Kesinleşmeden İlamlı İcra Yoluyla Takibi Yapılamayacak Mahkeme Kararları
Makale Başlıkları
Kesinleşmeden İcraya Konulamayacak Kararlar
Kesinleşmeden icraya konulamayacak kararlar, hukuki süreçlerin tamamlanması ve kararın kesinleşmesi gereken durumlarda ortaya çıkar. Bu kararlar, icra takibi için gereken koşulların henüz oluşmadığı durumlarda icra daireleri tarafından işleme konulamaz. İcra takibi için gerekli olan kesinleşmiş bir hüküm veya kararın bulunması önemlidir.
Örneğin, bir dava sonucunda verilen mahkeme kararı henüz temyiz sürecinde ise, bu karar kesinleşmemiş demektir ve icraya konulamaz. Aynı şekilde, bir arabuluculuk veya tahkim süreci sonucunda ortaya çıkan anlaşma da henüz kesinleşmemişse, bu anlaşmaya dayalı icra takibi yapılamaz.
Ancak, bazı durumlarda icra takibi için kesinleşmeyi beklemek yerine, geçici tedbir veya acil durum kararları gibi geçici hükümlerle icra takibi başlatılabilmektedir. Bu durumlar, özel koşulları ve yasal düzenlemeleri gerektirmektedir.
Sonuç olarak, icra takibi için kesinleşmiş bir hüküm veya kararın bulunması önemlidir. Kesinleşmeden icraya konulamayacak kararlar, hukuki süreçlerin tamamlanmasını ve kararın kesinleşmesini gerektiren durumlarda ortaya çıkar.
Kesinleşmeden icraya konulamayacak kararlar, hukuki süreçlerin tamamlanması ve kararın nihai olarak kesinleşmesi gerektiği durumlarda geçerlidir. Bu kararlar, icra ve iflas hukuku çerçevesinde belirli şartlara tabidir. İşte bazı örnekler:
- İtiraz Süreci Devam Eden Kararlar: Bir mahkeme kararına itiraz edildiğinde ve itiraz süreci devam ederken, kararın kesinleşmemiş olduğu kabul edilir. Bu durumda, kararın icra edilmesi için itiraz sürecinin tamamlanması ve kesinleşme sağlanması gerekmektedir.
- İcra Mahkemesi Tarafından İnceleme Sürecinde Olan Kararlar: İcra mahkemesine yapılan bir başvuru sonucunda verilen kararlar, icra mahkemesi tarafından incelenmekte olan kararlardır. Bu kararlar da kesinleşmeden icraya konulamazlar. İcra mahkemesi, başvurunun sonucunu değerlendirdikten sonra kararın kesinleşip kesinleşmediğine karar verir.
- İnfazı Durdurma Kararları: Yargı organları, bazı hallerde kararın infazını durdurma kararı verebilir. Bu durumlarda, karar kesinleşmiş olsa bile infaz süreci durdurulur ve icra işlemleri gerçekleştirilemez. Örneğin, temyiz başvurusu sonucunda verilen infazı durdurma kararı, kararın kesinleşmesi halinde icra işlemlerinin başlatılmasını engeller.
Bu örneklerde görüldüğü gibi, kesinleşmeden icraya konulamayacak kararlar, hukuki süreçlerin tamamlanmasını ve kararın kesinleşmesini beklemek zorundadır. Bu şekilde, tarafların hukuki haklarının korunması ve adil bir yargılama sürecinin sağlanması amaçlanır.
Kesinleşmeden İlamlı İcra Yoluyla Takibi Yapılamayacak Mahkeme Kararları
İlam; bir mahkeme tarafından verilmiş Gerekçeli Karardır.
İcra İflas Kanunu’nda ilamların icrası için ayrı bir yol öngörülmüştür. Bunun sebebi bir mahkeme tarafından verilmiş kararın alacak iddiasını içeren diğer belgelere nazaran daha muteber olmasıdır.
Mahkemece verilmiş Gerekçeli Karar kesinleşmeden ilamlı icra takibi başlatılabilir. Hatta bu karar kanun yollarına götürülmüş olsa bile ilamlı icra takibi yapılabilir.
Bu demektir ki; kararın istinaf ve temyiz yoluna götürülmesi ile kanun yollarında süreç devam ederken diğer yandan da “İcranın Durdurulması” kararı alınmamışsa ilamlı icra yoluyla kararın icrası sağlanabilecek olmasıdır.
