- +90 312 911 1168
- info@mdmhukuk.com
- Kızılırmak Mah. 1443. Cad. Ankara 1071 Plaza A Blok No:25/58 06510 Çankaya/ANKARA
İş Hukukunda İbraname
Makale Başlıkları
İş Hukukunda İbraname konulu makalemizi okuyorsunuz, daha fazla bilgi için bizimle iletişime geçin.
Alacaklının alacağı olan haklarından vazgeçtiği ve borçlu borcunu yerine getirme ediminden kurtulduğu iki taraflı sözleşmelerdir. Hukukumuzda kanuni bir düzenleme altına alınmamıştır bu sebeple ortaya çıkan uyuşmazlıklar Yargıtay içtihatları, borçlar kanununun genel ilkelerine göre çözümlenmektedir. İbra irade beyanından ibaret değildir. İbra bir sözleşmedir. Bu yönüyle feragatten ayrılmaktadır. Feragatte tek taraflı bir beyanla alacaklı alacağından vazgeçebilir fakat ibra da alacaklı tek taraflı irade beyanıyla alacağından vazgeçemez. Borçlunun da onayı gerekir. Uygulama da çoğu kez borçlunun reddetmemiş olması sebebiyle zimni kabul ettiği sonucuna varılmaktadır.
İş sözleşmelerinin ibra ile sona erdirilmesi durumu sıklıkla karşımıza çıkmaktadır. İşçinin ücret ve tazminat gibi tüm işçilik alacaklarını işverenden tam olarak tahsil ettiğini belirttiği ibraname adı altında belge imzalandığı görülmektedir. Bunun sonucunda işveren gelecekte işçinin haklarını isteyemeyeceğini ibra ile garanti altına almaktadır.
İbranameler kanunda sayılan bu şartları taşımadığı durumlarda geçersizdir.
Genellikle işveren işçinin hizmet sözleşmesini sona erdirdiği sırada işçiye imzalattığı bu sözleşmeler, ibra sözleşmesi, menfi borç ikrarı, sulh sözleşmesi veya makbuz niteliklerinden birini taşımaktadır.
Bir ihtiyaçtan ortaya çıkmış bu sözleşmeler ile işçilik ücreti ve diğer tazminatların ödenmeden sona ermesi söz konusu olabilmektedir. Bu sebeple bu durum kimi zaman işçiler aleyhine kullanılabilmektedir.
İbra sözleşmesi bir tasarruf işlemidir. Bu yüzden ibra sözleşmesini yapan imzaladığı sırada tasarruf ehliyetine sahip olmalıdır. Ayrıca bu şahsın imza sırasında ayrıca ücreti ibra konusunda da tasarruf yetkisinin bulunması gerekir. Bu husus hizmet sözleşmeleri ile çalışan küçüklerin ibra sözleşmeleri imzalamaları ve velilerinin ise bu sözleşmeye rıza göstermemeleri durumunda önem arz etmektedir.
Yargıtay mümeyyiz küçüklere yasal temsilcilerinin çalışma izni vermesini küçüğün ibraname verebilme yetkisini içermediğini kabul etmektedir.
Diğer yandan, işçi dışında işçinin özel olarak yetkilendirdiği kişiler de onun adına ibra yapabileceklerdir. Bir başka deyişle vekil aracılığı ile de ibraname verebilecektir. Ancak böyle bir durumda, verilecek vekaletin ya münhasıran ibraya ilişkin olması ya da ‘ibra’ yetkisini içermesi gerekmektedir. Böyle bir yetkinin bulunmadığı durumlarda yapılan ibra işlemi ancak kişinin icazeti ile geçerlilik kazanacaktır.
İş Kanununu okumak için buraya tıklayın.
İbranameler konusunda uygulamada yaygın olarak karşılaşılan bir diğer durum da, işçiye işe girdiği zaman veya işin devamı sırasında beyaza attırılan imza yoluyla oluşturulan ibranamelerdir. Bu şekilde işçiye girdiği zaman veya işin devamı sırasında beyaza attırılan imza yoluyla oluşturulan ibranamenin hiçbir hukuki değeri olmayacaktır. Zira, ibranamenin konusunu oluşturacak olan alacaklar, imza tarihinde ya hiç yada tamamen doğmamış alacaklardır. Bu anlamda ibraname hukuki niteliği açısından geçmişe yönelik olup, gelecekteki işçi alacaklarını etkilemeyecektir. Ancak, beyaza imzalattırma yoluyla ibranamenin hazırlandığını ispat yükü işçiye düşmektedir.
Bir ibraname karşılıklı ve birbirine uygun irade beyanlarıyla meydana geleceğinden, hata (yanılma) veya hile (aldatma) yahut tehdit (ikrah, korkutma) yoluyla meydana getirilecek ibranameler hukuken sakat olacak ve işçi söz konusu ibranamelerin hükümsüzlüğünü ileri sürme yetkisine sahip olacaktır. Buna göre, işçinin ibranamenin niteliği ve kapsamı konusunda yanılması, ibranamenin konusunun sonradan düşündüğü gibi çıkmaması, hata nedeniyle ibranamenin iptali için yeterli olacaktır, ancak, işçinin ibranameyi hiç okumadan imzalamış olması, başlı başına bir yanılma durumu olarak nitelendirilmeyecektir.
