

Terörizmin Finansmanı Suçu ve Cezası


Hırsızlık, Yağma ve Zimmet Suçlarında Malın Değerinin Azlığı İndirimi
Makale Başlıkları
Mağdur, Suçtan Zarar Gören ve Malen Sorumlu Nedir?
Mağdur, Suçtan Zarar Gören ve Malen Sorumlu başlıklı bu makalemiz. Türkiye’deki hukuk sistemini daha iyi anlamanızı sağlayacak önemli bir konuyu inceliyor. Bu, hukuk terimleri olan mağdur, suçtan zarar gören ve malen sorumlu kavramlarını aydınlatmayı amaçlayan bir yazıdır.
Makalemiz, hukuki terimleri inceliyor. Bunlar; mağdur, suçtan zarar gören ve malen sorumlu. Bu terimlerin anlamları ve Türkiye hukuk sistemindeki uygulamalarını ayrıntılı bir şekilde ele alıyoruz.
Ayrıca, bu terimlerin Türk Ceza Kanunu ve Türk Borçlar Kanunu içerisinde ne anlama geldiğini inceliyoruz. Suçun mağduru ya da zarara uğrayan kişinin haklarının nasıl korunduğunu da ele alıyoruz.
Hukuk kavramlarını anlamak önemlidir. Bunlar; mağdur, suçtan zarar gören ve malen sorumlu. Bu kavramların anlaşılması, kişilerin hak ve sorumluluklarını bilmesi için gereklidir. Ayrıca, etkili bir şekilde hukuk sistemine nasıl dahil olabilecekleri de önemlidir.
Suç mağdurlarının ve suçtan zarar gören kişilerin haklarını koruma gereklidir. Adaletin sağlanması için de bu terimleri ve kavramları bilmeliyiz. Bu makale, bu konuda bilgi eksikliği olanlar için kaynaktır. Ancak, hukuk profesyonelleri veya bilgi sahibi olanlar için de yeni bakış açıları sunmayı amaçlar.
Bu makale, hukuk öğrencilerinden profesyonellere, suç mağdurlarından genel okuyuculara hitap eder. Hedefimiz, bu konuyu aydınlatmaktır. Okuyuculara, haklarını ve sorumluluklarını anlamalarına yardımcı olacak bilgiler sunmayı amaçlıyoruz.
Makale, mağdur, suçtan zarar gören ve malen sorumlu hakkında bilgi verir. Bu terimlerin hukuk sistemine nasıl uygulandığını anlamayı hedefler. CMK’nın m.237/1’e göre; Gerçek ve tüzel kişiler, şikayetçi olduklarını belirterek dava sürecine katılabilirler.
Ceza yargılamalarında büyük bir öneme sahip olan kamu davasına katılma hakkı görüldüğü gibi üç gruba tanınmıştır. Yeni kanunla beraber düzenlenen bu madde eski 1412 sayılı CMUK m.365’te ‘’Suçtan zarar gören herkes, soruşturmanın her aşamasında kamu davasına müdahale yolu ile katılabilir.’’ şeklinde düzenlenmiştir.
Bu hükümler benzerlik gösterse de eski kanunda yer almayan malen sorumlu ve mağdurun yeni düzenlemeyle beraber eklendiğine dikkat edilmelidir.
Öncelikle kanunda kamu davasına katılma hak ve yetkisi verilen üç grup olan mağdur, suçtan zarar gören ve malen sorumlu kavramlarının ne olduğunu bilmek gerekmektedir. Buna göre;
Mağdur
Kanunlar genellikle suçun mağduru için doğrudan bir tanım yapmaz. Ancak genel olarak, suçun konusunun ait olduğu veya suçtan doğrudan etkilenen kişi olarak düşünülebilir. Aynı zamanda bu durumdan zarar gören veya ekonomik kayıp yaşayan kişi de mağdur sayılır.
Örneğin, kasten öldürme suçunda öldürülen kişi mağdurdur. Aynı şekilde, hırsızlık suçunda malı çalınan kişi de mağdur olarak kabul edilir.
