Petrol / Akaryakıt İstasyonlarında Yapılan Vergi Denetimleri ve Yaptırımları Nelerdir?
Makale Başlıkları
Petrol / Akaryakıt İstasyonlarında Yapılan Vergi Denetimleri ve Yaptırımları Nelerdir?
Vergi mükellefi kurumlarda yapılan vergi incelemelerinin amacı ödenmesi gereken vergilerin doğruluğunu araştırmak, tespit etmek ve vergilerin ödenmesini sağlamaktır. Vergi incelemesi yapmaya vergi müfettişleri, vergi müfettiş yardımcıları, incelemenin yapılacağı mükellef kurumun bulunduğu ildeki en büyük mal memuru veya vergi dairesi müdürleri yetkilidir. Gelir İdaresi Başkanlığının merkez ve taşra teşkilatında müdür kadrolarında görev yapanlar ise her hal ve takdirde vergi inceleme yetkisine sahiptir. Yapılan inceleme, incelemeyi yapmaya yetkili olanların gerek görmesi halinde beyannamelerde gösterilmesi gereken unsurların incelenmesine dair olabilir. 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’na veya diğer kanunlara göre defter ve hesap tutmak, evrak ve vesikaları muhafaza ve ibraz etmek mecburiyetinde olan gerçek ve tüzel kişiler vergi incelemelerine tabidirler.
Vergi İnceleme Süreci Nasıldır?
İncelemeyi yapmaya yetkili olanlar tarafından başlatılan vergi incelemesinde; incelemeye tabi olana, vergi incelemesinin konusunu ve incelemeye başlanıldığı hususunu bir yazıyla bildirilir. Ayrıca, yazının bir örneği bağlı olunan birime ve ilgili vergi dairesine gönderilir.
Vergi incelemesinin dairede yapılması esastır ancak mükellefin talebi ve iş yerinin müsait olması koşuluyla mükellefin adresinde de yapılabilir.
İncelemeye başlanılan tarihten itibaren, tam inceleme yapılması halinde en fazla bir yıl, sınırlı inceleme yapılması halinde en fazla altı ay, katma değer vergisi iade incelemelerinde ise en fazla üç ay içinde incelemelerin bitirilmesi gerekir. Bu süreler içinde incelemenin bitirilememesi halinde ek süre talep edilmesi mümkündür. Bu durumda, vergi incelemesi yapmaya yetkili olanların bağlı olduğu birim tarafından incelemenin bitirilememe nedenleri yazılı olarak mükellefe veya vergi sorumlusuna bildirilir.
Vergi müfettişleri ile vergi müfettiş yardımcıları tarafından düzenlenen vergi inceleme raporları, işleme konulmak üzere ilgili vergi dairesine tevdi edilmeden önce, meslekte on yılını tamamlamış en az 3 Vergi Müfettişinden oluşturulacak rapor değerlendirme komisyonları tarafından vergi kanunları ile bunlara ilişkin kanuni düzenlemelere uygunluğu yönünden değerlendirilir.
İnceleme esnasında gerek görülen hallerde, vergilendirme ile ilgili olaylar ve hesap durumları ayrıca tutanaklar ile belirlenebilir. İlgililerin itirazları varsa bunlar da tutanağa geçirilir. Bu suretle düzenlenen tutanakların bir örneğinin mükellefe veya vergi sorumlusuna bırakılması zorunludur. İnceleme bitince, bunun yapıldığını gösteren bir örnek hakkında inceleme yapılana verilir.
İnceleme sonucunda vergi kanunları hükümlerine aykırı hareket ettiği tespit edilenler, Vergi Usul Kanunu’nda yazılı vergi cezaları (vergi ziyaı cezası ve usulsüzlük cezaları) ve diğer cezalar ile cezalandırılırlar.
Petrol / Akaryakıt İstasyonlarında İşlenebilecek Olan Vergi Suçları ve Yaptırımları Nelerdir?
