Yoksun Kalınan Parasal Hakların İadesi Davası
Makale Başlıkları
Yoksun Kalınan Parasal Hakların İadesi Davası
Yoksun Kalınan Parasal Hakların İadesi Davası, bireylerin hak ettikleri maddi değerlerin geri alınması için açtıkları önemli bir dava türüdür.
Bu makale, maddi tazminat, hak kaybı ve iadesi, alacak davaları gibi terimler üzerinden, parasal hakların iadesi sürecini ve hukuki çerçevesini detaylıca inceleyecek. Ayrıca, bu tür davaların açılma nedenleri, süreçleri ve yargı kararlarının etkilerini ele alarak, mağdur olan tarafların haklarını nasıl geri alabileceklerini de detaylandıracağız.
Devlet Memurlarının İdari İşlemler Sonucu Yoksun Kalınan Maaş ve Hakların İadesi Süreci başlığını taşıyan bir makalede, devlet memurluğundan çıkarılma veya görevden uzaklaştırma gibi durumlar sonrası yaşanan parasal kayıpların iadesine odaklanılabilir.
Makale, devlet memurlarının idari işlemin iptali davası açma hakları ve bu davaların kazanılması durumunda geriye dönük maaş ve diğer hakların iadesi süreçlerini ele alır.
Özellikle, TSK’daki sözleşmeli ve muvazzaf personelin (Sb. Asb. Uzm.Çvş. Er vb.) veya 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’na tabi memurların, mesleğe geri dönüşlerindeki yasal hakları üzerinde durulur.
Bu bölümde, söz konusu personelin mesleğe dönüş süreçlerindeki hukuki hakları ve bu hakların dayandığı yasal mevzuat ayrıntılı bir şekilde ele alınır.
Ayrıca, idari işlemler sonucu yoksun kalınan hakların geri alınması için atılması gereken adımlar incelenir. Bu süreçlerin yasal zeminde nasıl ilerlediğini, hangi yasal prosedürlerin takip edilmesi gerektiğini ve bu konuda yapılabilecek başvuruların detayları bu bölümde yer alır.
Yoksun kalınan parasal hakların iadesi asıl olarak devlet memuru olan ve mesleğinden çıkartılan veya memurluğu askıya alınmış olan kişilerin memurluğa geri döndüklerinde hak ettikleri boşta geçen zamana dair ücret olarak ifade edilebilir.
Yoksun kalınan parasal hakların iadesi bir kişi veya grubun önceden sahip olunan kazanılmış ancak belli bir sebep kaybedilen haklarının maddi kısmının geri verilmesi veya telafisi anlamına gelir.
Özlük Hakkı Nedir?
Özlük hakkı memurun konumu ve statüsünden kaynaklanan bütün haklarıdır. Özlük hakkı ile ilgili açılan davalarda istenilen talebin ne olduğu uyuşmazlığın neden kaynaklandığı açıkça belirtilmeli ve talep edilen edimlerin anlaşılması önem arz etmektedir.
Kamu görevi sebebi ile doğan uyuşmazlıklarda işlemin iptali ile birlikte özlük haklarının iadesi, telafisi ve yoksun kalınan parasal hakların iadesi birlikte istenebilmektedir.
Aksi takdirde yoksun kalınan parasal hakların iadesi için idari işlemin iptali davasından sonra idari işlemlere özgü tazminat davası yolu ile de bu iade sağlanabilecektir.
Nitekim özlük hakkı parasal hakkı da içinde barındıran bir haktır. Ancak açıkça iadesi istenen tüm edimlerin ifade edilmesi kişi yararına olacaktır.
Devlet Memurluğuna Giriş ve Anayasal İlkelerin Önemi
Devlet memurluğuna giriş sürecinde hüküm süren anayasal ilkelerin detaylı bir incelemesi yapılabilir. Anayasa’nın 10, 18, 48 ve 70. maddelerinde belirtilen “serbestlik”, “eşitlik” ve “görevin gerektirdiği niteliklere sahip olma” ilkelerinin devlet memurluğuna girişteki rolünü ele alır.
Ayrıca, bu ilkelerin devlet memurluğu mesleğinin devamında ve memurluktan çıkarılma kararlarında da nasıl uygulandığı yarıca üzerinde durulması gereken bir konudur.
