Sosyal Yardım Sandıkları ve OYAK’ın Mallarının Tasfiyesi
Makale Başlıkları
Sosyal Yardım Sandıkları ve OYAK’ın Mallarının Tasfiyesi
Sosyal yardım sandıkları, sosyal güvenlik kurumları ve OYAK, üyelerinin güvencesi için önemli varlıklara sahiptir. Bu varlıkların tasfiyesi, yasal çerçevelere uygun olarak dikkatle yönetilmelidir. Tasfiye süreçleri, üyelerin haklarını korumak amacıyla şeffaf ve adil bir şekilde yürütülmelidir.
Edinilmiş Mal Rejimi Nedir?
Türk Medeni Kanunu içerisinde dört farklı mal rejimi düzenlenmiştir. Bu mal rejimleri; edinilmiş mallara katılma rejimi , mal ayrılığı rejimi , paylaşmalı mal ayrılığı rejimi ve mal ortaklığı rejimleridir.
Eşlerin, TMK. madde 202/II hükmü gereği iradi olarak kanunda belirlenen mal rejimi türlerinden birini seçebilme yetkisi vardır. Eğer eşler mal rejimi konusunda bir seçim yapmazlarsa , TMK madde 202/I gereğii yasal mal rejimi olarak edinilmiş mallara katılma rejimi kabul edilmiş sayılır.
Edinilmiş mallara katılma rejimi ise, eşlerin evlilik birliği içerisinde eşlerin edindikleri mallara diğer eşin ortak olmasıdır.
Kanun gereği veya sözleşmeyle kişisel mal olarak kabul edilen mallar dışında, eşlerin mal rejimi süresince elde ettikleri bütün mallar edinilmiş mal olarak kabul edilmiş ve mal rejimi sona erdiğinde paylaşıma tabi tutulmuştur. Eşlerin kişisel malları ise, paylaşım dışıdır.
Ancak edinilmiş mallarının paylaşımı, malların mülkiyetinin (veya mallar üzerinde sınırlı bir aynî hakkın) talep edilebileceği aynî bir paylaşım olmayıp; eşlerden her birine (eş ölmüşse mirasçılarına), diğerinin edinilmiş mallarının değeri üzerinden bir alacak hakkı tanınması şeklinde, nakdi (parasal) bir paylaşımdır.
Edinilmiş Malların Kapsamı Nedir?
TMK 219’da edinilmiş mal sayılan kazanımlar şunlardır;
-Eşin çalışmasının karşılığı olan edimler,
-Sosyal güvenlik veya sosyal yardım kurumu ve kuruluşların veya personele yardım amacı ile kurulan sandık ve benzerlerinin yaptıkları ödemeler,
-Çalışma gücünün kaybı nedeniyle ödenen tazminatlar,
-Kişisel Malların gelirleri,
-Edinilmiş malların yerine geçen değerler
Sosyal güvenlik veya sosyal yardım kurumu ve kuruluşların veya personele yardım amacı ile kurulan sandık ve benzerlerinin yaptıkları ödemeler nedir?
Sosyal güvenlik veya sosyal yardım kurum ve kuruluşlarının veya personele yardım amacı ile kurulan sandık ve benzerlerinin yaşlılık, hastalık, sakatlık veya benzeri nedenlerle eşe yaptığı ödemeleri edinilmiş mal olarak sınıflandırmıştır.
Ülkemizde sosyal güvenlik kurumları, Emekli Sandığı, Sosyal Sigortalar Kurumu ve Bağ Kur’du. Bu üç kurum, 16.05.2006 tarihinde kabul edilen 5502 sayılı Kanunla “Sosyal Güvenlik Kurumu” adıyla aynı çatı altında birleştirilmiştir.
Bunun haricinde, bazı işyerleri tarafından personeline, ek sosyal güvence sağlamak veya yardım amacıyla kurulmuş bulunan “personele yardım sandıkları” bulunmaktadır. Ordu yardımlaşma kurumu (Oyak) ve bazı bankaların yardım sandıkları bunlardan bazılarıdır. Bu kurum ya da sandıkların yaptığı ödemeler genellikle;
yaşlılık, kaza, hastalık veya ölüm ya da bunlara benzer nedenlerle, çalışma gücünün tamamen kaybedilmesi veya azalması nedeniyle yapılır ve buna bağlı olarak gelir elde edememe riskini karşılamaya yöneliktir.