Petrol / Akaryakıt istasyonları tüzel kişiliğe haiz olmakla beraber gerçek kişiler tarafından yönetilen kurumlardır. Yapılan vergi incelemesi sonucunda vergi cezasına çarptırılması uygun görülen tüzel kişiler hakkında Vergi Usul Kanunu’nun 333. Maddesinde aşağıdaki düzenleme bulunmaktadır:
“Tüzel kişilerin sorumluluğu:
Madde 333 – Tüzel kişilerin idare ve tasfiyesinde Vergi Kanununa aykırı hareketlerden tevellüt edecek vergi cezaları tüzel kişiler adına kesilir.
Tüzel kişilerin kanuni temsilcilerinin vergi sorumluluğu hakkındaki bu kanunun 10 uncu maddesi hükmü vergi cezaları hakkında da uygulanır.
Bu Kanunun 359 uncu maddesinde yazılı fiillerin işlenmesi halinde bu fiiller için 359 ve 360 ıncı maddelerde öngörülen cezalar bu fiilleri işleyenler hakkında hükmolunur.”
Vergi suçları mali nitelikli suçlar ve ceza hukuku açısından suçlar olarak ayrılmaktadır. Mali nitelikli suçlar olarak vergi ziyaı suçu ve usulsüzlük suçları sayılmaktadır. Vergi kaçakçılığı, vergi mahremiyetini ihlal ve vergi yükümlülerinin özel işlerini yapma ise ceza hukuku anlamında vergi suçlarıdır.
Özel Usulsüzlük Cezası:
Özel usulsüzlük cezası hakkında öncelikle usulsüzlüğün vergi kanunlarının şekle ve usule ilişkin hükümlerinin ihlal edilmesi olduğunu söylemek gerekmektedir. Genel usulsüzlükler Vergi Usul Kanunu’nun 352. Maddesinde sayılmışken bizi asıl ilgilendiren husus aynı kanunun 353. Maddesinde sayılan özle usulsüzlük halleridir.
Özel usulsüzlük cezaları genel olarak fatura ve benzeri evrak verilmemesi ve alınmaması ile diğer şekil ve usul hükümlerine uyulmaması gibi hallerde bu belgelerde olması gereken miktarın %10’u oranında özel usulsüzlük cezası kesilmesidir. Bu ceza tutarı 2022 yılı itibariyle 500,00 Türk lirasından aşağı olamaz.
Vergi Zıyaı Cezası:
Vergi ziyaı, mükellefin veya sorumlunun vergilendirme ile ilgili ödevlerini zamanında yerine getirmemesi veya eksik yerine getirmesi yüzünden, verginin zamanında tahakkuk ettirilmemesi veya eksik tahakkuk ettirilmesi anlamına gelmektedir. Bu şekilde vergi ziyaına sebep olunan hallerde, mükellef veya sorumlu hakkında ziyaa uğratılan verginin bir katı tutarında vergi ziyaı cezası kesilir.
Vergi ziyaına vergi kaçakçılığı fiilleriyle sebebiyet verilmesi halinde bu ceza üç kat, bu fiillere iştirak edenlere ise bir kat olarak uygulanır.
Vergi Kaçakçılığı Cezası:
Vergi kaçakçılığı suçları Vergi Usul Kanunu’nda 4 adet olmak üzere düzenlenmiştir. Bu suçlar ve bu suçlara uygulanacak cezalar başlıca;
- Gizleme(Defter veya belgeleri ibraz etmeme), muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belge düzenleme ya da kullanma fiillerini işleyenler hakkında 18 aydan 5 yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. Muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belge, gerçek bir muamele veya duruma dayanmakla birlikte bu muamele veya durumu mahiyet veya miktar itibariyle gerçeğe aykırı şekilde yansıtan belgedir.
- Sahte belge düzenleme veya kullanma fiili karşılığında 3 yıldan 8 yıla kadar hapis cezası verilir. Sahte belge, gerçek bir muamele veya durum olmadığı halde bunlar varmış gibi düzenlenen belgedir.
