Kurumlararası Geçiş Nedir? Kurumlararası Geçişe Muvafakat Nasıl Verilir?
Makale Başlıkları
Kurumlararası Geçiş Nedir? Kurumlararası Geçişe Muvafakat Nasıl Verilir?
Kurumlararası geçiş, bir kamu kurumunda çalışan memurun, kendi isteği ile başka bir kamu kurumuna geçmesi işlemidir. Bu geçiş, 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 74. Maddesi’nde düzenlenmiştir.
Memurunun mevcut kurumundan muvafakat alması, kurumlararası geçişin en önemli şartlarından biridir. Muvafakat, yazılı olarak istenir ve kurum, muvafakat verip vermeyeceğini 60 gün içinde memura bildirmek zorundadır.
MDM Hukuk Bürosu olarak, kurumlararası geçiş sürecinde karşılaşılabilecek hukuki prosedürleri, muvafakat mektubunun nasıl hazırlanıp sunulacağını ve bu sürecin çalışanlar ile kurumlar için önemini detaylı bir şekilde açıklayacağız.
Makalemiz, bu geçişlerin yasal çerçevesini, gereken adımları ve muvafakat sürecinde izlenmesi gereken yolları kapsamlı bir biçimde ortaya koyarken, aynı zamanda bu süreçlerde sıkça sorulan sorulara yanıt vermektedir. Kurumlararası geçişin nasıl yapıldığını, bu geçişlerdeki hukuki prosedürlerin neler olduğunu ve muvafakat işlemlerinin nasıl yürütüleceğini merak eden herkes için rehber niteliğinde bir içerik sunmayı hedefliyoruz.
Kurumlararası geçiş devlet memurlarının nakil işlemi ile kurum değiştirmesidir. Bir kurumdan başka bir kuruma geçişe kurumlararası geçiş denilmektedir.
Devlet Memurları Kanunu kapsamında 74’üncü madde gereğince memurların kanunun kapsamında olan kurumlar arasında kurumların muvafakatı ile kazanılmış hak dereceleri üzerinden ve ilgili kanunun 68’nci maddesinde yer alan derece yükselmeleri sonucunda bulundukları sınıftan veya öğrenim durumları ile girebilecekleri sınıftan bir kadroya nakilleri olasıdır.
Kazanılmış hak derecelerinin altındaki derecelere atanabilmeleri için ise atanacakları kadro derecesi ile kazanılmış hak dereceleri arasındaki farkın 3 dereceden çok olmaması ve memurların talebi de gerekmektedir.
Aşağı dereceye atananların 68 inci maddede yazılı süre kaydı aranmaksızın eski derecelerine tekrar atanmaları caizdir. Kazanılmış hak derecelerinden aşağı derecelere atananların aylık derece ve kademeleri genel hükümleregöre tespit edilmekle beraber, atandıkları bu derecelerde geçirdikleri süreler (kesenek ve karşılık farklarının kendileri tarafından her ay T.C. Emekli Sandığına gönderilmesini kabul etmeleri şartı ile) emeklilik bakımından eski derecelerinde değerlendirilir.
Kurumlararası Geçiş Kurumlararası Geçiş Süreci Nasıl Olur?
- Öncelikli olarak memurun kurumlar arası geçiş yapma talebinin bulunması gerekir
- Memurun iki yıllık çalışmasını tamamlayarak aday memurluktan çıkmış olması ve asaletinin tasdik edilmiş olması gerekir.
- Muvafakat verilmesi gerekir.
- Memurun kurumlararası geçiş yapmak istediği kadronun kendi kazanılmış olan hak derecesinde ması aranır.
- Kazanılmış hak derecesinin altında olan kadroya geçiş yapmak isteyen memurun geçmek istediği kadro ile kendi kadrosundaki farkın 3 dereceye kadar olması gerekir.
- Nakil için yazışmaların yapılmış olması aranır.
Yukarıda sayılı şartların gerçekleşmesi durumunda kurumlar arası geçiş sağlanacaktır.
Kurumlararası Geçişin Amacı Nedir?
Kurumlararası geçiş sayesinde memurlar istifa etmeden kendi kadrolarına eş veyahut mümkünse kendi kadrolarından daha yüksek veya kendi kadrolarından en fazla 3 derece daha düşük kurumlara kolayca geçiş sağlayabilirler. Ancak belirtilmelidir ki bu nakil işleminin yapılabilmesi için kurumların birbirleriyle aralarında karşılıklı muvafakatlarının bulunması gerekir.
Kendi kadrosundan daha düşük bir kadroya atanan memurların kendi derecelerine dönmesi yazılı süre kaydı olmaksızın mümkün kılınmıştır.