Ayrıca sosyal güvelik kurumları tarafından, hastalık durumunda, sağlık hizmeti verilmesi veya tedavi masraflarının karşılanması da söz konusudur. Bu tür ödemlere hak kazanmak veya sağlık hizmetlerinden faydalanmak için, genellikle belli bir süre prim ödemiş olmak (ve bazı ödemeler için belli bir yaşa gelmiş olmak) gerekir.
Ancak prim karşılığı olmaksızın, yardım niteliğinde yapılan ayni edimler veya nakdi ödemeler de bulunmaktadır.
Sosyal güvenlik kurumları tarafından yapılan kamusal karakterli kazanımların edinilmiş mal kapsamında kabul edilmesinin sebebi nedir?
Kazanımların bir emek karşılığında gerçekleşmiş olmasıdır. İlgili prim kesintileri mal rejiminin devamı süresince genel olarak edinilmiş mallardan (ücret/maaş) karşılanmaktadır. Ancak prim-kazanım arasında bir karşı-edim ilişkisi bulunduğunu söylemek yerinde değildir.
Tarafa, prim kesintileri karşılığında toplu ödeme yapılmasının amacı kişinin aktif çalışma dönemi içerisinde iş gücünde azalma yaşaması veya emeklilik nedeniyle pasif döneme geçmesidir.
Bununla birlikte sosyal yardım kurumları tarafından yapılan yardımlar (gıda, yakacak, barınma vs.) bir emek karşılığında verilmemektedir. Yapılan yardımlar ivazsız niteliktedir.
Sosyal sigorta kazanımların kişisel mal sayılarak hesaplandığı haller nelerdir ve nasıl hesaplanır?
MK. m. 219 hükmünde edinilmiş mal statüsü içerisinde değerlendirilen sosyal sigorta kazanımlarının TMK. m. 228/II hükmünde ” eşlerden birine sosyal güvenlik veya sosyal yardım kurumlarınca yapılmış olan toptan ödemeler veya iş gücünün kaybı dolayısıyla ödenmiş olan tazminat;
toptan ödeme veya tazminat yerine ilgili sosyal güvenlik veya sosyal yardım kurumunca uygulanan usule göre ömür boyunca irat bağlanmış olsaydı, mal rejiminin sona erdiği tarihte bundan sonraki döneme ait iradın peşin sermayeye çevrilmiş değeri ne olacak idiyse, tasfiyede o miktarda kişisel mal olarak hesaba katılır.” Denilerek kişisel mal görünümü ele alınmıştır.
Sosyal sigorta kurumlarınca yapılmış toptan ödemelerin ömür boyunca irat bağlanmış olsaydı, mal rejiminin olan evli erkek, 40 yaşında 100.000 TL emekli ikramiyesini toptan almışsa aldığı ödeme TRH-2010’a göre yaklaşık 40 yıllık bakiye yaşamına ilişkindir. Bununla birlikte dava açıldığı tarihte TRH-2010 bakiye yaşam tablosuna göre yaklaşık 28 yıllık ömrü bulunmaktadır;
100.000 TL toptan ödeme 40×12= 480 aya dairdir.
Bu durumda aylık miktar yaklaşık 208 TL’dir. Mal rejiminin sona erdiği tarihten farazi ölüm tarihine kadar olan zaman aralığı 28×12= 336 aya ilişkindir.
Bu nedenle 336 x 208 = yaklaşık 70 bin TL, kişisel mal olarak değerlendirilir. Kalan 30 bin TL’lik kısım ise tasfiyeye tabidir. Bu durumda taraflar tasfiye sonucunda 15’er bin TL alacaktır.
Edinilmiş mallara katılma rejiminde sosyal güvenlik kurumu tarafından yapılan emeklilik ikramiyesi vb kazanımların evlilik tarihi ile bağlantısı nedir?
