Spor Hukuku ile Ceza Hukuku İlişkisi
Makale Başlıkları
Spor Hukuku ile Ceza Hukuku İlişkisi Nedir
Bir eylem spor hukuku yönünden disiplin suçu oluştururken, aynı eylem ceza hukuku kapsamında da adli bir suçu oluşturabilmektedir. Buna örnek olarak spor faaliyetleri esnasında gerçekleşen yaralama, hakaret, tehdit gibi ceza kanunlarında suç olarak düzenlenmiş eylemler gösterilebilir. Aynı şekilde 6222 sayılı Sporda Şiddet ve Düzensizliğin Önlenmesine Dair Kanunda düzenlenen suçlar da hem ceza hukuku bakımından hem de spor hukuku bakımından yaptırım gerektiren eylemlerdir.
6222 sayılı Kanun, müsabaka öncesinde, esnasında veya sonrasında taraftarların gerçekleştireceği şiddet ve düzensizliğinin önüne geçmeyi amaçlamaktadır (md.1). Kanun, sadece spor alanını değil, çevresini, bu alana gidiş – geliş güzergahlarını ve bunun yanı sıra taraftarların gruplar hâlinde bulundukları yerleri de kapsamaktadır. Ayrıca takımların kamp yaptıkları yerlerde uygulanacak güvenlik önlemlerinin yanı sıra şike ve teşvik primi gibi yasak fiiller de Kanunun kapsamı içindedir. (md.2)
Spor Hukukunda Yaptırıma Tabi Tutulan Yasaklar
a. Doping
Müsabakada performans artırmak amacıyla yasak maddelerin vücuda alınmasına doping denir. Doping yasağının amaçları: Müsabakada şansların eşitliği ve fairplay olgusunun sağlanması, sporcuların sağlığının korunması, toplumdaki mevcut spora dair değer kaybının önüne geçmektir.
Doping ihlâllerinde, yetkili ulusal ve/veya uluslararası spor federasyonları yaptırım uygulama yetkisini haizdir. Kamu makamlarının dopinge ceza vermesi sadece bazı ülkelerde karşılaşılan bir durumdur. Türkiye Dopingle Mücadele Komisyonu, Haziran 2011’de kurulmuş, hazırladığı talimatı WADA’nın onayından geçtikten sonra Eylül 2011’de yürürlüğe sokmuştur. WADA, Kasım 2011’de Türkiye’yi Dopingle Mücadele Kurallarıyla uyumlu ülkeler listesine eklemiştir.
b. Spor Alanlarına Usulsüz Seyirci Girişi
Spor müsabaka alanına girişi sağlayacak biletlerin elektronik sistem üzerinden oluşturulması gerekir. Bilet satın almak isteyen kişilerle ilgili olarak elektronik kart oluşturulur. Bu kartın üzerinde adı, soyadı, T.C. kimlik numarası ve fotoğrafın bulunması gerekir.
Yabancı kişiler için tâbi oldukları ülkenin adı ile Türkiye’ye giriş yaptıkları pasaportun seri numarasının kart üzerinde gösterilmesi gerekir. İzleyici olarak giren kişilerin kontrolünün ev sahibi kulüp; ev sahibi olmayan müsabakalarda her iki kulüp; millî müsabakalarda ise ilgili federasyon tarafından yapılması gerekir (md. 5/IV).
Kanuna uygun bileti olmadan spor müsabakasını izlemek amacıyla spor alanına giren kişi adli para cezasına çarptırılır. Spor müsabakalarına katılması yasaklanan bir kişi tarafından bu suçun işlenmesi durumunda üç ay ilâ bir yıl arasında hapis cezası tatbik edilir (md. 15/I).
c. Şike ve Teşvik Primi
Bir spor müsabakasının sonucunu etkilemek amacıyla (şike) bir başkasına kazanç veya sair menfaat temin eden kişi bir yıl ilâ üç yıl arası hapis ile 20.000 güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır. Bu konuda anlaşmaya varılması durumunda, suç tamamlanmış gibi cezaya hükmolunur (md. 11/I).
Bu anlaşmanın varlığını bilerek, anlaşma doğrultusunda müsabakanın sonuçlanmasına katkıda bulunan kişiler de aynı cezaya tâbidir (md. 11/II). Anlaşmaya varılmamakla birlikte vaat veya teklifte bulunulması durumunda suçun teşebbüs aşamasında kalması münasebetiyle ceza takdir edilir (md. 11/III).
