Anlaşmalı Boşanma Nasıl Olur Ve Nasıl Gerçekleşir?
Makale Başlıkları
Anlaşmalı Boşanma Nasıl Olur Ve Nasıl Gerçekleşir?
Anlaşmalı boşanma, eşlerin boşanma konusunda anlaştığı ve mahkeme sürecinde anlaşmalı olarak çözüm aradığı bir boşanma türüdür. Anlaşmalı boşanmada, eşler karşılıklı olarak boşanma konusunda anlaşmış olmalı ve anlaşmanın yazılı olarak belgelenmiş olması gereklidir.
Anlaşmalı Boşanma Nedir? Anlaşmalı Boşanma Nasıl Olur?
Eşler arasındaki boşanma davaları anlaşmalı boşanma ve çekişmeli boşanma olmak üzere iki tür gerçekleşmektedir. Bu davalardan anlaşmalı boşanma davası, çekişmeli boşanma davasına kıyasen daha kısa ve pratik bir şekilde sonuçlanan, tarafları daha az etkileyen ve bu nedenle daha çok tercih edilen bir boşanma çeşididir.
Anlaşmalı boşanmanın en önemli özelliği taraflar arasındaki uzlaşıdır. Çocuğun velayetini kimin alacağı, evlilik içerisinde edinilmiş malların nasıl paylaşılacağı, boşanmaya ilişkin tarafların tazminat ya da nafaka taleplerinin olup olmadığı gibi hususlarda uzlaşma içerisinde olduklarını gösterir bir protokolün hazırlanması ve yahut hâkim önünde uzlaşının sağlandığının beyanı ile tutanak altına alınarak imzalanması gerekmektedir.
Anlaşmalı boşanmaya dair protokol ile birlikte eşlerin son altı ay içerisinde birlikte ikamet ettikleri adresin olduğu yerdeki Aile Mahkemesi ya da bulunmaması halinde Aile Mahkemesi sıfatıyla Asliye Hukuk Mahkemesinde dava açılabilmektedir.
Anlaşmalı boşanma ile çekişmeli boşanma davalarında süreç her ne kadar farklı bir şekilde ilerlese de belirtmek gerekir ki her iki boşanma davasında da son duruşmada kurulan hüküm ile eşler arasında gerçekleşen boşanma hukuk dünyasında herhangi bir sonuç yaratmamaktadır. Bu bakımdan boşanma kararının hukuk dünyasında bir sonuç yaratabilmesi için bu boşanma kararının kesinleşmesi gerekmektedir.
Duruşma gününün verilmesinin ve duruşmada tarafların beyanlarını tekrar etmelerinin ardından 15-20 gün içerisinde gerekçeli karar yazılır. Kararın kesinleşmesinden sonra ise Nüfus Müdürlüğü’ne bildirimle boşanma nüfus kayıtlarına yaklaşık bir ay içinde işlenmektedir.
Anlaşmalı Boşanmanın Yasal Dayanağı Nedir?
Anlaşmalı boşanma Türk Medeni Kanunu’nun 166. maddesinin üçüncü fıkrasında düzenlenmiştir.
Kanuna göre anlaşmalı boşanma için kusurun varlığı önemsizdir. Boşanmayı da evlilik birliğinin sarsılması nedenine dayandırmıştır. Önemli olan eşlerin özgür iradeleridir.
Türk kanun koyucusu bu boşanma sebebini ayrı bir isim ve bağımsız bir madde biçiminde düzenlememiş, en az bir yıl devam etmiş olan evlilikte eşlerden birinin açtığı davayı diğerinin kabul etmesi veya her iki eşin beraber boşanma talebinde bulunmasını, evlilik birliğinin temelinden sarsılmış olduğuna bir karine saymıştır.
Anlaşmalı Boşanmanın Şartları Nelerdir?
Evliliğin en az bir 1 yıl sürmüş olması gerekir.
Evliliğin en azından bir yıl sürmüş olması halinde anlaşmalı boşanma yapılabileceği kabul görmüştür.
Yargıtay bu konuda “evlilik en az bir yıl sürmüşse, eşlerin birlikte başvurması ya da bir eşin diğerinin davasını kabul etmesi halinde evlilik birliği temelinden sarsılmış sayılır…” Diyerek bu hüküm vermiştir.
Dava açıldığında 1 yıllık süre dolmamışken yargılama aşamasında dolduğunda dolduğu tarihte tarafların iradeleri aynı yönde ise anlaşmalı boşanmanın dava şartının sonradan tamamlanmış olduğu gözetilerek boşanmaya karar verilebilir. Bu 1 yıllık süre tarafların birbirine uygun evlilik beyanlarını vermeleri ile başlamaktadır.
Eşlerin boşanmak üzere birlikte başvurmaları veya bir eşin açtığı davayı diğerinin kabul etmesi gerekir.
- Anlaşmalı boşanma taraf iradeleri ile kusura bakılmaksızın yapılmaktadır. Oyüzden koşullardan bir tanesi de anlaşmalı boşanma yapılabilmesi için tarafların iradelerinin kesin ve net şekilde belirlenmiş olmasına bağlıdır. İradelerin birleşmesi ile birlikte dava açma veya bir eşin açtığı davaya diğerinin katılması ile iradeler birleşmiş sayılır. Yargılama sırasında da anlaşma yapılabilir.
Hâkimin tarafları bizzat dinlemesi gerekir.
İster eşler birlikte başvurmuş olsun, isterse bir eşin açtığı davanın diğer eş tarafından kabulü ile gerçekleşmiş olsun, anlaşmalı boşanma yolu ile TMK. m.166/III hükmüne göre tarafların boşanma konusundaki yalın kabulleri tek başına hukuki sonuç doğurmaz. Zira hakimin, tarafların iradelerini serbestçe açıklamış oldukları hususunda nesnel verilere dayalı belirtilere inanmış bu konuda vicdani kanaatinin oluşmuş olması gerekir.
Hâkimin anlaşma şartlarını boşanmanın mali sonuçları ile çocukların durumları yönünden uygun bulması gerekmektedir.
