Nafaka Artırım Davası
Makale Başlıkları
Nafaka Artırım Davası
Nafaka artırım davası mevcut nafaka miktarının değişen koşullar veya yeni durumlar göz önüne alınarak artırılması talebiyle açılan bir hukuki süreçtir. Boşanma veya ayrılık sonrasında belirlenen nafaka miktarı, zaman içinde değişen ekonomik, sağlık veya sosyal durumlar nedeniyle yetersiz hale gelebilir.
Bu durumda, nafaka alan tarafın yeni koşulları mahkemeye sunarak mevcut nafaka miktarının artırılmasını talep etmesi söz konusu olabilir. Nafaka artırım davası açmak için belirli şartlar ve yasal prosedürler bulunmaktadır. Bu makalede, nafaka artırım davasının nasıl açılabileceği, hangi durumlarda artırım talebinde bulunulabileceği ve bu sürecin nasıl işlediği detaylı bir şekilde incelenecektir.
Nafaka ve Nafaka Türleri Nedir?
Nafaka, boşanma davası sürecinde veya boşanma kararının kesinleşmesinden sonra maddi anlamda büyük zorluğa düşecek tarafa, diğer eş tarafından her ay düzenli olarak ödenen paradır. Yalnızca boşanan eşler için uygulanan bir durum da değildir.
Özellikle yardım nafakası için bunu söylemek yerinde olacaktır. İşbu sebeple nafaka; birini geçindirmekle yükümlü olmaktan kaynaklanan bir aylık olarak tanımlanabilir. Kanun koyucu 4 tür nafaka öngörmüştür. Bunlar:
- Tedbir nafakası,
- İştirak nafakası,
- Yoksulluk nafakası
- Yardım nafakası şeklindedir. (Nafaka türleri daha önceki makalemizde https://mdmhukuk.com/nafaka-nedir/ detaylıca açıklanmıştır.)
Kimler Nafaka Talep Edebilir?
Boşanma davası sürecinde veya boşanma kararının kesinleşmesinden sonra maddi anlamda zorluğa düşecek eş, diğer eşten nafaka talep edebilecektir. Aynı şekilde bir kişinin yardıma muhtaç olan yakınına nafaka ödemesi de mümkündür. Örneğin yardım nafakasını yoksulluğa düşen her kim ise talep edebilecektir.
Nafaka Artırım Davası Nedir?
Nafaka artırım davası, tarafların güncel ekonomik durumlarına göre talep dahilinde açılan bir davadır. Kişinin nafakanın arttırılmasına karar verilmesini mahkemeden talep etmesi gerekir.
Buna göre bu davanın açılabilmesi için bazı şartlar öngörülmüştür. Bu şartlar Türk Medeni Kanunu’nun 176. Maddesinde yer almaktadır. İşbu düzenleme nezdinde toparlamak gerekirse Nafaka Artırım Şartları;
- Nafaka yükümlülüğü hala devam ediyor olması, (irat biçiminde ödenmesine karar verilen nafaka, nafaka alacaklısının yeniden evlenmesi durumunda ortadan kalkar.)
- Nafaka borçlusunun ekonomik düzeyinde iyileşmelerin mevcut olması,
- Nafaka alacaklısının giderlerinin artması (İştirak nafakası mevcut ise müşterek çocuğun giderlerinin artması)
- O günün şartlarına göre belirlenen nafaka miktarının günümüz koşullarında enflasyon karşısında ehemmiyetinin kalmaması.
Nafaka Artırım Davası Nasıl Açılır?
Yukarıda da belirttiğimiz ve detaylarını daha önceki makalelerde açıkladığımız üzere tedbir nafakası, iştirak nafakası, yoksulluk nafakası, yardım nafakası olmak üzere 4 çeşit nafaka türü bulunmaktadır. Tedbir nafakası, boşanma davası sürecinde tedbir amaçlı hükmedilen bir nafaka türüdür.
