- +90 312 911 1168
- info@mdmhukuk.com
- Kızılırmak Mah. 1443. Cad. Ankara 1071 Plaza A Blok No:25/58 06510 Çankaya/ANKARA
Emniyet Rütbe Terfi Davaları
Makale Başlıkları
Emniyet rütbe terfi davaları hakkında yayınladığımız makalemizi okumaktasınız. Daha fazla detaylı bilgi için bizimle iletişime geçin.
Emniyet teşkilatında ki rütbe terfilerine Emniyet Genel Müdürlüğü Merkez ve Değerlendirme kurulu tarafından karar vermektedir. Bu işlem emniyet personelinin almış olduğu disiplin cezaları önemli bir etkendir. Kişilerin almış oldukları durdurma cezaları rütbe terfi süresini uzatmaktadır. Emniyet personelin terfisinin hukuki bir sebebi olmaması dolayısıyla açılacak davalar emniyet terfi davalarıdır.
Emniyet personelinin rütbesinin terfi edilmesinde “Kıdem ve Liyakat” esas alınmaktadır. Terfi işlemlerine karşı başvurulacak dava yolu idareye karşı iptal davası açmaktır. Yapılan işlemin objektif ve somut delillere dayanması gerekmektedir. Bunun aksi yönünde objektif olmayan ve somut delillere dayanmayan işlemler hukuka aykırılık teşkil etmektedir. Hukuka aykırı bir şekilde verilmiş olan kararların iptal edilmesi gerekmektedir.
Emniyet Genel Müdürlüğü Merkez ve Değerlendirme Kurulu yönetmeliğine buradan ulaşabilirsiniz.
Liyakat değerlendirmesinin somut belgelere dayanmasına gerekmektedir. Şimdi ise liyakatin belirlenmesinde esas alınan konulara değineceğiz.
Liyakat değerlendirmesine kişinin; Bulunduğu rütbedeki performansı ve başarı belgeleri, bulunduğu rütbedeki almış olduğu disiplin cezaları, hakkında devam etmekte olan hukuki bir takibatın olup olmadığı, rütbe terfi sınavlarında elde ettiği sonuçları ve mesleki tecrübesi dikkate alınır.
Emniyet personelinin terfi işlemleri için iki ayrı kurul bulunmaktadır. Bunların ilki komiser yardımcısı, komiser ve başkomiser bulundukları rütbeden bir üst rütbeye terfi etmesine dair karar veren Genel Müdürlük Merkez Değerlendirme Kuruludur. İkincisi ise Emniyet amirleri ile 4. ve 3. sınıf Emniyet Müdürlerinin terfi işlemlerine karar veren Genel Müdürlük Yüksek Değerlendirme Kuruludur. Bu iki kurulda da verilen kararlar oy çokluğu ile verilmektedir.
Merkez değerlendirme kurulu Emniyet genel müdürünün onayıyla her yılın mayıs ayında toplanır. Fakat bakanlığın gerekli gördüğü durumlarda birden fazla kez toplanabilir. Verilen karar oy çoğunluğuyla verilir. Oyların eşit olması durumda ise kurul başkanın vermiş olduğu oy tarafında karar verilir. Verilen kararlar Genel müdürünün onayı ile yürürlüğe girmektedir.
Yüksek değerlendirme kurulu ise Bakanlığın onayı ile her yılın mayıs ayında toplanmaktadır. Kararlar, merkez genel kurulunda olduğu gibi, oy çokluğuyla alınır. Oyların eşit olması durumunda ise başkanın vermiş olduğu oy tarafınca karar alınır. Kararlar bakanlığın onayı ile yürürlüğe girmektedir.
Sınav komisyonlarınca yapılan yazılı ve sözlü sınavlarda, sınava tabi olan emniyet personelinin mesleki bilgi ve genel kültür düzeyi ölçülmektedir. İlk olarak yapılan sınav yazılı sınavdır. Yazılı sınavda 50 puan üstü alan kişiler sözlü sınava katılmaya hak kazanmaktadır. Yazılı sınav sonuçlarında maddi hata bulunmasına dair itirazlar 24 saat içerisinde polis akademisi başkanlığına yazılı olarak yapılmalıdır.
