

Eczacının İlaçla İlgili Sorumluluğu


Gelir Vergisi Nedir? 2023 Gelir Vergisi Dilimleri
Makale Başlıkları
Devlet Memurluğuna Engel Olan Suçlar Nelerdir?
Devlet memurluğuna kabul edilmede, terfi edilmede veya görevdeyken çıkarma nedeni olan suçlar, Türk Ceza Kanunu’nda belirtilmiştir. Devlet memurluğuna engel olan suçları bu makalemizde temel kavramları da açıklayarak sizlere detaylı bir şekilde izah etmeye çalışacağız.
Devlet Memuru Kimdir?
23/7/1965 tarihli ve 12056 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun İstihdam Şekilleri başlıklı 4/A maddesinde; mevcut kuruluş biçimine bakılmaksızın, Devlet ve diğer kamu tüzel kişiliklerince genel idare esaslarına göre yürütülen asli ve sürekli kamu hizmetlerini ifa ile görevlendirilenlerin memur sayılacağı belirtilmiş olup aynı zamanda bu tanımlamalar dışındaki kurumlarda genel politika tespiti, araştırma, planlama, programlama, yönetim ve denetim gibi işlerde görevli ve yetkili olanların da memur sayılacağı hususu eklenerek devlet memuru kavramının kapsamı belirlenmiştir.
Devlet Memurluğuna Engel Olan Suçlar Nelerdir?
657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 48. maddesinde Devlet ve diğer kamu tüzel kişiliklerince yürütülen kamu hizmetlerinin ifası için devlet memurluğuna alınacak kişilerde aranan genel ve özel şartlar belirtilmiştir. 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu m. 48/A-5’te belirtilen genel şartlardan kasten işlenen bir suçtan dolayı bir yıl daha fazla süreyle hapis cezasına mahkum olmamak şartıyla birlikte memuriyete engel suçlar sınırlı sayıda (numereus clasus) düzenlenmiş olup sınırlı sayı ilkesi doğrultusunda kanunda sayılanlar dışında başka suç tipini kapsamamaktadır. Bu doğrultuda yüz kızartıcı suçlar olarak da nitelendirilen memuriyete engel suçlar şunlardır:
Devletin Güvenliğine Karşı Suçlar
- Anayasal Düzene ve Bu Düzenin İşleyişine Karşı Suçlar
- Zimmet Suçu
- İrtikap Suçu
- Rüşvet Suçu
- Hırsızlık Suçu
- Dolandırıcılık Suçu
- Sahtecilik suçu
- Güveni Kötüye Kullanma Suçu
- Hileli İflas Suçu
- İhaleye Fesat Karıştırma Suçu
- Edimin İfasına Fesat Karıştırma Suçu
- Suçtan Kaynaklanan Malvarlığı Değerlerini Aklama
- Kaçakçılık Suçları
Ayrıca belirtmek gerekir ki; kanun lafzında “kasten işlenen bir suçtan dolayı bir yıl ve daha fazla süreyle hapis cezasına…. mahkum olmamak” ibaresi yer aldığından taksirli suçlar ceza miktarına bakılmaksızın memuriyete engel değildir. Aynı zamanda bir yıldan kısa süreli hapis cezasını gerektiren suçların da memuriyete engel olmayacağı aşikardır.
Memurluğun Sona Ermesi başlıklı 98. Maddenin (b) bendinde Devlet memurlarının memurluğa alınma şartlarından herhangi birini taşımadığının sonradan anlaşılması veya memurlukları sırasında bu şartlardan herhangi birini kaybetmesi halinde memurluğunun sona ereceği belirtilmektedir. Yani gereken bütün şartları sağlayarak memur olmaya hak kazanan kişilerin yukarıda sayılan suçları memuriyetten önce işledikleri anlaşılırsa veya bu suçları memuriyetleri sırasında işlemeleri halinde bu durum, memurluk görevini ifa etmelerine engel teşkil edecektir.
Devlet Memurluğuna Engel Cezalar
Hukuk sistemimizde kişiler, ceza mahkûmiyeti sonucunda memur olma ehliyeti kaybedilebilmektedir. Şöyle ki, devlet memurluğuna alınmada aranan ve Devlet Memurları Kanunu m.48/A bendi ile düzenlenen genel şartlardan “Kamu haklarından mahrum bulunmamak”
ibaresi ile mezkur kanunun m. 48/A-5 alt bendinde “Türk Ceza Kanununun 53 üncü maddesinde belirtilen süreler geçmiş olsa bile; kasten işlenen bir suçtan dolayı bir yıl veya daha fazla süreyle hapis cezasına ya da affa uğramış olsa bile devletin güvenliğine karşı suçlar,
Anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar, zimmet, irtikâp, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, güveni kötüye kullanma, hileli iflas, ihaleye fesat karıştırma, edimin ifasına fesat karıştırma, suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama veya kaçakçılık suçlarından mahkûm olmamak.” hükmü amirdir. Bu hüküm gereği, sayılan suçlardan dolayı verilen her türlü mahkumiyet, ceza miktarına bakılmaksızın memur olma ehliyetini ortadan kaldırmaktadır.
