Miras Sebebiyle İstihkak Davası Nedir?
Makale Başlıkları
Miras Sebebiyle İstihkak Davası Nedir?
Miras Sebebiyle İstihkak Davası, mirasın kimlere ait olduğu konusundaki anlaşmazlıkları çözmek için açılan bir davadır. Bu dava, mirasçıların hak iddialarını yasal yollarla ispatlamalarını sağlar ve mirasın adil dağıtımını hedefler.
Bu süreç, miras bırakanın vasiyeti ve miras paylaşımı ile ilgili hukuki anlaşmazlıkları ele alır. Makalemiz, mirasçıların haklarını, mirasın hukuki statüsünü ve mirasla ilgili iddiaların mahkeme nezdinde nasıl ele alındığını ayrıntılı bir şekilde irdeler. Ayrıca, bu davaların mirasçılar ve diğer ilgili taraflar üzerindeki etkilerini ve yasal süreçlerini de derinlemesine inceleyecektir.
Terekenin veya terekeye giren bir malın mirasçısı olarak sahibi olduğunu ileri sürerek o terekenin veya o terekeye giren bir malın, terekeyi veya malı elinde bulunduran kimseden kendisine teslimini isteyen ve davalı tarafından davacının miras hakkına bir kimse tarafından itiraz edildiği hallerde Türk Medeni Kanununun 637. maddesi hükmünce miras sebebiyle istihkak davası gündeme gelmektedir.
Mirasçıların arasında elbirliği hali devam ettikçe birbirlerine karşı adi istihkak davası açılmasına gerek yoktur çünkü mirasçılar bu durumda paylaşım davası açarak paylarına düşecek değerlerin kendilerine verilmesini talep etme hakkına sahiptirler.
Miras Sebebiyle İstihkak Davasının Tarafları Kimlerdir?
Davacı: Miras sebebiyle istihkak davası yalnızca yasal veya atanmış mirasçılar tarafından açılabilmektedir. Davacı sıfatının tespitinde önemli olan husus TMK’nin 637. maddesi 1. fıkrasında yer alan ‘’…mirasçılıktaki üstün hakkını ileri sürerek..’’ tanımından yola çıkarak sadece lafzi yorum yapıldığında davacılık sıfatının tespiti bakımından uygulamada sorunlar yaşanabilmesidir. Şöyle ki, bu davanın tarafı olmak için ancak bütün mirasçılara üstün konumda hakka sahip olunması aranmaktadır.
Yine terekenin tek bir mirasçısı olması durumda herhangi bir sorun ortaya çıkmadan mirasta istihkak davası açılabilmekte ancak terekenin birden fazla mirasçısı olması durumunda, paylaşım yapılana kadar aralarında miras ortaklığı bulunan kişilerin bu davayı ancak birlikte ya da ortak temsilci aracılığıyla açabilmesi mümkün olmaktadır.
Bir istisna olarak TMK 640/3hükmü uyarınca mirasçılardan her biri bu davanın açılması için mahkemeden ‘’terekeyetemsilcisi atanmasını’’ talep etme hakkına sahiptir.
Mirasçıların, miras ortaklığı devam ettikçe birbirlerine karşı miras sebebiyle istihkak davası açması mümkün değildir.
Vasiyet alacaklıları ile mirasçının alacaklıları ve miras hissesini satın alan 3. Kişilerin ise bu davayı açma hakkı yoktur.
Davalı: Miras sebebiyle istihkak davasında davalı, terekenin tümünü veya tereke mallarının bir kısmını elinde bulunduran kişi olabilir. Davalının zilyetliğinin davacının miras hakkı ile çelişmesi gerekir.
Miras Sebebiyle İstihkak Davasında İspat Yükü Kimdedir?
Miras sebebiyle istihkak davasında iddiayı ileri süren davacı, mirasçılık sıfatını, dava konusu malın terekeye ait olduğunu veya davalının bu mallara zilyet olduğunu ispat etme yükü altındadır.
TMK 638/2 hükmü uyarınca ise davalı, tereke malına haklı bir sebebe dayanarak zilyet bulunuyorsa bunu ispat yükü davalıya geçer. Davalının tereke malını zamanaşımı yoluyla kazandığını ileri sürmesi mümkün değildir.
