

Lojman Tahliye Davaları Nedir?


Muris Muvazaası Nedir?
Makale Başlıkları
Miras Paylaşımı Davası
Miras paylaşımı davası, mirasın kanuni mirasçılar arasında paylaştırılması konusunda açılan bir davadır. Miras paylaşımı davası, genellikle miras bırakanın ölümünden sonra mirasçılar arasında mal paylaşımı yapılamadığında veya mirasçıların miras paylaşımı konusunda anlaşmazlığa düştüğünde açılır.
Paylaşmanın anlamı teredeki malların bölünerek kesin bir şekilde mirasçılara isabet eden hisselerin ayrılıp mirasçıların kendi kişisel malvarlıklarına geçmesi işlemidir.
Mirasın paylaşımı sırasıyla:
- Mirasçılar
- Miras bırakan
- Üçüncü kişiler (vasiyeti tenfiz memuru)
- Hâkim bu dört farklı kişi ve kişi grubu tarafından yapılabilir. Kanundaki bu sıralama öncelik sırasıdır. İlk sırada mirasçıların mirası kendi aralarında paylaşımı esas alınmıştır.
- Bu paylaşımda tüm mirasçıların razı olması gerekir. Mirasçılar ya fiilen malları paylaşırlar ya da sözleşme yoluyla paylaşmayı gerçekleştirebilirler.
Miras Paylaşımı Davası Paylaşma İsteminde Bulunulmasının İlk Şartı:
Mirasın tüm mirasçılar tarafından kayıtsız şartsız kabul edilmesi veya tutulan deftere göre kabul edilmiş olmasıdır.
Birinci sıradakilerin paylaşımı söz konusu değilse ikinci sırada bulunan murisin iradesi esas alınır. Paylaşım vasiyeti tenfiz memuruna da bırakılabilir. Eğer ilk üç durumda paylaşılamamışsa paylaşım hâkim tarafından yapılır.
Bu paylaşımın hâkim tarafından yapılması işlemi aralarında anlaşmazlık çıkan mirasçılardan paylaşım isteyen mirasçı tarafından Miras Paylaşımı Davası açılmasıyla mirasın paylaştırılmasıdır.
Mirasçıların tamamı, aralarından bazıları veya sadece birisinin paylaşmayı kabul etmemesi veya paylaşmanın nasıl yapılacağı konusunda taraflar arasında uyuşmazlık oluşması durumunda, paylaşmanın yapılabilmesi adına paylaşma isteyen mirasçının Miras Paylaşımı Davası açması zorunlu hale gelir.
Mirasçıların her biri mirasın paylaştırılması davası açabilecektir ve hâkimin kararı kesindir.
Bu davanın davacısı paylaşımın gerçekleşmesini isteyen yasal veya atanmış mirasçıdır. Davalı ise paylaşmaya rıza göstermeyen mirasçıdır. (Davalı miras ortaklığı değildir.)
Paylaşım davasının konusu, paylaşıma itiraz eden mirasçının buna zorlanmasıdır.
Miras Paylaşımı Davası, miras bırakanın son yerleşim yeri sulh hukuk mahkemesinde açılır.
Dava zamanaşımına tabi değildir. Her zaman açılabilir.
Ancak bazı durumlarda dava açılması ertelenebilir. Bu durumlar:
- İştirake devam sözleşmesi ile belirli bir süre ortaklığın devamı konusunda anlaşılmış olması durumunda bu süre içerisinde paylaştırma talep edilemez.
- Mirasçılar arasında cenin varsa paylaşma doğumuna bırakılır.
- Mirasçılardan birinin tereke borçlarının ödenmesini veya teminata bağlanmasını hâkimden talep etmesi halinde paylaştırma ertelenir.
- Hemen paylaşma terekenin değerinin önemli ölçüde azaltacaksa hâkimden paylaşmanın ertelenmesi talep edilebilir.
- Tarımsal işletmelerle ilgili olarak kanuni düzenleme gereği ergin olmayan mirasçın ergin olması beklenir. (hâkimin takdir yetkisi bulunmaktadır.)
- Tarımsal işletmelerin bazı şartların varlığı halinde paylaşımı ertelenebilir(TMK 664)
- Muris tarafından bakılan veya yanında yaşayan kişiler murisin ölümü üzerine 3 aylık bakım masrafların talep etmişseler ise paylaşım ertelenir.
Mirasın Paylaştırılması Davasında Talep Edilebilecek Hususlar
TMK 642/2 hükmü doğrultusunda her mirasçı, terekenin tamamını ya da sadece mirasta bulunan değerli eşyalar, paralar gibi belli malların paylaştırılmasını talep edebilir. Yani mirasçılar bütün mirasın paylaştırılmasını talep edebileceği gibi belirli malların paylaştırılmasını da talep edebilir.
Miras konusu mallardan yalnızca belirli bir kısmının paylaştırılması istenirse; miras bırakılan malların hepsine karşı dava açılmasına lüzum yoktur. Bu malların belirli olması da koşulu da yoktur, belirlenebilir olması yeterlidir. Yalnızca belirlenebilir bir kısım tereke mallarının paylaştırılması talep edilebilir.
Bunlarla birlikte, mirasın paylaştırılması davasında istenebilecek bir diğer durum, eşlerin birlikte yaşadıkları konutun ve ev eşyasının sağ kalan eşe özgülenmesi durumudur.
Bu husus Türk Medeni Kanunu madde 652/1’de “Eşlerden birinin ölümü halinde tereke malları arasında ev eşyası veya eşlerin birlikte yaşadıkları konut varsa; sağ kalan eş, bunlar üzerinde kendisine miras hakkına mahsuben mülkiyet hakkı tanınmasını isteyebilir” şeklinde düzenleme mevcuttur.
Sağ kalan eş miras payından düşülmesi koşuluyla miras bırakan ile birlikte yaşadıkları evi ve ev eşyalarının şahsına bırakılmasını talep edebilir. Haklı nedenlerin olması durumunda, sağ kalan eşin veya miras bırakanın diğer yasal mirasçılarından birinin isteği üzerine, mülkiyet yerine intifa veya oturma hakkı tanınmasına da hüküm verilebilir.
Mirasın Paylaştırılması Davası Kime Karşı Açılır?
Mirasın paylaşılması davasında, mirasın paylaşılmasını isteyen mirasçı, diğer bütün mirasçıları davalı göstererek bu davayı açabilir. Davalı diğer mirasçılar ise; paylaştırmaya dair bir talepleri mevcutsa, taleplerini karşı dava açmadan bu davada öne sürebilir.
Miras Paylaşım Davası Açan Kişi Vazgeçerse Ne Olur?
Davayı açan bir mirasçı davadan el çekme talebinde bulunursa eğer varsa diğer mirasçılardan biri veya bir kaçı davaya devam edebilir. Bu durumda dava açmak isteyen davalının talebiyle görülmeye devam eder. Bunun sebebi ise diğer davalıların da mirasçı olması ve mirasın paylaştırılmasını her mirasçının talep edebilmesidir.
Emsal Yargı Kararları
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi, E. 2010/3050, K. 2010/5667, T. 29.11.2010
Davacı … vekili, Saray Noterliğinde düzenlenen 15.07.1992 tarih 4173 yevmiye nolu miras paylaşım sözleşmesine istinaden dava konusu 311 ada 15 parselin tapu kaydının iptaliyle … adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalılar davanın reddine karar verilmesini savunmuşlar, dava sırasında süresinde zaman aşımı itirazında bulunmamışlardır.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmesi üzerine hüküm …, …, … ile … ve … vekili Av. ..tarafından temyiz edilmiştir.
Davalılar … ve … vekilinin temyiz sebeplerinden davanın zamanaşımına uğradığı yönündeki itirazı yerinde değildir. Zira, zamanaşımı def’i esasa cevap müddeti içerisinde HUMK.nun 195 ve 202/1. maddelerine göre yapılmalıdır. Davalılar tarafından süresinde yapılmış zamanaşımı def’i bulunmadığından bu yöne ilişkin temyiz itirazları dikkate alınmamıştır.
Davalılar … ve … vekiliyle diğer davalılar …, …ve …’in sair temyiz itirazlarına gelince; dava konusu 311 ada 15 numaralı parselin tamamı …oğlu …İlter adına tapuda kayıtlı iken evli ve çocuksuz olarak ölümüyle mirasının eşi … kızı …, annesi … kızı Hanife İlter ile …, …, …, …, …, … ve …’e kaldığı,
…Sulh Hukuk Mahkemesinden verilen 23.01.1992 tarih 1992/35 Esas, 1992/31 karar sayılı veraset belgesinden anlaşılmaktadır. …İlter mirasçıları murisin 7.1.1992 tarihinde vefatından sonra 17.7.1992 tarih 4773 yevmiye numaralı Saray Noterliğince düzenlenmiş miras taksim sözleşmesini yapmışlardır.
Bu miras ve taksim sözleşmesinden sonra 7.8.1992 tarihinde tapuya giderek Tapu Sicil Müdürünün huzurunda resmi bir biçimde yeniden miras taksim sözleşmesi yapmışlar, iştirak halindeki mülkiyeti müşterek mülkiyete çevirdikten sonra miras taksim sözleşmesine konu edilen 89 ada 3 numaralı parselin, murisin eşi … kızı Sevime İlter adına müstakilen verilmesini ve dava konusu 311 ada 15 numaralı parselin tamamının da eşit olarak diğer mirasçılara intikalini kabul etmişler ve birlikte akit tablosunu imzalamışlardır.
Yapılan bu işlemle muris Gürel’in mirasçılarının noterde düzenlenen miras taksim sözleşmesinde döndükleri ve tapuda düzenlenen akit tablosundaki esaslara göre muristen intikal eden gayrimenkulleri paylaştıkları anlaşılmaktadır.
Yani Tapu Sicil Müdürlüğünde resmi bir biçimde miras paylaşımı yapılmış olmakla, mirasçıların noterde düzenledikleri paylaşım sözleşmesinden döndüklerinin ve aynı gerekçeyle yapılan sözleşmenin bozulduğunun kabulü gerekir.
Artık noterdeki sözleşmeye dayanılarak herhangi bir hak iddiasında bulunulamaz. Tapuda düzenlenen miras taksim sözleşmesine itibar etmek gerekmektedir. Mahkemece, bu durum gözden kaçırılarak davanın kabulüne karar verilmiş olması doğru olmamıştır.
Yukarıda açıklanan nedenlerle davalılar Güner, Rabia, … ile … ve … vekili Av. Hasar Güler’in temyiz itirazlarının kabulüyle usul ve kanuna aykırı bulunan hükmün HUMK. nun 428. maddesi uyarınca
BOZULMASINA ve 17,15 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davalılar … ve …’e ayrı ayrı iadelerine 29.11.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.