Yasaklanan Bilgileri Açıklama Suçu – TCK 336
Makale Başlıkları
Yasaklanan Bilgileri Açıklama Suçu – TCK 336 Madde
Yasaklanan Bilgileri Açıklama Suçu (TCK Madde 336). Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 336. Maddesi, yasaklanan bilgileri açıklama suçunu düzenler.
Bu maddeye göre, yetkili gereken bilgileri açıklamak veya yaymak suçtur. Bu suçun oluşması için aşağıdaki unsurların gerçekleşmesi gerekir:
- Bilginin yasaklanmış olması: Bilginin açıklanmasının kanun veya düzenleyici işlemlerle yasaklanmış olması gerekir.
- Bilginin gizli olması: Bil gerekir.
- Bilginin açıklanması veya yayılması: Failin, yasaklanmış ve gizli olan bilgiyi açıklamış veya yaymış olması gerekir.
- Kast: Failin, eyleminin yasa dışı olduğunu bilmesi ve istemesi gerekir.
Yasaklanan bilgileri açıklama suçunun cezası bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasıdır. Bu suçun işlenmesinde kullanılan araçlar ve gereçler de el konulur.
Yasaklanan bilgileri açıklama suçu, özellikle dijitalleşen dünyada siber suçlar içerir. Ve kişisel verilerin korunması konularıyla iç içe geçmiş bir hukuk meselesidir. Bu yazımızda suçun tanımını, oluşum koşullarını, yasal sonuçlarını ve toplumsal etkilerini ayrıntılı bir şekilde ele alınacaktır.
Yasaklanan bilgileri açıklama suçu TCK madde 336 da düzenlenmiştir. Buna göre birinci fıkrada “Yetkili makamların kanun ve düzenleyici işlemlere göre açıklanmasını yasakladığı ve niteliği bakımından gizli kalması gereken bilgileri açıklayan kimseye üç yıldan beş yıla kadar hapis cezası verilir.”
hükmüyle suçun kasten işlenildiğine, ikinci fıkrasında ise “Fiil, savaş zamanında işlenmiş veya Devletin savaş hazırlıklarını veya savaş etkinliğini veya askerî hareketlerini tehlikeye sokmuş ise faile on yıldan onbeş yıla kadar hapis cezası verilir.”
Hükmüyle suçun nitelikli haline, son fıkra yani üçüncü fıkrada ise
“Fiil, failin taksiri sonucu meydana gelmiş ise, birinci fıkrada yazılı olan halde faile altı aydan iki yıla, ikinci fıkrada yazılı halde üç yıldan sekiz yıla kadar hapis cezası verilir.”
Hükmüyle suçun taksirle işlenmesi durumunda uygulanacak yaptırımlara değinilmiştir. Suçun, birinci fıkra açısından kasten işlenmesi sebebiyle teşebbüse elverişli olduğu ancak üçüncü fıkra açısından taksirli işlenmesi durumunda teşebbüse elverişli olmadığını da belirtmek gerekir.
Suça ilişkin yapılan yargılamalar Ağır Ceza Mahkemesi tarafından yerine getirilir.
Yasaklanan bilgileri açıklama suçu, yetkili makamların kanun veya düzenleyici işlemlere göre açıklanmasını yasakladığı suçtur. Ve niteliği bakımından gizli kalması gereken bilgileri açıklayan veya yayan kişinin işlediği suçtur.
Burada karıştırılmaması gereken husus TCK m. 329 da düzenlenen devletin güvenliğine ve siyasal yararlarına ilişkin bilgileri açıklama suçunun konusu ile TCK madde 336 da düzenlenen yasaklanan bilgileri açıklama suçunun konusunu oluşturan bilgi ve belgelerin farklı olmasıdır. Madde 336 ya göre suçun içeriğini oluşturan bilgiler özünde devlet sırrı niteliğinde değil, yetkili makamlarca yasaklanan bilgilerdir. Madde 336’ da düzenlenen suç aslında devlet sırları kadar önemli olmasa bile devlet güvenliğini ve devletin menfaatlerini korumak amacıyla yetkili makamlar tarafından suça konu olan bilgilerin açıklanmasının yasaklanmasıdır.
