Mavi Kart Uygulaması Nedir?
Makale Başlıkları
Mavi Kart Uygulaması Nedir?
Mavi Kart Uygulaması Nedir? başlıklı makalemizde, Mavi Kart sisteminin detaylarına derinlemesine bir bakış sunuyoruz. Mavi Kart, doğumla Türk vatandaşı olup da çıkma izni almak suretiyle Türk vatandaşlığını kaybeden kişilere ve onların üçüncü dereceye kadar olan altsoylarına verilen resmi bir belgedir.
Bu karta sahip kişilere Türkiye Cumhuriyeti İçişleri Bakanlığınca bir kimlik numarası verilir ve T.C. Vatandaşlarının sahip olduğu birçok haktan yararlanma imkanı sunar.
Vatandaşlık Nedir?
Vatandaşlık genel anlamda kişi ve devlet arasındaki hak ve yükümlülükleri ve ödevleri düzenleyen karşılıklı olan hukuksal bağ olarak nitelendirilebilir. Vatandaşlık hem kişiyi diğer devlet vatandaşlarından ayırır hem de vatansız olarak hiçbir hakka sahip olmamasını engelleyen bir kurumdur.
Vatandaş olan kişi ile devlet arasında sıkı sıkıya bağlı bir hukuki bağ bulunmaktadır. Kişinin devlete karşı ve devletin kişiye karşı birçok hak, ödev ve yükümlülüğü doğmaktadır. Ayrıca vatandaş olan kişi diğer devlet vatandaşlarına karşı kendi ülkesinde birtakım ayrıcalıklara da sahip olur.
Anayasamızın 66.maddesinde de belirtildiği üzere Türk devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türk olarak tanımlanmıştır. Buradan anlaşılması gereken husus dil, din, ırk, cinsiyet fark etmeksizin Türk vatandaşlığı bağıyla bağlı olan herkesin Türk olacağıdır. Ancak bu bağlamda karşılaştığımız bir soruna değinmek gerekirse;
İnsanlar çalışmak, evlenmek veya başka sebeplerle farklı ülke vatandaşlığı kazanmak istediklerinde Almanya, Danimarka ve Avusturya ve bir çok farklı ülke çifte vatandaşlığı kabul etmemektedirler. Dolayısıyla bu durumda Türk vatandaşlığını kaybetmek istemeyen vatandaşlar birçok haklarından ve Türk vatandaşlığı bağından koparılmak zorunda kalmaktadır.
Böyle bir durumun yaşanılmasına engel olmak için mavi kart uygulaması getirilmiştir. Mavi kart uygulaması Türk vatandaşlığından çıkmak üzere alınan bir izin belgesidir.
Kimliğimiz yerine geçer. Yabancı vatandaşlığa hak kazanabilmek adına Türk vatandaşlığından çıkmak istemeyen vatandaşlar için getirilen mavi kart uygulamasıyla kişiler yine kazanılmış olan haklarına sahip olmaya devam etmektedirler.
Günümüzde Özellikle miras gibi konularda hak kaybının yaşanmaması adına mavi kart uygulaması gündeme getirilen önemli bir uygulama olmuştur.
Kişiler istekleri doğrultusunda dilediği ülkenin vatandaşlığını almakta serbesttir. Ancak vatansızlığı önleyebilmek adına çıkma izni ancak ve ancak başka bir ülke vatandaşlığına haiz olunduğunda yahut buna dair önemli emarelerin varlığı halinde gündeme gelebilir bu doğrultuda da çıkma belgesi alabilir. Çıkma izin belgesini İçişleri Bakanlığı verir.
Bu belgeyi İçişleri bakanlığı vermek zorunda değildir. Ancak çıkma izin belgesini verip vermeyeceği İçişleri Bakanlığının takdirindedir. Keyfiyete yer verilmeyeceği de belirtilmelidir.
Mavi kart sadece doğum ile Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan kimselere sağlanan bir haktır. Aksi takdirde yabancı bir kişinin Türk vatandaşı olması ve Türk vatandaşlığından çıkmak istemesi halinde mavi kart uygulamasından bahsedilemez.
Mavi Kart Nedir?
Mavi kart uygulaması ülkemizde sadece doğum ile Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olanlara sağlanan bir haktır. Mavi kart uygulaması için Türk Vatandaşlığı Kanunu 28. Maddesinde özel olarak bir bilgilendirme mevcuttur. Mavi kart uygulamasının amacı başka ülke vatandaşlığı alabilmek için Türk vatandaşlığından çıkma izninin alınması anlamına gelir.
Burada kişi Türk vatandaşlığını kaybederek başka ülke vatandaşı alabilmek için çıkma izni belgesi alarak Türk Vatandaşlığı Kanunu 28.maddesinde özel olarak bilgilendiren haklardan hala faydalanma imkanına sahip olmaya devam eder.
Mavi kart alabilecek kişiler ancak doğum ile T.C. vatandaşı olup yabancı devlet vatandaşlığı kazanarak T.C. vatandaşlığından çıkabilecek kişilerdir.
Bu çıkma sonucunda T.C. vatandaşları ile aynı haklara sahip olmaya devam ederler. Nitekim bu durumu açıklayan şey başvuru ile alınan mavi karttır. 210 sayılı Değerli Kağıtlar Kanunu kapsamında değerlendirilen Mavi kart, bizim nüfus belgesi yani kimlik kartı yerine geçmektedir.
Mavi Kart başvurusu, yurt dışında dış temsilcilikler veya yurt içinde ilçe nüfus müdürlükleri üzerinden yapılmaktadır. Başvuru için gerekli belgeler şunlardır:
Çıkma izni almak suretiyle Türk vatandaşlığını kaybeden kişilere tanınan haklar madde 28’de düzenlenen haklar aşağıdaki gibidir;
1-Doğumla Türk vatandaşıyken çıkma izni almak suretiyle Türk vatandaşlığını
kaybeden kişiler ve üçüncü dereceye kadar olan altsoyları, bu maddede belirtilen istisnalar dışında Türk vatandaşlarına tanınan haklardan aynen yararlanmaya devam edecekleri hüküm altına alınmıştır. Millî güvenliğe ve kamu düzenine ilişkin hükümler saklıdır.
2-Bu madde kapsamında bulunan kişilerin, seçme ve seçilme, muafen araç veya ev eşyası ithal etme hakları ile askerlik hizmetini yapma yükümlülüğü bulunmamaktadır
Bu kişilerin sosyal güvenliğe ilişkin kazanılmış hakları saklı olup bu hakların kullanımında ilgili kanunlardaki hükümlere tabi tutulurlar.