Tarafların boşanma sonuçları için bir anlaşma sağlaması gerekir, gerek çocukların velayeti ve kişisel ilk kurma gerekse mal rejimi açısından eşlerin ortak bir paydada buluşması şarttır.
Öncelikle taraflar karşılıklı anlaşmaya varacaklar ardından hakimin onayını alacaklardır.
Hakim anlaşmayı uygun bulursa anlaşmalı boşanma sonucu gerçekleşecektir. Boşanmanın yan sonuçlarını oluşturan velayet, mal rejimi vb. konularda ihtilafsız bir anlaşmanın varlığı halinde hakim durumu takdir ve değerlendirmeye alacak ve çocuğun menfaatine uygun bir karar verecektir. Bu şekilde boşanma kararını hakimin vereceği genel kural olarak korunmaktadır.
Hakimin tarafları bizzat dinlemesi ve anlaşmayı onaya uygun bularak onaylaması kamu düzenine ilişkindir.
Hakim boşanmanın mali sonuçları ile çocukların velayeti konusunda tarafların yapmış oldukları anlaşmayı uygun bulmaması durumunda TMK. m.166/III hükmü ile tarafların ve çocukların menfaatlerini göz önünde tutarak gerekli gördüğü değişiklikleri yapabilir. Fakat hakim tarafından yapılacak olan değişiklikler konusundatekrar tarafların anlaşmalarının sağlanması şarttır.
Anlaşmalı Boşanmaya Konu Olan Anlaşmaların Sonuçları Ve Yan Sonuçları Nelerdir?
Kişisel Duruma İlişkin Sonuçları
Boşanma, netice itibariyle ileriye dönük ve emredici nitelikte sonuç doğuran hukuki bir eylem niteliğindedir. Sonuçlar, ailenin tüm bireylerini etkilediği gibi düzenlemeler de tüm bireylere yönelik olarak yapılmaktadır.
Anlaşmalı boşanmada ise bu sonuçların anlaşma konusu yapılmış olması veya hakimin anlaşmada yer almayan, muğlak veya hukuki uygunluğu bulunmayan hususları takdiri söz konusudur. Boşanma kararının kesinleşmesinin ardından evlilik birliği son bulmaktadır. Bununla birlikte evlilik birliğinin getirdiği kişisel durumlar da sonlanmakta;
- Kişilerin durumları değişmekte,
- Eşler yeniden evlenebilmekte özgür olmakta,
- Mirasçılık vasfı ortadan kalkmış,
- Kadın için bekleme süresi başlamış olmaktadır.
Mali Sonuçları
Türk Hukuku’nda boşanma ile eşler için meydana gelen mali sonuçlar;
- Ölüme bağlı tasarrufların hükümsüzlüğü,
- Mal rejimi tasfiyesi,
- Maddi ve manevi tazminat
- Yoksulluk nafakasına ilişkindir.
Anlaşmalı boşanmanın fer’i sonuçlarından olan mali sonuçlar, anlaşmalı boşanmada boşanma protokolünde karara bağlanmış hususlar olma özelliği taşımaktadırlar. Zira anlaşmalı boşanmada, tarafların boşanmanın mali sonuçlarına ilişkin olarak anlaşmış olmaları, anlaşmalı boşanmanın maddi koşullarındandır. Bununla birlikte boşanan tarafların bu konuda yapmış oldukları anlaşmalarının hakim tarafından onaylanması da yasal bir zorunluluktur.
Çocuklar İle İlgili Sonuçları
Boşanma sonrasında çocuklarla anne-baba arasında kişisel ve mali ilişkiler bir anlaşma ile düzenlenebilir. Eşler arasında bir anlaşma bulunmadığı takdirde, hakim kendiliğinden bu durumu düzenler. Boşanan tarafların velayet konusunda anlaşmaların hakimi bağlamaz. Hakim böyle bir anlaşmaya karşın anlaşmanın tamamen aksine karar verebilir.
Türk Hukukunda boşanmanın çocuklarla ilgili sonuçlarını
- Çocukların velayeti,
- iştirak nafakası,
- Çocuklar ile kişisel ilişkiler
- Çocuklarla ilgili önlemlerin değiştirilmesi şeklinde sonuçları doğmaktadır.
Anlaşmalı boşanma davasında anlaşmalı ayrılığın yeri
Türk Boşanma Hukuku’nda TMK. m.166/III hükmüne dayalı anlaşmalı boşanma davasında eşler anlaşmalı ayrılık talebinde bulunamayacakları gibi, hakim de re’sen ayrılık hükmü tesis edemez.
Anlaşmanın Konusu
TMK. m.166/III hükmü açıkça boşanmanın mali sonuçları ile çocukların velayeti hususunda taraflarca düzenlenecek anlaşmadan bahsetmekle söz konusu anlaşmanın konusunun çerçevesini belirlemiştir.
Anlaşmanın konusunun Borçlar Hukuku’nun genel kuralı ve TBK. m.27gereğince emredici hukuk kurallarına, ahlaka, kamu düzenine, kişilik haklarına aykırı veya konusunun imkansız olmaması gereklidir. Bu düzenlemelere uymayan bir anlaşmanın geçerli olarak kabul edilmesi mümkün değildir. Boşanma kararı taraflar anlaşmış olsalar dahi koşula bağlı olarak verilemeyeceği gibi taraflarca düzenlenmiş anlaşmanın da açık ve net olması gerekmektedir.
Anlaşmalı Boşanmada Nafaka
Anlaşmalı boşanmada, boşanma protokolünde talep edilmese bile iştirak ve yoksulluk nafakası istenebilir. Protokolde yoksulluk nafakasından açıkça feragat edilmişse, bu nafaka daha sonradan istenemeyecektir ancak iştirak nafakası çocuk lehine bir durum olduğundan açıkça feragat edilse bile daha sonradan istenebilecektir.
