375 SAYILI KHK- GEÇİCİ 35. MADDE KAMU GÖREVİNDEN ÇIKARILMA
Makale Başlıkları
375 SAYILI KHK- GEÇİCİ 35. MADDE KAMU GÖREVİNDEN ÇIKARILMA
375 Sayılı KHK Kamu Görevinden Çıkarılma Geçici 35. Madde Kamu ve devlet kurumlarından çıkarılma ile ilgili güncel bilgileri okuyabilirsiniz. Daha detaylı bilgi almak ve içerik yayınlandıktan sonra çıkan kararlar hakkında bilgi almak için bizlere ulaşabilirsiniz.
1)375 Sayılı KHK’nın Geçici 35.Maddesi Ne İçermektedir?
Halk arasında memur olarak bilinen kamu görevlilerinin bazı haklarında değişiklik yapan 375 sayılı KHK 1989 yılında yayımlanmıştır. 15 Temmuz 2016 tarihinde meydana gelen başarısız darbe girişiminin ardından olağanüstü hal ilan edilmiş ve birçok kamu görevlisi terör örgütü ile ilişkilendirilmiş ve adli ya da idari işleme maruz kalmıştır.
Olağanüstü halin sürdüğü dönemde kamu görevinden çıkarılan kamu görevlileri 685 sayılı KHK ile kurulan Olağanüstü Hal İşlemleri İnceleme Komisyonuna başvurmuşlardır. Bu komisyondan olumsuz sonuç alanlar ise idare mahkemelerinde yürütmenin durdurulması istemli iptal davaları açmışlardır.
Olağanüstü halin Temmuz 2018’de sona ermesinin ardından 7145 sayılı kanunla 375 sayılı KHK’ya geçici olarak yürürlükte kalmak üzere geçici 35.madde eklenmiştir.
İşlem gören bu kamu görevlilerin kamu görevlerinden uzaklaştırılması amacıyla eklenen bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren 3 yıl süreyle yürürlükte kalması hükme bağlanmıştır.
3 yıllık süre 31.07.2021 tarihinde sona ermiştir. Madde kapsamında FETÖ ile ilgisi ve iltisakı olan kamu görevlileri bu madde kapsamında özel KHK’lar aracılığıyla mahkeme kararı gerekmeksizin kamu görevlerinden çıkarılmışlardır.
Kararnamenin bu maddesi kapsamında yasadışı oluşumlarla ilgisi olan kişilerin kamu görevlerinden çıkarılmalarının yanı sıra rütbelerinin alınması konusu da düzenlenmiştir. Kamu personelinin 375 sayılı KHK ile ihraç edilebilmesi için; hakkında yazılı olarak soruşturma başlatılmalı, savunma hakkı ihlal edilmemeli, soruşturma gizli yürütülmeli ve görevden çıkarma işleminin somut bilgi ve belge ile gerekçelendirilmesi gerekmektedir.
Eklenen geçici 35.maddenin farklı fıkralarında farklı meslek gruplarının durumları düzenlenmektedir. Böylece düzenlenen bu meslek gruplarının herhangi bir mahkeme kararı aranmadan rütbeleri alınarak tekrar göreve dönmemek üzere kamu görevinden ihraç edilmesinin hukuki dayanağı oluşturulmuştur. Kamu görevinden çıkarılma
Maddenin A) Fıkrasında;
yargı organları mensupları düzenlenmiş ve Anayasa Mahkemesi üyelerinin Anayasa Mahkemesi Genel Kurulunca, Yargıtay üyelerinin Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulunca, Danıştay üyelerinin Danıştay Başkanlık Kurulunca, hâkimler ve savcıların Hâkimler ve Savcılar Kurulunca meslekten çıkarılabileceği düzenlenmiştir.
Maddenin B) Fıkrasında;
926 sayılı TSK Personel Kanununa tabi olan kişilerin, Uzman Erbaş Kanununa tabi olan kişilerin, 4678 sayılı kanun kapsamında istihdam edilen kişilerin, Sözleşmeli Erbaş ve Er Kanununa tabi olan kişilerin ve MSB’ye bağlı personelin Milli Savunma Bakanının onayıyla; Emniyet Genel Müdürlüğü (EGM), Sahil Güvenlik Komutanlığı ve Jandarma Genel Komutanlığına bağlı olan personellerin ise İçişleri Bakanının onayıyla kamu görevinden çıkarılacağı hükme bağlanmıştır. Maddenin diğer fıkralarında ise izlenecek usul ve yöntemler ile kamu görevinden çıkarılan ilgililerin hakkında neler uygulanacağı açıklanmıştır.