3- Bu madde kapsamında bulunan kişiler, bir kadroya dayalı ve kamu hukuku rejimine tabi olarak asli ve sürekli kamu hizmeti görevlerinde bulunamamaktadırlar. Ancak kamu kurum ve kuruluşlarında işçi, geçici veya sözleşmeli personel olarak çalıştırılabilirler.
Mavi Kart Almak Suretiyle Vatandaşlıktan Çıkan Kişilerin Yasaklı Olduğu Haller Nelerdir?
Mavi kart almak suretiyle vatandaşlıktan çıkan kişiler;
- Devlet memuru olamamakta,
- Daimi kamu memuru olamamakta,
- Milletvekili olamamakta,
- Belediye başkanı olamamakta,
- Oy kullanamamaktadırlar.
Bunlarla birlikte belirtmek gerekir ki bu durum ancak doğumla T.C. vatandaşı olarak doğmuş ve sonra başka ülke vatandaşlığına geçen kişiler içindir. Yabancı bir kişinin sonradan T.C. vatandaşı olması durumunda mavi karttan söz edilemez ve işbu kısıtlamalara tabi tutulamaz.
Bahsedilen hususların yanı sıra Mavi kartın bazı pratik faydaları vardır. Bunlardan en önemlisi çifte vatandaşlığı kabul etmeyen Avrupa ülkeleri bakımından T.C. vatandaşlığını tam anlamıyla kaybetmek istemeyen T.C. vatandaşları mavi kartları ile hem Türkiye’deki resmi işlerini halledebilir hem Türk Vatandaşlığı 28.madde de yer alan haklarını koruyabilir hem de diledikleri ülkenin vatandaşlığını alabilir olmasıdır. Ayrıca mavi kartlıların Türkiye’de avukatlık yapmaları, ülkemizde mal-mülk edinebilmeleri, rahatça seyahat etmeleri açısından da mavi kart oldukça kolaylık sağlamaktadır.
Türk Vatandaşlığından Çıkmanın Şartları Nelerdir?
Başka bir ülke vatandaşlığı almak suretiyle vatandaşlıktan çıkmak isteyen kişilere mavi kart uygulamasından faydalanabilmektedir. Çıkma izin belgesinin vatandaşa verilebilmesi için birtakım şartlar öngörülmüştür. Bunlar şu şekilde sıralanabilir;
- Kişinin ergin olması ve ayırt etme gücüne sahip olması gerekmekte,
- Kişinin yabancı devlet vatandaşlığının kazanılmış olması veya buna ilişkin önemli emarelerin bulunması gerekmekte,
- Kişinin herhangi bir suç veya askerlik hizmeti sebebi ile aranan kişilerden olmaması gerekmekte,
- Kişinin hakkında herhangi bir mali ve cezai tahdit bulunmaması gerekmektedir.
Türk Vatandaşlığından Çıkmaya İlişkin Çıkma Belgesi ve Çıkma İzin Belgesi Nedir?
Çıkma belgesi ve çıkma izin belgesi arasında belli bazı farklar vardır. Çıkma izin belgesi yabancı bir devlet vatandaşlığını kazanmak isteyen, kazanmak üzere olan ancak daha alamamış kişiler için düzenlenen belgedir.
Çıkma izin belgesinin önemi kişilerin başka ülke vatandaşlığını kazanamamaları durumunda vatansız kalmalarını engellemektir. Bu belge iki yıl süreyle geçerli olmakla birlikte ikamet edilen yer valiliğine, yurt dışında olmaları halinde ise yabancı devletteki dış temsilciliklere yabancı devlet vatandaşlığını kazandıklarına dair bilgi ve belgeleri vermekle yükümlüdürler. Çıkma izin belgesi İç İşleri Bakanlığınca düzenlemeye tabiidir.
Çıkma belgesinde ise kişi çıkma belgesi aldığı an da başka ülke vatandaşlığını kazanmışsa veyahut başka ülke vatandaşlığını kazanacağına dair önemli emareler ve bulguların varlığı mevcutsa işbu belgeyi almak suretiyle vatandaşlıktan çıkarlar.
Bununla birlikte bu kişilere ilişkin nüfus aile kütüklerinde kayıtları kapatılacaktır. Bu kişiler Türk vatandaşlığını çıkma belgesi ile kaybederler. Çıkma belgesinin düzenlemesi hususunda yetkili bakanlık İç İşleri Bakanlığıdır. Ancak belirtmek gerekir ki artık bunun önüne geçebilmek adına mavi kart uygulaması bulunmaktadır.
Mavi Kart Nasıl Alınır?
Mavi kart almak isteyen kişinin Türkiye’de doğmuş olması veya anne ya da babadan birinin Türk vatandaşı olması şarttır. Ayrıca gerekli başvurular yapıldıktan sonra İçişleri Bakanlığının vereceği izin ile Türk vatandaşlığından çıkılmış olması gerekmektedir.
Mavi kart başvurusu içeren dilekçe, yabancı devlet vatandaşı olunduğuna dair resmi mercilerce onaylanmış bilgi ve belgeler, son altı aya ait olmak kaydıyla vesikalık fotoğraf, yabancı ülke vatandaşlığının kazanıldığına dair pasaport veyahut kimlik ile birlikte ilgili mercilerce başvurulur.
Başvurunun olumlu sonuçlanması halinde ülkemizde nüfus müdürlükleri, yurt dışında ise temsilcilikler aracılığıyla kart teslim edilir. Mavi kart sahibi kişinin kendisinin ve altsoyu T.C. kimlik numarası değiştirilmeden Mavi Kartlılar Kütüğüne geçirilir. Mavi Kart için değerli kağıt bedeli ödenmesi gerekmektedir. Bu bedel her yıl Maliye Bakanlığınca belirlenir.
Türk vatandaşlığından çıkmaktan kasıt burada ilk koşulda kişinin yabancı devlet vatandaşlığını kazanmış olması ya da kazanacağına dair inandırıcı belge bulguların bulunması durumunda olması gerekir. Ayrıca kişinin Türk vatandaşlığından çıkabilmesi için suç veya zorunlu askerlik hizmeti sebebiyle aranıyor olmaması da diğer gerekli şartlardan biridir.