Ceza Muhakemesi Kanunu mağdura birtakım haklar sunmuştur. Bu haklar aşağıda detaylıca anlatılacaktır.
Malen Sorumlu
Ceza Muhakemesi Kanunu’nda, “hükmün sonuçlarından etkilenecek ve buna katlanacak kişi” olarak tanımlanır. Maddi ve mali sorumluluk taşıyarak hükmün sonuçlarından etkilenen kişi, yargılama konusu işin hükme bağlanması ve bunun kesinleşmesinden sonra tanımlanır.
Örneğin, bir nakliyat şirketinde görevli bir şoför, şirketin kamyonunu kullanarak bir kaza gerçekleştirir ve bir kişi ölür. Bu durumda, kamyonun sahibi olan nakliyat şirketi malen sorumlu hale gelir. Yargılama süreci sonunda hüküm kesinleştikten sonra, nakliyat şirketi maddi sorumlulukları taşımak zorunda kalır.
Daha fazla bilgi ve MDM HUKUK BÜROSU ile iletişime geçmek için Bize Ulaşın Sayfamızı kullanabilirsiniz.
Suçtan Zarar Gören
Suçtan doğrudan doğruya veya dolaylı olarak zarar gören kişi olarak tanımlanabilir. Burada Ceza Genel Kurulunun yerleşik kararlarında davaya katılma hakkı olan zarar görenin doğrudan zarar gören olduğu, dolaylı olarak zarar görenin ise davaya katılma hakkı olmayacağı hususuna dikkat edilmelidir. Örneğin kasten öldürme suçunda ölen kişinin ailesi hakları ve menfaatleri ihlal edildiği için suçtan doğrudan zarar görendir.
Bu üç kavramı kısaca anlattıktan sonra CMK m.234’de yer alan mağdurun haklarından bahsetmek gerekecektir. Kanun mağdur ve şikayetçinin haklarını soruşturma evresinde ve kovuşturma evresinde olmak üzere ayırarak saymıştır. O halde biz de kanunun sistematiğine uygun bir anlatım sunalım.
Soruşturma Evresinde Mağdur ve Şikayetçinin Hakları
Delil Toplanmasını İsteme Hakkı
Cumhuriyet savcısı, suç işlendiğine dair izlenim alınca harekete geçer. Bu, Ceza Muhakemesi Kanunu (CMK) m.160’a göre belirlenmiştir.
Savcı, gerçeği araştırarak kamu davası açıp açmama kararı verir. Bu süreç, delillerin toplanması ve korunması içerir.
Bir delil eksikse veya toplanması gereken bir delil varsa, mağdur ve şikayetçi savcıdan delil toplanmasını isteyebilir. Bu hak, soruşturma sürecinde mağdur ve şikayetçiye tanınır.
Delil toplama hakkı, sadece soruşturma sürecinde değil, kovuşturma sürecinde de kullanılabilir. Acil durumlarda, savcıya ulaşılamıyorsa, mağdur ve şikayetçi sulh ceza hakimine başvurabilir.
Belge Örneği İsteme Hakkı
CMK m.234’e göre ‘’Mağdur ve şikayetçinin soruşturmanın gizlilik ve amacını bozmamak koşuluyla, Cumhuriyet savcısından belge örneği isteme hakkı vardır.’’
Vekili Bulunmadığı Takdirde Avukat Görevlendirilmesini İsteme Hakkı
Bu hak Anayasa’nın 36. maddesindeki hak arama hürriyetinin bir uzantısıdır. Herkesin adil yargılanma hakkı vardır.
Her bireyin hakkını arama özgürlüğü vardır. Bu, Anayasa tarafından tanınan bir haktır. Bireyler, meşru yöntemlerle haklarını savunabilir ve yargı organları önünde iddia ve savunma yapabilirler.
Yargı önünde konuşma hakkı, genellikle bireyin sorunlarını dile getirme ve dinleme hakkı olarak tanımlanır.