Ceza hukuku sistemimizde kural olarak hak yoksunlukları sürekli değil en geç cezanın infazının tamamlanmasına kadar geçen süreyle sınırlı olarak kabul edilmesine rağmen sayılan suçların cezaları bakımından memur olma ehliyetine ilişkin yasaklar süreklilik arz etmektedir.
Hatta bu cezaların affa uğraması bile memuriyet ehliyeti açısından etkisiz olacaktır.
Dolayısıyla kamu haklarından yasaklı olanlar ile 5. alt bentte sayılan suçlardan mahkumiyet cezası bulunanlar memur olamayacaktır. Halihazırda memur iken memurluğa alınmada aranan şartları kaybeden ya da 5. alt bentte belirtilen suçlardan herhangi birini işleyen devlet memurunun da görevine son verilecektir (DMK m. 98/b).
Dövme Devlet Memurluğuna Engel Midir?
657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 48. maddesinde devlet memurluğuna alınacak kişilerde aranan genel ve özel şartlar sıralanmış olup söz konusu genel şartlar arasında memuriyete alınacak kişilerin vücudunda dövme olmasının veya vücuduna dövme yaptırmasının memuriyete atanmaya engel teşkil edeceğine yönelik bir ibare yer almamaktadır. Ancak özel şartlarda, ‘Kurumların özel kanun veya diğer mevzuatında aranan şartları taşımak’ hükmü bulunmaktadır.
Bu nedenle kişilerin başvuracağı kurumların mevzuatında dövmeye ilişkin hususların yer alıp almadığını tespit etmek önem arz etmektedir.
Bu noktada değinmek gerekir ki Devlet Memurları Kanunu’nun birinci maddesinde; Anayasa Mahkemesi üye ve yedek üyeleri ile raportörleri;
hakimlik ve savcılık mesleklerinde veya bu mesleklerden sayılan görevlerde bulunanlar, Danıştay ve Sayıştay meslek mensupları ve Sayıştay savcı ve yardımcıları, Üniversitelerin, İktisadi ve Ticari İlimler Akademilerinin, Devlet Mühendislik ve Mimarlık Akademilerinin, Devlet Güzel Sanatlar Akademilerinin, Türkiye ve Orta – Doğu Amme İdaresi Enstitüsünün öğretim üye ve yardımcıları, Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası üyeleri, Genelkurmay Mehteran Bölüğü Sanatkarları, Devlet Tiyatrosu ile Devlet Opera ve Balesi ve Belediye Opera ve tiyatroları ile şehir ve belediye konservatuvar ve orkestralarının sanatkar memurları, uzman memurları, uygulatıcı uzman memurları ve stajyerleri;
Spor-Toto Teşkilatında çalışan personel; subay, astsubay, uzman jandarma, uzman erbaş ve sözleşmeli erbaş ve erler ile Emniyet Teşkilatı mensuplarının özel kanunları hükümlerine tabi olduğu belirtilmiştir.
Konuya ilişkin örnek olarak, 03/01/2018 tarihli ve 30290 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Emniyet Teşkilatı Sağlık Şartları Yönetmeliği’nin ekler kısmında EK-3’te yer alan Emniyet Teşkilatına Alınacak Öğrenciler ve Memurlar Hakkında Düzenlenecek Sağlık Kurulu Raporu’nun 12 numaralı Cilt Hastalıkları başlığı altında A bölümünde yer alan düzenlemeye göre;
beş metreden bakmakla eşkal belirleyici olan lezyonlar ile yazlık üniforma giyildiğinde vücudun açık bölgelerinde kalan her türlü dövme ve benzeri kalıcı uygulamaların öğrenciliğe engel olduğu hususları belirtilmiştir.
Vücuda yaptırılan dövmeler kişilerin eşkallerinin belirlenmesinde önemli rol oynamaktadır. Bu nedenle Emniyet Teşkilatı Sağlık Şartları Yönetmeliği hükümleri gereğince POMEM (Polis Meslek Eğitim Merkezi), PMYO (Polis Meslek Yüksekokulu), PAEM (Polis Amirleri Eğitim Merkezi), PÖH (Polis Özel Harekât), Çarşı ve Mahalle Bekçileri adayları açısından dövme, yazlık üniforma giyildiğinde vücudun açık bölgelerinde yer alması halinde mesleğin icrası için bir engel sebebi olarak görülmektedir. Benzer şekilde Sahil Güvenlik Komutanlığı Kıyafet Yönetmeliği m. 10/7 de “Personel üniforma dışına taşacak şekilde dövme yaptıramaz” ifadesi yer almaktadır.