Anlaşmalı Boşandıktan Sonra Nafaka Davası
Anlaşmalı boşandıktan sonra anlaşmalı boşanma protokolünde açıkça feragat edilen yoksulluk nafakası istenemez. Ancak protokolde iştirak nafakasından feragat edilse bile daha sonra bu nafaka, ayrı bir dava ile istenebilir.
Anlaşmalı Boşanma 2023
Anlaşmalı boşanma TMK 166/3’te düzenlenmiş olup en az 1 yıl süren evliliklerde eşlerin boşanmayla ilgili olan tüm hukuki sonuçlar üzerinde mutabık kalmaları sonucunda açılan bir davadır.
Anlaşmalı Boşanma Davasında Hakim Ne Sorar?
Anlaşmalı boşanma davasında hakim bir çok soru sorabileceği gibi başlıca ortada bir anlaşmalı boşanma protokolü varsa bunun içeriği hakkında sorular, boşanma ve maddi manevi konularda uzlaşıp uzlaşmadıklarına dair sorular sorar.
Anlaşmalı Boşanma Dilekçesi Tek Taraflı Açılabilir Mi?
Anlaşmalı boşanma davasında dava dilekçesinde, boşanmada ortak karar verildiğine ve diğer hukuki konularda uzlaşmaya varıldığına dair hususlar belirtilir ve bunlara dair bir protokol hazırlanır. Davayı hangi eşin açtığı önem teşkil etmemekte olup eşlerden biri açabilir, önemli olan konu eşlerin boşanmanın hukuki sonuçlarında uzlaşmış olmalarıdır.
Anlaşmalı Boşanma Dilekçesi Verildikten Sonra
Anlaşmalı boşanma dilekçesi verildikten sonra taraflara duruşma günü bildirilir ve taraflar duruşmada hazır olurlar. Dilekçe, protokol ve tarafların beyanları açısından bir problem çıkmadığı taktirde genellikle ilk duruşmada hakim boşanmaya karar verir ve kanunda yazılı süre içerisinde de karar kesinleşir.
Anlaşmalı Boşanma İstinaf
Anlaşmalı boşanma davasında karar kesinleşmeden ilgili bölge adliye mahkemesine istinaf başvurusu yapılabilir.
Anlaşmalı Boşanma İtiraz Süresi
Anlaşmalı boşanmada mahkeme gerekçeli kararı yazdıktan sonra taraflara tebliğe çıkarır. Gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde istinaf kanun yoluna başvurma suretiyle karara itiraz edilebilir.
Anlaşmalı Boşanma Sonrası
Anlaşmalı boşanma sonrası mahkeme gerekçeli kararı yazıp taraflara tebliğe çıkarır. Gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren tarafların 2 hafta içerisinde istinaf kanun yoluna başvurma hakları vardır. Bu süre zarfı içerisinde istinaf kanun yoluna başvurulmazsa karar kesinleşir.
Anlaşmalı Boşanmada İstinaf Süresi
Anlaşmalı boşanmada istinaf süresi, mahkeme gerekçeli kararı yazdıktan sonra taraflara tebliğ eder ve bu tebliğiyle süre başlar. Tebliğden itibaren 2 haftalık süre içerisinde taraflar istinaf başvurusunda bulunabilirler.
Anlaşmalı Boşanmada Kadının Hakları
Anlaşmalı boşanmada kadının, velayet, nafaka, tazminat, ziynet eşyalarını talep etme ve mal paylaşımına ilişkin hakları bulunmaktadır.
Anlaşmalı Boşanmada Nafaka Ödenir Mi?
Anlaşmalı boşanmada, tarafların anlaşmalı boşanma protokolünde kararlaştıracakları ve mutabık kalacakları nafakalar ödenir.
Anlaşmalı Boşanmada Sonradan Nafaka Talebi
Anlaşmalı boşanmada sonradan nafaka talebi iştirak ve yoksulluk nafakasına göre değişmektedir. Anlaşmalı boşanma protokolünde açıkça feragat edilen yoksulluk nafakası istenemez ancak protokolde iştirak nafakasından feragat edilse bile daha sonra bu nafaka, ayrı bir dava ile istenebilir.
Anlaşmalı Boşanmada Yoksulluk Nafakası
Anlaşmalı boşanmada yoksulluk nafakası talep edilebilir. Bu nafaka, boşanmadan ötürü yoksulluğa düşecek olan eşe verilir ve kadın erkek ayrımı olmadan kararlaştırılır. Anlaşmalı boşanma protokolünde bu talebin belirtilmesi gerekmekte olup bu talebi yapan kişinin hiçbir gelirinin olmaması şartı aranmaz. Eğer anlaşmalı boşanma protokolünde bu nafakadan açıkça feragat edilirse sonradan talep etme imkanı yoktur.
Anlaşmalı Boşanmadan Feragat
Anlaşmalı boşanmadan feragat, boşanma kararı kesinleşmeden önceki aşamalarda olur. Kanunun belirlediği itiraz süresinde eşlerden biri boşanmadan feragat ederse mahkeme davanın reddine karar verir.
Anlaşmalı Boşanmadan Sonra Nafaka
Anlaşmalı boşanmadan sonra anlaşmalı boşanma protokolünde açıkça feragat edilen yoksulluk nafakası istenemez. Ancak protokolde iştirak nafakasından feragat edilse bile daha sonra bu nafaka, ayrı bir dava ile istenebilir.
Anlaşmalı Boşanmadan Sonra Nafaka Davası Açılır Mı?
Anlaşmalı boşanmadan sonra anlaşmalı boşanma protokolünde açıkça feragat edilen yoksulluk nafakası istenemez. Ancak protokolde iştirak nafakasından feragat edilse bile daha sonra bu nafaka, ayrı bir dava ile istenebilir.
Anlaşmalı Boşanmadan Sonra Yoksulluk Nafakası
Anlaşmalı boşanmadan sonra yoksulluk nafakası talep edilebilir ancak anlaşmalı boşanma protokolünde yoksulluk nafakasından feragat edilmemesi gereklidir. Eğer bu nafakadan anlaşmalı boşanma protokolünde feragat edilirse sonradan talep edilemez.