Ceza Muhakemesi Kanunu (CMK) m.234’e göre, belirli suçlarda ve vekil bulunmaması durumunda, baro tarafından avukat atanması talep edilebilir. Bu suçlar arasında cinsel saldırı ve beş yıldan fazla hapis cezası gerektiren suçlar bulunur.
Silahların eşitliği prensibi gereği mağdur ve şikayetçinin belirtilen koşullarda avukattan yararlanma hakkı vardır. Aksi durumda mağdur ve şikayetçi haklarını tam olarak bilemeyebilir ve haklarını savunamayabilir. Bu da adil yargılanma hakkına uygun düşmez.
Öte yandan şartlara baktığımızda iki koşul öngörülmüştür. Alt sınırı ne olursa olsun cinsel saldırı suçunda avukat isteme hakkı kullanılabilecektir. Diğer suçlarda ise beş yıllık bir alt sınır belirlenmiş olup ancak beş yıldan fazla hapis cezası gerektiren suçlarda avukat isteme hakkı gündeme gelecektir.
Vekili Aracılığıyla Soruşturma Belgelerini ve Elkonulan ve Muhafazaya Alınan Eşyayı İnceletme Hakkı
CMK m.153’te müdafiin dosyayı inceleme ve dosyadan harçsız belge örneği alabilme hakkı düzenlenmiş ve diğer fıkrada ‘’Bu maddenin içerdiği tüm haklardan, suçtan zarar görenin vekili de yararlanır.’’ denilmiştir.
CMK m.234’de de m.153’ü destekler nitelikte mağdur ve şikayetçiye vekili aracılığıyla soruşturma belgeleriyle elkonulan ve muhafazaya alınan eşyayı inceletme hakkı düzenlenmiştir.
Cumhuriyet Savcısının Kovuşturmaya Yer Olmadığı Yönündeki Kararına Yazılı Usule Göre İtiraz Etme Hakkı
CMK m.172’ye göre ‘’Cumhuriyet savcısı soruşturma evresi sonunda, kamu davasının açılması için yeterli şüphe oluşturacak delil elde edilememesi veya kovuşturma olanağının bulunmaması hallerinde kovuşturmaya yer olmadığına karar verir. Kararda itiraz hakkı süresi ve mercii gösterilir.’’
CMK 172’nin belirtilen durum m.234 ile bir kez daha bir kez daha güvence altına alınmıştır. Buna göre Cumhuriyet savcısı kovuşturmaya yer olmadığı kararı verirse yazılı usulle itiraz edilebilecektir. Bu itirazda usul;
Mağdur veya şikayetçiye kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın tebliğ edildiği tarihten itibaren 15 gün içinde, bu kararı veren Cumhuriyet savcısının yargı çevresinde görev yaptığı ağır ceza mahkemesinin bulunduğu yerdeki sulh ceza hakimliğine itiraz edilmesi şeklindedir.
Bu itiraza ‘’Kovuşturma Davası’’ da denilmektedir.
Kovuşturma Evresinde Mağdur ve Şikayetçinin Hakları
Duruşmadan Haberdar Edilme Hakkı
CMK m.175’e göre iddianamenin kabul edilmesiyle beraber kovuşturma aşaması başlar. Mahkeme iddianamenin kabulünden sonra duruşma gününü belirler ve duruşmada hazır bulunması gereken kişileri çağırır. Bu maddeye paralel olarak m.233’de ‘’Mağdur ve şikayetçi, Cumhuriyet savcısı veya mahkeme başkanı veya hakim tarafından çağrı kağıdı ile çağrılır.’’ hükmü yer almaktadır.
Duruşmadan haberdar edilme hakkı da diğer çoğu hak gibi adil yargılanma ve hak arama hürriyetinin bir zorunluluğudur. Mağdur ve şikayetçinin duruşmadan haberdar edilmesi mutlak ve emredici bir hükümdür. Burada mahkemeye veya hakime takdir hakkı bırakılmamıştır. Ayrıca mağdur ve şikayetçinin kamu davasının yürüyüşü konusunda bilgi edinmesinin yanında, tanık olarak dinlenme ve kamu davasına katılma imkanı da verilmiştir.