Mal rejiminin tasfiyesinde tarafların evlilik tarihi önem taşımaktadır. Yapılacak hesaplamalar üç farklı senaryo çerçevesinde değerlendirilmelidir. Birinci seneryo 1 ocak 2002 tarihinde yürürlüğe giren 4721 sayılı TMK öncesinde evlenme ve evliliğin sona ermesidir.
1 ocak 2002 öncesinde 743 sayılı eMK yürürlükte bulunmaktaydı ve eMK m. 170 hükmü eşler arasında mal ayrılığı rejimini kabul etmekteydi.
Ancak eMK. içerisinde mal ayrılığı rejiminin tasfiyesine ilişkin açık bir düzenleme bulunmamaktadır.Bu nedenle tasfiyeye ilişkin kuralların 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun genel hükümleri çerçevesinde uygulanması gereklidir.
Mal ayrılığı rejiminin bulunması nedeniyle eşlere sosyal sigortalar kurumu bağ-kur veya emekli sandığı tarafından yapılan emeklilik ikramiyesi vb. kazanımların edinilmiş mal olarak kabulü mümkün değildir. Yapılan ödemeler, taraflar arasında herhangi bir paylaşıma tabi tutulmaksızın doğrudan şahsi malvarlığı değerleri içerisinde bulunur.
İkinci senaryo eşlerin evlilik tarihinin eMK.’nın yürürlükte bulunduğu dönem içerisinde gerçekleşmesi, evliliğin son bulması tarihinin ise 4721 sayılı TMK’nın yürürlüğe girmesinden sonra vuku bulmasıdır. Bu durumda tasfiyeye ilişkin ikili bir ayrımın yapılmalıdır.
4722 sayılı Türk Medenî Kanununun Yürürlüğü Ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun m. 10 hükmü, eşler arasındaki kanuni mal rejiminin TMK.’nın yürürlük tarihinden sonraki dönem açısından edinilmiş mallara katılma rejimine dönüştüğünü ifade etmektedir.
Bu durumda yapılacak hesaplamalar, 01/01/2002 öncesi ve sonrasına denk geldiği miktar bakımından ayrıca değerlendirilmelidir.
Emeklilik ikramiyesi vb. kazanımlar, değerlendirme sonucunda 01/01/2002 tarihi öncesine denk gelen kısım bakımından eMK. m. 170 hükmü gereğince tarafın kişisel malı olarak kabul edilir ve katılma alacağı oluşturmaz.01/01/2002 tarihi ve sonrası döneme ilişkin olarak ise kazanımlar TMK. m. 219 hükmü gereğince kural olarak edinilmiş mal olarak kabul edilir ve katılma alacağı oluşturur.
Üçüncü senaryo evliliğin başlangıç ve sona erme tarihlerinin TMK.’nın yürürlüğe girmesinden sonra gerçekleştiği durumdur. Bu durumda birinci senaryoya benzer bir şekilde, yapılacak hesaplamalar 01/01/2002 öncesi ve sonrasına ilişkin ayrıma tabi tutulmaz. Tarafa ödenmiş olan bedel TMK. m. 219 gereğince kural olarak edinilmiş mal niteliğini haizdir.
Tasfiye ve katılma alacağının tespiti, edinilmiş malların paylaşımına ilişkin kurallar çerçevesinde ve özellikle TMK. m. 228 hükmüne göre değerlendirilir.