2) İdari Soruşturma
İdarenin kamu görevlisini kamu görevinden çıkarabilmesi için öncelikli olarak kişi hakkında soruşturma başlatması gerekmektedir. Soruşturma sonunda hakkında işlem tesis edilecek kişiye savunma hakkının verilmesi de elzemdir. Zira disiplin hukukuna da hakim olan savunma hakkı ilkesine göre hakkında basit bir disiplin cezasına hükmolunacak kişinin dahi savunması alınırken kamu görevinden çıkarılmak istenen kişinin savunmasının alınmaması oldukça garip olur.
İdarenin savunma talep ederken idari işleme konu olan fiillerin ne olduğunu, kişinin hangi ceza ile cezalandırılacağını ilgilisine açıkça bildirmelidir. İdare bunun yanı sıra ilgiliye hakkaniyete uygun bir savunma süresi tanımalı, süresinde savunma yapmadığı takdirde ne olacağını da karşı tarafa bildirmelidir. Kamu görevinden çıkarılma
3) En Çok Karşılaşılan Terör Örgütüyle İlişkilendirilme Halleri
a) Çocuğunu Örgüte Müzahir Okula Gönderme
Yoğun olarak Türk Silahlı Kuvvetleri ve Emniyet Genel Müdürlüğüpersonelinin karşılaştığı bir diğer durum çocuğunu örgüte müzahir okula göndermektir. Bu durum örgütle iltisak veya ilişik için yeterli sebep değildir. Kamu görevlisi salt bu sebepten dolayı kamu görevinden çıkarılamaz. Nitekim Yargıtay da bir kararında çocuğunu örgüte müzahir okula göndermenin örgütsel bir faaliyet olarak değerlendirilemeyeceği hükmünü vermiştir.
Kamu görevlisi bu sebepten dolayı kamu görevinden çıkarılması sebebiyle açacağı iptal davasında Yargıtay’ın bu kararından faydalanabileceği gibi okulun evine yakınlığı, burs kazanılması, okulun başarı sıralamasının yüksek olması gibi etkenleri savunma aracı olarak kullanabilir. Kamu görevinden çıkarılma
b) Asya Katılım Bankası A.Ş’ye Para Yatırma
Kamu görevinden çıkarılma idare mahkemeleri ve Yargıtay içtihatları doğrultusunda Asya Katılım Bankası A.Ş’ye Para Yatırma tek başına örgüt üyeliği için yeterli görülmemektedir. Buna karşı idareler bu eylemi örgüt üyeliği olarak yorumlamakta ve kamu görevlisini kamu görevinden çıkarmaktadır. Yargı içtihatları çerçevesinde bu eylemin suç oluşturması için paranın; örgüt talimatıyla yatırılması, 17-25 Aralık sonrası talimat doğrultusunda toplu olarak yatırılması veya olağan bankacılık işlemeleri dışında örgüte yardım amacıyla yatırılmış olması gerekmektedir. Olağan bankacılık işlemleri Anayasa Mahkemesi ve Yargıtay olağan bankacılık işlemlerini örgüt faaliyetlerinin dışında değerlendirmektedir.
Bank Asya’ya para yatırdığı gerekçesiyle kamu görevinden çıkarılan kişi idare mahkemesinde iptal davası açarken banka hesap hareketlerinin celbini talep etmelidir. İlgili bunun yerine TMSF üzerinde mail yoluyla hesap hareketlerinin dökümünü de alabilir.
c) Ankesörlü Telefonlar ve Ardışık Aranma
Bu durumlarla genel itibariyle askeri personeller karşılaşmaktadır. Cep telefonu askeri kurumların içerisindeki veya dışındaki ankesörlü veya kontörlü telefonlardan aranan personeller kendilerinin ardında veya önünde başka bir askeri personelin aranması durumunda terör örgütüyle iltisaklı olarak değerlendirilmektedir. Ancak bu bağı kurabilmek için aranan kişilerin birbirini tanıması ve aralarında bir hiyerarşinin olması gerekmektedir. Yalnızca ankesörlü ya da kontörlü telefonlardan aranmak bir hukuk devletinde kamu görevinden çıkarılmak için yeterli bir sebep olamaz.
