İdari Yargıda Dava Türleri
Makale Başlıkları
İdari Dava Türleri Nelerdir
İdari dava, idari işlemlerden veya idari makamların eylem veya ihmallerinden kaynaklanan uyuşmazlıkların çözümü için açılan davalardır. İdari dava türleri, uyuşmazlık konusuna ve hukuki sürece göre farklılık gösterebilir. İşte yaygın idari dava türlerinden bazıları:
- İptal Davası: Bir idari işlem veya eylemin hukuka aykırı olduğunu iddia ederek, o işlemin iptalini talep edebilirsiniz. İdari makamların verdiği kararlar, yönetmelikler, genelgeler veya benzeri idari işlemler iptal davasının konusu olabilir.
- Tam Yargı Davası: Bir idari işlem veya eylem sonucunda doğrudan maddi veya manevi zarar gördüğünüzü iddia ederek, zararınızın tazminini talep edebilirsiniz. İdari makamların kusuru veya hukuka aykırı eylemi nedeniyle zarar gördüğünüzü kanıtlamanız gerekmektedir.
- İdari Sözleşme Davası: İdari makamlarla yapılan sözleşmelerle ilgili uyuşmazlıkların çözümü için açılan davalardır. İhale sözleşmeleri, taşeronluk sözleşmeleri gibi idari sözleşmeler bu tür davalara örnek olarak verilebilir.
- İdari İşlem Yargısı Davası: İdari makamların verdiği işlemler üzerinde yargısal denetim talep edebilirsiniz. İdari makamların sizinle ilgili aldığı bir kararı veya işlemi hukuka uygun olmadığı gerekçesiyle mahkemeye taşıyabilirsiniz.
- Seçim İtiraz Davası: Seçimlerle ilgili uyuşmazlıkların çözümü için açılan davalardır. Seçim sonuçlarının iptalini veya seçimle ilgili hukuka aykırı durumların düzeltilmesini talep edebilirsiniz.
İdari dava süreçleri ve detayları ülkenin mevzuatına ve ilgili yargı sistemine bağlı olarak değişiklik gösterebilir. Bu nedenle, bir idari dava açmayı düşünüyorsanız, yerel yargı düzenlemelerini incelemeniz ve profesyonel destek almanız önemlidir. Avukatlar, size idari dava sürecinde rehberlik edebilir ve hukuki haklarınızı korumanızda yardımcı olabilir.
İdari yargıda dava türleri, bir hukuk düzeninde talebin konusuna göre açılabilecek olan davaları gösterir. İdari dava türleri; iptal davaları, tam yargı davaları, idari sözleşmelerden doğan davalar olmak üzere üçe ayrılsa da idari sözleşmelerden doğan davalar doktrinde tam yargı davasının bir türü olarak görülmektedir. Ancak bir idari sözleşmeye ilişkin olmakla birlikte idarenin sözleşmeden ayrılabilen tek taraflı işlemleri iptal davasına da konu olabilmektedir.
İptal Davaları
İptal davaları hukuka aykırı oldukları iddia edilen idari işlemlerin geçmişe etkili olarak ortadan kaldırılması için açılan idari davalardır. İptal davaları idare hukukuna özgü objektif nitelikte davalar olup kesin hükmün mutlaklığı gereği herkes hakkında etki yaratır ve hâkimin re’sen inceleme yöntemi ile objektif hukuk düzenini korumayı amaçlar.
İptal davası ile hukuka aykırı idari işlemin iptali sağlanır ancak zararın tazmini mümkün değildir. İptal davasının konusunu oluşturan idari işlem idarenin kamu gücüne dayanarak tek taraflı irade açıklamasıyla yaptığı işlemlerdir. İptal davasının açılabilmesi için idari işlem tamamlanmış, idari yollar tüketilerek kesinleşmiş ve ilgililerin hukuksal durumuna etki etmiş olmalıdır.