Emsal Kararlar
“TMK’nin 219. maddesinde sosyal güvenlik veya sosyal yardım kurum ve kuruluşlarının veya personele yardım amacı ile kurulan sandık ve benzerlerinin yaptığı ödemelerin edinilmiş mallar kapsamında değerlendirileceği açıklanmış ise de;
sosyal güvenlik ve sosyal yardım kurumlarının ödemeleri mal rejimi devam ederken toptan yapılmış ise aynı Kanunun 228/son maddesindeki “…toptan ödeme veya tazminat yerine ilgili sosyal güvenlik ve sosyal yardım kurumunca uygulanan usule göre ömür boyunca irat bağlanmış olsaydı, mal rejiminin sona erdiği tarihte bundan sonraki döneme ait iradın peşin sermayaye çevrilmiş değeri ne olacak idiyse;
tasfiyede o miktarda kişisel mal olarak hesaba katılır” şeklindeki düzenleme de göz önüne alınarak yapılan toplu ödemenin edinilmiş mal ve kişisel mal kısımlarının ayrı ayrı hesaplanması;
hesaplama yapılırken mal rejiminin sona erdiği tarihten sonraki döneme ait iradın peşin sermayeye çevrilmiş değerinin belirlenmesi ve bu miktarın kişisel mal olarak kabul edilmesi gerekmektedir.” Y 8. HD, E.2016/20268, K. 2019/1114, T. 7.02.2019
“Alınan emekli ikramiyesi edinilmiş mallardandır. Dava konusu araçta edinilmiş malla ( emekli ikramiyesi ile ) alınmıştır. Mahkemece;
kocaya sosyal yardım kurumunca uygulanan usule göre ömür boyunca irat bağlanmış olsaydı, mal rejiminin sona erdiği tarihte ( boşanmanın dava tarihinde TMK. 225.md. ) bundan sonraki döneme ait iradın peşin sermayeye çevrilmiş değerinin hesaplanması;
aracın ise edinilmiş mallardan kabul edilmesi, tasfiye hesabının bu esaslar çerçevesinde değerlendirilmesi;
gerektiğinde bilirkişiden de görüş alınması ve sonucu uyarınca karar verilmesi gerekir. ( TMK.m.228/2 ) Bu husus üzerinde durulmadan yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsizdir.”
Y. 2. HD. E. 2006 / 6845, K. 2006 / 14701 T. 1.11.2006, E.T. 26.10.2022
Katkı payı alacağı; 01.01.2002 tarihinden önce 743 Sayılı Türk Kanunu Medenisi’nin (TKM) yürürlükte olduğu dönemde, eşler arasında yasal mal ayrılığı rejimi geçerliydi (TKM mad.170).
TKM’de, mal rejiminin tasfiyesine ilişkin düzenleme mevcut olmadığından, eşlerin bu dönemde edindikleri mal varlığının tasfiyesine ilişkin uyuşmazlık;
aynı kanunun 5.maddesi yollamasıyla Borçlar Kanunu’nun genel hükümleri göz önünde bulundurularak “katkı payı alacağı” hesaplama yöntemi kurallarına göre çözüme kavuşturulmalıdır.
Zira Borçlar Kanunu, Medeni Kanun’un tamamlayıcısı olarak kabul edilmiştir (EBK mad.544, TBK mad.646).”Adana BAM 2. HD., E. 2019/170, K. 2020/2013, T. 23.12.2020, E.T.19.10.2022
“…eşler, 23.02.1980 tarihinde evlenmiş, 31.08.2010 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün kesinleşmesiyle boşanmışlardır. Mal rejimi boşanma davasının açıldığı tarih itibarıyla sona ermiştir (TMK mad.225/son). Sözleşmeyle başka mal rejiminin seçildiği ileri sürülmediğinden;
evlilik tarihinden 4721 Sayılı TMK’nin yürürlüğe girdiği 01.01.2002 tarihine kadar mal ayrılığı (743 Sayılı TKM mad.170), bu tarihten mal rejiminin sona erdiği tarihe kadar ise, edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir… emeklilik ikramiyesinin davacının çalışmaya başladığı 04.09.1990 tarihinden 01.01.2002 tarihine kadar ki zaman dilimine isabet eden bölümü;
davacının kişisel malı olarak, 01.01.2002 tarihi ile emekli olduğu tarihe kadar olan zaman dilimine isabet eden bölümü ise edinilmiş mal kabul edilerek…” Yargıtay 8. HD., E. 2017/17305, K. 2019/2838, T. 18.03.2019, E.T. 19.10.2022
“Değer artış payı ve artık değere katılma alacağı miktarları hesaplanırken, mal rejiminin sona erdiği sırada mevcut olan malın, bu tarihteki durumuna göre, ancak tasfiye tarihindeki sürüm (rayiç) değeri esas alınır (TMK mad.227/1, 228/1, 232 ve 235/1). Yargıtay uygulamalarına göre, tasfiye tarihi karar tarihidir…..Emeklilik ikramiyesinin tasfiyeye konu edilmesi için mal rejiminin sona erdiği sırada mevcut olması (TMK mad.235/1) ya da bu para kullanılarak başka bir mal varlığına sahip olunmalıdır.
