırlatıcı neden olarak kabul etmiş olduğundan artık bu halin ayrıca hafifletici bir sebep sayılması mümkün değildir.
Babasının öldürülmesi nedeniyle maktulleri öldürmüş olması kan gütme saikinin varlığını göstermektedir. Böyle olunca bir bakıma unsur niteliğinde olan bir halin ayrıca indirici bir neden sayılması olanaksızdır.”
Haksız Tahrik ve Töre Saiki
Töre, toplumda benimsenmiş, yerleşmiş davranış ve yaşam biçimleri, kural, görenek ve gelenek, ortak alışkanlıkların bütünü, bir toplumdaki ahlaki davranış biçimleri şeklinde tanımlanır. Töre saiki ile adam öldürme Ceza Kanunu’nun 82. maddesinin (k) bendinde yer alır.
Töre cinayetleri kadınların, kız çocuklarının cinselliklerine ilişkin kurallar gerekçesi ile öldürülmesi olarak ifade edilebilir. Kasten öldürme suçunun nitelikli halleri arasında yer alır, fail ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile cezalandırılır.
Bu suçun oluşabilmesi için genel kast yeterli değildir ayrıca töre saiki olarak ifade edilen özel kast aranır. Töre saiki ile insan öldürme suçunda fail aile üyelerinden birini öldürmelidir. Aile kavramı geniş yorumlanır. Fail genelde erkeklerdir ancak kadın olmasına da engel yoktur.
Hakim failin saikini araştırmalıdır. Bunun sonucunda mağdurdan kaynaklanan haksız fiil varlığında haksız tahrik hükümleri uygulanır. Töre saiki olduğu tespit edilirse haksız tahrik indirimi yapılmaz.
Haksız Tahrik ve Takdiri İndirim Nedenleri
Takdiri indirim nedenleri Türk Ceza Kanunu’nun 62. maddesinde yer alır. Haksız tahrik ile takdiri indirim nedenler aynı suçta birlikte bulunabilir. Haksız tahrik suçu işlemeye yönelten doğrudan etki eden bir haldir ve bu tespit edildiğinde 29. madde hükümlerini uygulama zorunluluğu doğar.
Takdiri indirim nedenleri ise hakimi belli bir yönde karar vermeye zorlamayan bir indirim kuralıdır. Haksız tahrik ve takdiri indirim nedenlerinin birlikte bulunması cezada iki kez indirim yapılacağı anlamına gelmez.
Yargıtay bu durumu bir kararında “Yalnız bir sebep hem kanuni hem de takdiri tahfif sebebi ittihaz edilemez” şeklinde ifade etmiştir. Aynı suçta farklı olaylar haksız tahrik ve takdiri indirim nedeni olabilir. Haksız tahrik şartlarının varlığı halinde bu durumun takdiri indirim nedeni olarak değerlendirilmesi doğru değildir.
Madde 62- (1) Fail yararına cezayı hafifletecek takdiri nedenlerin varlığı halinde, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası yerine, müebbet hapis; müebbet hapis cezası yerine, yirmi beş yıl hapis cezası verilir. Diğer cezaların altıda birine kadarı indirilir.
(2) Takdiri indirim nedeni olarak, failin geçmişi, sosyal ilişkileri, fiilden sonraki ve yargılama sürecindeki pişmanlığını gösteren davranışları veya cezanın failin geleceği üzerindeki olası etkileri (…) göz önünde bulundurulabilir. Ancak failin duruşmadaki mahkemeyi etkilemeye yönelik şeklî tutum ve davranışları, takdiri indirim nedeni olarak dikkate alınmaz. Takdiri indirim nedenleri kararda gerekçeleriyle gösterilir.
Haksız Tahrik ve İştirak
Haksız tahrik cezayı azaltan geçici ve kişisel bir nedendir. Haksız tahrik hükümleri ancak tahrik edilen hakkında uygulanabilir. İştirak eden kişiler bakımından etkili olmaz, cezaları azaltmaz.