İptal davasının kabul edilebilirlik şartlarından biri mahkemenin görev ve yetkisidir. Genel olarak görevli ve yetkili mahkeme, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununda ve özel kanunlarda aksi belirtilmedikçe idari işlemi gerçekleştiren idarenin bulunduğu yer idare mahkemesidir.
Diğer kabul edilebilirlik koşulu davacının taraf ve dava ehliyetine sahip olması hususudur.
Tam ve sağ doğmak koşuluyla gerçek kişilerin, özel hukuk tüzel kişilerinin, Bakanlıkların, yerinden yönetim kuruluşlarının (İl Özel İdaresi, Belediye, Köy) ve hizmet yerinden yönetim kuruluşlarının (Üniversite, Baro, Ticaret ve Sanayi Odaları…) taraf ehliyeti bulunmaktadır.
Dava ehliyeti ise kişiye sıkı sıkıya bağlı haklar veya meslek ve sanatın gerektirdiği işlerle ilgili tasarruf hakkı kendisine bırakılan mallar hakkındaki davalar hariç olmak üzere ayırt etme gücüne sahip olmayan, küçük veya kısıtlılarda bulunmadığı gibi iptal davasında davacının bir menfaatinin ihlal edilmediği hallerde de yok kabul edilir.
Davalının kural olarak dava konusu idari işlemi tesis eden idari mercii olması beklenirken işlemi yapan ve uygulayan mercilerin farklı olması halinde uygulayan idari mercii de davalı kabul edilir. Dava dilekçesinde davalının yanlış gösterilmesi yahut hiç gösterilmemiş olması davanın reddini gerektirmez; mahkemece davalı tespit edilir ve dava dilekçesinin tebliği sağlanır.
İptal davalarını açma süresi, özel kanunlarda aksi öngörülmedikçe, yazılı bildirimin yapıldığı tarihten itibaren Danıştay ve İdare mahkemelerinde 60 (altmış), Vergi mahkemelerinde ise 30 (otuz) gündür.
İptal davası, esas yönünden incelemesinde idari işlemde yetki, şekil, sebep, konu, maksat unsurlarının bulunup bulunmadığı, işlemin kanunda gösterilen kural ve usullere göre uygulanıp uygulanmadığının hukuki denetimini yapmaktadır.
İdari işlemin uygulanması durumunda giderilmesi güç ya da olanaksız zararların doğması ve idari işlemin açıkça hukuka aykırı olması halinde iptal davasına sıkı sıkıya bağlı bir ihtiyati tedbir olan yürütmenin durdurulması talebi de esas yönünden incelenmektedir.
TAM YARGI DAVALARI
Tam yargı davaları, idari işlem ve eylemlerden dolayı kişisel hakları ihlal edilenler tarafından zararlarının giderilmesi amacıyla açılan davalardır. İptal davasının aksine tam yargı davası kişisel hakkın ihlalini araştırdığı için sübjektif nitelikli ve yalnızca dava açan kimseyi bağlayıcı davalardır.
Genel olarak idarenin mali sorumluluğuna dayanan tazminat davaları, haklı bir neden olmaksızın idarenin malvarlığına geçmiş mal veya paranın iadesi için açılan istirdat davaları, idari sözleşmelerden doğan davalar ve vergi davaları tam yargı davası kabul edilmektedir.
Tam yargı davasının kabul edilebilirlik şartlarından görevli ve yetkili mahkeme 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununda ve özel kanunlarda aksi belirtilmedikçe idari işlemi gerçekleştiren idarenin bulunduğu yer idare mahkemesidir.
Bir idari işlemin ilgilinin sadece menfaatini ihlal etmeyip aynı zamanda maddi manevi zarara uğratılması durumunda zararın tazmini için doğrudan tam yargı davası, iptal ve tam yargı davası birlikte veya iptal davasının kararı sonucunda tam yargı davası açılabilir.
Tam yargı davası açan gerçek kişinin davaya taraf olma ve dava ehliyetine sahip olması; ayrıca kişisel haklarının ihlal edilmiş olması gerekmektedir.