Anlaşmalı Boşanmadan Sonra Yoksulluk Nafakası Talebi
Anlaşmalı boşanmadan sonra yoksulluk nafakası talebi yapılabilir ancak anlaşmalı boşanma protokolünde yoksulluk nafakasından feragat edilmemesi gereklidir. Eğer bu nafakadan anlaşmalı boşanma protokolünde feragat edilirse sonradan talep edilemez.
Anlaşmalı Boşanmadan Vazgeçme
Anlaşmalı boşanmadan vazgeçme ortada bir anlaşmalı boşanma protokolü varsa bile mümkündür. Eşlerden birisi mahkeme huzurunda boşanmadan vazgeçmek istediğini beyan ederse imzalanan protokol geçersiz olur.
Anlaşmalı Boşanmanın İstinaf Edilmesi
Anlaşmalı boşanmanın istinaf edilmesi mahkeme kararı kesinleşmeden önce ilgili bölge adliye mahkemesine yapılır.
Anlaşmalı Boşanma Protokolü Nedir?
Anlaşmalı boşanmaya karar verilmesi halinde tarafların evlilik birliğinin sona ermesine bağlı tüm taleplerini konu alan bir sözleşmenin mahkemeye sunulması gerekir. Mahkeme boşanma protokolü dediğimiz bu sözleşmeyi kararına ek yaparak tarafların evliliğine son verir.
Anlaşmalı Boşanma (Tek Celsede Boşanma) Nasıl Olur?
Anlaşmalı boşanma davası; dava açılırken taraflarca imza altına alınmış bir protokolün sunulması yoluyla açılabileceği gibi, çekişmeli boşanma sırasında tarafların anlaştıklarını bir protokol ile mahkemeye beyan etmeleri yoluyla da gerçekleşebilir. Hakimin boşanmaya karar verebilmesi için he iki tarafında bizzat duruşmada bulunması gerekir. Her iki tarafın bizzat katılmadığı celsede hakim boşanma kararı vermeyecektir.
Anlaşmalı Boşanma (Tek Celsede Boşanma) Ücreti Ne Kadar?
2022-2023 yılı Türkiye Barolar Birliği Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’ ne göre anlaşmalı boşanma vekalet ücreti 9200 TL’den aşağı olamaz. Avukatın harcadığı emek ve mesaisine göre bahsedilen tutardan az olmamak üzere vekalet ücreti isteme hakkı doğacaktır.
Anlaşmalı Boşanmak İçin Neler Gerekli?
Öncelikle taraflar arasında evliliğin sona ermesine bağlı tüm sonuçları içeren bir “boşanma protokolü” ardından taraflardan biri tarafından açılmış bir anlaşmalı boşanma davası gerekir. Son olarak tarafların bizzat iştirak etmesi ile dava görülerek tek celsede boşanma sağlanacaktır.
Anlaşmalı Boşanma (Tek Celsede Boşanma) Kaç Ay Sürer?
Yetkili mahkemenin dosya yoğunluğuna göre değişmekle birlikte en geç 1 aylık sürede anlaşma boşanma karara bağlanır.
Anlaşmalı Boşanmada (Tek Celsede Boşanma) Kadının Hakları Nelerdir?
- Tazminat Talebi,
- Velayet Hakkı,
- Nafaka Hakkı,
- Koruma ve Uzaklaştırma Talebi,
- Ziynet eşyaları,
- Edinilmiş malların paylaşılması,
- Aile konutunun kendisine tahsis edilmesi taleplerini protokolde kararlaştırabileceği gibi mahkemeden talep edebilecektir.
Anlaşmalı Boşanmada (Tek Celsede Boşanma) Ücreti Kim Öder?
Tarafların duruşmada “yargılama gideri ve vekalet ücreti talebi olmadığını” beyan etmeleri halinde mahkeme tarafından yargılama giderleri ve vekalet ücretine hükmedilmeyecektir. Tarafların avukatlık sözleşmesi gereği ödeyecekleri ücret ayrıca kararlaştırılacaktır.
Anlaşmalı Boşanmada (Tek Celsede Boşanma) Kadın Nafaka Alır Mı?
Protokol ile taraflar kadın eşe yoksulluk nafakası ve müşterek çocuklar için iştirak nafakası ödenmesini, her yıl ÜFE/TÜFE oranında belirlenecek miktarda artırım yapılmasını kararlaştırabilirler. Nafaka konusunu kararlaştırmayarak hâkimin takdirine de bırakabilirler. Bu durumda hâkim tarafından tarafların sosyoekonomik durumları göz önüne alınarak nafaka ödenmesi kararı verilir.
Anlaşmalı Boşanma Dilekçesi ve Protokolü Örneği
Anlaşmalı Boşanma İçin Protokol Örneği
Aşağıda bilgileri yer alan taraflar arasında Türk Medeni Kanunu’ nun 166/3 madde hükümleri gereği açılacak boşanma davasına esas olmak üzere, 15.07.2020 tarihinde aşağıdaki şekilde Anlaşmalı Boşanma Sözleşmesi imzalanmıştır.
- MADDE- TARAFLAR
Ad Soyad(TCKN:……….) (“Kadın Eş”)
ve
Ad Soyad(TCKN:……….) (“Erkek Eş”)
- MADDE- KONU
Taraflar kendi iradeleri ile ve ortak karar ile aşağıdaki şartlarda boşanmayı kabul etmişlerdir.
Taraflardan ………..boşanmak için mahkemeye müracaat edecek ve diğer Taraf TMK 166/3 hükmü gereği duruşmaya katılarak anlaşmalı olarak boşanmayı kabul edecektir.
- MADDE- TAZMİNAT
Taraflar birbirinden maddi ya da manevi tazminat talep etmemektedirler.
- MADDE- MÜŞTEREK ÇOCUKLAR (Ergin Olmayan)
Tarafların 18 yaş altında 2 (iki) adet müşterek çocuğu vardır. 18 yaş altındaki müşterek çocukların bilgileri aşağıdaki şekildedir:
27.09.2007 doğum tarihli ………(TCKN: ………..)
