

Hırsızlık, Yağma ve Zimmet Suçlarında Malın Değerinin Azlığı İndirimi


Eşim Boşanma Davası Açtı Ne Yapmalıyım
Makale Başlıkları
Teşhis ve Yüzleştirme
Teşhis ve Yüzleştirme başlıklı bu makale, suç hukukunda adli süreçlerin en önemli aşamalarından birini irdeliyor. Bu yazı, adaletin sağlanmasında kilit rol oynayan teşhis ve yüzleştirme konularını ayrıntılı bir şekilde ele almayı amaçlamaktadır. Karmaşık olan bu konuları herkesin anlayabileceği bir dille açıklamaktadır.
Suç hukukunda teşhis, suçluların belirlenmesinde ve adaletin sağlanmasında kritik bir öneme sahiptir. Yüzleştirme ise adli süreçte adaletin sağlanması ve mağdurların haklarının korunmasında hayati bir rol oynar. Bu makale, teşhis ve yüzleştirme prosedürlerini, yasal düzenlemeleri ve uygulamadaki pratikleri ayrıntılı bir şekilde açıklamaktadır.
Bu makale, teşhis ve yüzleştirme süreçlerini ayrıntılı bir şekilde açıklamaktadır. Teşhis, suçluların belirlenmesi ve adaletin sağlanması için kritik öneme sahiptir. Yüzleştirme ise adli süreçte adaletin sağlanması ve mağdurların haklarının korunması için hayati bir rol oynar.
Makale, teşhis sürecinin işleyişi, kullanılan teknikler, yüzleştirmenin suç hukukundaki anlamı ve nasıl gerçekleştirildiği hakkında ayrıntılı bilgi vermektedir. Ayrıca, bu iki sürecin adaletin sağlanmasındaki rolleri ve önemi de tartışılmaktadır.
“Teşhis ve Yüzleştirme” makalesi önemli bir kaynak. Adli süreçleri anlama, adaleti sağlama ve hukuk sistemini anlama yardımcı olacak. Hukuk öğrencileri, hukuk profesyonelleri ve suç hukukuyla ilgilenen herkes için değerli ve anlaşılır bir kaynak sunmaktadır.
Bu makale adaletin sağlanmasını anlatıyor. Okuyuculara adil bir yargılama sürecini anlamada ve daha geniş bir bakış açısı kazanmada yardımcı olacak bilgiler sunuyor.
Teşhis
Teşhis tanıma işlemidir ve ceza muhakemesinde delil elde etme amacıyla sıklıkla başvurulan bir araçtır. Teşhis sonucunda elde edilen delil ve tutanaklar yargılama süreci boyunca büyük önem arz etmektedir. Mahkemeler nezdinde teşhis sonucu ortaya çıkan bilgiler büyük itibar görmektedir.
Teşhise ilişkin hükümler 2559 sayılı Polis ve Vazife Salahiyet Kanunu’nun ek-6. Maddesinde yer almaktadır.
Teşhis kelime anlamı olarak tanıma, seçme kim ve ne olduğunu anlama olarak ifade edilebilir. Hukuki açıdan; suç mağduruna veya tanığa şüphelinin kendisi ya da fotoğrafının gösterilmesi ile şüphelinin tespitine ilişkin bir işlemdir. Kendisi ya da fotoğrafları gösterilen şüpheli “teşhis işlemine tabi tutulan ya da teşhis edilen” olarak adlandırılır. Tespit etme işlemini gerçekleştiren kişi ise “teşhiste bulunan ya da teşhis eden” şeklinde ifade edilir.
Teşhis ve yüzleştirme birbiri ile karıştırılan kavramlardır. Yüzleştirme işlemi somut olaya ilişkin ifadelerin birbirini tutmadığı hallerde ifade veren kişilerin karşı karşıya getirilmesidir. Teşhiste ise amaç teşhise tabi tutulan kişinin fail olup olmadığını tespit etmek, kimliğini belirlemektir.
Teşhiste bulunan kişi ile teşhise tabi tutulan kişi birbirini görmez. Teşhis soruşturma evresinde gerçekleştirilen bir işlemdir. Cumhuriyet savcısının teşhise ilişkin talimatını kolluk yerine getirir.