- U.K. uyarınca yalnızca Maliye Bakanlığı ile anlaşması bulunan kişilerce basılabilecek belgeleri Bakanlık ile anlaşması olmadığı halde basma veya bilerek kullanma fiilini gerçekleştirenler hakkında 2 yıldan 8 yıla kadar hapis cezası verilmektedir.
- Hazine ve Maliye Bakanlığınca yetkilendirilmemesine rağmen ödeme kaydedici cihaza fiziksel veya bilişim yoluyla müdahale ederek yapılan satışlara ilişkin bilgilerin kayıt altına alınmasını engelleme veya bu bilgileri değiştirme gibi fiiller vergi kaçakçılığı suçlarını oluşturmakta ve bu suçları işleyenler hakkında 3 yıldan 8 yıla kadar hapis cezasına hüküm kurulmaktadır.
Son maddede düzenlenen vergi kaçakçılığı suçu özellikle petrol / akaryakıt kaynaklı olarak ödenmesi gereken vergilerin ziya uğratılmasını önlemek amacıyla 7318 sayılı kanunla düzenlenerek ilgili kanuna eklenmiştir. Ayrıca belirtmek gerekir ki bu suçlar bakımından etkin pişmanlık halinde cezadan indirim hallerini düzenleyen hükümler 7394 sayılı kanunla uygulanmaya başlanmıştır. Bu suçlar hakkında yargılamada görevli mahkeme asliye ceza mahkemeleridir.
Petrol / Akaryakıt İstasyonlarında Yapılan Vergi Denetimleri Sonucunda İstasyonun Mühürlenmesi Mümkün Müdür?
5015 sayılı Petrol Piyasası Kanunu’nda petrole ilişkin piyasaların sağlıklı ve düzenli işlemelerinin sağlanmasına ve geliştirilmesine yönelik; düzenleme, yönlendirme, gözetim ve denetim işlemlerini düzenleyici hükümler bulunmaktadır. Bu kanunun 20. Maddesinin 1. fıkrasının g bendinde P.P.K’na göre lisansa tabi faaliyetler hakkında;
- 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 359 uncu maddesinin (a) ve (b) fıkraları kapsamında; muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belge düzenleme veya bu belgeleri kullanma, belgelerin asıl veya suretlerini tamamen veya kısmen sahte olarak düzenleme veya bu belgeleri kullanma suçları ile,
- Maddenin (ç) fıkrasında yazılı suçların işlendiğinin anılan Kanunun 367. maddesi uyarınca Cumhuriyet başsavcılığına bildirilmesi ile birlikte durum, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumuna da iletilir ve EPDK tarafından her türlü tesiste (rafineri hariç) lisansa tabi tüm faaliyetler kovuşturmaya yer olmadığına dair karar veya mahkeme kararı kesinleşinceye kadar geçici olarak durdurulur. Kesinleşmiş mahkeme kararına göre lisans sahiplerinin lisansı iptal edilir. Bu bent kapsamındaki suçlara ilişkin vergi incelemesi sonuçlanıncaya kadar söz konusu tesis için başka bir gerçek veya tüzel kişiye de lisans verilmez.
Anlaşıldığı üzere yapılan vergi denetimi sonucunda mükellef kurumun vergi kaçakçılığı suçlarını işlediği ortaya çıkarsa EPDK tarafından soruşturma veya kovuşturma süreçleri sona erene kadar geçici olarak faaliyetleri durdurulmaktadır.
Petrol / Akaryakıt İstasyonlarının Mühürlenmesine Karşı Başvurulabilecek Yollar Nelerdir?
Petrol / Akaryakıt istasyonlarında vergi suçları nedeniyle geçici olarak faaliyet durdurma kararı verilmesi halinde ilgililerin kesilen vergi cezası hakkında vergi mahkemesi başkanlıklarına idari dava açması veya faaliyet durdurma kararı hakkında görevli idare mahkemesine idari işlemin iptali davası açması mümkündür. Dava açma sürelerine uyularak açılan davada yürütmenin durdurulması talep edilerek kovuşturma sürecinin sona ermesinden sonra akaryakıt tesisinin tekrar faaliyete başlaması sağlanabilmektedir.