10.10.2009 doğum tarihli ……… (TCKN: …………)
- MADDE- VELAYET
Tarafların 18 yaşından küçük olan yukarıda bilgileri verilen müşterek çocuklarının velayeti hakkında uygulanacak hükümler şu şekildedir;
A- Yukarıda bilgileri verilen müşterek çocukların velayeti ………………….’a verilecektir.
B- Anne …………… velayeti babaya verilen müşterek çocuklar ile aşağıda tarih ve saatleri belirtilen şekilde kişisel ilişki kurabilecektir;
Velayeti erkek eşe ait olan çocuklar, her hafta sonu cuma akşam saat 17.00’den pazar saat 19.00 saatine kadar olmak üzere anneleri ……………. ile geçireceklerdir. Ayrıca bayram ve tatil günlerinin hafta içine denk gelmesi durumunda hafta içinde iki günü anneleri ile geçireceklerdir.
- MADDE- NAFAKA HAKKINDA
A- Tarafların birbirlerinden yoksulluk nafakası talebi yoktur. Taraflar yoksulluk nafakası taleplerinden ileriye yönelik olarak da vazgeçmişlerdir.
B- Velayet sahibi ………….., velayeti almayan taraf olan ……….. tarafından çocukların bakımı, masrafı ve giderleri için herhangi bir iştirak nafakası talebinde bulunmamıştır. ……………., bu husustaki taleplerinden hem bu dosya için hem de ileriye yönelik olarak vazgeçmiştir.
- MADDE- AİLE KONUTU VE MAL PAYLAŞIMI
- Evlilik birliği içinde edinilen konutlardan tapuda ………… üzerine kayıtlı Osmangazi/Keçiören/ANKARA 101 ada, 5 parsel, 24 pafta no.lu kayıtlı konut protokolün imzalanması ile ve boşanma sonrası ………..’a kayıtlı kalacaktır. ………… bu konuttaki, konutun edinilmiş mal olmasına dayanan taleplerinden hem bu sözleşme içinde hem de ileriye yönelik olarak vazgeçmiştir.
- Evlilik birliği içinde edinilen konutlardan tapuda ……….. üzerine kayıtlı Bahçeliever/Çankaya/ANKARA 90 ada, 103 parsel, 28 pafta no.lu kayıtlı konut protokolün imzalanması ile ve boşanma sonrası …………’ a kayıtlı kalacaktır. ………….. bu konuttaki, konutun edinilmiş mal olmasına dayanan taleplerinden hem bu sözleşme içinde hem de ileriye yönelik olarak vazgeçmiştir.
- Ayrıca taraflar; üzerlerine kayıtlı araç, banka hesabı ve her türlü mal ve para hakkında, evlilik birliği içerisinde edinilen mal adı altında, hem bu sözleşme içinde hem de ileriye yönelik hiçbir hak iddia etmeyeceklerini bu sözleşme ile imza altına almaktadırlar.
- MADDE – SOYADI
Kadın eş …………. kızlık soyadı ile birlikte erkek eşin soyadını kullanmaya devam edecektir.
- MADDE
İşbu “protokol” adlı sözleşme tarafımca okunup irademe uygun bulunmuş ve …………………tarihinde karşılıklı imza altına alınmıştır.
İmza İmza
Anlaşmalı Boşanma İçin Dava Dilekçesi Örneği
ANKARA NÖBETÇİ AİLE MAHKEMESİ HAKİMLİĞİNE
DAVACI :
VEKİLİ : Av. Ferhat GEBEŞ
Kızılırmak Mah. 1443. Cad. 1071 Ankara Plaza A Blok No:25/58,
Çankaya/ ANKARA
DAVALI :
DAVA KONUSU : Evlilik birliğinin anlaşmalı olarak sona erdirilmesi talepli dava dilekçesidir.
AÇIKLAMALAR :
Taraflar arasındaki evlilik nüfus kayıtlarından da görüleceği gibi bir yılı doldurmuştur. Tarafların bu evlilikten 18 yaş altında 2 (bir) adet müşterek çocuğu vardır. 18 yaş altı müşterek çocuklara ilişkin bilgiler aşağıda belirtildiği şekildedir:
27.09.2007 doğum tarihli ………… (TCKN: …………)
10.10.2009 doğum tarihli ……………….. (TCKN: …………)
Taraflar arasında yaşanan geçimsizlik, yaşantılarını zora sokacak bir hal alarak had safhaya ulaşmıştır. Bu nedenle evlilik birliğinin sürdürülmesi imkânsız bir hale gelmiştir. Tarafların evliliklerini sürdürmelerinin imkânsız olduğu anlaşıldığından aralarında anlaşarak boşanmaya karar vermişlerdir. Ekte sunulan Anlaşmalı Boşanma Protokolü’nün kabulü ile tarafların boşanmalarına karar verilmesini talep ederiz.
HUKUKİ NEDENLER : TMK 166 ve ilgili yasal mevzuat.
DELİLLER :Nüfus kayıt örneği, anlaşmalı boşanma protokolü, tapu senetleri(protokole ilişkindir.)
SONUÇ VE İSTEM : ukarıda ifade ve arz ettiğimiz hususlar göz önüne alınarak davamızın kabul edilmesini, davalının da boşanma isteğini kabul edeceğinden anlaşmamızın dikkate alınarak TMK 166/3 maddesi uyarınca boşanmamıza, müşterek çocukların velayeti, görüşme düzenleri, nafaka ve diğer konuların ekte sunduğumuz protokole göre düzenlenmesine ve bu protokolün boşanma kararının eki olarak sayılmasına karar verilmesini müvekkil adına arz ve talep ederim.
Davacı Vekili
Av. Ferhat GEBEŞ
YARGI KARARLARI
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2017/1941 E. 2019/475 K. 18.04.2019
“Anlaşmalı boşanma yönünde oluşan karar kesinleşinceye kadar eşlerin bu yöndeki diğer bir ifadeyle gerek boşanmanın mali sonuçlan, gerekse çocukların durumu hususunda kabul edilen düzenlemeleri kapsayan irade beyanından dönmesini engelleyici yasal bir hüküm bulunmamaktadır. Bu halde anlaşmalı boşanma davasının “çekişmeli boşanma” olarak görülmesi gerekir.”
