Suç Vasfına Yönelik Temyiz ve İstinaf Süreci
Makale Başlıkları
Suç Vasfına Yönelik Temyiz ve İstinaf Süreci
Suç vasfına yönelik temyiz ve istinaf, hukuki süreçlerde önemli bir yer tutan konulardan biridir. Temyiz ve istinaf, mahkeme kararlarının yeniden değerlendirilmesi ve incelenmesini sağlayan yasal yollardır. Temyiz, bir mahkeme kararının üst mahkeme tarafından yeniden gözden geçirilmesini talep etmek anlamına gelirken, istinaf ise mahkeme kararının hukuka aykırı olduğu iddiasıyla bir üst mahkemeye başvurma sürecidir.
Bu makalede, suç vasfına yönelik temyiz ve istinaf konusunu detaylı bir şekilde ele alacağız. Makalemizde, temyiz ve istinaf süreçlerinin nasıl işlediğini, hangi durumlarda başvurulabileceğini ve bu süreçlerin hukuki sonuçlarını açıklayacağız. Ayrıca, suç vasfına yönelik temyiz ve istinafın hukuki açıdan önemine ve savunma hakkının güvence altına alınmasına katkılarına değineceğiz.
Ceza Davasında İstinaf
İlk derece mahkemesinin verdiği son kararın üst mahkeme tarafından hem maddi açıdan hem de hukuki açıdan yeniden incelenmesidir. İlk derece mahkemesinin kararı aleyhine öncelikle istinaf kanun yoluna gidilmektedir.
İstinaf kanun yoluna ilişkin hükümler Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 272. maddesi ve devamında yer almaktadır. İstinaf incelemesi için hak sahibi olan kişiler talep etmelidir.
Kural istinaf incelemesinin kendiliğinden yapılamamasıdır. Ancak on beş yıl ve daha fazla hapis cezasına ilişkin hükümler kendiliğinden incelenmektedir, talep gerekmez. Bunun nedeni cezanın önem taşımasıdır. Kendiliğinden inceleme yapılması için cezanın on beş yıl veya daha fazla olması gerekmektedir ve bu cezalar tespit edilirken içtima sonucu miktar dikkate alınmaz, her suç için ayrıca belirlenen miktar esas alınır.
Madde 272 – (1) İlk derece mahkemelerinden verilen hükümlere karşı istinaf yoluna başvurulabilir. Ancak, on beş yıl ve daha fazla hapis cezalarına ilişkin hükümler, bölge adliye mahkemesince re ‘sen incelenir.
(2) Hükümden önce verilip hükme esas teşkil eden veya başkaca kanun yolu öngörülmemiş olan mahkeme kararlarına karşı da hükümle birlikte istinaf yoluna başvurulabilir.
(3) Ancak;
a) Hapis cezasından çevrilen adlî para cezaları hariç olmak üzere, sonuç olarak belirlenen üç bin Türk Lirası dâhil adlî para cezasına mahkûmiyet hükümlerine,
b) Üst sınırı beş yüz günü geçmeyen adlî para cezasını gerektiren suçlardan beraat hükümlerine,
c) Kanunlarda kesin olduğu yazılı bulunan hükümlere, Karşı istinaf yoluna başvurulamaz. Bu suretle verilen hükümler tekerrüre esas olmaz.
İstinaf başvurusu karar veren ilk derece mahkemesine dilekçe verilerek yapılabilir. Aynı zamanda mahkemenin kâtibine beyanda bulunarak yapılması da mümkündür. Kâtip tutanak tutar ve bu tutanak hâkim tarafından onaylanır.
Başvuru süresi sanık duruşmada hazır bulunuyorsa hükmün açıklandığı andan itibaren yedi gündür. Sanığın yokluğunda açıklanan hükümler için yedi günlük süre tebliğ tarihinden itibaren başlayacaktır.
Madde 273 – (1) İstinaf istemi, hükmün açıklanmasından itibaren yedi gün içinde hükmü veren mahkemeye bir dilekçe verilmesi veya zabıt kâtibine bir beyanda bulunulması suretiyle yapılır; beyan tutanağa geçirilir ve tutanak hâkime onaylattırılır. Tutuklu sanık hakkında 263 üncü madde hükmü saklıdır.
(2) Hüküm, istinaf yoluna başvurma hakkı olanların yokluğunda açıklanmışsa, süre tebliğ tarihinden başlar.
(3) Ağır ceza mahkemelerinde bulunan Cumhuriyet savcıları, mahkemelerinin yargı çevresi içerisindeki asliye mahkemelerinin hükümlerine karşı, kararın o yer Cumhuriyet başsavcılığına geliş tarihinden itibaren yedi gün içinde istinaf yoluna başvurabilirler.