Teşhis işlemi kendi içerisinde sınıflandırılabilir. İlk ayrım seçimlik teşhis/tekil teşhistir. Seçimlik teşhis için şüphelinin de aralarında bulunduğu birden fazla kişi yan yana dizilir.
Teşhiste bulunan failin kim olduğunu bu kişilerin arasından seçerek belirler. Tekil teşhiste ise teşhiste bulunana yalnızca şüpheli gösterilmektedir.
Bir diğer ayrım açık teşhis/örtülü(gizli)teşhistir. Açık teşhis söz konusuysa işlem teşhiste bulunanın teşhise tabi tutulanların görebileceği şekilde gerçekleştirilir. Örtülü teşhis; teşhise tabi tutulanların, teşhiste bulunanı göremeyeceği şekilde gerçekleştirilir.
Teşhise tabi tutulan teşhiste bulunanın kim olduğunu bilmemektedir. Örtülü teşhiste teşhise tabi tutulanın, teşhis işlemini bilmesi gerekmez. Fotoğraf teşhisi şüphelinin fotoğrafları gösterilerek gerçekleştirilir, bu halde teşhiste şüpheli hazır bulunmaz.
Türk hukuku bakımından bu teşhis türlerinin hepsi uygulama alanı bulmaz. Seçimlik teşhis gerçekleştirilebilir, işleme yalnızca şüphelinin katılması mümkün değildir. Teşhiste bulunan birden çok kişi arasından seçim yapmak suretiyle teşhis işlemini gerçekleştirir.
Tekil teşhis Türk hukuku bakımından geçerli kabul edilmemektedir. Seçimlik teşhis ancak örtülü olarak gerçekleştirilebilir. Şüpheli teşhis işlemini bilmektedir. Fotoğraf teşhisi de uygulama alanı bulabilmektedir.
Teşhisin amacı şüphelinin kimliğini tespit etmek, gerçek fail olup olmadığını belirlemektir. Kimlik tespit etme açısından önem taşıyan teşhis ayrıca delil elde etme yöntemidir. Hukuka uygun gerçekleştirilen teşhis işlemi sonucunda düzenlenmiş tutanaklar yargılama sürecinde delil niteliği taşımaktadır.
DNA, parmak izi gibi bilimsel deliller yoksa teşhis işlemi ile elde edilen deliller önem taşımaktadır. Teşhis sonucunda şüphelinin lehine veya aleyhine durumlar meydana gelebilmektedir.
Teşhisin Uygulanması
Teşhis soruşturma evresinde gerçekleştirilen delil elde etme yöntemlerinden biridir. Deliller görgü tanıklarının bilgisine başvurmak suretiyle elde edilir. Yargılama sürecini etkileyen teşhis işlemi büyük önem taşımaktadır bu sebeple belirli bir usul çerçevesinde gerçekleştirilmesi gerekmektedir. Güvenilirlik açısından da usul önem taşır.
Teşhisin usule uygun olarak gerçekleştirilmesi hüküm tesis edilirken hata yapılmasının önüne geçer. Olaya ilişkin fiziksel koşullar, teşhiste bulunanın olayı algılaması, bakış açısı. Olayın üstünden geçen zaman gibi hususlar teşhis sonucunda elde edilenlerin güvenilirliğine etki etmektedir.
Görgü tanıklarının teşhis ettiği kişiler hakkında yanılması büyük ölçüde zararlara yol açabilir. Ve yargılamanın yanlış yönde ilerlemesini sebep olabilir. Bu derece önemli etkileri olan bir işlem usule uygun olarak son derece dikkatli bir şekilde yapılmalıdır.
Teşhis işlemi ilk olarak Polis Vazife Ve Salahiyet Kanununda 2007’de yapılan değişiklik ile kanuni dayanak kazanmıştır. Bu tarihten önce yasal dayanağı bulunmayan teşhis uygulamada doğmuş ve gelişmiş haliyle uygulanmaktaydı. Polis Vazife Ve Salahiyet Kanunu Ek m.6 ile getirilen düzenlemeler teşhise ilişkin usul ve esasları belirlemiştir.