Petrol / Akaryakıt İstasyonunun Mühürlenmesine Karşı Açılan Dava Süreci Nasıldır?
İptal davalarında idari işlemin yapıldığı yer mahkemesi yetkili ve idare mahkemeleri görevlidir. İdari işlemin iptali davası açılırken uyulacak dava açma süresi, özel kanunlarında ayrı süre gösterilmeyen hallerde Danıştay’da ve idare mahkemelerinde 60 ve vergi mahkemelerinde 30 gündür. Bu kararlara karşı istinaf ve temyiz yolu açıktır.
Geçici Mühürleme İşleminin İptaline Dair Karar
Danıştay Kararı – 13. D., E. 2016/3637 K. 2016/3735 T. 15.11.2016
Karar veren Danıştay Onüçüncü Dairesi’nce, Tetkik Hâkimi’nin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, dosya tekemmül ettiğinden yürütmenin durdurulması istemi hakkında ayrıca bir karar verilmeksizin işin gereği görüşüldü:
Dava, davacıya ait akaryakıt istasyonunun mühürlenmesine ilişkin işlemin kaldırılması istemiyle yapılan başvurunun reddine ilişkin 17.6.2015 tarih ve 32058 sayılı işlemin iptali istemiyle açılmış; İdare Mahkemesi’nce; 5015 sayılı Petrol Piyasası Kanunu’nun 20. maddesinin üçüncü fıkrasında; “Akaryakıt istasyonu kapsamında sürdürülen bayilik faaliyetlerinin, bu Kanuna veya bu Kanuna istinaden çıkarılan düzenlemelere aykırılığının Kurumca tespiti halinde, anılan istasyonda yapılan akaryakıt ikmali Kurumca geçici veya süresiz olarak mühürleme suretiyle durdurulur. İptale veya mühürlemeye ilişkin usul ve esaslar Kurumca çıkarılacak yönetmeliklerde düzenlenir.” hükmüne, sekizinci fıkrasında ise, “5607 sayılı Kanunda belirtilen kaçakçılık fiillerinin işlendiği tespit edilen rafineri hariç her türlü tesiste lisansa tabi tüm faaliyetler kovuşturmaya yer olmadığına dair karar veya mahkeme kararı kesinleşinceye kadar Kurum tarafından geçici olarak durdurulur ve bu süre içinde söz konusu tesis için başka bir gerçek veya tüzel kişiye de lisans verilmez. Kesinleşmiş mahkeme kararına göre lisans sahiplerinin lisansı iptal edilir. Lisans sahibine verilen idari para cezası ödenmeden lisansa konu tesis için lisans verilmez.” hükmüne yer verildiği, dosyasının incelenmesinden; Samsun Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından örgütlü olarak kaçak akaryakıt, karışımlı akaryakıt satmak, vergi kaçırmak, vergi usulsüzlüğü yapmak suçlarıyla ilgili olarak yürütülen soruşturma kapsamında davacıya ait akaryakıt istasyonunda yapılan aramada 56.640 litre menşei belli olmayan motorin, 3.650 litre kaçak akaryakıt, vaziyet planında bulunmayan 120.000 litre kapasiteli gizli yeraltı tankı, istasyon vaziyet planında 45.000 litre kapasiteli olarak görünen ancak 120.000 litre kapasiteli olduğu belirlenen yasal olmayan yeraltı tankı, 2 adet dalgıç pompa ve 1 adet kelebek diye tabir edilen vana düzeneği bulunduğundan bahisle akaryakıt istasyonunun mühürlendiği, mühürleme işleminin iptali istemiyle açılan davada Samsun 2. İdare Mahkemesi’nin 29.4.2015 tarihli ve E:2014/1620, K:2015/246 sayılı kararıyla davanın reddedildiği, bu defa mühürlemenin kaldırılması istemiyle yapılan başvurunun idarece reddedilmesi üzerine görülmekte olan davanın açıldığı, mevzuat hükümleri uyarınca, kaçakçılık fiilinin tespiti üzerine kovuşturmaya yer olmadığına dair karar veya mahkeme kararı