Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’da Yapılan Değişiklikler


Kayseri Boşanma Avukatı
Makale Başlıkları
Mal Ayrılığı Davası
Mal ayrılığı davası, evli çiftlerin, evlilik birliği içerisindeyken birlikte edindikleri mal varlığını paylaşmama kararı aldıklarında başvurdukları bir hukuki süreçtir. Bu, genellikle mal rejiminin değiştirilmesi gerektiğinde söz konusu olur ve genellikle eşler arasındaki anlaşmazlık veya uyuşmazlık durumlarında gündeme gelir.
Mal ayrılığı, eşlerin birlikte kazandıkları veya satın aldıkları malların artık ortak olmayacağı, her eşin kendi malını ayrı ayrı yöneteceği ve sadece kendi malı üzerinde tasarruf edeceği anlamına gelir. Bu, evlilik birliği devam ederken gerçekleştirilebilir ve genellikle bir noter huzurunda yapılacak bir anlaşmayla ya da mahkeme kararı ile sağlanır.
Mal Rejimi Nedir? Mal Rejimi Çeşitleri Nelerdir?
Mal rejimi eşlerin evlilik birliklerinde ortak veya bireysel olarak kullandıkları eşyaların paylaşılması ve sahipliğine ilişkin uygulanacak hükümleri belirleyen durumlardır. Eşler arasında uygulanabilecek olan 4 farklı mal rejimi bulunmaktadır. Bunlar:
Edinilmiş Mallara Katılma Rejimi: 01.01.2002 tarihinden sonra asıl olarak uygulanmaya başlayan mal rejimidir. Eşlerin evlilik birliğindeyken kişisel malları haricinde çalışarak ve benzeri yollarla kazandıkları edimler edinilmiş mallardır. Edinilmiş mallar hangi eşin üzerine olursa olsun her iki eş tarafından eşit olarak paylaşılır (Katkı katılma alacağı hesaba katılmamıştır).
Mal Ayrılığı Rejimi: Evlilik birliğinde nasıl elde edinilmiş olursa olsun, eşlerin elde ettikleri mal varlığının kendilerine ait olduğu mal rejimidir.
Paylaşmalı Mal Ayrılığı Rejimi: Esas olarak mal ayrılığı rejimiyle aynı olmakla birlikte, eşyanın hangi eşe ait olduğunun ispatlanamaması durumunda eşyanın eşlerin paylı mülkiyetinde olması hususu temel farklılığı oluşturmaktadır.
Mal Ortaklığı: Genel mal ortaklığında eşlerin kanun gereğince kişisel mal sayılanlar dışındaki malları ile gelirleri ortaklık mallarını oluşturur. Eşler, ortaklık mallarına bölünmemiş bir bütün olarak elbirliği ile sahip olurlar. Eşler, ortaklık payı üzerinde tek başına tasarruf hakkına sahip değildir. Bu mal ortaklığına bir nevi el birliği mülkiyet olarak bakılabilir.
Evliliklere Genel Olarak Hangi Mal Rejimleri Uygulanır?
Türk Medeni Kanununda eşler arasındaki mal rejimi kanunun 202.maddesi ve devamında düzenlenmiştir. Kanuna göre eşler arasında asıl olarak edinilmiş mallara katılma rejimi uygulanır. Diğer bir söyleyişle eşler hiçbir anlaşma yapmaz ve karar vermeseler de aralarında edinilmiş mallara katılma rejimi uygulanır. Ancak eşler bir anlaşma yaparak bu rejimi değiştirebilirler. Bu anlaşma evlilikten önce veya sonra yapılabilir ve eşler istedikleri mal rejimini seçebilirler. Ancak yapılacak olan bu sözleşmenin noterde düzenleme veya onaylama şeklinde yapılması gerekir.
Edinilmiş Mal Nedir? Edinilmiş Mallara Katılma Rejimi Hangi Mal Varlıklarını Kapsar?
Evlilik birliğinde iki çeşit mal varlığı bulunmaktadır. Bunlar edinilmiş mallar ve kişisel mallardır. Edinilmiş mallara katılma rejimi adından da anlaşılacağı üzere edinilmiş mallara uygulanmaktadır.