Teşhisin Uygulanma Koşulları
1. Teşhise Tabi Tutulanın Gözaltında Olması
PVSK Ek m.6/9: Polis, olaydaki failin, gözaltına alınan şüpheli ile aynı kişi olup olmadığının belirlenmesi bakımından zorunlu olması halinde! Cumhuriyet savcısının talimatıyla teşhis yaptırabilir.
Teşhis yapılabilmesi için teşhise tabi tutulan kişi hakkında yetkili makam tarafından gözaltı kararı verilmiş olması gerekir. Gözaltı kararı Cumhuriyet savcısı tarafından verilmektedir.
2. Zorunluluk Bulunması
Teşhise ancak zorunluluk bulunan hallerde başvurulması mümkündür. Bilim ve teknolojinin gelişmesiyle DNA testi, parmak izi ve başka incelemelerle çok daha güvenilir deliller elde edilmesi mümkün hale gelmiştir.
Bilim ve teknolojik yöntemlerle elde edilen deliller somut ve hata payı düşüktür. Ancak tanık, mağdur ya da suçtan zarar gören kişi farklı sebeplerle gerçekleri söylemekten kaçınabilir, yalan beyanda bulunabilir.
Somut olayda bilimsel yöntemlerle delil elde etmek mümkünse teşhise başvurulmamalıdır. Teşhis başka şekilde delil etme imkânı bulunmadığında zorunluluk halinde gündeme gelmesi gereken bir işlemdir.
3. Teşhise Karar Vermeye ve Uygulamaya Yetkili Makam
Teşhise Cumhuriyet savcısı tarafından karar verilir. İşlem kolluk tarafından gerçekleştirilir. Cumhuriyet savcısı talimatı zorunludur, talimat yoksa kolluk teşhis işlemi yapma kararı alamaz.
Jandarmanın görev ve sorumluluk alanında teşhis işlemini jandarma da gerçekleştirebilir. Bu durumda da Cumhuriyet savcısının talimatı gereklidir.
Teşhisin Uygulanma Usulü
1. Faili Tarif Eden Beyanın Tutanağa Bağlanması
Teşhise başlamadan önce teşhiste bulunacak kişi faili tarif eder. Bu eşkâl tanımlaması failin cinsiyeti, yaş, boy, kilo gibi fiziksel özelliklerini içermelidir.
Kolluk bu beyanı tutanağa bağlar, teşhiste bulunan bu tutanağı imzalar. Bu tutanak teşhise tabi tutulan kişilerin seçimi konusunda önem taşımaktadır.
Teşhise tabi tutulacak diğer kişilerin seçimi esnasında bu beyanda yer alan özellikler dikkate alınmalıdır. Yapılan teşhisin ne derece sağlıklı olduğu bu şekilde denetlenir.
Suç işlendikten sonra failin dış görünüşü değişmiş olabilir. Teşhis sırasında failin değişmiş hali söz konusu ise teşhiste bulunanın güvenilir ve sağlıklı bir işlem gerçekleştirme imkânı olmayabilir.
Bu durumda failin suç tarihindeki görüntüsünü sağlamak amacıyla değişiklik yapılması gerekebilir. Teşhise tabi tutulacak kişilerin seçilmesi ve gerekli fiziksel değişikliklerin yapılması için fiziksel özelliklere ilişkin beyan büyük önem taşımaktadır. Kolluk faili tarif eden beyan alınırken yönlendirici bir tavır sergilemekten kaçınmalıdır. Kolluk müdahale etmeden fail hakkında detaylı bilgi alır, tutanağa bağlar.
2. Birden Çok Teşhise Tâbi Tutulanın Bulunması
a. Sayı Bakımından
Teşhis işlemi sırasında yalnızca gözaltına alınan şüphelinin bulunması mümkün değildir. Gözaltında bulunan şüpheli hakkında teşhis yapılmasına dair talimat verilmesi üzerine yanında başkaları da bulundurularak teşhise tabi tutulur.