Kazanılmış hak derecelerinden daha düşük bir dereceye naklini isteyen memurların atandıkları derecede geçirdikleri süreler kesenek ve karşılık farklarının kendileri tarafından her ay T.C. emekli sandığına gönderilmesini kabulü şart konularak emeklilik yönünden eski derecelerine göre değerlendirilecektir.
Kurumlararası geçişin başka bir kuruma nakil olmak anlamını taşıdığını ifade etmiştik. Tam da bu yüzden yapılan bu işlem idari bir işlemdir. Örneğin Kültür ve Turizm Bakanlığından, İçişleri Bakanlığına aynı sınıf ve aynı derece olmak koşuluyla atanmak gibi. Tabii bu nakil işleminin gerçekleşebilmesi için karşılıklı muvafakatin de sağlanmış olması gerektiği hususunu unutmamak gerekir.
Kurumlar Arası Geçişin Şartları Nelerdir?
Geçiş yapmak isteyen memur öncelikli olarak yazılı bir dilekçe ile kurumlararası geçiş için bir başvuruda bulunmalıdır. Memurun geçiş yapmak istediği kurumunun kendine özel koşulları olabilir. Bununla birlikte memurun yapacağı başvuruda kıdem, memurun derecesi ve pozisyonundan aşağı bir durum olmaması gerekmektedir.
İkinci olarak nakil talebine ilişkin kurumların aralarında muvafakatlerinin bulunması gerekir. İki kurumunda muvafakatinin bulunmasından anlaşılması gereken memurun kendi kadrosunda olduğu kurumunda geçiş yapacağı kurumunda muvafakat vermesi gerektiğidir. Kurumların muvafakat vermesi sonucunda geçiş işlemleri başlatılacaktır.
Muvafakati kurum amirleri vermektedirler. Kurum amirlerine verilen bu yetki takdiri olmakla birlikte sınırsız yetki değildir. Kurum amirleri kamu yararını ve hizmet gereklerini göz önünde bulundurarak bu yetkiyi kullanabilirler ki yetki yargı denetimine tabiidir. Eğer ki kurum amirinin verdiği karar memurun özlük haklarına ve mali haklarına halel getirirse bu takdirde memur idari yargıda iptal davası açma hakkına sahip olacaktır.
Üst kademeye geçmek isteyen memurlar için ilgili yönetmeliğin 68.maddesinde ifade edilen usullere uygun olması şartı aranır. Derecesini yükseltmiş ya da öğrenim durumunun yükselmeye elverişli olması gibi. Alt dereceli bir kadroya geçmek isteyen memur için ise en fazla 3 derece aşağıdaki bir kadroya atanması mümkün kılınmıştır. Bunlarla birlikte memurun asaletinin tasdik olması da aranan şartlardan biridir.
Yargı kararlarına ilişkin olarak kurumlararası nakilde dikkate alınacak hususlar aşağıdaki gibidir;
- Kamu yararı
- Hizmet gereği
- Eş ve aile durumu
- Eğitim durumu
- Sınavla atanma
Kurumlararası Geçiş ve Kurumlararası Geçici Görevlendirme Farkı Nedir?
İki kavram birbirinden farklı olmakla birlikte kurumlararası geçici görevlendirme kurumlararası geçiş gibi kalıcı ve daimi değildir. Geçici olarak yapılan nakil durumunu ifade etmektedir. Kurumlararası geçiş ise memurun tamami ile statüsünü, mali ve özlük haklarını daimi olarak değiştirmektedir.
Kurumlararası Geçiş Nasıl Yapılır?
Kurumlararası geçiş için gerekli şartlar yukarıda belirtilmiştir. Bu şartlar genel olarak aynı derecede ve muvafakatin mümkün olduğu hallerde mümkündür. Ancak belirtmek gerekir ki her kurumun kendisine özgü özel koşulları, hukuki prosedür farklılıkları, ihtiyaçları ve kadro gereklilikleri farklılık göstermektedir.
Üst kademeye geçmek isteyen memurlar için ilgili yönetmeliğin 68.maddesinde ifade edilen usullere uygun olması aranır. Derecesini yükseltmiş ya da öğrenim durumunun yükselmeye everişli olması şartı aranır. Aşağı bir kadroya geçmek isteyen memur için ise en fazla 3 derece aşağıdaki bir kadroya atanması mümkün kılınmıştır. Bunlarla birlikte memurun asaletinin tasdik olması da aranan şartlardandır.