Ancak Kesinleşmeden İcra Konulamayacak Kararların ilamlı icraya konu olabilmesi için kesinleşmiş olması şarttır.
İlamlı İcra Takibi yapılırken bu ilamlara ilişkin Kesinleşme Şerhi de eklenir.
- Aile Hukukuna,
- Kişiler Hukukuna,
- Taşınmazın aynına ilişkin Kararlar
Kesinleşmeden ilamlı icra konusu yapılamaz. Eğer bu hukuk dallarına ilişkin verilmiş bir karar kesinleşmeden ilamlı icra takibi başlatılmışsa İcra Mahkemesi’ne şikâyet yolu ile bu takibin iptali sağlanmalıdır.
Aile ve Kişiler Hukukuna, Taşınmazın aynın ilişkin kesinleşmeden ilamlı icra takibine konu olamayacak davalara örnekler:
Taşınmazın Aynına İlişkin Davalar:
- İstihkak
- Tapu İptal Tescil
- Yolsuz Tescilin Düzeltilmesi
- İrtifak Hakkına ilişkin dava
- İpoteğin kaldırılması
- Meni Müdahale
- Taşınmaz Satış Vaadine dayalı tescile zorlama
- El atmanın önlenmesi
- Ecri misil
- İntifa hakkı
Tapu İptal ve tescil davalarında sadece bedelin iadesine hükmedilmiş ise artık tescilde bir değişiklik yapılmayacağı için bu karar kesinleşmeden ilamlı icra konusu yapılabilir. (8. Hukuk Dairesi 2015/1340 E.)
Aynı şekilde dava konusunun taşınmaz üzerindeki haklardan kaynaklı bedeller veya tazminat olması durumunda kararın kesinleşmesini beklemeden icra takibi başlatılabilir.
Bayrağına ve sicile kayıtlı olup olmadığına bakılmaksızın, bütün gemilere ve bunlarla ilgili aynî haklara ilişkin kararlar (Şahsi hak ve alacak hakkına ilişkin davalar dahil)
Aile Hukuku:
Boşanmaya Bağlı Tüm Dava Ve Kararlar
Tazminat, nafaka, çocukla kişisel ilişki kurulması boşanma kararı kesinleşmeden icraya konu olamaz. Ayrıca tedbir nafakası türe gereği boşanma kararı kesinleşesiye kadar ödenecek bir nafaka olup kesinleşmeye kadar ilamsız takip ile ödenmesi sağlanabilir.
Tazminat davası, Nafaka davası boşanma davasından sonra açılmışsa, boşanma kesinleşmişse artık bu davalar kesinleşmeden de icraya koyulabilir. Hatta nafakaya ilişkin davalarda icranın durdurulmasına dahi karar verilemez.
Mal rejim davası ve Ziynet eşyasının aynen iadesi veya bedellerinin ödenmesi sadece mal varlığını ilgilendirdikleri için kesinleşmeden icra edilebilirler.
Mal Rejimi Kesinleşmeden İcra
Mal rejimi, evlilik birliği içinde eşlerin malvarlıklarının nasıl düzenlendiğini ve mal edinimleri ile borçlarının nasıl paylaşılacağını düzenleyen bir hukuki düzenlemeyi ifade eder. Mal rejiminin kesinleşmesi ise, mahkeme kararı veya sözleşmeyle belirlenen mal rejiminin yürürlüğe girmesi anlamına gelir.
Mal rejimi kesinleşmeden icra işlemi, evlilik birliği içindeki malvarlığının paylaşımının tamamlanmadan icra yoluyla bir alacağın tahsil edilmesi anlamına gelebilir. Ancak, bu durumda mal rejimiyle ilgili belirli yasal süreçlerin tamamlanması ve mahkeme kararının kesinleşmesi gerekmektedir.
Evliliğin Butlanı İptali
Evliliğin butlanı, evliliğin geçersizliğinin tespit edilmesi ve evliliğin hukuki olarak iptal edilmesi anlamına gelir. Evlilik butlanı, evliliğin başlangıcında meydana gelen hukuki bir eksiklik veya yasaya aykırılık nedeniyle ortaya çıkabilir. Evliliğin butlanı iptali, evliliğin gerçek bir evlilik olarak kabul edilmemesi ve tarafların evlilik hukukuyla ilişkilerinin sonlandırılması anlamına gelir.