Kanuni düzenlemeye göre teşhise tabi tutulanlar birden fazla olmalıdır ancak kişi sayısına ilişkin bir hüküm bulunmamaktadır. Araştırmalar sonucunda elde edilen verilere göre sayı azaldıkça hata oranı artmaktadır. Öğretide kabul edilen görüşe göre 6-8 kişi teşhis işlemi için uygundur.
b. Dış Görünüşe İlişkin Özellikler Bakımından
Teşhiste bulunan kişinin fiziksel özelliklere ilişkin beyanı doğrultusunda birden fazla kişi teşhis işlemi için seçilir. Bu kişiler benzer özellikler göstermelidir. Teşhise tabi tutulacak kişiler tarife uygun özelliklere sahip olmalıdır.
Objektif nitelikli beyan söz konusu olduğunda teşhiste büyük bir sorun yaşanmayacaktır ancak tarife ilişkin beyan sübjektif nitelikte ise bu tarife uygun kişilerin belirlenmesi zor olacak, sorunlarla karşılaşılacaktır.
Subjektif beyanlara dayanarak yapılan teşhis işleminin güvenilirliği konusunda şüpheye düşmek mümkündür. Teşhise tabi tutulan kişilerin giyim tarzı da birbirine benzer olmalıdır. Gerekli görülürse şüphelinin giyimine ilişkin değişiklikler yapılması mümkündür.
Teşhiste bulunacak kişi failin kıyafetleri ile ilgili beyanda bulunmuş, bu kıyafet fail ile ilgili kimliksel bir unsur olarak akılda kalmış olabilir.
Teşhis işlemi için teşhise tabi tutulacak kişinin dış görünüşünde değişiklik yapılabilir ancak bazı hallerde bu değişiklik vücut bütünlüğüne yapılan müdahale olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu müdahalenin tamamen kolluk takdirine bırakılması hukuka uygun olmayacaktır. Dış görünüşe yapılan müdahale konusunda sınırlamalar olmalı, ölçülülük ilkesine uygun hareket edilmelidir. Bu ilke çerçevesinde yapılmayan müdahaleler hak ihlallerine yol açacaktır.
Teşhise tabi tutulacak kişilerin nereden bulunacağı uygulamada karşılaşılan önemli problemlerden biridir. Teşhise tabi tutulan kişinin özelliklerine göre çeşitli kurumlardan temin edilebileceği ya da gönüllülük esasına dayanarak vatandaşlar arasından seçilebileceğine ilişkin görüşler mevcuttur. Ancak bu soruna yönelik kalıcı ve kesin bir çözüm getirilememiştir. Teşhiste amaç suçlu yaratmak değil maddi gerçeğe ulaşmaktır.
3. Teşhiste Bulunan ve Teşhise Tâbi Tutulanların Birbirini Görmemesi
Teşhise tabi tutulan ile teşhiste bulunan kişiyi görmemelidir. İkisinin de birbirini görmemesi düşünülemez. Teşhis işleminde tek taraflı görüş sağlanır. Bu husus teşhis işlemini yüzleştirmeden ayıran özelliklerin başında gelir.
4. Teşhisin İcrası, Tekrarlanması ve Kayda Alınması
Teşhis işlemi teşhise tabi tutulan kişilerin yan yana dizilmesi sonucu gerçekleştirilir. Bu kişilerin her birine numara verilir. Teşhiste bulunan çocuk ise başka semboller verilmesi de mümkündür. Teşhiste bulunan faili tanıdığında o kişiye ait numara ve sembolü belirtir.
Teşhis işlemi gerçekleştirilirken mutlaka kayda alınır. Yazılı ve görsel olmak üzere iki yönlü kayıt yapılabilir. Teşhis işleminin tutanağa bağlanması ile yazılı kayda alma gerçekleşir.
Teşhiste bulunan, tabi tutulan, teşhis işlemine katılan kolluk, müdafinin kimliği, yer ve zaman, teşhiste bulunan kişinin teşhise tabi tutulanlardan herhangi birini teşhis edip etmediği, kimi teşhis ettiği gibi hususlar açıkça yazılır.