Yazılı sınav sonucunda başarılı olan rütbeli personel yöneticiliğe dair hizmet içi eğime alınır. Bu eğitimin sonunda personele yazılı sınav yapılmaktadır. Yazılı sınavda 50 puan üstü alan emniyet personeli başarılı sayılmaktadır. Başarılı olan personelin sonuçları kurula gönderilir ve rütbe terfine dair karar alınır.
Kurul, gerekli şartlar yerine getirmiş personellerin kıdem seviyesine göre sıralı olarak inceleme yapar. Kurulun vermiş olduğu kararlar Genel müdürlüğünce Mart ayında duyurulur.
Rütbe terfi işlemleri emniyet personelinin maddi ve özlük haklarını ve kariyerlerini doğrudan etkileyen işlemlerdir. Yapılan işlemin idari işlem olmasından kaynaklı başvurulacak yargı yeri, idare mahkemeleridir. Terfi işleminin personel üzerinde herhangi bir hak kaybına sebep olmaması için usulüne uygun bir şekilde, süresi içerisinde hukuki yollara başvurulmalıdır.
İdari mahkemelerde açılacak iptal davasının süresi 60 gündür. Emniyet personeli görev yaptığı ilin idare mahkemesine terfi kararlarının ilan edilmesinden itibaren 60 gün içerisinde başvurmaz ise yargı yoluna başvurma hakkını kaybeder.
İPTAL DAVASI – BECERİ VE DAVRANIŞLAR İLE GEÇMİŞTE ALINMIŞ CEZALAR GEÇİRİLEN VE DEVAM EDEN SORUŞTURMA BİLGİLERİ DİKKATE ALINDIĞINDA, DAVALI İDARECE LİYAKAT DEĞERLENDİRMESİNDE DİKKATE ALINMASI GEREKEN ÖLÇÜTLERİN UYGULANMASI – HÜKMÜN BOZULMASI
ÖZET: Dosyada yer alan Yüksek Değerlendirme Kurulu kararında yer verilen gerekçeler, uyuşmazlık konusu terfi döneminde terfiyi hak eden ve terfi ettirilen personele ilişkin listeler ile listelerde yer alan personelin kıdem, sicil, ödül ve takdirnameler, eğitim ve öğrenimle kazanılan bilgi, beceri ve davranışlar ile geçmişte alınmış cezalar, geçirilen ve devam eden soruşturma bilgileri dikkate alındığında, davalı idarece liyakat değerlendirmesinde dikkate alınması gereken ölçütlerin uygulanmasında, eşit, objektif ve istikrarlı şekilde işlem tesis edildiğinin ortaya konulamadığı anlaşıldığından, dava konusu işlemde hukuka uyarlık görülmemiştir.
İSTEMİN KONUSU: Konya 2. İdare Mahkemesinin 23/09/2014 tarih ve E:2014/1152, K:2014/881sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ:
Dava konusu istem: 3. sınıf emniyet müdürü rütbesinde görev yapan davacı tarafından, 2009 yılı terfi döneminde bir üst rütbeye terfi ettirilmemesine ilişkin Yüksek Değerlendirme Kurulu kararının iptali ile işlem nedeniyle mahrum kalınan parasal hakların yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Konya 2. İdare Mahkemesince verilen 23/09/2014 tarih ve E:2014/1152, K:2014/881 sayılı kararda; Danıştay Onikinci Dairesinin 01/10/2012 tarih ve E:2010/1459, K:2012/5490 sayılı bozma kararına uyularak, 2009 yılı terfi döneminde davalı idarece 399 emniyet müdürünün 2. sınıf emniyet müdürü rütbesine terfi ettirilmesine karar verildiği, terfi etmesine karar verilen 3. sınıf emniyet müdürlerinin tamamının sicil notu ortalamalarının davacıdan daha yüksek olduğu, personelin bir üst rütbeye terfi durumu değerlendirilirken, objektif bir kriter olan son üç yıllık sicil notu ortalamasının da dikkate alınacağının açık olduğu sonucuna varılmıştır. Belirtilen gerekçelerle dava konusu işlem hukuka uygun bulunarak davanın reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI: Davacı tarafından, 2009 yılı rütbe kıdem sıralamasında 2. sırada yer aldığı, meslek hayatı boyunca disiplin cezası almadığı, terfi için gerekli kıdem ve liyakate sahip olduğu ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI: Davalı idare tarafından, davacı hakkında tesis edilen işlemde mevzuata aykırı bir husus bulunmadığından, temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …..’NUN DÜŞÜNCESİ: Temyiz isteminin kabulü ile usul ve yasaya aykırı olan İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Beşinci Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra işin gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY:
2009 yılı için hazırlanan rütbe terfi listesinde, 3. sınıf emniyet müdürü olarak görev yapan ve kıdem itibariyle 2. sınıf emniyet müdürlüğüne terfi durumu görüşülecek 408 personel bulunmakta olup, davacı rütbe kıdemi itibariyle 2. sırada yer almaktadır.