Devlet Memurluğuna Engel Hastalıklar
Devlet memurluğuna engel hastalıkların tespitinde 657 sayılı Devlet Memurları Kanunundaki Devlet memurluğuna alınacaklarda aranacak genel ve özel şartların yer aldığı 48. maddeyi referans almak yerinde olacaktır. DMK m.48/A-7 ye göre 53 üncü madde hükümleri saklı kalmak kaydı ile görevini devamlı yapmasına engel olabilecek akıl hastalığı bulunmamak şartı koşulmuştur.
Bu maddeden yola çıkarak her türlü akıl hastalığının değil yalnızca görevini yerine getirmeye engel teşkil edebilecek akıl hastalıklarının memur olmaya engel olacağı sonucuna ulaşılır. Ayrıca 53. madde kurumların engelli personel çalıştırma yükümlülüğüne ilişkin olup kurum ve kuruluşların bu Kanuna göre çalıştırdıkları personele ait kadrolarda % 3 oranında engelli çalıştırmak zorunda olduğu belirtilmiştir.
Yani görevini devamlı yapmasına engel olabilecek akıl hastalığı bulunmamak koşulundan kurumlardaki çalıştırılan engelli personel müstesna tutulmuştur. Bu durumda psikolojik rahatsızlıklar, engelli statüsündeki kadrolara atanmaya engel teşkil etmeyecektir.
Halihazırda memur olan kişilerin görevini devamlı yapmasına engel olabilecek akıl hastalığının ortaya çıkması halinde ya da görevini devamlı yapmasına engel olabilecek akıl hastalığının bulunduğu sonradan anlaşılan kişilerin memuriyet görevi sonlandırabilir.
Zira, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 98. Maddesinin (b) bendinde memurluğa alınma şartlarından herhangi birini taşınmadığının sonradan anlaşılması veya memurluk sırasında bu şartlardan herhangi birinin kaybedilmesi, memuriyeti sona erdiren sebepler arasında sayılmaktadır.
Ancak DMK’nın 76. maddesi gereğince kurumlar, görev ve unvan eşitliği gözetmeden kazanılmış hak aylık dereceleriyle memurları bulundukları kadro derecelerine eşit veya 68 inci maddedeki esaslar çerçevesinde daha üst, kurum içinde aynı veya başka yerlerdeki diğer kadrolara naklen atama yetkisine haizdirler. Bu durumda idare, görevini devamlı yapmasına engel olabilecek akıl hastalığı bulunan memuru, isterse eşit dereceli başka bir kadroya atayabilir.
Çürük Raporu Devlet Memurluğuna Engel Midir?
Çürük raporu askerlik yapmaya engel teşkil edecek hastalığı veya rahatsızlığı olan kişilere verilir. TSK Sağlık Yönetmeliği hastalık ve arıza olarak tanımlanan askerliği engelleyen hastalıkları düzenlemiştir. Göz hastalıkları, sinir hastalıkları, ruh sağlığı ve hastalıkları, plastik ve rekonstrüktif şirürji, deri hastalıkları, iç hastalıkları bu duruma örnek olarak verilebilir. Bu durumda ilgili yönetmelikte sayılan hastalıklara sahip olan kişiler askerlikten muaf sayılır.
Devlet Memurları Kanunu’nda memurluğa alınacaklarda aranacak şartların yer aldığı 48. maddenin 7. Bendinde sağlığa ilişkin hususlar 53 üncü madde hükümleri saklı kalmak kaydı ile görevini devamlı yapmasına engel olabilecek akıl hastalığı bulunmamak şeklinde ifade edilmiştir. Dolayısıyla askerlikten muafiyet raporu, başka bir deyişle çürük raporu alan kişiler görevini devamlı yapmasına engel olabilecek akıl hastalığı bulunmadığı takdirde devlet memuru olabilirler.
Çürük raporu asker adayları için verilen askerlik yapmaya elverişli olmadığını bildiren rapordur. Bu nedenle asker adaylarına verilen çürük raporu memurluğa engel değildir.
Adli Para Cezaları Memuriyete Engel Midir?
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 52. maddesinde düzenlenen Adli para cezası, beş günden az ve kanunda aksine hüküm bulunmayan hallerde yediyüzotuz günden fazla olmamak üzere belirlenen tam gün sayısının, bir gün karşılığı olarak takdir edilen miktar ile çarpılması suretiyle hesaplanan meblağın hükümlü tarafından Devlet Hazinesine ödenmesi şeklinde belirtilmiştir.