Kişinin terör örgütü üyesi olup olmadığının belirlenebilmesi için; aramanın kimler tarafından yapıldığı, aramanın ne zaman yapıldığı, başka bir aramayla çakışıp çakışmadığı ve aramanın süresi, aramaların içerikleri, aramada bir talimat verilip verilmediği verildiyse bu talimatın yerine getirilip getirilmediğinin belirlenmesi gerekmektedir. Kamu görevinden çıkarılma
d) Kamu Personeli Hakkında Ceza Soruşturması Veya Kovuşturması Bulunması
Kamu görevlisi hakkında ceza soruşturması veya davası bulunması idare için kamu görevinden çıkarmak için yeterli görülmektedir. Ancak bu durum masumiyet karinesini fazlaca sekteye uğrattığı gibi suistimal edilmeye de çok müsaittir. Zira bir şikâyet yoluyla soruşturma başlatılabilmekte ve bunun sonucunda kişi kamu görevinden çıkarılabilmektedir. Kaldı ki disiplin cezası dahi kesinleşmeden infaz edilmezken, kişinin hakkında kesinleşmiş bir yargı kararı olmadan kamu görevinden çıkarılması hukuka ve adalet duygusuna oldukça aykırıdır.
Bir hukuk devletinde kişi hakkında ceza soruşturması veya kovuşturması sebebiyle kamu görevinden çıkarılmak için yeterli gerekçe olamaz.
e) SD Kart Kodlama Hali
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Anayasal Düzene Karşı İşlenen Suçlar Soruşturma Bürosunun ele geçirdiği bir SD kartta Emniyet Genel Müdürlüğü (EGM) personelinin FETÖ/PDY üyeleri tarafından listelendiği tespit edilmiştir.
Bu listeye göre kişiler; örgüt mensubuysa bağlılığı, katıldığı örgütsel toplantı sayısı, örgüt evinde kalma durumu, verdiği himmet miktarı, yaşam tarzı, sosyal hayattaki durumu, örgüt mensubu değilse örgüte katılma olanağı, örgüte bakış açısına göre sistematik olarak nitelendirilmiştir. Ele geçirilen dijital belgelerde, tüm kişilerin bulunduğu, emeklilerin bulunduğu listeler şeklinde farklı listeler bulunmuştur.
4) 375 Sayılı KHK Kapsamında İdare Açısından Örgüt Üyeliği Kriterleri Nelerdir?
- Terör örgütünün kullandığı iletişim araçları (ByLock, Eagle vs.)
- Gazete ve dergi üyelikleri (zaman, sızıntı)
- Dernek, vakıf, sendika üyeliği
- Bank Asya’ya para yatırma
- Yurtlarında kalma
- Evlerinde kalma
- Dersanelerine gitme
- Ardışık arama
- Tanık beyanı
Değerlendirme komisyonları tarafından yukarıdaki kriterlerin mevcudiyeti ve sayısına göre bir değerlendirme yapılmaktadır. Fakat idarece yapılan bu değerlendirmenin hukuk devletinin gereği olarak somut bilgi, belge ve veriler ile desteklenmesinin hakkaniyet açısından elzem olduğu açık bir gerçektir. Kamu görevinden çıkarılma
5) Kamu Görevinden Çıkarılma Sonuçları
- Kamu görevinden çıkarılma işlemi bir daha doğrudan veya dolaylı olarak kamu görevinde yer almamak üzere tesis edildiği için, kişi bir daha kamu görevine giremez.
- Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK), Jandarma Genel Komutanlığı, Emniyet Genel Müdürlüğü (EGM), Sahil Güvenlik Komutanlığından çıkarılan personelin rütbeleri karar tarihinden itibaren olmak üzere geri alınır.
- İlgilinin silah ruhsatı, pilot lisansı, pasaportu, gemi adamlığına ilişkin belgeleri, dalgıçlık belgesi gibi belgeleri iptal edilir. Lüzum görülmesi halinde bu kişilerin eşlerinin pasaportları da iptal edilebilir.
- İlgili kişinin oturduğu lojman, vakıf konutu tahliye ettirilir.
- Bu kişiler özel güvenlik şirketinin kurucusu, ortağı ya da çalışanı olamazlar.
6) 375 Sayılı KHK Kapsamında Kamu Görevinden Çıkarılma İşlemine Karşı İptal Davası
Kamu görevinden çıkarılanlar kararın kendilerine tebliğ edildiği günden itibaren altmış (60) gün içinde yürütmeyi durdurma istemli idari işlemin iptali davası açabilirler. Bu dava süresi hak düşürücü nitelikte olup bu süreden sonra dava açılması durumunda dava usulden reddedilecektir.