Kamu görevinin sağladığı güven veya nüfuzun kötüye kullanılması, federasyon veya spor kulüplerinin genel kurul veya yönetim kurulu üyeleri ya da kulüplerin veya sporcuların menajer veya temsilcileri tarafından,
suç işlemek amacıyla kurulmuş bir örgütün faaliyeti çerçevesinde, bahis oyunlarının sonucunu etkilemek amacıyla şike anlaşmasının yapılması durumunda ceza yarı oranında artırılır (md. 11/IV).
Müsabakada bir takımın başarılı olmasını sağlamak amacıyla (teşvik primi) bu suçun işlenmesi durumunda ceza, yarı oranında uygulanır (md. 11/V).
Millî takımlara veya sporculara ya da spor kulüplerinin kendi takım oyuncularına veya teknik heyetine başarılı olmaları amacıyla prim verilmesi veya menfaat temin edilmesi durumunda cezaya hükmolunmaz (md. 11/VI). Müsabaka yapılmadan önce suçun ortaya çıkmasını sağlayan kişiye ceza verilmez (md. 11/VIII).
d. Spor Alanlarına Sokulması Yasak Maddeler
Spor alanlarına; ruhsatlı dahi olsa ateşli silahların, kesici, ezici, bereleyici veya delici aletler ile patlayıcı, parlayıcı, yanıcı veya yakıcı maddelerin, uyuşturucu veya uyarıcı maddelerin ve ilgili spor federasyonlarının belirlediği esaslara aykırı olarak alkollü içeceklerin sokulması yasaktır (md. 12/I).
e. Hakaret İçeren Tezahürat
Spor alanlarında veya çevresinde taraftarların grup hâlinde veya münferiden, duyan veya gören kişiler tarafından hakaret olarak algılanacak tarzda aleni olarak söz veya davranışta bulunmaları durumunda, onbeş günden az olmamak üzere adlî para cezasıuygulanır.
Bu tür eylemlerde şikâyet şartı aranmaz (md. 14/I). Bu eylemlerin, toplumkesimlerin din, dil, ırk, etnik köken, cinsiyet veya mezhep farkı gözeterek yapılmasıhâlinde altı ay ilâ iki yıl arası hapis cezası tatbik edilir (md. 14/II).
Bu fiillerin daha ağırcezayı gerektiren başka bir suç oluşturmaları hâlinde ilgili ceza hükmü uygulanacaktır. Yazılı pankart taşınması veya asılması ya da duvarlara yazı yazılmasışeklinde yukarıdaki eylemlerin gerçekleştirilmesi cezanın yarı oranında artırılmasısonucunu doğurur (md. 14/III).
f. Şiddete Yol Açabilecek Beyanat
Basın ve yayın yoluyla sporda şiddeti teşvik edici beyanatta bulunan kişiler 5.000TL’den 50.000 TL’ye kadar idarî para cezasına çarptırılır.
Spor kulübü veya federasyon yöneticileri tarafından bu beyanatın yapılması, söz konusu cezanın beş katına kadarartırılmasına yol açar (md. 22/I-II). Ayrıca bu kişilerin spor müsabakalarını seyirdenmen şeklinde idarî tedbire maruz kalması da mümkündür (md. 22/III).
Söz konusu fiillerin, haber verme ve eleştiri hakkının sınırları aşılarak yayımlanması durumundailgili basın ve yayın organının işleticisine 100.000 TL – 500.000 TL arasında idarî para cezası verilir.
Şiddete yol açabilecek beyanatın tekrar tekrar yayımlanması, haberverme hakkının sınırlarının aşıldığı anlamına gelir (md. 22/IV).
Federasyonların Yaptırımları
6222 sayılı Kanun’a göre hakkında işlem yapılmış olan kulüp veya kulüp mensubu ile ilgili olarak ilişkin oldukları spor federasyonunun yaptırım uygulama hakkı saklıdır. Daha açık anlatımla, adlî bir ceza alan kişiye (kulüp veya gerçek kişi) bağlı olduğu Spor Federasyonu da ayrıca bir müeyyide getirebilir (md. 19).
Yargılama ve Usul Hükümleri
6222 sayılı Kanun kapsamına giren suçlar nedeniyle yargılama yapma yetkisi HSK’nın ihtisas mahkemesi olarak görevlendireceği asliye veya ağır ceza mahkemeleridir. İdarîpara cezası veya diğer idarî yaptırımlar konusunda karar verme ise Cumhuriyet Savcısının yetkisi dâhilindedir (md. 23).