Edinilmiş mallar, her eşin bu mal rejiminin devamı boyunca karşılığını vererek elde ettiği malvarlıklarıdır. Bu bağlamda bir eşin çalıştığı maaşıyla aldığı ev, araba gibi mal varlıkları da edinilmiş mal olarak sayılmaktadır.
Kişisel mallar ise, eşlerden yalnız birinin kullanımına yarayan eşyalar, örneğin tıraş makinası, mal rejiminin başında eşlere ait bulunan, örneğin evlenmeden önce satın alınan araba, evlilik birliğinde miras yoluyla veya karşılıksız olarak elde ettikleri eşyalar, manevi tazminatlar ve kişisel mal yerine geçen değerlerdir. Ancak belirtmek gerekir ki kişisel malların getirileri kişisel mal değil, edinilmiş mal sayılmaktadır.
01.01.2002 Tarihinden Önceki Evliliklere Uygulanır Mı?
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu 01.01.2002 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Kanunların geri yürümezliği ilkesi gereğince bu tarihten sonra evlenen çiftlere bu hükümler uygulanmaktadır. Ancak 4722 sayılı Türk Medenî Kanununun Yürürlüğü Ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun bazı istisnalar sağlamıştır. 4722 sayılı kanunun 10.maddesine göre 4721 sayılı kanunun yürürlüğe girdiği tarih olan 01.01.2002 gününden önceki evliliklerin, bu tarihe kadar ki olan süreçleri için mal ayrılığı rejimi uygulanacaktır. Ancak eşler 4722 sayılı kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren 1 yıl içinde aralarında anlaşmaları halinde 01.01.2002 tarihinden önceki evliliklerine de edinilmiş mallara katılma rejimi uygulanacaktır.
Mal Rejimi Ne Zaman Sona Erer? Boşanma Davası Açılması Mal Rejimini Sona Erdirir Mi?
Mal rejimi eşlerden birinin ölümü veya başka bir mal rejiminin seçmesiyle sona erer. Türk Medeni Kanununun 225/2.maddesine göre de mahkemece evliliği iptal veya boşanma suretiyle sona erdirilmesi durumunda mal rejimi dava tarihi itibariyle sona erer. Diğer Bir deyişle mal rejimi boşanma davası açılmasıyla sona erer.
Mal Rejiminde Mal Tasfiyesi Nasıl Yapılır?
Öncelikle belirtmek gerekir ki her eş diğerinde olan malını geri alır. Tasfiye esnasında, paylı mülkiyete konu bir mal mevcut ise, eşlerden biri kanunda öngörülendiğer olanaklardan yararlanabileceği gibi, daha üstün bir yararı olduğunu ispat etmek ve diğerinin payını ödemek şartıyla o malın bölünmeden kendisine verilmesini talep edebilir. Eşlerden biri diğerine ait bir malın edinilmesine, iyileştirilmesine veya korunmasına hiç ya da uygun bir karşılık almaksızın katkıda bulunmuşsa, tasfiye esnasında bumalda meydana gelen değer artışı için katkısı oranında alacak hakkına sahip olur ve bu alacak o malın tasfiye esnasındaki değerine göre hesaplanır; ancak bir değer kaybı söz konusu olduğunda değerdeki düşme hesaba katılmaz ve katkınınbaşlangıçtaki değeri esas alınır. Eşlerin burada alacakları artış miktarına değer artış payı denir. Eşler yapacakları bir sözleşmeyle bu durumdaki pay oranlarını artırabilecekleri gibi artış payı almaktan vazgeçebilirler.
Eşlerin Kişisel Malları ve Edinilmiş Mallar Nasıl Ayrılır?
Eşlerin kişisel malları ile edinilmiş malları, mal rejiminin sona ermesi anındaki (boşanma davası açılması, taraflardan birinin ölümü, yeni bir mal rejimi sözleşmesi yapılması…)durumlarına göre ayrılır.
Eşlerden birine sosyal güvenlik veya sosyal yardım kurumlarınca yapılmış olan toptan ödemeler (emeklilik ikramiyesi vb.) veya iş gücünün kaybı dolayısıyla ödenmiş olan tazminat (işgücü kaybı tazminatı), toptan ödeme veya tazminat yerine ilgili sosyal güvenlik veya sosyal yardım kurumunca uygulanan usule göre ömür boyunca irat bağlanmış olsaydı, mal rejiminin sona erdiği tarihte bundan sonraki döneme ait iradın peşin sermayeye çevrilmiş değeri ne olacaksa, tasfiyede o miktarda kişisel mal olarak hesaba katılır.
