Kurum ve Kuruluşların Haksız Fiil Sorumluluğu Nedir?
Makale Başlıkları
Kurum ve Kuruluşların Haksız Fiil Sorumluluğu Nedir?
Kurum ve kuruluşların haksız fiil sorumluluğu nedir? sorusunun cevabını bu yazımızda okuyabilirsiniz. Haksız fiil hukuka uygun olmayandır. Bir başka kişinin mal varlığında ya da şahıs varlığında eksilmeye neden olan eylemdir. Haksız fiilden bahsedebilmek için kusurun varlığı gereklidir. Sorumluluk, başkalarına verilen zararın karşılanması yükümlülüğünü ifade eder. Sorumluluğun öznesi gerçek kişiler, özel hukuk tüzel kişileri olabileceği gibi devlet ve diğer kamu tüzelkişileri de olabilir. Çağdaş ülkelerin hiçbirinde idarenin sorumsuz olduğu veya olması gerektiği iddia edilemez. İdarenin sorumluluğu, hukuk devletinin olmazsa olmaz unsurlarından biridir. Devlet ve kamu tüzel kişi görevlileri görevlerini yaparken haksız fiil işleyebilirler fakat yaşanılan zararlardan dolayı görevlilere karşı değil ilgili kuruma karşı dava açabilirler. Kurum zararı tazmin ettikten sonra zarar veren ilgili kusurlu görevlisine rücu edebilir.
Belediyelerin Çalışmaları Sebebiyle Sorumlulukları Nelerdir?
Belediyelerin halka karşı çevre düzenlemesi veya olanakların iyileştirilmesi gibi sorumlulukları vardır. Bu sorumlulukları yerine getirirken üçüncü kişilerin şahsına ya da mal varlığına zarar verebilecekleri gibi görevlerini yerine getirmemeleri sebebiyle de aynı zararları verebilirler. Bunlar özü itibariyle haksız fiil olsalar da kanunların idareye verdiği sorumluluk ve görevler yerine getirilirken meydana çıkan zararlar hizmet kusuru sayılır. Hizmet kusurundan oluşan zararla idare mahkemelerinde tam yargı davasına konu olurlar.
Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2009/13298 esas sayılı kararında “imar uygulaması ve dere ıslah çalışmaları yapmak ve bunları denetlemek belediyelere verilen görevler arasındadır. Bu görevin hiç veya gereği gibi yerine getirilmemesi hizmet kusurudur. Hizmet kusurundan oluşan zararlardan dolayı; İdari Yargılama Usulü Kanunu 2/1-b maddesi uyarınca idareye karşı idari yargı yerinde tam yargı davası açılması gerekir.” ifadeleriyle bunu açıkça karara bağlamıştır. Ancak belediyelerin özel hukuk kişisi gibi hareket ettiği durumlarda doğan zararlar için adli yargıya başvurulabilir. Kurum ve Kuruluşların yani belediyelerin de sorumlulukları var.
Bankacılık Faaliyetleri Sebebiyle Hukuki Sorumluluk
Bankalar kamusal hizmeti ifa eden, kamusal güvene sahip kuruluşlardır. Bankaların TTK’de (Türk Ticaret Kanununa buradan ulaşabilirsiniz.) öngörülen tacirden beklenen basiretten çok daha fazla basiretli olması gerekir ve adam çalıştıran olarak da sorumluluğu bulunmaktadır. Yargıtay bankaların ibraz edilen çekin çek vasfını taşıyıp taşımadığını, üzerindeki imzanın sahibine ait olup olmadığını araştırmak zorunda olduğu, bankanın adam çalıştıran olarak hafif kusurundan dahi sorumlu olduğu ve çekin üzerindeki imzanın davacıya ait olmadığı gerekçesiyle kabul edilen tazminat davasının temyiz edilmesiyle önüne gelen dosyada “keşidecinin çek yaprağını kaybetmesi ve iyi saklamaması kusurlu davranış olduğu gibi, çekin iradesi dışında elinden çıktığını bankaya bildirmemiş olması da kusurlu davranıştır. Bu sebeplerle birinci derece mahkemesini verdiği kararda olduğu gibi bankanın da kusuru kabul edilmek suretiyle olayda bölüşük kusur bulunduğu anlaşılmıştır.” gerekçeleriyle ilk derece mahkemesinin vermiş olduğu kararı bozmuştur. Karardan anlaşılacağı üzere banka görevlisinin kusuru sonucu meydana gelen zarardan banka kusursuz sorumlu olmaktadır.
Bazı İş ve Mesleklerin İcrası Nedeniyle Hukuki Sorumluluk
Bazı mesleklerin icrası sırasında zarar meydana gelmesi daha olasıdır. Bu muhtemel zarar sebebiyle iş sahibinin kusursuz sorumluluğu bulunmaktadır. İşveren çalışanlarının verdiği kusurları tazmin ettikten sonra kusurlu ilgili çalışanına rücu edebilir. Bazı mesleklerin icrası ise yine çalışanların ihmali veya icrai kusuru nedeniyle de işveren açısından tazminat sorumluluğu gündeme gelebilir. İşveren (kuruluş) yine kusurlu görevlisine kusuru oranında rücu edebilecektir.
Yargıtay 2015/11377 esas sayılı kararında “dava konu haksız eylem, davacının aracının ve ev eşyalarının zarar görmesi şeklinde gerçekleşmiştir. Kural olarak, mala verilen zararlar için manevi zarar talep edilemez TBK md. 52 ve TMK’nın 24.maddesinde kişilik haklarının zarara uğratılması durumunda manevi tazminat istenebileceği düzenlenmiştir. Bu düzenlemeler mal varlığına ilişkin zararları içermez. Şüphesiz, mal varlığına ilişkin zararlar da kişilere üzüntü verir. Ancak böyle bir nedenden kaynaklanan ihlaller, manevi tazminat yolu ile giderim kapsamında düşünülemez. Bu sebeplerle mahkemenin manevi tazminata hükmedilmiş olması doğru görülmemiştir.” gerekçeleriyle verilen kararını bozmuştur. Karardan da anlaşılacağı üzere kişinin mal varlığının zarar görmesi sebebiyle manevi tazminat talep etmesinin önü kapatılmış ve haksız failinin ya da onu eylemlerinden sorumlu olan kişilerin tazminat sorumluluğu daraltılmıştır.
Sitemizde paylaştığımız diğer idare hukuku yazılarımıza buradan ulaşabilirsiniz.