Kişi hakkında verilmiş mali ve cezai kısıtlama kararının bulunması kişinin Türk vatandaşlığına engel olacaktır. En temel aranan özellik ise kişinin Türk vatandaşlığından çıkabilmesi için kişinin ergin ve ayırt etme gücünün bulunmasıdır. Yukarıda belirtilen durum ve hallere uygun olarak kişi, Türk vatandaşlığından çıkabilecek ve mavi kart sahibi olmaya hak kazanabilecektir.
Mavi Karta Sahip Olan Kişilerin Hakları Nelerdir
- KDV ve ÖTV’ den muaf tutulara yurtdışından geçici araç ithal edebilme hakkına sahiptirler.
- Yurtdışından alınan otomobillere Türkiye Cumhuriyeti plakası tahsis edip ülke sınırları içerisinde 2 yıl müddetli kullanım hakkına sahiptirler.
- Türk vatandaşı gibi kamu kurum ve kuruluşlarında geçici ya da sözleşmeli personel veya işçi olarak çalışabilme hakkına sahiptirle
- Doktorluk yahut avukatlık benzeri meslekleri Türkiye’de yerine getirebilme hakkına sahiptirler.
- Türk vatandaşı olarak yurt dışında yaşadıkları süreleri borçlanarak emekli olabilirler. Ancak vatandaşlıktan çıktından sonra geçen zaman, emeklilik süresi hesabına dahil değil olamayacaktır.
- Seçme ve seçilme hakları devam etmektedir.
- Ev eşyası ithal etme hakları devam etmektedir.
- Askerlik hizmetini yapma yükümlülüğü bulunmamaktadır.
- Memur statüsünde çalışma hakları mevcut değildir.
- Herhangi bir kısıtlamaya tabii tutulmadan Türkiye’de gayrimenkul alım-satım işlemlerini gerçekleştirebilirler.
Mavi Karta Sahip Kişilerin Yeniden Türk Vatandaşlığına Geçme Koşulları Nelerdir?
Bu hususta Türk Vatandaşlığı Kanunu’nun 13. Maddesinin lafzını yorumlamak gerekirse;
Mavi karta sahip kişiler, eğer milli güvenlik bakımından herhangi bir engel teşkil etmiyor ise çıkma izni almak suretiyle Türk vatandaşlığından çıktıysa ve ana veya babalarına bağlı olarak Türk vatandaşlığını kaybedenlerin ilgili kanunun 21. Maddesindeki öngörülmüş olan süre (ergin olmalarından itibaren 3 yıl) içerisinde seçme hakkını kullanamadıysa; Türkiye’de ikamet etme süresi önem arz etmeksizin ilgili bakanlık onayıyla yeniden Türk vatandaşlığına hak kazanması mümkün olacaktır.
Yeniden Türk Vatandaşlığına Geçme Başvurusunda Gerekli Belgeler Nelerdir?
- Türk vatandaşlığına yeniden geçme talebini açık ve net şekilde belirtilmiş olduğu dilekçe
- Kişinin hali hazırda hangi devlete bağlı vatandaş olduğunu gösteren pasaport ya da benzer nitelikte belge,
- Kişi vatansızsa, ve bu duruma ilişkin temin etmemesi mümkünse bunu belirten belge,
- Kişinin medeni durumunu gösteren belge,
- Kişi evliyse eşi ve çocuklarıyla aile bağını gösteren nüfus kayıt örneği veya bu nitelikte belge,
- Hizmete ilişkin bedelin yatırıldığını gösteren belge.
Vatandaşlık Başvurusunun Reddedilmesi Halinde Mavi Kart Sahibi Kişiler Ne Yapmalıdır?
İlgili makam tarafından yeniden Türk vatandaşı olma talepli başvurunun reddedilmesi durumunda başvurusu reddolunan kişi; idareye itiraz edebilir ve dava açma hakkını kullanabilir.
Kişinin, ilgili yani bu başvuruya olumsuz sonuç veren kuruma giderek itiraz etmesi mümkündür. Bu itiraz süreci dava açma süresi içinde gerçekleşir. İşbu dava açma süresi 60 gündür. İdareye yapılan bu itiraz üzerine, dava açma süresi kendiliğinden durur.
Yetkili idari makamın 30 gün içerisinde cevap vermemesi durumunda itirazın reddedilmiş sayılacağına dikkat edilmelidir. Bu durumda, dava açma süresi olan 60 günlük süre, kaldığı yerden devam edecektir. İşbu sürenin başlangıcı kişiye başvurunun reddi kararının tebliğ edilmesiyle başlamaktadır.
Vatandaşlık Başvurusunun Reddedilmesiyle Açılan Davada Yetkili Ve Görevli Mahkeme Nedir?
Vatandaşlık Başvurusunun Reddedilmesiyle Açılan Davalar idari yargının alanına girmektedir. İdari Yargılama Usulü kanuna tabii olmakla birlikte iptal davası niteliği taşımaktadır.
Davalı tarafın İç İşleri Bakanlığı olması gerekmektedir. İşbu dava İdare Mahkemelerince görülür. Yani bu hususta toparlayacak olursak Görevli mahkeme idare mahkemesi, yetkili mahkeme ise Ankara İdare Mahkemeleri olacaktır.
Bu sürecin akabinde kişinin yerel mahkeme kararının aleyhe olmasına karşı; kararın tebliğinden itibaren 30 günlük istinaf kanun yoluna başvurmak suretiyle Bölge Adliye Mahkemesine başvuru hakkı bulunmaktadır.
Emsal Yargı Kararları
Anayasa Mahkemesi Kararı – 2. B., B. 2018/22326 T. 16.3.2022
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, ülkeye kabul edilmeme işlemine karşı açılan davanın reddedilmesi nedeniyle seyahat hürriyetinin ve adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 12/7/2018 tarihinde yapılmıştır.
3. Komisyon başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar vermiştir.
4. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık görüşünü bildirmiştir.
5. Başvurucu, Bakanlığın görüşüne karşı beyanda bulunmuştur.
III. OLAY VE OLGULAR
6. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ve Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) üzerinden erişilen bilgi ve belgeler çerçevesinde olaylar özetle şöyledir:
7. Almanya’da ikamet eden ve Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığından çıkmakla ilgili mevzuat kapsamında mavi kart sahibi olduğunu beyan eden başvurucu, 31/5/2017 tarihinde yurda giriş yapmak isterken kamu düzeni ve güvenliği açısından sakıncalı görülenler kapsamında olduğu değerlendirilerek ülkesine geri gönderilmiştir.
8. Başvurucu, ülkeye kabul edilmemesine ilişkin İstanbul Valiliğinin anılan işlemine karşı İstanbul 1. İdare Mahkemesinde (Mahkeme) iptal davası açmıştır.
