
Kripto Para Haczedilebilir Mi?

İcra İflas Kanunu’nda Sıra Cetveli
Makale Başlıkları
Araç Haciz Talebi
Araç haciz talebi alacaklı, alacağını tahsil etmek amacıyla borçlunun aracına el konulması için icra dairesine araç haciz talebinde bulunabilir. Alacaklı icra dairesine giderek, kendisinin bir başkasından alacağı olduğunu ve vadesinde bu alacağın ödenmediği veya eksik ödendiğini söyleyerek icra takibi başlatır.
Belirtmek gerekir ki alacaklı bu başvurusunu ‘’takip talebi’’ denilen bir evrak ile yapacaktır. Bu takip talebi yazılı olabileceği gibi sözlü de olabilir.
NOT: Kesinleşen takip ile birlikte alacaklı alacağını tahsil edebilmek amacıyla borçluya ait taşınmaz ve taşınır malları icra vasıtasıyla sattırabilecektir.
Alacaklının icra takibini başlatacağı yetkili icra dairesi 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu hükümlerine göre belirlenecektir.
Bu bakımdan 6100 HMK hükümlerine göre genel yetkili mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadıkça davalının dava tarihindeki yerleşim yeri mahkemesidir. Dolayısıyla İcra iflas Kanunu da HMK’ya atıf yapmasından dolayı eğer aksine bir düzenleme yoksa icra takibinin yapılacağı yetkili icra dairesi, borçlunun yerleşim yerindeki icra dairesi olacaktır. Ancak belirtmek gerekir ki eğer araç haczi varsa aracınız trafikten yediemine çekilebilir.
İcra takibinin kesinleşmesi ile birlikte alacaklı alacağını tahsil etmek için motorlu araçların haczi talebine yönelik olan araç haczi talebini icra dairesinden isteyebilecektir. Talep üzerine bu araçlar trafikte ya da çekildikleri yerde yakalanmasından sonra muhafaza altına alınmakta ve icra dairesi tarafından bu araçların kıymet takdiri yapılmaktadır.
Önemle belirtmek gerekir ki araç haczi talebi dosyaya sunulup, borçlunun araçları haczedildikten sonra İcra İflas Kanunu madde 106 gereğince 6 ay içerisinde satış avansını dosyaya yatırıp aracın satışını istemelidir.
Araç Haczinde Dikkat Edilmesi Gerekenler
Taşınır malların haczinde; taşınırın taşınmazlardan farklı olarak icra görevlisi tarafından bizzat görülerek tutanağa değeriyle beraber yazılması gerekmektedir. Taşınırların haczinde fiili haciz yapılabileceği gibi kaydi haciz de mümkündür.
Kıymetli şeylere fiili haciz yoluyla hukuken el koyma imkânı varken araçlarda durum daha farklıdır. Araçlar taşınır mal olmakla beraber bu tür mallarda resmi sicile kayıt olması nedeniyle bu araçların siciline işletilen kayıtla haczedilmesi yani kaydi haczi mümkündür.
Nitekim araçlarda kaydi haciz yapılabileceği gibi fiili haciz imkanı da bulunmaktadır. Kanunda bu hacizler arasında üstünlük belirlenmediği için bu hacizlerin her ikisi de geçerli birer haciz yoludur. Ancak haciz yalnızca fiili hacizle sınırlı kalmışsa iyiniyetli 3. kişinin sicile güvenerek hak kazanması ile fiili haciz sahibi alacaklının hakkı da ihlal edilebilir.
Ayrıca hacizli aracın satışı için fiili olarak haczedilmiş olması da gerekir. Sonuç olarak araç hacizlerinde uygulanacak en doğru yöntem sicile kaydi haciz yapılması ve fiili haczin de ihmal edilmemesidir. Araç haciz sorgulama sayfasından aracınızda haciz var mı kontrol edebilirsiniz.