Kamu Davasına Katılma Hakkı
Bu haktan aşağıda detaylıca bahsedilecektir.
Tutanak ve Belgelerden Örnek İsteme Hakkı
CMK m.234’ün eski hali ‘’Tutanak ve belgelerden vekili aracılığıyla örnek isteme ‘’ şeklinde düzenlenmişti. Bu hüküm Anayasa Mahkemesinin 17.05.2012 tarihli 2012/69 K. sayılı kararı düzeltilerek ‘’vekili ile ‘’ ibaresi kaldırılmıştır.
İsabetli bir karar olduğunu söylemek mümkündür. Mağdurun doğrudan zarar gördüğü bir davayı takip etmek en tabii hakkıdır ve bu hakkın herhangi bir şeyle sınırlanması hak arama hürriyetine şerh düşürecektir.
Tanıkların Davetini İsteme Hakkı
Ceza Muhakemesinde hukuka uygun olan her türlü delil kullanılabilir. Bu delillerin en önemlilerinden biri tabi ki tanık anlatımlarıdır. Hâkim mahkemede uyuşmazlığın konusu olan olayı deliller vasıtasıyla tekrar canlandırmaya ve buna göre karar vermeye çalışır.
Tanık ise olay hakkında beş duyusu marifetiyle öğrendiklerini hakime anlatır ve hakimin olayı kafasında canlandırmasına yardımcı olur. Tanıklık isteğe bağlı bir durum olmayıp kamusal bir görevdir. Hakkaniyete uygun karar verilmesi için tanığın bildiklerini ve gördüklerini dosdoğru şekilde anlatması gerekir.
CMK m.43’e göre tanık soruşturma aşamasında Cumhuriyet savcısı, kovuşturma aşamasında ise mahkeme tarafından dinlenir. Bu bağlamda tanık çağrı kağıdıyla çağrılır ve gelmemesi durumundaki sonuçlar bildirilir. Usulüne uygun şekilde çağrılıp mazeret bildirmeksizin gelmeyen tanıklar zorla getirilir.
CMK m.234’de de mağdur ve şikayetçinin tanıkların davetini isteme hakkı olduğu hüküm altına alınmıştır. CMK m.178’de de ‘’Mahkeme başkanı veya hakim, sanığın veya katılanın gösterdiği tanık veya uzman kişinin çağrılması hakkında dilekçeyi reddettiğinde, sanık veya katılan o kişileri mahkemeye getirebilir.
Bu kişiler duruşmada dinlenir.” şeklinde bir düzenleme yapılmış ve davaya katılan sıfatını kazanmış mağdurun tanıklarını mahkemeye davet etme ve onları dinletme hakkının olduğu belirtilmiştir. CMK m.234’de sadece tanıkların davetinden söz etse de m.178’de katılanın uzman kişileri de davet etme hakkı olduğu hüküm altına alınmıştır.
Bu hakkın ne kadar önemli olduğu mahkeme başkanı veya hakim reddetse dahi katılanın tanığını dinletebilmesinden anlaşılmaktadır.
Vekili Bulunmadığı Takdirde Avukat Görevlendirilmesini İsteme Hakkı
Mağdur ve şikayetçinin soruşturma evresinde barodan vekil gönderilmesini isteme hakkı kovuşturma aşamasında da devam etmektedir. Mağdur ile şikâyetçinin vekili bulunmaması hâlinde, cinsel saldırı suçu ile alt sınırı beş yıldan fazla hapis cezasını gerektiren suçlarda, baro tarafından kendisine avukat görevlendirilmesini isteme hakkı vardır denilerek aynı şartların yani cinsel saldırı veya en az beş yıl ceza gerektirme şartlarının bu aşamada da arandığı hüküm altına alınmıştır.