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki belgeler okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 166/3. maddesi uyarınca açılan boşanma istemine ilişkindir.
Davacı; davalı ile 04.06.2004 tarihinde evlendiklerini, aralarında karakter farklılığından dolayı tartışmalar olduğunu, evlilik birliğinin çekilmez hâl aldığını, uzun zamandır ayrı yaşadıklarını, davalının da boşanmayı kabul ettiğini ileri sürerek dava dilekçesine ekli protokol kapsamında TMK’nın 166/3. maddesi gereği boşanmalarına ve protokolün kararın eki sayılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiş, 27.06.2014 tarihli duruşmada alınan imzalı beyanında taleplerini tekrar etmiştir.
Davalı 27.06.2014 tarihli duruşmada alınan imzalı beyanında; boşanmayı istediğini, davacının taleplerini kabul ettiğini beyan etmiştir.
Mahkemece; tarafların boşanma konusunda görüş birliği içinde oldukları, boşanmanın sosyal ve ekonomik sonuçları konusunda anlaşma yaptıkları, yapılan anlaşmanın hukuka uygun olduğu gerekçesiyle TMK’nın 166/3. maddesi uyarınca boşanmalarına, velâyetin anneye verilmesine, baba ile kişisel ilişki tesisine,
çocuk yararına 1.000,00TL tedbir ve iştirak nafakasına, davacı ve müşterek çocuğun Yapı Kredi Yaşam Sigortadaki paket sağlık sigortasında sigorta şirketi tarafından belirlenecek artış farkının davalı tarafça karşılanmasına, müşterek çocuğun toplam 10.000,00TL olan özel okul masrafının artması hâlinde %30’a kadar olan artış oranının davalı baba tarafından karşılanmasına, davacının davalının soyadını kullanma talebinin feragat nedeni ile reddine,
tarafların boşanmadan sonra birbirleri aleyhine mal rejiminin tasfiyesi ve katkı payına yönelik olarak dava açmayacaklarının tespitine, birbirlerinden maddi, manevi tazminat, tedbir, yoksulluk nafakası ve yargılama gideri talep etmediklerinden bu konuda karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Davalı vekilinin temyizi üzerine karar, Özel Dairece yukarıda başlık kısmında açıklanan gerekçelerle oy çokluğuyla bozulmuştur.
Yerel mahkemece; HMK’nın 308. maddesinde davayı kabul beyanının yargılamaya son veren taraf işlemi olarak düzenlendiği ve kabulün mahkemenin muvafakatine bağlı olmadığı, tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri davalarda hüküm doğurduğu, kesin hüküm gibi sonuç doğuran feragat ve kabul beyanının irade bozukluğu hâllerinde iptalinin istenebileceği, somut olayda da davalının kabul sırasında iradesinin fesada uğradığı iddiasında bulunmadığı, bozma kararının da bu doğrultuda olmadığı, aksi durumun davayı uzatmak isteyen davalı tarafından kötüye kullanılabileceği belirterek direnme kararı verilmiştir.
Direnme kararını davalı vekili temyiz etmektedir.
Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık, anlaşmalı olarak açılan boşanma davasında, davalının anlaşma iradesinden dönmesinin mümkün olup olmadığı, burada varılacak sonuca göre anlaşmalı olarak açılan boşanma davasının çekişmeli olarak görülmeye devam edip etmeyeceği noktasında toplanmaktadır.
Öncelikle, ilgili kanun maddesinin incelenmesinde yarar görülmektedir. TMK’nın 166. maddesinin 3. fıkrasında;
“Evlilik en az bir yıl sürmüş ise, eşlerin birlikte başvurması ya da bir eşin diğerinin davasını kabul etmesi halinde, evlilik birliği temelinden sarsılmış sayılır. Bu halde boşanma kararı verilebilmesi için, hâkimin tarafları bizzat dinleyerek iradelerinin serbestçe açıklandığına kanaat getirmesi ve boşanmanın mali sonuçları ile çocukların durumu hususunda taraflarca kabul edilecek düzenlemeyi uygun bulması şarttır.
Hâkim, tarafların ve çocukların menfaatlerini göz önünde tutarak bu anlaşmada gerekli gördüğü değişiklikleri yapabilir. Bu değişikliklerin taraflarca da kabulü halinde boşanmaya hükmolunur. Bu halde tarafların ikrarlarının hâkimi bağlamayacağı hükmü uygulanmaz” düzenlemesi yer almaktadır.
Uygulamada anlaşmalı boşanma adı verilen ve yukarıya alıntılanan fıkra uyarınca boşanma kararı verilebilmesi için ilk koşul; evlilik birliğinin en az bir yıl sürmesidir.
Aksi takdirde hâkim diğer şartları incelemeden boşanma davasını reddetmelidir. İkinci koşul, eşlerin mahkemeye birlikte başvurması veya bir eşin diğerinin açtığı boşanma davasını kabul etmesidir. Burada önemli olan tarafların boşanma iradelerini aynı anda ve duruşmada hâkime beyan etmesidir. Üçüncü koşul, eşlerin iradelerini hâkime bizzat açıklamalarıdır.
Hâkimin eşleri dinleyerek serbest iradelerinin oluşup oluşmadığına karar vermesi gerekir. Madde hükmü, duruşmada tarafların her türlü baskı ve tehditten uzak olarak özgür iradeleri ile beyanda bulunduklarının denetlenmesini amaçladığından hâkimin bu hususta her türlü özeni göstermesi gerekmektedir (Kılıçoğlu A: Aile Hukuku, Ocak 2019, s.113). Son koşul ise; anlaşmalı olarak boşanmak isteyen eşlerin boşanmanın mali sonuçları ile çocukların durumu hususunda da anlaşmış olmaları ve buna ilişkin düzenlemeyi hâkimin onayına sunmaları gerekir. Taraflar bu hususta mahkemeye bir protokol sunabilecekleri gibi, belirtilen tüm bu hususlarda mahkemeye sözlü olarak da beyanda bulunabilirler.