Sonuç
Görüldüğü üzere spor hukuku, ceza hukuku ile yakından ilişkilidir. Bunun yanında borç ve alacaklar yönünden borçlar hukuku ile; disiplin işlemleri ve idari yaptırımlar yönünden de disiplin hukuku ve kabahatler hukuku ile de yakından ilgilidir.
Emsal Yargı Kararları
Uyuşmazlık Mahkemesi Kararı – HB., E. 2009/243, K. 2010/126, T. 07.06.2010
İstanbul Valiliği İl Spor Güvenlik Kurulu’nun 18.12.2008 gün ve 2008/2009/33 sayılı kararı ile, 5149 sayılı Spor Müsabakalarında Şiddet ve Düzensizliğin Önlenmesine Dair Kanun’un 18. maddesinin 1. bendine muhalefet ederek müsabaka alanında müsabaka düzenini bozucu davranışlarda bulunduğunun tespit edildiğinden bahisle davacının, 6 ay spor müsabakalarını seyirden men ve (1500 YTL) idari para cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiştir.
Davacı, bu idari yaptırım kararının iptali istemiyle adli yargı yerinde itirazda bulunmuştur.
KARTAL 3. SULH CEZA MAHKEMESİ; 28.4.2009 gün ve D.İş:2009/52, K:2009/52 sayı ile, başvuran 18.12.2008 tarihli, 2008/2009 sayılı idari yaptırım kararının iptalini istemiş ise de, idari yaptırım kararı hem 1500 YTL para cezasını, hem de maçları seyirden men kararını içerdiğinden, gerek para cezası, gerekse tedbir kararına itiraz edildiğinde Mahkemelerinin itiraza bakmakta görevsiz olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş; bu karar kesinleşmiştir.
Davacı, bu kez, aynı istemle idari yargı yerinde dava açmıştır.
İSTANBUL 1. İDARE MAHKEMESİ; 27.5.2009 gün ve E:2009/764, K:2009/831 sayı ile, davanın, davacının 5149 sayılı Yasa’nın 18. maddesi uyarınca seyirden men edilmesi ve 1.500 TL idari para cezası ile cezalandırılmasına ilişkin davalı idarenin 18.12.2008 tarih ve 2008/2009 sayılı kararının iptali istemiyle açıldığı, 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun 3. ve 27. maddelerinden söz ederek,
7.5.2004 tarih ve 25455 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 5149 sayılı Spor Müsabakalarında Şiddet ve Düzensizliğin Önlenmesine Dair Kanun’un 11. maddesinde, bu Yasa uyarınca verilen idari yaptırım kararlarına karşı tebliğ tarihinden itibaren yedi gün içinde yetkili idare mahkemelerine başvurulabileceği kuralı yer almakta iken;
anılan Yasa kuralının 8.2.2008 tarih ve 26781 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 5728 sayılı Temel Ceza Kanunlarına Uyum Sağlanması Amacıyla Çeşitli Kanunlarda ve Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 531. maddesi ile değiştirilerek idari para cezalarına karşı idare mahkemelerinde dava açılabileceğine ilişkin hükme maddenin yeni biçiminde yer verilmediği, bu durumda, 5326 sayılı Yasa uyarınca 8.2.2008 tarihinden itibaren bu tür uyuşmazlıkların sulh ceza mahkemesince çözümlenmesinin icap ettiği gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş; bu karar, temyiz edilmeyerek kesinleşmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE
Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Ahmet AKYALÇIN’ın Başkanlığında, Üyeler: Mustafa KICALIOĞLU, Mahmut BİLGEN, Habibe ÜNAL, Sıddık YILDIZ, Muhittin KARATOPRAK ve Sedat ÇELENLİOĞLU’nun katılımlarıyla yapılan 7.6.2010 günlü toplantısında:
l-İLK İNCELEME
Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; adli ve idari yargı yerleri arasında anılan Yasanın 14. maddesinde öngörülen biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu, idari yargı dosyasının, davacının istemi üzerine son görevsizlik kararını veren Mahkemece 15. maddede belirtilen hükmün aksine, önceki görevsizlik kararına ilişkin dava dosyası temin edilmeden gönderildiği, Başkanlıkça, adli yargı dosyasının da ilgili Mahkemesinden getirtildiği, başkaca usule aykırılık bulunmadığı anlaşıldığından, adli ve idari yargı yerleri arasında doğan görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oybirliği ile karar verildi.