Miras Sebebiyle İstihkak Davasında Yetkili ve Görevli Mahkeme Hangileridir?
TMK’nın 578. Maddesi uyarınca mirasta istihkak davalarında yetkili mahkeme mirasbırakanın son yerleşim yeri mahkemesi, görevli mahkeme ise Asliye Hukuk Mahkemeleridir.
Miras Sebebiyle İstihkak Davasında Zamanaşımı Sürelerinin Belirlenmesi Nasıldır?
TMK 639. maddesi uyarınca Miras sebebiyle istihkak davasında zamanaşımı süreleri davalının iyiniyetli veya kötüniyetli olmasına göre değişiklik göstermektedir.
Buna göre; Davalı iyiniyetli ise zamanaşımı davacının mirasçı olduğunu ve davalının terekeye zilyet olduğunu öğrenmesinden başlayarak 1 yıl; yasal mirasçıysa her halükarda mirasbırakanın vefatından, atanmış mirasçı ise vasiyetnamenin açıldığı tarihten itibaren 10 yıllık süreler şeklinde düzenlenmiştir.
Davalının kötü niyetli olması halinde ise dava zamanaşımı süresi 20 yıldır. Hukukumuzda genel kabule göre bu 20 yıllık sürenin başlangıcı yasal mirasçılar açısından mirasbırakanın ölüm anı, atanmış mirasçılar için vasiyetnamenin açıldığı tarihtir. Nitekim kötü niyetli zilyede karşı da öğrenme tarihinden başlayarak 1 yıl içinde mirasta istihkak davasının açılması gerekir.
Emsal Yargı Kararları
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi, E. 2013/11310 K. 2014/13057 T. 20.06.2014
Davacı-karşı davalılar vekili, vekiledenlerinin miras bırakanı olan C. Q.’ın 05/04/2011 tarihinde vefat ettiğini,
miras bırakanın, vekiledeni T. Q.’ın resmi nikahlı eşi J., O. Q., L., K. ve P.’ın ise babası olduğunu, mirasbırakan C. Q.’ın davalı Ü. J.’den ise gayri resmi üç çocuğu daha bulunduğunu,
Kadirli 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2011/20 Değişik İş sayılı dosyası ile mirasbırakana ait 12 adet büyükbaş hayvanın tespitini yaptırdıklarını,
davalının hayvanların bakımını yapması nedeniyle zilyet olması dışında hiçbir hakkının bulunmadığını açıklayarak vekiledenlerine miras olarak kalan büyükbaş hayvanların miras payları oranında iadesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı-karşı davacı vekili, vekiledeninin davacıların mirasbırakanı C. Q. ile gayriresmi evli olduğunu, davaya konu büyükbaş hayvanların mülkiyetenin vekiledenine ait olduğunu,
mirasbırakan C. Q.’ın bu hayvanlarda herhangi bir hakkının bulunmadığını açıklayarak öncelikle tespiti yapılan ineklerin mülkiyetinin vekiledenine ait olduğunun tespiti ile vekiledeni adına kayıtlarının yapılmasına,
bu taleplerinin kabul edilmemesi halinde tespit edilen ineklerin yem, bakım giderleri ve bakım ücretinin parasal değerlerinin tespiti ile fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 10.000,00 TL.’nin dava tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte davacılar karşı davalılardan tahsiline; asıl davanın ise reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, davacı karşı davalıların açmış olduğu davanın kabulüne;
Kadirli 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2011/20 Değişik İş sayılı dosyası kapsamında düzenlenen 20/04/2011 tarihli raporda belirtilen ve mirasbırakana ait ahırda bulunan 12 adet ineğin Kadirli Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2011/422 esas, 2011/337 karar sayılı ve 12/04/2011 tarihli mirasçılık belgesindeki hisseleri oranında davacı karşı davalılara ait olduğunun tespitine; davalı karşı davacıdan alınarak davacı karşı davalılara miras hisseleri oranında iadesine;
Davalı karşı davacının açmış olduğu davanın ise reddine karar verilmiştir. Hüküm süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece her ne kadar asıl davadaki uyuşmazlık miras sebebi ile istihkak olarak görülüp buna göre çözümlenmiş ise de; İrs uyuşmazlığı olmayan hallerde miras sebebi ile istihkak davasından söz edilemez.