(4) Sanık ve bu Kanuna göre katılan sıfatını almış olanlar ile katılma isteği karara bağlanmamış, reddedilmiş veya katılan sıfatını alabilecek surette suçtan zarar görmüş bulunanların dilekçe veya beyanında, başvuruya ilişkin nedenlerin gösterilmemesi inceleme yapılmasına engel olmaz.
(5) Cumhuriyet savcısı, istinaf yoluna başvurma nedenlerini gerekçeleriyle birlikte yazılı isteminde açıkça gösterir. Bu istem ilgililere tebliğ edilir. İlgililer, tebliğ tarihinden itibaren yedi gün içinde bu husustaki cevaplarını bildirebilirler.
Cumhuriyet savcısı başvuru yaparken gerekçelerini açıkça göstermek zorundadır. İstinaf başvurusu yapma hakkına sahip olan diğer kişiler gerekçe göstermek zorunda değildir. Gerekçe gösterilmese de istinaf incelemesi yapılır.
Bölge adliye mahkemesi inceleme neticesinde herhangi bir hukuka aykırılık bulunmadığını, ilk derece mahkemesinin kararının yerinde olduğunu tespit ederse esastan ret karar verir. İstinaf başvurusu reddedildiğinde koşullar sağlanıyorsa temyiz başvurusu yapılabilir. Temyiz imkânı yoksa hüküm kesinleşir. Yeniden yargılamayı gerektirmeyecek derecede basit nitelikte hukuka aykırılıklar bulunuyorsa yerel mahkeme kararı düzeltilerek esastan ret kararı verilir.
İlk derece mahkemesinin vermiş olduğu karar hukuka aykırılık teşkil ediyorsa istinaf incelemesi sonucunda hükmün bozulması kararı verilir.
Bozma nedeni olan hukuka aykırılık halleri:
- Mahkemenin kanuna aykırı oluşması
- Hakimin yasaklılığı hali,
- Hâkimin reddi nedenlerinin ileri sürülmesi ve kabul edilmesine rağmen hakimin hükme katılması,
- Hakimin reddi isteminin kanuna aykırı olarak reddedilip hakimin hükme katılması,
- Görev ve yetki sorunu,
- Kanunen hazır bulunması gerekenlerin yokluğunda duruşma yapılması,
- Duruşmalı verilen hükümde açıklık kuralının ihlali,
- Yerel mahkeme kararının hukuka aykırı yöntemlerle elde edilen delillere dayanması.
İstinaf mahkemesi bozma kararı vermeden yapacağı kovuşturma sonucunda yeniden karar verebileceğini mümkün görürse istinaf mahkemesinde yeniden görülmesi kararı verebilir. Bu kararla birlikte istinaf mahkemesi duruşma hazırlığı yapar, tarafları davet eder.
Yapılan bu yargılama sonucunda istinaf mahkemesi esastan ret kararı verebilir veya ilk derece mahkemesi kararını kaldırıp yeniden hüküm verir. Şartlar sağlanıyorsa istinaf mahkemesi kararları hakkında temyiz başvurusu yapılabilir.
Ceza Davasında Temyiz
Olağan bir kanun yolu olan temyiz, istinaf mahkemesinin vermiş olduğu bozma kararı dışındaki hükümleri yeniden incelenmesi için taraflara tanınmış bir kanun yoludur. Temyiz başvurusu ile istinaf mahkemesinin verdiği kararın bozulması ya da değiştirilmesi talep edilir.
İnceleme üst mahkeme olan Yargıtay tarafından yapılır. Bölge adliye mahkemesinin kesin olmayan kararlarında hukuka aykırılıklar giderilmeye çalışılır, içtihat birliği amaçlanır. Yargıtay yalnızca hukuki denetimle sınırlı inceleme yapar.
Kural olarak maddi inceleme yapılmamaktadır. Temyiz kanun yolu 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 286. madde ve devamında düzenlenmiştir.
Madde 286 – (1) Bölge adliye mahkemesi ceza dairelerinin bozma dışında kalan hükümleri temyiz edilebilir.