Söz konusu gelir, kullanılarak satın alınan mal varlıkların tasfiyesinde de aynı kurallar geçerli olacaktır….” Yargıtay 8. HD., E. 2017/17305, K. 2019/2838, T. 18.03.2019, E.T. 19.10.2022
Davacı … vekili, ziynet eşyaları ve evlilik birliği içinde davalının aldığı emekli ikramiyesi ile OYAK’taki emeklilik yardımı ile davalıya verdiği 15.000 mark nedeni ile 35.000,00 TL alacağın tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili 17.11.2015 tarihli dilekçesi ile talep miktarını toplam 80.000,00 TL’ye yükseltmiştir. Davalı … vekili, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne emekli sandığı ve OYAK’taki birikimler nedeni ile 289,36 TL, ziynetler nedeni ile 13.959,00 TL, davalıya verilen borç para nedeni ile 11.041,00 TL alacağın tahsiline, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
Hüküm, davacı vekili tarafından emekli ikramiyesi ve OYAK’taki birikimler yönünden temyiz edilmiştir. 1. Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamından;
dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına ve mevcut deliller mahkemece takdir edilerek karar verildiğine, takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına göre, davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. Davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelemesine gelince; Maddi olayları ileri sürmek taraflara, hukuki nitelendirme yapmak ve uygulanacak kanun maddelerini belirlemek hakime aittir (6100 Sayılı HMK mad.33).
İddianın ileri sürülüş şekline göre dava, kişisel ve ziynet alacağı, artık değere katılma alacağı isteğine ilişkindir. 4721 Sayılı TMK’nin “Edinilmiş Mallar” başlıklı 219. maddesinin 2. fıkrasında, sosyal güvenlik veya sosyal yardım kurum ve kuruluşlarının veya personele yardım amacı ile kurulan sandık ve benzerlerinin yaptığı ödemelerin edinilmiş mal grubundan sayıldığı belirtilmiştir.
Aynı Kanun’un 228/2. maddesinde ise, eşlerden birine sosyal güvenlik veya sosyal yardım kurumlarınca yapılmış olan toptan ödemeler veya iş gücünün kaybı dolayısıyla ödenmiş olan tazminat, toptan ödeme veya tazminat yerine ilgili sosyal güvenlik veya sosyal yardım kurumunca uygulanan usule göre ömür boyunca irat bağlanmış olsaydı, mal rejiminin sona erdiği tarihte bundan sonraki döneme ait iradın peşin sermayeye çevrilmiş değeri ne olacak idiyse, tasfiyede o miktarın kişisel mal olarak hesaba katılacağı hükmüne yer verilmiştir.
Mal rejiminin devamı sırasında, emeklilik ikramiyesinin toptan ödenmesi durumunda; öncelikle ödeme tarihi itibarıyla ülkemize özgü ve güncel verileri içeren TRH 2010 tablosundan yararlanılarak, emekli olan eşin ortalama bakiye yaşam süresi bulunarak, ödeme günlük irat şeklinde yapılsaydı her bir güne karşılık gelen miktar saptanır.
Bundan sonra, irat şeklindeki günlük ödeme miktarı, mal rejiminin sona erdiği 31.04.2012 tarihinden sonraki kalan günler ile çarpılarak, bulunacak bu miktarın peşin sermayeye çevrilmiş değeri hesaplanır.
Mal rejiminin sona ermesinden sonraki döneme isabet eden ödemenin açıklanan yöntemle hesaplanan peşin sermaye çevrilmiş değeri, emekli olan eşin kişisel malı sayılır.
Ödenen toplam emeklilik ikramiyesinden, kişisel mal sayılan bu miktar (mal rejiminin sona ermesinden sonraki döneme isabet eden günlük irat şeklindeki toplam ödemelerin peşin sermayeye çevrilmiş değeri) çıkarıldıktan sonra, kalan miktar edinilmiş mal (artık değer) kabul edilerek tasfiye sırasında göz önünde bulundurulur.