Yoksun Kalınan Parasal Hakların İadesi Davası
Yoksun kalınan parasal hakların iadesi ifadesi devlet memuru olan ve mesleğinden çıkartılan veya memurluğu askıya alınmış olan kişilerin memurluğa geri döndüklerinde hak ettikleri boşta geçen zamana dair ücret olarak ifade edilebilir.
Yani belirtmek gerekir ki memurlar boşta geçen sürede alamadıkları ve yoksun kaldıkları maaşları alabilme hakkına yoksun kalınan paraların iadesi ile kavuşabilirler.
Bu noktada önemli olan husus memur bir şekilde işinden çıkarılmış olmalı ve bu işlemin iptali için idareye idari işlemin iptaline dair dava açmış olması gerekir.
Mesleğine geri dönen memur bu sürede boşta geçen ve alamadıkları maaşlarını yoksun kalınan parasal hakların iadesi davası yolu ile alabilirler.
İdari işlemin iptali ile birlikte yoksun kalınan parasal hakların iadesi davası açılabileceği gibi idari işlemin iptali davasından sonra da bu dava tazminat davası olarak açılabilir.
Yoksun kalınan parasal hakların iadesi talebinin hukuka uygun olması gerekmektedir. Boşta geçen süreye ilişkin yoksun kalınan maaş faizi ile birlikte iade edilir. Genelde yoksun kalınan parasal hakların tazmini ile özlük haklarının telafisi istenmektedir. Ayrıca memurların bu konu hakkında yasal süreç olumsuz sonuçlandığı takdirde Anayasa mahkemesine bireysel başvuru yapabileceği de unutulmamalıdır.
Emsal Kararlar
Danıştay 12. İdari Dava Dairesi, E:2001/4008, K:2003/599 T.18.3.2003
İsteğin Özeti : Adana 1. İdare Mahkemesinin 29.3.2002 günlü, E:2001/1290, K:2002/553 sayılı Kararının dilekçede yazılı nedenlerle temyizen incelenerek bozulması isteminden ibarettir.
Savunmanın Özeti : Savunma verilmemiştir.
Danıştay Tetkik Hakimi: Şengül Güler
Düşüncesi : Davacının görevden çekilmiş sayılmasına ilişkin işlemin iptali ile bu işlem nedeniyle parasal kaldığı parasal ve özlük haklarının iadesi istemiyle daha önce açtığı davada, parasal ve özlük hakları talebi hakkında idare mahkemesince hüküm kurulmamış ve davacı tarafından da kararın bu kısmı temyiz edilmeyerek kesinleşmiş olduğundan; anılan işlemden doğan parasal ve özlük haklarının iadesi istemiyle yeniden dava açılmasına hukuken olanak bulunmamaktadır.
Bu nedenle aksi yönde verilen idare mahkemesi kararın bozulması gerektiği düşünülmüştür.
Danıştay Savcısı : Yaşar Uğurlu
Düşüncesi : Davalı idarede şoför olarak görev yapmakta iken görevden çekilmiş sayılan ve buna ilişkin işlemin yargı kararı ile iptali üzerine görevine iade edilen davacının, açıkta kaldığı 16.6.2000-1.8.2001 tarihlerinde yoksun kaldığı parasal haklarının faizi ile birlikte tazmini ve özlük haklarının iadesi istemiyle açılan davayı kabul eden İdare Mahkemesi kararının bozulması istenilmektedir.
Dosyada mevcut bilgi ve belgelerin değerlendirilmesi sonucunda, davalı idarede şoför olarak çalışan davacının, 657 sayılı Yasanın 94. maddesi uyarınca görevinden çekilmiş sayıldığı ve buna ilişkin işleme karşı açılan dava sonucunda, Adana 1. İdare Mahkemesinin 30.4.2001 tarih ve 2001/442 sayılı Kararı ile dava konusu işlemin iptaline karar verildiği, bu karar üzerine 1.8.2001 tarihinde yeniden göreve başlayan davacının 16.6.2000 -1.8.2001 tarihleri arasında yoksun kaldığı parasal haklarının yasal faizi ile birlikte ödenmesi istemiyle davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
2709 sayılı TC Anayasasının 125. maddesinde, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu hükme bağlanmıştır.
