Fuhuş Suçu ve Cezası Nedir?
Makale Başlıkları
Fuhuş Suçu ve Cezası Nedir?
Fuhuş suçu ve Fuhuş Cezası ile ilgili tüm detayları ele alıyoruz. Fuhuş, bir kişinin cinsel ilişkiye girmesini para karşılığında sağlamak. Teşvik etmek, aracılık etmek veya yer temin etmek gibi eylemleri ifade eder.
Türk Ceza Kanunu’nda fuhuş suçu düzenlenmiştir ve bu suçla ilgili belirli cezai yaptırımlar uygulanır. Türk Ceza Kanunu’nda fuhuş suçu. 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun “Cinsel Dokunulmazlığa Karşı Suçlar” başlıklı 102. maddesinde düzenlenmiştir.
Fuhuş, toplum tarafından genellikle kabul edilmeyen ve birçok ülkede yasak olan bir eylemdir. Fuhuşun ne olduğunu, fuhuş suçunu ve bu suça uygulanan cezaları daha iyi anlamak için bu konuyu daha detaylı bir şekilde inceleyelim.
Fuhuş Nedir?
Fuhuş, cinsel hizmetlerin karşılığında maddi veya maddi olmayan bir değer alışverişi şeklinde gerçekleşen bir eylemdir. Bu durum genellikle kişinin kendi iradesi dışında, baskı altında veya zorla gerçekleştiğinde suçtur. Fuhuş, insan ticareti ve cinsel sömürü ile de yakından ilgilidir.
Fuhuş Suçu
Fuhuş suçu, genellikle bir kişinin başka bir kişiye karşı, onun cinsel hizmetlerini maddi veya maddi olmayan bir karşılık için satması veya bu tür bir eylemi teşvik etmesi, kolaylaştırması veya düzenlemesi durumunda meydana gelir. Fuhuş suçu, hem fuhuş yapan kişiye hem de bu eylemi teşvik eden, kolaylaştıran veya düzenleyen kişilere yönelik olabilir.
Fuhuş Suçunun Unsurları Nelerdir?
Bir suçun unsurları maddi unsurlar ve manevi unsurlar olarak ayrılmaktadır. Maddi unsurlar arasında; suçu oluşturan hareket ve neticesi ile bunlar arasındaki illiyet bağı, suçun faile isnat edilebilirliği, suçun faili, mağduru, suçun konusu gibi unsurlar varken manevi unsuru kast veya taksir oluşturmaktadır.
Fuhuş, bir kişinin para karşılığında başka bir kimseyle cinsel ilişkiye girmesi olarak tanımlanmaktadır. 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 227. Maddesinde düzenlenen fuhuş suçunun unsurlarından bahsetmek gerekirse;
Fuhuş suçunda fiilin temel hali kişinin fuhşa teşvik edilmesi, bunun yolunun kolaylaştırılması, fuhuş için aracılık edilmesi ve son olarak fuhuş için yer temin etmek şeklinde işlenmektedir. Anlaşılacağı üzere fuhuş suçunda hareket unsuru seçimlik fiil olarak düzenlenmiştir.
Bu fiillerden herhangi birinin işlenmesi halinde hareket unsurunun meydana geldiği kabul edilir. Fuhuş suçunun mağdurunun çocuk olması halinde bu suçun işlenişine yönelik hazırlık hareketleri de suçun tamamlanmış hali gibi cezaya tabidir.
Fuhuş suçunun mağduru konusunda 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 227. Maddesinde mağdurun yaşı bakımından ayrım öngörülmüştür. Buna göre mağdurun çocuk olması ile yetişkin olması halinde ceza miktarı arasında fark vardır.
Fuhşa sürüklenen kişinin duruma göre tedavi veya psikolojik tedavi görmesine karar verilebilmektedir. Ancak mağdurun cinsiyeti konusunda da herhangi bir ayrım yapılmamıştır.
Fuhuş suçunun faili konusunda herhangi bir ayrım yapılmamaktadır. Buna karşın tanımlanan suçların eş, üstsoy, kayın üstsoy, kardeş, evlat edinen, vasi, eğitici, öğretici, bakıcı, koruma ve gözetim yükümlülüğü bulunan diğer kişiler tarafından ya da kamu görevi veya hizmet ilişkisinin sağladığı nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle işlenmesi halinde suçun nitelikli hali oluşmaktadır.
