Amire veya Üste Fiilen Taarruz Suçu (As.C.K. Md.91)
![Amire veya Üste Fiilen Taarruz Suçu (As.C.K. Md.91)](https://mdmhukuk.com/wp-content/uploads/2022/07/Amire-veya-Uste-Fiilen-Taarruz-Sucu-_As.C.K.-Md.91_-min-1200x480.webp)
Makale Başlıkları
Amire veya Üste Fiilen Taarruz Suçu (As.C.K. Md.91)
Amire veya üste karşı fiilen taarruz suçu saldırıda bulunmayı ifade etmektedir ve askerÎ itaat ve düzeni bozan suçlardandır. Nitelikli halleriyle birlikte Askeri Ceza Kanunu’nun 91.maddesinde düzenlenmiştir. Bu suçta korunan hukuki değer karma bir nitelik taşır. Nitekim kanunda düzenlenen diğer itaat ve düzeni bozma cezalarında olduğu gibi bu suçta da askeri hizmetin devamlılığı için gerekli olan emir- komuta zinciri, ast-üst arasındaki hürmet ilişkisi ve amir veya üstün vücut bütünlüğü ve yaşam hakkıdır. Bu suç fail ve mağdur açısından özgü suç olup faili mağdurundan alt rütbede bir askeri personel olması gerekmektedir
Amire veya Üste Fiilen Taarruz Suçunun Unsurları Nelerdir?
Maddi Unsurlar
Amire veya Üste Fiilen Taarruz Suçu (As.C.K. Md.91) suçunun failin amire veya üste fiilen taarruz etmesi veya kalkışması ile gerçekleşir. Madde metninde fiilen taarruz edilmesinden bahsedilmekte ise de fiilen taarruz teriminin ne anlama geldiğine dair tanım yapılmamıştır ve bu konuda yargı mensuplarının takdir yetkisine bırakılmıştır. Fiilen taarruz haksız olarak bir başkasına karşı kuvvet kullanmak, vurmak, itmek, yaralamak gibi fiillerdir. Diğer bir deyişle müesser fiillerdir. Ayrıca belirtmek gerekir ki, suç kalkışma suçu olduğu için teşebbüse elverişli değildir.
Taarruz etmeye başladığında suç tamamlanmış sayılır. Kanun koyucu, üst veya amirin cismani varlığında temsil bulunan amirlik ve üstlük otoritesinin saldırıdan korunmasına özel önem vermiş ve bu suçu amir veya üste fiilen taaruz suçuna kalkışma olarak düzenlemiştir. Başka bir deyişle fiilen taarruza elverişli hareketlerin, amir veya üttün vücut bütünlüğünü ihlale sebebiyet vermese bile suç oluşacaktır.
Failin üstü ya da amiri üzerinden haksız ve aracısız olarak müessir fiilde bulunması yeterlidir. Herhangi bir taaruzda bulunmayarak sadece üst veya amire karşı gelinerek bulunulan yerde kalınması ya da habersizce gidilmesi, kaçılması halinde taarruz suçundan değil, mukavemet suçundan bahsedilebiilir. Ancak mukavemet sırasında kendini korumak amacıyla dahi mukavemet oluşturan hareketlerin sınırı aşılırsa fiili taarruzu işlenmiş sayılır.
Manevi Unsur
Suçun manevi unsuru kasttır. Failde herhangi bir saik aranmamaktadır. Fail hareketinin amir veya üste fiilen taarruz oluşturacak nitelikte olduğunu bilecek ve söz konusu hareketi icra etmeyi isteyecektir. Fiilen taarruzda veya taarruza teşebbüste bulunulan kişinin amir, üst veya kanunen amir sayılan kişilerden olduğu bilgisinin de failin kastına dahil olması gerekir. Failde bu unsurların olmadığı takdirde asCK m.91 değil TCK 86 vd. maddelerinin uygulanması gerekir. TCK md.23 gereğince netice sebebiyle ağırlaşmış suçlarda, ağırlaşan netice nedeniyle sorumluluk olması için failin en azından taksirli olması gerekmektedir. Başka bir anlatımla fail, fiilen taarruzun sonucunda amir veya üstün vücudunda tahribata yol açacağını bilmiyor ve bilmesi de mümkün değilse, ağır olan neticeden dolayı sorumlu olmaz.