Dosyadaki belgelerden, davacının görevden çekilmiş sayılmasına ilişkin işleme karşı açtığı davada, aynı zamanda anılan işlem nedeniyle yoksun kaldığı parasal ve özlük haklarının iadesi isteminde de bulunmuş olmasına karşın, Adana 1. İdare Mahkemesince ilk kararında davacının bu istem yönünden hüküm kurulmadığı, davacı tarafından da bu kısmın temyiz edilmeyerek kesinleştiği görülmektedir.
Bu durumda, anılan işlemden doğan parasal ve özlük haklarının iadesi istemiyle dava açılmasına hukuken mümkün olmadığından, aksi yönde karar veren idare mahkemesi kararı yerinde görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin kabulü ile idare mahkemesi kararının bozulmasının gereği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Onikinci Dairesince işin gereği düşünüldü:
Dava, davalı idarede … olarak görev yapmakta iken görevden çekilmiş sayılan ve bu kararın yargı kararı ile iptali üzerine görevine iade edilen davacının, açıkta kaldığı 16.6.2000 -1.8.2001 tarihleri arasında yoksun kaldığı parasal hakların yasal faizi ile birlikte tazmini özlük haklarının iadesi istemiyle açılmıştır.
Adana 1. idare Mahkemesinin 29.3.2002 günlü, E:2001/1290, K:2002/553 sayılı Kararıyla; dosyanın incelenmesinden;
davacının görevden çekilmiş sayılmasına ilişkin işlemin Adana 1. İdare Mahkemesinin 30.4.2001 günlü, 442 sayılı Kararıyla iptal edilmesi üzerine 1.8.2001 tarihinde yeniden göreve başlatıldığı ve 17.8.2001 tarihinde yoksun kalınan parasal haklar yasal faiziyle tazmini ve özlük haklarının iadesi istemiyle görülmekte olan davanın açıldığının anlaşıldığı,
bu durumda; Anayasa’nın 125. maddesi uyarınca yoksun kalınan ve özlük haklarının davalı idarece hesaplanarak davacıya verilmesi gerekeceği sonucuna varıldığı gerekçesiyle 16.6.2000-1.8.2001 tarihleri arasındaki döneme ilişkin yoksun kalınan parasal haklarının iadesi dava tarihi olan 17.8.2001 tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faiziyle birlikte davacıya ödenmesine, söz konusu döneme ilişkin özlük haklarının iadesine karar verilmiştir.
Davalı idare; kendi kusuru nedeniyle göreve gelmeyen davacıya çalışmadığı döneme ilişkin parasal ve özlük haklarının verilmesinin usule aykırı olduğunu ileri sürmekte ve idare mahkemesi kararının temyizen incelenerek bozulmasını istemektedir.
Dosyanın incelenmesinden; davacının davalı idarede … olarak görev yapmakta iken 24.5.2000 günlü ve 2545 sayılı işlemle 657 sayılı Yasanın 94. maddesi uyarınca görevden çekilmiş sayıldığı,
bu işleme karşı açılan davada Adana 1. İdare Mahkemesince verilen 30.4.2001 günlü, E:2000/1168, K:2001/442 sayılı Kararla dava konusu işlemin iptaline karar verildiği,
Mahkeme kararı uyarınca davacının 1.8.2001 tarihinde yeniden göreve başlatılması üzerine 16.6.2000-1.8.2001 tarihleri arasında yoksun kaldığı parasal haklarının yasal faiziyle birlikte tazmini ve özlük haklarının iadesi istemiyle görülmekte olan davanın açıldığı,
davacının görevden çekilmiş sayılmasına ilişkin işlemin iptali yolunda verilen Adana 1. İdare Mahkemesinin yukarıda anılan kararının da, davalı idare tarafından temyizi üzerine Dairemizin 18.3.2003 ve E:2001/4008, K:2003/599 sayılı Kararıyla onandığı anlaşılmıştır.
2709 Sayılı T.C. Anayasasının 125. maddesinde, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu hükme bağlanmıştır.
Diğer yandan hukuka aykırılığı yargı organlarınca saptanarak iptal edilmiş olan işlemler nedeniyle ilgililerin uğradıkları zararların işlemi tesis eden idare tarafından tazmin edilmesinin de idare hukuku ilkeleri gereği olduğu açıktır.