üBir kimse bir terekenin veya terekeye giren bir malın mirasçı olarak sahibi bulunduğunu ileri sürüp o terekenin veya o terekeye giren bir malın bu terekeyi veya malı elinde bulunduran kimseden kendisine teslimini istediği ve davalı tarafından davacının mirastan doğan hakkına itiraz ettiği hallerde Medenî Kanunun 637. maddesine uygun bir miras sebebiyle istihkak davası söz konusu olabilir.
(Escher, Medenî Kanun Şerhi. Miras sebebiyle istihkak davasına ait bilgiler N. 22; Tuor, Medenî Kanun Şerhi-Miras sebebiyle istihkak davasına ait genel bilgiler N. 23; X. E. X., Miras ve tatbikat 1947 S. 339; Kedim Ergüven, Miras sebebiyle istihkak davası – 1942 8. 33, Özuğur- Miras Hukuku S.697).
Miras sebebi ile istihkak davalarında davacı, mirasçılık sıfatına dayanan bir kimsedir. Davalı ise davacının mirasçılık sıfatına karşı itiraz eden ve terekenin tamamına veya terekeye giren bir malı elinde bulunduran bir kişidir.
Bu bilgiler ışığında somut olaya bakıldığında; davacılar mirasçı olduklarını iddia etmekte, davalı ise davacıların mirasçılık sıfatına itiraz etmemektedir. Bu halde miras sebebi ile istihkak davasından söz edilemez. Eldeki dava; adi istihkak davasıdır.
Mirasçılar birden fazla ise ve mirasbırakan Türk Kanunu Medenisi ve Medeni Kanunun Yürürlük tarihinden sonra ölmüş ise, tereke mirasçılara iştirak halinde (elbirliği halinde) mülkiyet şeklinde intikâl ettiğinden ya tüm mirasçılar birlikte davacı olacak ya da miras ortaklığına TMK’nun 640. maddesi gereğince, temsilci atanması temin edilecek, dava miras ortaklığı temsilcisi tarafından açılabilecektir.
Ancak; elbirliği halinde mülkiyet şeklinde mirasçılara intikâl eden tereke paylaşılmış yasaya uygun paylaşım nedeniyle mal mirasçılardan birine düşmüş, ancak üçüncü şahıs elinde ise, paylaşım sonucu mal kendisine düşen mirasçı bu takdirde malı elinde bulunduran şahsa karşı tek başına adi istihkak davası açabilecektir.
Somut olayda tereke paylaşılmadığına göre mirasbırakanın ölüm tarihinde yürürlükte olan Medenin Kanuna göre tereke mirasçılara iştirak halinde (elbirliği halinde) mülkiyet şeklinde intikâl etmiştir. Bu halde ya tüm mirasçılar birlikte davacı olacak ya da miras ortaklığına TMK’nun 640. maddesi gereğince, temsilci atanması temin edilecek, dava miras ortaklığı temsilcisi tarafından açılabilecektir.
Mahkemece davacı tarafa, tüm mirasçıların davaya katılımlarının sağlanması ya da usulüne uygun muvafakatlerinin alınması ya da miras ortaklığı temsilcisi atanması için dava açmak için süre verilmeden esas hakkında karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
Bunlardan ayrı, mirasbırakanın kayıtlı olduğu kooperatiflerden tespiti yapılan büyükbaş hayvanların tamamının mirasbırakan adına kayıtlı olup olmadığı,
2005 yılında alındıktan bir süre sonra öldüğü taraflarca iddia edilen ineğin yerine sigorta kapsamında mirasbırakana başka inek verilip verilmediği araştırılmadan, hayvanlara ilişkin varsa işlem dosyası ve ilgili evraklar temin edilmeden eksik araştırma ile hüküm verilmesi de doğru olmamıştır.
Mahkemece yukarıdaki hukuki olgular gözardı edilerek eksik araştırma, soruşturma ve yersiz gerekçelerle yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz, davalı vekilinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün 6100 sayılı HMK’nun geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA,
taraflarca HUMK’nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK’nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve 133,65 TL peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine 20.06.20014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi, E. 2022/659 K. 2022/594, T. 10.10.2022
Dava, miras sebebiyle istihkak istemine ilişkindir.