İştirak nafakası, boşanma kararının kesinleşmesinden sonra evlilikten doğan çocuğun eğitim, sağlık vs. gibi ihtiyaçlarını karşılamak üzere verilen nafaka türüdür.
Yoksulluk nafakası ise boşanma sonrasında maddi anlamda zorluğa düşen tarafa diğer eş tarafından verilen bir nafaka türüdür. Yardım nafakası ise bir kişinin nafaka yardımında bulunulmadığı takdirde yoksulluğa düşecek olan aile üyelerine ödemekle yükümlü olduğu nafakadır.
Ancak günümüzde dünya ekonomisinin iyice kötüleşmesi ve özellikle ülkemizde yaşanan döviz kurlarındaki değişiklikler ile birlikte enflasyon oranının yani alım gücünün artması sonucu boşanma davasında hükmedilen nafaka miktarlarının artık günümüz şartlarında geçinmek için yeterli olmaması sonucunu doğurmaktadır.
Bu yüzden eski eş için artık yetersiz gelen nafaka miktarından dolayı başta ekonomik nedenler olmak üzere başka herhangi bir nedenden dolayın nafaka miktarının arttırılması için nafaka alacaklısının nafaka yükümlüsüne karşı açtığı davaya nafaka artırım davası denmektedir.
Nafaka alacaklısının nafaka artırım davası açması yerinde olup nafaka borçlusunun ise nafaka artırım davası değil de nafaka indirim davası açması daha mantıklı olacaktır.
Nafaka artırım davası yukarıda sayılı şartların gerçekleşmesi halinde Aile Mahekemesi’nde açılacaktır.
Nafaka Artırım Davasında Yargılama Usulü Nedir?
HMK madde 316’da hangi dava ve işlerin basit yargılama usulüne tabi olacağı açıkça sayılmıştır. Buna göre “her çeşit nafaka davaları ile velayet ve vesayete ilişkin dava ve işler” basit yargılama usulüne tabiidir. Mahkeme mümkünse tarafları duruşmaya davet etmeden dosya üzerinden karar verir. Eğer karar verilmediyse mahkeme; ilk duruşmada tarafları dinleyerek uyuşmazlık tespiti yapar.
Tahkikat işlemlerinin yapılması ile kısa sürede tamamlar. Genellikle duruşma tarihleri arası süre 1 aydan fazla olmaz. Ancak hakim, gerekçe bildirerek duruşma tarihleri arasındaki süreyi ve duruşma sıklığını belirleyebilir.
Kısacası basit yargılama usulünde dava aşaması; dava dilekçesi ve cevap dilekçesinden oluşmakla birlikte basit yargılama usulüne tabii olan dava ve işlere yazılı yargılama hükümleri uygulanmaz.
Nafaka Artırım Dava Süreci Nasıl Olur?
Yukarıda bahsedildiği üzere basit yargılama usulünün uygulanmasıyla birlikte sunulan dava dilekçelerindeki deliller önem arz etmektedir. Çünkü nafaka artırım davasını açan taraf neden böyle bir talepte bulunduğunu gerekçelendirmeli ve bunu mahkemeye sunmalıdır.
Dava dilekçesi ve cevap dilekçesinden oluşan bu süreçte iddia ve savunmaların genişletilmesi yasağı bulunmasıyla beraber karşı dava açma hususunda bir engel bulunmamaktadır. Yani nafaka borçlusu talep artırım davasında davalı olan taraf, kendi hakkını korumak maksadıyla karşı dava açabilmektedir. Bu dava da asıl dava ile birlikte mahkeme tarafından yürütülecektir.
Nafaka Artırım Davası İçin Öngörülen Süre Ne Kadardır?
Nafaka artırım davasının açılması için kanunda herhangi bir zamanaşımı süresi öngörülmemiştir. Esasen burada önemli olan nafakanın bağlanmış olduğu koşulların değişmesidir. Dolayısıyla örneğin iki sene önce takdir edilmiş nafaka miktarı ile o günden bugüne değişen koşullar dikkate alındığında günümüzde işbu nafaka miktarı yeterli bir meblağ olarak değerlendirilemeyecektir.