Ancak, görevden çekilmiş sayılmasına ilişkin işleme karşı açtığı davada,
davacının aynı zamanda anılan işlem nedeniyle yoksun kaldığı parasal ve özlük haklarının iadesi isteminde de bulunmuş olmasına karşın,
Adana 1. İdare Mahkemesinin yukarıda anılan 30.4.2001 günlü ve 442 sayılı kararında davacının bu istemi yönünden hüküm kurulmamış ve davacı tarafından da idare mahkemesi kararı bu yönüyle temyiz edilmeyerek kararın parasal ve özlük haklarının istemine ilişkin kısmı kesinleşmiştir.
Bu nedenle; anılan işlemden doğan parasal ve özlük haklarının iadesi istemiyle yeniden dava açılmasına hukuken olanak bulunmadığından, aksi yönde verilen idare mahkemesi kararında yasal isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle davalı idarenin temyiz isteminin kabulüyle,
Adana 1. İdare Mahkemesince verilen 29.3.2002 günlü, E:2001/1290, K:2002/553 sayılı Kararın 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesinin 1/b fıkrası uyarınca bozulmasına,
aynı maddenin 3622 sayılı Yasa ile değişik 3. fıkrası gereğince ve yukarıda belirtilen hususlar gözetilerek yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın adı geçen mahkemeye gönderilmesine, 18.3.2003 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
Anayasa Mahkemesi Bireysel Başvuru -Ökkaş Şahin Başvurusu
İkinci Bölüm Kararı
5434 sayılı Kanun’daki yaş haddini beklemeksizin re’sen emekliye sevk edilme / Hükmün Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmesi sonucunda yaş haddinden emeklilik tarihine kadar yoksun kalınan parasal hakların ödenmesi / Alacağa hak kazanıldığı tarihten itibaren değil, idareye başvuru tarihinden itibaren faiz uygulanmasının enflasyon oranlarına göre hak sahibine aşırı ve olağandışı külfet yüklemesi
Başvuru Numarası : 2019/11913
Karar Tarihi : 19.1.2022
RG Tarih ve Sayısı : Karar Resmi Gazete’de yayınlanmamıştır.
Kararın Özeti
Başvurucu Emekli Sandığı Kanunu kapsamında görev yapmış ve 1982 yılında yaş haddini doldurmadan re’sen emekliye ayrılmıştır.
Anayasa Mahkemesi 5434 sayılı Kanun’daki re’sen emekliye sevk edilme hükmünü iptal etmiş ve karar 2010 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanmıştır.
Başvurucu 2015’de SGK’ya başvurarak yaş haddinden emekli olsa idi alacağı emekli maaşının hesaplanarak ödenmesini talep etmişse de bu talebi reddedilmiştir.
Başvurucunun açtığı davada idari işlemin iptaline, maddi tazminat talebinin kabulüne ve re’sen emekliye sevk tarihi ile yaş haddinden emekli olunacak tarihe kadar yoksun kalınan parasal hakların ödenmesine ancak manevi tazminat talebinin ve faizin idareye başvuru tarihinden değil, alacağa hak kazanıldığı tarihten itibaren yürütülmesi gerektiği yönündeki talebinin reddine karar verilmiştir.
Alacağın değer kaybına uğratılması nedeniyle mülkiyet hakkının ihlali talebiyle yapılan ve başvurucunun ölümü nedeniyle mirasçılarının devam ettirmek istediklerini beyan ettikleri başvuruda Anayasa Mahkemesi, Anayasa’nın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının ihlal edildiğine, ihlalin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere kararın bir örneğinin mahkemeye gönderilmesine, ayrıca kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığı’na gönderilmesine karar verilmiştir.
Karar Metni
Iıı. Olay ve Olgular
10. Başvurucular bireysel başvuru devam ederken -28/6/2021 tarihinde- ölen Ö.K.nın mirasçılarıdır. Ö.K.nın ölümü sonrasında başvuruyu devam ettirmek istediklerini bildiren başvurucular bireysel başvurunun tarafı hâline gelmişse de anlatım kolaylığı açısından Ö.K. başvurucu olarak nitelendirilecektir.