Yine aynı kanunun Kısa Süreli Hapis Cezasına Seçenek Yaptırımlar başlıklı 50. maddesinde kısa süreli hapis cezasının; suçlunun kişiliğine, sosyal ve ekonomik durumuna, yargılama sürecinde duyduğu pişmanlığa ve suçun işlenmesindeki özelliklere göre adli para cezası da dahil olmak üzere bazı seçenek yaptırımlara çevrilebileceğinden söz etmektedir. Bu durumda asıl mahkumiyet, adli para cezası veya uygulanacak olan tedbirdir.
Yukarda açıklanan ceza kanunu hükümlerini, Devlet Memurları Kanunu’nun Devlet memurluğuna alınacaklarda aranacak genel ve özel şartlar açısından değerlendirecek olursak; suç nedeniyle verilen bir yıldan fazla hürriyeti bağlayıcı cezaların adli para cezasına çevrilmesi memuriyete engel teşkil etmeyecektir. Zira, adli para cezaları ya da tedbirleri Devlet Memurları Kanunu’nda memuriyete engel haller arasında sayılmamıştır. Bu nedenle bir yılın üzerindeki hapis cezalarının adli para cezasına çevrilmesi durumunda kişiler diğer şartları da sağlamaları halinde memur olma hakkı elde edebileceklerdir.
Ancak her ne kadar bir yılın üzerindeki hapis cezalarının adli para cezasına çevrilmesi durumunda kişilerin diğer şartları da sağlamaları halinde memur olma hakkı elde edebileceğini belirtsek de bu durum DMK 48/A–5’te sayılan suçlar bakımından geçerli değildir.
Çünkü burada sayılan suçlar bakımından cezanın nevi ve miktarı konusunda herhangi bir ayrım yapılmadan “mahkum olmamak” şartı getirilmiştir. Bu sayılan suçlar bakımından verilen cezalar, adli para cezası ya da tedbire çevrilmiş olsa bile memur olmaya engel teşkil edecektir. Yani, kanunda sayılan suçların işlenmesi halinde verilen hürriyeti bağlayıcı cezalar adli para cezasına çevrilse ya da sadece adli para cezasına hükmedilse dahi, bu kişiler memur olamayacaklardır.
Hapis Cezasının Ertelenmesi Memur Olmaya Engel Midir?
İşledikleri suçlardan ötürü iki yıl veya daha az süreli hapis cezası alanların cezasının ertelenebileceği hususu 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 51. maddesinde düzenlenmiştir.
Yine aynı kanun 53. maddesi de kişilerin, kasten işlemiş olduğu suçtan dolayı hapis cezasına mahkûmiyetin kanuni sonucu olarak belirli hakları kullanmaktan yoksun bırakılmasını düzenlemiştir.
1. fıkranın (a) bendine göre; “Sürekli, süreli veya geçici bir kamu görevinin üstlenilmesinden; bu kapsamda, Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeliğinden veya Devlet, il, belediye, köy veya bunların denetim ve gözetimi altında bulunan kurum ve kuruluşlarca verilen, atamaya veya seçime tabi bütün memuriyet ve hizmetlerde istihdam edilmekten, yoksun bırakılır” denilmek suretiyle memuriyetten mahrum bırakılmaya ilişkin husus düzenlenmiştir.
Aynı zamanda 2. fıkra ile kişilerin, işlemiş bulunduğu suç dolayısıyla mahkûm olduğu hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar bu hakları kullanamayacağı ve 4. fıkra ile de kısa süreli hapis cezası ertelenmiş veya fiili işlediği sırada on sekiz yaşını doldurmamış olan kişiler hakkında birinci fıkra hükmünün uygulanmayacağı yani kısa süreli hapis cezası ertelenen kişilerin memuriyetten yoksun bırakılamayacağı ifade edilmiştir.
Türk Ceza Kanunu’nun ilgili hükümleri ile memurluğuna alınacaklarda aranacak genel ve özel şartların yer aldığı Devlet Memurları Kanunu m. 48 birlikte değerlendirildiğinde kasten işlenen bir suçtan dolayı alınan bir yıl ya da daha uzun süreli hapis cezasının memurluğa engel olacağı sonucu çıkmaktadır.
Hapis cezasının ertelenmesiyle infazdan koşullu olarak vazgeçilmiş olsa dahi kişi hakkında verilen mahkûmiyet kararı aynen kalmaktadır. Yani bir yıl üzeri hapis cezası alanlar cezası ertelense dahi mahkumiyet kararı sabit olduğundan memuriyete atanamayacaklar, memuriyet görevine devam edenler ise görevden alınacaklardır. Ancak bir yıldan az hapis cezaları ile ertelenen kısa süreli hapis cezaları memurluğa engel değildir.