Bakan onayı ile ihraç durumuna karşı idari itiraz kanunda açık olarak düzenlenmemiştir. Ancak sadece şüphe ve varsayım üzerine kamu görevinden çıkaran idare aleyhine doğrudan dava açmak daha çabuk sonuç almaya yönelik olarak düşünülmektedir.
İdari Yargılama Usulü Kanununun 33/1. maddesine göre bu davalara bakmakla görevli mahkeme idare mahkemeleridir ve yine aynı kanunun 33/2. maddesine göre yetkili mahkeme ise kişinin son görev yaptığı yer mahkemesidir.
Bu davalarda husumet ilgili bakanlığa yöneltilir.En son olarak Balıkesir’de görev yapan bir öğretmenin iptal davasını Milli Eğitim Bakanlığına karşı Balıkesir İdare Mahkemesinde açması gerekmektedir.
İptal davasıyla birlikte her zaman sonuç alınamamakla birlikte yürütmenin durdurulması talep edilmesinde oldukça fayda vardır. Zira kamu görevinden çıkarılma idari işleminde yargı kararına da gerek olmadığından dolayı haksızlıklar meydana oldukça fazla gelmekte ve bu işlemler telafisi imkansız sonuçlara sebebiyet vermektedir. Bu sebeple idari dava açarken bir idare avukatından yardım almakta oldukça fayda bulunmaktadır.
7) 375 Sayılı KHK Kapsamında Kamu Görevinden Çıkarılma Savunma Hakkı
Kararnamenin 35.maddesinin (A) ve (B) fıkraları uyarınca haklarında işlem tesis edilecek olanlara yedi günden az olmamak üzere ilgili kurum tarafından uygun vasıtalarla savunma hakkı verilir. Verilen süre içinde savunmasını yapmayanlar, savunma hakkından vazgeçmiş sayılır.
8) 375 Sayılı KHK’nın Geçici 35.Maddesinin G Fıkrası
Belirtilen fıkra kapsamında terör örgütüyle iltisaklı olduğu değerlendirilip kamu görevinden çıkarılmayan ancak görevinde geçici olarak uzaklaştırılan veya açığa alınan kişiler hakkında yürütülecek soruşturma usulleri hükme bağlanmıştır. Bu fıkra kapsamında yapılacak olan soruşturmalara 657 sayılı Devlet Memurları Kanunun soruşturma sürelerinin uygulanmayacağı, soruşturma sürecinin daha farklı yürütüleceği hükme bağlanmıştır. Bunun yanı sıra DMK’da belirtilen memurluktan çıkarma şartlarının da bu kapsamda uygulanmayacağı ifade edilmiştir.
Madde kapsamında görevden uzaklaştırma veya açığa alma kararları bir yıla kadar uzayabilir. Bakanın onayıyla bu süre bir yıl daha uzatılabilir. Ancak karar ceza soruşturması veya kovuşturması sebebiyle verilmişse süre şartı uygulanmaz.
375 sayılı KHK Resmî Gazete
375 sayılı Kanun Hükmünde Kararname (KHK), Türkiye Cumhuriyeti tarafından çıkarılan ve Resmi Gazete’de yayımlanan bir düzenlemedir. Bu kararname, olağanüstü hâl (OHAL) veya acil durum gibi özel durumlar için kullanılan bir hukuki araçtır.
375 sayılı KHK, 27 Nisan 1991 tarihinde kabul edilmiş ve uygulamaya konulmuştur. Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren KHK’lar, normal yasama sürecine tabi olmayan ve hızlı karar almayı sağlayan düzenlemelerdir.
Bu KHK, çeşitli konularda düzenlemeler içerebilir. Örneğin, olağanüstü hâl döneminde terörle mücadele, güvenlik önlemleri, kamu düzeni ve kamu güvenliği gibi konuları kapsayan hükümler içerebilir. Ayrıca, ekonomik düzenlemeler, mal varlığına el koyma, görevden alma, derneklerin kapatılması gibi konuları da içerebilir.
375 sayılı KHK ve diğer KHK’lar, hükümet tarafından olağanüstü hâl veya acil durum sürecinde alınan tedbirlerin hızlı bir şekilde uygulanmasını sağlamayı amaçlar. Ancak, KHK’ların yasal süreçlerden farklı bir şekilde çıkarılması ve uygulanması, bazı eleştirilere ve tartışmalara yol açmıştır.