11. Başvurucu 8/6/1949 tarihli ve 5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu hükümleri kapsamında görev yapmıştır. 5434 sayılı Kanun’a 13/11/1981 tarihli ve 2559 sayılı Kanun’un 4. maddesiyle eklenen ek geçici 16. maddeyle, yirmi fiilî hizmet yılını veya elli beş yaş ve on fiilî hizmet yılını dolduran iştirakçilerden 31/12/1981 tarihine kadar emekliliklerini istememiş olanların resen emekliye sevk edilebilmeleri öngörülmüştür. Başvurucu bu kapsamda 29/1/1982 tarihinde resen emekliye sevk edilmiştir.
12. Anayasa Mahkemesi 3/6/2010 tarihli ve E.2009/33, K.2010/78 sayılı kararı ile 5434 sayılı Kanun’un ek geçici 16. maddesini, Anayasa’nın 2., 7. ve 128. maddelerine aykırı olduğu gerekçesiyle iptal etmiştir. Kararda, resen emekliye sevk edilecek kişilerin belirlenmesinde herhangi bir ölçüt getirilmeyerek inisiyatifin tamamen idareye bırakılmasının hukuk devleti ilkesiyle bağdaşmadığı belirtilmiştir. Bu karar 23/10/2010 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanmış olup aynı tarih itibarıyla yürürlüğe girmiştir.
13. Başvurucu 5/10/2015 tarihinde Sosyal Güvenlik Kurumuna (SGK) başvurmuş ve yaş haddinden emekli olması durumunda alacağı emekli maaşının hesaplanarak ödenmesini istemiştir. SGK tarafından verilen 28/10/2015 tarihli cevapta, Anayasa Mahkemesi kararlarının geriye yürümeyeceği belirtilerek talep reddedilmiştir.
14. Başvurucu 4/1/2016 tarihinde Şanlıurfa 2. İdare Mahkemesinde talebinin reddine ilişkin idari işlemin iptali ve yaş haddinden emekli olması durumunda alacağı emekli maaşlarının yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle dava açmıştır. Başvurucu ayrıca manevi tazminat ödenmesi talebinde de bulunmuştur. Şanlıurfa 2. İdare Mahkemesi 13/1/2016 tarihinde davayı yetki yönünden reddetmiş ve dosyanın yetkili Ankara İdare Mahkemesine gönderilmesine karar vermiştir.
15. Yetkisizlik kararı üzerine davaya bakan Ankara 7. İdare Mahkemesi (İdare Mahkemesi) 11/2/2016 tarihinde, usulüne uygun düzenlenmediği gerekçesiyle dava dilekçesinin reddine karar vermiştir. Başvurucu 7/3/2016 tarihinde dava dilekçesini yenilemiştir.
16. İdare Mahkemesi 31/10/2017 tarihinde idari işlemin iptaline, maddi tazminat talebinin kabulüne ve resen emekliye sevk tarihiyle yaş haddinden emekli olunacak tarihe kadar yoksun kalınan parasal hakların idareye başvuru tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faiziyle birlikte başvurucuya ödenmesine karar vermiştir. Mahkeme manevi tazminat talebinin ise reddine karar vermiştir. Kararın gerekçesinde, dava konusu işlemin başvurucunun manevi değerlerinde bir eksilmeye yol açmadığı ve başvurucu tarafından duyulan acı ve üzüntünün tazminat verilmesini gerekli kılmadığı vurgulanmıştır.
17. Başvurucu, istinaf yoluna başvurmuştur. İstinaf dilekçesinde başvurucu, faizin alacağa hak kazanıldığı tarihten itibaren işletilmesi ve ayrıca manevi tazminata hükmedilmesi gerektiğini ileri sürmüştür. Ankara Bölge İdare Mahkemesi İkinci İdari Dava Dairesi 15/2/2019 tarihinde, kararın usul ve hukuka uygun olduğunu belirterek istinaf istemini esastan ve kesin olarak reddetmiştir.
V. İnceleme ve gerekçe
B. Değerlendirme
25. … Başvurucunun şikâyetlerinin, ödenmesine karar verilen parasal hakların değer kaybına uğratılmasına ilişkin olduğu anlaşıldığından tüm iddialarının mülkiyet hakkı kapsamında incelenmesi gerektiği değerlendirilmiştir.