Evliliğin butlanı iptali, ilgili ülkenin aile hukuku ve medeni hukuk düzenlemelerine göre gerçekleşir. Evliliğin butlanı sebepleri, ülkeye ve yargı sistemine bağlı olarak değişiklik gösterebilir. Örnek olarak, evlilik izninin olmaması, reşit olmayan bir kişiyle yapılan evlilik, zorlama veya hileli evlilik, evlilik engeli bulunması gibi durumlar evliliğin butlanını gerektirebilir.
Evliliğin butlanı iptali için genellikle mahkeme süreci izlenir. Taraflar, evliliklerinin butlanını ileri sürerek mahkemeye başvururlar. Mahkeme, delilleri ve ilgili kanun hükümlerini değerlendirerek kararını verir. Eğer mahkeme, evliliğin butlanını kabul ederse, evlilik hukuki olarak geçersiz hale gelir ve tarafların evlilik bağı sona erer.
Evliliğin butlanı iptali, evliliğin hukuki olarak geçersiz hale getirilmesi sürecini ifade eder. MDM Hukuk Bürosu olarak, evliliğin butlanı iptali konusunda uzmanlaşmış bir avukatlık bürosu olarak hizmet veriyoruz. İlgili yasal düzenlemelere ve yerel yargı sisteminin gerekliliklerine hakim olarak, müvekkillerimize evliliklerinin butlanını iptal etme sürecinde etkin ve profesyonel destek sunuyoruz.
Kişiler Hukuku:
Gerçek ve Tüzel Kişilerin kişiliklerine etki eden davalar da kesinleşmeden icra konulamayacak kararlar icraya konu edilemez. Bunlar ise şu şekildedir:
- Marka hakkına tecavüz
- Haksız Rekabetin Önlenmesi
- Şirketlerin fesih ve tasfiyesine ilişkin davalar
- Haksız Müdahalenin önlenmesi
- Konusu para olmayan Hakem Kararları
- Sigorta Hakem Kararları
Yabancı Mahkeme İlâmlarının Tenfizi Hakkındaki Kararların Temyizi, İcrasını Durdurur. (MÖHUK 57/ 2).
Tenfizine karar verilen yabancı hakem kararlarında tenfiz kararı temyiz edilirse, hakem kararı temyiz incelemesi sonuçlanıncaya kadar icra edilemez. Yabancı hakem kararı icraya konulmuşsa, temyiz incelemesi sonuna kadar hakem kararının icrası durur (MÖHUK 61/2).
Edaya İlişkin Hüküm İçeren Sayıştay İlâmları
Bu kararlar kesinleşmeden icra edilemeyecek kararlar olup kesinleşmeden ilamlı icra takibi yapılmış olması durumunda süresiz şikayete tabidir.
Ceza Mahkemelerinin Mahkumiyete İlişkin Kararlarında Bulunan Yargılama Giderleri, Avukatlık Ücreti, Tazminat Vb. Kısımlar
5275 Sayılı Kanun gereği MAHKÛMİYET içeren kararların yargılama giderleri avukatlık ücretleri vb. icraya koyulması için kesinleşmesi gerekir.(madde 4)
Ayrıca eğer hükümlülük yazılı emirle kaldırılsa hükme bağlı olan tüm yargılama gideri, avukatlık ücreti, tazminat vb. yükümlülüklerde ortadan kalkar icra edilemez.
Ancak BERAATE bağlı yargılama giderleri ve vekâlet ücretlerinin kesinleşmesinin beklenmeden icraya koyulabileceğine ilişkin Yargıtay’ın görüşü mevcuttur.( 8. Hukuk Dairesi 2013/13098 E. sayılı karar)
Emsal Yargı Kararları
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 18. Hukuk Dairesi, E. 2018/1669 K. 2020/1884 T. 23.12.2020
İddia, savunma, dosya kapsamı hep birlikte değerlendirildiğinde; HMK.nın 367. Maddesinde kesinleşmeden icraya konulamayacak kararlar açıkça sayılmış olup, işçilik alacağına ilişkin olarak açılan davaların icraya konulabilmesi için kesinleşmesi gerekli değildir.