kesinleşinceye kadar faaliyetin durdurulacağı açık olduğundan, işlem tarihi itibariyle kovuşturmaya yer olmadığına dair karar ya da kesinleşmiş bir mahkeme kararı bulunmaması nedeniyle davacı tarafından mühürlemenin kaldırılması istemiyle yapılan başvurunun reddine ilişkin işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı, gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, bu karar davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle reddi yolundaki temyize konu Ankara 11. İdare Mahkemesi’nin 06.05.2016 tarih ve E:2015/2045, K:2016/1542 sayılı kararında, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinin 1. fıkrasında sayılan bozma nedenlerinden hiçbirisi bulunmadığından, temyiz istemi yerinde görülmeyerek anılan Mahkeme kararının ONANMASINA, dosyanın anılan Mahkeme’ye gönderilmesine, temyiz giderlerinin istemde bulunan üzerinde bırakılmasına, kullanılmayan 48,10-TL yürütmeyi durdurma harcının istemi hâlinde davacıya iadesine, bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 (on beş) gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 15.11.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
MDM HUKUK VE DANIŞMANLIK Sizlere tüm bu süreçlerde profesyonel olarak danışmanlık verir. Sizde iletişim sayfamızdan bizlere ulaşabilir ve profesyonel bir şekilde süreci yürütebilirsiniz.
Geçici Mühürleme İşlemine Karşı Açılan İptal Davasında Süre
Danıştay Kararı – 13. D., E. 2020/2413 K. 2020/2257 T. 23.9.2020
Dava konusu istem:Davacıya ait X1 logolu akaryakıt istasyonunda kontrolde kaçakçılık yapıldığından bahisle akaryakıt istasyonu hakkında 5637 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu ve 5015 sayılı Petrol Piyasası Kanunu hükümleri uyarınca 22/04/2013 gün ve A-023416 sayılı tutanak ile yapılan mühürleme işlemininiptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti:Sakarya 2. İdare Mahkemesi’nce; Danıştay Onüçüncü Dairesi’nin 15/01/2020 tarih ve E:2016/1451, K:2020/141 sayılı bozma kararına uyularak, 22/04/2013 tarihli mühürleme tutanağının şirket çalışanı K1 tarafından imzalandığı ve işyerinin aynı gün mühürlendiği gözetildiğinde anılan tarih itibariyle dava konusu işlemin öğrenildiğinin kabulü gerekeceğinden, bu tarihten itibaren 60 gün içinde dava açılması gerekirken bu süre geçirildikten çok sonra 30/06/2014 tarihinde açılan davanın süre aşımı nedeniyle esasını inceleme olanağı bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Öte yandan, davacı tarafından, mühürleme işleminin kaldırılıp faaliyete izin verilmesi istemiyle yapılan 11/06/2014 tarihli başvurunun reddine ilişkin 16/06/2014 tarih ve 36856 sayılı idare işleminin iptali istemiyle açılan davada, Ankara 4. İdare Mahkemesi’nce 20/12/2019 tarihinde E:2019/360, K:2019/2499 sayılı kararla davanın reddine karar verildiği, söz konusu kararın temyiz edilmesi neticesinde, dosyanın temyiz incelemesinin Danıştay Onüçüncü Dairesi’nin E:2020/827 sayılı dosyasında halen derdest olduğu, başka bir anlatımla uyuşmazlığın esasının hukuki irdelemesine devam edildiği, Mahkemenin usul kararının hak arama hürriyetini kısıtlamadığı, ölçüsüz olmadığı ve öngörülmezlikten bahsedilemeyeceği sonucuna varılmıştır.