Emeklilik ikramiyesinin tasfiyeye konu edilmesi için mal rejiminin sona erdiği sırada mevcut olması (TMK mad.235/1) ya da bu para kullanılarak başka bir mal varlığına sahip olunmalıdır. Söz konusu gelir, kullanılarak satın alınan mal varlıkların tasfiyesinde de aynı kurallar geçerli olacaktır. Hemen belirtmek gerekir ki, yukarıda açıklanan hesaplama yöntemi mal rejiminin ölüm dışındaki nedenlerle sona ermesi hallerinde uygulanır.
Açıklamalar doğrultusunda hesaplama yapılabilmesi için, iddia ve savunma çerçevesinde, emekliliğe ve ödemeye ilişkin belgeler bulunduğu yerlerden getirtilerek hüküm kurulurken göz önünde bulundurulmalıdır.
Belirtilen ilke ve esaslara göre değer tespiti, belirleme ve hesaplamaların yapılabilmesi için ihtiyaç duyulması halinde konusunun uzmanı bilirkişi veya bilirkişilerden de yardım alınmalıdır.
Somut olaya gelince; eşler, 27.12.1991 tarihinde evlenmiş, 31.05.2012 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün, 16.12.2014 tarihinde kesinleşmesiyle boşanmışlardır. Mal rejimi boşanma davasının açıldığı tarih itibarıyla sona ermiştir (TMK mad.225/son).
Sözleşmeyle başka mal rejiminin seçildiği ileri sürülmediğinden, evlilik tarihinden 4721 Sayılı TMK’nin yürürlüğe girdiği 01.01.2002 tarihine kadar mal ayrılığı (743 Sayılı TKM mad.170), bu tarihten mal rejiminin sona erdiği tarihe kadar ise, edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir (4722 Sayılı Yasa mad.10, TMK mad.202/1).
Tasfiyeye konu emeklilik ikramiyesi, eşler arasında edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu 08.05.2012 tarihinde; OYAK’taki emeklilik yardımı da edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu 16.04.2012 tarihinde davalı eş adına ödenmiştir.
Mal rejiminin tasfiyesinde eşlerin bağlı bulunduğu rejime ilişkin hükümler uygulanır (TMK mad.179). Yukarıda açıklanan yasal düzenleme ve ilkeler uyarınca yapılan incelemede; Tüm dosya kapsamı birlikte incelendiğinde, Mahkemece, hükme esas alınan bilirkişi Çağatay Yılmaz’a ait raporda her nekadar bakiye ömrün belirlenmesinde PMF tablosu esas alınarak ve peşin sermaye değerine çevrilerek hesaplama yapılmış ise de;
hesaplamada bakiye ömrün tamamı dikkate alınmadan sadece ilk 5 yılın ortalaması alınarak varsayımsal peşin değer belirlenerek hesaplama yapılması hatalı olmuştur.
O halde, Mahkemece, davalıya ait emeklilik ikramiyesi ve OYAK emeklilik yardımının mal rejiminin devamı sırasında davalıya toplu olarak ödendiği hususu da dikkate alınarak;
söz konusu ödemelerin ne kadarlık kısmının kişisel mal ve ne kadarlık kısmının edinilmiş mal sayılması gerektiğinin hesaplanması konusunda TRH 2010 yaşam tablosundan anlayan konusunda uzman yeni seçilecek bilirkişi veya bilirkişilerden tarafların ve Yargıtayın denetimine açık gerekçeli rapor alınması;
iradın peşin sermayeye çevrilmiş değerinin hesabı gerektiğinden uygulamada sapma göstermeksizin benimsenen yüzdelik iskonto oranının hesaplamada uygulanmasının zorunlu olduğunun bilirkişiye veya bilirkişilere hatırlatılması;
ondan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek tarafların kazanılmış hakları da gözetilerek bir karar verilmesi gerekir.
SONUÇ:
Temyiz edilen hükmün yukarda 2. bentte gösterilen sebeplerle 6100 sayılı HMK’nin Geçici 3.maddesi yollamasıyla
1086 sayılı HUMK’un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA; davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının yukarıda 1. bentte gösterilen sebeplerle reddine, HUMK’un 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 03.04.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi. YARGITAY 8. HD., E. 2019/1480 K. 2019/3580 T. 3.4.2019