Atanmaya Engel Durumlar
657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 48. maddesinde Devlet ve diğer kamu tüzel kişiliklerince yürütülen kamu hizmetlerinin ifası için devlet memurluğuna alınacak kişilerde aranan genel ve özel şartlar belirtilmiştir. Bu şartlardan herhangi birini sağlayamayan kişiler devlet memurluğuna atanamayacaktır.
Bir (1) Yıldan Fazla Ceza Alan Memur Hakkında HAGB Uygulanması
657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 48/A-5 maddesine göre; kasten işlenen bir suçtan dolayı 1 yıl veya daha fazla süreyle hapis cezasına mahkum olan kişi memuriyete kabul edilemez. Yine aynı kanunun 98/b hükmüne göre; kasten işlenen bir suçtan 1 yıl veya daha fazla hapis cezasının memuriyet görevi sırasında alınması halinde, kişinin memuriyet görevi sona erecektir.
İki yıl veya daha az süreli hapis cezası ya da adli para cezası alan kişilere mahkeme tarafından hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilir. HAGB, verilen hükmün sanık hakkında hukuki bir sonuç doğurmadığını söylemek mümkündür.
HAGB kararı, niteliği gereği kesinleşmiş mahkûmiyet hükmünü oluşturmadığından hapis cezası alıp da hakkında HAGB kararı verilen kişiler de memur olabilmektedir. Aynı şekilde hakkında HAGB kararı verilen görevdeki memurunda da bu gerekçeyle görevine son verilemez.
Ayrıca hakkında HAGB kararı verilen kişi, bu kararın gerekliliklerini yerine getirdiği takdirde, açıklanması geri bırakılan hüküm ortadan kaldırılarak adeta hiç suç işlememiş sayılacağından dava düşecektir. Bu durumda kişiler, memur olabilme hakkını koruyacaktır. Bu sebeple HAGB kararı ve sonraki süreç de tek başına kişinin memuriyetine engel teşkil etmeyecektir.
Hakaret Suçu Memuriyete Engel Midir?
Hakaret suçunun nitelikli halinde verilecek ceza saklı kalmak kaydıyla, temel olarak 2 yıldan az verilecek ceza, HAGB’ye tabi olursa memuriyete engel olmayacaktır.
Fakat HAGB verilmediği ya da verilemediği durumlarda temel cezanın 1 yılın üstünde olması durumunda kamu görevi yapmak veya devam ettirmek mümkün olmayacaktır. Zira, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu m. 48/A-5 alt bendinde “Türk Ceza Kanunu’nun 53 üncü maddesinde belirtilen süreler geçmiş olsa bile;
kasten işlenen bir suçtan dolayı bir yıl veya daha fazla süreyle hapis cezasına …. mahkûm olmamak” hükmü bulunmaktadır. Bu durumda hakaret suçu, bir yıldan az ceza almış ya da verilen ceza adli para cezasına çevrilmiş veya hakkında HAGB kararı verilmiş kişilerin memur olmasına engel değildir.
Kavga Memuriyete Engel Midir?
Kavga etmek her ne kadar tek başına Türk Ceza Kanunu kapsamında suç olarak nitelendirilmese de bireylerin kavga etmesi neticesinde genellikle kasten yaralama, tehdit veya hakaret ya da mala zarar verme suçları işlenebilmektedir.
Kavga sonucunda kişinin ne ceza alacağı işlenen suçlar bakımından değişkenlik gösterecektir. Suçun işleniş biçimi, mağdurda meydana gelen zarar, kime karşı suçun işlendiği, olayda haksız tahrik olup olmadığı, kişinin kastının ne olduğu vs. hususlara dikkat edilerek şüpheli veya sanığın ne ceza alacağı belirlenecektir.
Bu bakımından kişi kavgaya karışmış ve karşısındaki kişiye basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek şekilde zarar vermişse alacağı ceza buna göre belirlenecek iken daha ağır bir yaptırımı gerektirecek yaralama var ise yani basit tıbbi müdahale ile giderilemiyorsa bu durumda müeyyidesi de ağırlaşacaktır.
Sonuç olarak kavga etmenin memuriyete engel olup olmayacağı hususu, kavga neticesinde alınacak olan cezanın miktarına bağlıdır. Çünkü kasten işlenen bir suçtan dolayı bir yıl veya daha fazla süreyle hapis cezasına mahkum olanlar Devlet Memurları Kanununa göre memur olamazlar. Şayet, bir yıldan az ceza almış ya da verilen ceza adli para cezasına çevrilmiş veya kişi hakkında HAGB kararı verilmişse o zaman kavga etmek memur olmaya engel teşkil etmeyecektir.
Davanın Düşmesi Memuriyete Engel Midir?
