- +90 312 911 1168
- info@mdmhukuk.com
- Kızılırmak Mah. 1443. Cad. Ankara 1071 Plaza A Blok No:25/58 06510 Çankaya/ANKARA
Muris-Muvazaası-Nedeniyle-Tapu-İptal-ve-Tescil-Davaları
Makale Başlıkları
Muvazaa kişilerin gerçek iradelerini gizleyerek, gerçek iradelerinin dışında farklı bir görüntüde hukuki tasarruf yapılmasına denir. Muvazaalarda genellikle görünürde ve taraflar arasında gizli olmak üzere iki sözleşme bulunmaktadır. Muris muvazaası ise belirli bir altsoyuna miras bırakmak istemeyen murislerin mirasçılarından mal kaçırmak için kullandıkları bir yöntemdir. Yasal olarak belirli şartlar haricinde bir altsoyu mirasçılıktan çıkarmak mümkün değildir. Belirli şartlar ise kanunda tahdidi olarak gösterilmiştir. Bu sebeple bu şartları sağlamayan ama mirasından da faydalanmasını istemeyen kişiler bu yolu denemektedirler. Muvazaalı işlemlere aslen bağış olan bir işlemin satış veya ölene kadar bakma sözleşmesi gibi gösterilmesi örnek olarak gösterilebilir.
Miras hukuku ile ilgili olan tenkis davası ile muris muvazaasını karıştırmamak gerekmektedir. Tenkis davası yalnızca saklı payı ihlal edilen kişiler tarafından lehine kazandırma işlemi yapılan kişilere karşı açılabilirken muris muvazaası sebebiyle açılan davalarda kişinin saklı payının ihlal edilmesi zorunluluğu yoktur. Ayrıca muris muvazaası nedeniyle açılacak olan davalar yine lehine kazandırma yapılan kişiye karşı açılır.
Bir işlemin muvazaalı olduğunun kabulü için 3 şartın varlığı gerekir. Bu şartlar:
Muvazaalı işlemler kesin hükümsüz işlemlerdir. Diğer bir deyişle herhangi bir sonuç doğurmazlar. Gizli olarak yapılan sözleşmenin geçerliliği ise sözleşmenin şekil şartına uygun olarak yapılıp yapılmadığına göre değişmektedir.
Tapu kayıtları taşınmazların kime ait olduğunu yazan kayıtlardır. Taşınmazın devri ancak tapu dairelerinde olur ve durum tapu kayıtlarına geçirilir. Taşınmaz devrinin şekil ve usul şartlarına uyulmadan yapılmasına yolsuz tescil denilmektedir. Yolsuz tescille edinilen taşınmazların geri alınması için başvurulan yargılamaya tapu iptal ve tescil davası denilir. Kişilerin iradelerinin farklı olmasına karşın devir işleminde farklı olarak göstermeleri de yapılan devir işlemini ve tescil işlemini yolsuz tescil yapar. Bu bağlamda kişilerin muvazaalı olarak yaptıkları devir işlemleri de yolsuz tescile konu olmaktadır. Muris muvazaalarına dayalı tapu iptal ve tescil davalarında en çok karşılaşılan durumlar miras bırakanın bir taşınmazını altsoyuna bırakmamak için aslında bağışlamasına karşın satıyor olarak göstermesi veya taşınmazın ölüme kadar bakma sözleşmesi karşılığında devrediyor olarak göstermesi olarak gösterilebilir.
Tenkis davası yalnızca saklı paylı mirasçıları koruduğu için yalnızca saklı paylı mirasçılar tarafından açılabilirken muris muvazaası nedeniyle tapu iptal ve tescil davaları mirasçıların tamamı tarafından açılabilir. Zira burada korunan saklı pay değildir. Kişiler bu davadan sonra yasal miras paylarını da alabilir. Muvazaalı işlemin ispatı durumu ispatlamaya çalışan kişiye göre farklılık arz etmektedir. Senede bağlı olarak muvazaalı işlem yapılması durumunda, taraflardan biri bu işlemin muvazaalı olduğunu ancak ve ancak yazılı delille ispatlamak zorundadır. İşlem taraflarının yakın akraba olması ispat zorunluluğu açısından istisna teşkil etmez. Nitekim Yüksek Mahkeme (Yargıtay) bir kararında bu durumu “Böyle bir sözleşmenin resmî şekilde yapılması halinde dahi olayın özelliği itibariyle adi yazılı delilin yeterli olacağı öğretide ve kararlılık kazanmış içtihatlarda ortaklaşa kabul edilmiştir. İşte bu görüşten hareketle 5.2.1947 tarih, 20/6 sayılı İçtihatları Birleştirme Kararında taraf muvazaası ve takma ad (nam-ı müstear) davalarında iddianın ancak yazılı delille kanıtlanabileceği kabul edilmiştir.” ifadeleriyle dile getirmiştir. Ancak muvazaalı işlemin üçüncü bir kişi tarafından ispat edilmek istenmesi durumunda yazılı delille ispat şartı bulunmamaktadır. Nitekim bu husus 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 203/d maddesinde üçüncü kişilerin muvazaa iddialarının senetle ispatlanmak zorunda olmadığı hükme bağlanmıştır. Üçüncü kişilerin muvazaa iddialarının istisna olarak senet olmadan ispat edilebileceğinin kanunla düzenlenmesinden de taraf muvazaalarının senetle ispatlanmak zorunda olduğu çıkarımı yapılabilir.