(2) Ancak;
a) İlk derece mahkemelerinden verilen beş yıl veya daha az hapis cezaları ile miktarı ne olursa olsun adlî para cezalarına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine dair bölge adliye mahkemesi kararları,
b) İlk derece mahkemelerinden verilen beş yıl veya daha az hapis cezalarını artırmayan bölge adliye mahkemesi kararları,
c) Hapis cezasından çevrilen seçenek yaptırımlara ilişkin ilk derece mahkemesi kararları ile ilgili olarak bölge adliye mahkemesince verilen; seçenek yaptırımlara ilişkin her türlü kararlar ve istinaf başvurusunun esastan reddine dair kararlar,
d) (Anayasa Mahkemesinin 27/12/2018 tarihli ve E.:2018/71 K.:2018/118 sayılı Kararı ile İptal; Yeniden Düzenleme:20/2/2019-7165/7 Md.) İlk defa bölge adliye mahkemesince verilen ve 272. maddenin üçüncü fıkrası kapsamı dışında kalan mahkûmiyet kararları hariç olmak üzere, ilk derece mahkemelerinin görevine giren ve kanunda üst sınırı iki yıla kadar (iki yıl dâhil) hapis cezasını gerektiren suçlar ve bunlara bağlı adlî para cezalarına ilişkin her türlü bölge adliye mahkemesi kararları,
e) Adlî para cezasını gerektiren suçlarda ilk derece mahkemelerinden verilen hükümlere ilişkin her türlü bölge adliye mahkemesi kararları,
f) Sadece eşya veya kazanç müsaderesine veya bunlara yer olmadığına ilişkin ilk derece mahkemesi kararları ile ilgili olarak istinaf başvurusunun esastan reddine dair kararları,
g) On yıl veya daha az hapis cezasını veya adlî para cezasını gerektiren suçlardan, ilk derece mahkemesince verilen beraat kararları ile ilgili olarak (…) istinaf başvurusunun esastan reddine dair kararları,
h)Davanın düşmesine, ceza verilmesine yer olmadığına, güvenlik tedbirine ilişkin ilk derece mahkemesi kararları ile ilgili olarak bölge adliye mahkemesince verilen bu tür kararlar veya istinaf başvurusunun esastan reddine dair kararlar,
ı) Yukarıdaki bentlerde yer alan sınırlar içinde kalmak koşuluyla aynı hükümde, cezalardan ve kararlardan birden fazlasını içeren bölge adliye mahkemesi kararları, Temyiz edilemez.
(3) İkinci fıkrada belirtilen temyiz edilemeyecek kararlar kapsamında olsa bile aşağıda sayılan suçlar nedeniyle verilen bölge adliye mahkemesi ceza dairelerinin kararları temyiz edilebilir:
a) Türk Ceza Kanununda yer alan;
1. Hakaret (madde 125, üçüncü fıkra),
2. Halk arasında korku ve panik yaratmak amacıyla tehdit (madde 213),
3. Suç işlemeye tahrik (madde 214)
4. Suçu ve suçluyu övme (madde 215),
5. Halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama (madde 216),
6. Kanunlara uymamaya tahrik (madde 217),
7. Halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma (madde 217/A),
8. Cumhurbaşkanına hakaret (madde 299),
9. Devletin egemenlik alametlerini aşağılama (madde 300),
10. Türk Milletini, Türkiye Cumhuriyeti Devletini, Devletin kurum ve organlarını aşağılama (madde 301),
11. Silahlı örgüt (madde 314),
12. Halkı askerlikten soğutma (madde 318), suçları.
b) Terörle Mücadele Kanununun 6. maddesinin ikinci ve dördüncü fıkrası ile 7. maddesinin ikinci fıkrasında yer alan suçlar.
c) Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanununun 28 inci maddesinin birinci fıkrası, 31. maddesi ve 32. maddesinde yer alan suçlar.
Kanunun 260. maddesinde temyiz kanun yoluna başvurabilecek kişiler yer almaktadır. Bu maddeye göre sanık, katılan, katılma isteği karara bağlanmayan ya da reddedilen müştekiler, katılan sıfatını alabilecek surette suçtan zarar görmüş olanlar, cumhuriyet savcıları temyiz için başvuru yapabilirler.
Temyiz kanun yoluna başvuru süresi kararın tefhim veya tebliğinden itibaren on beş gündür. Bu süreye kararın verildiği gün dâhil değildir. Temyiz başvurusu için istinaf mahkemesi ceza dairesine dilekçe verilir. Dilekçede temyiz nedeni bulunmak zorundadır.
Sebep yoksa Yargıtay tarafından temyiz istemi reddedilir. Temyiz dilekçesi yanlış mahkemeye verilse de hak kaybı olmaz. Süresi içinde verilmesi yeterlidir.
Madde 291 – (1) Temyiz istemi, hükmün açıklanmasından itibaren on beş gün içinde hükmü veren mahkemeye bir dilekçe verilmesi veya zabıt kâtibine bir beyanda bulunulması suretiyle yapılır; beyan tutanağa geçirilir ve tutanak hâkime onaylattırılır. Tutuklu bulunan sanık hakkında 263 üncü madde hükmü saklıdır.