Kişi Sırrı Açıklama Konusunda Yetkilendirilmiş Olabilir Mi ?
Kişi sırrı açıklama konusunda yetkilendirilmiş olabilir bu durumda kişi için verilen bu yetki hukuka uygunluk nedeni sayılacaktır. Ancak sırrı açıklama konusunda yetkilendirilebilmek için, kanunla veya başka bir şekilde, açık bir şekilde bu yetkilendirmenin yapılmış olması gerekmektedir.
5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu (CMK) m. 47 ye göre ;
1.Bir suç unsuru teşkil edecek bilgi ve belgeler Devlet sırrı olarak mahkemeye karşı gizli tutulamaz. Bu bilgi veya belgelerin açıklanması, Devletin uluslarası ilişkilerine, milli savunmasına ve milli güvenliğine zarar verebilecek; anayasal düzeni ve dış ilişkilerinde tehlike yaratabilecek nitelikte ise, Devlet sırrı sayılır.
2.Tanıklık konusu bilgilerin Devlet sırrı niteliğini taşıması ihtimalinde tanık, sadece mahkeme hâkimi veya heyeti tarafından zâbıt kâtibi dahi olmaksızın dinlenir. Hâkim veya mahkeme başkanı, daha sonra, bu tanık açıklamalarından, sadece iddia edilen suçu açıklığa kavuşturabilecek nitelikte olan bilgi ve belgeleri tutanağa kaydettirir.
3.Bu madde hükmü, hapis cezasının alt sınırı beş yıl veya daha fazla olan suçlarla ilgili olarak uygulanır.
4.Cumhurbaşkanının tanıklığı söz konusu olduğunda sırrın niteliğini ve mahkemeye bildirilmesi hususunu kendisi takdir edecektir.
Yukarıdaki hükümlerden anlaşılacağı üzere tanık sıfatıyla açıklandığı taktirde kişi açısından hukuka uygun hale gelebileceği ve suçun oluşmayacağı kanaatine varılabilmektedir.
Keza bir başka atıfta bulunabileceğimiz husus ise 5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu (TCK) m. 24 ye göre ;
(1) Kanunun hükmünü yerine getiren kimseye ceza verilmez.
(2) Yetkili bir mercii tarafından yerine getirilmesi görevi kapsamında zorunlu olan bir emir verildiyse uygulayan kişisorumlu olmaz.
(3) Konusu suç teşkil eden emir hiçbir surette yerine getirilemez. Aksi takdirde yerine getiren ile emri veren sorumlu olacaktır.
(4) Emrin, hukuka uygunluğunun denetlenmesinin kanun tarafından engellendiği hallerde, yerine getirilmesinden emri veren sorumlu olacaktır.
Yukarıda sayılı hükümlerden anlaşılacağı üzere TCK m. 24/1 hukuka uygunluk sebebi yaratmakta ve kişiye ceza verilememektedir.
Yasaklanan bilgileri açıklama, TCK Madde 336 ile düzenlenen bir suçtur. Bu suçun oluşması için bilginin yasaklanmış ve gizli olması, failin bilgiyi açıklamış veya yaymış olması ve kastının olması gerekir. Bu suçun cezası bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasıdır.