Bu nedenle, somut olayda İş Mahkemesi dosyasının Hukuk Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun 165.maddesi gereğince bekletici mesele yapılarak, bu dosyada hükme bağlanan işçilik alacaklarının rücu davasına konu edilebileceği hususu gözönünde bulundurmadan yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırıdır.
Mahkemece yapılması gereken, İstanbul 4.İş Mahkemesi’nin 2012/214 Esas, 2013/375 Karar sayılı ilamının bu dosya için bekletici mesele yapılması, ödeme yapılan her bir işçinin hizmet cetveli SGK’dan celp edilerek dava dışı işçinin davalı işverenler nezlindeki çalıştığı süreler tespit edilerek bilirkişi raporu denetlendikten sonra sonucuna göre hüküm verilmesi olduğu olduğu halde yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır.
22.07.2020 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 7251 sayılı Yasa’nın 35.maddesi ile 6100 s. HMK’nın 353/1-a-6.maddesinde yapılan değişiklik uyarınca
“ilk derece mahkemesince uyuşmazlığın çözümüne etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış olması, tarafların tüm delillerinin değerlendirilmeden hükümde yeterince değerlendirilmemiş olması” nedenleriyle 6100 s. HMK’nın 353/1-a-3-6.maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması gerekir.
Bu değerlendirmeler doğrultusunda; davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, HMK m.353/1-a-6 gereği ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, İş mahkemesi dosyasının kesinleşmesi beklenerek, ödeme yapılan her bir işçinin hizmet cetveli SGK’dan celp edilerek davadışı işçinin davalı işverenler nezlindeki çalıştığı süreler tespit edilip bilirkişi raporu denetlendikten sonra sonucuna göre hüküm verilmesi için dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerektiği kanaatine oybirliğiyle varılmakla aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere ;
1.Davacının istinaf başvurusunun KABULÜNE, HMK m. 353/1-a-6 uyarınca İSTANBUL 5. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ’nin 26/12/2017 Tarih, 2014/47 Esas, 2017/441Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
2.Yukarıda belirtilen kapsamda eksikliklerin giderilmek suretiyle yargılama yapılması hususunda dosyanın kararı veren İSTANBUL 5. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ’ne gönderilmesine,
3.İstinaf incelemesinin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle AAÜT 2/2 hükmü uyarınca ücreti vekalet taktirine yer olmadığına,
4.İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin yerel mahkemece verilecek kararda değerlendirilmesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, 23/12/2020 tarihinde, oy birliğiyle ve kesin olarak karar verildi.
Adana Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi, E. 2019/786 K. 2020/828 T. 16.6.2020
Adana 4. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 17/01/2019 tarih ve 2019/28 Esas 2019/15 Karar sayılı mahkeme kararının süresi içinde istinaf yolu ile tetkiki davalı K1 Vekili tarafından istenmesi üzerine dosya dairemize gönderilmekle dava dosyası için düzenlenen inceleme raporu dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:
DAVA: Davacı K2 Vekili dava dilekçesinde özetle; Adana 5.İcra Müdürlüğü’nün 2019/58 esas sayılı dosyası ile alacaklı tarafından icra takibi başlatıldığını ve taraflarına icra emri tebliğ olunduğunu, icra emrinin dayandığı mahkeme ilamının
Adana 7.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 27.11.2018 tarih ve 2017/150 Esas, 2018/605 Karar sayılı kararı olduğunu, söz konusu ilamın kesinleşmediğini ve 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 367. maddesinin 2. fıkrasına gereğince kesinleşmeden takibe konulamayacağını,
taşınmazın aynına ilişkin olduğunu, belirterek icra emrinin iptaline, takibin tedbiren durdurulmasına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı borçlunun haksız, hukuka aykırı ve kötü niyetli olarak şikayette bulunduğunu, bu şikayet neticesinde yerel mahkemece icra takibinin yargılamanın sonuna kadar teminatsız olarak durdurulmasına karar verildiğini beyan ederek, borçlunun asıl alacağın % 20 sinden aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesini ve şikayet talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI; Mahkemece, somut olayda dava konusu takip dayanağı olan Adana 7.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 27.11.2018 tarih ve 2017/150 Esas, 2018/605 Karar sayılı ilamının tapu iptali ve tescil veya tazminata ilişkin olduğu,