Bu durumda nafaka alacaklısı nafaka yükümlüsüne karşı nafaka artırım talebinde bulunma hakkına haiz olacaktır.
Nafaka Artırım Davasında Artış Oranı Nasıl Hesaplanır?
Nafaka artırım davalarında nafaka artış oranı, bu konu ile ilgili Yargıtay kararları incelendiği zaman TÜİK tarafından her yıl açıklanan ÜFE (Üretici Fiyat Endeksi) oranlarına göre artırım yapıldığı görülmektedir. Ancak belirtmek gerekir ki her artırım davasında artış oranı bu şekilde olacak diye bir kaide bulunmamaktadır.
Hukuk mahkemeleri taleple sınırlı olduğundan dava konusunda talep edilen miktar hakkaniyetli bir artış oranı ise hakim bu talebe göre de karar verebilmektedir.
Talebin hakkaniyetli bulunmaması halinde ise mahkeme somut olayın özelliklerine göre ve eşlerin ekonomik durumlarına uygun olarak belli bir oranda artış takdir edecektir. Ayrıca belirtmek gerekir ki nafaka artırım davası açacak olan kişi, sonraki yıllar bakımından da uygulanacak artırım bedelinin mahkeme tarafından tespit edilmesini talep edebilir.
Anlaşmalı Boşanma Gerçekleştikten Sonra Nafaka Artırım Talebinde Bulunulabilir Mi?
Anlaşmalı boşanmada kural olarak eşler boşanmanın şartları ve nafakalarla ilgili tüm konularda anlaşmış ve bunu bir protokolde belirlemiş olmaları gerekir. Dolayısıyla kural olarak anlaşmalı bir şekilde boşanan eşler boşanma protokolüne uymaları beklenmektedir.
Ancak bu durum değişen koşullar nedeniyle nafaka alacaklısı olan eşin nafaka artırım talebinde bulunmasına engel değildir. Kısaca bu süreçten bahsetmek gerekirse; Tarafların anlaşmalı bir şekilde boşanmış olması nafaka miktarında indirim, artırım yapılması veya nafakanın kaldırılması için dava açmaya engel değildir.
Bilindiği üzere anlaşmalı boşanma protokolü tarafların mutabık kaldığı hususları içeren tutanaklardır. İşbu protokolde uzlaşılması gereken temel hususlar maddi-manevi tazminat talebi, yoksulluk nafakası talebi, müşterek çocukların velayeti, velayeti kendisinde olmayan taraf ile çocuk arasında boşanma sonrası kurulacak iletişimin sınırları şeklindedir. Bu hususlardan da anlaşılacağı gibi anlaşmalı boşanma o günün şartlarına göre tarafların talepleri doğrultusunda hazırlanmaktadır.
Dolayısıyla anlaşmalı boşanma durumunda da nafaka alacaklısı eş değişen koşullar nedeniyle nafaka artırım talebinde bulunabilecektir. Değişen koşullara örnek olarak da nafaka borçlusuna miras kalması veyahut iş değişikliği sebebiyle ekonomik durumunda iyileşme gözlemlenmesi söylenebilir.
Nafaka Artırım Davasında Görevli ve Yetkili Mahkeme Nedir?
Nafaka davalarında görevli mahkeme Aile Mahkemesi olmakla beraber Aile Mahkemesinin bulunmadığı durumlarda Asliye Hukuk Mahkemesi; Aile Mahkemesi sıfatıyla davaya bakmakla görevli mahkeme olur. TMK madde 177 hükmüne göre ise boşanmadan sonra açılacak nafaka davalarında ise yetkili mahkeme nafaka alacaklısının yerleşim yeri mahkemesi olacaktır.
Nafaka Artırım Davasında İstinaf ve Temyiz Sınırları Nelerdir?