II-ESASIN İNCELENMESİ
Raportör-Hakim Nurdane TOPUZ’un, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Dr. İlknur ALTUNTAŞ ile Danıştay Savcısı Mehmet AKKAYA’nın davada adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ :
Dava, 5149 sayılı Kanun’un 18. maddesinin 1. bendine göre verilen 6 ay spor müsabakalarını seyirden men ve idari para cezasının kaldırılması istemiyle açılmıştır.
28.4.2004 tarih ve 5149 sayılı Spor Müsabakalarında Şiddet ve Düzensizliğin Önlenmesine Dair Kanun’un “Amaç” başlıklı 1. maddesinde,
“Bu Kanunun amacı; spor müsabakalarının yapıldığı alanlar ile bunların eklenti ve çevresinde müsabaka öncesinde, müsabaka esnasında veya sonrasında şiddetli rekabet ve bunun doğurduğu fanatizm sonucu patlayıcı, parlayıcı, yanıcı, yakıcı, kesici veya delici maddelerin kullanılmasının, şiddet ve düzensizliğin,
kişilik haklarına, ailevî veya manevî değerlere yönelik hakaret, sövme ve aşağılayıcı slogan ve davranışların yer aldığı sporun ruhuna, ilke ve kurallarına uymayan kötü tezahüratın önlenmesi suretiyle huzur ve güvenliğin,
kişi dokunulmazlığı ve kamu düzeninin sağlanmasına yönelik olarak alınacak önlemler ve uygulanacak yaptırımlarla ilgili usul ve esasları düzenlemektir” ve 18. maddesinin birinci fıkrasında, “Spor müsabakalarının yapıldığı kapalı veya açık alanlara 11 inci maddede sayılan her türlü silâh, kesici ve delici alet, sis veya ses bombasını sokan kişiler, fiil daha ağır cezayı gerektiren bir suç oluşturmadığı takdirde üç aydan bir yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır.
Ayrıca, altı aydan bir yıla kadar müsabakaları seyirden men edilir. Yukarıda sayılanlar dışında 11 inci maddede sayılan maddeleri sokan kişilere; dört ay süreyle spor müsabakalarını seyirden men ve bin Türk Lirası, fiilin tekrarı halinde sekiz ay süreyle spor müsabakalarını seyirden men ve ikibinbeşyüz Türk Lirası idarî para cezası verilir.
Bu maddeleri kullanan kişilere; altı ay süre ile müsabakaları seyirden men ve binbeşyüz Türk Lirası, fiilin tekrarı halinde bir yıl süre ile müsabakaları seyirden men ve üçbin Türk Lirası idarî para cezası verilir” denilmiş;
28. maddesinde ise, “Bu Kanuna aykırı eylemlerde bulunanlar hakkında büyükşehir ve il belediye sınırları içinde il spor güvenlik kurulunun, bunun dışındaki yerlerde ilçe spor güvenlik kurulunun re’sen veya kendisine gelen şikâyet ve ihbarlar üzerine yapacağı inceleme sonucunda mahallin en büyük mülkî idare amiri tarafından ilgili hakkında bu Kanundaki idarî para cezaları veya tedbirlerin uygulanmasına karar verilir.
Bu Kanun hükümlerine göre verilen idarî para cezalarından tahsil edilen miktarın tamamı Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü hesabına aktarılır. Bu paralar Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü tarafından çıkarılacak yönetmelik esaslarına göre yüzde ellisi Engelliler Spor Federasyonu ile engelliler kulüp ve faaliyetlerine, yüzde ellisi ise fair play kurallarına uygun hareket eden amatör spor kulüpleri ile okul sporlarının geliştirilmesine ayrılır.
Bu Kanunda belirtilen yasaklara uymayan kişilerin kimlik bilgileri, müsabakanın veya eylemin yapıldığı mahallin emniyet birimlerince fotoğraflı olarak kaydedilir ve bu kayıtlardaki kişiler takibe alınır” hükmü yer almıştır.
Olayda, 6 ay spor müsabakalarını seyirden men ve idari para cezasının kaldırılması istemiyle dava açılmış olup; 5149 sayılı Spor Müsabakalarında Şiddet ve Düzensizliğin Önlenmesine Dair Kanun’da söz konusu idari yaptırımlara karşı kanun yoluna ilişkin bir düzenlemeye yer verilmemiştir.