Belirtilen gerekçelerle davanın süre aşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI :Davacı tarafından,İdare Mahkemesi tarafından şirket çalışanına yapılan tebligatın usûlune uygun olup olmadığı, ilgili mevzuata uygun olup olmadığı, şirket çalışanının 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümlerine göre tebligatı almaya yetkili bir kişi olup olmadığı, tutanağı imza yetkisinin bulunup bulunmadığı hususlarının incelenmediği, bu şekilde eksik inceleme ve hatalı değerlendirme neticesinde hukuka aykırı olarak karar verildiği, Hendek Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2013/419 Esas, 2014/351 Karar sayılı kararı ile kaçakçılık fiilinden beraat ettiği ve beraat hükmünün 22/01/2015 tarihinde kesinleştiği, Sakarya 2. İdare Mahkemesi tarafından Hendek Asliye Ceza Mahkemesi’nin kesinleşmiş beraat kararına rağmen davanın reddine karar verilmesinin hukuka aykırı olduğu, Sakarya 2. İdare Mahkemesi tarafından 5015 sayılı Petrol Piyasası Kanunu’nun 20. maddesi gereğince suçtan beraat ettiği ve beraat kararı kesinleştiği halde davanın kabulü ile idari işlemin iptali yerine davanın reddine karar verilmesinin hukuka aykırı olduğu ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI :Davalı idare tarafından, savunma verilmemiştir.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ K2’NIN DÜŞÜNCESİ :Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onüçüncü Dairesi’nce, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, dosya tekemmül ettiğinden yürütmenin durdurulması istemi hakkında ayrıca bir karar verilmeksizin işin gereği görüşüldü:
HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
İdare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
KARAR SONUCU : Açıklanan nedenlerle;
1.Davacının temyiz isteminin reddine,
2.Davanın süre aşımı nedeniyle reddi yolundaki Sakarya 2. İdare Mahkemesi’nin 16/07/2020 tarih ve E:2020/533, K:2020/429 sayılı temyize konu kararında, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde sayılan bozma nedenlerinden hiçbirisi bulunmadığından anılan Mahkeme kararının ONANMASINA,
Petrol/ Akaryakıt İstasyonunun Kalıcı Olarak Kapatılması Hakkında
Danıştay Kararı – 10. D., E. 2002/6527 K. 2005/366 T. 9.2.2005
Hüküm veren Danıştay Onuncu Dairesince gereği düşünüldü:
Akaryakıt dağıtım şirketi ile bayilik sözleşmesi bulunmayan ve bu nedenle akaryakıt istasyonu kapatılan davacının, işletmesinin kapatılmasına dayanak alınan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın akaryakıt dağıtım şirketine bağlı olmadan çalışan akaryakıt satış istasyonlarının faaliyetten men edilmesi ve yeni ruhsat verilecek satış istasyonları için dağıtım şirketleri ile yapılmış bayilik sözleşmesi aranması gerektiğine ilişkin 7.9.1994 tarih ve B.15.1.PİG.0.13.00.00/998-5289 sayılı Genelgesinin iptali istemiyle açılmıştır.
Akaryakıt istasyonları, 3572 sayılı İşyeri Açma ve Çalışma Ruhsatlarına Dair Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulüne Dair Kanunun 2 nci maddesinin (b) bendi gereğince anılan kanunun kapsamı dışında bırakılmıştır.
Gayri sıhhi müessese kapsamında olan akaryakıt istasyonları, 1593 sayılı Umumi Hıfzıssıhha Kanunu uyarınca çıkarılan Gayri Sıhhi müesseseler Yönetmeliğine göre birinci ve ikinci sınıf gayri müessese olarak belirlenmiş olup; birinci sınıf gayri sıhhi müessese kapsamındaki akaryakıt istasyonlarına Sağlık Bakanlığınca, ikinci sınıf gayri sıhhi müessese kapsamında olan akaryakıt istasyonlarına Valiliklerce açılma izni verilmekte ve denetime tabi tutulmaktadır.