Özetle, 375 sayılı KHK, Türkiye Cumhuriyeti’nde olağanüstü hâl veya acil durum dönemlerinde çıkarılan ve Resmi Gazete’de yayımlanan bir düzenlemeyi ifade eder. Bu KHK, çeşitli konularda hükümler içerebilir ve hızlı karar almayı sağlayan bir hukuki araç olarak kullanılır. Ancak, KHK’ların yasal süreçlerden farklılığı bazı tartışmalara sebep olmuştur.
Emsal Yargı Kararları
Ankara Bölge İdare Mahkemesi 2. İdari Dava Dairesi, E. 2020/1804, K. 2020/1977, T. 18.11.2020
Karar veren Ankara Bölge İdare Mahkemesi 2. İdari Dava Dairesince, 2577 sayılı Yasanın değişik 45. maddesi uyarınca dava dosyası incelenerek gereği görüşüldü:
Dava; Karabük İli, Safranbolu İlçesi, X1 Camii’nde İmam-Hatip olarak görev yapmakta iken 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin geçici 35. maddesi uyarınca kamu görevinden çıkarılmasına dair Diyanet İşleri Başkanlığı Atama ve Yer Değiştirme Kurulu’nun 22.02.2019 tarih ve 050.03/99 sayılı kararına istinaden Diyanet İşleri Başkanlığı’nca tesis edilen 15.04.2019 tarih ve E.125925 sayılı işlemin iptali ile bu işlem nedeniyle yoksun kaldığı parasal ve ekonomik haklarının yasal faiziyle ödenmesine karar verilmesi istemiyle açılmıştır.
Kastamonu İdare Mahkemesi’nce verilen 13/02/2020gün ve E:2019/907, K:2020/210sayılı kararıyla; Karabük İli, Safranbolu İlçesi,
X1 Camii’nde İmam-Hatip olarak görev yapan davacı hakkında FETÖ/PDY ile irtibat, iltisak veya aidiyeti bulunduğundan bahisle başlatılan soruşturma sonucunda düzenlenen 11.10.2018 tarih ve 663.07-44 sayılı soruşturma raporunda 375 sayılı KHK’ye 7145 sayılı Kanun ile eklenen geçici 35/B-10.maddesi uyarınca kamu görevinden çıkarılmasının teklif edildiği,
teklif doğrultusunda Diyanet İşleri Başkanlığı Atama ve Yer Değiştirme Kurulu’nun 22.02.2019 tarih ve 050.03/99 nolu kararıyla davacının kamu görevinden çıkarılmasının ve alınan kararın Başkanlık Oluru’na sunulmasına karar verildiği, söz konusu kararda getirilen teklif doğrultusunda Diyanet İşleri Başkan Vekili tarafından verilen 15.04.2019 tarih ve E.125925 sayılı Olur ile davacının kamu görevinden çıkarılması üzerine bakılmakta olan davanın açıldığı,
uyuşmazlıkta, davacı adına düzenlenen inceleme raporunda elde edilen delilleri ve bilgileri değerlendirmek suretiyle davacının “kamu görevinden çıkarılmasına” dair önerinin karara bağlandığı Diyanet İşleri Başkanlığı Atama ve Yer Değiştirme Kuruluna Başkan Yardımcısı olan Prof. Dr. K1.’nin başkanlık ettiği,
aynı kişinin davacının “kamu görevinden çıkarılmasına” dair alınan karara da 15.04.2019 tarihinde Olur verdiği, davacının kamu görevinden çıkarılması yönündeki işlemi tesis eden kişinin daha önceden konu hakkındaki görüşünü açıklamış olmasının ve bu yönde teklifte bulunmasının kamu personel hukuku yaptırım/disiplin ilkeleri arasında yer alan tarafsızlık ve objektiflik ilkeleriyle bağdaşmadığından dava konusu işlemde bu yönüyle hukuka uyarlık bulunmadığı sonuç ve kanaatine varıldığı gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline, yoksun kalınan parasal hakların yasal faizi ile birlikte ödenmesine hükmedilmesi talebi hakkında ise karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Davalı idare tarafından, Mahkeme kararının hukuk ve usule aykırı olduğu öne sürülmekte ve istinaf yoluyla kaldırılmasına karar verilmesi istenilmektedir.