Fuhuş suçunun manevi unsuru ise bu suçun kasten işlenebilen bir suç olmasıdır. Bu suçun taksirle işlenmesi mümkün değildir.
Suçun Cebir veya Tehdit Kullanarak Hile İle Ya da Çaresizliğinden Faydalanarak İşlenmesi
Kanunun ilgili maddesinde düzenlenen şekil suçu, fuhşa sevk etme veya fuhuş yapmasını sağlama eyleminin cebir, tehdit, hile veya çaresizlikten yararlanılarak gerçekleştirilmesini kapsar. Bu suçun nitelikli hali, kişiyi fuhşa sevk eden veya fuhuş yaptıran kişi hakkında verilecek cezanın yarısından iki katına kadar artırılabileceğini ifade etmektedir.
Yargıtay kararlarına göre, çaresizlikten yararlanma durumu için kişinin muhtaç durumda olması ve bu muhtaçlık durumunun istismar edilerek sömürülmesi gerekmektedir. Çaresizlik halinin varlığının kabul edilebilmesi için mağdurun aşamayacağı bir çaresizlik durumunda bulunması önemlidir.
Fuhuşa Teşvik ve Aracılık Suçu
Türk Ceza Kanunun “Genel Ahlaka Karşı Suçlar” başlığı altında düzenlenmiş olan bu suç türü, toplumun ahlak anlayışına aykırı hareketler içerdiği için cezalandırılma gereği duyulmuştur. Tanımsal olarak bir kişi ile para karşılığı cinsel ilişkiye girmek fuhuş suçunu oluşturmaktadır.
Hukuk sistemi olarak fuhuş suçu cezalandırılmamakla birlikte fuhuşa teşvik etmek ve fuhuşa aracılık yapmak suç olarak düzenlenmiş ve cezalandırılmıştır. Türk Ceza Kanunun 227. Maddesinde düzenlenmiş olan bu suç türünde mağdurun cinsiyeti önem arz etmemektedir. Fuhuş Suçu ve Cezası
Fuhuş Suçunun Mağduru
Türk Ceza Kanunu’nun 227. maddesi uyarınca fuhuş suçunun mağduru esas olarak fuhuş yaptırılan kişilerdir. Bu kişiler hakkında kanun koyucu psikolojik tedavinin uygulanabileceğini öngörmüştür.
Ayrıca kanun koyucu mağdur konusunda ikili ayrım yapmıştır. Bu ayrımın konusu mağdurun yaşıdır. Kanun koyu, cinsiyet fark etmeksizin, çocukların fuhuş amacıyla kullanılmasını yetişkinlerden ayrı olarak düzenlemiştir.
Fuhuş Suçunun Yargılanması ve Cezası
Fuhuş suçunun yargılanması bakımından görevli mahkeme asliye ceza mahkemeleridir. Fuhuş suçunun cezası ise TCK 227’de düzenlenmiştir. 227’ye göre yetişkinlerin fuhuşa teşviki 2 yıl ila 4 yıl arasında hapis cezası ve üçbin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılmıştır. Ayrıca kanun koyucu mağdurun yaşına ve failin suç için izlediği yöntemlerden kaynaklı ayrı ayrı cezalar öngörmüştür.
Fuhuş suçunun mağduru çocuk ise; mağdurun rızasına bakılmaksızın 4 yıl ila 10 yıl arasında hapis ve beşbin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılmaktadır. Ayrıca çocuğu mağdur olduğu durumlarda suç oluşturan fiil sonuçlanmamış ve hazırlık halinde kalmış olsa dahi tamamlanmış gibi cezalandırılmaktadır.
Fuhuş suçunun işlenmesi amacıyla mağdur üzerinde nüfuzunu kullanan kişiler hakkında verilecek olan ceza yarı oranında arttırılmaktadır. Ayrıca fuhuş suçunun mağdur üzerinde cebir ve tehdit kullanılarak yahut hile ve mağdurun zor durumda kalmış halinden faydalanılarak işlenmesi halince verilecek ceza yarı oranından iki katına kadar arttırılacaktır.
Fuhuş suçunun örgütlü işlenmesi halinde verilecek ceza yarı oranında arttırılmaktadır. Ayrıca fuhuşun tanıtımını yapmak amacıyla yazılı, görsel veya sesli içeren ürünlerin dağıtımını yapan kişiler 1 yıldan 3 yıla kadar hapis ve ikiyüz günden ikibin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılmaktadır.