Nakil yapmak isteyen memur herhangi bir ilanı beklemeksizin uygun gördüğü kurumlara direkt olarak başvuruda bulunabilir. Memurun il müdürlüğüne de başvuruyu yapabilmesi mümkündür. Merkez teşkilatına verilecek olan başvurular daha kısa sürede değerlendirilir. Memur başka bir ile veya belli bir unvana naklini istiyorsa bu durumlara dilekçesinde açıkça yer vermelidir.
Kurum takdir yetkisini kullanarak olumlu ya da olumsuz bir karara varacaktır. Ardından geçiş yapılmak istenen kurum ve kadro olumlu cevap verirse bu takdirde memurun kendi kurumuna muvafakati sorulacaktır.
Muvafakat verilirse memurun bulunduğu kurum tarafından ilişik kesme yazısı yazılır ve yeni kurum atama yapar. Ancak memurun çalıştığı kurum muvafakat vermezse bu takdirde atama yapılamayacaktır. Ki kurumun muvafakat vermesi de zorunlu değil takdiridir. Kurumdan ayrılmayla birlikte memura ilişiğinin kesildiğine dair tebliğ olunur ve memur yeni kurumda işe başlar.
Kurum Muvafakat Vermezse Ne Yapılır?
Yukarıda da belirtildiği üzere kurumlararası muvafakat takdiri bir meseledir.
Kurum amirleri mali ve özlük haklarına dokunmaksızın muvafakati verip vermemek de özgürdürler. Ancak bu takdir yetkisi sınırsız değildir. Yargı denetimine tabidir. Dolayısıyla eğer bir memurun özlük haklarına halel gelmişse bu takdirde memur idari yargıda iptal davası açmalıdır.
Kurumlar Arası Geçişe Muvafakat Verilmemesinin İptali Davası
Sınavla veyahut öngörülen herhangi bir yolla kurumlar arası geçiş şartlarını sağlamış olan bir memurun, usulüne uygun bir başvuru yapmış olmasına rağmen, çalıştığı kurumun geçiş talebine olumsuz yanıt vermesi yahut hiç yanıt vermemesine durumunda memurun bu idari işleme karşı iptal davası açması gerekir. İptal davası 60 gün içerisinde yürütmeyi durdurma talepli olarak açılmalıdır.
İptal davasının sonuçlanmasıyla mahkeme, işlemi hukuka aykırı bulduysa ve iptal edilmesine karar verdiyse davalı idare 30 gün içerisinde memurun talebine ilişkin olarak muvafakat vermek durumundadır. Bilindiği üzere iptal davaları, hukuka aykırı olduğu iddia edilen idari işlemlerin geçmişe yönelik ortadan kaldırılmasına yönelik olarak açılır. Bu doğrultuda mahkemenin vereceği karar geçmişe yönelik sonuç doğuracaktır.
Bir diğer önemli husus ise dava sürecindeyken yürütmeyi durdurma kararının verilmesi olacaktır. İptal davasına konu olan idari işlemin uygulanmasını engellemek adına kişinin (memurun) muhakkak davayı açarken yürütmeyi durdurma talebinde bulunması gerekir.
Yürütmenin durdurulmasının düzenlendiği İYUK m. 27’ye göre “Danıştayda veya idari mahkemelerde dava açılması dava edilen idari işlemin yürütülmesini durdurmaz.” Yani kişinin bu hususu ayrıca belirterek mahkemeden talep etmesi gerekir.
Peki mahkeme hangi şartlarda YD kararı verir? Yine İyuk m. 27’ye göre “telafisi güç veya imkânsız zararların doğması ve idari işlemin açıkça hukuka aykırı olması şartlarının birlikte gerçekleşmesi” gerekmektedir. Bu şartların gerçekleşmesinin akabinde davalı idarenin savunması alındıktan sonra veya savunma süresi geçtikten sonra, mahkeme tarafından gerekçe gösterilerek yürütmenin durdurulması kararı verilebilir.
Emsal Yargı Kararları
Samsun Bölge İdare Mahkemesi, 1. İdari Dava Dairesi, E. 2020/334 K. 2020/261 T. 23.6.2020
Artvin Belediye Başkanlığı’nda zabıta memuru olarak görev yapan davacı tarafından, Artvin Çoruh Üniversitesi Rektörlüğü’ne memur olarak atanmasına muvafakat verilmesi istemiyle yapılan başvurunun zımnen reddine ilişkin işlemin iptali istemiyle açılmıştır.