Emsal Yargı Kararları
Danıştay 15. İdari Dava Dairesi, E. 2013/2004 K. 2016/755 T. 9.2.2016
İstemin Özeti : Davacının noter satış sözleşmesi ile satın aldığı 07 GJ 670 plakalı aracın, satış tarihinden sonra eski malikin borçları nedeniyle üzerine konulan haciz şerhleriyle birlikte adına tescil edilmesi istemiyle yaptığı başvurunun reddine ilişkin 08.06.2011 tarih ve 75713 sayılı işlemin iptali istemiyle açılan dava sonucunda,
Antalya 1. İdare Mahkemesi’nce; davacının, dava konusu aracı, 18 Aralık 2008 tarihli noter satış sözleşmesiyle satın aldığı, söz konusu tarihte yürürlükte bulunan mevzuat hükümleri uyarınca süresi içerisinde tescil için davalı idareye başvurmadığı açık olan davacının satın almış olduğu araç üzerine,
satın aldığı tarihten daha sonraki tarihlerde önceki malikler adına haciz şerhleri konulduğu, her ne kadar davacı tarafından süresi içerisinde tescil talebiyle başvuru yapılmamış olsa dahi,
söz konusu fiilin yaptırımının tescil yapılmaması olamayacağı, varsa ilgili mevzuatta bulunan diğer yaptırımların uygulanabileceği,
sonuç olarak davacının haciz şerhleri bulunduğu halde tescilin yapılmasına ilişkin talebinin reddedilmesine ilişkin işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle iptali yolunda verilen kararın, hukuka uygun olmadığı ileri sürülerek temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Mahkeme kararının hukuka uygun olduğu, temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
Danıştay Tetkik Hâkimi : Güven Bahadır
Düşüncesi : Temyiz isteminin reddi gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onbeşinci Dairesi’nce tetkik hakiminin açıklamaları dinlenip, dosyadaki belgeler incelenerek gereği görüşüldü:
2004 sayılı İcra İflas Kanununun 86. maddesinde; … haczedilmiş olan taşınır mal üzerinde üçüncü şahsın zilyedlik hükümlerine dayanarak iyi niyetle iktisabettiği hakların saklı olduğu, iyi niyet kaidelerine aykırı olarak mahcuz taşınır mal üzerinde üçüncü şahsın iktisabettiği, hakların, alacaklının hacizle o mala taallük eden haklarını ihlal ettiği nispette batıl olduğu, hükmü yer almaktadır.
Anılan düzenlemeden hareketle haciz işleminin satışa engel olmadığı, aracın hacizli olarak satılabileceği ve buna bağlı olarak da haciz şerhleriyle birlikte başvuru tarihi itibariyle davacı adına tescilinin yapılması gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.
Bununla birlikte; araç adına hacizli olarak tescil edilecek olan davacının; söz konusu araç üzerindeki hacizlerin kaldırılmasına ilişkin taleplerinin adli yargı mercilerinde ileri sürülebileceği de açıktır.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “kararın bozulması” başlıklı 49. maddesinin 1. fıkrasında; temyiz incelemesi sonucu Danıştayın; a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması, b) Hukuka aykırı karar verilmesi c) Usul hükümlerine uyulmamış olunması sebeplerinden dolayı incelenen kararı bozacağı kuralına yer verilmiştir.
Dosyadaki belgeler ile temyiz dilekçesindeki iddiaların incelenmesinden, temyiz istemine konu kararın bozulmasını gerektirecek yasal bir sebebin bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Açıklanan nedenlerle,
temyiz isteminin reddine, Antalya 1. İdare Mahkemesi’nin 06/06/2012 tarih ve E:2011/1113; K:2012/887 sayılı kararının ONANMASINA,
dosyanın Mahkemesine gönderilmesine, 2577 sayılı Kanunun 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 09/02/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Danıştay 15. İdari Dava Dairesi, E. 2013/1933 K. 2016/756 T. 9.2.2016
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Onbeşinci Dairesi’nce, gereği görüşüldü:
Dava; davacı şirketin noter satış sözleşmesi ile satın aldığı 59 YK 555 plakalı aracın, araç üzerine satış tarihinden sonra eski malikin borçları nedeniyle konulan haciz şerhleri kaldırılarak şirket adına tescil edilmesi istemiyle yaptığı başvurunun reddine ilişkin 23.03.2011 tarih ve 9582011 sayılı işlemin iptali istemiyle açılmıştır.
Kayseri 1. İdare Mahkemesi’nce; davacı şirketin aracı 17.02.2009 tarihli noter satış sözleşmesi ile satın aldığı, idarece işlem tesis edilirken satış tarihi itibariyle aracın satışa engel halinin araştırılıp, engel bir durum ile karşılaşılmayacak olursa tescilin yapılması gerektiği,
bu itibarla noter satışından sonra araca konulan hacizler kaldırıldıktan sonra tescilin yapılabileceği gerekçesiyle davacının tescil talebinin reddine ilişkin dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle işlemin iptaline karar verilmiştir.
