

Kavga Etme Cezası ve Suçu


Aday Memurluk Nedir Süresi ve Tasdiki
Makale Başlıkları
Karar Çeşitleri Nelerdir? Nihai Karar Nedir?
Karar çeşitleri nelerdir? Nihai karar nedir? Yargılamada temel olarak 2 çeşit karar bulunmaktadır. Bunlar ara kararlar ve nihai kararlardır. Nihai karar tek çeşit olmasına karşın ara kararlar çok farklı şekillerde karşımıza çıkabilir. Ara kararlar yargılamanın ilerlemesini sağlayan ancak yargılamayı bitirmeyen kararlardır. Bu kararlara örnek olarak ise idari yargılamada yürütmenin durdurulması kararları, ceza yargılamasında tahliye kararı, katılma talebinin reddi kararı, hukuk yargılamasında tedbir kararı örnek olarak verilebilir. Nihai kararların diğer adı ise hükümdür ve yargılamayı sona erdirirler.
Nihai Kararlar ve Ara Kararların Farkları Nelerdir?
Nihai kararlar yargılamayı sonlandırırlar ancak ara kararlar yargılamayı sonlandırmaz ancak bir ileri aşamaya taşıyarak, yargılamayı sonlandırmaya yaklaştırırlar. Bunun yanı sıra ara kararlar için kural olarak kanun yoluna başvurulamaz. Ara kararlar için kural olarak esas hükümle (nihai karar) birlikte kanun yoluna başvurulabilir. Ancak bu durumun bazı istisnaları mevcuttur. Bunlar ise hukuk yargılamasında ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz taleplerinin reddi kararları, karşı tarafın yokluğu halinde verilen ihtiyati tedbir veya ihtiyati haciz kararı, idari yargılamada yürütmenin durdurulması talebinin reddi kararına karşı istinaf yoluna başvurulabilmesidir.
Nihai Karar Kaydedildi Ne Demek
Nihai karar kaydedildi” ifadesi, bir süreç, durum veya davanın son aşamasına ulaşıldığını ve sonuç kararın resmi kayıtlara işlendiğini belirtir. Genellikle hukuk alanında kullanılır ve bir davanın sonucunun resmi olarak belgelendiği ve kaydedildiği anlamına gelir.
Nihai karar, söz konusu durumu sonuçlandırıcı niteliktedir ve daha fazla itiraz veya temyiz kabul etmez. Kaydedildi ifadesi, bu kararın resmi bir belge veya kayıt sistemi içerisine girildiğini, dolayısıyla yasal olarak geçerli ve yürürlükte olduğunu gösterir. Ancak bu ifade, kontekste bağlı olarak farklı durumlar için de kullanılabilir.
Nihai Karar Ne Demek?
“Nihai karar” terimi, bir sürecin sonunda alınan kesin ve sonuçlandırıcı bir kararı ifade eder. Bu karar, genellikle belirli bir durumun veya olayın değerlendirmesi ve incelemesi sonucunda verilen son karardır. Nihai karar, bir durumun ya da sorunun çözümüne yönelik olarak alınan en son kararı temsil eder ve bu karar genellikle değiştirilemez.
Özellikle hukuki, idari veya yönetimsel süreçlerde kullanılan “nihai karar” terimi, taraflar arasındaki anlaşmazlıkların çözümünde kritik bir rol oynar. Bu karar, tarafların haklarını ve yükümlülüklerini belirlerken, sürecin sona erdiğini ve artık yeni bir inceleme veya değerlendirmeye ihtiyaç olmadığını gösterir.
“Nihai karar” terimi, genellikle mahkeme kararları, idari kurul kararları, müzakereler sonucu alınan son kararlar gibi çeşitli bağlamlarda kullanılır. Bu kararlar, belirli bir sorunun sonucunu net bir şekilde belirtir ve genellikle uygulanması gereken eylemleri içerir.
Sonuç olarak, “nihai karar” terimi, bir sürecin sonucunda alınan kesin ve sonuçlandırıcı kararı ifade eder. Bu karar, genellikle anlaşmazlıkların çözümünde ve önemli kararların alınmasında kritik bir rol oynar.
Nihai Kararların Özellikleri Nelerdir?
Nihai kararlar genel itibariyle aynı özellikleri taşısa da bazı konularda farklı özellikler taşıyabilmektedir. Nihai kararların ortak özellikleri:
- Nihai kararlar yargılamayı sona erdirirler.