Buna karşılık, işçi ibranameyi ödenmiş ücretlere ilişkin bir makbuz olduğu düşüncesi ile imzaladığını ispatlaması halinde iptal hakkını kullanabilecektir. Öte yandan, ibranamenin işverenin yanıltıcı davranışları sonucunda alındığını gösteren bütün durumlarda, hilenin (aldatmanın) varlığından söz edilebilecektir. Bu anlamda, işverenin işçiyi imzaladığı belgenin önemi konusunda uyarmaması dahi, hilenin varlığı bakımından yeterli sayılabilecektir. Bunlar dışında hizmet sözleşmesinin son bulması sırasında işçinin o andaki ekonomik ve psikolojik baskı altında bulunması durumundan yararlanılarak işçiye ibraname imzalatılması şıkça karşılaşılan bir durumdur.
Şöyle ki, işverenin işçinin bir takım haklardan vazgeçmesi şartı ile ücret ödemeyi kabul etmesi gibi bir davranış sonucu, işçi ödenmeyen alacaklarını da kapsayacak bir ibranameyi imzalarsa, bu durum bu kez bir tehdit (ikrah, korkutma) halini oluşturacak ve böyle bir durumda da işçi ibranamenin hükümsüzlüğünü ileri sürebilme hakkına sahip olacaktır. Bu anlamda, geçerli bir ibranamenin varlığından edilebilmesi için, ibranamenin imzalandığı tarihte işçinin “iradesinin sağlıklı olması* ve ‘iradenin herhangi bir baskı altına alınmamış” olması zorunluluğu bulunmaktadır.
İşçiye banka kanalıyla herhangi bir ödeme yapmaksızın matbu ifadelerle hiçbir hak ve alacağı kalmadığına yönelik ibraname imzalatılmasının hukuken bir geçerliliği bulunmamaktadır.
İbraname ile sadece ücret değil işçi ile işveren arasındaki tüm alacaklar sona erdirilebilir. Ancak detaylı bir biçimde bu alacakların belirlenmesi gerekecektir. Aksi takdirde ibra sözleşmesi dar yorumlanacaktır ve ayrıntıları düzenlenmemiş alacakların ibrası geçersiz sayılabilecektir.
Gerçek anlamda ibranameden edebilmek için, tazmin edilecek miktar ile buna karşılık alınan meblağ arasında açık oransızlık bulunmaması koşuldur. Başka bir anlatımla, açık oransızlığın bulunduğu durumlarda, anılan belge makbuz niteliğindedir. YARGITAY: “Yapılacak iş, ibranameyi veren hak sahiplerinin, ibranamenin verildiği tarihteki veriler esas alınarak gerçek zararlarını saptamak, böylece tazmin edilecek miktar ile buna karşılık ibraname ile alınan arasında açık oransızlığın bulunup bulunmadığım denetlemek, açık oransızlığın bulunmam durumunda. İbranameyi kısmi ifayı içeren makbuz’ niteliğinde kabul etmek ve belirlenen tazminattan indirmekten ibarettir” şeklinde görüşünü bildirmiştir.
Daha fazla İş ve Sosyal Güvenlik Hukuku konulu makalelerimizi okumak için buraya tıklayın. İş Hukukunda İbraname hakkında detaylı bilgi için bizimle iletişime geçin.
MDM Hukuk ve Danışmanlık; Ankara merkezli faaliyet gösteren bir avukatlık bürosudur.
Büromuz; ülke genelinde avukatlık mesleğinin yasal ve etik değerleri çerçevesinde hukukun bir çok alanında yetkin kadrosuyla avukatlık ve danışmanlık hizmeti sunmaktadır.
Bu web sitesi ve içindeki bilgiler, Türkiye Barolar Birliği’nin meslek kurallarına göre ve özellikle reklam yasağına uygun olarak tasarlanmıştır. MDM HUKUK & DANIŞMANLIK web sitesinin tüm bilgi ve materyaller sadece bilgilendirme olup bunların tamamına veya bir kısmına dayanılarak yapılan işlemlere, eylemlere ve bunların sonuçlarına ilişkin hiçbir sorumluluk kabul edilmez. Söz konu bilgilerin aktarılması ile kullanıcılar ve web tarayıcıları ile MDM HUKUK & DANIŞMANLIK arasında bir avukat-müvekkil ilişkisi yaratılması amaçlanmamıştır ve bilgilerin bu kişilerce alınması hiçbir şekilde bu yönde bir ilişki oluşturmayacaktır. Müvekkiller veya okuyucular hiçbir şekilde mevcut duruma ve özelliklerine ilişkin olarak uygun hukuki veya başka herhangi bir profesyonel görüş almadan, MDMHUKUK & DANIŞMANLIK web sitesinde yer alan herhangi bir hususa dayanarak bir eylemde bulunmamalıdır. MDM HUKUK & DANIŞMANLIK, bu web sitesi aracılığıyla ulaşılan üçüncü kişilere ait içeriklerden hiçbir şekilde sorumlu değildir.
MDM Hukuk ve Danışmanlık Tüm Hakları Saklıdır.