Rize İdare Mahkemesi’nin 24/01/2020 gün ve E:2019/444, K:2020/61 sayılı kararıyla;
kamu hizmetinin bütünlüğü ve devamlılığı ilkesi gereğince kamu görevlilerinin özel koşullarına ve eğitim durumlarına göre verimliliklerinin en yüksek olduğu ve hizmetlerinden en yüksek oranda yararlanılacak bir birimde çalıştırılmalarının kamu yararına uygun düşeceği,
Yabancı Diller bölümü mezunu olan davacı için Artvin Çoruh Üniversitesi Rektörlüğü’ndeki memur unvanlı kadronun eğitim durumuna da uygun olduğu anlaşıldığından,
davacının kurumlararası naklen atanmasına muvafakat verilmemesine ilişkin işlemde kamu yararı ve hizmet gerekleri bakımından hukuka uygunluk bulunmadığı sonuç ve kanaatine varıldığı gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir.
Davalı idare tarafından; davacının belediyede memur kadrosundan nakil talebinde bulunduğu, mevcut kadrosundan daha üst bir kadroya değil münhal bulunan herhangi bir kadroya atanmasının söz konusu olduğu,
Artvin’in gerek geleneksel kafkasör festivali etkinlikleri ve gerekse doğa turizmi yönünden turistik yer olması hasebiyle ingilizce bilen davacıdan belediyelerinin de elbette yararlanacağı, yargılama aşamasında Artvin Çoruh Üniversitesine gönderilen 21/10/2019 – 2060 sayılı yazıyla da davacının kurumdan ayrılmasının uygun görülmediği, naklen atanmak istediği Artvin Çoruh Üniversitesinde,
daha üst ve daha yüksek maaşlı bir kadroya değil, mevcut kadro ve maaşına denk münhal bir kadroya gitmesinin söz konusu olduğu, makam ve maaş yönünden bir kazancı ve gecikme halinde bir terfi ve maaş kaybı olmayacağı ileri sürülerek kararın istinaf yolu ile incelenerek kaldırılması ve davanın reddine karar verilmesi istenilmektedir.
SAVUNMANIN ÖZETİ :İstinaf başvurusunun reddi gerektiği savunulmaktadır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Samsun Bölge İdare Mahkemesi 1. İdari Dava Dairesi’nce, dava dosyasının tekemmül ettiği görüldüğünden usul ekonomisi gereği davalı idarenin yürütmenin durdurulması istemi hakkında karar verilmeksizin 2577 sayılı Kanunun 45. maddesi uyarınca incelenerek işin gereği görüşüldü:
Dava; Artvin Belediye Başkanlığı’nda zabıta memuru olarak görev yapan davacı tarafından, Artvin Çoruh Üniversitesi Rektörlüğü’ne memur olarak atanmasına muvafakat verilmesi istemiyle yapılan başvurunun zımnen reddine ilişkin işlemin iptali istemine ilişkindir.
657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun “Memurların bir kurumdan diğerine nakilleri” başlıklı 74. maddesinin 1. fıkrasında, memurların bu Kanun’a tabi kurumlar arasında kurumların muvafakatı ile kazanılmış hak dereceleri üzerinden veya 68. maddedeki esaslar çerçevesinde derece yükselmesi suretiyle, bulundukları sınıftan veya öğrenim durumları itibariyle girebilecekleri sınıftan, bir kadroya nakillerinin mümkün olduğu hükme bağlanmıştır.
Anılan Yasa kuralıuyarınca kurumlar arası naklen atama işlemi kurumların muvafakatı ile sağlanmakta olup, naklen atamaya muvafakat verip vermemek konusunda kanunla kamu idarelerine takdir yetkisi tanındığı kuşkusuzdur.
Şüphesiz kamu idareleri, takdir yetkisine dayalı olarak tesis ettikleri işlemlerdeki söz konusu değerlendirme serbestisini, kamu yararı maksadı ile ve hizmet gerekleri doğrultusunda kullanmak zorundadır.
Bu bağlamda personelinin başka bir kuruma nakline muvafakat verip vermeme konusunda idarenin takdir yetkisi kullanmasının, kamu yararı maksadının ve hizmet gereklerinin dikkate alınıp alınmadığı noktasında hukuka uygunluk denetimine tâbi tutulacağı ancak bu değerlendirmenin sınırlarını aşacak ve idari işlem niteliğinde yargı kararı verilmesi anlamına gelecek şekilde, takdir yetkisini belli bir yönde kullanma konusunda idareyi zorlayacak şekilde yargı kararı verilemeyeceği de tabiîdir.