- Mahkeme nihai kararını verdikten sonra dosyadan el çekmiş sayılır ve kararını değiştiremez.
- Nihai kararın ardından karar kesin değil ise olağan kanun yoluna başvurulabilir.
- İstinaf yolu açık olan nihai kararlar, istinaf başvurusunda bulunulmaması halinde kesinleşir.
- Nihai Kararların Farkları:
- Bazı yargılama türlerinde kararın infaz edilebilmesi (yerine getirilebilmesi, icra edilebilmesi) için kararın kesinleşmesi gerekmektedir. Ancak bazı yargılama türleri için ise kesinleşme gerekmemektedir.
- Nihai kararların kesinleşmesi yargılama türüne göre değişebilmektedir. Ancak kesin olmayan nihai kararlar istinaf yoluna başvurulmaması halinde kesinleşir.
Nihai karar verildikten sonra ne olur?
Nihai karar verildikten sonra, süreç tamamlanmış olur. Hukukta, bir durumun sonucunu belirleyen nihai karar, genellikle yargıç veya mahkeme tarafından verilir. Bu karar, taraflar arasındaki anlaşmazlığı çözer ve genellikle bir eylemi, cezayı veya tazminatı içerir. Nihai kararın ardından, kararın uygulanması aşamasına geçilir. Bu aşama genellikle kararın sonuçlarının ilgili taraflar üzerindeki etkilerini içerir.
MDM Hukuk ve Danışmanlık Bürosu, müşterilerine bu süreçte yol göstermekte ve destek olmaktadır. Bizimle iletişime geçin ve nihai kararın sonuçlarına ilişkin hukuki danışmanlık alın.
Karar Yazı Türü Özellikleri
Karar yazıları, bir yetkili tarafından alınan bir kararı açıkça belgeleyen resmi belgelerdir. Hukuk, yönetim, ticaret ve diğer birçok alanda bulunabilirler. Karar yazılarının birkaç önemli özelliği vardır:
- Kesinlik ve Açıklık: Karar yazılarında belirtilen kararın açıkça anlaşılır olması gerekir. Kararın içeriği, sonuçları ve uygulaması konusunda hiçbir belirsizlik veya muğlaklık olmamalıdır.
- Resmi Dil: Karar yazıları genellikle resmi ve teknik bir dil kullanır. Bu, belgenin ciddiyetini ve resmiyetini vurgular.
- Yasal ve Regülasyon Referansları: Karar yazılarında genellikle ilgili yasal ve düzenleyici referanslar bulunur. Bu, kararın hangi yasal veya düzenleyici çerçeve içinde alındığını belirtir.
- Kararın Sonuçları: Karar yazısı, kararın sonuçlarına ve bunların uygulanmasına dair bilgiler içermelidir.
- İmza ve Tarih: Karar yazısı, kararı alan yetkili tarafından imzalanmalı ve tarihlendirilmelidir. Bu, kararın resmiyetini ve geçerliliğini doğrular.
- Temel Bilgiler: Karar yazılarında, kararı alan kişi veya kurumun adı, adresi ve diğer temel bilgileri yer almalıdır.
- Sıralı ve Yapılandırılmış Format: Karar yazıları genellikle sıralı ve yapılandırılmış bir format kullanır. Bu, belgenin okunmasını ve anlaşılmasını kolaylaştırır.
- Detaylar: Karar yazıları, kararın alınmasına yol açan olayları ve koşulları detaylı bir şekilde açıklamalıdır.
Bir karar yazısının bu özelliklere sahip olması, kararın açık, anlaşılır ve geçerli olduğunu garanti eder. Bu nedenle, karar yazıları önemli bir belge türüdür ve doğru bir şekilde yazılmalıdır.
Önemli Evrak Nedir
Önemli evraklar, bir kişinin veya kuruluşun hukuki, mali, kişisel veya işle ilgili durumlarını belgeleyen, doğrulayan veya tanımlayan belgelerdir. Bu belgelerin kaybedilmesi, hasar görmesi veya çalınması durumunda ciddi sonuçlar doğurabilir. Bu nedenle, genellikle güvenli bir şekilde saklanması ve korunması gereklidir.
Önemli evraklar, çeşitli durumlarda ve farklı şekillerde kullanılabilir. İşte bazı önemli evrakların örnekleri:
- Kimlik Belgesi, Ehliyet ve Pasaport: Bu belgeler, bir kişinin kimliğini ve bazı yeteneklerini (örneğin, bir aracı yürütme yeteneği) doğrular.