Yüksek Değerlendirme Kurulu tarafından399 kişinin 2. sınıf emniyet müdürlüğüne terfi ettirilmesine karar verilmiş olmasına karşın, davacı hakkında “terfi etmez” kararı verilmiştir.
Bunun üzerine, anılan işlemin iptali istemiyle temyizen incelenen dava açılmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT:
3201 sayılı Emniyet Teşkilatı Kanunu’nun 4638 sayılı Yasa ile değişik 55. maddesinde; terfilerin kıdem ve liyakata göre yapılacağı, her bir rütbe için belirlenen zorunlu bekleme süreleri sonunda bir üst rütbeye terfii edebilmek için bekleme süresi kadar olumlu sicil alınması ve bir üst rütbede boş kadronun olması gerektiği; kıdem sırasının her yıl duyurulacağı; polis amirlerinin bir üst rütbeye terfiinde bu rütbedeki fiili çalışma süresinin esas alınacağı ve kıdem sırasının tesbitinde bulunulan rütbeye terfi tarihinin esas alınacağı hükme bağlanmıştır.
Anılan Yasa’ya dayanılarak 10.8.2001 tarih ve 24489 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Emniyet Hizmetleri Sınıfı Personeli Rütbe Terfileri ve Değerlendirme Kurullarının Çalışmalarına İlişkin Yönetmeliğin 9. maddesinde, polis amirlerinin rütbelere terfilerinin aynı Yönetmeliğin 11. maddesinde belirtilen şartları taşımak kaydıyla kıdem ve liyakata göre yapılacağı; 11. maddesinde, polis amirlerinin bir üst rütbeye yükselmesi için, üst rütbede boş kadronun bulunmasının; bulunduğu rütbede 10. maddede gösterilen bekleme süresi kadar fiilen çalışmış olmanın; bekleme süresi içerisinde, zorunlu en az bekleme süresi kadar olumlu sicil almış olmanın gerektiği; 15. maddesinde, kıdemin tespitinde, polis amirlerinin bulundukları rütbeye atandıkları tarih ve rütbe terfiinde değerlendirilen çalışma sürelerinin esas alınacağı; 16. maddesinde, kıdem sırasının tespitinde; bulunulan rütbeye atanma tarihi önce olanın, aynı tarihte terfi edenlerden, bulundukları rütbedeki zorunlu en az bekleme sürelerinde almış oldukları son üç yıl sicil notlarının ortalaması yüksek olanın, sicil notlarının eşitliği halinde bulunduğu rütbede ödül ve takdirnamesi fazla olanın, ödül ve takdirnamelerin sayıca eşitliği halinde ise sicil numarası daha küçük olanın, diğerine göre daha kıdemli sayılacağı kurala bağlanmıştır.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Yukarıda yer verilen Yasa ve Yönetmelik kurallarının birlikte değerlendirilmesinden; bir amirin bir üst rütbeye terfi ettirilip ettirilemeyeceği konusundaki temel iki ölçütün, kıdem ve liyakat olduğu anlaşılmaktadır. Buna göre, bir terfi döneminde terfi etmeyi hak eden amirlerin kıdemlerine göre sıralanmasından sonra, belirlenen sıralamaya göre her birinin liyakat yönünden değerlendirilmesi, liyakat yönünden yeterli görülenlerin terfi ettirilmesi, yeterli görülmeyenlerin ise terfi ettirilmemesi gerekmektedir. Liyakatin yerinde olup olmadığının değerlendirilmesinde ise personelin aldığı sicil, ödül ve takdirnameler, eğitim ve öğrenimle kazanılan bilgi, beceri ve davranışlar ile geçmişte alınmış cezalar, geçirilen ve devam eden soruşturmaların niteliği bir bütün olarak dikkate alınmalıdır.