Fuhuşa teşvik ve aracılık etmiş tüzel kişiler güvenlik tedbirlerinin uygulanması öngörülmüştür. Örneğin fuhuşa aracılık eden ve yer sağlayan otel işletmeleri hakkında güvenlik tedbirleri uygulanmaktadır. Fuhuş Suçu ve Cezası
Fuhuş Suçu ve Cezası Zincirleme Biçimde İşlenmesi
Türk Ceza Kanunun 43. maddesinde zincirleme suç düzenlemesi bulunmaktadır. Bu kapsamda bir suçun tek kişiye birden fazla kez işlenmesi durumunda cezanın 1/4 ila 3/4 oranlarında arttırılacağı düzenlenmiştir ayrıca tek bir fiille birden fazla kişiye karşı suç işlenmiş olması halinde de bu madde uygulanmaktadır.
Fakat Fuhuş Suçu ve Cezası birden fazla kişiye karşı işlenmiş olması halinde bu hüküm uygulanmamaktadır.
Mağdurun birden fazla olduğu durumlarda fail mağdur adedince suç işlemiş olarak kabul edilmekte ve bu suçlar için ayrı ayrı cezalandırılmaktadır.
Fuhuş Suçuna Dair Emsal Yargı Kararları
Fuhuş suçuna uygulanan cezalar, ülkeden ülkeye ve yargılama sisteminin ve kanunların belirlediği şekle göre değişir. Genellikle, fuhuşa teşvik etme, fuhuşa aracılık etme veya fuhuş düzenleme suçları daha ağır cezalarla karşı karşıya kalır. Fuhuş yapan kişilere uygulanan cezalar genellikle daha hafif olabilir, özellikle de bu eylemin zorla gerçekleştirildiği durumlarda. Ancak, cinsel hizmetlerin satışı yasak olan ülkelerde, fuhuş yapan kişiler de cezai yaptırımlarla karşılaşabilir.
Yargıtay Kararı CGK 2014/60 T. 11.2.2014
…Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 04.01.2013 gün ve 278597 sayı ile; “Sanığın mağdureye yer temin ettikten sonra yaklaşık on kişi ile fuhuş için pazarlık yaptığı ve mağdure ile bu kişileri buluşturarak fuhuş suçunun işlenmesinde aracılık yaptığı açıkça ortaya çıkmaktadır.
Sanık, mağdureye yönelik olarak fuhuş amacı ile aracılık yaptıktan sonra bu suça ilişkin temadi sona ermekte ve aradan bir süre geçtikten sonra sanık aynı suçu işleme kararlığı ve kastı altında yeni bir müşteri ile pazarlık yaparak aynı eylemi tekrarlamaktadır.
Sanığın her bir aracılık eyleminde fuhuş için aracılık yapma kastı yenilenmekte ve bu eylemle ilgili icrai hareketler yeniden yapılarak fuhuş suçunda aracılık yapma suçu işlenmektedir.
Açıklanan nedenlerle; değişik zaman dilimlerinde ve aynı suçu işleme kastı ile sanığın mağdureye fuhuş için yer temin etmesi ve fuhuş için gelen müşterilerle görüşerek ve pazarlık yaparak mağdureye karşı zincirleme şekilde ‘fuhuş için aracılık yapma’ suçunu işlediği ve sanık hakkında TCK’nun 43/1. maddesi uyarınca ceza artırımı yapılmasının usul ve yasaya uygun olduğu düşüncesinde olduğumuzdan,
Dairenin ‘fuhuşun bünyesinde teselsülü barındırdığından, sanık hakkında TCK’nun 43/1. maddesinin uygulanamayacağına’ ilişkin kararı usul ve yasaya aykırı görülmüştür” görüşüyle itiraz kanun yoluna başvurarak, Özel Daire bozma kararının kaldırılmasına ve yerel mahkeme hükmünün eleştiri ile onanmasına karar verilmesi isteminde bulunmuştur.