Dava dosyasının incelenmesinden; davacının Artvin Belediyesi bünyesinde zabıta memuru olarak görev yapmakta olduğu,
Gürcistan Devlet Üniversitesi Yabancı Diller bölümü mezunu olması ve Artvin Çoruh Üniversitesi Rektörlüğü’nde de yabancı öğrenciler ve dış ilişkiler biriminin bulunması nedenleriyle kendi alanıyla ilgili bir işte çalışabilme ve yükselme imkanının bulunması düşünceleriyle adı geçen Üniversiteye memur olarak atanmak için başvuru yaptığı,
başvurusunun Üniversite tarafından uygun görülmesi üzerine 15.05.2019 tarih ve E.1829 sayılı yazı ile davalı idareden muvafakat istenildiği,
davalı idarece 60 günlük süre içinde cevap verilmemesi üzerine zimni ret işleminin iptali istemiyle 23.07.2019 tarihinde bakılan davanın açıldığı,
ancak dava açıldıktan sonra davalı Belediye İnsan Kaynakları ve Eğitim Müdürlüğü’nce Üniversiteye gönderilen 23.07.2019 tarihli ve 1044 sayılı yazıda,
“Kurumumuzda memur personelin yetersiz olması nedeniyle adı geçen personelin naklen atanması durumunda hizmetlerde aksamaya neden olacağından, naklen atama talebi ileri tarihlerde yeniden değerlendirecektir.”şeklinde
cevap verildiği anlaşılmaktadır.
Dairemizin 20/05/2020 günlü ara kararı ile Artvin Çoruh Üniversitesi Rektörlüğü’nden, davacıya ilişkin olarak hangi kadroda ve nerede çalıştırılmak üzere Artvin Belediye Başkanlığı’ndan muvafakat talebinde bulunulduğunun sorulmasına cevaben gönderilen bilgi ve belgelerin incelenmesinden; davacının,
“İdari ve Mali İşler Daire Başkanlığı’na” “bilgisayar işletmeni” olarak atanmak üzere muvafakat talebinde bulunulduğu, hatta atama işleminin gerçekleştirildiği görülmüştür.
Bu durumda; her ne kadar İdare Mahkemesince “yabancı diller bölümü mezunu olan davacının Artvin Çoruh Üniversitesi Rektörlüğü’ndeki memur unvanlı kadronun eğitim durumuna daha uygun olduğundan bahisle kurumlararası naklen atanmasına muvafakat verilmemesine ilişkin işlemde kamu yararı ve hizmet gerekleri bakımından hukuka uygunluk bulunmadığından” bahisle dava konusu işlemin iptaline karar verilmiş ise de;
kamu hizmetinin bütünlüğü ve devamlılığı ilkesi gereğince, kamu görevlilerinin özel koşullarına göre verimliliklerinin en yüksek olduğu ve hizmetlerinden en yüksek oranda yararlanılacak bir birimde çalıştırılmalarının kamu yararına daha uygun düşeceği açık olmakla birlikte,
davacının halihazırda zabıta memuru olarak görev yaptığı, muvafakat talebinin uygun görülmesi halinde atanacağı (hatta atandığı) kurumda da bilgisayar işletmeni olarak görev yapacağı, dolayısıyla muvafakat talebine konu kadronun davacının öğrenimine uygun unvan değişikliği veya görevde yükselme niteliği taşımadığı,
ayrıca davalı idarenin de personel ihtiyacının bulunması karşısında; davacının kurumlararası naklen atanmasına muvafakat verilmemesine ilişkin işlemde hukuka ve mevzuat mevzuat hükümlerine aykırılık, aksi yöndeki İdare Mahkemesi kararında da hukuki isabet bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, davalı idarenin istinaf başvurusunun kabulüne, Rize İdare Mahkemesi’nin 24/01/2020 günlü, E:2019/444, K:2020/61 sayılı kararın kaldırılmasına,
davanın reddine,aşağıda dökümü yapılan dava aşamasına ilişkin yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
istinaf aşamasında yapılan yargılama giderleri ile Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 1.700,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı idareye verilmesine,
yürütmenin durdurulması talebi hakkında karar verilmediğinden 89,60 TL YD harcının istemi halinde, artan posta avansının ise resen taraflara iadesine 23/06/2020 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.