Mahkeme 30/1/2018 tarihinde davanın reddine karar vermiştir. Kararın gerekçesinde; idare tarafından yapılan profil çalışması neticesinde, Irak ve Suriye bölgesinde devam eden olaylara katılabileceği değerlendirilen başvurucunun yurda girişinin kamu düzeni veya kamu güvenliği açısından sakıncalı görüldüğü ifadelerine yer verilmiştir.
Sonuç olarak devletin hükümranlık yetkisi kapsamında tesis edilen işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı vurgulanmıştır. Anılan karar istinaf denetiminden geçerek 16/5/2018 tarihinde kesinleşmiştir.
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
9. Anayasa Mahkemesinin 16/3/2022 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Seyahat Hürriyetinin İhlal Edildiğine İlişkin İddia
1. Başvurucunun İddiaları ve Bakanlık Görüşü
10. Başvurucu; Almanya’da ikamet ettiğini, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığından çıkmakla ilgili mevzuat kapsamında mavi kart sahibi olduğunu ve bu nedenle yurda giriş çıkış yapma ve yurtta ikamet etme hakkı bulunduğunu, buna rağmen ülkeye giriş yapmasının engellendiğini ve Almanya’ya geri gönderildiğini ileri sürmüştür.
Yurda girişine izin verilmemesine yönelik işlemin hukuka aykırı olduğunu, kamu düzeni ve kamu güvenliği açısından sakıncalı sayılmasını gerektirir hiçbir neden bulunmadığını vurgulayarak seyahat hürriyetinin ihlal edildiğini iddia etmiştir.
11. Bakanlık görüşünde, başvurucunun otuz günlük bireysel başvuru süresi geçtikten sonra başvuruda bulunduğu, bu nedenle ilk olarak başvurunun süresinde yapılıp yapılmadığının incelenmesi gerektiği vurgulanmıştır.
İkinci olarak ise başvurucunun başvuru formu ve eklerinde ne şekilde hangi hakkının ihlal edildiğine dair ayrıntılı açıklamalarda bulunmadığı, Türkiye’de aile bireylerinin mevcut olup olmadığına ilişkin bilgi veya belge sunmadığı belirtilmiş ve başvurunun bu yönden kabul edilebilir olup olmadığının değerlendirilmesi gerektiği ifade edilmiştir.
Başvurucunun seyahat hürriyetinin ihlal edildiği iddiasının da konu bakımından bireysel başvurunun kapsamına girip girmediğinin değerlendirilmesi gerektiği ve bireysel başvuru formu ve eklerinden başvurucu vekilinin vekâletnamesini sunmadığının anlaşıldığı belirtilmiştir.
12. Başvurucu vekili, Bakanlık görüşüne karşı beyanında; bireysel başvurunun 12/7/2018 tarihinde süresinde yapıldığını, başvurucunun hayatta olan 12 kardeşinin birisi dışında Türkiye’de yaşadığını, kardeşlerinden birinin 26/7/2018 tarihinde vefat ettiğini, yasak nedeniyle cenazeye gelemediğini,
yurt dışı çalışması sona erdiğinde yılın belli zamanlarında Türkiye’de vakit geçirmek istediğini belirtmiştir. Eşi adına Türkiye’den daire aldıklarını, emeklilik işlemlerine başladığını, senelik izinlerini Türkiye’de geçirdiğini, seyahat hürriyetinin ihlal edildiği iddiasının da incelenmesi gerektiğini ileri sürmüştür.
2. Değerlendirme
13. Bireysel başvuru kapsamında olmayan bazı hakların ortak koruma alanı içinde yer alan temel haklarla esaslı şekilde ilişkili olması durumunda ilgili haklarla bağlantı kurularak inceleme yapılması mümkündür (ifade özgürlüğü bağlamında bkz.
Özgür Sevgi Göral,
B. No: 2014/12112, 4/10/2017). Bu şekildeki inceleme, başlı başına seyahat hürriyeti kapsamında değil bireysel başvurunun konusunu oluşturan bir temel hakkın ihlal edilip edilmediği yönünden yapılacaktır.
Bu bağlamda özellikle kişinin gitmek istediği ülke ile güçlü kişisel, ailevi, ekonomik ve mesleki bağlarının olduğu durumlarda yurt dışına çıkışını engelleyen tedbirlere ilişkin bireysel başvuruların özel hayata ve aile hayatına saygı hakkı kapsamında değerlendirilmesi mümkündür.
Ancak bu şekilde inceleme yapılabilmesi için bireysel başvuru formunda başvurucuların şikâyet edilen tedbirin özel ve aile hayatları üzerindeki olumsuz sonuçlarını somut verilere dayalı olarak uygun şekilde ortaya koymaları gerekmektedir.
14. Başvuruya konu olayda ise başvurucu bireysel başvuru formunda ülkeye girememesinin özel ve aile hayatı üzerindeki olumsuz etkilerini somut verilere dayanarak ortaya koyamamış, ülkede güçlü ailevi bağlarının bulunduğuna dair bilgi veya belge sunmamıştır. Bu durumda başvurucunun anılan şikayeti seyahat hürriyeti kapsamında incelenmiştir.
15. Anayasa’nın 148. maddesinin üçüncü fıkrası ile 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 45. maddesinin (2) numaralı fıkrası hükümlerine göre Anayasa Mahkemesine yapılan bir bireysel başvurunun esasının incelenebilmesi için kamu gücü tarafından müdahale edildiği iddia edilen hakkın Anayasa’da güvence altına alınmış olmasının yanı sıra Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (Sözleşme) ve Türkiye’nin taraf olduğu ek protokollerinin kapsamına da girmesi gerekir.
Bir başka ifadeyle Anayasa ve Sözleşme’nin ortak koruma alanı dışında kalan bir hak ihlali iddiasını içeren başvurunun kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi mümkün değildir ( Onurhan Solmaz 18).
16. Anayasa’nın 23. maddesinde yer alan yerleşme ve seyahat hürriyeti, Sözleşme ile Sözleşme’ye ek 1 No.lu Protokol’de tanınmış bulunan haklardan ve özgürlüklerden başka haklar ve özgürlükler tanıyan 4 No.lu Protokol’ün 2. maddesinde ve “Serbest dolaşım özgürlüğü” kenar başlığı altında düzenlenmiştir.
