Orman Yangınına Sebebiyet Verme Suçu ve Cezası
Makale Başlıkları
Orman Yangınına Sebebiyet Verme Suçu ve Cezası
Ormanlar, dünyamızın en önemli ekosistemlerinden birini oluşturur ve doğal yaşamın sürdürülmesi için hayati bir rol oynar. Ancak ne yazık ki, orman yangınları bu önemli ekosistemlere zarar veren ve çevreye büyük tahribatlar yaratan olaylardır. Orman yangınlarına sebebiyet verme suçu, bu doğal felaketlerin kasıtlı veya ihmalkarca nedenlerle meydana gelmesine karşı ciddi bir hukuki tepkiyi temsil eder.
Bu makalede, orman yangınına sebebiyet verme suçunu yakından inceleyeceğiz. Hangi eylemlerin bu suçu oluşturabileceği, bu tür bir suçun cezasının ne olabileceği ve ormanların korunması için alınan hukuki önlemler hakkında daha fazla bilgi edineceksiniz. Ayrıca, orman yangınlarına karşı bilinçlendirme ve önleme çabalarının ne kadar önemli olduğunu anlayacaksınız.
Orman yangınına ilişkin suçlar 6831 sayılı Orman Kanununda düzenlenmiştir. Bu suçların oldukça ağır sonuçları meydana gelmektedir. Orman yangınları toplumu büyük ölçüde etkiler, tepkilere neden olur.
Ormanların ekosistem dengesi, temiz hava, iklim ve doğal afetlere ilişkin birçok yararı bulunmaktadır. Yangınlarla birlikte bu hususlarda büyük bir etki meydana gelirken ormanda barınmakta olan hayvanların telef olması da ciddi bir zarardır.
Orman Kavramı
Orman Kanunu’nun 1. maddesinde orman sayılan yerler belirtilmiştir.
Madde 1 – Tabii olarak yetişen veya emekle yetiştirilen ağaç ve ağaççık toplulukları yerleriyle birlikte orman sayılır.
Ancak:
A) Sazlıklar;
B) Step nebatlarıyla örtülü yerler;
C) Her çeşit dikenlikler;
Ç) Parklar;
D) Şehir mezarlıklarıyla kasaba ve köylerin hudutları içerisinde bulunan eski (kadim) mezarlıklardaki ağaç ve ağaçlıklarla örtülü yerler,
E) Sahipli arazide bulunan ve civarındaki ormanlarda tabii olarak yetişmeyen ağaç ve ağaççık nevilerinin bulunduğu yerler;
F) Orman sınırları içinde veya bitişiğinde tapulu, orman sınırları dışında ise her türlü tasarruf belgeleriyle özel mülkiyette bulunan ve tarım arazisi olarak kullanılan, dağınık veya yer yer küme ve sıra halinde ki her nevi ağaç ve ağaççıklarla örtülü yerler,
G) Orman sınırları dışında olup, yüzölçümü üç hektarı aşmayan sahipli arazilerde tabii olarak yetişen her nevi ağaç ve ağaççıklarla örtülü yerler,
H) Orman sınırları içinde veya bitişiğinde tapulu, orman sınırları dışında ise her türlü tasarruf belgeleri ile özel mülkiyette bulunan ve muhitin hususiyetlerine göre yetişmiş veya yetiştirilecek olan (…) fıstık çamlıkları ve palamut meşelikleri dahil olmak üzere her nevi meyveli ağaç ve ağaççıklar;
İ) Sahipli arazideki aşılı ve aşısız zeytinliklerle, özel kanunu gereğince Devlet Ormanlarından tefrik edilmiş ve imar, ıslah ve temlik şartları yerine getirilmiş bulunan yabani zeytinlikler ile 9/7/1956 tarih ve 6777 sayılı Kanunda tasrih edilen yabani veya aşılanmış fıstıklık, sakızlık ve harnupluklar.
J) Funda veya makilerle örtülü orman ve toprak muhafaza karakteri taşımayan yerler,
K) Orman sınırları dışında olup, alan büyüklüğüne bakılmaksızın sahipli arazilerde, ekim ve dikim yolu ile yetiştirilen her nevi ağaç ve ağaççıklarla örtülü yerler, orman sayılmaz.
Orman idare hukuku açısından orman kavramının tespiti teknik ve oldukça zordur. Bir yerin orman olup olmadığını belirleyebilmek için uzman kişilerce alanda keşif yapılmalıdır.
Kadastro tutanakları da önem taşımaktadır. Kadastro taşınmaz mallar ve orman gibi alanların sınırlarını arazi ve harita üzerinde belirten, hukuki durum tespiti ile öngörülen sicilleri kurmak üzere yapılan işlemleri ifade eder. Bir yerin orman olup olmadığının tespiti bakımından belirli alanın orman kadastrosu sınırları içinde olması oldukça önemlidir. Kesinleşmiş orman kadastrosu sınırları içinde bulunan alan orman olarak kabul edilir.
Sözlükte “ağaçlarla örtülü geniş alan” olarak tanımlanan orman, öğretide “kendi kendine veya emek sarfı ile yetişmiş olup da kanunda sayılan istisnalara girmeyen, boy verebilen, belli yapı ve yükseklikte, belli sıklık ve yoğunluktaki ağaç ve ağaççık toplulukları ve onların işgal ettikleri yer olarak ifade edilir. Orman kavramının birçok yönden tanımında bulunan ortak husus ağaç ve ağaççıklarla kaplı olmasıdır.
Yargıtay tarafından orman kavramı geniş yorumlanmaktadır. Orman sınırları dışında kaldığı halde sonradan orman bitki örtüsüne sahip olan yerlerin orman sayılması gerektiği görüşündedir. Bu görüşe göre idare hukuku bakımından orman sayılmayan alan işlevsel olarak özelliklerini taşıması halinde ceza hukuku bakımından orman olarak kabul edilir.
Orman Yangınına Sebebiyet Verme Suçu
Orman yangını serbest yayılma eğiliminde olan ve ormanda yaşama birliği içinde bulunan canlı, cansız bütün varlıkları yakarak yok eden ateş olarak tanımlanır. Orman yakma fiili su olarak düzenlenmiştir.
Korunan Hukuki Değer
Suça ilişkin norm değerlendirildiğinde bu düzenlemelerin koruduğu hukuki değer ortaya çıkmaktadır. Orman yangınına sebebiyet verme suçuna ilişkin düzenleme içeren Orman Kanunu’nun 110. maddesinin ilk fıkrası ormanları yangın tehlikesinden korumak amacıyla getirilmiştir. İki ve üçüncü fıkralar ise ormanların yok olmasını engellemeye yönelik düzenlemeler barındırmaktadır.
Hukuki değer olarak incelendiğinde orman ekolojik açıdan zenginlik kaynağıdır. Ormanlar su kaynağı ve kamusal yarar sağlar ve var olan kaynakları ve toprak varlığını korur. Orman ürünleri farklı sektörlerde göz ardı edilemeyecek kadar fazla kullanılmaktadır.
Ormanların korunmasıyla yalnızca ağaç toplulukları değil canlıların yaşam alanı, ekolojk denge, temiz hava, su kaynakları ve hammadde korunmaktadır. Hukuki değer olarak orman bu hususların tümünü bünyesinde barındırır.
Madde 110 –76. maddenin (a) bendinde belirtilen fiili işleyenlere bin beş yüz Türk Lirası idarî para cezası verilir.
76. maddenin (b), (c) ve (d) bentlerinde belirtilen fiilleri işleyenler hakkında bir yıldan üç yıla kadar hapis ve adlî para cezasına hükmolunur.
Dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı olarak orman yangınına sebebiyet verenler üç yıldan on yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Ancak failin yangının söndürülmesine ve etkilerinin azaltılmasına yönelik çabaları veya meydana gelen zararın azlığı göz önünde bulundurularak, verilecek ceza yarısına kadar indirilir.
Zararın belirlenmesinde yangın sonucu tamamen yanan ağaç ve ağaççıkların değeri, kısmen yanan ağaç ve ağaççıkların değerinde meydana gelen azalma, alt tabaka orman örtüsünün yanması nedeniyle oluşan zarar ve toprağın humuslu tabakasının yanması nedeniyle meydana gelen verim kaybı dikkate alınır.
Kasten orman yakan kişi, on yıldan az olmamak üzere hapis ve bin günden on bin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.
Suçun, yangına müdahalenin geciktirilmesi veya yangının söndürülmesinin zorlaştırılması amacıyla ve bu amacı gerçekleştirmeye elverişli olacak yer, zaman veya şartlarda işlenmesi halinde faile verilecek ceza yarı oranında artırılır.
Devletin güvenliğine karşı suç işlemek amacıyla kurulmuş bir örgütün faaliyeti çerçevesinde devlet ormanlarını yakan kişi müebbet hapis ve yirmi bin günden yirmi beş bin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.
Bu maddede yazılı suçların işlenmesi sebebiyle, ölüm veya yaralanmanın meydana gelmesi halinde, ayrıca bu suçlardan dolayı cezaya hükmolunur.
Madde 76
a)Devlet ormanlarında; Orman İdaresince belirlenen konak yerlerinden başka yerlerde gecelemek,
b) Ormanlarda izin verilen ve ocak yeri olarak belirlenen yerler dışında ateş yakmak veya izin verilen yerlerde yakılan ateşi söndürmeden mahalli terk etmek,
c) Ormanlara sönmemiş sigara veya yangına dolaylı olarak yol açabilecek madde atmak,
d) Ormanlara dört kilometre mesafede veya bu Kanunun 31. ve 32. maddeleri kapsamına giren köyler hudutları içinde anız veya benzeri bitki örtüsü yakmak, yasaktır.
Kasten Orman Yakma Suçu
Kasten orman yakan kişi, on yıldan az olmamak üzere hapis ve bin günden on bin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır. Suçun, yangına müdahalenin geciktirilmesi veya yangının söndürülmesinin zorlaştırılması amacıyla ve bu amacı gerçekleştirmeye elverişli olacak yer, zaman veya şartlarda işlenmesi halinde faile verilecek ceza yarı oranında artırılır.
Devletin güvenliğine karşı suç işlemek amacıyla kurulmuş bir örgütün faaliyeti çerçevesinde devlet ormanlarını yakan kişi müebbet hapis ve yirmi bin günden yirmi beş bin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.
Kasten orman yakma suçunun faili herkes olabilir. Zarar ve netice suçudur. Serbest hareketli bir suçtur. Orman varlıklarına etki edecek şekilde belirli yoğunlukta bir ateş yakmak şeklinde orman yakma eylemi gerçekleştirilir.
Ormanın unsurlarına ciddi zarar verecek boyutta bir ateş söz konusu olmalıdır. Kasten işlenebilen bu suçun olası kasta işlenebilmesi de mümkündür.
Kasten işlenebilmesi için fail suç tanımındaki unsurları bilmeli ve istemelidir. Olası kast söz konusu olduğunda fail neticeyi öngörmesine rağmen suçu işlemektedir. Özel kast aranmayan bir suçtur. Kanun kasten orman yakma suçu için nitelikli hal öngörmüştür.
Suç devletin güvenliğine karşı suç işlemek amacıyla kurulmuş bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenirse faile verilen ceza artırılır.
Kanunda yer alan suç unsurlarını bilen ve isteyen fail kasten suç işlemiş olur. Kanuni düzenlemeleri ihlal eden kişi hukuka aykırı fiil ile suç işlemiş olur. Hukuka aykırılığın meydana gelmesi için hukuka uygunluk sebebi bulunmamalıdır. Hukuka uygunluk sebeplerinden birinin varlığı halinde fiilin cezalandırılması mümkün değildir.
Kasten orman yakma suçu işlendiğinde ölüm veya yaralama meydana gelirse Orman Kanunu 110. maddede yer alan düzenlemeye göre gerçek içtima hükümleri uygulanacaktır. Bu suç bakımından zararın tazminini istemek mümkündür.
Taksirle Orman Yakma Suçu
Dikkat ve özen yükümlülüğün aykırı olarak orman yangınına sebebiyet verenler iki yıldan yedi yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Ancak failin yangının söndürülmesine ve etkilerinin azaltılmasına yönelik çabaları veya meydana gelen zararın azlığı göz önünde bulundurularak, verilecek ceza yarısına kadar indirilir.
Zararın belirlenmesinde yangın sonucu tamamen yanan ağaç ve ağaççıkların değeri, kısmen yanan ağaç ve ağaççıkların değerinde meydana gelen azalma, alt tabaka orman örtüsünün yanması nedeniyle oluşan zarar ve toprağın humuslu tabakasının yanması nedeniyle meydana gelen verim kaybı dikkate alınır.
Orman yangınına sebebiyet verme suçunun taksirli hali de zarar ve netice suçu olarak nitelendirilir. Suçun taksirle işlenmesi verilecek ceza üzerinde etkili olmaktadır. Taksirle orman yakma suçu herkes tarafından işlenebilmektedir.
Taksirle orman yangınına sebebiyet verme suçu düzenlenirken dikkat ve özen yükümlüğü esas alınmıştır. Yangın boyutuna ulaşan büyüklükte ateş yakıldığında orman yangınına sebebiyet verme suçu işlenmiş olacaktır. Büyük alevler şart değildir, ateşin hafif ve içten şekilde yanması da suçun oluşması açısından yeterlidir. Suç için dikkate alınan husus yangına sebebiyet vermektir, ateşin bizzat fail tarafından yakılması şart değildir.
Taksire ilişkin hükümler Türk Ceza Kanunu’nun 22. maddesinde yer almaktadır. Buna göre “Taksir, dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırılık dolayısıyla, bir davranışın suçun kanuni tanımında belirtilen neticesi öngörülmeyerek gerçekleştirilmesidir.” Bu suça ilişkin özen yükümlülüğünden objektif özen yükümlülüğü anlaşılmalıdır.
Özen yükümlülüğü sınırları hukuk kuralları ve günlük hayat tecrübelerine göre belirlenmektedir. Özen kavramının belirlenmesinde nesnel ölçütler esas alınır. Fiilin sonuçlarının öngörülebilir olması özen yükümlülüğüne aykırılığın tespiti bakımından önem taşımaktadır. Failin bu yükümlülüğü ihlal eden davranışı ile meydana gelen zarar arasında nedensellik bağı mevcut olmalıdır.
Fail tarafından gerçekleştirilen fiilin suç oluşturabilmesi için hukuka aykırılığın mevcut olması gerekir. Kanunda suç olarak düzenlenen fiil hukuka uygunluk sebebi bulunmuyorsa hukuka aykırıdır ve buna göre yaptırım uygulanır.
Kusurluluk incelenirken kişisel özen yükümlülüğü esas alınmaktadır. Taksirli hareket eden failin kişisel özellikleri dikkate alınır.
Taksirle orman yakma suçu için cezada özel bir indirim hali düzenlenmiştir. Failin yangının sona ermesi ve azalması için gösterdiği çaba ya da zararın az olması dikkate alınarak ceza yarısına kadar indirilebilir. Kanundaki düzenleme ve Yargıtay görüşüne göre failin çabası ve zararın azlığı ayrı ayrı değerlendirilmelidir.
Orman Yangınına Sebebiyet Verme Suçu Cezası
Dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı olarak orman yangınına sebebiyet verenler iki yıldan yedi yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Ancak failin yangının söndürülmesine ve etkilerinin azaltılmasına yönelik çabaları veya meydana gelen zararın azlığı göz önünde bulundurularak, verilecek ceza yarısına kadar indirilir.
Zararın belirlenmesinde yangın sonucu tamamen yanan ağaç ve ağaççıkların değeri, kısmen yanan ağaç ve ağaççıkların değerinde meydana gelen azalma, alt tabaka orman örtüsünün yanması nedeniyle oluşan zarar ve toprağın humuslu tabakasının yanması nedeniyle meydana gelen verim kaybı dikkate alınır.
Kasten orman yakan kişi, on yıldan az olmamak üzere hapis ve bin günden on bin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır. Suçun, yangına müdahalenin geciktirilmesi veya yangının söndürülmesinin zorlaştırılması amacıyla ve bu amacı gerçekleştirmeye elverişli olacak yer, zaman veya şartlarda işlenmesi halinde faile verilecek ceza yarı oranında artırılır.
Devletin güvenliğine karşı suç işlemek amacıyla kurulmuş bir örgütün faaliyeti çerçevesinde devlet ormanlarını yakan kişi müebbet hapis ve yirmi bin günden yirmi beş bin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.
Orman yangınına ilişkin suçlarda ölüm veya yaralanma meydana gelirse fail hakkında ayrıca bu suçtan dolayı da cezaya hükmolunacaktır.
Orman yangınına sebebiyet verme suçu şikâyete tabi değildir. Resen soruşturma gerçekleştirilir. Bu suç uzlaşmaya tabi suçlardan değildir.
Fail orman yakma suçu bakımından elverişli icra hareketlerine başlamış ancak elinde olmayan sebeplerle suç tamamlanamamışsa teşebbüs söz konusu olur. Birden fazla kişi birlik içinde bu suçu işleyebilir, iştirak mümkündür.
Orman yangınına sebebiyet verme suçunda görevli mahkeme suçun niteliğine göre belirlenir. Orman Kanunu’nun 110. maddesinin 2 ve 3. fıkralarında yer alan suçlar için asliye ceza mahkemesi, 4 ve 5. fıkralar için ise ağır ceza mahkemesi görevlidir.
Orman yakma suçu hakkında af çıkarılması mümkün değildir.
Anayasa 169/3: Ormanlara zarar verebilecek hiçbir faaliyet ve eyleme müsaade edilemez. Ormanların tahrip edilmesine yol açan siyasi propaganda yapılamaz; münhasıran orman suçları için genel ve özel af çıkarılamaz. Ormanları yakmak, ormanı yok etmek veya daraltmak amacıyla işlenen suçlar genel ve özel af kapsamına alınamaz.
Yargı Kararları
Yargıtay 19. Ceza Dairesi 25.05.2021 Tarih, E.2021/2529, K.2021/5616 Sayılı Karar
6831 sayılı Kanun’un 110/2. maddesi atfıyla aynı Kanun’un 76/d maddesinde düzenlenen anız yakma suçunun oluşabilmesi için anız kabul edilebilecek ot, çalılık, hasat sonrası tarlada arta kalan ürün sapları vs. gibi bitki örtüsünün en yakın ormanlık alana 4 kilometreden daha az mesafede bulunması ve kasten yakılmış olması gerektiği,
dosya kapsamından ise sanığın tarlasında topladığı otları kestikten sonra kenarda biriktirip yaktığı anlaşılmakla sanık tarafından çıkarılan ateşin büyümesi sonucu çıkan yangının, ormanlık alana ulaşmadan söndürüldüğü olayda, sanığın eylemi,
anız yakma suçunu oluşturmayıp yakılan ateşin orman sahasına 2550 metre mesafede bulunması nedeniyle orman yangını tehlikesi oluşturduğundan eylemin TCK’nin 171/1-a maddesinde düzenlenen genel güvenliğin taksirle tehlikeye sokulması suçuna vücut verdiği gözetilmeyerek suç vasfının belirlenmesinde düşülen yanılgı sonucu yazılı şekilde karar verilmesi, bozma nedenidir.
Yargıtay 19. Ceza Dairesi 17.12.2019 Tarihli E.2019/32410, K.2019/15783 Sayılı Karar
Dosya kapsamında yer alan olay yeri inceleme raporunda yangın başlangıç noktasında yangını hızlandırıcı, tutuşturucu olabilecek bulguya rastlanılmadığının tespiti, sanığın tüm aşamalarda suçlamayı reddetmesi, olay yerinde alkollü halde yakalanması, yangının başladığı alanın kuru otlarla kaplı çalılık alan olduğunun anlaşılması karşısında sanığın orman yakma kastı ile hareket ettiğini gösterir her türlü şüpheden uzak ve kesin delil bulunmadığı gözetilerek sanık hakkında 6831 sayılı Kanunun 110/3. maddesi uyarınca mahkûmiyetine karar verilmesi gerekirken suç vasfında yanılgıya düşülerek kasten orman yakma suçundan mahkûmiyet hükmü verilmesi, bozma nedenidir.
Yargıtay 19. Ceza Dairesi 26.11.2019 Tarihli, E.2019/31633, K. 2010/14527 Sayılı Karar
6831 sayılı Kanun’un 110/2. maddesi atfıyla aynı Kanun’un 76/d maddesinde düzenlenen anız yakma suçunun oluşabilmesi için anız kabul edilebilecek ot, çalılık, hasat sonrası tarlada arta kalan ürün sapları vs. gibi bitki örtüsünün en yakın ormanlık alana 4 kilometreden daha az mesafede bulunması ve kasten yakılmış olması gerektiği, dosya kapsamından ise sanığın, ısınmak amaçlı olarak ormanlık alanda ateş yakması sonucu dört metrekerelik orman alanının yandığı olayda,
zarar miktarı da gözetilerek sanığın eyleminin, anız yakma suçunu oluşturmayıp, yakılan ateşin orman sahasında bulunması nedeniyle orman yangını tehlikesi oluşturduğundan eylemin TCK’nin 110/3 maddesinde düzenlenen taksirle orman yangınına neden olma suçunu oluşturduğu gözetilmeyerek suç vasfının belirlenmesinde düşülen yanılgı sonucu 110/2 maddesinden yazılı şekilde karar verilmesi, bozma nedenidir.
Yargıtay 19. Ceza Dairesi 12.11.2019 E. 2019/31918, K.2019/14109 Sayılı Karar
Sanığın yaktığı ateşin rüzgârın da etkisiyle kontrolden çıkarak ormana sirayet etmesi sonucu 0.5 hektar orman alanının yandığı olayda, sanığın eylemi 6831 sayılı Kanun’un 110/3. maddesinde düzenlenen taksirle orman yangınına neden olma suçunu oluşturduğu halde, suç vasfında yanılgıya düşülerek aynı Kanun’un 110/2. maddesinden hüküm kurulması, bozma nedenidir.