Ancak ikinci durumda sözlü beyanın zapta geçirilmesi ve taraflarca imzalanması gerekir (Akıntürk T: Türk Medeni Hukuku Aile Hukuku, İkinci Cilt, Ocak 2019, s.271). “Boşanmanın mali sonuçları” ile kastedilen maddi ve manevi tazminat ile yoksulluk nafakası talepleridir (TMK m. 174/1-2; m. 175).
“Çocukların durumu” ile kastedilen ise, ortak çocukların velâyetinin kime verileceği, velayet verilmeyen eş ile çocuklar arasında kurulacak kişisel ilişki ve çocuklar için ödenecek iştirak nafakası ile ilgili düzenlemelerdir. Madde metninden anlaşıldığı üzere, boşanma, boşanmanın mali sonuçları ve çocukların durumu hakkındaki düzenlemeler hakkında tarafların serbest iradelerinin uyuşması gerekmekte ise de, aynı zamanda hâkimin bu anlaşmayı onaylaması gerekmektedir. Görüldüğü üzere, taraflar anlaşma konusunda tamamen özgür bırakılmamıştır.
Bu nedenle, hâkim tarafından onaylanmayan anlaşmalar hukuki sonuçlarını doğurmayacağı gibi, tarafların da kendilerine önerilen değişikliği kabul etmesi hâlinde anlaşma geçerli olacak ve boşanma kararı verilebilecektir. Önemle belirtilmelidir ki, taraflarca yapılan ve hâkim tarafından onaylanan anlaşma hükümleri infazda sıkıntı doğurmaması için hüküm fıkrasında aynen yer almalıdır. Anlaşmalı boşanmanın koşulları bu şekilde ana hatlarıyla belirtildikten sonra uyuşmazlığın çözümü bakımından “ikrar” ve “kabul” kavramlarının irdelenmesi gerekmektedir. Bilindiği üzere, 4721 sayılı TMK’da, boşanma davaları için özel yargılama kurallarına yer verilmiştir.
Şöyle ki, 184. maddesinin birinci fıkrasının (1) nolu bendinde hâkimin, boşanma veya ayrılık davasının dayandığı olguların varlığına vicdanen kanaat getirmedikçe, bunları ispatlanmış sayamayacağı ve (3) numaralı bendinde ise tarafların bu konudaki her türlü ikrarlarının hâkimi bağlamayacağı belirtilmiştir.
İkrar, bir tarafın, diğer tarafın ileri sürdüğü vakıanın doğru olduğunu bildirmesidir. İkrarın konusu ancak karşı tarafın ileri sürdüğü vakıalar olabilir.
İkrar, tek tek vakıalar hakkında olup, talep sonucuna ilişkin değildir. Bir tarafın talep sonucunun diğer tarafça kabul edilmesi, davayı sona erdiren bir taraf işlemi olup davayı (kabul) ismini alır. Kabulde, karşı tarafın ileri sürdüğü vakıalara değil, onlardan çıkardığı talep sonucuna rıza gösterilmektedir (Kuru, B./Arslan, R./ Yılmaz, E.: Medeni Usul Hukuku Ders Kitabı, Ankara 2013, s.366).
Kural olarak, boşanma davalarında hâkim ikrarla bağlı olmadığı gibi kabulle de bağlı değildir. Bu durum, Türk Medeni Kanunu’nda “irade ilkesine” dayanan bir boşanma sisteminin olmayışından kaynaklanır. Çünkü irade ilkesine göre tarafların karşılıklı rızaları boşanma kararı verilmesi için yeterlidir. TMK’da ise kusur ilkesi, irade ilkesi ve evlilik birliğinin sarsılması ilkeleri gibi tek tipten oluşmayan karma bir sisteme yer verildiği görülmektedir (Gençcan, Ö.U: Boşanma Tazminat ve Nafaka Hukuku, Ankara 2017, s.118).
Uyuşmazlığın temelini teşkil eden anlaşmalı boşanma davaları kısmen irade ilkesinin uygulandığı davalardır. Bu durum, maddede yer alan “Bu halde tarafların ikrarlarının hâkimi bağlamayacağı hükmü uygulanmaz” cümlesinden de anlaşılmaktadır.
Evlilik birliğinin kurulması sırasında karşılıklı iradelerine önem verilen tarafların boşanma konusunda da istek ve beyanlarının dikkate alınması anlaşmalı boşanmanın gereğidir. Ne var ki, TMK’nın 166/3. maddesinde sayılan diğer koşulların hepsinin gerçekleşmediği bir durumda davalının boşanma davasını kabul etmesinin hiçbir anlamı yoktur.
Bu nedenledir ki, TMK’nın 166/3. maddesi uyarınca davanın kabulü, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 308. maddesinde düzenlenen “kabul” kavramından ayrılmaktadır.
HMK’nın 308. maddesi uyarınca davayı kabul, davalının mahkemeye yönelik olarak yapacağı tek taraflı bir irade beyanı ile olmakta ve dava konusu uyuşmazlık esastan sona ermektedir. Kabulün geçerliliği davacı veya mahkemenin kabulüne bağlı değildir.
Oysa anlaşmalı boşanma davalarında kabul, tek başına davayı sona erdirmediği gibi, TMK 166. maddenin 3. fıkrası; hâkimin boşanma isteğinin serbest iradeye dayanıp dayanmadığını saptamasını ve boşanmanın mali sonuçları ile çocukların durumu hakkında düzenlemeleri uygun bulmasını ve uygun bulmadığı takdirde bu düzenlemelere açık müdahalesini aramaktadır. Öte yandan, usul hukuku anlamında kabul, kesin hükmün sonuçlarını doğurur ve ancak irade bozukluğu hâllerinde kabulün iptali istenebilir (HMK m.311).