Davalı idare tarafından, hukuka aykırı olduğu ileri sürülen anılan İdare Mahkemesi kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 24.12.2009 tarih ve 5942 sayılı Kanun ile değiştirilen ” Araçların satış, devir ve tescili ile bu işlemlerle ilgili yetki ve sorumluluk ” başlıklı 20. maddesinin (d) bendinde;
tescil edilmiş araçların her çeşit satış ve devirlerinin satış ve devri yapılacak araçtan dolayı motorlu taşıtlar vergisi, gecikme faizi, gecikme zammı, vergi cezası ve trafik idari para cezası borcu bulunmadığının tespit edilmesi ve taşıt üzerinde satış ve/veya devri kısıtlayıcı herhangi bir tedbir veya kayıt bulunmaması halinde, araç sahibi adına düzenlenmiş tescil belgesi veya trafik tescil kayıtları esas alınarak noterler tarafından yapılacağı, noterler tarafından yapılmayan her çeşit satış ve devirlerin geçersiz olduğu, satış ve devir işleminin siciline
işlenmek üzere üç işgünü içerisinde ilgili trafik tescil kuruluşu ile vergi dairesine bildirileceği, bu bildirimle birlikte alıcı adına trafik tescil işlemi gerçekleşmiş sayılacağı,
satış ve devir tarihi itibariyle, 197 sayılı Motorlu Taşıtlar Vergisi Kanunu hükümleri uyarınca eski malikin vergi mükellefiyeti sona ereceği ve yeni malikin vergi mükellefiyetinin başlayacağı … hükümlerine yer verilmiştir.
Dava dosyasının incelenmesinden, davacı şirketin 59 YK 555 plakalı aracı 17.02.2009 tarihinde noter satış sözleşmesi ile satın aldığı, araç üzerine bu tarihten sonra eski malikin borçları nedeniyle bir çok haciz konulduğu, davacı şirket tarafından 22.03.2011 tarihinde araç üzerindeki satış tarihinden sonra işlenen haciz şerhlerinin kaldırılarak şirket adına tescilin yapılmasının talep edildiği, idarece bu talebin araç üzerindeki haciz şerhleri kaldırılmadan tescilin yapılmayacağı gerekçesiyle reddedilmesi üzerine bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
2004 sayılı İcra İflas Kanununun 86. maddesinde; borçlunun, alacaklının muvafakati ve icra memurunun müsaadesi alınmaksızın mahcuz taşınır mallarda tasarruf edemeyeceği, haczi koyan memur hilafına hareketin cezai mesuliyeti müstelzim olduğunu borçluya ihtar edeceği, haczedilmiş olan taşınır mal üzerinde üçüncü şahsın zilyedlik hükümlerine dayanarak iyi niyetle iktisabettiği hakların saklı olduğu, iyi niyet kaidelerine aykırı olarak mahcuz taşınır mal üzerinde üçüncü şahsın iktisabettiği, hakların, alacaklının hacizle o mala taallük eden haklarını ihlal ettiği nispette batıl olduğu hükmü yer almaktadır.
Olayda; davacı şirketin aracı noter satış sözleşmesi ile satın aldıktan sonra 2004 sayılı Kanun kapsamında eski malikin borçları nedeniyle ilki 13.04.2009 tarihinde olmak üzere bir çok haciz şerhinin işlendiği ve bu haciz şerhleri nedeniyle aracın davacı şirket adına tescilinin yapılmadığı görülmektedir.
Yukarıda aktarılan mevzuatın değerlendirilmesinden; hacizli bir aracın satışının yasaklanmadığı, ancak haciz koyduran alacaklıların korunması amacıyla aracın hacizli olarak satılabileceği ve buna bağlı olarak haciz şerhleriyle birlikte tescil edilebileceği, dava konusu olayda da davacının aracı aldığı tarihten sonra araç üzerine eski malik adına işlenen haciz şerhlerinin tescile engel olmayacağı, davacının tescili talep ettiği tarih itibariyle araç üzerindeki hacizlerle birlikte trafik tescil kaydının yapılması gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.
Ayrıca araç adına hacizli olarak tescil edilecek davacının, söz konusu araç üzerindeki hacizlerin kaldırılmasına ilişkin taleplerini adli yargı merciilerinde ileri sürebileceği de açıktır.
Bu durumda; belirtilen gerekçeyle dava konusu işlemin iptaline karar verilmesi gerekmekteyse de, farklı bir gerekçeyle dava konusu işlemi iptal eden İdare Mahkemesi kararı sonucu itibariyle hukuka uygun bulunmaktadır.
Açıklanan nedenlerle,2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesi uyarınca temyiz isteminin reddi ile Kayseri 1. İdare Mahkemesi’nin 03/04/2012 tarih ve E:2011/502; K:2012/429 sayılı kararının yukarıda belirtilen gerekçeyle ONANMASINA,
dosyanın adı geçen mahkemeye gönderilmesine, 2577 sayılı Kanunun 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 09/02/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Faydalı Linkler:
- Ankara En İyi İcra Avukatı
- Araç Değer Kaybı Nedir? Nasıl Talep Edilir? Şartları Nelerdir?
- Genel Haciz Talebi Nedir?