Yasal veya atanmış mirasçı tarafından terekenin tamamını veya bir kısmına el koyan veya hakları eline geçirmiş kişilere karşı istihkak davası açılabilir. Nitekim, TMK’nın 637. maddesi gereğince “Yasal veya atanmış mirasçı terekeyi veya bazı tereke mallarını elinde bulunduran kimseye karşı mirasçılıktaki üstün hakkını ileri sürerek miras sebebiyle istihkak davası açabilir.”
Davacı vekilinin 4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 637. maddesinde düzenlenen
“Yasal veya atanmış mirasçı, terekeyi veya bazı tereke mallarını elinde bulunduran kimseye karşı mirasçılıktaki üstün hakkını ileri sürerek miras sebebiyle istihkak”
talebine dayalı alacak isteminde bulunduğu, yine anılan yasanın 639. maddesinde
“Miras sebebiyle istihkak davası, davacının kendisinin mirasçı olduğunu ve iyiniyetli davalının terekeyi veya tereke malını elinde bulundurduğunu öğrendiği tarihten başlayarak bir yıl ve her hâlde mirasbırakanın ölümünün veya vasiyetnamenin açılmasının üzerinden on yıl geçmekle zamanaşımına uğrar.” hükmünün yer aldığı sabittir.
Miras sebebiyle istihkak davasının konusunu terekede yer alan ayni hakların yanı sıra diğer haklar(Fikri haklar, alacak hakları vs.) da oluşturur. Miras sebebiyle istihkak davası terekenin tamamı için açılabileceği gibi bir bölümü içinde açılabilir.—
(Dava, davalı şirkete ait bir kısım hissenin dava dışı — adına tescil edilmesinin haksız olduğu iddiası ile — adına olan payların iptali ile mirasçılar adına pay defterine kaydı ve davacı mirasçının hissesine tekabül eden kısmının adına tescili istemine ilişkindir.
Taraflar arasında davacının murisinin vasiyetnamesinin varlığı, içeriği ve bu vasiyetnamenin mahkemece açılıp okunduğu konusunda bir uyuşmazlık bulunmamaktadır.
Uyuşmazlık, vasiyetnamenin bir kısmının yerine getiriliş şeklinin haksız ve hukuka aykırı olup olmadığı noktasındadır. Davacı, muris —- mirasçısı olup, miras sebebiyle üstün bir hakkı olduğu iddiası ile iş bu davayı açmıştır.
Tarafların iddia ve savunmaları sunulan deliller kapsamında, işbu davanın miras sebebiyle istihkak davası olduğu ve uyuşmazlığın Medeni Kanundaki hükümler çerçevesinde çözümlenmesi gerektiği açıktır.
— tarihli, 6335 sayılı yasa ile değiştirilen TTK 4. maddesinde, Asliye Ticaret Mahkemesi ile Asliye Hukuk Mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu ve bu durumda göreve ilişkin hükümlerin uygulanması gerektiği belirtilmiştir.
Anılan maddede, tek tek belirtilen davaların, mutlak ticari dava niteliğinde olduğu anlaşılmaktadır. Ayrıca, mutlak ticari davadan başka, nisbi ticari davaların da tanımı yapılmış ve bir davanın nisbi ticari dava olarak kabul edilebilmesi için her iki tarafın tacir olması ve aynı zamanda uyuşmazlığın da her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili bulunması gerektiği kabul edilmektedir.
Davacının iddiası, dava konusu ve sunulan deliller kapsamında uyuşmazlık TTK 4. maddede belirtilen, mutlak ticari davalardan olmadığı gibi, aynı maddede dayanağını bulan nisbi ticari dava niteliğinde de değildir. Her ne kadar işbu davada, şirket hisselerinin bir kısmının davalı
—- adına tescil edilmesinin haksız olduğu iddiası ile bu payların iptali ile davacı adına tescili talep edilmekte ise de, şirket hisselerinin
—adına tescilinin temel nedeninin vasiyetname olduğu ve bu vasiyetnamenin içeriğinin yanlış yorumlanıp tescilin yapıldığının ileri sürüldüğü açık olduğundan Medeni Kanundaki düzenlemeler çerçevesinde yapılacak değerlendirme sonucu uyuşmazlığın çözümlenebileceği anlaşılmakla; işbu davada genel mahkemeler görevlidir.