Elden Çıkarılan Malvarlıkları Mal Rejimine Tabi Midir?
Eşlerden birinin mal rejiminin sona ermesinden önceki bir yıl içinde diğer eşin onamını almadan, olağan hediyeler dışında yaptığı karşılıksız kazandırmalar (bağış vb.), bir eşin mal rejiminin devamı süresince diğer eşin katılma alacağını azaltmak kastıyla yaptığı devirler (muvazaalı işlemler, bağış vb.) mal rejimine tabi tutulur. Zira burada diğer eşten mal kaçırma kastı olduğu kabul edilir. Bu tür kazandırma ve devirlerde mahkeme kararı, davanın ihbar edilmiş olması şartıyla devirden yararlanan üçüncü kişilere karşı da ileri sürülebilir.
Bir Eşin Kişisel Malına Edinilmiş Maldan Katkı Sağlanmışsa Ne Yapılır?
Bir eşin kişisel mallara ilişkin borçları edinilmiş mallardan veya edinilmiş mallara ilişkin borçları kişisel mallarından ödenmiş ise, ilgililer tasfiye esnasında denkleştirme yapılmasını isteyebilir. Her borç, ilişkin bulunduğu mal kesimini yükümlülük altına sokar. Diğer bir deyişle bir kişinin kişisel mallarını alması için kişisel mallarından bir ödeme yapması gerekmektedir. Hangi kesime ait olduğu anlaşılamayan borç, edinilmiş mallara ilişkin olduğu varsayılır.
Bir mal kesiminden diğer kesimdeki malın edinilmesine (edinilmiş maldan kişisel mala, kişisel maldan edinilmiş mala), iyileştirilmesine veya korunmasına katkıda bulunulmuşsa, değer artması veya azalması durumunda denkleştirme, katkı oranına ve malıntasfiye zamanındaki değerine veya mal daha önce elden çıkarılmışsa hakkaniyete göre yapılır. Değerde bir azalma olması halinde değer dikkate alınmaksızın katkı bulunulduğu kadar denkleştirme yapılır.
Mal Ayrılığı Davası Nedir?
İnternette her ne kadar mal ayrılığı davası olarak arama yapılsa da davanın asıl adı mal paylaşım davasıdır. Vatandaşlar edinilmiş mallara katılma rejiminin mal ayrılığına dönüşmesini istediklerinden dolayı internette mal ayrılığı davası olarak arama yapmaktadırlar. Belirtmek gerekir ki bu dava boşanma davasından sonra açılmalıdır. Zira mal paylaşımı boşanmadan sonra gerçekleşecektir. Boşanma davası açılmasına kadar edinilmiş mallara katılma rejimi devam edecektir. Mal paylaşımı malvarlığının tasfiyesi ile ilgilidir. Boşanma davası ile birlikte mal paylaşım davası açılması durumunda aile mahkemesi hakimi boşanma davasını mal paylaşım davası için bekletici mesele yapar ve boşanma davasının sonuçlanmasını bekler.
Mal Paylaşım Davasında Hangi Konular İncelenir?
Mal paylaşım davalarında genel olarak denkleştirme, katkı, katılma, değer artış payı gibi hususlar incelenmektedir.
Mal Paylaşım Davasının Zamanaşımı Nedir?
Mal paylaşımı davasının açılması için zamanaşımı süresi 10 yıldır. Ancak kişiler bu süreyi sorun etmemek için boşanma davası ile birlikte mal paylaşım davasını da açabilirler. Ancak yukarıda belirtildiği gibi aile mahkemesi hakimi boşanma davasını mal paylaşım davası için bekletici mesele yapacaktır.
Mal Paylaşım Davasında Görevli ve Yetkili Mahkeme Neresidir?
Mal paylaşım davası, eşlerden birinin ölmüş olması nedeniyle sona ermişse ölen eşin son ikamet adresinde bulunan Aile Mahkemesinde,
Mal rejimi boşanma davası ile son bulmuşsa veya hali hazırda derdest bir boşanma davası mevcut ise boşanmaya bakan Aile Mahkemesinde,
Bu durumların dışındaki hallerde davalı eşin ikamet adresinde bulunan Aile Mahkemesinde açılır.