Suça iştirak edenler de tahrik edilmişse diğerlerinin cezası da indirilir. Ancak bu durumda indirim sebebi bir sanıktan diğerine sirayet etmez, her sanık için ayrı ayrı kabul edilir.
Özel Tahrik Hali
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu özel tahrik halini yalnızca haksız fiil nedeniyle veya karşılıklı hakaret başlığı ile 129. Maddede düzenlemiştir. Bu maddede üç tahrik sebebi bulunur. Bunlar; hakaret suçunun haksız bir fiile tepki olarak işlenmesi, hakaret suçunun kasten yaralama suçuna tepki olarak işlenmesi, karşılıklı hakarettir.
Madde 129– (1) Hakaret suçunun haksız bir fiile tepki olarak işlenmesi halinde, verilecek ceza üçte birine kadar indirilebileceği gibi, ceza vermekten de vazgeçilebilir.
(2) Bu suçun, kasten yaralama suçuna tepki olarak işlenmesi halinde, kişiye ceza verilmez.
(3) Hakaret suçunun karşılıklı olarak işlenmesi halinde, olayın mahiyetine göre, taraflardan her ikisi veya biri hakkında verilecek ceza üçte birine kadar indirilebileceği gibi, ceza vermekten de vazgeçilebilir.
Haksız bir fiilin işlenmesi halinde, bu haksızlığı gerçekleştirenin kişisel özelliklerinin, işlenen fiilin hangi şartlar altında gerçekleştirildiğinin tespiti gerekir. Suçtan bahsedebilmek için failin haksız bir fiili gerçekleştirmesi yeterli değildir. Ayrıca suçu oluşturan fiil ile fail arasında nedensellik bağı ile psikolojik bağın da bulunması gerekir.
Haksız tahrik, genel ve kanuni bir indirim sebebidir. Kanuni olması, şartlarının bulunması halinde hâkim tarafından uygulanmasının zorunlu olduğu ve re ’sen araştırılması gerektiği anlamına gelir.
Suç yönünden genelliği, belli suçlar için değil şartlarınvarlığı halinde tüm suçlar yönünden uygulama alanı bulması şeklinde, kişi yönünden genelliği ise sıfatına, fail ile mağdur arasındaki ilişkiye bakılmaksızın herkes açısından uygulanabilirliğini ifade etmektedir.
Haksız tahrik teşkil eden fiiller kanunda ayrı ayrı gösterilmediğinden bunun takdiri hakime aittir. Haksız fiilin varlığı tespit edildikten sonra bu fiilin fail üzerinde yarattığı etki araştırılır, öfke ve şiddetli elemin var olup olmadığı saptanır. Hakim bu konuda gerektiği gibi araştırma yaptığı durumda maddi gerçek ortaya çıkacaktır.
Emsal Yargı Kararları
Yargıtay 1. Ceza Dairesi 29.09.2020 T., E.2020/1573, K.2020/2063 Sayılı Karar:
Dosya kapsamına göre, sanık ile maktulün amca çocukları olduğu ve 25 yıl kadar önce maktulün sanığın kız kardeşine yönelik cinsel saldırı eylemi gerçekleştirdiği,
bu yüzden sanık ile maktul arasında bir husumet olduğu ve maktulün bu olay nedeniyle uzun süredir memleketine gelmediği, olay tarihinde ise sanık ile maktulün ortak akrabalarının bir düğünü nedeniyle maktulün memleketine geldiği,
bunu öğrenen sanığın maktulün düğün yerini terk etmesini dolaylı şekilde maktule ilettiği, fakat maktulün oradan ayrılmadığı ve ardından olay yerine gelen sanığın maktulü çıkan kavga neticesinde tabanca ile ateş etmek suretiyle öldürdüğü olayda,
sanığın daha önce aralarında husumete neden olan cinsel saldırı olayından kaynaklı tahrik altında öldürdüğü anlaşılmakla, sanık hakkında TCK’nin 29. maddesinde düzenlenen haksız tahrik indiriminin asgari oranda uygulanması gerekirken hiç uygulanmaması suretiyle fazla cezaya hükmolunması, bozma sebebidir.