anılan ilamda tazminat isteminin kabulüne, tescil talebinin ise reddine karar verildiği ancak tapu iptali tescil talebinin bir başka anlatımla taşınmazın aynının tartışıldığı,
uyuşmazlığın özünde ayni hakka ilişkin mülkiyet ihtilafı bulunmadığı, bu haliyle ilamın, taşınmazın aynına ilişkin olduğu, HMK.’nun 367/2. Maddesi gereğince kesinleşmeden infazının mümkün olmadığı gibi takip konusu yapılan ilamın vekalet ücreti ve yargılama giderinin de ilamın fer’isi niteliğinde olduğu,
kesinleşmeden infaz edilemeyeceği belirtilerek, şikayetin kabulüne, Adana 5.icra müdürlüğünün 2019/58 esas sayılı dosyasından davacı borçlu adına gönderilen icra emrinin iptaline karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı K1 Vekili dilekçesinde özetle; yerel mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, taraf teşkili sağlanmadan, dosya üzerinden karar verildiğini, şikayete cevap verme haklarını kullanamadıklarını,
kararın bu nedenle usul kurallarına aykırı olduğunu, takibe konu Adana 7. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2017/150 esas 2018/605 karar sayılı ilamının taşınmazın aynına ilişkin bir karar olmadığını, HMK.nun 367/2. maddesi uyarınca kesinleşmeden icraya konulamayacak kararlardan olmadığını,
Adana 7. Asliye Hukuk Mahkemesi ilamında, tapu sicilde değişikliğe yol açan tescil hükmünün bulunmadığını, bu nedenle bu ilamın taşınmazın aynına ilişkin olmadığından icra takibine konulması için kesinleşmesinin gerekmediğini,
yerel mahkeme kararında maddi meselenin tespitinde hata yapıldığını, yerel mahkemece verilen tedbir kararı ile icra takibinin yargılamanın sonuna kadar teminatsız olarak durdurulmasına karar verilmesi nedeniyle icra takibinin sonuçsuz kaldığını,
müvekkilinin alacağını alabilmesinin geciktiğini, incelemenin duruşmalı yapılmasını talep ettiklerini beyan ederek, yerel mahkemenin kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı K2 Vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle;
davalının istinaf nedenlerinin reddine karar verilmesi gerektiğini, icra emrinin dayandığı mahkeme ilamının Adana 7. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 27.11.2018 tarih ve 2017/150 Esas, 2018/605 Karar sayılı kararı olduğunu,
ancak söz konusu ilamın kesinleşmediğini, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 367. maddesinin 2. fıkrasına göre “Kişiler hukuku, aile hukuku ve taşınmaz mal ile ilgili ayni haklara ilişkin kararlar kesinleşmedikçe yerine getirilemez.” denildiğini,
Adana 7. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 27.11.2018 tarih ve 2017/150 Esas 2018/605 Karar sayılı kararının taşınmazın aynına ilişkin olduğunu, söz konusu kararın kesinleşmeden icra takibine konu edilmesinin mümkün olmadığını,
icra emrine konu mahkeme ilamı kesinleşmeden icraya konu edilemeyeceğinden icra emrinin iptalinin gerektiğini ve yerel mahkemenin de bu yönde hüküm kurduğunu,
yerel mahkeme kararının hukuka uygun olduğunu beyan ederek, davalı tarafın istinaf taleplerinin reddine karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE: Tapu iptal tescil davasının husumet nedeniyle reddine, tazminat talebinin kabulüne ilişkin Adana 7. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2017/150 E. 2018/605 K. sayılı ilamı , tazminat alacağı ve yargılama giderleri yönünden ilamlı takibe konu edilmiş olup icra emrinin borçluya tebliğ edildiği gün borçlu vekili tarafından dayanak ilamın kesinleşmeden takibe konulamayacağı belirtilerek icra emrinin iptaline karar verilmesi talep edilmiş olmakla ilk derece mahkemesince şikayetin kabulü ile icra emrinin iptaline karar verilmiştir.
Alacaklı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
Adana 7. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2017/150 E. 2018/605 K. sayılı ilamı incelendiğinde, davacının muristen alınan vekaletnamenin geçersiz olduğundan bahisle taşınmaz satışının iptali ile taşınmazın tereke adına tesciline ,olmadığı takdirde tazminata karar verilmesini talep ettiği, mahkemece taşınmazın davalı adına kayıtlı olmaması nedeniyle tescil talebinin husumetten reddine, tazminat talebinin ise murisin ehliyetsiz olduğundan bahisle kabulüne karar verildiği, anılan mahkemenin 17.01.2019 tarihli yazısından anlaşıldığı üzere takip tarihi itibarıyla dayanak ilamın kesinleşmediği anlaşılmıştır.