(2) Hüküm, temyiz yoluna başvurma hakkı olanların yokluğunda açıklanmışsa, süre tebliğ tarihinden başlar.
Temyiz incelemesi kural olarak dosya üzerinden yapılmaktadır. Yargıtay ilgili ceza dairesi uygun gördüğü takdirde 10 yıl veya daha fazla hapis cezasına ilişkin incelemeler duruşmalı olarak yapılabilir. Talep üzerine duruşmalı yapılması da mümkündür.
Madde 299 – (1) On yıl veya daha fazla hapis cezasına ilişkin hükümlerde, Yargıtay, incelemelerini uygun görmesi halinde duruşma yoluyla yapabilir. Duruşma gününden sanığa, katılana, müdafi ve vekile haber verilir. Sanık, duruşmada hazır bulunabileceği gibi, kendisini bir müdafi ile de temsil ettirebilir.
(2) Sanık, tutuklu ise duruşmaya katılmak isteminde bulunamaz.
Temyiz başvurusu yapıldığında hükmün kesinleşmesi engellenmiş olur. Bu bakımdan temyizin lehe veya aleyhe olması önem taşımaz. Yargıtay temyiz incelemesi sonucunda bölge adliye mahkemesi kararını uygun bulursa esastan ret kararı verebilir.
Bu karar onama kararıdır. Onama halinde hüküm kesinleşir. Basit hataların inceleme sonucu düzeltilmesi halinde düzelterek onama söz konusu olur.
İnceleme sonucunda Yargıtay hükmü bozabilir. Bozma hukuka aykırılık içeren kararın ortadan kaldırılmasıdır. Bozma halinde dosya karar veren mahkemeye geri gönderilir.
Dosyanın gönderildiği mahkeme direnme kararı verebileceği gibi bozma kapsamında yeniden yargılama da yapabilir. Yeni yargılama sürecinde sanık açısından kazanılmış haklar dikkate alınmalıdır. Yeniden ceza verilen ceza önceki hükümde tayin edilen cezadan ağır olamaz.
Suç Vasfına Yönelik İstinaf ve Temyiz
Suç vasfına yönelik temyizde gerekçe fiilin başka bir suç vasfı oluşturabilecek olmasıdır. Kesin nitelikte hükümler bu gerekçeyle temyiz edilir. Suç vasfına yönelik temyiz başvurusu yapabilmek için fiilin kesinlik sınırını aşar nitelikte yaptırım içeren suç vasfı oluşturduğuna dair iddianın varlığı gerekir. Kesinlik sınırı söz konusu fiil bakımından iddia edilen suça ilişkin cezanın üst sınırı esas alınarak belirlenir.
Kesin olan hükümler hakkında yalnızca suç vasfına yönelik olarak temyiz başvurusu yapılabilir. Suç vasfına yönelik istinaf ve temyiz başvurusu sanık lehine ya da aleyhine yapılabilir. Suç vasfına yönelik temyiz Yargıtay içtihatlarında yer almış ve kabul edilmiştir.
Ceza Muhakemesi Kanununda bu başvuruya ilişkin açık bir düzenleme bulunmamaktadır. Yargıtay içtihatlarında yer alan suç vasfına yönelik temyize ilişkin hükümler kesin nitelikte ilk derece mahkeme kararlarının istinaf edilmesi bakımından da kıyasen uygulanmalıdır.
Miktar itibariyle kesin nitelikte olan hükümlere ilişkin suç vasfına yönelik olarak istinaf ve temyiz başvurusu yapılabilir. Başvuruyu inceleyen mercii esas yönünden inceleme sonucunda suç vasfının doğru olduğunu tespit ederse başvurunun reddine karar verir. Suç vasfına baktığında daha ağır bir ceza gerektirdiği görülürse esas yönünden karar verir.
Yargıtay 6. Ceza Dairesi 20.04.2021 Tarihli E. 2021/11450, K.2021/7569 Sayılı Karar:
Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun Dairemizce de benimsenen içtihadı uyarınca, tür ve miktarı itibarıyla kesin olan kararların dahi suç vasfına yönelik temyizi mümkündür. Buna göre, söz gelimi basit yaralama suçundan kesin nitelikte bir adli para cezasına hükmedilmişse, katılan ya da Cumhuriyet savcısı bu hükmü, fiilin öldürmeye teşebbüs suçunu oluşturduğu gerekçesiyle temyiz edebilir. Dairemiz bu içtihadın istinaf sonrası temyizde de uygulanması gerektiği görüşündedir.