Mal Rejimi Yargıtay Kararları, Mal Paylaşım Davası Yargıtay Kararları
- Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 10.11.2021 T., 2021/5410 E., 2021/8376 K.
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı kadın ve davalı erkek tarafından temyiz edilerek; temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılması istenilmekle; duruşma için belirlenen 10.11.2021 günü yapılan tebligata rağmen taraflar adına gelen olmadı. İşin incelenerek karara bağlanması için duruşmadan sonraya bırakılması uygun görüldü. Bugün dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre davalı erkeğin tüm, davacı kadının ise aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yersizdir.
2-Davacı kadının Eminönü’ndeki dükkana yönelik temyiz itirazlarının incelemesine gelince;
Mal rejiminin sona erdiği sırada mevcut olan edinilmiş mallar tasfiye edilir (4721 Sayılı TMK mad.235/1). Edinilmiş mallara katılma rejiminin tasfiyesinde, artık değere katılma alacağı miktarı hesaplanırken “eklenecek değerler” de göz önünde bulundurulur. 4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 229. maddesine göre; eşlerden birinin mal rejiminin sona ermesinden önceki bir yıl içinde diğer eşin rızası olmadan, olağan hediyeler dışında yaptığı karşılıksız kazandırmalar ile mal rejiminin devamı süresince diğer eşin katılma alacağını azaltmak kastıyla yaptığı devirler mal rejiminin sona erdiği anda mevcutmuş gibi tasfiyeye dahil edilir.
Somut olayda, mahkemece Eminönü’ndeki dükkandan kira gelirinin mevcut olduğu ispatlanamadığının kabulü yerinde ise de, dükkanın devir parasına yönelik ret kararı dosyadaki mevcut delil durumuna göre hatalı olmuştur. Şöyle ki, davalı erkeğin dükkanın işletmesini evlilik birliği içinde 08.05.2009 devraldığı, taraflar arasındaki darp olayından sonra, boşanma dava tarihinden (27.12.2010) önce 29.06.2010 tarihinde davalı erkeğin kız kardeşine dükkanın işletmesini devrettiği anlaşılmaktadır. O halde, mahkemece dükkanın işletmesinin devir tarihi ile taraflar arasındaki darp olayının tarihi ve önceki boşanma dava tarihi göz önünde bulundurulduğunda TMK 229. maddesi gereğince dükkanın devir parasının eklenecek değer kabul edilerek tasfiyede dikkate alınması gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olmuş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda 2. bentte gösterilen sebeple BOZULMASINA, bozma kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerin ise yukarıda 1. bentte gösterilen sebeple ONANMASINA, aşağıda yazılı harcın davalıya yükletilmesine, peşin harcın mahsubuna 218.50 TL temyiz başvuru harcı peşin yatırıldığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, temyiz peşin harcının istek halinde yatıran davacıya geri verilmesine, dosyanın ilgili bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine gönderilmesine oy birliğiyle karar verildi. 10.11.2021
- Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 26.10.2021 T.,2021/5668 E., 2021/ 7765 K.
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı-davalı kadın tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davacı-davalı kadının aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yersizdir.
2- Davacı-davalı kadının karşı dava konusu 33 BSC 11 plakalı araca yönelik temyiz itirazlarının incelemesine gelince;
Maddi olayları ileri sürmek taraflara, hukuki nitelendirme yapmak ve uygulanacak kanun maddelerini belirlemek hakime aittir (6100 Sayılı HMK md. 33). İddianın ileri sürülüş şekline göre karşı dava konusu araca yönelik talep, artık değere katılma alacağı isteğine ilişkindir.