17. Sözleşme’ye ek 4 No.lu Protokol’e ülkemiz taraf değildir. Bu nedenle anılan Protokol kapsamında kalan ve Anayasa’nın 23. maddesinde yer alan seyahat özgürlüğüne yönelik şikâyetle ilgili olarak bireysel başvuruda bulunulamaz (
Sebahat Tuncel, B. No: 2012/1051, 20/2/2014, § 53).
18. Açıklanan gerekçelerle yerleşme ve seyahat özgürlüğünün ihlali iddiasına ilişkin başvurunun bu kısmının diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin konu bakımından yetkisizlik nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
B. Adil Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin iddia
1. Başvurucunun İddiaları ve Bakanlık Görüşü
19. Başvurucu anılan işleme karşı açtığı iptal davasının deliller toplanmadan reddedildiğini, idarenin soyut cevabıyla yetinildiğini, istinaf mahkemesi kararının gerekçesiz olduğunu ve adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini iddia etmiştir.
20. Bakanlık görüşünde,başvurucunun şikâyetinin bir sonuç şikâyeti olduğunun, bu kapsamda derece mahkemesi kararlarının ilgili ve yeterli gerekçeler içerdiğinin düşünüldüğü, sonuç olarak başvurucunun aile hayatına yapıldığını iddia ettiği müdahalenin demokratik toplumun gerekliliklerine uygun ve orantılı olup olmadığına dair yapılacak değerlendirmede belirtilen hususların dikkate alınması gerektiği ifadelerine yer verilmiştir.
21. Başvurucu vekili, Bakanlık görüşüne karşı beyanında bireysel başvuruyu süresinde yaptığını, itiraz ve yargı yoluna başvurma hakkı kullandırılmadan geri gönderildiğini, derece mahkemeleri tarafından yeterli araştırma yapılmadığını ileri sürmüştür.
2. Değerlendirme
22. Anayasa’nın 148. maddesinin üçüncü fıkrası ile 6216 sayılı Kanun’un 45. maddesinin (1) numaralı fıkrasına göre bireysel başvurunun incelenebilmesi için kamu gücü tarafından ihlal edildiği iddia edilen hakkın Anayasa’da güvence altına alınmış olmasının yanı sıra Sözleşme ve Türkiye’nin taraf olduğu Sözleşme’ye ek protokoller kapsamına da girmesi gerekir. Anayasa ve Sözleşme’nin ortak koruma alanı dışında kalan hak ihlali iddiasını içeren başvurular bireysel başvurunun kapsamında değildir ( Onurhan Solmaz, B. No: 2012/1049, 26/3/2013, § 18).
23. Sınır dışı edilme kararlarına ilişkin uyuşmazlığı konu alan yargılama süreci, bireysel başvurunun yapıldığı tarih itibarıyla Sözleşme’nin 6. maddesinin koruma alanı dışında yer almaktadır. Bu çerçevede başvurucunun sınır dışı edilmesine dair işleme karşı açtığı dava sürecinde adil yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın konusunun Anayasa ve Sözleşme’nin ortak koruma alanı dışında olduğunun kabul edilmesi gerekir ( Z.M. ve I.M., B. No: 2015/2037, 6/1/2016, § 63).
24. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının diğer kabul edilebilirlik şartları yönünden incelenmeksizin konu bakımından yetkisizlik nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Seyahat hürriyetinin ihlal edildiğine ilişkin iddianın konu bakımından yetkisizlik nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Adil yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın konu bakımından yetkisizlik nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
C. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA,
D. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına ve bir örneğinin bilgi için İçişleri Bakanlığı Göç İdaresi Genel Müdürlüğüne GÖNDERİLMESİNE 16/3/2022 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
Anayasa Mahkemesi Kararı – 1. B., B. 2018/29245 T. 22.2.2022
Anayasa Mahkemesi Kararı – 1. B., B. 2018/29245 T. 22.2.2022
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, yurda giriş yasağı kararı verilmesi nedeniyle aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 14/8/2018tarihinde yapılmıştır.
3. Komisyon, başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar vermiştir.
4. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüşünü bildirmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
5. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ve Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) üzerinden erişilen bilgi ve belgeler çerçevesinde olaylar özetle şöyledir:
6. Türk vatandaşı olan başvurucu, Polonya asıllı Almanya vatandaşı eşi ve dört çocuğu ile Almanya’da yaşamaktadır. Başvurucunun vatandaşlıktan çıkmak için İçişleri Bakanlığına (İdare) yönelik talebi kabul edilerek 18/7/2003 tarihinde Türk vatandaşlığından çıkmasına karar verilmiştir.
7. Bu kararın ardından Alman vatandaşlığına geçen başvurucu 22/8/2015 tarihine kadar ailesi ile birlikte Almanya’da yaşamıştır.
Anılan tarihte Almanya’daki işyerinden ücretsiz izin alan başvurucu, ailesi ile birlikte Türkiye’ye yerleşmiştir. 31/8/2015 tarihinde başvurucu ve ailesinin mavi kart verilmesi talepleri uygun görülmüş ve bu kişilere mavi kart verilmesine karar verilmiştir.
Başvurucu tarafından İstanbul Valiliğinden (Valilik) ikamet izni verilmesi talep edilmiştir. Valiliğin 3/11/2016 tarihli kararı ile başvurucu ve ailesine 6/11/2016-1/11/2017 tarihlerini kapsayacak şekilde kısa dönem ikamet izni verilmiştir.
8. Türkiye’de iş bulamadığını beyan eden başvurucu, ailesini Türkiye’de bırakarak 1/9/2016 tarihinde yeniden Almanya’daki işinde çalışmaya başlamıştır. 24/2/2017 tarihinde Almanya’dan Türkiye’ye geldiği sırada yapılan pasaport kontrolünde ülkeye girişine izin verilmeyen başvurucu hakkında kabul edilemez yolcu belgesi düzenlenmiş ve başvurucu Almanya’ya geri gönderilmiştir.
9. Başvurucu 2/3/2017 tarihinde Göç İdaresi Genel Müdürlüğüne (Göç İdaresi) dilekçe vererek ülkeye giriş yasağının nedeninin bildirilmesi ve yasağın kaldırılması talebinde bulunmuştur. Göç İdaresinin 22/3/2017 tarihli cevabında, başvurucu hakkında 4/4/2013 tarihli ve 6458 sayılı Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu’nun 9. maddesi kapsamında Türkiye’ye giriş yasağı tesis edildiği bildirilmiştir.