Davalı idarenin, emniyet amirlerinin terfi ettirilmesi konusunda takdir yetkisi bulunduğu açık ise de, bu yetkisinin, mevzuatta öngörülen kıdem, sicil, ödül ve takdirnameler, eğitim ve öğrenimle kazanılan bilgi, beceri ve davranışlar ile geçmişte alınmış cezalar, geçirilen ve devam eden soruşturmalar gibi ölçütlerin gözetilerek kullanılması, belirtilen ölçütlerin terfi işlemlerinde uygulanması sırasında da, eşit, objektif ve istikrarlı bir uygulamanın sağlanması, hukuk devleti ilkesinin zorunlu sonucudur. Eşit, objektif ve istikrarlı bir uygulamanın yapılıp yapılmadığının ise ancak, söz konusu ölçütlerin, terfi işlemlerinde nasıl dikkate alındığının idarece açıklanması sonucunda anlaşılabileceği açıktır.
Dosyada yer alan Yüksek Değerlendirme Kurulu kararında yer verilen gerekçeler, uyuşmazlık konusu terfi döneminde terfiyi hak eden ve terfi ettirilen personele ilişkin listeler ile listelerde yer alan personelin kıdem, sicil, ödül ve takdirnameler, eğitim ve öğrenimle kazanılan bilgi, beceri ve davranışlar ile geçmişte alınmış cezalar, geçirilen ve devam eden soruşturma bilgileri dikkate alındığında, davalı idarece liyakat değerlendirmesinde dikkate alınması gereken ölçütlerin uygulanmasında, eşit, objektif ve istikrarlı şekilde işlem tesis edildiğinin ortaya konulamadığı anlaşıldığından, dava konusu işlemde hukuka uyarlık görülmemiştir.
Bu itibarla, davanın reddi yönündeki İdare Mahkemesi kararında da hukuki isabet bulunmamaktadır.
Karar sonucu: Açıklanan nedenlerle;
1-2577 sayılı Kanun’un 49. maddesine uygun bulunan davacının temyiz isteminin kabulüne;
2-Davanın reddine ilişkin temyize konu Konya 2. İdare Mahkemesinin 23/09/2014 tarih ve E:2014/1152, K:2014/881 sayılı kararının BOZULMASINA,
3-Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine,
4-2577 sayılı Kanun’un (geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 (onbeş) gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 20/03/2019 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
İPTAL DAVASI – DAVACININ TERFİ EDİP ETMEYECEĞİNİN YENİDEN YAPILACAK BİR DEĞERLENDİRME SONUCUNDA BELİRLENECEK OLMASI NEDENİYLE BU AŞAMADA DAVACININ ÖZLÜK VE PARASAL HAK KAYBININ VARLIĞINDAN SÖZ EDİLEMEYECEĞİ – TEMYİZ İSTEMİNİN KISMEN KABULÜ KISMEN REDDİ
ÖZET: Mahkeme kararının dava konusu işlemin iptaline ilişkin kısmı ile ilgili olarak Dairemizce yukarıda yer verilen onama gerekçesinin davacının doğrudan terfi ettirilmesi sonucunu doğurmadığı, belirtilen gerekçelerle davacının terfi edip etmeyeceğinin yeniden yapılacak bir değerlendirme sonucunda belirlenecek olması nedeniyle, bu aşamada davacının özlük ve parasal hak kaybının varlığından söz edilemeyeceğinden, Mahkeme kararının “davacının yoksun kaldığı özlük ve parasal haklarının ödenmesine” ilişkin kısmında hukuki isabet görülmemiştir.