- Doğum Sertifikası ve Evlilik Sertifikası: Bu belgeler, önemli yaşam olaylarını doğrular ve genellikle hukuki işlemlerde önemlidir.
- Testamentolar ve Vasiyetnameler: Bu belgeler, bir kişinin ölümünden sonra mülklerinin ve varlıklarının nasıl dağıtılacağını belirler.
- Mülk ve Evrakları: Bu belgeler, bir kişinin veya bir kuruluşun mülk sahipliğini doğrular. Bunlar, taşınmaz mallar, araçlar ve diğer değerli varlıklar için sahiplik belgelerini içerir.
- Sigorta Poliçeleri: Bu belgeler, bir kişi veya kuruluşun sigorta kapsamını belirler.
- Mali Belgeler: Bu belgeler, bir kişinin veya bir kuruluşun mali durumunu belgeler. Bunlar banka hesapları, yatırım hesapları, vergi beyannameleri ve kredi raporları gibi belgeleri içerir.
- İş ve İstihdam Belgeleri: Bu belgeler, bir kişinin iş durumunu belgeler. Bunlar iş sözleşmeleri, maaş çizelgeleri, emeklilik planları ve diğer işle ilgili belgeleri içerir.
- Eğitim ve Sertifikasyon Belgeleri: Bu belgeler, bir kişinin eğitim durumunu ve belirli becerileri veya yetenekleri belgeleyen sertifikaları doğrular.
Her biri önemli bir rol oynayan bu belgeler, bir kişinin veya bir kuruluşun hukuki ve mali durumunu belirler ve çeşitli işlemlerde kullanılır.
Danıştay 13. Dairesi 16.03.2022 T., 2018/2807 E., 2022/1039
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
İdare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen kararın;
1- Davacıya, sözleşmeli bayisi olarak faaliyet gösteren …, …, …, …, … unvanlı şirketlere ait akaryakıt istasyonlarında stok hareketleri ve akaryakıt alım-satım işlemlerinin elektronik ortamda günlük olarak izlenebilmesine yönelik otomasyon sistemini kurmadığından bahisle her bir bayi için ayrı ayrı 739.666,00-TL olmak üzere toplam 3.698.330,00-TL idarî para cezası verilmesine ilişkin Kurul kararı usule ve hukuka uygun olup, davacı tarafından bu kısım yönünden ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
2- Davacıya, sözleşmeli bayisi …’e ait akaryakıt istasyonunda stok hareketleri ve akaryakıt alım-satım işlemlerinin elektronik ortamda günlük olarak izlenebilmesine yönelik otomasyon sistemini kurmadığından bahisle 739.666,00-TL idarî para cezası verilmesine ilişkin Kurul kararına yönelik kısmına gelince;
Yukarıda aktarılan mevzuat hükümlerine göre, lisans sahiplerinin, lisans sahibi olmasından dolayı her türlü yükümlülüğe uymak zorunda oldukları, Kurum tarafından belirlenen esaslara uygun olarak bayilerinde kaçak petrol satışının yapılmasını önleyen teknolojik yöntemleri de içeren bir denetim sistemi kurmanın ve uygulamanın da dağıtıcı lisans sahibinin uymakla yükümlü olduğu yükümlülüklerden biri olduğu, dağıtıcı lisans sahiplerinin bu yükümlülüğü yerine getirmeleri için belirlenen en son sürenin ise 30/06/2011 tarihi olduğunun Kurul kararı ile belirlendiği anlaşılmaktadır.
Davacı şirketin sözleşmeli bayisi olarak faaliyet gösteren … ile davacı şirket arasındaki bayilik ilişkisinin davacı şirket tarafından feshedildiği, feshin İstanbul 8. Noterliği tarafından düzenlenen … tarih ve … sayılı ihbarnameyle bayiye 22/07/2011 tarihinde tebliğ edildiği ve fesih işleminin davacı şirket tarafından 10/08/2011 tarihli yazı ile Kurum’a bildirildiği görülmüştür.