7145 sayılı Kanun ile 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye eklenen geçici 35. maddenin (B) fıkrasında;”Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren üç yıl süreyle; terör örgütlerine veya Millî Güvenlik Kurulunca Devletin millî güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara üyeliği, mensubiyeti veya iltisakı yahut bunlarla irtibatı olduğu değerlendirilen;
…10) Bir bakanlığa bağlı, ilgili veya ilişkili olmayan diğer kurumlarda her türlü kadro, pozisyon ve statüde (işçi dâhil) istihdam edilen personel, birim amirinin teklifi üzerine atamaya yetkili amirin onayıyla kamu görevinden çıkarılır.
Bu fıkranın birinci paragrafı uyarınca görevine son verilenler bir daha kamu hizmetinde istihdam edilemez, doğrudan veya dolaylı olarak görevlendirilemez; görevinden çıkarılanların uhdelerinde bulunan her türlü mütevelli heyet, kurul, komisyon, yönetim kurulu, denetim kurulu, tasfiye kurulu üyeliği ve sair görevleri de sona ermiş sayılır…Bu paragrafta sayılan görevleri yürütmekle birlikte kamu görevlisi sıfatını taşımayanlar hakkında da bu paragraf hükümleri uygulanır.”hükmüne yer verilmiştir.
Dosyanın incelenmesinden, Karabük İli, Safranbolu İlçesi, X1 Camii’nde İmam-Hatip olarak görev yapan davacı hakkında FETÖ/PDY ile irtibat,
iltisak veya aidiyeti bulunduğundan bahisle başlatılan soruşturma sonucunda düzenlenen 11.10.2018 tarih ve 663.07-44 sayılı soruşturma raporunda 375 sayılı KHK’ye 7145 sayılı Kanun ile eklenen geçici 35/B-10.maddesi uyarınca kamu görevinden çıkarılmasının teklif edildiği, teklif doğrultusunda Diyanet İşleri Başkanlığı Atama ve Yer Değiştirme Kurulu’nun 22.02.2019 tarih ve 050.03/99 nolu kararıyla davacının kamu görevinden çıkarılmasının ve alınan kararın Başkanlık Oluru’na sunulmasına karar verildiği, söz konusu kararda getirilen teklif doğrultusunda Diyanet İşleri Başkan Vekili tarafından verilen 15.04.2019 tarih ve E.125925 sayılı Oluru ile davacının kamu görevinden çıkarılması üzerine bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Uyuşmazlıkta; davacının 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin geçici 35/B maddesi uyarınca kamu görevinden çıkarılması, disiplin hukuku anlamında tesis edilmiş bir disiplin cezası değil, idari işlem niteliğindedir. Dolayısıyla davalı idarece, davacı hakkında FETÖ/PDY ile irtibat, iltisak veya aidiyetinin bulunup bulunmadığı konusunda soruşturma yapılmış olması, soruşturma sonucunda 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin geçici 35/B maddesi uyarınca tesis edilen işleme disiplin cezası niteliği kazandırmayacağından, kamu görevinden çıkarma işleminin hukuki denetiminde disiplin ilke ve kurallarının işletilmesi olanağı bulunmamaktadır.
Bu durumda, dava konusu uyuşmazlığın esasının incelenmesi gerekirken, uyuşmazlığın disiplin ilke ve esasları çerçevesinde değerlendirilerek; davacının “kamu görevinden çıkarılmasına” dair önerinin karara bağlandığı Diyanet İşleri Başkanlığı Atama ve Yer Değiştirme Kurulu’na Başkanlık yapan Başkan Yardımcısı Prof. Dr. K1.’nin,
davacının “kamu görevinden çıkarılmasına” dair alınan karara da Olur verdiği, daha önceden konu hakkındaki görüşünü açıklamış olması ve bu yönde teklifte bulunmasının kamu personel hukuku yaptırım/disiplin ilkeleri arasında yer alan tarafsızlık ve objektiflik ilkeleriyle bağdaşmadığı gerekçesiyle dava konusu işlemlerin iptali yolunda verilen İdare Mahkemesi kararında hukuka uyarlık bulunmadığı sonuç ve kanaatine varılmıştır.
Açıklanan nedenlerle, istinaf isteminin KABULÜ ile Kastamonu İdare Mahkemesi’nce verilen 13/02/2020gün ve E:2019/907, K:2020/210sayılı kararın KALDIRILMASINA;
2577 sayılı Kanun’un 45.maddesinin 5.fıkrası uyarınca, yeniden bir karar verilmek üzere dava dosyasının MAHKEMESİNE İADESİNE, istinaf nedeniyle doğan yargılama giderleri nihai hüküm verilirken Mahkemesince gözetileceğinden bu konuda ayrıca KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA, anılan madde uyarınca KESİN olarak18/11/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.