Talep, İİK’nun 41.maddesi yollamasıyla İİK’nun 16. maddesine dayalı şikâyete ilişkindir.
HMK’nun 367/1. maddesi gereğince, temyiz kararın icrasını durdurmaz. Yani kural olarak kararın kesinleşmemiş olması, kararın yerine getirilmesini önlemez. Bu kuralın istisnaları da yine yasalarda düzenlenmiştir.
Kişiler hukuku, aile hukuku ve taşınmaz mal ile ilgili ayni haklara ilişkin kararlar.
(HMK 367/2). Mahkûmiyete ilişkin ceza ilamlarının tazminat ve yargılama giderlerine ilişkin kısımları, (5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkındaki Kanun’un 4.maddesi),
Kira tespit ilamları (12.11.1979 tarih 1979/1-3 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı). Menfi tespit davasına ilişkin ilamlar ( İİK 72. madde).
Yabancı Mahkeme ilamlarının tenfızi hakkındaki kararlar ( MÖHUK. 41/2 ), Sayıştay Kararları (6085 sayılı Sayıştay Kanunu 53. madde), İdare aleyhine açılan haciz veya ihtiyati haciz uygulamaları ile ilgili davalarda verilen kararlar (2577 sayılı İYUK28/1) kesinleşmeden takibe konu edilemezler.
Somut olayda, takip konusu ilamın incelenmesinde, davacı tarafından tapu iptal ve tescil davası açıldığı, dava dilekçesinde tapu iptal ve tescil talep edildiği, kabul edilmemesi halinde tazminata karar verilmesi talep edilerek terditli talepte bulunulduğu, anlaşılmıştır.
Her ne kadar mahkemece tazminata hükmedilmiş ise de temelde dava, gayrimenkulün aynına taalluk ettiğinden ilam kesinleşmeden, ilamlı icra takibine konulamaz. (Benzer mahiyette Y.12.HD.nin 2018/9919 E. 2019/1275 K. sayılı emsal içtihadı mevcuttur.)
O halde, ilk derece mahkemesince, yukarıda açıklanan gerekçe doğrultusunda borçlunun şikayetinin kabulü ile taleple bağlı olarak icra emrinin iptaline karar verilmesi isabetlidir.
Dairemizce yapılan değerlendirmeler neticesinde; HMK.nın 355.maddesine göre istinaf incelemesinin dilekçede belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılabileceği,
ancak kamu düzenine aykırılık görülmesi halinde bu hususun resen nazara alınabileceği, somut olayda dosya kapsamı, mevcut delil durumu dikkate alındığında, mahkemenin vaka ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, hükümde kamu düzenine aykırılık da tespit edilmediği anlaşıldığından, alacaklı vekilinin istinaf başvurusunun HMK.nun 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı (alacaklı) vekilinin Adana 4. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2019/28 E. 2019/15 K. sayılı kararına yönelik istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 54,40 TL istinaf karar harcından peşin alınan 44,40 TL nin mahsubu ile bakiye 10,00 TL’nin davalıdan alınarak hazineye GELİR KAYDINA,
3-İstinaf kanun yolu yargılama giderlerinin, istinaf eden üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Kararın taraflara TEBLİĞİNE,
5-HMK.nun 333. maddesi gereğince kararın kesinleşmesinden sonra kullanılmayan gider avansının talep halinde yatırana İADESİNE,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 6100 sayılı HMK’nun 361 maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz yolu açık olmak üzere 16/06/2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.
Bölge Adliye Mahkemesi Kararı – İstanbul BAM, 20. HD., E. 2020/775 K. 2021/382 T. 4.2.2021
Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe:davacı vekilinin icra mahkemesine müracaat ile İstanbul 32. İcra Müdürlüğünün 2019/38568 Esas sayılı takip dosyasına konu ilamın kesinleşmeden icra takibine konulamayacağından takibin iptalini talep ettiği, mahkemece şikayetin reddine karar verildiği görülmektedir.