5271 sayılı CMK m.223/8 de Türk Ceza Kanunu’nda öngörülen düşme sebeplerinin varlığı ya da soruşturma veya kovuşturma şartının gerçekleşmeyeceğinin anlaşılması hallerinde, davanın düşmesine karar verileceği ifade edilmiştir. Bu durumda de Türk Ceza Kanunu’nda öngörülen düşme sebeplerine değinecek olursak bunlar; uzlaşma, ön ödeme, şikayetden vazgeçme, dava zamanaşımı, genel af ve sanığın ölümüdür.
Devlet Memurları Kanunu’na göre, memuriyeti sırasında kasten işlenen bir suç nedeniyle bir yıl veya daha fazla süreli hapis cezası alan veyahut hapis cezası süresine bakılmaksızın affa uğramış olsalar dahi 48/A-5 alt bendinde maddedeki sayılan suçlardan biri nedeniyle mahkûm olan memur memuriyetini kaybeder. Bu durumda genel af sebebiyle dava düşse bile sayılan suçlar bakımından memuriyete engel olacaktır. Son tahlilde davanın düşmesi, hakkında düşme kararı alınan cezaya ilişkin suç, Devlet Memurları Kanunu kapsamında memuriyete engel suçlar arasında ise memuriyete engel olacak ancak bu suçlar arasında sayılmadığı sürece engel olmayacaktır.
İdari Para Cezası Memuriyete Engel Midir?
İdari para cezası, devletin idari kurumları tarafından verilen kabahat niteliğindeki fiillerine karşı uygulanan idari bir yaptırımdır. İdari para cezaları, Kabahatler Kanununun 17. maddesinde düzenlenmiştir. Ancak maddede idari para cezasının ne olduğu tanımlanmamıştır. Kanun koyucu suçlar için adli para cezası, kabahatler içinse idari para cezası kavramını kullanmıştır.
Devlet Memurları Kanunu’nun Devlet memurluğuna alınacaklarda aranacak genel ve özel şartların yer aldığı 48. Maddesine bakıldığında idari para cezalarının memuriyete engel haller arasında bulunmadığı görülmektedir.
Zaten idari para cezası, suçlar karşılığında verilen bir ceza değil kabahatlere karşı uygulanan bir yaptırım türüdür.
Hukuk sistemimizde kabahatler suç olarak nitelendirilmez ve bu nedenle cezaları mahkemelerce verilmez. Bu durumda idari para cezası almış olmak memuriyete engel değildir
Devam Eden Ceza Davası Memuriyete Engel Midir?
Devam eden ceza davası nedeniyle memuriyet engelinden bahsedilemez. Çünkü bireylerin devam eden yargılamasının bulunması tek başına memuriyete atama işlemine engel teşkil etmemektedir. Aksi halde hakkında kesinleşmiş hüküm olmayan bireyler için bu durum masumiyet karinesine zarar verecektir.
Masumiyet karinesi Anayasa’nın 38. Maddesinde düzenlemiş olup suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar, kimse suçlu sayılamaz şeklinde kurala bağlanmıştır.
Ancak dosyanın kesinleşmesi akabinde kasten işlenen bir suçtan dolayı bir yıl veya daha fazla süreyle hapis cezasına ya da affa uğramış olsa bile devletin güvenliğine karşı suçlar, Anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar, zimmet, irtikâp, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, güveni kötüye kullanma, hileli iflas, ihaleye fesat karıştırma, edimin ifasına fesat karıştırma,
suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama veya kaçakçılık suçlarından mahkûm olunursa Devlet Memurları Kanunu m.48/A-5 gereğince memuriyete alınamazlar ve yine aynı kanunun 98/b hükmü gereğince görevde olan ancak memurluğa alınmada aranan şartları kaybeden yada 5. alt bentte belirtilen suçlardan herhangi biri sebebiyle hakkında mahkumiyet kararı verilen devlet memurunun da bu kapsamda görevine son verilecektir.
5 Yıl Denetimli Serbestlik Memurluğa Engel Midir?
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231. maddesinin 8. fıkrasına göre, hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilen sanık, beş yıl süreyle denetim süresine tabi tutulur. Bu süre içinde kasten yeni bir suç işlemez ve denetim yükümlülüklerine uygun davranırsa beş yılın sonunda dava düşer ve sanığa herhangi bir ceza verilmez dolayısıyla ilgili suç herhangi bir hukuki sonuç doğurmaz. Bu sebeple HAGB kararı ve sonrasındaki 5 yıl denetim süresi de tek başına kişinin memuriyetine engel teşkil etmeyecektir.