Yargıtay 1. Ceza Dairesi 19.06.2013 T., E. 2013/780, K.2013/4530 Sayılı Karar
Önceden maktulün haksız saldırılarına maruz kalmış bulunan sanığın, olay gününde, önceki olaylarda gerçekleşen haksız saldırıların tekrarlanacağı konusunda kaçınılmaz bir hataya düşerek, bu koşullar içinde eylemlerini gerçekleştirdiği anlaşıldığı halde, sanık hakkında Türk Ceza Kanunu’nun 29. Maddesi uyarınca “haksız tahrik” hükmünün uygulanmaması suretiyle fazla ceza tayini, bozma nedenidir.
Yargıtay 8. Ceza Dairesi 30.11.2022 T., E.2020/3400, K.2022/18076 Sayılı Karar
Oluşa ve dosya içeriğine göre; Sanık ile mağdur arasında, daha önce yaptıkları ortak iş nedeni ile alacak- verecek meselesi olduğu, olay tarihinde mağduru gören sanığın alacağını istediği, bu şekilde aralarında çıkan tartışmada tarafların karşılıklı olarak birbirlerini darp ettikleri,
akabinde sanıkların, yaralanması nedeni ile hastaneye götüreceklerini söyleyerek hile ile araca bindirdikleri mağduru, …’ın evine götürüp, burada kendisini tehdit etmek suretiyle alacağı tahsil etmeye çalıştıkları olayda,
Sanığın atılı suçu, mağdurun kendisine olan borcunu ödemeyerek kendisini oyalamasının yarattığı öfke ile işlediği anlaşılmakla; sanık hakkında atılı suçtan cezalandırma yapılırken, TCK.nın 29. maddesi gereği haksız tahrik hükümlerinin uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi, bozma nedenidir.
Yargıtay 1. Ceza Dairesi T.18.10.2017, E.2016/554, K.2017/3373 Sayılı Karar
Maktulün sanığa tokat atarak basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek nitelikte yaralaması nedeniyle, haksız tahrik teşkil eden eylemin niteliğine göre 5237 sayılı TCK’nın 29. maddesi uyarınca asgari oranda indirim yapılması yerine yazılı şekilde fazla indirim yapılarak eksik ceza tayin edilmesi, bozma nedenidir.
Yargıtay 3. Ceza Dairesi T. 02.04.2015, E.2014/34604, K.2015/11953 Sayılı Karar
Dosyada mevcut tüm delillere göre yargılama konusu olayda sanığın arabasına katılanın taş atması ve uyarılarına rağmen eylemine devam etmesi üzerine yaralama eylemini tahrik altında işlediği yönündeki savunmasına, katılanın savunmayı doğrular nitelikte beyanına göre, sanık hakkında 5237 sayılı TCK’nin 29. maddesi gereği haksız tahrik hükümlerinin uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi, bozmayı gerektirmiştir.
Yargıtay 1. Ceza Dairesi T.04.10.2017, E.2017/1813, K.2017/3063 Sayılı Karar
Sanığın, maktul …’ı tasarlayarak kasten öldürme suçu nedeniyle hüküm kurulurken 18 yıldan 24 yıla kadar hapis cezası öngören;
5237 sayılı TCK’nın 29. maddesi uyarınca maktulden kaynaklanan haksız tahrikin ulaştığı boyut dikkate alınarak yasal sınırlar dahilinde makul bir ceza verilmesi yerine yazılı şekilde en üst hadden 24 yıl hapis cezasına hükmedilerek fazla ceza tayini,
Evlilik birliği resmen sonlanmadan önce maktul … ile ilişki yaşayan eski eşi müşteki … kasten yaralayan sanık hakkında 5237 sayılı TCK’nın 29. maddesinin uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi, bozma nedenidir.