Tam yargı davasında davalı kamu tüzel kişisi ve özel hukuk kişileri olabilmektedir. Davalının yanlış gösterilmesi yahut hiç gösterilmemiş olması davanın reddini gerektirmez; mahkemece davalı tespit edilir ve dava dilekçesinin tebliği sağlanır.İdari yargıda dava türleri
Tam yargı dava açma süresi, özel kanunlarında ayrı süre gösterilmeyen hallerde Danıştay ve İdare mahkemelerinde 60 (altmış), Vergi mahkemelerinde ise 30 (otuz) gündür.
Tam yargı davalarının esas yönünden incelenmesinde idarenin ya hakkaniyet, risk, kamu külfetleri karşısında olanak ve fırsat eşitliği ilkelerini sağlayamamasından kaynaklanan kusursuz sorumluluk ya da hizmetin kötü, geç işlenmesi yahut hiç işlenmemesinden kaynaklanan kusurlu sorumluluk hükümlerine göre tazminle yükümlü olup olmadığına karar vermektedir.
Emsal Yargı Kararları
Danıştay 10. İdari Dava Dairesi, E. 1989/492 K. 1990/2224 T. 17.10.1990
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Onuncu Dairesince işin gereği düşünüldü:
Dava, daha önceleri işgaliye ücreti ödemek suretiyle davacı dernek tarafından kullanılmakta olan şoför imtihan pistinin 2886 sayılı Yasa hükümleri uyarınca kiraya verilmek üzere ihaleye çıkarılmasına ve ihale sonucu ……. Şoför Okuluna pazarlık suretiyle kiraya verilmesine ilişkin Belediye Encümeni kararlarının iptali istemiyle açılmıştır.
……. İdare Mahkemesince, mahalli idarelerden olan Belediyelerin özel mülkiyetinde bulunan taşınmaz malların üçüncü şahıslardan özel veya tüzel kişilere bir bedel karşılığında tahsis etmelerinin, tarafların tamamen serbest irade beyanlarına dayanan sözleşmelerle ve özel hukuk hükümlerine göre yapılan işlemlerle ilgili bulunduğundan, ayrıca ortada kamu kanunlarına göre bir işlem bulunmadığından bu konuya ilişkin uyuşmazlıkların görüm ve çözümünün idari yargının görevi dışında kaldığından bahisle davanın görev yönünden reddine karar verilmiştir.
Davacı, uyuşmazlığın görüm ve çözümünün İdare Mahkemesinin görevi içinde olduğunu, bu nedenle usul ve hukuka aykırı olan idare mahkemesi kararın temyizen incelenip bozulmasını istemektedir.
İdari yargının görev alanını idare hukukunun uygulanmasından kaynaklanan uyuşmazlıklar oluşturmaktadır. 2577 sayılı Yasanın 2. maddesinin 1. bendinde idari dava türleri;
- a) İdari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu, maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan iptal davaları,
- b) İdari eylem ve işlemlerden dolayı hakları muhtel olanlar tarafından açılacak tam yargı davaları,
- c) Genel hizmetlerden birinin yürütülmesi için yapılan idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar olarak belirlenmiştir.
İdari işlemler, kamu kurum ve kuruluşları tarafından kamu hukuku kuralları uyarınca tesis edilen, tek taraflı, doğrudan uygulanabilir nitelikte hukuki tasarruflardır. İdari makam ve mercilerin mevzuatla belirlenen idare işlevleriyle ilgili olarak idari işlem tesisi yoluna gidecekleri açıktır.
Dava konusu belediye encümen kararlarında bahsi geçen şoför imtihan pisti 2886 sayılı Yasa hükümleri uyarınca kiraya verilmek üzere ihaleye çıkarılmış ve pazarlık sonucu 1 yıllığına ……. Şoför Okuluna kiraya verilmiştir.