27. Başvurucunun resen emekli edildiği tarih ile yaş haddinden emekli olacağı tarih arasındaki parasal haklarından kaynaklanan alacağının mevcut olduğu derece mahkemelerince kabul edilmiştir. Başvurucunun bu alacağının Anayasa’nın 35. maddesi anlamında mülkiyet hakkı kapsamında mülk teşkil ettiği kuşkusuzdur (Ferda Yeşiltepe, §§ 45-47). Başvurucunun mülkiyet hakkı kapsamında değerlendirilen alacağının enflasyon karşısında değer kaybına uğratılarak ödenmesi şeklindeki müdahalenin mülkiyetten barışçıl yararlanmaya ilişkin birinci kural çerçevesinde incelenmesi gerekir (Ferda Yeşiltepe, §§ 48-51).
28. Anayasa Mahkemesi; kanun koyucunun bir hak olarak öngördüğü veya kamu borcu hâline gelmiş ödemelerin geç yapılması nedeniyle mağdur olunduğu iddiasıyla yapılan başvurularda, alacakta veya hakka konu bedelde meydana gelen değer aşınmalarının başvurucular üzerinde orantısız bir yük oluşturması hâlinde mülkiyet hakkının ihlaline karar vermiştir.
(Mehmet Akdoğan ve diğerleri, B. No: 2013/817, 19/12/2013; Akel Gıda San. ve Tic. A.Ş., B. No: 2013/28, 25/2/2015; Ferda Yeşiltepe, §§ 63-76).
Bu bağlamda Anayasa Mahkemesi, mahkemelerce hükmedilen alacak veya tazminatların enflasyon karşısında aşırı ölçüde değer kaybettiği başvurularda ölçülülük yönünden mülkiyet hakkının ihlal edildiğine karar vermiştir.
29. Başvurucuya parasal haklarından kaynaklanan alacağının ödenmemesi suretiyle yapılan müdahale yönünden derece mahkemelerince,
-Anayasa Mahkemesinin iptal kararları da gözetilerek- talep edilen alacağın başvurucuya ödenmesine karar verilmiştir.
Bu bakımdan başvurucunun mağduriyeti giderilmiş durumdadır. Bununla birlikte başvurucunun alacağına SGK’ya başvurduğu 5/10/2015 tarihinden itibaren yasal faiz işletilmiştir.
Bu durumda işletilmesine karar verilen yasal faizin SGK’ya başvuru tarihinden önceki dönem yönünden alacağın enflasyon karşısında değer kaybına uğramasının önüne geçemediği, yalnızca SGK’ya başvuru tarihinden sonraki dönem yönünden enflasyonun etkisini ortadan kaldırma kapasitesinin bulunduğu anlaşılmaktadır.
30. Sonuç olarak başvurucunun parasal haklarına hak kazandığı tarihlerden SGK’dan alacağını talep ettiği tarihe kadar geçen süredeki enflasyon oranları dikkate alındığında mülkiyet hakkı kapsamında değerlendirilen söz konusu alacağın değer kaybına uğratıldığı anlaşılmaktadır.
Belirtilen değer kaybı oranı gözetildiğinde müdahaleyle başvurucuya şahsi olarak aşırı ve olağan dışı bir külfet yüklendiği, bu sebeple söz konusu müdahalenin kamunun yararı ile başvurucunun mülkiyet hakkının korunması arasında kurulması gereken adil dengeyi başvurucu aleyhine bozduğu sonucuna varılmıştır.
31. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
32. Öte yandan İdare Mahkemesi, parasal haklarının geç ödenmesi suretiyle mülkiyet hakkına yapılan müdahalenin başvurucunun manevi değerlerinde bir eksilmeye yol açmadığını ve başvurucu tarafından duyulan acı ve üzüntünün tazminat verilmesini gerekli kılmadığını belirterek manevi tazminat istemini reddetmiştir. İdare Mahkemesinin bu değerlendirmesinin keyfî ve temelsiz olmadığı kanaatine varılmıştır.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Mülkiyet hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
B. Anayasa’nın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
C. Kararın bir örneğinin mülkiyet hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Ankara 7. İdare Mahkemesine (E.2016/1326, K.2017/3134) gönderilmesine karar verilmiştir.