10. Başvurucu 29/5/2017 tarihinde ülkeye giriş yasağının iptali istemiyle Ankara 1. İdare Mahkemesinde (Mahkeme) İdare aleyhine iptal davası açmıştır. Dava dilekçesinde; çocuklarını millî değerlere bağlı yetiştirmek için Türkiye’ye dönmeye karar verdiğini ancak iş bulamadığından Almanya’da kişine dönmek zorunda kaldığını belirtmiştir. Ayda bir kez ailesini görmek için Türkiye’ye geldiğini ifade eden başvurucu 24/2/2017 tarihinde Türkiye’ye giriş izni verilmemesi nedeniyle dört aydır ailesini göremediğini oysa giriş yasağına ilişkin kararın sebebi hakkında hiçbir bilgisi olmadığını beyan etmiştir.
11. İdarenin cevap dilekçesinde; başvurucu hakkında Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Dairesi Başkanlığının (İstihbarat) 30/12/2015 tarihli yazısı uyarınca genel güvenlik gerekçesiyle G-87 tahdit kodu veri girişi yapıldığı bildirilmiştir. Dilekçede ayrıca, 6458 sayılı Kanun’un 9. maddesi uyarınca Emniyet Genel Müdürlüğüne bu konuda yetki verildiği, nitekim Danıştay kararlarında da anılan uygulamanın devletin hükümranlık yetkisi içerisinde olduğunun vurgulanması nazara alınarak davanın reddinin gerektiği belirtilmiştir.
12. Mahkeme 17/1/2018 tarihinde davanın reddine karar vermiştir. Gerekçede, başvurucu hakkındaki yurda giriş yasağının istihbarat raporuna dayandığı belirtilmiştir. Ayrıca devletin hükümranlık yetkisi dâhilinde bu şekilde karar alabileceği ifade edilerek davaya konu idari işlemin hukuka uygun olduğu belirtilmiştir.
13. Başvurucu, istinaf talebinde bulunmuştur. Dilekçede; ülkeye giriş yasağına dair işlemin istihbari nitelikte olması nedeniyle hukuki delil niteliği taşımadığı, dosya içeriğinde Almanya Kriminal Dairesi tarafından İstihbarata gönderilen bir belge bulunduğu ifade edilmiştir. Bu belgede kendisinin
Türkiye’de terörist faaliyetlere iştirak edebileceğinden sınır dışı edilmesinin talep edildiğini
belirtilen başvurucu, İstihbaratın anılan belge nedeniyle Göç İdaresine bilgi verdiğine dikkat çekmiştir. Anılan bilgi dâhilinde İstihbarat tarafından Göç İdaresinden başvurucunun çatışma bölgelerine seyahatinin engellenmesi için uygun görülen tedbirlerin alınmasının istendiğini, buna karşın ailesi için kiraladığı evin İstanbul’da olması itibarıyla çatışma bölgeleri ile ilgisinin bulunmadığını bildirerek davanın kabulünü talep etmiştir.
14. Ankara Bölge İdare Mahkemesi 10. İdari Dava Dairesi (Daire) 27/6/2018 tarihinde istinaf istemini reddederek usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle kararı onamıştır.
15. Nihai karar, başvurucu vekiline 23/7/2018 tarihinde tebliğ edilmiştir.
16. Başvurucu vekili 10/7/2019 tarihinde Anayasa Mahkemesine ek beyan dilekçesi sunmuştur. Dilekçede, başvurucunun Alman makamları ile iletişime geçerek hakkındaki istihbaribilgi kaydının silinmesini talep ettiğini ve bu talebin kabulü sonucunda ülkeye giriş yasağına dayanak teşkil eden kayıtların silindiğini beyan etmiştir. Vekil, anılan kayıtların silindiğini gösterir belgenin dilekçenin ekinde yer aldığını belirterek bireysel başvurunun kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
IV. İLGİLİ HUKUK
A. Ulusal Hukuk 17. 6458 sayılı Kanun’un “Sınır dışı etme kararı alınacaklar” kenar başlıklı 54. maddesi şöyledir: “
(1) Aşağıda sayılan yabancılar hakkında sınır dışı etme kararı alınır:
a) 5237 sayılı Kanunun 59 uncu maddesi kapsamında sınır dışı edilmesi gerektiği değerlendirilenler
b) Terör örgütü yöneticisi, üyesi, destekleyicisi veya çıkar amaçlı suç örgütü yöneticisi, üyesi veya destekleyicisi olanlar
c) Türkiye’ye giriş, vize ve ikamet izinleri için yapılan işlemlerde gerçek dışı bilgi ve sahte belge kullananlar
ç) Türkiye’de bulunduğu süre zarfında geçimini meşru olmayan yollardan sağlayanlar
d) Kamu düzeni veya kamu güvenliği ya da kamu sağlığı açısından tehdit oluşturanlar
e) Vize veya vize muafiyeti süresini on günden fazla aşanlar veya vizesi iptal edilenler
f) İkamet izinleri iptal edilenler
g) İkamet izni bulunup da süresinin sona ermesinden itibaren kabul edilebilir gerekçesi olmadan ikamet izni süresini on günden fazla ihlal edenler
ğ) Çalışma izni olmadan çalıştığı tespit edilenler
h) Türkiye’ye yasal giriş veya Türkiye’den yasal çıkış hükümlerini ihlal edenler
ı) Hakkında Türkiye’ye giriş yasağı bulunmasına rağmen Türkiye’ye geldiği tespit edilenler
i) Uluslararası koruma başvurusu reddedilen, uluslararası korumadan hariçte tutulan, başvurusu kabul edilemez olarak değerlendirilen, başvurusunu geri çeken, başvurusu geri çekilmiş sayılan, uluslararası koruma statüleri sona eren veya iptal edilenlerden haklarında verilen son karardan sonra bu Kanunun diğer hükümlerine göre Türkiye’de kalma hakkı bulunmayanlar
j) İkamet izni uzatma başvuruları reddedilenlerden, on gün içinde Türkiye’den çıkış yapmayanlar
(2) Başvuru sahibi veya uluslararası koruma statüsü sahibi kişiler hakkında, sadece ülke güvenliği için tehlike oluşturduklarına dair ciddi emareler bulunduğunda veya kamu düzeni açısından tehlike oluşturan bir suçtan kesin hüküm giymeleri durumunda sınır dışı etme kararı alınabilir.”
B. Uluslararası Hukuk
18. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (Sözleşme) “Özel ve aile hayatına saygı hakkı”kenar başlıklı 8. maddesi şöyledir:
“(1) Herkes özel ve aile hayatına, konutuna ve yazışmasına saygı gösterilmesi hakkına sahiptir.