Erzurum Bölge İdare Mahkemesi, 1. İdari Dava Dairesi,, E. 2019/1512 K. 2020/476 T. 10.9.2020
Muş Defterdarlığı Malazgirt Mal müdürlüğü emrinde memur olarak görev yapan ve eş durumu mazereti nedeniyle Balıkesir iline naklen tayin talebinde bulunan davacı tarafından,
Balıkesir Defterdarlığı’nın muvafakatinin bildirilmesinin istenilmesine ilişkin yazısına cevap olarak davalı idare tarafından hizmetine ihtiyaç duyulduğu gerekçesiyle muvafakat verilmemesi yönünde tesis edilen 25/06/2018 tarih ve 3371 sayılı işlemin iptali istemiyle açılan davada,
“Bakılan uyuşmazlıkta; davalı idarece dava dosyasına sunulan bilgi ve belgelerin incelenmesinden, Malazgirt Mal müdürlüğü bünyesinde muhakemat servisinde 1 hazine avukatı, personel servisinde 1 teknisyen (davacı) ile 1 yardımcı hizmetli ve muhasebe servisinde 1 veri hazırlama ve kontrol işletmeni olmak üzere toplamda 4 personel çalıştığı, muhasebe servisinde veznedar kadrosunun boş olduğu ve her ne kadar dava konusu işlem tarihinden sonra olsa da 10.09.2018 tarihinde bu göreve davacının vekaleten atandığı, dolayısıyla davalı idare bünyesinde personel ihtiyacı bulunduğu ve davacının hizmetine ihtiyaç duyulduğu görülmektedir.
Bu durumda; davalı idare bünyesindeki kadro durumu ve personel ihtiyacı dikkate alındığında,muvafakat verme konusunda idareye tanınan takdir yetkisinin kamu yararı ve hizmet gereklerine uygun olarak kullanıldığı sonucuna ulaşıldığından, dava konusu işlemde hukuka aykırılık görülmemiştir.”
gerekçesiyle davanın reddine ilişkin Van 2. İdare Mahkemesi’nin 08/03/2019 gün ve E:2018/1940, K:2019/348 sayılı kararının;
hukuka aykırı olduğu, eşinin özel sektörde Balıkesir ilinde çalışmakta olduğu, personel yetersizliği ve davacının hizmetine ihtiyaç duyulduğu gerekçesinin gerçeği yansıtmadığı,
mevzuatta yer alan tüm şartları sağladığı ileri sürülerek kaldırılması ve dava konusu işlemin iptaline karar verilmesi istenilmektedir.
SAVUNMANIN ÖZETİ : İstinaf aşamasında savunma dilekçesi verilmemiştir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Erzurum Bölge İdare Mahkemesi 1. İdari Dava Dairesince işin gereği görüşüldü:
Dava ; Muş Defterdarlığı Malazgirt Mal müdürlüğü emrinde memur olarak görev yapan ve eş durumu mazereti nedeniyle Balıkesir İline naklen tayin talebinde bulunan davacı tarafından, Balıkesir Defterdarlığı’nın muvafakatinin bildirilmesinin istenilmesine ilişkin yazısına cevap olarak davalı idare tarafından hizmetine ihtiyaç duyulduğu gerekçesiyle muvafakat verilmemesi yönünde tesis edilen 25/06/2018 tarih ve 3371 sayılı işlemin iptali istemiyle açılmıştır.
657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 74. maddesinin 1. fıkrasında; “Memurların bu Kanuna tabi kurumlar arasında, kurumların muvafakatı ile kazanılmış hak dereceleri üzerinden veya 68 inci maddedeki esaslar çerçevesinde derece yükselmesi suretiyle, bulundukları sınıftan veya öğrenim durumları itibariyle girebilecekleri sınıftan, bir kadroya nakilleri mümkündür. Kazanılmış hak derecelerinin altındaki derecelere atanabilmeleri için ise atanacakları kadro derecesi ile kazanılmış hak dereceleri arasındaki farkın 3 dereceden çok olmaması ve memurların isteği de şarttır.” hükmü yer almıştır.
657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 74. maddesi uyarınca kurumlararası naklen atama işlemi kurumların muvafakatı ile sağlanmakta olup, naklen atamaya muvafakat verip vermemek konusunda kanunla kamu idarelerine takdir yetkisi tanındığı kuşkusuzdur.
Şüphesiz kamu idareleri, takdir yetkisine dayalı olarak tesis ettikleri işlemlerdeki söz konusu değerlendirme serbestisini, kamu yararı maksadı ile ve hizmet gerekleri doğrultusunda kullanmak zorundadır.
Bu bağlamda personelinin başka bir kuruma nakline muvafakat verip vermeme konusunda idarenin takdir yetkisi kullanmasının, kamu yararı maksadının ve hizmet gereklerinin dikkate alınıp alınmadığı noktasında hukuka uygunluk denetimine tâbi tutulacağı ancak bu değerlendirmenin sınırlarını aşacak ve idari işlem niteliğinde yargı kararı verilmesi anlamına gelecek şekilde, takdir yetkisini belli bir yönde kullanma konusunda idareyi zorlayacak şekilde yargı kararı verilemeyeceği de tabiîdir.
Anılan düzenlemeye göre naklen atamanın yapılabilmesi; öncelikle kurumların muvafakatını gerektirmekte; idarece bu konudaki takdir yetkisinin kullanılmasında, hizmet gerekleri, iş yükü, kadro durumu gibi ölçütler göz önünde bulundurulmaktadır.