HMK 114. maddesinde, mahkemenin görevli olması hususu dava şartı olarak belirtilmiş olup, 115. maddesine göre de, dava şartları yargılamanın her aşamasında mahkemece resen dikkate alınır.
Bu nedenle, mahkemece davanın görev yönünden reddi ile görevli Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesi gerektiğinden, davacı vekilinin karar düzeltme itirazının kabulü ile Dairemizin—-gün ve — sayılı onama ilamının kaldırılarak yerel mahkeme kararının bu gerekçe ile davacı yararına bozulmasına karar vermek gerekmiştir. —-
Tüm dosya kapsamı ve yukarıda yer verilen açıklamalar ile güncel İçtihatlar bir arada değerlendirildiğinde; davacının iddiası, dava konusu ve sunulan deliller kapsamında uyuşmazlık TTK 4. maddede belirtilen, mutlak ticari davalardan olmadığı gibi, aynı maddede dayanağını bulan nisbi ticari dava niteliğinde de değildir.
Davacı şirket satışından elde edilen bedelin içerisinde miras payı olduğu iddiası ve bunun davalılardan müşterek ve müteselsilen tahsilini talep etmiş olup bu talep yukarıda da bahsedildiği üzere miras sebebiyle istihkak davasının konusunu teşkil edebilecek haklardan olan terekeye yönelik alacak hakkı niteliği taşımakla şirket tasfiyesinden kaynaklı herhangi bir uyuşmazlık bulunmadığı açıktır.
Bu sebeple dava konusu uyuşmazlığın Medeni Kanundaki düzenlemeler çerçevesinde yapılacak değerlendirme sonucu çözümlenebileceği ve asliye hukuk mahkemelerinin görevli olduğu anlaşılmakla karşı görevsizlikle davanın görev yönünden reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis olunmuştur.
Hüküm; Ayrıntısı ve yasal gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın HMK’nun 114/1-c ve 115/2. Maddesi uyarınca görevsizlik nedeniyle USULDEN REDDİNE,
2-Mahkememizin KARŞI GÖREVSİZLİĞİNE, görevli mahkemenin — olduğuna,
Ancak bu konuda — Mahkemesinin görevsizlik kararı verip kesinleştiği ve mahkememiz ile arasında OLUMSUZ GÖREV UYUŞMAZLIĞI doğduğu dikkate alınarak , işbu kararın İstinaf yoluna başvurulmadan kesinleşmesi halinde MERCİİ TAYİNİ için dosyanın — ilgili dairesine gönderilmesine,
3-HMK’nun 331/2. Maddesi gereğince “Görevsizlik, yetkisizlik veya gönderme kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmesi hâlinde, yargılama giderlerine o mahkeme hükmeder.
Görevsizlik, yetkisizlik veya gönderme kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmemiş ise talep üzerine davanın açıldığı mahkeme dosya üzerinden bu durumu tespit ile davacıyı yargılama giderlerini ödemeye mahkûm edeceği”şeklindeki düzenleme nazara alınarak YARGILAMA GİDERLERİ KONUSUNDA BU AŞAMADA KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
Dair, tarafların yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren — HAFTA içerisinde—- gönderilmek üzere mahkememize veya mahal Asliye Hukuk Mahkemesine sunulacak dilekçe ile İSTİNAF yolu açık olmak üzere tensiben karar verildi.
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi, E. 2019/3156 K. 2019/8389 T. 9.12.2019
Somut olayda da, Türk Medeni Kanununun 639. maddesi uyarınca miras sebebiyle istihkak davasında terekeden doğan alacak istemi öğrenildiği tarihten itibaren 1 yıl içerisinde zamanaşımına uğrar.
Mirasçılar K3 ile K1’in açtıkları miras sebebiyle istihkak davası ile miras paylarına yönelik işlem yapıldığından haberdar oldukları kabul edilerek dava tarihi olan 02.06.2009 tarihi üzerinden değerlendirme yapılmalıdır.