Emsal Yargı Kararları
Ankara Bölge İdare Mahkemesi, 12. İdari Dava Dairesi E. 2020/1134 K. 2020/1565 T. 30.12.2020
Hava Kuvvetleri Komutanlığı emrinde hava pilot yarbay rütbesi ile görev yapmakta iken kamu görevinden çıkarılan davacı tarafından, pilot şahsi uçuş kayıt bilgilerinin onaylı bir örneğinin verilmesi istemiyle yapmış olduğu başvurunun reddine dair 22.08.2019
tarih ve 112148 sayılı davalı idare işleminin iptali istemiyle açılan davada;
davacı tarafından istenilen bilgilerin kamu görevinden çıkarılmasına ilişkin olmadığı, dolayısıyla Bilgi Edinme ve Değerlendirme Kurulunca alınan 04.08.2016 tarih ve 2016/1 sayılı ilke kararının dava konusu uyuşmazlığı kapsamadığı,
talep edilen bilgilerin doğrudan davacının çalışma hürriyetine ilişkin olduğu ve çok gizli, gizli veya özel gizlilik derecesini haiz olmadığı göz önüne alındığında,
uzun bir süre Hava Kuvvetleri Komutanlığı emrinde yarbay olarak görev yapan davacının burada edindiği bilgi ve tecrübenin ispatına elverişli bilgi ve belgeleri talep etmesinin bilgi edinme hakkının kullanımı olarak kabul edilmesi gerektiği, bu talebin karşılanmasının hukuk devletinin bir gereği olduğu,
bu kapsamda davacıya ait uçuş bilgilerinin onaylı bir örneğinin davacıya verilmesi gerekirken aksi yönde tesis edilen dava konusu işlemde hukuka uygunluk bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline ilişkin olarak Ankara 16.
İdare Mahkemesince verilen 07/02/2020 gün ve E:2019/1785, K:2020/283 sayılı kararın hukuka aykırı olduğu, talep edilen bilgilerin Bilgi Edinme Hakkı Kanunu kapsamında bulunmadığı, 701 sayılı KHK’nın etkisizleştirildiği, aleyhe harca hükmedilmesinin hatalı olduğu ileri sürülerek kaldırılması istenilmektedir.
Hüküm veren Ankara Bölge İdare Mahkemesi 12. İdari Dava Dairesince 2577 sayılı Yasanın değişik 45. maddesi uyarınca dava dosyası incelenerek işin gereği görüşüldü:
4982 sayılı Bilgi Edinme Kanununun 1. maddesinde; “Bu Kanunun amacı; demokratik ve şeffaf yönetimin gereği olan eşitlik, tarafsızlık ve açıklık ilkelerine uygun olarak kişilerin bilgi edinme hakkını kullanmalarına ilişkin esas ve usulleri düzenlemektir.” , 2. maddesinde; “Bu Kanun; kamu kurum ve kuruluşları ile kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının faaliyetlerinde uygulanır.”, 5. maddesinde; “Kurum ve kuruluşlar, bu Kanunda yer alan istisnalar dışındaki her türlü bilgi veya belgeyi başvuranların yararlanmasına sunmak ve bilgi edinme başvurularını etkin, süratli ve doğru sonuçlandırmak üzere, gerekli idarî ve teknik tedbirleri almakla yükümlüdürler.
Bu Kanun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren diğer kanunların bu Kanuna aykırı hükümleri uygulanmaz.” , 9. maddesinde; “İstenen bilgi veya belgelerde, gizlilik dereceli veya açıklanması yasaklanan bilgiler ile açıklanabilir nitelikte olanlar birlikte bulunuyor ve bunlar birbirlerinden ayrılabiliyorsa, söz konusu bilgi veya belge, gizlilik dereceli veya açıklanması yasaklanan bilgiler çıkarıldıktan sonra başvuranın bilgisine sunulur. Ayırma gerekçesi başvurana yazılı olarak bildirilir.”
16. maddesinde, “Açıklanması hâlinde Devletin emniyetine, dış ilişkilerine, millî savunmasına ve millî güvenliğine açıkça zarar verecek ve niteliği itibarıyla Devlet sırrı olan gizlilik dereceli bilgi veya belgeler, bilgi edinme hakkı kapsamı dışındadır.”,
18. maddesinde “Sivil ve askerî istihbarat birimlerinin görev ve faaliyetlerine ilişkin bilgi veya belgeler, bu Kanun kapsamı dışındadır. Ancak, bu bilgi ve belgeler kişilerin çalışma hayatını ve meslek onurunu etkileyecek nitelikte ise, istihbarata ilişkin bilgi ve belgeler bilgi edinme hakkı kapsamı içindedir.” hükümlerine yer verilmiştir.