(2) Bu hakkın kullanılmasına bir kamu makamının müdahalesi, ancak müdahalenin yasayla öngörülmüş ve demokratik bir toplumda ulusal güvenlik, kamu güvenliği, ülkenin ekonomik refahı, düzenin korunması, suç işlenmesinin önlenmesi, sağlığın veya ahlakın veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması için gerekli bir tedbir olması durumunda söz konusu olabilir.”
19. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) öncelikle uluslararası yerleşik hukuk çerçevesinde ve Sözleşme’ye dâhil diğer antlaşmalardan doğan yükümlülüklerine dayalı olarak Sözleşmeci devletlerin yabancıların ülkeye giriş, ülkede ikamet ve ülkeden sınır dışı edilmelerini denetlemek hakkına sahip olduğunu teyit etmektedir (Vilvarajah ve diğerleri/Birleşik Krallık, B. No: 13163/87, 13164/87…, 30/10/1991, § 102; Ahmut/Hollanda,B. No: 21702/93, 28/11/1996, § 67-b).
20. Sözleşme, bir yabancının ülkeye giriş yapma veya orada ikamet etme hakkını yahut bir kişinin aile yaşamını belirli bir ülkede kurma hakkını güvence altına almamaktadır (Abdulaziz, Cabales and Balkandali/Birleşik Krallık [GK], B. No: 9214/80…, 28/5/1985, § 68; Ahmut/Hollanda, § 67-c).
21. Bunun yanı sıra aile hayatına saygı hakkının kamusal makamlara yüklediği mükellefiyetin çiftlerin evlenme suretiyle ikamet edecekleri ülkeyi seçmeleri ve aynı ülke vatandaşı olmayan eşlerin bu ülkeye yerleşmelerini kabul etmek şeklinde genel bir yükümlülüğü kapsadığı söylenemez (Biao/Danimarka[BD], B. No: 38590/10, 24/5/2016, § 117).
22. Sözleşme, yabancıların ülkeye girişi veya orada yerleşmeleri hususundaki bir hakkı güvence altına almamakla birlikte kişinin yakın aile bireylerinin bulunduğu bir ülkeden ayrılmak zorunda olması belirli koşullar altında aile hayatına saygı hakkının ihlal edilmesine neden olabilir (Boultif/İsviçre, B. No: 54273/00, 2/8/2001, § 39).
23. Aile hayatına saygı hakkının yalnızca vatandaşlar tarafından değil hukuka uygun şekilde ikamet eden yabancılar tarafından oluşturulan aile birliklerini de koruduğunun kabulü gerekir. AİHM’in sınır dışı etme ve suçluların iadesi tedbirlerine ilişkin içtihadında aile hayatı yönünden Sözleşmeci devletin hâkimiyet alanında yasal olarak ikamet eden yabancıların Sözleşme’nin sağladığı güvencelerden yararlanabileceğine vurgu yapılmaktadır.
Bu anlamda aile hayatı çekirdek aile ile sınırlı olarak anlaşılır. Bununla birlikte AİHM, Sözleşme’nin bir kişinin belirli bir ülkede aile kurma gibi bir hak içermediğine hükmetmiştir.
Bunun yanı sıra belirli koşullar altında ülkede hukuka aykırı olarak bulunan yabancıların aile yaşamının da belirtilen güvenceden yararlanması söz konusu olabilir. Ancak göç kontrolü ve kamu düzeninin korunması için söz konusu olan gereklilikler aile hayatına saygı hakkının sınırlandırılmasında devletlere geniş takdir yetkisi verir.
Bu bakımdan AİHM içtihadında aile yaşamının gelişim gösterdiği koşullar, aile hayatındaki ilişkilerin ne ölçüde kesildiği ya da kesileceği, Sözleşmeci devletteki bağların ne ölçüde olduğu, başka bir yerde aile yaşamını sürdürmek için aşılamaz nesnel engeller olup olmadığı, göç kontrolünün gereklerinin veya sınır dışı edilmenin ağır bastığı kamu düzenine ilişkin değerlendirmelerin olup olmadığı gibi kriterler dikkate alınmaktadır (Slivenko/Letonya [BD], B. No: 48321/99, 9/10/2003, § 94; Amara/Hollanda(k.k.), B. No: 6914/02, 5/10/2004).
24. AİHM tarafından, sınır dışı etme ve ülkeye kabul ile Sözleşme’nin 8. maddesi bağlantısı kurularak değerlendirme yapılan davalarda aile kavramının çekirdek aile olarak yani çiftler arasındaki ilişkilerle ebeveyn ve küçük çocuklar arasındaki ilişkileri kapsayacak şekilde ele alındığı, yetişkin çocukların ise aileye bağımlı ve muhtaç olduklarının ispat edilebildiği ölçüde aile kavramına dâhil edildiği, bu suretle aile kavramının bu alanda oldukça dar yorumlanmasının tercih edildiği anlaşılmaktadır (Slivenko/Letonya, § 94; A.A/Birleşik Krallık, B. No: 8000/08, 20/9/2011, § 49; Bousarra/Fransa, B. No: 25672/07, 23/9/2010, §§ 38,39).
25. Sınır dışı kararı alınması ile ülkeden fiilen çıkarılma işlemleri arasında belirli bir zaman aralığı söz konusu olabilir. Bu zaman aralığı içinde kişilerin özel ve aile hayatlarında birtakım değişikliklerin olması mümkün olup bir aile yaşamının mevcut olup olmadığının hangi tarihe göre belirleneceği sorunu ortaya çıkmaktadır.
AİHM, sınır dışı gibi tedbirlerin söz konusu olduğu başvurularda Sözleşme’nin 8. maddesi kapsamında bir aile hayatının mevcut olup olmadığını hangi tarihe göre belirleyeceğini kararlarında göstermiştir.
Buna göre AİHM, aile hayatına müdahale oluşturan tedbirin kesinleştiği ve nihai hâle geldiği tarihte mevcut bir aile hayatı olup olmadığını dikkate almaktadır (Maslov/Avusturya [B.D], B. No: 1638/03, 23/6/2008, 61;
Ezzouhdi/Fransa, B. No: 47160/99, 13/2/2001, § 25; Yıldız/Avusturya, B. No: 37295/97, 31/10/2002, 34; Mokrani/Fransa, B. No: 52206/99, 15/7/2003, § 34).
26. AİHM birçok içtihadında belirli suçları işlemiş olmaları nedeniyle kamu düzeni açısından tehlike oluşturduğu kanaatiyle sınır dışı edilmesine karar verilen başvurucular tarafından aile hayatına saygı hakkı bağlamında ileri sürülen ihlal iddialarını değerlendirmiş ve sınır dışı etme, zorla çıkartma, ülke topraklarına girmeyi yasaklama gibi kamu makamlarının işlemlerinin kişilerin aile hayatına müdahale oluşturduğunu belirtmiştir
(Nasri/Fransa, B. No: 19465/92, 13/7/1995, 34; Berrehab/Hollanda, B. No: 10730/84, 21/06/1988; 23; Boultif/İsviçre, § 40; Maslov/Avusturya, 61).
AİHM, kamu makamlarının oturma izni vermeme gibi hareketsiz kaldığı durumlarda ise aile hayatına saygı hakkı bakımından pozitif yükümlülüklerinin gündeme geleceğini ifade etmiştir (Jeunesse/Hollanda, B. No: 12738/10, 3/10/2014, 105; Butt/Norveç, B. No: 47017/09, 4/12/2012, 78).
V. İNCELEME VE GEREKÇE
27.Anayasa Mahkemesinin 22/2/2022 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları ve Bakanlık Görüşü
28. Başvurucu; çocuklarını millî değerlere bağlı olarak büyütmek istediği için eşi ve dört çocuğu ile Türkiye’ye döndüğünü ancak iş bulamadığı için ailesini Türkiye’de bırakarak Almanya’ya dönmek zorunda kaldığını beyan etmiştir.
Başvurucu, bu dönemde de ayda bir kez ailesini görmek için Türkiye’ye gelip iş aradığını ancak 24/2/2017 tarihinde hakkındaki giriş yasağı gerekçe gösterilerek Türkiye’ye alınmadığını belirtmiştir.
Bu yasağın Alman birimlerinden edinilen istihbaribilgiye dayandığını belirten başvurucu, somut hiçbir neden bulunmamasına rağmen ailesinden ayrı yaşamak zorunda bırakıldığını ifade etmiştir.
İstihbarat tarafından Göç İdaresine gönderilen yazıda çatışma bölgesine gitmesinin önlenmesinden söz edildiğini oysa ailesinin İstanbul’da yaşadığını, giriş yasağı kararının bu yönüyle de hukuka aykırı olmasına rağmen Mahkemenin haksız bir karar verdiğini iddia etmiştir.
Başvurucu, ülkeye girişinin yasaklanmasına ilişkin idari işlem sonucunda seyahat ve yerleşme özgürlüğü, aile hayatına saygı hakkı ile adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
29. Bakanlık görüşünde, devletlerin egemenlik alanlarında kamu düzeni ve güvenliğini tehdit edecek herhangi bir unsura karşı tedbir almakla sorumlu ve yükümlü oldukları belirtilmiştir. Ayrıca somut olayda başvurucunun mevzuat normlarının yokluğundan, yetersizliğinden veya yargısal mekanizmaların olmamasından değil talebi üzerine yürütülen yargılamanın kendi lehine sonuçlanmamasından yakındığı ifade edilerek anılan hususların kanun yolu şikâyeti niteliği taşıdığı vurgulanmıştır.
B. Değerlendirme
30. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 48. maddesinin (2) numaralı fıkrasında açıkça dayanaktan yoksun başvuruların Anayasa Mahkemesince kabul edilemezliğine karar verilebileceği belirtilmiştir.
Bu bağlamda başvurucunun ihlal iddialarını temellendiremediği, temel haklara yönelik bir müdahalenin olmadığı veya müdahalenin meşru olduğu açık olan başvurular ile karmaşık veya zorlama şikâyetlerden ibaret başvurular açıkça dayanaktan yoksun kabul edilebilir (Hikmet Balabanoğlu, B. No: 2012/1334, 17/9/2013, § 24). Buna göre başvuru formunda ihlal iddiasına konu idari işlem veya eylemin kişinin temel haklarını ne şekilde etkilediğinin ikna edici surette ortaya konulması beklenir.
31. Somut başvuruda yurda giriş yasağı bulunan başvurucu, Türkiye’de yaşayan eşi ve çocuklarından uzak kaldığını belirterek giriş yasağına ilişkin kararın iptalini istemiştir. Açıktır ki idarenin kararı neticesinde başvurucunun ailesi ile birlikte Türkiye’de yaşama imkânı ortadan kalkmıştır.
32. Buna karşın başvurucu hakkında uygulanan yurda giriş yasağı sonucunda bu kişinin aile hayatına saygı hakkına müdahalede edilip edilmediği konusunda başvurucu ile kamu makamları arasında ihtilaf bulunmaktadır. Bu durumda Anayasa Mahkemesinin bu başvurunun esasını inceleyebilmesi için başvurucunun aile hayatı hakkında ayrıntılı bilgi sahibi olunmasının kritik önemde olduğu açıktır.
Zira başvurucunun Türkiye’de güçlü ailevi bağlara sahip olup olmadığına ilişkin olarak vermesi gereken aile hayatına ilişkin bilgiler, aile hayatının korunması konusundaki bireysel menfaat ile ülkeye girişinin yasaklanması bağlamında gözetilen kamusal menfaat arasında adil bir denge kurulup kurulmadığının saptanabilmesi açısından mutlak bir gerekliliktir.
33. Başvurucunun Polonya asıllı Alman vatandaşı olan eşi ve dört çocuğu ile birlikte 22/8/2005 tarihine kadar Almanya’da yaşadığı, ayrıca bu ülkede düzenli bir iş sahibi olduğu anlaşılmaktadır.
Buna karşın somut olayda başvurucunun çocuklarının millî değerler ile büyümesini temin etmek için Türkiye’ye yerleşme niyetinde olduğunu beyan ettiği görülmüştür. Oysa başvuru dosyası kapsamından başvurucunun bu tarihten sonra iş bulamadığını belirtmek suretiyle yeniden Almanya’ya dönerek önceki işinde çalışmaya başladığını beyan etmesi nazara alındığında Türkiye’de ailesi ile ortak bir hayat sürdürmediği belirlenmiştir.
34. Dolayısıyla başvurucu, ülkeye giriş yasağı nedeniyle ailesi ile bağlarının koparıldığını ileri sürmesine karşın Türkiye’de düzenli ve sürekli bir aile hayatına sahip olmadığı değerlendirildiğinden bu kişinin aile hayatına müdahalede bulunulmadığı sonucuna varılmıştır.
35. Açıklanan gerekçelerle başvurunun açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle diğer kabul edilebilirlik koşulları incelenmeksizin kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA 22/2/2022 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.