Bazı durumlarda teşhiste bulunanın kararından emin olmaması söz konusu olabilir, bu hallerde kesin ifadelerin kullanılması gerçek iradeyi ortaya koyma konusunda şüphe yaratabilir. Kesin teşhis yapılamamışsa bu da açıkça yazılmalıdır. Görsel kayda almada ise teşhise tabi tutulanların işlem sırasında fotoğrafları çekilir ya da görüntüleri kaydedilir, mutlaka soruşturma dosyasında yer alır. Teşhis işlemi en az iki kez tekrarlanır.
Teşhis işlemi ile elde edilen deliller ve işlemler sırasında düzenlenen tutanaklar yargılama sürecinde önem taşımaktadır. Bu şekilde büyük önem arz eden bir işlemin güvenilir ve sağlıklı sonuca ulaştırması için işlemin kurallar ve usule uygun olarak gerçekleştirilmesi gerekir. Denetleme ve sonradan hukuka aykırı hususların ileri sürülebilmesini ortadan kaldırmak bakımından kayda alma büyük önem taşımaktadır.
Teşhiste Bulunmaya Zorlanamayacak Kişiler
Kanunda gösterilen kişiler teşhiste bulunmaya zorlanamaz. 2559 sayılı Polis ve Vazife Salahiyet Kanununun ek m.6/10 gereğince “Tanıklıktan çekinebilecek olanlar, teşhiste bulunmaya zorlanamaz.” Tanıklıktan çekinebilecek kişiler Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 45. maddesinde belirtilmiştir. Bu kişilerin iradi bir şekilde teşhiste bulunmalarının önünde bir engel yoktur.
CMK m. 46’da bazı meslek gruplarında yer alan kişilerin meslekleri ve sürekli uğraşları sebebiyle edindikleri bilgiler bakımından tanıklıktan çekinme hakları bulunmaktadır. Bu maddedeki çekinme nispi niteliktedir. Meslek ve uğraş kapsamı dışında kalan haller için çekinme hakkı yoktur. Öyleyse bu kişiler teşhise ilişkin hususlar meslek ve sürekli uğraş kapsamında ise bu kişiler teşhiste bulunmaya zorlanamaz.
Fotoğraf Teşhisi
Teşhiste bulunan kişiye teşhise tabi tutulan kişi değil fotoğrafları gösterilir. Fotoğraf teşhisi esnasında da sadece tek bir kişinin fotoğrafı gösterilemez.
Aynı kişinin farklı fotoğraflarının gösterilmesi de mümkün değildir. Teşhis işlemi farklı kişilere ait birden fazla fotoğraf gösterilir. Birbirine benzeyen kişilerin fotoğrafları olmalıdır.
Kanunda video veya el ile çizilen resimden bahsedilmemiştir ancak öğretide bunlar aracılığıyla da teşhis yapılabileceği yönünde bir görüş mevcuttur. Bu tür teşhis bazı hallerde avantaj sağlayabilmektedir.
Birden fazla görgü tanığının ayrı ayrı teşhis yapması işlemlerde aksamalara neden olabilir. Tüm işlemlerin aynı gün içinde tamamlanması veya mağdur ile şüphelinin aynı ortamda bulunması pratik olmayabilir. Bu gibi durumlarda, fotoğraf ve video ile yapılan teşhis avantaj sağlayabilir.
Teşhis Sonucu Elde Edilen Delillerin Değerlendirilmesi
1. Teşhis İşlemi Sırasında Müdafi Konumu
Polis ve Vazife Salahiyet Kanununda bu konuyla ilgili açık bir düzenleme bulunmamaktadır. Ceza Muhakemesi Kanunu çerçevesinde bakıldığında müdafiin de teşhis işlemine katılabileceği sonucuna varılmaktadır.
CMK m.149/1: Şüpheli veya sanık, soruşturma ve kovuşturmanın her aşamasında bir veya birden fazla müdafiin yardımından yararlanabilir; kanunî temsilcisi varsa, o da şüpheliye veya sanığa müdafi seçebilir.
149/3: Soruşturma ve kovuşturma evrelerinin her aşamasında avukatın, şüpheli veya sanıkla görüşme, ifade alma veya sorgu süresince yanında olma ve hukukî yardımda bulunma hakkı engellenemez, kısıtlanamaz.