Bir kamu kurumunun özel mülkiyetinde olsa bile kamunun sahip olduğu taşınmaz malların idare, tahsis ve satışı ile ilgili olarak yapılan bütün işlemler kanunlarla düzenlenmiş idari usullere göre tesis edildiğinden idare hukuku ilkelerine ve kamu hukukunu yakından ilgilendiren kanunlara göre yapılacağından bu türlü işlemlerin idari bir işlem oldukları açıktır.
Diğer taraftan 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu, genel bütçeye dahil dairelerle katma bütçeli idarelerin, özel idare ve belediyelerin alım, satım, hizmet, yapım, kira, trampa, mülkiyetin gayri ayni hak tesisi ve taşıma işlemlerinin bu kanunda yazılı hükümlere göre yürütüleceğini düzenlemekte, bu yönü ile bir kamu kanunu niteliği taşımaktadır.
Bu kanun kapsamına giren işlerin görülmesi için yapılan ihalelerde ihale kararının kesinleşmesine kadar olan dönem içinde idarelerce tesis olunacak işlemlerin, 2886 sayılı Kanunla düzenlemiş olması ve bu kanunun, kamu kanunu olması karşısında, idari yargının denetimine tabi olduğu ihtilafsızdır.
Bu durumda, belediyenin özel mülkiyetinde bulunan şoför imtihan pistinin kiraya verilmek üzere ihaleye çıkarılmasına ve pazarlık suretiyle kiraya verilmesine ilişkin, idari işlem niteliğini taşıyan dava konusu kararların iptali istemine yönelik davanın idari yargıda çözümlenmesi gerekmektedir.
Açıklanan nedenlerle, 2577 sayılı kanunun 49. maddesine uygun bulunan temyiz isteminin kabulü ile ……. İdare Mahkemesinin 21.12.1988 günlü ve E: 1988/837, K: 1988/986 sayılı kararın bozulmasına 17.10.1990 gününde oybirliği ile karar verildi.
Danıştay 12. İdari Dava Dairesi, E. 2009/297 K. 2011/4916 T. 17.10.2011
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Onikinci Dairesince işin gereği düşünüldü:
Burdur Emniyet Müdürlüğü kadrosunda polis memuru olarak görev yapmakta iken açığa alınan, sonrasında Emniyet Örgütü Disiplin Tüzüğünün 8/16 ncı maddesi uyarınca meslekten çıkarma cezası ile cezalandırılmasına karar verilen davacı tarafından,
Isparta İdare Mahkemesince verilen 31.12.2007 günlü E:2007/1315, K:2007/1731 sayılı iptal kararının ardından açıkta kaldığı süre boyunca maaşından kesilen üçte birlik kısmın meslekten ihracının istenilmesi nedeniyle emekliye erken ayrıldığından bahisle yoksun kaldığı 18 aylık maaş tutarının ,60,90 TL. yargılama giderinin, sağlık raporu için hastaneye yatırdığı 96TL.nin ve bu raporun alınması için hastanede geçirilen üç günün an yevmiye tutarının ve yol ücretinin karşılığı hesaplanacak maddi zararının ve 18.000 TL. manevi tazminatın yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle dava açılmıştır.
Isparta İdare Mahkemesince verilen 27.10.2008 günlü,
E:2008/966, K:2008/1005 sayılı kararla; davacı hakkında tesis edilmiş olan meslekten çıkarma cezasının Mahkemelerince verilen 31.12.2007 günlü ve E:2007/1315, K:2007/1731 sayılı kararla iptal edildiği ve bu kararın davacıya 17.3.2008 tarihinde tebliği üzerine 2.6.2008 tarihinde açılan davada, tebliğden itibaren 60 günden sonra açılmış olması nedeniyle süre aşımı bulunduğu , diğer yandan Mahkemelerince verilen iptal kararına karşı kanun yoluna başvurulduğundan,
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun dava açma hususunda seçimlik hak sunan 12. maddesi uyarınca, kanun yolu başvurusu sonucu verilecek kararın tebliği üzerine 60 gün içinde yeniden dava açma hakkı olduğunun muhakkak olduğu gerekçesiyle 2577 sayılı Yasanın 15/1-b maddesi uyarınca süre aşımı nedeniyle dava reddedilmiştir.