Suçun Nitelikli Unsurları
Kanunda nitelikli hal olarak suçun silahlı ve tehlikeli aletle işlenmesi, hizmet esnasında işlenmesi, toplu asker karşısında işlenmesi ve seferberlikte işlenmesi öngörülmüştür. Yine buradaki amaç da halihazırdaki durumun ehemmiyeti, emir- komuta zincirinin ve ast-üst arasındaki saygı kurumunun göreceği zararın ağır olması, amirin veya üstün göreceği fiziki zararı ağır olma ihtimali olarak düşünülmüştür.
1632 sayılı Askeri Ceza Kanunu okumak için buraya tıklayın.
Amire veya Üste Fiilen Taarruz Suçunun Yaptırımı Nedir?
Kanunda asgari süre olarak süre belirlenmesine karşın azami süre belirlenmemiştir fakat üst süre TCK md.49 uyarınca 20 yıl olarak uygulanacaktır. Suçun basit hali üç seneden az olmamak üzere hapis cezasıdır. Nitelikli halleri ise;
Suçun silahlı olarak, hizmet esnasında, toplu asker karşısında işlenmesi halinde alt sınır 5 yıl daha hafif durumlarda bir yıl,
Taarruzun vücutta tahribata yol açtığı hallerde 15 yıldan az olmamak üzere ağır hapis , ölümle sonuçlanması halinde müebbet ağır hapis, daha hafif hallerde 24 yıldan 30 yıla kadar ağır hapis,
Suçun seferbelikte işlenmesi halinde alt sınır 20 yıl daha hafif durumlarda 15 yıl , eylem amirin veya üstün vücudunda tahribada yol açmışsa müebbet ağır hapis, ölümüne yol açmışsa ölüm cezası verilmesi öngörülmüştür.
Diğer Asker ve Polis Hukuku konulu yayınlarımızı okumak için buraya tıklayın.
Taarruz Ne Demek? Taarruz Nedir?
Taarruz, Türkçe’de saldırı veya hücum anlamına gelir. Bu terim, askeri stratejilerde sıkça kullanılır ve belirli bir hedefe yönelik hızlı ve şiddetli bir saldırıyı ifade eder. Bu makalede, taarruz kavramının detaylarına ve kullanım alanlarına değineceğiz.
Taarruzun Tanımı
Taarruz, düşmanı etkisiz hale getirmek veya belirli bir bölgeyi ele geçirmek amacıyla yapılan ani ve güçlü saldırılardır. Bu kavram, askeri literatürde sıkça geçer ve stratejik planlamalarda önemli bir yer tutar.
Tarihi ve Askeri Önemi
Tarihte birçok savaşta taarruz, savaşın seyrini değiştiren kritik bir unsur olmuştur. Özellikle Birinci ve İkinci Dünya Savaşları sırasında taarruz taktikleri, orduların başarıya ulaşmasında kilit rol oynamıştır.
Taarruz Çeşitleri
Taarruz, farklı stratejilere göre çeşitlenir. Hava taarruzu, kara taarruzu ve deniz taarruzu gibi kategorilere ayrılır. Her bir taarruz türü, belirli koşullara ve hedeflere göre planlanır ve uygulanır.
Taarruz Stratejileri
Etkili bir taarruz için iyi bir planlama ve lojistik destek gereklidir. Hedefin doğru belirlenmesi, uygun zamanlamanın yapılması ve düşmanın zayıf noktalarının tespit edilmesi, başarılı bir taarruzun temel unsurlarıdır.
Taarruz, askeri operasyonlarda hayati öneme sahip bir kavramdır. Doğru stratejilerle uygulandığında, düşmanı mağlup etmek ve belirli bölgeleri ele geçirmek için etkili bir yöntemdir.
Daha fazla bilgi için uzman kaynaklara başvurabilir veya konuyla ilgili literatürü inceleyebilirsiniz.