Burada dikkat edilmesi gereken nokta cinsel suçlar ve alt sınırı beş yıldan fazla hapis cezasını gerektiren suçlarda vekil isteme hakkı mağdur ve şikayetçiye beraber tanınmışken 234/2’de “Mağdur, onsekiz yaşını doldurmamış, sağır veya dilsiz ya da meramını ifade edemeyecek derecede malul olur ve bir vekili de bulunmazsa istemi aranmaksızın bir vekil görevlendirilir.” hükmüyle beraber onsekiz yaşını doldurmama, sağır ve dilsiz ya da meramını anlatamayacak derecede malul olma durumlarında vekil isteme hakkı sadece mağdura tanınmış şikayetçiye tanınmamıştır.
Suçtan zarar gören gerçek ve tüzel kişiler, ilk derece mahkemesindeki kovuşturma evresinin her aşamasında şikâyetçi olduklarını bildirerek kamu davasına katılabilirler.
Bu hüküm, suçtan doğrudan zarar görmeyi veya kanunda belirli bir tüzel kişinin katılma hakkını gerektirir.
Hüküm kesinleştikten sonra sorumluluk doğar ve etkilenen kişiler hükmün sonuçlarından etkilenir. Örneğin, cinsel saldırı suçu gibi suçlarda avukat görevlendirme hakkı vardır.
Maliye Bakanlığı tarafından bankacılık kanununda belirli suçlar için tazminat talep edilebilir. Ayrıca, dolaylı zararlara dayanarak kamu davasına katılma mümkün olmayabilir.
Bu konuyla ilgili Yargıtay 5. Ceza Dairesi, E. 2007/3445 K. 2007/4322 T. 4.6.2007
Çocuğun nitelikli cinsel istismarı ve kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçlarından sanıklar Çağlar, Mustafa, Gökhan, Kadir ve Memiş’in yapılan yargılanmaları sonunda;
sanıklar Çağlar, Mustafa, Kadir ve Memiş’in atılı suçlardan beraatlerine, sanık Gökhan’ın ise atılı suçlardan mahkumiyetine dair Aydın 1. Ağır Ceza Mahkemesinden verilen 23.11.2006 gün ve 2006/175 Esas, 2006/433 Karar sayılı hükmün süresi içinde Yargıtay’ca incelenmesi o yer C.Savcısı ve sanık müdafii tarafından istenilmiş olduğundan dava evrakı C.Başsavcılığından tebliğname ile daireye gönderilmekle incelenerek gereği düşünüldü:
CMK’nın 219/1 maddesine aykırı olarak esaslı işlemlerin yapıldığı, savunmaların ve C.Savcısının esas hakkında mütalaasının yer aldığı 02.11.2006 günlü oturuma ait duruşma tutanağının 1,2,3 ve 4.sayfalarının zabıt katibi tarafından imzalanmaması,
CMK.nun 234/2.maddesinin amir hükmü gereğince onsekiz yaşını doldurmadığı ve vekilinin de bulunmadığı anlaşılan mağdure Merve’ye istemi aranmaksızın bir vekil atanması gerektiğinin gözetilmemesi,
Hazırlıktaki anlatımları arasında farklılıklar bulunan mağdurenin dinlenmesinden sonra sanıkları suçlarının sübutunun ve niteliklerinin belirlenmesi gerektiğinin nazara alınmaması,
Kanuna aykırı, o yer C.Savcısının ve sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan esası incelenmeyen hükümlerin bu sebepten dolayı 5320 Sayılı Yasanın 8/1. maddesi de gözetilerek CMK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 04.06.2007 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Davaya Katılma Koşuluyla Davayı Sonuçlandıran Kararlara Karşı Kanun Yollarına Başvurma
CMK m.260’a göre Cumhuriyet savcısı, şüpheli, sanık ve bu kanuna göre katılan sıfatı almış olanlar ile katılma isteği karara bağlanmamış, reddedilmiş veya katılan sıfatını alabilecek surette zarar görmüş bulunanlar kanun yollarına başvurabilirler.
Kanun hükmünden de açıkça anlaşılacağı üzere kamu davasına katılan sıfatını kazananlar kanun yoluna başvurabilmektedir.