Dava dosyasının incelenmesinden; davacının, ilk olarak 05/04/2013 tarihinde Balıkesir ili, Manyas Mal Müdürlüğü’nde hizmetli olarak göreve başladığı, sonrasında görevde yükselme sınavını kazanarak 05/05/2015 tarihinde memur kadrosuyla Muş ili,
Malazgirt Mal Müdürlüğü emrine atandığı ve burada 24/12/2015 tarihinden itibaren veri hazırlama ve kontrol işletmeni görevini sürdürdüğü, davacı tarafından 07/06/2018 tarihli dilekçe ile Balıkesir Defterdarlığı’na başvuru yapılarak, eşinin 2015 yılından itibaren Balıkesir ilinde özel sektörde çalışmakta olduğu ve oğlu ile birlikte yaşadığı,
kızının ise Bursa’da fen lisesinde okuduğu, kendisinin de şeker hastası olduğu ve bakıma ihtiyaç duyduğu belirtilerek, sağlık durumu ve aile birliğinin sağlanması amacıyla Balıkesir Defterdarlığı Manyas Malmüdürlüğü veya Defterdarlık bünyesinde münhal bulunan bir kadroya atamasının yapılması hususunda talepte bulunulduğu,
bunun üzerine Balıkesir Valiliği Defterdarlık Personel Müdürlüğü’nün 13/06/2018 tarih ve 8662 sayılı yazısı ile, davacının atanma talebine muvafakat verilip verilmeyeceği hususunun Muş Defterdarlığı’ndan sorulduğu,
Muş Valiliği Defterdarlığı’nın 25/06/2018 tarih ve 3371 sayılı işlemi ile, davacının veri hazırlama ve kontrol işletmeni olarak görev yapmakta iken unvanı değiştirilerek teknisyen kadrosuna atandığı belirtilerek personel yetersizliği ve davacının hizmetine ihtiyaç duyulduğu gerekçesiyle muvafakat talebinin reddi üzerine, bu işlemin iptali istemiyle bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
İlgililerin muvafakat taleplerinin değerlendirilmesindeki esas husus olan, ilgili personelin hizmetine idarece ihtiyaç duyulup duyulmadığının, idareler tarafından somut olarak ortaya konularak ilgililer hakkında işlem tesis edilmesi halinde, idarelerin bu konuda sahip oldukları takdir yetkilerini kamu yararı ve hizmet gereklerine uygun kullandıklarının kabulü gerekmektedir.
Olayda, her ne kadar davacı teknisyen kadrosunda çalışmakta ise de, idare tarafından 10/09/2018 tarihli işlem ile 657 sayılı Kanunun 86. maddesi uyarınca vekaleten veznedar olarak görevlendirildiği, bu haliyle davacının hizmetine teknisyen olarak ihtiyacının bulunmadığının yapılan işbu vekaleten görevlendirme işlemi ile ortaya konulmuş olduğu görülmüştür.
Bu durumda, davalı idare tarafından hizmet gerekleri, personel sayısı, iş yükü ve davacının 2015 yılından beri davalı idare bünyesinde memur olarak çalışmakta olduğu hususları dikkate alındığında, davacıya muvafakat verilmesi gerekirken, personel ihtiyacı olduğundan bahisle davacıya muvafakat verilmemesine yönelik tesis edilen dava konusu işlemde mevzuata ve hukuka uygunluk bulunmadığı sonuç ve kanaatine varılmıştır.