Öte yandan; 30.3.2005 gün ve 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun 6.12.2006 gün ve 5560 sayılı Yasa’nın 31. maddesiyle değiştirilen 3. maddesinde, “ (1) Bu Kanunun;
- a) İdarî yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümleri, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması halinde,
- b) Diğer genel hükümleri, idarî para cezası veya mülkiyetin kamuya geçirilmesi yaptırımını gerektiren bütün fiiller hakkında,
uygulanır”; 16. maddesinde, “(1) Kabahatler karşılığında uygulanacak olan idarî yaptırımlar, idarî para cezası ve idarî tedbirlerden ibarettir.
(2) İdarî tedbirler, mülkiyetin kamuya geçirilmesi ve ilgili kanunlarda yer alan diğer tedbirlerdir”; 19. maddesinde, “(1) Diğer kanunlarda kabahat karşılığında öngörülen belirli bir süre için;
- a) Bir meslek ve sanatın yerine getirilmemesi,
- b) İşyerinin kapatılması,
- c) Ruhsat veya ehliyetin geri alınması,
- d) Kara, deniz veya hava nakil aracının trafikten veya seyrüseferden alıkonulması,
Gibi yaptırımlara ilişkin hükümler, ilgili kanunlarda bu Kanun hükümlerine uygun değişiklik yapılıncaya kadar saklıdır”; Kanunun “Başvuru yolu” başlıklı 27. maddesinin 1. fıkrasında ise, “İdari para cezası ve mülkiyetin kamuya geçirilmesine ilişkin idari yaptırım kararına karşı, kararın tebliği veya tefhimi tarihinden itibaren en geç onbeş gün içinde, sulh ceza mahkemesine başvurulabilir. Bu süre içinde başvurunun yapılmamış olması halinde idari yaptırım kararı kesinleşir” düzenlemeleri yer almıştır.
Bu düzenlemelere göre; Kabahatler Kanunu’nun, idarî yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümlerinin, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması halinde uygulanacağı; diğer kanunlarda görevli mahkemenin gösterilmesi durumunda ise uygulanmayacağı anlaşılmaktadır.
Görev kuralları kamu düzenine ilişkin olduğundan, görev konusunda taraflar için bir müktesep hak doğmayacağı; bu nedenle, yeni bir yasayla kabul edilen görev kurallarının, geçmişe de etkili olacağı, bilinen bir genel hukuk ilkesidir.
Davanın açıldığı andaki kurallara göre görevli olan mahkeme, yeni bir yasa ile görevsiz hale gelmiş ise, (davanın açıldığı anda görevli olan ve fakat yeni yasaya göre görevsiz hale gelen) mahkemenin görevsizlik kararı vermesi gerekeceği; ancak, yeni yasadaki görev kuralının, değişikliğin yürürlüğe girmesinden sonra açılacak davalarda uygulanacağına dair intikal hükümlerinin varlığı halinde, mahkemece görevsizlik kararı verilemeyeceği açıktır.
Diğer taraftan, dava görevsiz mahkemede açılmış, bu sırada yapılan bir kanun değişikliği ile görevsiz mahkeme o dava için görevli hale gelmiş ise, mahkeme, artık görevsizlik kararı veremeyip (yeni kanuna göre görevli hale geldiği için) davaya bakmaya devam etmesi gerekir.
İncelenen uyuşmazlıkta, öngörülen 6 ay spor müsabakalarını seyirden men ve idari para cezasının, 5326 sayılı Kanun’un 16. maddesinde belirtilen idari yaptırım türlerinden olduğu, 5149 sayılı Spor Müsabakalarında Şiddet ve Düzensizliğin Önlenmesine Dair Kanun’da bu idari yaptırımlara karşı itiraz konusunda görevli mahkemenin gösterilmediği anlaşılmıştır.
Bu durumda, Kabahatler Kanunu’nun 5560 sayılı Kanun’la değişik 3. maddesinde belirtildiği üzere, idari yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümlerinin, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması halinde uygulanacağı nedeniyle, görevli mahkemenin belirlenmesinde 5326 sayılı Yasa hükümleri dikkate alınacağından, 6 ay spor müsabakalarını seyirden men ve idari para cezasına karşı açılan davanın görüm ve çözümünde, anılan Kanunun 27. maddesinin (1) numaralı bendi uyarınca adli yargı yerinin görevli olduğu sonucuna varılmıştır.
Açıklanan nedenlerle, Sulh Ceza Mahkemesince verilen görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.
SONUÇ: Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Kartal 3. Sulh Ceza Mahkemesi’nin 28.4.2009 gün ve D.İş:2009/52, K:2009/52 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 7.6.2010 gününde OYBİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.