Hükmün açıklanmasının geri bırakılmış olması durumunda, ortada açıklanmış bir mahkumiyet hükmü olmadığından memuriyete atanmak mümkündür. Ayrıca hakkında HAGB kararı verilen bireyler memur olma şartlarını kaybetmeyeceğinden memurluk yapmaya da devam edebilecektir.
Suçu ve Suçluyu Övmek Devlet Memurluğuna Engel Midir?
Türk Ceza Kanunu’nun 215. maddesinin birinci fıkrası uyarınca işlenmiş olan bir suçu veya işlemiş olduğu suçtan dolayı bir kişiyi alenen öven kimse, bu nedenle kamu düzeni açısından açık ve yakın bir tehlikenin ortaya çıkması hâlinde, iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
Suçu ve suçluyu övme suçunun ceza alt sınırı bu madde hükmünden belirlenememektedir. Ancak ceza alt sınırı belli olmayan suçlarda belirlenen temel cezanın, bir aydan az olamayacağı TCK m. 49/1 de belirtilmiştir.
Bu durumda, suçu ve suçluyu övme suçunun cezasının, 1 aydan 2 yıla kadar hapis cezası olacağı değerlendirilmektedir. Suç ve suçluyu övme suçunun basın ve yayın yoluyla işlenmesi hâlinde suçun nitelikli hali olduğu için verilecek ceza yarı oranına kadar artırılır ancak, haber verme sınırlarını aşmayan ve eleştiri amacıyla yapılan düşünce açıklamaları suç oluşturmayacaktır.
Devlet memuriyetine engel bir durumun oluşması için kasten işlenen bir suçtan dolayı bir yıl veya daha fazla süreyle hapis cezası alınması veya verilen hapis cezasının süresine bakılmaksızın affa uğramış olsa dahi işlenen suçun m.48/A-5 de sayılan suçlardan olması gerekmektedir.
Bir yıl veya daha fazla süreyle hapis cezası alınması hâlinde işlenen suçun türü ve niteliğinin bir önemi bulunmamaktadır. Verilen hapis cezasının bir yıl veya daha fazla olması memuriyete engel teşkil edecektir.
Alınan bir yıl veya daha fazla hapis cezaları memuriyete engeldir. Ancak bir yıldan daha az hapis cezası alınması halinde memuriyete engel bir durum bulunmamaktadır. Ancak cezanın infazı süresince bu kişi tedbiren görevden uzaklaştırılır.
Emsal Yargı Kararları
Danıştay 12. Dairesi, E. 2015/3186 K. 2015/5513 T. 22.10.2015
Bakılan olayda; davacının Bafra Ağır Ceza Mahkemesi’nin 28.04.2006 tarihli ve E:2005/141 K: 2006/94 sayılı kararı ile … suçundan 2 ay 15 gün hapis cezası ile cezalandırıldığı, hakkında verilen hapis cezasının 647 sayılı Kanunun 4. ve 6. maddelerine göre para cezasına çevrilerek ertelendiği, Mahkemenin 16.04.2013 tarihli ek kararıyla davacı hakkında verilen kararın para cezasına çevirme ve ertelemeye ilişkin hükmünün kaldırılarak, 2 ay 15 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına ilişkin hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği görülmüştür.
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun hükmün açıklanması ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin düzenlemeleri içeren 231. maddesinde de sanığa yüklenen suçtan dolayı yapılan yargılama sonunda hükmolunan cezanın nitelik ve süresine göre belirlenen hallerde mahkemece hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebileceği hükme bağlanmış, maddenin devamında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilmesi için gerekli şartlar belirlenmiştir.
Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının kurulan hükmün sanık hakkında hukuki bir sonuç doğurmamasını ifade ettiği Ceza Muhakemesi Kanununun 231. maddesinde açıkça belirtilmiş olup, buna göre sanığın suçluluğu sabit olmakla birlikte Kanunda öngörülen denetimli serbestlik tedbirlerine uygun davranılması ve öngörülen diğer koşulların varlığı halinde suç hiç işlenmemiş gibi kabul edileceği açıktır.
Öte yandan, 5352 sayılı Adli Sicil Kanunu’nun 6. maddesinin 1. beninde; hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin kararların, ancak bir soruşturma veya kovuşturmayla bağlantılı olarak mahkeme, hâkim, askerî hâkim, Cumhuriyet Başsavcılığı veya askerî savcılık tarafından istenmesi halinde verilmek üzere kaydedileceği hükme bağlanmıştır.
Bu durumda; hakkında verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı karşısında, sözleşmeli zabıt katipliği sınavında başarılı olan davacının, 2802 sayılı Kanun’un Ek 1. maddesi ile Memur Sınav, Atama ve Nakil Yönetmeliği’nin 6/19. maddesi uyarınca davalı idarece yapılan arşiv araştırmasının olumsuz olduğundan bahsedilemeyeceğinden, dava konusu arşiv araştırmasının olumsuz olduğundan bahisle atamasının onaylanmamasına ilişkin işlem ile bu işleme yaptığı itirazın reddine ilişkin işlemde hukuka uyarlık, aksi yönde verilen Mahkeme kararında da hukuki isabet bulunmamaktadır.