Dairemizin 25/10/2021 tarihli ara kararı ile; uyuşmazlığın çözümlenebilmesi için davacıdan, davalı idareden, Gelibolu Vergi Dairesi Müdürlüğü ve Gelir İdaresi Başkanlığı’ndan, dağıtıcı lisansı sahibi şirketlerin, bayilerindeki stok hareketleri ve akaryakıt alım satım işlemlerinin elektronik ortamda günlük olarak izlenebilmesine yönelik otomasyon sistemlerini kurma yükümlülüğünün son günü olan 30/06/2011 tarihinden, dağıtıcı lisansı sahibi davacı şirketin bayisi olan ve Çanakkale ili, Gelibolu ilçesi, … mevkiinde faaliyet gösteren … ‘e ait akaryakıt istasyonu ile bayilik sözleşmesinin feshedildiği 11/07/2011 tarihine kadarki dönemde faaliyetinin bulunup bulunmadığı, faaliyette bulunuldu ise buna ilişkin bilgi ve belgelerin istenilmesine; davacı tarafından anılan bayisine ait akaryakıt istasyonuna akaryakıt teslimatı yapılıp yapılmadığı, yapıldı ise buna ilişkin fatura ve diğer bilgi ve belgelerin istenilmesine karar verilmiştir.
Dairemizce yapılan ara kararına Gelibolu Kaymakamlığı Gelibolu Vergi Dairesi Müdürlüğü tarafından verilen … tarih ve … sayılı cevabi yazıda, …’in 04/09/1990-31/12/2006 tarihleri arasında mükellefiyetli şube, 01/01/2007-31/12/2009 tarihleri arasında mükellefiyetsiz şube iş yerinin bulunduğunun belirtildiği, yazı ekinde gönderilen 16/06/2011 tarihli yoklama fişine göre ise, akaryakıt istasyonunun 2009 yılı Aralık ayından itibaren gayr-i faal olduğunun tespit edildiği; Hazine ve Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığı tarafından verilen … tarih ve … sayılı cevabi yazıda ise, Kurum veri tabanında yer alan BS form ve e-fatura bilgileri üzerinden yapılan sorgulamada davacı şirket ile anılan bayisi arasında 30/06/2011 – 11/07/2011 tarihleri arasında yapılan herhangi bir satış beyan ve e-fatura bilgisine ulaşılamadığı belirtilmiştir.
Bu durumda, dağıtım şirketlerinin bayilerinde otomasyon sistemi kurmaları gereken son tarih olan 30/06/2011 ile davacı dağıtım şirketinin bayilik sözleşmesini feshettiği 11/07/2011 tarihi arasında … unvanlı bayisine akaryakıt sevkiyatı yaptığı somut olarak ortaya konulamadığından, dağıtım lisansı sahibi davacıdan bayilik ilişkisini devam ettirmek istemediği adı geçen bayisine ait akaryakıt istasyonunda otomasyon sistemi kurmasının beklenemeyeceği açıktır.
Bu itibarla, davacı şirketin sözleşmeli bayisi olarak faaliyet gösteren …’e ait akaryakıt istasyonunda stok hareketleri ve akaryakıt alım-satım işlemlerinin elektronik ortamda günlük olarak izlenebilmesine yönelik otomasyon sistemi kurmadığından bahisle, 739.666,00-TL idarî para cezası verilmesine ilişkin dava konusu işlemde hukuka uygunluk bulunmadığından, davanın reddi yönündeki İdare Mahkemesi kararına yönelik istinaf başvurusunun reddine ilişkin temyize konu Bölge İdare Mahkemesi kararında bu kısım yönünden hukukî isabet bulunmamaktadır.
Yargıtay 15. Hukuk Dairesi 09.03.2020 T., 2019/3961 E., 2020/935 E.
Taraflar arasında arsa payı karşılığı inşaat yapım sözleşmesinden kaynaklanan davaların birleştirilerek ve Yargıtay bozmasından sonra yürütülen yargılaması sırasında davacı ve bir kısım birleşen dosyalar davalısı SS … Konut Yapı Kooperatifi’nin iflas etmesi üzerine sözkonusu kooperatifin bir kısım üyeleri ve vekilleri ile müflis kooperatif yönetim kurulu vekili tarafından 3194 sayılı Kanuna eklenen geçici 16. madde kapsamında yapı kayıt belgesi almak için Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın yetkilendirdiği kurum ve kuruluşlara başvurmak üzere müflis kooperatif yönetim kuruluna yetki verilmesi talep edilmiş, mahkemece 26.12.2018 tarihli ara kararı ile talebin reddine karar verilmiş, müflis kooperatif yönetim kurulu vekili olarak ara kararını temyiz eden Avukat …un temyiz talebi 15.03.2019 tarihli karar ile reddedilmiş, yine müflis kooperatif yönetim kurulu vekili Avukat …ve Avukat …tarafından temyiz talebinin reddine dair mahkeme ek kararı temyiz edilmiştir.