Açıklanan nedenlerle; istinaf başvurusunun kabulüne, Van 2. İdare Mahkemesi’nin 08/03/2019 gün ve E:2018/1940, K:2019/348 sayılı kararının kaldırılmasına, dava konusu işlemin iptaline, aşağıda dökümü yapılan 500,90-TL yargılama giderinin davalı idare tarafından davacıya verilmesine, istinaf aşamasında yersiz olarak yatırılan 165,70-TL harcın istemi halinde artan posta avansının ise re’sen Mahkemesince yatırana iadesine, bu kararın kesin olduğunun taraflara bildirilmesine, 10/09/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Danıştay 2. İdari Dava Dairesi E. 2016/12350 K. 2019/7017 T. 10.12.2019
… İdare Mahkemesinin temyize konu kararıyla; personelini atama konusunda takdir yetkisi bulunduğu kuşkusuz olan ve boş bulunan bir kadroya kamu yararı ve hizmet gereklerini gözeterek en uygun kişiyi atama konusunda gerekli nitelikleri taşıyanlar arasında tercihte bulunma hak ve yetkisine sahip olan davalı idarenin, bu yetkisini belirli bir kişi lehine kullanmaya yargı kararı ile zorlanamayacağı,
ilgili mevzuat hükümleri ile idareye personelini atama konusunda tanınan takdir yetkisinin kamu yararı ve hizmet gerekleri gözetilerek objektif şekilde kullanılıp kullanılmadığının yargı yerleri tarafından denetlenmesine olanak bulunmakla birlikte,
bu yetkinin hiç kullanılmadığı durumlarda idarenin boş bulunan bir kadro veya göreve belirli bir personeli atama konusunda yargı kararı ile zorlanmasına hukuken olanak bulunmadığı, bu durumda,
davacının, münhal bulunan memur kadrolarından birine atanma istemiyle yaptığı 05/08/2014 tarihli başvurusunun zımnen reddine ilişkin işlemde,
idarenin bu konuda takdir yetkisinin bulunması ve boş bulunan kadrolara yargı kararı ile atama yapmaya zorlanmasına hukuken olanak bulunmaması karşısında hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle dava reddedilmiştir.
İSTEMİN KONUSU : … İdare Mahkemesince verilen … günlü, E:…, K:… sayılı kararın, dilekçede yazılı nedenlerle 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesi uyarınca temyizen incelenerek bozulması isteminden ibarettir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava Konusu İstem : Dava; … ilinde bulunan … Üniversitesinde memur olarak görev yapan davacı tarafından, … Üniversitesine münhal bulunan kadrolardan birine naklen atanma istemiyle yaptığı 05/08/2014 tarihli başvurunun zımnen reddine ilişkin işlemin iptali istemiyle açılmıştır.
İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti : … İdare Mahkemesinin temyize konu kararıyla; personelini atama konusunda takdir yetkisi bulunduğu kuşkusuz olan ve boş bulunan bir kadroya kamu yararı ve hizmet gereklerini gözeterek en uygun kişiyi atama konusunda gerekli nitelikleri taşıyanlar arasında tercihte bulunma hak ve yetkisine sahip olan davalı idarenin, bu yetkisini belirli bir kişi lehine kullanmaya yargı kararı ile zorlanamayacağı,
ilgili mevzuat hükümleri ile idareye personelini atama konusunda tanınan takdir yetkisinin kamu yararı ve hizmet gerekleri gözetilerek objektif şekilde kullanılıp kullanılmadığının yargı yerleri tarafından denetlenmesine olanak bulunmakla birlikte,
bu yetkinin hiç kullanılmadığı durumlarda idarenin boş bulunan bir kadro veya göreve belirli bir personeli atama konusunda yargı kararı ile zorlanmasına hukuken olanak bulunmadığı, bu durumda,
davacının, münhal bulunan memur kadrolarından birine atanma istemiyle yaptığı 05/08/2014 tarihli başvurusunun zımnen reddine ilişkin işlemde,
idarenin bu konuda takdir yetkisinin bulunması ve boş bulunan kadrolara yargı kararı ile atama yapmaya zorlanmasına hukuken olanak bulunmaması karşısında hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle dava reddedilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI: Davacı tarafından; % 56 oranında engelli olduğu, ailesinin desteğine muhtaç olduğu, ailesinden 700 km uzakta görev yaptığı,
2015 yılında davalı idareye kadro tahsisi yapıldığı, davalı idarenin kurumlararası geçiş yapmak isteyenler arasında mazereti olanlar ile mazereti olmayanlar arasında bir sınıflandırma yapmadığı,
657 sayılı Kanun’un 72. maddesinde yer alan ilave vaki düzenlemenin yanlış değerlendirilerek davanın reddine karar verildiği ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN CEVABI : Temyiz isteminin reddi gerektiği yolundadır.
DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İkinci Dairesince; Danıştay Beşinci Dairesi tarafından, Danıştay Başkanlık Kurulu’nun 01/08/2016 günlü, K:2016/32 sayılı kararının “Ortak Hükümler” kısmının 1. fıkrası uyarınca, ayrıca bir gönderme kararı verilmeksizin Dairemize iletilen dosyada, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
İdare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı halinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. DAVACININ TEMYİZ İSTEMİNİN REDDİNE,
2. … İdare Mahkemesince verilen … günlü, E:…, K:… sayılı kararın ONANMASINA,
3. Temyiz giderlerinin istemde bulunan davacı üzerinde bırakılmasına,
4. Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,
5. 2577 sayılı Kanun’un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. Bu kararın tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde Danıştay’da karar düzeltme talebinde bulunulabilir. Karar, 10/12/2019 tarihinde oybirliğiyle alındı.