Danıştay 5. Dairesi, E. 1992/1561 K. 1992/1301 T. 5.5.1992
Davalı idare, 657 sayılı Kanunun 48. maddesinin A bendinin 3697 sayılı Yasa ile değişik 5. fıkrasının 18.1.1991 tarihinde yürürlüğe girdiğini, dava konusu göreve son verme işleminin ise bu tarihten sonra olduğunu, hırsızlık suçu anılan maddede tecil edilebilecek suçlar dışında tutulduğu gibi affa uğramış olsa bile devlet memurluğuna engel suçlar arasında açıkça sayıldığını, davacı hakkında tesis edilen işlemin mevzuata uygun olduğunu ileri sürmekte ve anılan kararın temyizen incelenerek bozulmasını istemektedir.
idare ve Vergi Mahkemeleri tarafından verilen kararların temyiz yolu ile incelenerek bozulabilmeleri 2577 sayılı idari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesinde belirtilen nedenlerden birinin bulunması halinde mümkün olup, davalı tarafından ileri sürülen hususlar bunlardan hiçbirisine uymamaktadır.
657 sayılı Yasanın 48. maddesinin A bendinin 5. fıkrasında 18.1.1991 tarihinde yürürlüğe giren 10.1.1991 günlü,
3697 sayılı Yasa ile yapılan değişiklikle hırsızlık suçundan hükümlü bulunmak tecil edilmiş yada affa uğramış olsa bile, Devlet memurluğuna girmeye engel nedenler arasında sayılmış bulunduğundan idare Mahkemesinin 657 sayılı Yasanın 48. maddesinin 3697 sayılı Yasa ile değişik A/5. fıkrasında tecil edilen hükümlerin memuriyete engel teşkil etmeyeceği kuralına yer verildiği yolundaki gerekçesinde yasal düzenlemeye uyarlık bulunmamaktadır.
İstanbul Bölge İdare Mahkemesi 1. İdari Dava Dairesi, E. 2020/117 K. 2020/1237 T. 30.9.2020
01.06.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu ile, tecil müessesi erteleme ismini almış, şartları ve ertelemeye bağlanan hukuki sonuçlarda değişikliğe gidilmiş olup, anılan Kanun’un ‘Hapis Cezasının Ertelenmesi’ başlıklı 51. maddesinde;
”İşlediği suçtan dolayı iki yıl veya daha az süreyle hapis cezasına mahkûm edilen kişinin cezası ertelenebilir. Bu sürenin üst sınırı, fiili işlediği sırada onsekiz yaşını doldurmamış veya altmışbeş yaşını bitirmiş olan kişiler bakımından üç yıldır. …. Denetim süresi yükümlülüklere uygun veya iyi hâlli olarak geçirildiği takdirde, ceza infaz edilmiş sayılır.” hükmüne yer verilmiştir.
Getirilen yeni Türk Ceza Kanunu sistemi ile 657 sayılı Kanun’da da bazı değişiklikler yapılmıştır. Anılan değişiklikler kapsamında 23.01.2008 tarihli 5728 sayılı Kanun ile de birçok Yasal düzenlemede değişikliğe gidilmiş, 317. sayılı maddesi ile de Devlet Memurları Kanunu’nun 48/A-5 maddesinde yer alan ”tecil edilmiş hükümler hariç olmak üzere” ibaresi kanun metninden çıkarılmıştır.
Bu açıklamalar ışığında; mülga 765 sayılı Türk Ceza Kanunu hükümleri uyarınca tecil edilmiş bir mahkumiyet kararı, esasen vaki olmamış sayılacağından devlet memurluğuna alınmak için bir engel oluşturmadığı gibi, halen devlet memuru olan kişiler hakkında da 657 sayılı Kanun’un 98/b maddesi uyarınca göreve son verme işlemi uygulanamayacaktır.
Ancak 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu hükümleri uyarınca verilen mahkumiyet kararı ertelenmiş olsa bile, denetim süresinin getirilen yükümlülüklere uygun ve iyi halli olarak geçirilmesi durumunda ceza infaz edilmiş sayılacağından, mahkumiyete bağlanan hak yoksunlukları ortaya çıkacak ve 657 sayılı Kanun’un 48/A-5 maddesi uyarınca kasten işlenen bir suçtan dolayı 1 yıldan fazla hapis cezası alanlar, cezası ertelense dahi devlet memuru olamayacaktır.