Yargıtay Ceza Genel Kurulu 26.11.2013 Tarihli, E.2013/479, K.2013/535 Sayılı Karar:
14.04.2011 tarihinden sonra ise, ancak doğrudan hükmolunan 3.000 Türk Lirasından fazla adli para cezalarına ilişkin mahkûmiyet hükümlerinin temyizinin mümkün hale geldiği konusunda bir tereddüt bulunmamaktadır.
Öte yandan, Ceza Genel Kurulu’nun 27.12.2011 gün ve 370-302 ile 06.12.2011 gün ve 185-249 sayılı kararları başta olmak üzere pek çok kararında da; miktar itibarıyla kesin nitelikteki hükümlerin, kesinlik sınırını aşar nitelikle yaptırım içermek şartıyla suç vasfına yönelik temyiz üzerine, temyiz incelemesine konu olabileceklerine işaret edilmiştir.
Yargıtay Ceza Genel Kurulu 1.10.2013 Tarihli, E.2012/1403, K.2013/399 Sayılı Karar:
Hükmolunan adli para cezası miktarı itibarıyla kesin nitelikte olan ve temyiz yeteneği bulunmayan yerel mahkeme hükmü, şikâyetçi vekilinin suç niteliğine yönelik açık temyiz talebi nedeniyle temyiz edilebilirlik niteliği kazanmıştır.
Bu nedenle, Özel Dairece hükmün temyizen incelenebilir olduğu vurgulandıktan sonra, temyizin reddine dair ek kararın kaldırılmasına ve şikâyetçi vekilinin kamu davasına katılma hak ve yetkisi bulunduğu kabul edilerek katılma talebinin reddine dair kararın kaldırılıp davaya katılmasına karar verilmesi yerinde bir uygulamadır.
Ancak hükmün temyizen incelenmesine geçildikten sonra usul ve kanuna uygun bulunması halinde onanması, hukuka aykırılık belirlenmesi halinde bozulması ya da 1412 sayılı CMUK’nun 322. maddesinde yazılı şartların bulunması durumunda ise düzeltilerek onanması, başka bir anlatımla esasa ilişkin bir karar verilmesi gerekirken, sanığa atılı eylemin dolandırıcılık suçunu oluşturmayıp, resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan suçunu oluşturduğu belirtilerek, hükmün kesin nitelikte olduğu gerekçesiyle temyiz talebinin 1412 sayılı CMUK’nun 317. maddesi uyarınca reddine karar verilmesinde isabet bulunmamaktadır.
Yargıtay 3. Ceza Dairesi 5.10.2020 Tarihli E.2020/13387 K.2020/12487 Sayılı Karar:
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 10.03.2009 gün ve 43-56, 27.12.2005 gün ve 121-171, 29.11.2005 gün ve 123-151 sayılı kararlarında da açıklandığı gibi; kesin nitelikteki hükümlerin ancak kesinlik sınırını aşar nitelikte yaptırım içermesi koşuluyla suç vasfına yönelik temyiz üzerine, bu hususla sınırlı biçimde temyiz incelemesine konu olabilecekleri gözetilerek o yer Cumhuriyet savcısının sanık aleyhine yaptığı temyiz başvurusuna göre işin esasına girilmesi gerektiğinden tebliğnamenin kesinlik nedeniyle redde ilişkin görüşüne iştirak edilmemiştir.
1) Mağdurun 27.11.2014 tarihli adli raporuna göre basit tıbbi müdahale ile giderilemeyecek şekilde yaralanmış olması karşısında; sanık hakkındaki temel cezanın TCK’nin 86/1. maddesi yerine 86/2. maddesine göre belirlenmesi suretiyle eksik ceza verilmesi,
2) Mağdur hakkındaki Adli Tıp Şube Müdürlüğü tarafından düzenlenen 14.07.2015 tarihli adli raporda; “yüz sınırları dâhilinde tarif edilen yaranın yüzde sabit iz niteliğinde olup olmadığı hususunda rapor tanzim edilebilmesi için şahsın muayene edilmek üzere Şube Müdürlüğümüze gönderilmesi gerektiği” bildirilmesine rağmen, mağdurun tüm tedavi evrakları ve raporlarıyla birlikte en yakın Adli Tıp Şube Müdürlüğüne sevkinin yapılarak, yaralanmasının yüzünde sabit ize neden olup olmadığına ilişkin rapor alındıktan sonra, sanığın hukuki durumunun tespit ve tayini gerektiği gözetilmeksizin eksik araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması bozma nedenidir.