Bakılan uyuşmazlıkta davalı idare istinaf başvuru dilekçesinde her ne kadar, davacının istediği bilgi ve belgelerin 4982 sayılı Bilgi Edinme Hakkı Kanunu kapsamında bulunmadığı,
701 sayılı KHK’nın etkisizleştirildiği, aleyhe harca hükmedilmesinin hatalı olduğu ileri sürmüş ise de; davacı tarafından ödenen harcın yargılama giderine dönüştüğü ayrıca davacının başvurusunda talep ettiği bilgi ve belgelerin davacıya ait uçuş bilgileri olduğu görülmektedir.
Bu durumda, talep edilen bilgiler arasında 4982 sayılı Bilgi Edinme Hakkı Kanunu’nun 16. ya da 18. maddeleri kapsamında bulunan bilgi ve belgeler veya kurumun iç işleyişine yönelik belgeler bulunuyorsa aynı Kanun’un 9. Maddesinde belirtilen usullere uygun olarak (İstenen bilgi veya belgelerde,
gizlilik dereceli veya açıklanması yasaklanan bilgiler ile açıklanabilir nitelikte olanlar birlikte bulunuyor ve bunlar birbirlerinden ayrılabiliyorsa,
söz konusu bilgi veya belge, gizlilik dereceli veya açıklanması yasaklanan bilgiler çıkarıldıktan sonra başvuranın bilgisine sunulacağı, ayrıca uçuş bilgilerinden devletin güvenliğini ilgilendiren kısımların davacıya verilen belgelerin kapsamından çıkarılacağı da tabidir.
Ankara 16. İdare Mahkemesince verilen 07/02/2020 gün ve E:2019/1785, K:2020/283 sayılı karar usul ve hukuka uygun olup kaldırılmasını gerektiren bir neden bulunmadığından,
davalı idarenin istinaf başvurusunun yukarıdaki açıklamalar da eklenmek suretiyle REDDİNE,
istinaf safhasındaki yargılama giderlerinin başvuruda bulunan üzerinde bırakılmasına, posta gideri avansından artan miktarın istinaf isteminde bulunana iadesine, 2577 sayılı Yasanın 45/6. maddesi uyarınca kesin olarak 30/12/2020tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY:
4982 sayılı Bilgi Edinme Kanununun “Kurum içi düzenlemeler” başlıklı 25. Maddesinde, “Kurum ve kuruluşların, kamuoyunu ilgilendirmeyen ve sadece kendi personeli ile kurum içi uygulamalarına ilişkin düzenlemeler hakkındaki bilgi veya belgeler, bilgi edinme hakkının kapsamı dışındadır. Ancak, söz konusu düzenlemeden etkilenen kurum çalışanlarının bilgi edinme hakları saklıdır.” düzenlemesi bulunmaktadır.
Davacı tarafından talep edilen bilgilerin;
davalı idare tarafından kendi iç işleyişine (terfi, görevlendirme, güvenlik, eğitim vb.) yönelik tasnif edilen bilgiler olduğu,
her ne kadar söz konusu düzenlemeden etkilenen kurum çalışanlarının bilgi edinme hakları saklı ise de davacının 701 sayılı KHK ile kamu görevinden çıkarıldığı ve pilotluk lisansının iptal edildiği,
bu aşamada pilotluk yapma imkanı bulunmayan davacının bahse konu kurum içi düzenlemeden etkilenmesinin de mümkün olmadığından uçuş kayıt bilgilerinin davacıya verilmemesine ilişkin dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı,
davalı idare istinaf başvurusunun kabul edilmesi gerektiği görüşü ile çoğunluk kararına karşıyım.