Ayrıca, 15.5.1997 tarih ve 22990 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Karayolu Kenarında Yapılacak ve Açılacak Tesisler Hakkında Yönetmelikte de, akaryakıt istasyonları ile ilgili düzenlemelere yer verilmiş olup; karayolu trafik güvenliğinin sağlanması amacıyla, karayoluna bağlantıyı sağlayan geçiş yollarında kurulacak akaryakıt istasyonları için, yolun yapım, bakım ve işletmesinden sorumlu kuruluştan Geçiş Yolu İzin belgesi alınacağı öngörülmüştür.
Diğer taraftan, 5.7.2002 tarih ve 24806 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Bakanlar Kurulunun 2002/4313 sayılı Akaryakıt Dağıtım ve Pazarlama Şirketlerinin Kurulmasına İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Karar’da, Akaryakıt dağıtım ve pazarlama şirketlerinin kuruluşu ve tescili ile ilgili düzenlemeler yapılmış; Akaryakıt dağıtım ve Pazarlama Kuruluşu statüsü almış tüm şirketlerin; sadece anlaşma ile kendisine bağlı bayilere akaryakıt ikmali yapması kararlaştırılmıştır.
3154 sayılı Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığının Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanunun 2.maddesinin (d) bendinde ise ; kamu ihtiyaç, güvenlik ve yararına uygun olarak enerji ve tabii kaynaklar ile enerjinin üretim, iletim, dağıtım tesislerinin etüt, kuruluş, işletme ve devam ettirme hizmetlerinin genel politikasını tespit, çalışmaların koordinasyonunu temin etmek ve denetlemek görevi anılan Bakanlığa verilmiş; aynı maddenin (f) bendinde de; Bakanlığa bağlı ve Bakanlıkla ilgili kuruluşların çalışmalarını ve işlemlerini her bakımdan tetkik, tahkik ve teftişe tabi tutmak, gerekli her türlü emri vermek ve denetlemek aynı bakanlığın görevleri arasında sayılmıştır.
Davalı Bakanlık da, enerji dağıtım tesislerinin kuruluş ve işletilmeleri konusundaki genel politikaları tespit, çalışmaların koordinasyonunu temin etme yetkisini kullanarak dava konusu genelgeyi çıkarmıştır. İptali istenilen Genelge ile; benzin, gazyağı, motorin, fuel-oil gibi petrol ürünlerinin akaryakıt dağıtım şirketleri ve bunların bağlı bayileri tarafından pazarlanması esası getirilmiş; satış istasyonları için dağıtım şirketleriyle yapılmış bayilik sözleşmesi aranacağı belirtilmiştir.
Dava konusu düzenleme, yukarıda aktarılan 3154 sayılı Yasa ile davalı Bakanlığa verilen yetki çerçevesinde; gerek petrol ürünlerinin speklerine uygun olarak tüketiciye ulaştırılması, vergi kayıplarının önlenmesi üretim ve tüketim dengesi içinde her an, her yerde akaryakıt bulundurulması, gerekse akaryakıt satış istasyonlarının gerekli şekilde denetlenmesi, haksız kazanç ortamının önlenmesi ve serbest rekabet koşullarının sağlanması amacıyla yapılmış; bu konuda gerekli denetimlerin yapılması için Mülki Amirlere, Belediyelere, Kara Yolları Genel Müdürlüğüne ve Vergi Dairelerine gerekli talimatın verilmesi ve kontrollerin teminini sağlamak maksadıyla İçişleri Bakanlığına, Maliye Bakanlığına, Bayındırlık ve İskan Bakanlığına dava konusu genelge gönderilmiştir.
Bu durumda, 3154 sayılı Kanun ile davalı Bakanlığa verilen görev ve yetki çerçevesinde çıkarılan 7.9.1994 tarih ve B.15.1.PİG.0.13.00.00/998-5289 sayılı Genelge hukuka ve kamu yararına uygun bulunmaktadır.