Sadece nafaka artırım değil genel itibariyle nafaka davalarında işbu sınırların belirlenmesinde yıllık nafaka miktarları göz önüne alınmaktadır. Buna göre 2023 yılı itibari ile istinaf sınırı 17.850,00TL, temyiz sınırı ise 238.730,00TL olarak belirlenmiştir. Eğer hükmedilen yıllık nafaka miktarı bahsedilen sınırların altında kalıyor ise istinaf ve temyiz kanun yollarına başvuru hakkı bulunmayacaktır.
Emsal Yargı Kararları
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi, E. 2018/5498 K. 2018/10545 T. 24.10.2018
Taraflar arasındaki nafaka artırımı davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili dava dilekçesinde ; tarafların … 1 Aile Mahkemesinin 2008/417 Esas 2008/514 Karar sayılı kararı ile boşandıklarını,
söz konusu karar ile müşterek çocuk … ve … lehine aylık 1000’er TL iştirak nafakasına hükmedildiğini,aradan geçen zamanda takdir edilen nafakaların ihtiyaçları karşılamada yetersiz kaldığını ileri sürerek; iştirak nafakasının her bir müşterek çocuk için 5.000 TL’ye çıkartılmasını talep ve dava etmiştir.
Davalı ,davanın reddini istemiştir.Mahkemece ;davanın kısmen kabulü ile, müşterek çocuk … ve … lehine aylık 1000’er TL iştirak nafakasının her bir çocuk için 200 TL artırlarak aylık 1.200 TL ye yükseltilmesine karar verilmiş,hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, iştirak nafakasının artırımı istemine ilişkindir.Türk Medeni Kanunu’nun 182/2 maddesi gereğince; velayet kendisine tevdi edilmeyen taraf ekonomik imkanları ölçüsünde müşterek çocuğunun giderlerine katılmakla yükümlüdür.
İştirak nafakası takdir edilirken; çocuğun yaşı, ihtiyaçları, okul seviyesi, sosyal çevreye göre yaşam seviyesi, velayet tevdi edilen tarafın ekonomik durumu ile nafaka yükümlüsünün mali gücü birlikte değerlendirilip, hakkaniyete uygun bir nafakaya karar verilmelidir.
Dosya içeriğinden, tarafların 2008 yılında boşandığı, müşterek çocukların velayetinin davacı anneye bırakıldığı, davacının ev hanımı olup, adına kayıtlı birçok taşınmazı olduğu,
aylık 20 bin civarı kira geliri olduğu,davalının ise tekstil şirketi olup adına kayıtlı taşınmazlarının olduğu,aylık 20 bin civarı gelirinin olduğu ,evli olup bir çocuğu daha olduğu anlaşılmaktadır.
Nafaka artırım davasının açılması belli bir zaman geçmesine bağlı tutulmadığı gibi, her dava açıldığı tarihe göre değerlendirilmelidir.
Önceki dava tarihi ile bu davanın açıldığı tarih arasında yaklaşık sekiz yıl süre geçmiştir. Bu süre içinde tarafların sosyal ve ekonomik durumları değiştiği gibi, müşterek çocukların yaşı ve ihtiyaçları da doğal olarak artmıştır.
Tarafların gerçekleşen sosyo-ekonomik durumları, nafakanın niteliği ve müşterek çocukların yaşı, eğitim durumu ve ihtiyaçları gözetildiğinde; yerel mahkemece takdir edilen iştirak nafakası miktarı az olup, hakkaniyete uygun bulunmamıştır.
O halde, mahkemece yapılacak iş; müşterek çocukların yaşı, eğitim durumu, ihtiyaçları, davacı anne ile nafaka yükümlüsü babanın ekonomik durumu gözetilerek, TMK’nun 4.maddesinde vurgulanan hakkaniyet ilkesi de dikkate alınarak daha uygun bir nafakaya hükmetmek olmalıdır.
Yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ; Yukarıda açıklanan nedenlerle, hükmün HUMK’un 428. maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA,
peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine,
6100 sayılı HMK’nun Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK’nun 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 24.10.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Yargıtay Kararı – 2. HD., E. 2019/7851 K. 2019/12525 T. 19.12.2019
MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
DAVACI-DAVALI : …
DAVALI-DAVACI : …
DAVA TÜRÜ : Boşanma-Nafaka Artırımı
KARAR DÜZELTME İSTEYEN :…
Yukarıda tarihi, konusu ve tarafları gösterilen hükmün; kısmen bozulmasına, kısmen onanmasına dair Dairemizin 16.09.2019 gün ve 2019/898 – 2019/8730 sayılı ilamıyla ilgili karar düzeltme isteminde bulunulmakla, evrak okundu, gereği düşünüldü;
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 1.10.2011 tarihinde yürürlüğe girmiş ise de,
bu Kanuna 6217 sayılı Kanunla ilave edilen geçici 3. maddenin (1.) bendinde,
Bölge Adliye Mahkemelerinin göreve başlama tarihinden önce verilen kararlar hakkında, kesinleşinceye kadar 1086 sayılı Kanunun 26.09.2014 tarihli ve 5236 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki 427 ila 454. madde hükümlerinin uygulanmasına devam olunacağı hükme bağlandığından, karar düzeltme talebinin incelenmesi gerekmiştir.
Mahkemece, 15.11.2018 tarihli kararla, davacı-davalı erkeğin fiili ayrılık sebebine dayalı davasının (TMK m. l66/son) kabulü ile tarafların boşanmalarına,
davalı-davacı kadın yararına nafakalara ve tazminatlara hükmedilmiş, hükmün taraflarca temyizi üzerine Dairemizin 16/09/2019 tarihli ilamıyla hüküm, kadın yararına hükmedilen tazminatların az olduğu,
kadının birleşen nafaka artırım davasındaki nafaka miktarı kesinleştiği halde artırılarak hüküm kurulmasının hatalı olduğu ve vekalet ücreti yönünden bozulmuş, diğer yönlerden kararın onanmasına karar verilmiştir.
Dairemizin kısmen onama- kısmen bozma kararından sonra davalı- davacı kadın vekili tarafından boşanma kararına ve nafakaya yönelik 28.10.2019 tarihli karar düzeltme talepli dilekçe sunulmuş, sonrasında 16.12.2019 tarihli dilekçe ile davacı-davalı erkeğin vefat ettiği bildirilmiştir.
Dosya arasına alınan nüfus kayıtlarından davacı-davalı erkeğin 10.12.2019 tarihinde öldüğü anlaşılmaktadır.
Davacı- davalı erkek, mahkemece verilen boşanma kararı kesinleşmeden öldüğüne göre, evlilik birliği ölümle sona ermiştir.
Karardan sonra, henüz kesinleşmeden meydana gelen ve niteliği gereği son karar üzerinde belirleyici ve değiştirici etkiye sahip olan bu vakıa dikkate alınarak bir karar verilmek üzere hükmün bozulması gerekir.
Bu sebeple, davalı kadının karar düzeltme isteminin kabulüne,
Dairemizin 16/09/2019 gün ve 2019/898 esas, 2019/8730 karar sayılı kısmen onama kısmen bozma kararının kaldırılmasına,
yerel mahkeme kararının, davacı- davalı erkeğin, davanın devamı sırasında ölümü sebebiyle boşanma davasının konusuz kaldığı gözetilerek bu hususta bir karar verilmek üzere bozulmasına karar verilmesi gerekmiştir.
SONUÇ: Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 440-442. maddeleri gereğince davalı- davacı kadının karar düzeltme talebinin KABULÜNE,
Dairemizin 16/09/2019 gün ve 2019/898 esas 2019/8730 karar sayılı kısmen onama-kısmen bozma ilamının KALDIRILMASINA,
yerel mahkeme kararının yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA,
karar düzeltme harcının istek halinde yatırana geri verilmesine oybirliğiyle karar verildi. 19.12.2019