Somut olayda; İstanbul 32. İcra Müdürlüğünün 2019/38568 Esas sayılı takip dosyasına konu ilamın Bakırköy 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin 2017/24 Esas sayılı 2019/294 Karar markanın hükümsüzlüğü, unvan terkini dava konulu ilamı olup, takip tarihinde kesinleşmemiştir. HMK’nun 367/2 maddesi gereğince şahsın hukukuna dair ilamlar kesinleşmedikçe icraya konu olunamaz.
Takip dayanağı ilam aynı mahiyette olduğundan ve henüz kesinleşmemiş olduğundan, anılan ilama dayanılarak başlatılan icra takibinin iptaline karar verilmesi gerekir.
Bu nedenlerle davacının istinaf talebinin kabulü ileHMK’nın 353/(1)-b-2. maddesi gereğince İDM kararının kaldırılmasına, yeniden esas hakkında İstanbul 32. İcra Müdürlüğünün 2019/38568 Esas sayılı takip dosyasında davacı aleyhine yapılan takibin iptaline karar verilmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle,
1-Davacının istinaf başvurusunun KABULÜ ile, HMK’nun 353/1-b.2. maddesi gereğince İstanbul 20. İcra Hukuk Mahkemesinin 06/12/2019 tarih 2019/832 Esas 2019/934 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA;
Yeniden esas hakkında;
İstanbul 32. İcra Müdürlüğünün 2019/38568 Esas sayılı takip dosyasında davacı aleyhine yapılan takibin iptaline,
2- İlk derece yargılaması nedeniyle;
-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 59,30 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 44,40 TL’nin mahsubuna, bakiye 14,90 TL’nin davalıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına,
-Hüküm tarihinde geçerli AAÜT gereğince davacı lehine 840,00 TL maktu vekalet ücreti takdirine, davacı tarafından yapılan 1,75 TL dosya masraf ücreti ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
-Davacı tarafından yatırılan sarf edilmeyen gider avansı artığının talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacının istinaf başvurusu nedeniyle;
-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 59,30 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 54,40 TL’nin mahsubuna, bakiye 4,90 TL’nin davalıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına,
-İstinaf başvurusunda bulunan davacı tarafından yapılan 203,00 TL istinaf harcı, 43,50 TL tebligat ücreti, 23,50 TL dosya masraf ücreti toplamı 270,00 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından davacı lehine istinaf vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
-Davacı tarafından yatırılan sarfedilmeyen istinaf gider avansı artığının talep halinde davacıya iadesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme ve müzakere sonucunda 6763 sayılı Yasanın 4.maddesi ile değişik İİK.nun 364/1. ve HMK’nun 362 – (1) a) maddesi uyarınca kesin olarak oy birliği ile karar verildi.04/02/2021
Yargıtay 12. Hukuk Dairesi, E. 2008/573 K. 2008/3470 T. 26.02.2008
Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü:
HUMK’nun 443/4.maddesi uyarınca aile hukukuna ilişkin verilen kararlar kesinleşmedikçe icraya konulamaz.
Dolayısıyla, boşanmaya ilişkin kararlar kesinleşmeden icraya konulamayacağından bu kararın ekinde verilen ve boşanma kararının kesinleşmesi halinde hüküm ifade edecek olan ve boşanmanın fer’isi niteliğinde olan maddi-manevi tazminatlar ile vekalet ücreti ilam kesinleşmedikçe takip konusu yapılamaz.
Mahkeme gerekçesinde HUMK’nun 443.maddesinin kaldırıldığı gerekçe yapılmış ise de; söz konusu maddenin 01 Nisan 2005 tarihinde yürürlüğe giren 5236 sayılı Kanun’un 20.maddesi uyarınca kaldırılmış ise de;
söz konusu maddenin aynı Kanun’un geçici 2.maddesi uyarınca “Bölge Adliye Mahkemelerinin göreve başlama tarihine kadar HUMK’nun temyize ilişkin yürürlükteki hükümlerinin uygulanmasına devam olunacağı belirtildiğinden HUMK’nun 443.maddesi yürürlüktedir.
Mahkemece yukarıda belirtilen kurallar doğrultusunda söz konusu boşanma ilamının kesinleşip-kesinleşmediği araştırılarak oluşacak sonuca göre olumlu-olumsuz bir karar verilmesi gerekirken, bir inceleme yapılmaksızın istemin reddi isabetsizdir.
SONUÇ : Borçlu vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 26.02.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Faydalı Linkler: