

Boşanmada Aldatılan Kadının Hakları Nelerdir?


En Hızlı Boşanma Davası Nasıl Olur
Makale Başlıkları
Sahte Fatura Düzenleme ve Kullanmanın Yaptırımı ve Dava Açılması
Sahte fatura düzenleme ve kullanma suçu vergi kaçakçılığı suçlarından olup devlet hazinesine karşı işlenmektedir. Vergi Usul Kanunu’nun 359. Maddesinde düzenlenmiştir. Sahte fatura düzenleme amacı niteliği gerçek olmayan hizmet ya da teslimleri gerçek gibi göstermeye çalışmaktır. Örneğin vergi kaçakçılığından esas faili kurtarmak için sahte belge düzenlenmesi gibi. Bu makalemizde sahte fatura düzenleme ve kullanma suçu, bu suçun unsurları, faili, ispatı, zamanaşımı, etkin pişmanlık ile ilgili detaylarına değineceğiz.
Vergi Usul Kanunu Madde 359/B : Vergi kanunları uyarınca tutulan veya düzenlenen ve saklama ve ibraz mecburiyeti bulunan defter, kayıt ve belgeleri yok edenler veya defter sahifelerini yok ederek yerine başka yapraklar koyanlar veya hiç yaprak koymayanlar veya belgelerin asıl veya suretlerini tamamen veya kısmen sahte olarak düzenleyenler veya bu belgeleri kullananlar, üç yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Gerçek bir muamele veya durum olmadığı halde bunlar varmış gibi düzenlenen belge, sahte belgedir.
Sahte Fatura Zaman Aşımı Naylon Fatura Zaman Aşımı
Sahte fatura düzenleme suçu için öngörülen dava zamanaşımı süresi genellikle 15 yıldır. Bu süre, suçun işlendiği tarihten itibaren başlar ve davaya konu olan suçun cezai sorumluluğunun zamanaşımına uğraması için geçen süreyi ifade eder.
Ceza zamanaşımı ise, kişiye verilen cezanın kesinleşmesinden itibaren ne kadar süre içerisinde infaz edilmesi gerektiğini belirleyen bir hukuki kavramdır. Ceza zamanaşımı süresi, mahkeme tarafından verilen cezanın kesinleştiği tarihten itibaren başlar ve cezanın infaz edilmesi için belirli bir süre tanır.
Sahte fatura düzenleme suçu, vergi kaçakçılığı veya sahtecilik gibi hukuki sorunlarla ilgili ciddi sonuçlara sahip olabilir. Bu nedenle, hukuki danışmanlık almanız ve konuyu uzman bir avukatla görüşmeniz önemlidir. Avukatınız, sahte fatura suçuna ilişkin dava zamanaşımı süresi ve ceza zamanaşımı süresi hakkında size daha ayrıntılı bilgi verebilir ve hukuki durumunuzu değerlendirebilir.
Suçun Unsurları
Kanuni Unsur : Sahte fatura düzenleme ve kullanma suçunun kanuni unsuru vergi usul kanunu 359/b de düzenlenmiş olmasıdır.
Maddi Unsur : Suçun maddi unsurunun varlığını belirlerken failin eyleminin mevcut olması ve bu eylemin dış dünyada bir etki meydana getirmesi ve eylem ile dış dünyada meydana gelen etki arasında nedensellik ilişkisi olması gerekmektedir. Sahte belge düzenleme ve kullanma suçunun oluşabilmesi için öncelikle “sahte belge”nin mevcut olması gerekir. Sahte belge tanımı Vergi Usul Kanunu madde 359’da yapılmıştır. Buna göre; “gerçek bir muamele ya da durum olmadığı halde bunlar varmış gibi düzenlenen belge, sahte belgedir.” denilmiştir. Sahteciliğin vergi kanunlarına göre düzenlenen, tutulan ve saklanması ile ibrazı zorunlu olan defter ve kayıtlar üzerinde yapılması gerekmektedir. Kanunda belirtilen zorunlu unsurların belgede bulunması gerekir.
Sahte belgeyi kullanmak ve sahte belgeyi düzenlemek ayrı ve bağımsız suçlardır. Ancak düzenleyen ve kullanan aynı kişi ise iki ayrı suçtan ceza vermek yerine tek suçtan ceza verilir. Sahte belgeyi düzenleme suçu oluşmuş olur.
Manevi Unsur : Sahte belge düzenleme ve kullanma suçu kanunda düzenlenen haline göre ancak kasıtlı işlenebilir. Bu durumda sahte belge düzenleme ve kullanma suçunun oluşumu için bilerek ve istenerek yapılması gerekmektedir.
Bu nedenle örneğin satıcı belgenin sahte olduğunu bilerek alıcıya veriyor ve alıcı belgenin sahte olduğunu bilmeden kullanıyorsa alıcı burada kasıtlı olarak sahte belgeyi kullanmadığı için suçun manevi unsuru oluşmamıştır ve suç meydana gelmemiştir.
Suçun Faili :Sahte belge düzenleme ve kullanma suçunun faili gerçek ya da tüzel kişi olabilir. Sahte belge düzenleme ve kullanma suçunun faili gerçek kişi ise zaten sorun yoktur, suçu kasıtlı olarak işleyen şahıs fail olur. Tüzel kişinin bu suçu işlemesi durumunda sorumluluk tüzel kişinin kanuni temsilcisi ya da personelidir. Eğer personel yalnızca kanuni temsilciden emir ve talimat alarak çalışıyorsa sorumluluk kanuni temsilcide olacaktır.
Personel kanuni temsilciden emir ve talimat almadan kendi istek ve iradesi ile sahte belge düzenleme ve kullanma suçunun oluşumuna sebebiyet verdiyse sorumluluk personelde olacaktır. Tüzel kişinin birden fazla temsilcisi olması durumunda ne olacağı ile ilgili Yargıtay kararı mevcuttur.
17.12.1990 tarihli 312/340 E. sayılı Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun kararı ile bu konuya açıklık getirilmiştir. Buna göre, Vergi Usul Kanunu’nun 359. ve 360. maddelerinde öngörülen cezaların uygulanmasında, cezai sorumluluk suç ve suçlu arasındaki illiyet bağı ile temsil yetkisinin bölüşümün de ağırlık ve sınıra göre suçun oluşumunda rolü olan temsilcinin belirlenerek cezai sorumluluk takdir ve tayin edilmelidir.
Suçun İspatı :Vergi Usul Kanunu madde 359/b de sahte belge düzenleme ve kullanma suçunun yaptırımı hapis cezası olduğu için yaptırımı uygulayacak olana mahkeme ceza mahkemeleridir. Ceza muhakemesinde “maddi gerçeğin araştırılması” ilkesi geçerli olduğu için suçun her türlü delille ispatı mümkündür. İspat yükü belirli bir tarafta değildir. Mahkeme maddi gerçeği araştırmakla yükümlüdür.
Zamanaşımı
Vergi Usul Kanunu’nda vergi suçlarına ilişkin özel bir zamanaşımı süresi yoktur. Bu nedenle Türk Ceza Kanunu’ndaki zamanaşımı hükümleri vergi suçlarında da geçerlidir. Zamanaşımı dava zamanaşımı ve ceza zamanaşımı olmak üzere iki farklı süreye tabi tutulmuştur.
Vergi Usul Kanunu sahte belge düzenlemek ve kullanmak suçunu işleyen fail için yaptırımı üç yıldan beş yıla kadar hapis cezası olarak belirlemiştir. Türk Ceza Kanunu’nda yaptırımı beş yıldan fazla olmamak üzere hapis ve adli para cezası olan suçlarda zamanaşımı süresi sekiz yıldır. Yine yaptırımı beş yıldan fazla olmamak üzere hapis ve adli para cezası olan suçlarda ceza zamanaşımı süresi 10 yıldır.
Etkin Pişmanlık
Vergi Usul Kanunu sahte belge düzenleme ve kullanma suçunda etkin pişmanlık halini 371. Maddede düzenlemiştir. Buna göre suçun faili “pişmanlık ve ıslah” hükümleri çerçevesinde yetkili makamlara durumu bildirmesi ceza verilmesine engel oluşturur.
Sonuç olarak şunu da belirtmemiz gerekir ki yukarıda sözünü ettiğimiz gibi ceza mahkemesinin verdiği kararlar vergi cezalarını uygulayacak makam ve mercileri bağlamayacağı gibi vergi cezalarını uygulayacak makam ve mercilerin kararı da ceza mahkemelerini bağlamayacaktır.
Yargıtay Kararı
- Beyannamelerin (sanıkların savunmalarında belirttikleri … isimli kişinin dışında bir başka) muhasebeci tarafından verildiğinin anlaşılması halinde bu kişinin açık kimlik ve adres bilgilerinin tespiti ile tanık olarak duruşmaya çağrılması, CMK’nin 46/1-c. maddesi uyarınca çekinme hakkı hatırlatıldıktan sonra kendisinden sanıkları ya da …‘ı tanıyıp tanımadığının ve beyannamelere konu faturaların kim tarafından kendisine getirildiğinin sorulması, sonucuna göre tüm deliller birlikte tartışılarak sanıkların hukuki durumunun belirlenmesi gerekir. (Yargıtay 11. Ceza Dairesi-K.2021/4644)
- Şirket adına muhasebe işlemlerini yürüten kişi tespit edilerek, CMK’nin 46/1-c. maddesi uyarınca çekinme hakları hatırlatılarak tanık sıfatıyla dinlenmesi, fiilen şirketi kimin idare ettiğinin, sanıkları tanıyıp tanımadığının sorulması, sonucuna göre tüm deliller birlikte tartışılarak sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerekirken, eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde hükümler kurulması, bozma nedenidir.(Yargıtay 11. Ceza Dairesi – Karar:2019/5184)
- 13 sayılı VUK’nın 139/2. maddesinde öngörülen ve incelemenin dairede yapılmasına imkan veren istisnalardan birinin varlığı önceden saptanmadan, faaliyetini sürdürdüğü anlaşılan şirkete ait defter ve belgelerin ibrazı için işyeri adresinde yapılan tebligat hukuken geçersiz olduğundan, yüklenen suçun unsurları itibarıyla oluşmadığı gözetilmeden, sanığın beraati yerine yazılı şekilde mahkumiyetine hükmolunması bozma nedenidir. (Yargıtay 11. Ceza Dairesi – Karar: 2018/2)
- Sanık hakkında “2005, 2006,, 2007, 2008 takvim yıllarında sahte fatura kullanmak” suçlarından açılan davada 213 Sayılı VUK’nun 367. maddesi gereğince dava şartı olan mütalaanın bulunmadığı, mütalaanın “2005, 2006, 2007, 2008 takvim yıllarında sahte fatura düzenlemek” suçlarına dair olduğu, 5271 Sayılı m.225 (1412 Sayılı m.257) maddesi uyarınca hükmün konusu iddianamede gösterilen fiilden ibaret olup, davaya esas teşkil eden iddianamede sahte fatura kullanmak suçlarından dava açılmış, sahte fatura düzenlemek suçlarından ise dava açılmamış olduğu anlaşılmakla, “2005, 2006,, 2007, 2008 takvim yıllarında sahte fatura düzenlemek” suçlarından açılmış bir dava bulunmadığı, birbirinden ayrı ve bağımsız suçlar olan sahte fatura düzenlemek ve kullanmak suçlarının birbirine dönüşmeyeceği gözetilmeden, sahte fatura düzenlemek suçlarından Cumhuriyet Başsavcılığı’na ihbarda bulunulup dava açılması halinde birleştirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, iddianame dışına çıkılarak yazılı şekilde hüküm tesisi hukuka aykırıdır. (Yargıtay 11. Ceza Dairesi – Karar: 2017/1453)
Ayrıntılı bilgi ve danışmanlık hizmeti almak için bizimle iletişime geçebilirsiniz.
Sahte Fatura Düzenleme Suçu
Sahte fatura düzenleme suçu, ekonomik alanda ciddi sonuçlar doğuran bir suç türüdür. Bu suç, gerçek dışı belgelerle ticari işlemleri gerçekleştirme amacını taşır. Sahte belgelerle vergi kaçakçılığı gibi yasadışı faaliyetlerin örtbas edilmesi amaçlanır. Bu suçun hukuki sonuçları oldukça ciddidir ve ceza ödemeyi, tazminat taleplerini ve hatta hapis cezasını içerebilir.
Sahte fatura düzenleme suçunu önlemek için dürüst iş uygulamaları ve yasalara uyum esastır. Şirketler ve bireyler, vergi yükümlülüklerini doğru şekilde yerine getirmeli, sahte belgeleri tanımalı ve yetkililere bildirmelidir. Bu sayede sahte fatura düzenlemek gibi suçların önüne geçilebilir, ekonomik düzen sağlanabilir.
Unutulmamalıdır ki sahte fatura düzenleme suçu, hem mali hem de hukuki açıdan ciddi sonuçlar doğurabilir. Bu suçla mücadelede şeffaflık, dürüstlük ve yasalara uyum temel ilkedir.