Birleşen davada dava tarihi olan 11.12.2012 tarihi ile asıl davada dava tarihi olan 02.06.2009 tarihleri arasında Türk Medeni Kanununun 639. maddesinde belirtilen 1 yılı aşkın süre geçtiğinden, davalılar vekilinin birleşen davaya yönelik cevap dilekçesinde zamanaşımı itirazının kabulüne karar verilmesi gerekirken,
birleşen davada uygulanması gerekmeyen Türk Medeni Kanununun 571. maddede belirtilen hak düşürücü süre nedeniyle davanın reddine karar verilmesi ve hüküm sonucunun (2.) bendinde birleşen davanın Türk Medeni Kanununun 571. maddesine göre reddine karar verilmiş olması doğru görülmemiş ise de davanın reddi sonucu itibariyle doğru olduğundan HUMK’nun 438/7. maddesi ve 438/son maddesi gereğince hükmün gerekçesinin ve hüküm sonucunun düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine,
(2) numaralı bent uyarınca davalı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile hüküm sonucunun (2.) bendinde yer alan “4721 S.Y. nın” kelimesinden sonra gelen “571 maddesi uyarınca hak düşürücü süre yönünden davanın REDDİNE” ibarelerinin çıkarılarak yerine “639 maddesi uyarınca zamanaşımı süresi geçmiş olduğundan davanın REDDİNE” kelimelerinin yazılmasına ve hükmün gerekçesinin yukarıda DÜZELTİLMİŞ bu şekli ile ONANMASINA,
peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 09.12.2019tarihinde oy birliği ile karar verildi.
Yargıtay 20. Hukuk Dairesi, E. 2015/4797 K. 2015/12142 T. 3.12.2015
Dava, muris … Can’ın miras sözleşmesiyle davacı …’u mirasına dahil etmesi sonucunda muris … Can’dan kalan taşınmazlara yönelik tapu iptali ve tescil, ayrıca haksız kullanım nedeniyle ecrimisil istemine ilişkindir.
… 3. Asliye Hukuk Mahkemesince, “Murise ait ve dava konusu edilen taşınmazlardan 3 tanesinin yargı sınırı dışında …,… … köyü 130 ada 1, 187 ve 875 parsel sayılı taşınmazlara yönelik tapu iptali ve tescil, ayrıca ecrimisil davaları olduğu ve taşınmazın aynına ilişkin davaların HMK’nın 12. maddesi uyarınca taşınmazın bulunduğu yer mahkemesinde görülmesi gerektiği” gerekçesiyle yetkisizlik kararı verilmiştir.
… 2. Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından ise, 6100 sayılı HMK’nın kesin yetkiye ilişkin 11. maddesine göre miras sebebiyle istihkaka ilişkin davalarda murisin son yerleşim yerinin kesin yetkili olduğu, mirasa ilişkin iş bu davada HMK’nın 12. maddesinin uygulama alanı bulamayacağı gerekçesiyle yetkisizlik kararı verilmiştir.
TMK’nın 576. maddesinde “Miras, malvarlığının tamamı için miras bırakanın yerleşim yerinde açılır; mirasbırakanın tasarruflarının iptali veya tenkisi, mirasın paylaştırılması ve miras sebebiyle istihkak davaları bu yerleşim yeri mahkemesinde görülür” hükmü yeralmaktadır.
Somut olayda, muris … Can miras sözleşmesi ile davacı …’u mirasına dahil etmiş olup, bu durumda miras hukuku hükümlerine tâbi bir sözleşme sözkonusudur. Taşınmazlardan bazıları …’de diğerleri ise …’da bulunmakta, taraflar ve muris ise …’de ikamet etmektedir.
Miras sebebiyle istihkaka ilişkin davalar miras bırakanın son yerleşim yerinde açılmalıdır. Bu kesin yetki kuralıdır. O halde, yetkili mahkeme … Asliye Hukuk Mahkemesidir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 sayılı HMK’nın 21 ve 22. maddeleri gereğince … 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE 03/12/2015 gününde oy birliğiyle karar verildi.