Bu hükümler dikkate alındığında soruşturma evresinde gerçekleştirilen teşhis işlemine müdafiin katılımının engellenemeyeceği anlaşılmaktadır.
Yargıtay Ceza Genel Kurulu 15.04.2008 Tarihli E. 2008/70 K. 2008/84 Sayılı Kararı:
Teşhis işlemi gerektiğinde fotoğraf üzerinden de yapılabilecek olan ve bu yönüyle de şüphelinin imzasının alınmasının bile zorunlu olmadığı bir tanıma işlemidir. Şüpheli buna pasif olarak katılmakta ve teşhis sırasında herhangi bir beyanı da alınmamaktadır.
Bu işlemde aktif olarak rol alan kişi olayın mağduru veya tanığıdır. Bu nedenle ifade alma, keşif ve yer gösterme işlemlerinde olduğu gibi müdafiin teşhiste hazır bulundurulma zorunluluğu bulunmamaktadır.
Aksine bir durumda, soruşturma aşamasında gerçekleştirilen tüm işlemlerde (örneğin gözaltı giriş ve çıkış raporlarının alınması gibi) müdafinin hazır bulunması gerekebilir. Hatta başından sonuna kadar gözaltı süresince müdafinin ve şüphelinin sürekli birlikte olması gerekebilir.
Bununla birlikte, müdafinin teşhiste bulunmaması, şüphelinin müdafiin hukuki yardımından yararlanmasına veya teşhisten önce veya sonra müdafi ile görüşmesine engel teşkil etmeyeceği açıktır.
Teşhis sırasında müdafi bulunması işlemin kanunla belirlenen usule uygunluğunun denetlenebilmesi açısından önem taşımaktadır. Teşhis sırasında müdafi aktif olarak işleme katılmaz. Yalnızca teşhis işlemi gerçekleştirilirken orada bulunur ve izler. Hukuka aykırı bir durum tespit ederse bunun tutanağa bağlanmasını sağlar.
2. Hukuka Aykırı Olarak Gerçekleştirilen Teşhis
Teşhis Polis Vazife Ve Salahiyet Kanununda 2007’de yapılan değişiklik ile kanuni dayanak kazanmıştır. Teşhis gerçekleştirilirken bu düzenleme ile belirlenen usule uygun olarak işlem yapılmalıdır.
Teşhis ile elde edilen delillerin yargılama sürecinde kullanılması ve hüküm verilirken etki edebilmesi için usule uygun olarak teşhis yapılmış olmalıdır.
Hukuka aykırı şekilde gerçekleştirilen teşhis sonucunda elde edilen deliller muhakeme sürecinde delil olarak değerlendirilemez. Anayasa’nın 38. Maddesinin altıncı fıkrasında da yer alan düzenlemeye göre ” Kanuna aykırı olarak elde edilmiş bulgular, delil olarak kabul edilemez.”
Yüzleştirme
Yüzleştirme, tanık, mağdur veya şüpheliler arasındaki farklı beyanlar arasındaki çelişkiyi gidermek ve hangi beyanın gerçek olduğunu ortaya çıkarmak amacıyla gerçekleştirilen bir işlemdir. Yüzleştirme genellikle kovuşturma evresinde hakim tarafından yapılır, ancak durumun gerektirdiği hallerde kovuşturma evresinden önce de yüzleştirme yapılabilir.
CMK 52/2: Tanıklar, kovuşturma evresine kadar ancak gecikmesinde sakınca bulunan veya kimliğin belirlenmesine ilişkin hâllerde birbirleri ile ve şüpheli ile yüzleştirilebilirler.
Yüzleştirme işlemi hukuki niteliği bakımından koruma tedbiri olarak kabul edilir. Şüpheli veya sanığın özgürlüğüne müdahale söz konusudur. Yüzleştirme yüz yüze gelmek suretiyle karşılıklı beyanların ve ifade alınması işlemidir. Şüpheli veya sanık bu işleme ifade vererek aktif olarak katılır bu sebeple avukat hazır bulunmalıdır.
Teşhis ve Yüzleştirme Arasındaki Farklar
· Teşhis Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda düzenlenirken yüzleştirme Ceza Muhakemesi Kanununda düzenlenmiştir.
· Teşhis mağdur ya da tanık ile şüpheli arasında gerçekleştirilir, yüzleştirme ise tanıklar arasında da gerçekleştirilebilir.
· Teşhis soruşturma evresinde gerçekleştirilen bir işlemdir, yüzleştirme istisnalar haricinde kovuşturma evresinde yapılır.
· Teşhis uygulaması kolluk tarafından gerçekleştirilir, yüzleştirmede kural hakim tarafından yapılmasıdır. Teşhis sırasında teşhiste bulunan ve teşhise tabi tutulan birbirini görmez yüzleştirmede ise asıl olan tarafların karşı karşıya gelmesidir.
· Teşhiste katılım zorunludur ancak yüzleştirme gönüllülük esasına dayanır.
Emsal Yargı Kararları
Yargıtay 17. Ceza Dairesi 16.02.2017 Tarihli E. 2015/23202 K.2017/1809 Sayılı Kararı
Şantiye bekçisi tanık …’ın 19.02.2012 günü saat 15.00-16.00 sıralarında şantiye alanına giden yolda … plakalı aracın iki kere şantiye alanına girip çıktığını, araçtan şüphelenerek aracı kullanan şahısla konuştuğunu beyan etmesi üzerine,
yapılan araştırmada aracın sanık tarafından kiralandığının tespiti ile soruşturma aşamasında sanığın internet vasıtası ile bulunan fotoğrafının tanığa gösterildiğinde,
tanığın fotoğraftaki şahsın aracı kullanan kişi olduğunu tespit ettiğine ilişkin 20.02.2012 tarihli tutanağın tanzim edildiği fakat yargılama aşamasında ise tanığın alınan beyanında karakolda bir kısım şahısların fotoğraflarının kendisine gösterildiğini. Fakat fotoğraftaki şahısların şantiyeye giren şahıslar olduğunu tespit edemediğini söyleyerek tutanak içeriği ile uyuşmayan beyanlarda bulunduğu, nitekim PVSK Ek m. 6/16’ya göre, fotoğraf teşhisi sırasında sanığa ait tek bir fotoğraf veya aynı kişinin farklı fotoğrafları gösterilemez.
Yani fotoğraf teşhisinde teşhiste bulunana, farklı kişilere ait birden çok fotoğraf gösterilir ve faile ait olanının teşhis edilmesi istenir.
Tanığa soruşturma aşamasında yaptırılan teşhisin usulüne uygun olmadığı ve aynı zamanda teşhise ilişkin tutanak içeriği ile yargılama aşamasında alınan tanık beyanın da uyuşmadığının anlaşılması karşısında.
Sanığın, yüklenen suçu işlediğine ilişkin, hükümlülüğüne yeterli hukuka uygun, kuşkudan uzak, kesin, yeterli ve inandırıcı kanıt bulunmadığı gözetilmeden, beraati yerine yetersiz gerekçe ile yazılı şekilde karar verilmesi, hukuka aykırıdır.
Yargıtay 2. Ceza Dairesi 27.02.2021 Tarihli E. 2020/10394 K. 2021/1164 Sayılı Kararı
Suça sürüklenen çocukların aşamalarda suçlamayı kabul etmemeleri,
tanık …’in mahkemece dinlenildiği duruşmada suça sürüklenen çocukların hazır bulunmamaları ve yüzleştirme yaptırılmaması karşısında,
suça sürüklenen çocuklar ile tanığın aynı oturumda hazır edilerek,
mümkün ise tanığa canlı teşhis yaptırılması, eğer bu mümkün değil ise suça sürüklenen çocukların teşhise elverişli güncel fotoğrafları çektirilerek tanığa gösterilip teşhis yaptırılarak,
sonucuna göre suça sürüklenen çocukların hırsızlık ve konut dokunulmazlığını bozma suçları yönünden hukuki durumlarının değerlendirilmesi gerektiği gözetilmeden eksik kovuşturma sonucu yazılı şekilde mahkumiyetlerine karar verilmesi, bozma nedenidir.