İSTEMİN KONUSU: Gaziantep 1. İdare Mahkemesinin 31/03/2015 tarih ve E:2014/698, K:2015/373sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ:
Dava konusu istem: Gaziantep İl Emniyet Müdürlüğü emrinde komiser yardımcısı rütbesinde görev yapan davacının, 2014 yılı terfi döneminde komiser rütbesine terfi ettirilmemesine ilişkin Emniyet Genel Müdürlüğü Merkez Değerlendirme Kurulu kararının iptali ile mahrum kalınan maaş farklarının yasal faiziyle birlikte iadesine karar verilmesi istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Gaziantep 1. İdare Mahkemesinin 31/03/2015 tarih ve E:2014/698, K:2015/373sayılı kararında; davacının, bulunduğu rütbede zorunlu fiili çalışma süresini doldurduğu, terfi dönemi içerisinde veya öncesinde herhangi bir disiplin cezasının bulunmadığı, kıdem sıralamasında davacıdan daha alt sıralarda bulunan ve performans puanı ile başarı ve ödül belgeleri daha az olmakla birlikte terfi edenlerin olması karşısında, davacının kıdeminin ve liyakatinin komiser rütbesine terfisi için yeterli olduğu anlaşıldığından terfi ettirilmemesine ilişkin dava konusu işlemde hukuka ve hakkaniyete uygunluk bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Belirtilen gerekçelerle hukuka aykırı bulunan dava konusu işlemin iptaline, işlem nedeniyle davacının yoksun kaldığı maaş farklarının yasal faiziyle birlikte hesaplanarak davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI: Davalı idare tarafından, 2014 yılında bir üst rütbeye terfi durumu değerlendirmeye alınan başkomiserler için hazırlanan kıdem listesinde 132. sırada yer alan davacının, ilgili mevzuat hükümleri doğrultusunda yapılan değerlendirme sonucunda emniyet amiri rütbesine terfi ettirilmemesine ilişkin dava konusu işlemde hukuka ve mevzuata aykırılık bulunmadığı ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI: Savunma verilmemiştir.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ ….’IN DÜŞÜNCESİ: Temyiz isteminin reddi ile İdare Mahkemesi kararının gerekçe eklenmek suretiyle onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Beşinci Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, dosya tekemmül ettiğinden yürütmenin durdurulması istemi hakkında ayrıca bir karar verilmeksizin işin gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY:
Emniyet Genel Müdürlüğünce Düzenlenen 31/12/2014 Tarihine Kadar Bulunduğu Rütbedeki Zorunlu Çalışma Süresini Tamamlayan Komiser Yardımcıları Listesine göre, 2014 yılı terfi döneminde, bir üst rütbeye terfi durumu görüşülmek üzere değerlendirmeye alınan 900 komiser yardımcısından 731’inin terfi ettirilmesine karar verilmiş, davacı hakkında ise “terfi etmez” kararı verilmiştir.
Bunun üzerine temyizen incelenen dava açılmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT:
3201 sayılı Emniyet Teşkilatı Kanunu’nun 4638 sayılı Yasa ile değişik 55. maddesinde; terfilerin kıdem ve liyakata göre yapılacağı, her bir rütbe için belirlenen zorunlu bekleme süreleri sonunda bir üst rütbeye terfi edilebilmesi için bekleme süresi kadar olumlu sicil alınması ve bir üst rütbede boş kadronun bulunması gerektiği; kıdem sırasının her yıl duyurulacağı; polis amirlerinin bir üst rütbeye terfiinde mevcut rütbedeki fiili çalışma süresinin esas alınacağı ve kıdem sırasının tespitinde de bulunulan rütbeye terfi tarihinin esas alınacağı hükme bağlanmıştır.