Davacı, iptal kararının 17.3.2008 tarihinde tebliğ edilmediğini , zararının karşılanması amacıyla 29.4.2008 tarihinde idareye başvurmuş olduğunu, iptal kararının idarece temyiz edilmediğini, kararı hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek idare Mahkemesi kararının temyizen incelenerek bozulması istemektedir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 12. maddesinde “ilgililer haklarını ihlal eden bir idari işlem dolayısıyla Danıştay’a ve İdare ve Vergi Mahkemelerine doğrudan doğruya tam yargı davası veya iptal ve tam yargı davalarını birlikte açabilecekleri gibi ilk önce iptal davası açarak bu davanın karara bağlanması üzerine,
bu husustaki kararın veya kanun yollarına başvurulması halinde verilecek kararın tebliği veya bir işlemin icrası sebebiyle doğan zararlardan dolayı icra tarihinden itibaren dava süresi içinde tam yargı davası açabilirler. Bu halde de ilgililerin 11. madde uyarınca idareye başvurma hakları saklıdır.” hükmü yer almıştır.
Dava dosyasının ve Dairemizce verilmiş olan 24.11.2010 günlü ve E:2008/7252, K:2010/5745 sayılı karar ile yine Dairemizin E:2011/2697 sayılı dosyasında mevcut belgelerin incelenmesinden;
davacı hakkında tesis edilen meslekten çıkarma cezasının Isparta İdare Mahkemesince verilen 31.12.2007 günlü, E:2007/1315, K:2007/1731 sayılı kararla iptal edildiği,
iptal kararının 17.3.2008 tarihinde davacının birlikte ikamet ettiği oğlu imzasına tebliğ edildiği, davalı idarece karara karşı temyiz yoluna başvurulduğu, Isparta İdare Mahkemesinin 14.7.2008 günlü,
E:2007/1315, K:2007/1731 Temyiz No:2008/140 sayılı kararıyla temyiz isteminde bulunmamış sayılmasına karar verildiği, bu kararın temyiz edilmesi üzerine Dairemizce verilen 24.11.2010 günlü ve E:2008/7252, K:2010/5745 sayılı kararla; davalı idarenin temyiz istemi kabul edilerek kararın bozulduğu ve sonuç olarak iptal kararına karşı kanun yoluna başvurulmuş olduğu anlaşılmaktadır.
İdare Mahkemesince olayda iptal davası üzerine açılan tam yargı davasının mevcut olduğu ve kararın tebliğ tarihinden itibaren 60 gün içinde ve en son 16.5.2008 tarihinde dava açılması gereğinden bahisle
Davada süre aşımı bulunduğu gerekçesiyle süre aşımı nedeniyle davanın reddine karar verilmiş ise de yukarıda anılan 2577 sayılı Yasanın 12. inci maddesinde yer alan düzenleme uyarınca davacının iptal davasında verilen karara karşı başvurulan kanun yolu sonucunda verilecek kararın tebliği sonrasında dahi tam yargı davası açabilme hakkı bulunduğu açık olduğundan davada süre aşımı bulunmayıp işin esasının incelenmesi gerekirken İdare Mahkemesince davada süre aşımı bulunduğu yolunda verilen kararda hukuki isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, davacı temyiz isteminin kabulüyle Isparta İdare Mahkemesince verilen 27.10.2008 günlü,
E:2008/966, K:2008/1005 sayılı kararın 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesinin 1/b fıkrası uyarınca bozulmasına, aynı maddenin 3622 sayılı Yasa ile değişik 3. fıkrası gereğince ve yukarıda belirtilen nedenler gözetilmek suretiyle yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın adı geçen Mahkemeye gönderilmesine 17.10.2011 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.
Faydalı Linkler: