- +90 312 911 1168
- info@mdmhukuk.com
- Kızılırmak Mah. 1443. Cad. Ankara 1071 Plaza A Blok No:25/58 06510 Çankaya/ANKARA
yüz-kızartıcı-suç-nedir
Makale Başlıkları
Türk Ceza Kanunu’nda yüz kızartıcı suç tanımı tam olarak yapılmamıştır. TCK ve ceza doktrininde “yüz kızartıcı suçlar” adlı bir kategori bulunmaz. Ancak Anayasa ve diğer bazı kanunlar bazı suçları yüz kızartıcı olarak nitelemiş ve bu suçları işleyen kişileri kamu görevine almak istememiştir. Bu suçlar genel anlamıyla toplum tarafından ayıplanan, yapılması kabul edilemez olan, meslek ve etik kurallarına oldukça ters düşen suçlardır. Örneğin zimmet, rüşvet, irtikap gibi kişinin çalıştığı kuruma olan sadakati ve bağlılığını etkileyen bu sebeple de kamu görevlerine bu suçların işleyenlerin alınmak istenmemesine sebep olan suçlardır.
Yüz kızartıcı suçlar hayatın her alanında karşımıza çıktığı için bu konuda merak edilen pek çok husus vardır. Bu suç kapsamında en fazla karşılaşılan sorular ve yazımızda bahsetmeye çalıştığımız noktalar şunlar oldu; yüz kızartıcı suçlar, yüz kızartıcı suçların adli sicil kaydında bulunması ve silinmesi, yüz kızartıcı suçların memuriyete tesiri, yüz kızartıcı suçlardan ötürü işten çıkarılma ve yüz kızartıcı olarak adlandırılan suçların işlenmiş olmasının boşanmaya etkisi.
Yüz kızartıcı suçlar Anayasa ve diğer özel kanunlarda ayrı ayrı olarak düzenlenmiştir. Anayasa madde 76’da düzenlenen yüz kızartıcı suçlardan en çok karşılaşılanlar şunlardır:
Zimmet Suçu (TCK 247)
İhtilas Suçu (Nitelikli Zimmet)
İrtikâp Suçu (TCK 250)
Rüşvet Suçu (TCK 252)
Hırsızlık Suçu (TCK 141)
Dolandırıcılık Suçu (TCK 157)
Sahtecilik Suçları (TCK 197 – 212)
Güveni Kötüye Kullanma Suçu (TCK 155)
Hileli İflas Suçu (TCK 161)
Anayasa madde 76 milletvekili seçilme ehliyetinin düzenlendiği bir maddedir. Bu maddede yukarıda belirttiğimiz suçlar sıralanarak devamında “gibi yüz kızartıcı suçlar” ifadesi yer almıştır ve bu suçları işleyenlerin milletvekili olması istenmemiştir. Görevlerinin mahiyeti dikkate alındığında gerçekten de rüşvet aldığı mahkeme kararıyla kesinleşen bir insanın böyle bir mevkide bulunması istenmeyecektir ve bu suçu tekrarlayabileceği akıllara gelecektir. Belirtmek gerekir ki bu ifade hukukçular bakımından kabul edilmemektedir. Bunun sebebi ise yüz kızartıcı suçun tanımının kanunda yapılmamış olmasıdır.
5684 sayılı Sigortacılık Kanunu madde 3’te yukarıda yer alan bazı suçlar dışında “görevi kötüye kullanma suçu” yüz kızartıcı suç olarak düzenlenmiştir.
Bu kayıt, kişiler için kesinleşen mahkeme kararları doğrultusunda ceza hükümlerine dair bilgilerin yer aldığı bir sicildir. Bu kayıt halk arasında sabıka kaydı olarak da bilinir ve yüz kızartıcı suçlar bu kayıtta yer alır.
Yüz kızartıcı suçlar da adli sicil kaydına kayıt edildikten ve cezası infaz edildikten sonra sicilden silinir. Ancak bu sefer arşiv kaydına geçirilir. Arşiv kaydı memuriyete onay halinde incelenen bir sicildir. Eğer cezanın infazından sonra kişi hakkında memnu(yasaklanmış) hakların iadesi kararı verilmişse arşiv kaydı 15 yılın sonunda silinir. Eğer kişi hakkında memnu hakların iadesi kararı verilmemişse bu sefer arşiv kaydı 30 yıllık süre boyunca durur ve kayıt ancak bu 30 yılın sonunda silinir.
Hakkında ceza mahkûmiyeti kararı verilen şahıslar için bir takım haklar yasaklanır hale gelir. Bu yasaklanmış hakların iadesi yalnızca cezanın infazından sonra olanaklı hale gelir. Burada cezanın infazından bahsedilen mahkûm olunan ceza süresinin geçirilmesidir. Ceza süresi dolana kadar koşullu salıverilen kişinin memnu hakları geri verilmez. Aynı zamanda memnu edilmiş hakların iadesi ancak cezanın infazından 3 yıl sonra talep edilebilir. Ayriyeten yasaklanmış hakların geri verilmesini isteyebilmek için bu ceza süresi + 3 yıllık süre dahilinde kasıtlı bir şekilde başka bir suç işlememiş olmak gerekir. Bu şartları sağlayan kişi yüz kızartıcı suçları işlemiş olsa dahi mahkemeye başvurarak yasaklanmış hakları geri isteyebilir.
En çok sorulan sorulardan birisi de ‘yüz kızartıcı suç işleyen memur olabilir mi’ sorusudur. 657 sayılı Devlet Memurları Kanununda memur olmaya engel olan suçları sayılmıştır. 657 sayılı yasa 48. madde düzenlemesinde yüz kızartıcı suçları da içerisinde barındıran bir sıralama yapmıştır. Aşağıda sayılı suçlardan mahkûmiyeti olan kişi memur olamaz:
Kasten işlenen herhangi bir suç sebebiyle 1 yıl ve daha fazla süre ile hapis cezasına çarptırılması,
Anayasal düzene ve anayasal düzenin işleyişine karşı suçlardan mahkûm olmak,
Zimmet, dolandırıcılık, rüşvet, irtikâp, hırsızlık, sahtecilik, güveni kötüye kullanma, hileli iflas, ihaleye fesat karıştırma, edimin ifasına fesat karıştırma, suçtan kaynaklanan malvarlığı değerini aklama ve kaçakçılık suçlarından mahkûm olmak.
Sonuç olarak yüz kızartıcı suçlardan mahkûmiyet alınması memuriyete engel olmaktadır. Bu suçlardan dolayı hükmedilen mahkûmiyetler infaz edilmesine müteakip adli sicil kaydı silinse de arşiv kaydı silininceye kadar memuriyet imkânı oluşmaz. Bu noktadan sonra yapılması gerekli olan şey suçun unsurlarının oluşmadığına dair hukuki zeminde savunma yapmaktır.
İşverenin, işçiyi bu suçları işlemesinden dolayı işten çıkartıp çıkartamaması ihtimali tamamen gerçekleşen olayın özelliklerine bağlıdır. İş Kanunu m. 25 hükmü uyarınca işçinin işyerinde 7 günden çok hapis cezası öngörülen ve cezanın ertelenmesine uygun olmayan bir suç işlemesi halinde işverenin işçiyi haklı sebeple işten çıkarma durumu vardır. Ayrıca aynı madde doğrultusunda işçinin işverenin güvenini kötüye kullanması, hırsızlık yapması gibi doğruluk ve bağlılık kaidelerine uymayan fiillerde bulunması da işten çıkarma için haklı neden olarak gösterilir.
Bunlar 25. maddede ahlak, iyi niyet kurallarına uymayan haller olarak düzenlenmiştir. Gerçekleşen olayın şartları kapsamında yüz kızartıcı suçtan işten çıkarılma bazen işçinin lehine bazı durumlarda da işveren lehine yorumlanabilir.
