Bağ-Kur’dan Kaynaklanan Rücu Davası
Makale Başlıkları
Bağ-Kur’dan Kaynaklanan Rücu Davası
Rücu Nedir? Rücu Hakkı Nedir?
Rücu kelime kökeni itibariyle Arapçadan gelmekle birlikte “geri dönmek” anlamına gelmektedir. Rücu hakkı ise bir ödemeden faydalanan kişiden ya da ödemeye sebep olan kişiden ödemeyi yapan ikincil sorumlu tarafından talep edilmesidir.
Bağ-Kur Kanunu Değişikliği
5510 sayılı Kanun ile 1479 sayılı Bağ-Kur Kanununun 83,84, geçici 10 ve ek geçici maddeleri hariç bütün hükümleri yürürlükten kaldırılmıştır. 5510 sayılı kanunun yürürlükten önceki olay ve davalarda uygulanması gerektiği için bu kanuna göre rücu davalarını ayrıca açıklanma gereği hissedilmiştir.
Bağ-Kur Kanunundan Kaynaklanan Rücu Davası Nedir?
1479 sayılı Bağ-Kur Kanununun 63.maddesinden bu dava türünden bahsedilmiştir. Bağ-Kur Kanunu md.63 “Üçüncü bir kimsenin suç sayılır hareketi ile bu Kanunda sayılan yardımların yapılmasını gerektiren bir halin doğmasında Kurum sigortalıya gerekli bütün yardımları yapar. Ancak bu yardımların tutarı için üçüncü kişilere rücu eder.” Madde metninden anlaşılacağı üzere Bağ-Kur sigortası yaptıran kimsenin 3.bir kişi tarafından kurumdan (Bağ-Kur) ödeme almasını sağlayacak şekilde zarar görmesini sağlaması durumunda, kurum kanunen yükümlü olduğu ödemeyi yapar fakat kurum ödeme yaptığı oranda zarara uğratana rücu eder.
2926 sayılı kanunun gereği kendi hesabına çalışan sigortalı tarım işçileri de md.47 gereğince sigorta ödemelerinden faydalanır. Aynı şekilde kurum ödemeyi yaptıktan sonra zarara uğratana rücu eder.
Rücu Davasının Konusu ve Miktarı Nedir?
Zarar görülen olay sebebiyle kurumun yapacağı ödemeler,1479 sayılı kanunda öngörülen yardımlardır. Maddede öngörülen yardım deyimi uzun vadeli sigorta kollarından yapılan yardımları da içerir. Zarar veren olayın iş kazası sonucu meydana gelmesi zorunlu değildir. Zira sosyal devlet ilkesi gereği Türkiye Cumhuriyeti Devleti sosyal kurumlar aracılığıyla vatandaşını koruma altına almak istemektedir. Rücu davasına konu olan miktar zarar görülen olay sebebiyle peşin ödenen ilk miktardır. Kurum rücu davasında faiz talep edebilir fakat kanunda daha sonra yapılan değişikle fiyat arttığı takdirde bu miktarı talep edemez. Zarara uğratana karşı rücu hakkı, zarara uğratanın kusuru oranındadır. Bir diğer deyişle zarar gören sigortalının kusuru oranında zarar verenden indirim yapılır ve aynı orandan- kendisine rücu edilir.
Davalı Kimdir?
Bağ-Kur’un sigortalıya yaptığı ödemeyi rücuen talep edeceği kişi, bu yardımların yapılmasına neden olan kişidir. Kanunun 63.maddesine göre 3.kişinin zarardan sorumlu tutulabilmesi için bu kişinin “suç sayılır” fiilinin olması gerekir. Bu kişinin eylemi suç niteliğinde değilse kurum yardımından sorumlu tutulamayacaktır. Ayrıca, suç sayılan fiille zarar arasında nedensellik bağı olması gerekir. Bahsi geçen kanunlarda sözü edilen “üçüncü kişi” sigortalı ve Bağ-Kur dışındaki kişileri kapsar. Bu kanunlara dayalı sorumluluk ilişkisinde birinci kişi Bağ-Kur, ikinci kişiyi ise sigortalı oluşturur.
Bağ-Kur Kanunundan Kaynaklanan Rücu Davalarında Zamanaşımı Nedir?
1479 sayılı kanuna göre bu kanun hükümlerine dayanarak açılacak olan tazminat ve rüccu davaları için zamanaşımı süresi on(10) yıldır. Zamanaşımının başlangıcı ise zarar meydana getiren olayın olduğu tarihtir.
Bu Davalarda İstenebilecek Faiz Oranı nedir?
Yukarda bahsedildiği gibi kurum peşin ödenen miktar için faiz talep edebilir.Faizin başlangıcı giderlerin yapıldığı tarih, peşin değer için ise onay tarihidir. Faiz türü yasal faizdir. Yasal faiz 1998 yılından önce %30 iken yapılan değişiklikle %50’ye yükseltilmiş, daha sonra tekrar düzenleme yapılarak 1.1.2000 tarihinde günümüzdeki halini almıştır. Bu değişikliğe göre “ T.C Merkez bankasının bir önceki yılın 31 Aralık günü kısa vadeli kredilerinde uyguladığı reeskont oranı” uygulanacaktır ancak yılın ikici yarısı için 30 Haziran günlü oranın öncekinden 5 ya da daha fazla puan farklı olması durumunda faiz oranının değişme imkanı bulunmaktadır.
Bağ-Kur Kanunundan Kaynaklanan Davalarda Görevli ve Yetkili Mahkeme Neresidir?
Görevli mahkeme 1479 sayılı kanuna göre iş mahkemeleridir. O yerde iş mahkemesi yoksa iş davalarına bakmakla görevlendirilme asliye hukuk mahkemeleridir. Yetkili mahkeme konusunda 1479 sayılı kanunda hüküm bulunmadığından 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununda yer alan hükümlere göre belirlenir.
Konu ile ilgili ayrıntılı bilgi almak ve danışmanlık hizmeti için bizimle iletişime geçebilirsiniz.