Anılan Kanuna dayanılarak 10.8.2001 tarih ve 24489 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Emniyet Hizmetleri Sınıfı Personeli Rütbe Terfileri ve Değerlendirme Kurullarının Çalışmalarına İlişkin Yönetmeliğin 9. maddesinde, polis amirlerinin rütbelere terfilerinin, aynı Yönetmeliğin 11. maddesinde belirtilen şartları taşımak kaydıyla kıdem ve liyakata göre yapılacağı; 11. maddesinde, polis amirlerinin bir üst rütbeye yükselmesi için, üst rütbede boş kadro bulunmasının; bulundukları rütbede 10. maddede gösterilen bekleme süresi kadar fiilen çalışmış olmalarının; bekleme süresi içerisinde, zorunlu en az bekleme süresi kadar olumlu sicil almış olmalarının gerektiği; 14. maddesinin olay tarihinde yürürlükte bulunan metninde; Devlet memurluğunu sona erdirecek veya meslekten çıkarmayı gerektirecek suçlardan dolayı haklarında adli veya idari soruşturma açılanların rütbe terfi işlemlerinin, kurullarca haklarında rütbe terfilerine karar verilmiş olsa dahi durdurulacağı; 15. maddesinde, kıdemin tespitinde, polis amirlerinin bulundukları rütbeye atandıkları tarih ve rütbe terfiinde değerlendirilen çalışma sürelerinin esas alınacağı; 16. maddesinde, kıdem sırasının tespitinde; bulunulan rütbeye atanma tarihi önce olanın, aynı tarihte terfi edenlerden, bulundukları rütbedeki zorunlu en az bekleme sürelerinde almış oldukları son üç yıl sicil notlarının ortalaması yüksek olanın, sicil notlarının eşitliği halinde bulunduğu rütbede ödül ve takdirnamesi fazla olanın, ödül ve takdirnamelerin sayıca eşitliği halinde ise sicil numarası daha küçük olanın, diğerine göre daha kıdemli sayılacağı; 24. ve 25. maddelerinde ise, Merkez veya Yüksek Değerlendirme Kurullarının, terfi edecek personel hakkında; bulunduğu rütbede, affa uğramış olsa bile, adli mercilerce verilen kararlar ve bu kararlara dayanak olan fiillerini, bulunduğu rütbede, affa uğramış olsa bile, disiplin kurullarınca verilen disiplin cezalarını veya soruşturma bilgilerini ve bu soruşturmalara dayanak olan fiil ve hareketlerini, sicil, ödül ve takdirname bilgilerini, meslek içerisindeki bilgi, beceri ve davranışlarını değerlendirerek edinecekleri kanaate göre oy çokluğu ile karar verecekleri kurala bağlanmıştır.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
İdare Mahkemesi kararının, dava konusu işlemin iptaline ilişkin kısmına yönelik temyiz istemi yönünden;
Yukarıda yer verilen Kanun ve Yönetmelik kurallarının birlikte değerlendirilmesinden; polis amirlerinin üst rütbeye terfi ettirilip ettirilemeyeceği konusundaki temel iki ölçütün, kıdem ve liyakat olduğu anlaşılmaktadır.
Buna göre, bir terfi döneminde terfi etmeyi hak eden amirlerin kıdemlerine göre sıralanmasından sonra, belirlenen sıralamaya göre her birinin liyakat yönünden değerlendirilmesi, liyakat yönünden yeterli görülenlerin terfi ettirilmesi, yeterli görülmeyenlerin ise terfi ettirilmemesi gerekmektedir.
Liyakatin yerinde olup olmadığının değerlendirilmesinde ise, personelin aldığı sicil, ödül ve takdirnameler, eğitim ve öğrenimle kazanılan bilgi, beceri ve davranışlar ile geçmişte alınmış affa uğramış olsa bile, adli mercilerce verilen kararlar ve bu kararlara dayanak olan fiillerini, bulunduğu rütbede, affa uğramış olsa bile, disiplin kurullarınca verilen disiplin cezalarını veya soruşturma bilgilerini ve bu soruşturmalara dayanak olan fiil ve hareketlerin niteliği bir bütün olarak dikkate alınmalıdır.
UYAP kayıtlarının incelenmesinden, davacının terör örgütlerine veya Milli Güvenlik Kurulunca Devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara üyeliği, mensubiyeti veya iltisakı yahut bunlarla irtibatı sebebiyle, 22/11/2016 tarih ve 29896 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 677 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Tedbirler Alınması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile kamu görevinden çıkarıldığı, ayrıca hakkında “FETÖ/PDY Silahlı Terör Örgütüne Üye Olmak” suçundan Gaziantep 7. Ağır Ceza Mahkemesinin E:2017/656 sayısına kayıtlı olarak açılan ceza davası sonucunda hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği görülmüştür.
Bilindiği üzere, idari işlemlerin hukuka uygunluğunun yargısal denetimi, kural olarak söz konusu işlemlerin tesis edildikleri tarihteki hukuki duruma göre yapılması esas ise de, dava konusu edilen işlemlerin niteliğine göre idari işlemin tesis edildiği tarihten önceki dönemi ilgilendirmesi koşuluyla, yargılama sürecinde veya daha sonra ortaya çıkan tüm bilgi ve belgelerin işlemin hukuka uygunluk denetimi değerlendirmesinde göz önünde bulundurulması gerekmektedir.