İcra-İflas Kanunu’nun 257. ve devamı maddelerinde düzenlenen ihtiyati haciz talebi ve 6100 sayılı HMK’nın 389 ve devamı maddelerinde düzenlenen ve ara kararı ile oluşturulan ihtiyati tedbir talepleriyle ilgili kanun yoluna başvurma imkanı tanınmış ise de; bunun dışında yargılamanın devamı süresinde verilen ara kararları ya da somut olayda olduğu gibi yetki verilmesi talebinin kabul ya da reddine ilişkin ara kararları nihai karar olmayıp, ancak nihai kararla birlikte temyiz edilmeleri mümkün olduğu, nihai karar niteliğinde olmadıkları ve mahkemece işten el çekilmediğinden talepte bulunan müflis kooperatif yönetim kurulu vekillerinin yetki verilmesi ve temyiz isteminin reddine ilişkin ara ve ek kararları usul ve yasaya uygun ve doğru olduğundan temyiz itirazları yerinde görülmemiş, ek kararın onanması uygun bulunmuştur.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle müflis kooperatif yönetim kurulu vekillerinin yerel mahkemenin temyiz talebinin reddine ilişkin 15.03.2019 tarihli ara kararına yönelik temyiz itirazlarının reddiyle ONANMASINA, aşağıda yazılı bakiye 10,00 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 09.03.2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Yargıtay 15. Hukuk Dairesi 09.03.2020 T., 2019/3961 E., 2020/935 E. hakkında daha kapsamlı bilgi için buraya tıklayınız
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 23.10.2019 T., 2019/3087 E., 2019/9485 K.
… 1. Aile Mahkemesince, 20.12.2018 tarihli ara kararla davalının yetki itirazının reddine karar verilmiş, davalı vekilinin istinaf başvuları üzerine … Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi tarafından yetki itirazının reddine ilişkin İlk Derece Mahkemesinin ara kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulamayacağından ve dosyadan el çekilmesini gerektiren bir ara karar söz konusu olmadığından davalı vekilinin istinaf başvuru isteği 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341/1. maddesi gereğince reddedilmiş, karar, davalı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiştir.
Bilindiği üzere; 6100 sayılı HMK’nin 341. maddesinde istinaf yoluna başvurulabilen kararlar düzenlenmiş olup, aynı maddenin 1. bendine göre, ilk derece mahkemelerinden verilen nihai kararlar ile ihtiyati tedbir, ihtiyati haciz taleplerinin reddi ve bu taleplerin kabulü hâlinde, itiraz üzerine verilecek kararlara karşı istinaf yoluna başvurulabilir. 6100 sayılı HMK’nin 362. maddesinde de bölge adliye mahkemelerinin temyiz olunamayan kararları düzenlenmiş olup, aynı maddenin 1/c maddesinde, yargı çevresi içinde bulunan ilk derece mahkemeleri arasındaki yetki ve görev uyuşmazlıklarını çözmek için verilen kararlar ile merci tayinine ilişkin kararların temyiz edilemeyeceği düzenlenmiştir.
Somut olayda, davalının yetki itirazının reddine dair ara kararı nihai karar olmadığından istinafa tabi olmadığı gibi, nihai karar olsa dahi ilk derece mahkemeleri arasındaki yetki uyuşmazlıklarını çözmek için verilen kararlar HMK’nin 362/(1).c maddesi gereğince temyiz olunamayan kararlar olduğu anlaşıldığından, anılan Bölge Adliye Mahkemesi kararının temyiz kabiliyeti yoktur. Bölge Adliye Mahkemesi kararında temyiz yolunun açık olarak gösterilmesi de bu sonucu değiştirmez.
Öte yandan, temyiz olunamayan kararlar olması nedeniyle temyiz kabiliyeti olmayan kararlara karşı temyiz isteği yönünden mahkemece bir karar verilebileceği gibi 01.06.1990 tarihli ve 3/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca Yargıtay tarafından da bir karar verilebilir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, eldeki dava bakımından davalı vekilinin temyiz dilekçesinin 6100 sayılı HMK’nin 362. maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesi kararı temyiz olunamayan karar niteliğinde olduğundan REDDİNE, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 23.10.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Yüksek Yargı Organları konulu yazılarımızı okumak için buraya tıklayın. Karar Çeşitleri ve Nihai Karar hakkında daha detaylı bilgi için bizimle iletişime geçin.