Peki kamu davasına katılma hakkı nedir ve bu hak kimlere tanınmıştır?
Kamu Davasına Katılma
Kamu davasına katılmanın mağdur, suçtan zarar gerçek ve tüzel kişiler ile malen sorumlu kişilere olmak üzere üç farklı gruba tanınmıştır.
Kamu Davasına Katılma Hakkı Ne Zaman Kullanılabilir?
Kamu davalarına katılma hakkı tanınan kişiler ilk derece mahkemesindeki kovuşturma evresinin her aşamasında hüküm verilinceye kadar şikayetçi olduklarını bildirerek kamu davasına katılabilirler. Katılan sıfatını kazanan kişiler bir anlamda cumhuriyet savcısı ile iddia makamını oluşturur.
Kamu Davasına Katılmanın Koşulları
Kamu davasına katılmanın dört tane şartı bulunmaktadır. Katılan sıfatını kazanabilmek için bu dört şartın birden taşınması gerekir.
1-Davaya Katılmaya İlişkin Talebin Varlığı:
Yargılamayı yapan mahkeme tarafından suçtan zarar görene hakları hatırlatılarak şikayetçi olduğu suçun davasına katılmak isteyip istemeyeceği sorulur. Katılmak isterse bu şart gerçekleşmiş olur. Aynı zamanda şikayetçinin mahkemeye sunduğu dilekçede sanığın cezalandırılmasını istemesi, dosyaya delil sunması gibi haller katılma isteği olarak değerlendirilir ve yine bu şart gerçekleşmiş olur.
Ayrıca soruşturulması ve kovuşturulması şikayete bağlı olan suçlarda daha önce şikayetçi olmadığını belirten kişi sonrasında şikayetçi olduğunu söyleyemez. Çünkü ceza yargılamasında şikayetten vazgeçme mümkün değildir.
Bu durumda şikayet olmadığı için dava düşer. Re’sen soruşturulan suçlarda ise durum değişmektedir. Buna göre re’sen soruşturulan suçlarda daha önce şikayetçi olmadığını belirten kişi daha sonra gelip davaya katılma talebinde bulunabilir.
2-İstemde Bulunan Kişinin Katılma Hakkı Olan Biri Olması:
CMK m.237’ye göre kamu davasına katılma hakkı mağdur, suçtan zarar gören ve malen sorumlu olmak üzere üç gruba tanınmıştır. Daha önce de bahsettiğimiz gibi suçtan zarar görenlerde Yargıtay yerleşik içtihatlarında dolaylı olarak zarar görenlerin böyle bir haklarının olmadığını ve kamu davasına katılma hakkının yalnızca doğrudan zarar gören kişilere tanınan bir hak olduğu belirtilmiştir.
Buna göre katılan talebinden vazgeçerse veya ölürse katılma talebi hükümsüz kalır. Katılanın ölmesi durumunda mirasçılar katılanın haklarını takip etmek üzere davaya katılabilirler.
3-Katılma Talebinde Bulunan Kişinin Tam Ehliyetli Olması Gerekliliği:
Tam ehliyetli olmanın şartları ayırt etme gücüne sahip olma, ergin olma ve kısıtlı olmamadır. Buna göre kamu davasına katılabilmek için ancak tam ehliyetli olmak lazım. Örneğin ayırt etme gücüne sahip küçük veya kısıtlılar davaya katılamayacak onların yerine ancak kanuni temsilcileri katılabilecektir.
4-Katılma İsteminin İlk Derece Mahkemesinde Hüküm Verilinceye Kadar Yapılması Gerekliliği:
CMK m.237’ye göre katılma isteminin ilk derece mahkemesinde ancak hüküm verilinceye kadar yapılması gerekmektedir. Kanun yolunda davaya katılma isteğinde bulunulamaz. Buna rağmen ilk derece mahkemesinde ileri sürülüp reddolunan veya karar bağlanmayan katılma istekleri, kanun yolu başvurusunda açıkça belirtilmek kaydıyla karar bağlanabilir.
Kamu Davasına Katılma Nasıl Olur?