“Silahlı Terör Örgütüne Üye Olmak” suçu, ani suçlardan farklı olarak niteliği itibarıyla temadi eden yani eylemin sürekliliği nedeniyle kesintisiz devam eden suçlardan olup, yakalanma ile temadi kesileceğinden, şüpheli şahıs yakalanana kadar şüphelinin bu kapsamda gerçekleştirdiği eylemler de suç olmaya devam eder.
Nitekim, Yargıtay 16. Ceza Dairesinin 18/07/2017 tarih ve E:2016/7162, K:2017/4786 sayılı kararı ile Yargıtay Ceza Kurulunun 26/09/2017 tarih ve E:2017/16.MD-956, K:2017/370 sayılı kararında; Fetullahçı Terör Örgütünün (FETÖ) ve/veya “Paralel Devlet Yapılanması” (PDY) olarak isimlendirilen örgütün 1960’lı yıllarda kurulduğu, büyük bir gizlilik ve takiye içinde Devleti ele geçirmek amacıyla yasadışı faaliyetlerde bulunduğunun belirtildiği dikkate alındığında, davacıya isnat olunan “FETÖ/PDY Silahlı Terör Örgütüne Üye Olmak” suçunun, 21/07/2016 tarihinde ülke genelinde olağanüstü hal ilan edilmesinden çok daha önceki süreçte de işlenmesinin mümkün olduğu, silahlı terör örgütüne üyelik, aidiyet, iltisak veya irtibatın bir anda ortaya çıkmasının mümkün olmadığı, örgütün yapılanma yöntemi de göz önünde bulundurulduğunda üyelik, aidiyet, iltisak veya irtibatın uzun bir süreci kapsadığı sonucuna varılmıştır.
Davalı idarenin, ilgili personelin bir üst rütbeye terfi ettirilmesi konusunda takdir yetkisi bulunduğu açık ise de; bu yetkinin, mevzuatta öngörülen ölçütler gözetilerek kullanılması, belirtilen ölçütlerin terfi işlemlerinde uygulanması sırasında da eşit, objektif ve istikrarlı bir uygulamanın sağlanması, hukuk devleti ilkesinin gereğidir. Eşit, objektif ve istikrarlı bir uygulamanın yapılıp yapılmadığının ise, ancak, söz konusu ölçütlerin, terfi işlemlerinde nasıl dikkate alındığının idarece açıklanması sonucunda anlaşılabileceği açıktır.
Belli bir tarihe kadar bulunduğu rütbedeki zorunlu çalışma süresini tamamlayan ve terfi incelemesine tabi tutulan personelin yer aldığı liste incelendiğinde; listede yer almasına rağmen terfi ettirilmediği için bu işlemi dava konusu eden bir ilgiliye (davacıya) göre, daha kıdemli olması nedeniyle listede ilgilinin (davacının) önünde yer alan; ancak, ilgiliye (davacıya) göre, örneğin “daha çok sayıda” ve/veya “daha ağır” disiplin cezası aldığı ve daha az sayıda başarı belgesi ve ödül ile daha düşük performans değerlendirme puanına sahip (listenin son sırasında bulunan personel de dahil) bir veya birden fazla personelin rütbe terfii yapılırken, ilgilinin (davacının) rütbe terfii yaptırılmaması, eşit ve objektif bir uygulama olarak kabul edilemez. Aynı durumun; ilgiliden (davacıdan) daha kıdemsiz olması nedeniyle anılan listede ilgiliden (davacıdan) sonra yer alan, ancak ilgiliye (davacıya) göre daha çok sayıda ve/veya daha ağır disiplin cezası aldığı ve davacıdan daha az sayıda başarı belgesi ve ödül ile daha düşük performans değerlendirme puanına sahip olduğu görülen bir veya birden fazla personelin üst rütbeye terfii yapılırken, ilgilinin (davacının) terfi ettirilmemesi işlemi için de geçerli olduğu tartışmasızdır.