Tasfiyeye konu malın, bedelinin tamamının ya da bir kısmının kredi ile karşılanması durumunda, kredi veren kuruluşa yapılan geri ödemelerin isabet ettiği dönemden, miktarından ve taksit sayısından hareketle mal rejiminin tasfiyesi sonucunda eşlerin alacak miktarları belirlenir. 4721 Sayılı TMK’nın 202/1 inci maddesi gereğince edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu dönemde yapılan ödemelerde, eşler lehine değer artış payı ve/veya artık değere katılma alacağı hakları doğabilecektir. Kredi borcu ödemelerinin bir kısmının mal rejiminin devamı süresince, bir kısmının da daha sonraki tarihlerde yapılmasında, mal rejiminin geçerli olduğu dönemin sonrasına sarkan ödemeler, dava konusu taşınmazın borcu kabul edilerek tasfiye gerçekleştirilir.
Yukarıda açıklandığı gibi iki döneme yayılan kredi borcu ödeme tablosu mevcut olduğunda; öncelikle, mal rejiminin sona erdiği tarihte henüz vadesi gelmediği için ödenmemiş kredi borç miktarının, toplam kredi borcuna oranı bulunur. Sonra bulunan bu kredi borç oranının, taşınmazın toplam satın alım bedeli karşısındaki oranına dönüşümü gerçekleştirilir. Tespit edilen bu oranın, taşınmazın tasfiye tarihindeki (karara en yakın) sürüm (rayiç) değeri ile çarpılmasıyla borç miktarı belirlenir. Bu ilke ve esaslara göre saptanan taşınmazın borç miktarı, tasfiye tarihindeki sürüm değerinden düşüldükten sonra kalan miktar, değer artış payı ve/veya artık değere katılma alacağı hesaplamasında göz önünde bulundurulur.
Buna göre; öncelikle, tasfiyeye konu malın satın alma bedeli, bunun krediyle ve varsa kredi dışında eşlerin kendi imkanları ile karşıladıkları miktarlar ve oranları ile tasfiye (karara en yakın) tarihindeki sürüm (rayiç) değeri ayrı ayrı belirlenmelidir.
Mal ayrılığı hakkında yasal süreç için daha geniş bilgi almak için tıklayınız.
Açıklamalar doğrultusunda hesaplama yapılabilmesi için, iddia ve savunma çerçevesinde, malın satın alınmasına ilişkin akit tablosuyla birlikte tapu/trafik kaydı, kredi sözleşmesi ve kredi borcu ödeme tablosu dahil finans kuruluşu kayıtları, ihtiyaç duyulması halinde eşlerin malın alınmasında katkı olarak kullandıklarını ileri sürdükleri mal varlıklarına ilişkin sair belgeler bulundukları yerlerden getirtilerek uyuşmazlığın çözümünde göz önünde bulundurulmalıdır. Uyuşmazlığın çözümünde kullanılabilecek belirleme ve hesaplamaların yapılabilmesi için gerek görülürse konusunun uzmanı bilirkişi veya bilirkişilerden oluşan kurulundan da yardım alınmalıdır. Somut olayda, tasfiyeye konu …plakalı araç, eşler arasında edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu 20.04.2012 tarihinde satın alınarak, davacı-davalı kadın eş adına tescil edilmiştir.
Yukarda açıklanan yasal düzenleme ve ilkeler uyarınca yapılan incelemede;
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; mahkemece aracın alınmasında banka kredisi kullanıldığının kabulü yerinde ise de, hükme esas alınan bilirkişi raporu hüküm kurmaya elverişli değildir. Şöyle ki, aracın edinilmesi için kadın tarafından 22.400,00 TL bedelli 48 ay vadeli kredi kullanıldığı, boşanma dava tarihine kadar (04.07.2012) 2 aylık taksitin ödendiği, hükme esas alınan hesap raporunda oranlama yapılmadan kredinin kalan borcunun aracın güncel değerinden düşülerek artık değerin belirlenerek katılma alacağının hesaplandığı anlaşılmaktadır. O halde, mahkemece, yukarda açıklanan Dairemizin ilke ve uygulamalarına göre, boşanma dava tarihine kadar yapılan kredi ödemelerinin toplam kredi ödemelerine ve güncel değere oranlaması yapılarak artık değere katılma alacağına hükmedilmesi gerekirken yetersiz bilirkişi raporuna göre karar verilmesi hatalı olmuş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda 2. bentte gösterilen sebeple BOZULMASINA, bozma kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerin ise yukarıda 1. bentte gösterilen sebeple ONANMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, dosyanın ilgili bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine gönderilmesine oy birliğiyle karar verildi. 26.10.2021