Diğer bir anlatımla davalı irade fesadı hâlleri dışında kabulden dönemez. Yukarıda belirtildiği üzere anlaşmalı boşanma davalarında ise “kabulün” doğurduğu tek sonuç evlilik birliğinin sarsıldığı olgusunun ispatlandığıdır, diğer bir anlatımla mahkemece bu yönde bir araştırma yapılmasına gerek yoktur ancak “yalın kabul” boşanma kararı vermeye yetmemektedir. Bu nedenle, TMK’nın 166/3. maddelerinin uygulandığı bir davada davanın kabulü şekli ve maddi hukuk anlamında hükmün kesinleşmesi sonucunu doğurmadığından hükmün kesinleşmesine kadar davalının kabul beyanından dönmesi mümkündür.
Çünkü bu durumda anlaşmalı boşanma koşullarının gerçekleştiğinden söz edilemez (Özdemir, N: Türk Hukukunda Anlaşmalı Boşanma, Doktora Tezi, s.176-177; Gençcan, s.780). Taraflardan birinin anlaşmadan dönme iradesi davanın samimi bir iradenin mahsulü olmadığına, hâkimin anlaşmalı boşanma şartlarının oluşup oluşmadığı konusunda gerekli her türlü araştırmayı yapmadığına işaret eder. Esasen yapılan bu değerlendirmeler, Türk toplumunun temeli olan ve eşler arasında eşitliğe dayanan aile kurumunun, 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 41. maddesi ile özel olarak güvence altına alınmasından kaynaklanmaktadır.
Devlet ailenin korunması için gerekli her türlü tedbiri alır ve boşanma davalarının toplumu ilgilendiren yapısı nedeniyle de üzerine düşen yükümlülükleri mahkemeler/hâkimler vasıtasıyla yerine getirir. Bu nedenle, TMK’nın 166/3. maddesine dayalı davalarda da hâkim, bir yandan tarafların ikrarı ile bağlıyken, aynı zamanda bir denetim yetkisine sahiptir. Buradan hareketle, genel hükümlere dayalı bir alacak davasında olduğu gibi davayı sona erdiren “kabul” beyanının, toplumun temeli olan aile kurumu için de boşanma kararı verme zorunluluğu getirdiği ve tarafların da kararın kesinleşmediği sürece bu kabul beyanlarıyla bağlı olduğu söylenemeyecektir.
Diğer yandan anlaşmalı boşanma davasında feragat hakkı bulunan davacıya bir nevi anlaşmayı bozma hakkı verilirken anlaşmanın diğer tarafı olan eşin bu anlaşmayla sonuna kadar bağlı olması silahların eşitliği ilkesine de aykırılık teşkil ettiğinden anlaşmayı bozma hakkının davalıya da verilmesi gerekmektedir.
Bu açıklamalar karşısında somut olay değerlendirildiğinde; tarafların 04.06.2004 tarihinde evlendiği, bu evlilikten 12.03.2007 doğumlu müşterek çocuklarının bulunduğu, davacı kadının anlaşmalı boşanma isteğiyle mahkemeye başvurduğu ve dilekçe ekinde iki tarafın imzaladığı 23.06.2014 tarihli protokolde boşanma, boşanmanın mali sonuçları ve çocukların durumu hakkında düzenlemelerin yer aldığı, 27.06.2014 tarihli duruşmada tarafların protokol içeriğine göre boşanmak istediklerini bildirdikleri ve bu beyanlarını imzaladıkları, mahkemece de TMK 166/3. maddesi uyarınca anlaşmalı olarak boşanma kararı verdiği görülmektedir.
Davalı ise aralarındaki protokol şartları ve boşanmaya sebep olan hadiselerin farklılığı sebebiyle anlaşamadıklarını, anlaşmalı boşanmanın irade fesadı hâllerinin varlığı altında gerçekleştiğini, davadan feragat ettiğini beyanla hükmü süresinde temyiz etmiştir. Anlaşmanın diğer tarafı olan eşin hüküm kesinleşinceye kadar anlaşma iradesinden dönmesini engelleyici yasal bir hüküm bulunmadığından, taraflara iddia ve savunmalarını bildirmesi ve delillerini sunması için imkân verilerek davaya “çekişmeli boşanma” (TMK m. 166/1-2) olarak davaya devam edilmesi gerekir.
Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında, tarafların somut uyuşmazlıkta yaptıkları protokolü kabul ettiklerini mahkeme huzurunda özgür iradeleri ile beyan ettikleri, bu beyanlarını imzaladıkları, mahkemece de bu protokolün uygun görüldüğü ve anlaşmalı boşanmaya karar verildiği, anlaşmalı boşanma kararından sonra hangi gerekçeyle olursa olsun taraflardan birinin bu beyanından dönmesi hâlinde davanın çekişmeli boşanmaya döneceğine ilişkin görüşün yasal dayanağının bulunmadığı;
TMK’nın 166/3. maddesi gereğince anlaşmalı boşanma kararı verildikten sonra tarafların ancak irade fesadı hâllerinin varlığı iddiasıyla kararın bozulmasını isteyebileceği, bu durumda da öncelikle hadise şeklinde irade fesadı olup olmadığı tespit edilerek anlaşmalı boşanma şartlarının oluşup olmadığının belirlenmesi, irade fesadının varlığının kanıtlanması hâlinde davanın çekişmeli olarak görülüp hükmün bu değişik gerekçe ile bozulması gerektiği yönünde görüş bildirilmiş ise de bu görüş yukarıda açıklanan sebeplerle Kurul çoğunluğunca benimsenmemiştir.
Bu nedenle Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulması gerekirken önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırı olup direnme kararı bozulmalıdır.
Sonuç
Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerle dolayı 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununa eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429. Maddesi gereğince BOZULMASINA, istek hâlinde temyiz peşin harcının yatırana iadesine, aynı Kanunun 440. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren on beş gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 18.04.2019 tarihinde yapılan ikinci görüşmede oy çokluğuyla karar verildi.