5271 sayılı CMK’nun 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay 14. Ceza Dairesince 22.02.2013 gün ve 454-1718 ile, oyçokluğuyla itiraz nedenlerinin yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
Sanığın şikayetçi mağdureye değişik zamanlarda olmak üzere birden çok fuhuş yapması için aracılık edip, yer temin etmek suretiyle üzerine atılı fuhuş suçunu işlediği konusunda bir uyuşmazlık ve bu kabulde dosya kapsamı itibariyle her hangi bir isabetsizlik bulunmamakta olup,
Özel Daire çoğunluğu ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; fuhuş suçunda aynı mağdurenin farklı zamanlarda birden çok fuhuş yapmasına aracılık edilmesi durumunda zincirleme suç hükümlerinin uygulanmasının mümkün olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
5237 sayılı TCK’nun “Fuhuş” başlıklı 227. maddesi;
“(1) Çocuğu fuhşa teşvik eden, bunun yolunu kolaylaştıran, bu maksatla tedarik eden veya barındıran ya da çocuğun fuhşuna aracılık eden kişi, dört yıldan on yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır. Bu suçun işlenişine yönelik hazırlık hareketleri de tamamlanmış suç gibi cezalandırılır.
(2) Bir kimseyi fuhşa teşvik eden, bunun yolunu kolaylaştıran ya da fuhuş için aracılık eden veya yer temin eden kişi, iki yıldan dört yıla kadar hapis ve üçbin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır. Fuhşa sürüklenen kişinin kazancından yararlanılarak kısmen veya tamamen geçimin sağlanması, fuhşa teşvik sayılır.
(3) (Mülga fıkra: 06/12/2006-5560 sayılı Kanunun 45.md)
(4) Cebir veya tehdit kullanarak, hile ile ya da çaresizliğinden yararlanarak bir kimseyi fuhşa sevk eden veya fuhuş yapmasını sağlayan kişi hakkında yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza yarısından iki katına kadar artırılır.
(5) Yukarıdaki fıkralarda tanımlanan suçların eş, üstsoy, kayın üstsoy, kardeş, evlât edinen, vasi, eğitici, öğretici, bakıcı, koruma ve gözetim yükümlülüğü bulunan diğer kişiler tarafından ya da kamu görevi veya hizmet ilişkisinin sağladığı nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle işlenmesi hâlinde, verilecek ceza yarı oranında artırılır.
(6) Bu suçların, suç işlemek amacıyla teşkil edilmiş örgüt faaliyeti çerçevesinde işlenmesi hâlinde, yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza yarı oranında artırılır.
(7) Bu suçlardan dolayı, tüzel kişiler hakkında bunlara özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunur.
(8) Fuhşa sürüklenen kişi, tedaviye veya psikolojik terapiye tâbi tutulabilir.” şeklinde düzenlenmiştir.
Fuhuş suçu, 5237 sayılı TCK’nun topluma karşı suçlar başlıklı üçüncü kısmın, genel ahlaka karşı suçlar başlıklı yedinci bölümünde düzenlenmiş olup, bu suçla korunan hukuki yarar genel olarak, toplumun ar ve haya duyguları ile birlikte genel ahlakın korunmasıdır. Suçun mağduru esas itibariyle kendisine fuhuş yaptırılan kişi olmakla birlikte, kanun koyucu fuhuş yaptırılan kişinin yaşına göre ikili bir ayırım yapmaktadır. Buna göre, maddenin birinci fıkrası yönüyle 18 yaşından küçükler mağdur olarak kabul edilirken, ikinci fıkra yönüyle yetişkinler mağdur olarak kabul edilmiştir.
Mağdur olan kişinin cinsiyetinin bir önemi bulunmadığından, dolayısıyla erkekler dahi kadınlar gibi suçun mağduru olabilecektir.
Maddede fuhuşun tanımı yapılmamış olup, Türk Dil Kurumu Türkçe Sözlüğünde; “içinde bulunulan toplumun kurallarına uymayan bir biçimde bir veya birkaç kişiyle para karşılığı cinsel ilişkide bulunma” şeklinde tanımlanmıştır (Türk Dil Kurumu Türkçe Sözlük, Ankara, 2005, s.719).
Maddenin uyuşmazlığa konu olan ikinci fıkrasında, bir kimseyi fuhşa teşvik etmek, bunun yolunu kolaylaştırmak ya da fuhuş için aracılık etmek veya yer temin etmek, ayrı bir suç olarak düzenlenmiştir. Aynı zamanda, fuhşa sürüklenen kişinin kazancından yararlanılarak kısmen veya tamamen geçimin sağlanmasının da fuhşa teşvik sayılacağı kabul edilmiştir.
Fuhşa teşvik etmek, kişinin fuhuş yapması için onda bir irade oluşturmaya çalışılmasıdır. Fuhşun yolunu kolaylaştırmak, fuhuşu arayan bakımından bunun için veya fuhuş yapacak kimsenin fuhşa atılması bakımından onun için her türlü imkanın sağlanmasıdır.
Fuhuş için aracılık etmek, mağdur ile cinsel arzularını tatmin etmek isteyen kişinin bir araya gelmesini sağlamaktır. Yer temin etmek ise, mağdur ile cinsel arzularını tatmin etmek isteyen kişinin bir araya gelecekleri yerin temin edilmesidir.
Fıkrada düzenlenen suç seçimlik hareketli bir suç olup, fıkrada sayılan hareketlerden herhangi birisinin yapılması suçun işlenmesi için yeterlidir. Ayrıca bu seçimlik hareketlerden birden fazlasının aynı zaman diliminde yapılması durumunda yine tek suç oluşacak, buna karşılık daha sonra farklı zamanda seçimlik hareketlerin tekrarlanması halinde yeni bir suç işlenmiş olacaktır.
Fuhuş suçu TCK’ndaki düzenleniş biçimi itibariyle temadi eden, devamlılık gerektiren, diğer bir ifadeyle suçun gerçekleştiğinin kabulü için eylemin ardı ardına yapılmasını zorunlu kılan bir suç değildir.
Ancak gerek 765 sayılı TCK’nun yürürlükte olduğu dönemde, gerekse 5237 sayılı TCK döneminde bu suçun temyiz incelemesini yapan Özel Dairelerce fuhuş suçunun bünyesinde devamlılığı barındırdığı ve zincirleme suç hükümlerinin uygulanamayacağı kabul edilegelmiştir.
Bu kabulün temelini oluşturan “Genel kadınlar” ve “Genelevlerin Tabi Olacakları Hükümler ve Fuhuş Yüzünden Bulaşan Zührevi Hastalıklarla Mücadele Tüzüğü”nün 15. maddesi, “Başkalarının cinsi zevkini menfaat karşılığı tatmin etmeyi sanat edinen ve bunun için değişik erkeklerle münasebette bulunan kadınlara (Genel kadın) denilir” şeklinde tanımı yapmaktadır. Bu tanım, “Genel kadın” kavramının belirlenmesinde temel olarak kullanılmaktadır.
Ancak bu tanım yalnızca fuhşu kendisine meslek edinen kişi ile ilgili bir tanım olup, fuhuş suçunun maddi unsuruna ilişkin bir yönü bulunmamaktadır.
Dolayısıyla genel kadın tanımından hareketle fuhuş suçunun bünyesinde devamlılığı barındırdığı sonucuna ulaşmak isabetli değildir. Kaldı ki, ne 765 sayılı TCK’nun 435 ve 436. maddelerinde, ne de 5237 sayılı TCK’nun 227. maddesinde fuhuş suçunun oluştuğunun kabulü için, suçun maddi unsurlarından olan eylemin (fiil) birden fazla kez gerçekleştirilmesi gerektiği yönünde bir düzenleme yer almamaktadır.
Uyuşmazlığın sağlıklı bir şekilde çözümlenmesi için zincirleme suç hükümlerinin de değerlendirilmesi gerekmektedir.
5237 sayılı TCK’na hakim olan ilke gerçek içtimadır. Bunun sonucu olarak, “kaç fiil varsa o kadar suç, kaç suç varsa o kadar ceza” söz konusu olacaktır.
Nitekim bu husus Adalet Komisyonu raporunda da; “Ceza hukukunun temel kurallarından birisi, ‘kaç fiil varsa o kadar suç, kaç suç varsa o kadar ceza vardır’ şeklinde ifade edilmektedir. Bunun istisnaları, suçların içtimaı bölümünde belirlenmiştir.
Bu istisnalar dışında, işlenen her bir suçla ilgili olarak ayrı ayrı cezaya hükmedilecektir. Böylece verilen her bir ceza, bağımsızlığını koruyacaktır” şeklinde ifade edilmiştir. Bu kuralın istisnalarına ise, 5237 sayılı TCK’nun “suçların içtimaı” bölümünde, 42 (bileşik suç), 43 (zincirleme suç) ve 44. (fikri içtima) maddelerinde yer verilmiştir.
Zincirleme suç, 765 sayılı Kanun’un 80. maddesinde, bir suç işleme kararının icrası cümlesinden olarak kanunun aynı hükmünün birden fazla kez ihlal edilmesinin, muhtelif zamanlarda gerçekleşse bile bir suç olarak kabul edildiği ve bundan dolayı terettüp edecek cezanın altıda birden yarıya kadar artırıldığı şeklinde düzenlenmiştir.
Buna karşın, 5237 sayılı Kanun’un 43. maddesinin ilk fıkrasında, bir suç işleme kararının icrası kapsamında değişik zamanlarda aynı suçun birden fazla kişiye karşı işlenmesi durumunda bir ceza verileceği, ancak bu cezanın dörtte birinden dörtte üçüne kadar artırılacağı belirtilmiştir. Aynı suçun temel şekli ile daha ağır veya daha hafif cezayı gerektiren nitelikli şekilleri aynı suç olarak kabul edilir. Mağduru belli bir kişi olmayan suçlarda da bu düzenleme uygulanır.
İkinci fıkrada, aynı suçun birden fazla kişiye karşı tek bir fiille işlenmesi durumunda yine birinci fıkra hükmünün uygulanacağı ifade edilir.
Üçüncü fıkrada ise, kasten öldürme, kasten yaralama, işkence, yağma gibi suçlar için bu madde hükümlerinin uygulanmayacağı belirtilmiştir.
Zincirleme suç ve aynı neviden fikri içtima hükümleri, suçun niteliğine ve düzenlemelere bağlı olarak değişiklik gösterir.
5237 sayılı TCK’nun 43/1. maddesi uyarınca zincirleme suç hükümlerinin uygulanabilmesi için;
a- Aynı suçun değişik zamanlarda birden fazla işlenmesi,
b- İşlenen suçların mağdurlarının aynı kişi olması,
c- Bu suçların aynı suç işleme kararı altında işlenmesi gerekmektedir.
TCK’nın 43/1. maddesi, zincirleme suç hükümlerinin uygulandığı durumlarda, işlenmiş birden fazla suç olmasına rağmen, failin bu suçlardan ayrı ayrı cezalandırılmadığı, bunun yerine bir suçtan verilen cezanın belirli bir miktarda arttırıldığı şeklinde anlaşılmaktadır.
Bu bilgiler ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
Şikayetçi mağdureye değişik zamanlarda olmak üzere birden çok fuhuş yapması amacıyla aracılık edip, yer temin etmek suretiyle üzerine atılı suçu işlediği sabit olan sanık hakkında, 5237 sayılı TCK’nun 43. maddesi uyarınca zincirleme suç hükümlerinin uygulanmasına ilişkin yerel mahkeme kararı isabetli olup, anılan maddenin uygulanma şartlarının oluşmadığından bahisle bozulmasına yönelik Özel Daire kararı yerinde değildir.
Öte yandan, TCK’nun 43/1. maddesi gereğince hapis cezasında artırım yapıldığı halde, gün adli para cezasından artırım yapılmaması kanuna aykırı ise de, bu husus aleyhe temyiz bulunmadığından bozma nedeni yapılmayıp, eleştiri konusu yapılmakla yetinilmelidir.
Bu itibarla, itirazın kabulüne, Özel Daire bozma kararının kaldırılmasına, eleştiri dışında usul ve kanuna uygun bulunan yerel mahkeme hükmünün onanmasına karar verilmelidir.
Açıklanan nedenlerle;1-Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının KABULÜNE,2-Yargıtay 14. Ceza Dairesinin 02.11.2012 gün ve 7772-10668 sayılı bozma kararının KALDIRILMASINA ,3- Mardin 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 18.11.2008 gün ve 37-319 sayılı hükmünün, “TCK’nun 43/1. maddesi gereğince hapis cezasında artırım yapıldığı halde, gün adli para cezasından artırım yapılmaması suretiyle noksan ceza tayini aleyhe temyiz olmadığından bozma nedeni yapılmamıştır” eleştirisi ile ONANMASINA,4- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 11.02.2014 günü yapılan müzakerede oybirliğiyle karar verildi.
Emsal Kararlar
Yargıtay, Ceza Genel Kurulu, E. 2012/1392, K. 2013/274, T. 28.05.2013
Yargıtay, Ceza Genel Kurulu, E. 2013/310, K. 2014/60, T. 11.02.2014
Faydalı Linkler:
- Rüşvet Suçu ve Cezası
- Dolandırıcılık Suçu Nedir?
- İnsan Ticareti Suçu ve Cezası Nedir?
- Yasa Dışı Bahis
- İnsan Ticareti Suçu ve Cezası Nedir?