Birçok dava hakkının kullanılması süreye bağlanmıştır. Hakkın süreye bağlanmasının anayasaya aykırı olduğu iddia edilemez. Zira kişilerin süresiz olarak dava tehdidi altında olmaları kabul edilemez bir durumdur. Ve hakkın süresiz olması durumunda üçüncü kişilerin hakkı korunamaz. Ancak temel hak ve özgürlüklerden olan mülkiyet hakkına ilişkin olması sebebiyle zamanaşımına tabi değildir. Yerleşik yüksek mahkeme içtihatları da bu yöndedir. Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 16.11.2021 T., 2021/2569 E., 2021/ 6843 K. Sayılı kararında “…muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı olarak tapu iptal ve tescil istenebileceği gibi, tazminat istenebileceğinde de kuşku yoktur. Davacılar, somut olayda tazminat isteğini tercih etmişlerdir. Öyleyse mahkemece yapılacak iş, miras bırakanın davalıya yapmış olduğu temlikin mirasçılardan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olup olmadığının araştırılması, muvazaa ile illetli olduğunun saptanması halinde zamanaşımı hükümlerine tabi olmayacağı gözetilmek suretiyle bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması doğru değildir…” ifadeleriyle durumu ifade etmiştir. Ancak belirtmekte fayda vardır ki muris muvazaasına dayalı tapu iptal ve tescil davaları ve diğer davaları açabilmenin bir şartı vardır. Bu şart da murisin vefat etmesidir. Muris hayattayken muris muvazaasına dayalı bir dava açılamaz.
Muris muvazaası nedeniyle tapu iptal ve tescil davalarına bakmakla görevli mahkeme asliye hukuk mahkemeleridir. Bu davalar taşınmazın aynına ilişkin olduğu için mahkemelerin yetkisi kesindir. Kesin yetkili bu mahkemeler taşınmazın bulunduğu yer asliye hukuk mahkemeleridir.
Konuyla alakalı ayrıntılı bilgi almak ve danışmak için bizimle iletişime geçebilirsiniz.
MDM Hukuk ve Danışmanlık; Ankara merkezli faaliyet gösteren bir avukatlık bürosudur.
Büromuz; ülke genelinde avukatlık mesleğinin yasal ve etik değerleri çerçevesinde hukukun bir çok alanında yetkin kadrosuyla avukatlık ve danışmanlık hizmeti sunmaktadır.
Bu web sitesi ve içindeki bilgiler, Türkiye Barolar Birliği’nin meslek kurallarına göre ve özellikle reklam yasağına uygun olarak tasarlanmıştır. MDM HUKUK & DANIŞMANLIK web sitesinin tüm bilgi ve materyaller sadece bilgilendirme olup bunların tamamına veya bir kısmına dayanılarak yapılan işlemlere, eylemlere ve bunların sonuçlarına ilişkin hiçbir sorumluluk kabul edilmez. Söz konu bilgilerin aktarılması ile kullanıcılar ve web tarayıcıları ile MDM HUKUK & DANIŞMANLIK arasında bir avukat-müvekkil ilişkisi yaratılması amaçlanmamıştır ve bilgilerin bu kişilerce alınması hiçbir şekilde bu yönde bir ilişki oluşturmayacaktır. Müvekkiller veya okuyucular hiçbir şekilde mevcut duruma ve özelliklerine ilişkin olarak uygun hukuki veya başka herhangi bir profesyonel görüş almadan, MDMHUKUK & DANIŞMANLIK web sitesinde yer alan herhangi bir hususa dayanarak bir eylemde bulunmamalıdır. MDM HUKUK & DANIŞMANLIK, bu web sitesi aracılığıyla ulaşılan üçüncü kişilere ait içeriklerden hiçbir şekilde sorumlu değildir.
MDM Hukuk ve Danışmanlık Tüm Hakları Saklıdır.