Boşanma sebepleri Türk Medeni Kanunu’nda sınırlı olarak belirtilmiştir. Bunlardan genel boşanma sebeplerinden olan evlilik birliğinin temelinden sarsılması, eşler için ortak yaşamın artık olanaklı olmaması halinde söz konusu olan genel ve takdiri bir husustur. Ancak belirtmek gerekir ki özel boşanma sebeplerinin gerçekleşmesi durumunda hakim evlilik birliğinin temelinden sarsıldığına bir faraziye olarak karar vermek durumundadır. Hayata kast, pek kötü muamele, onur kırıcı davranış, suç işleme, haysiyetsiz yaşam sürme, zina ve terk halleri bu duruma örnek teşkil eder.
Görüldüğü üzere eşlerden birinin suç işlemesi halinde diğer eşe boşanma davası açma hakkı tanınır. Bu suç küçük düşürücü bir suç olmalıdır. Bu suçun küçük düşürücü olup olmadığına hâkim karar verecektir. Çoğu zaman yüz kızartıcı suçlar küçük düşürücü suç olarak kabul edilse de gerçekleşen olayın koşullarına göre değerlendirme yapılmalıdır. Ayrıca yüz kızartıcı suçlar kimi hallerde genel boşanma nedeni olan evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına da neden olabilir. Yüz kızartıcı suçtan ötürü boşanma bu sayede gerçekleşir.
Yukarıda yüz kızartıcı suçlar ile ilgili olarak sıkça araştırılan ve merak edilen konuları genel hatları ile açıkladık. Yüz kızartıcı suçlar esas olarak bir suç sınıfı değil ancak şahsı bazı haklardan mahrum bırakan mevzuatta dağınık olarak düzenlenmiş bir takım suçları belirtir. Bununla ilgili olasılıkları ve izlenmesi gereken hukuki usulleri belirlemek için tecrübeli ve uzman bir avukattan hukuki destek alınmalıdır. Yazımızda her ne kadar konuyu açıklamış olsak ta bunlar genel kurallardır. Bu kuralların her somut olaya uygulanışı ve yorumlanması değişiklik gösterebilir.
MDM Hukuk ve Danışmanlık; Ankara merkezli faaliyet gösteren bir avukatlık bürosudur.
Büromuz; ülke genelinde avukatlık mesleğinin yasal ve etik değerleri çerçevesinde hukukun bir çok alanında yetkin kadrosuyla avukatlık ve danışmanlık hizmeti sunmaktadır.
Bu web sitesi ve içindeki bilgiler, Türkiye Barolar Birliği’nin meslek kurallarına göre ve özellikle reklam yasağına uygun olarak tasarlanmıştır. MDM HUKUK & DANIŞMANLIK web sitesinin tüm bilgi ve materyaller sadece bilgilendirme olup bunların tamamına veya bir kısmına dayanılarak yapılan işlemlere, eylemlere ve bunların sonuçlarına ilişkin hiçbir sorumluluk kabul edilmez. Söz konu bilgilerin aktarılması ile kullanıcılar ve web tarayıcıları ile MDM HUKUK & DANIŞMANLIK arasında bir avukat-müvekkil ilişkisi yaratılması amaçlanmamıştır ve bilgilerin bu kişilerce alınması hiçbir şekilde bu yönde bir ilişki oluşturmayacaktır. Müvekkiller veya okuyucular hiçbir şekilde mevcut duruma ve özelliklerine ilişkin olarak uygun hukuki veya başka herhangi bir profesyonel görüş almadan, MDMHUKUK & DANIŞMANLIK web sitesinde yer alan herhangi bir hususa dayanarak bir eylemde bulunmamalıdır. MDM HUKUK & DANIŞMANLIK, bu web sitesi aracılığıyla ulaşılan üçüncü kişilere ait içeriklerden hiçbir şekilde sorumlu değildir.
MDM Hukuk ve Danışmanlık Tüm Hakları Saklıdır.