Kamu davasına katılma, davanın açılmasından sonra mahkemeye dilekçe verilmesi veya sözlü şekilde katılma isteminde bulunulması ve bu istemin duruşma tutanağına geçirilmesiyle olur. Bunun dışında duruşma sırasında şikayetçi olduğunu belirten suçtan zarar görene de davaya katılmak isteyip istemediği sorulur. Suçtan zarar gören katılmak isterse mahkemedeki kişiler dinlendikten sonra katılma isteminin uygunluğu hakkında karar verilir.
Katılan Hakları Nelerdir?
Vekili Bulunmadığı Takdirde Avukat Görevlendirilmesini İsteme Hakkı
Mağdur veya suçtan zarar gören davaya katıldığında, cinsel saldırı suçu ve alt sınırı beş yıldan fazla hapis cezasını gerektiren suçlarda baro tarafından kendisine avukat görevlendirilmesini isteyebilir. Katılanın çocuk, sağır ve dilsiz veya kendisini savunamayacak derecede akıl hastası olması durumunda talepte bulunması gerekmeksizin mahkeme tarafından kendisine avukat görevlendirilir.
Kanun Yollarına Başvuru Hakkı
Katılan cumhuriyet savcısına bağlı olmaksızın kanun yollarına başvurabilir. Verilen karar katılanın başvurusuyla bozulursa Cumhuriyet savcısı davayı yeniden takip eder.
Duruşmada Hazır Bulunma Hakkı
Katılan duruşmada hazır bulunma hakkına sahiptir. Fakat katılmadan önce verilmiş kararlar katılana tebliğ edilmez.
Katılanın duruşmada hazır bulunmaması durumunda katılma talebinde vazgeçtiği anlaşılmaz.
Kamu Davasına Katılmaktan Vazgeçme Hakkı
Katılan kamu davasına katılma hakkı kazandıktan sonra bu hakkından vazgeçebilir. Bu durumda katılma hükümsüz kalır ve dava devam eder.
Ayrıca belirtilmelidir ki katılma davayı durdurmaz. Önceden belirlenen duruşma ve diğer usulü işlemler belirlenen günlerde yapılmaya devam eder.
Sonuç olarak mağdur, suçtan zarar gören ve malen sorumlu kavramları ceza yargılamasında çok önemli yere sahiptir. Yazımızda bu kavramların ne olduğunu, bu kişilerin haklarını, kamu davasına katılma hakkını inceledik.
İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ KAMU HUKUKU ANABİLİM DALI YÜKSEK LİSANS TEZİ
Yargıtay Kararı – 5. CD., E. 2012/8010 K. 2013/6263 T. 6.6.2013
Mahalli mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle dosya incelenerek, gereği düşünüldü:
Sanıklardan faiz karşılığı borç aldığı iddia edilen M.. T..’in suçun zarar göreni olduğundan mahkemece verilen katılma kararı doğru ve yerinde görülmekle tebliğnamedeki katılan M.. T.. vekilinin temyiz talebinin reddine dair düşünceye iştirak edilmemiştir.
Sanıklar hakkında tefecilik suçundan kamu davası açıldığı, H.. H..nin bu suçun mağduru olduğu, bu sıfatının gereği olarak CMK’nın 233 ve 234. maddeleri gereğince kovuşturma evresinde sahip olduğu davaya katılma ve öteki haklarını kullanabilmesi için Maliye Bakanlığı Baş Hukuk Müşavirliği ve Muhakemat Genel Müdürlüğünün duruşmadan haberdar edilmesi gerektiği halde,
usulen dava ve duruşmalar bildirilmeden, davaya ve Ceza Muhakemesi Kanununun mağdur ve katılanlar için öngördüğü haklardan yararlanma olanağı sağlanmadan yargılamaya devam edilerek yazılı biçimde hüküm kurulması,
Kanuna aykırı, katılan M.. T.. ve H.. H.. vekilinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan, esası incelenmeyen hükümlerin 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi de gözetilerek CMK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 06/06/2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.