Olayda; dava konusu işlemin tesis edildiği tarih itibarıyla Merkez Değerlendirme Kurulu kararında yer verilen gerekçeler, uyuşmazlık konusu terfi döneminde terfiyi hak eden ve terfi ettirilen personele ilişkin liste ile bu listede yer alan personelin kıdem, sicil, ödül ve takdirnameler, eğitim ve öğrenimle kazanılan bilgi, beceri ve davranışlar ile geçmişte alınmış cezalar, geçirilen ve devam eden soruşturma bilgileri göz önünde bulundurulduğunda; davalı idarece liyakat değerlendirmesinde dikkate alınması gereken ölçütlerin, rütbe terfiine aday davacı yönünden eşit, objektif ve istikrarlı bir şekilde uygulanmadığı anlaşılmakta ise de, gelinen aşamada meydana gelen yeni hukuki durumlar, davacı hakkında Gaziantep 7. Ağır Ceza Mahkemesinin E:2017/656 sayısına kayıtlı olarak açılan ceza davasında verilen karar ile bu karara konu fiillerin; temadi etmesi, nitelik ve ağırlığı ile örgütün büyük bir gizlilik ve takiye içinde Devleti ele geçirmek amacıyla yasadışı faaliyetlerde bulunduğu da dikkate alındığında, 2014 yılı terfi dönemine etkisinin olacağı açıktır.
Bu durumda; mevcut listedeki personelin rütbe terfiine ilişkin olarak yukarıda değinilen hususlar da gözönünde bulundurulmak suretiyle, davacının durumunun liyakat yönünden “yeniden” değerlendirilmesi gerektiği açık olduğundan İdare Mahkemesinin temyize konu kararında sonucu itibariyle hukuka aykırılık görülmemiştir.
Ayrıca, verilen bu karar davacının doğrudan bir üst rütbeye terfi ettirilmesi sonucunu da doğurmayacaktır.
İdare Mahkemesi kararının, dava konusu işlem nedeniyle yoksun kalınan parasal hakların yasal faiziyle birlikte davacıya ödenmesine karar verilmesine ilişkin kısmına yönelik olarak ise;
Mahkeme kararının dava konusu işlemin iptaline ilişkin kısmı ile ilgili olarak Dairemizce yukarıda yer verilen onama gerekçesinin davacının doğrudan terfi ettirilmesi sonucunu doğurmadığı, belirtilen gerekçelerle davacının terfi edip etmeyeceğinin yeniden yapılacak bir değerlendirme sonucunda belirlenecek olması nedeniyle, bu aşamada davacının özlük ve parasal hak kaybının varlığından söz edilemeyeceğinden, Mahkeme kararının “davacının yoksun kaldığı özlük ve parasal haklarının ödenmesine” ilişkin kısmında hukuki isabet görülmemiştir.
Karar Sonucu: Açıklanan nedenlerle;
Diğer Asker ve Polis Hukuku konulu yayınlarımız buraya tıklayarak ulaşabilirsiniz.
MDM Hukuk ve Danışmanlık; Ankara merkezli faaliyet gösteren bir avukatlık bürosudur.
Büromuz; ülke genelinde avukatlık mesleğinin yasal ve etik değerleri çerçevesinde hukukun bir çok alanında yetkin kadrosuyla avukatlık ve danışmanlık hizmeti sunmaktadır.
Bu web sitesi ve içindeki bilgiler, Türkiye Barolar Birliği’nin meslek kurallarına göre ve özellikle reklam yasağına uygun olarak tasarlanmıştır. MDM HUKUK & DANIŞMANLIK web sitesinin tüm bilgi ve materyaller sadece bilgilendirme olup bunların tamamına veya bir kısmına dayanılarak yapılan işlemlere, eylemlere ve bunların sonuçlarına ilişkin hiçbir sorumluluk kabul edilmez. Söz konu bilgilerin aktarılması ile kullanıcılar ve web tarayıcıları ile MDM HUKUK & DANIŞMANLIK arasında bir avukat-müvekkil ilişkisi yaratılması amaçlanmamıştır ve bilgilerin bu kişilerce alınması hiçbir şekilde bu yönde bir ilişki oluşturmayacaktır. Müvekkiller veya okuyucular hiçbir şekilde mevcut duruma ve özelliklerine ilişkin olarak uygun hukuki veya başka herhangi bir profesyonel görüş almadan, MDMHUKUK & DANIŞMANLIK web sitesinde yer alan herhangi bir hususa dayanarak bir eylemde bulunmamalıdır. MDM HUKUK & DANIŞMANLIK, bu web sitesi aracılığıyla ulaşılan üçüncü kişilere ait içeriklerden hiçbir şekilde sorumlu değildir.
MDM Hukuk ve Danışmanlık Tüm Hakları Saklıdır.