Mücbir Sebep Gibi Nedenlerle Sözleşmenin Uyarlanması Davası
Makale Başlıkları
Mücbir Sebep Gibi Nedenlerle Sözleşmenin Uyarlanması Davası
Türk Hukuk Sisteminde “Sözleşme Serbestisi” ilkesi geçerlidir. Mevzuatta düzenlenen emredici kurallara aykırı olmamak şartıyla tarafların serbestçe sözleşmedeki hususları belirleyebilmesine “sözleşme serbestisi ilkesi” denir. Hukuk sistemimizde bir diğer ilke olan “ahde vefa ilkesi” gereği taraflar sözleşmenin devamlılığı için sözleşmede belirlenen yükümlülükleri yerine getirmek zorundadır. Ancak değişen dünya ve ülke koşulları sonucu taraflar ahde vefa ilkesinin gereğini yerine getiremeyip sözleşmeye sıkı sıkıya bağlı kalamamaktadırlar. Tük Medeni Kanunu’nun 2. Maddesi gereği değişen koşullar altında tarafların sözleşmeye sıkı sıkıya bağlı kalması hukuka ve hakkaniyete aykırı olabilir. Çünkü Türk Medeni Kanunu madde 2 herkesin haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kuralına uymasını emreder.
Tarafların serbestçe belirledikleri sözleşme sonrası değişen dünya ve ülke koşulları örneğin dünyada son yıllarda çıkan COVİD-19 salgını sonrası değişen koşullar, ekonomik bunalım, yükselen enflasyon, şok devalüasyon, para değerindeki aşırı düşüş ya da aşırı yükseliş gibi değişimlerin meydana gelmesi halinde tarafların sözleşmeyi yaptıkları tarihteki edimlerini aynen ifa etmeleri Türk Medeni Kanunu madde 2’de düzenlenen dürüstlük kuralına aykırı olduğu gibi tarafların bu şartlar altında sözleşmeye bağlılığı 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu madde 138’e göre “aşırı ifa güçlüğü” nedeniyle beklenmeyebilir. Bu çerçevede sözleşme feshedilebilir, sözleşmeden dönülebilir ya da değişen şartlara uyarlanabilir. Biz, bu makalemizde sözleşmenin uyarlanması konusunu detaylı olarak ele alacağız.
Sözleşmenin Uyarlanmasının Hukuki Dayanağı
Yukarıda bahsettiğimiz üzere sözleşmenin değişen koşullara uyarlanması davasının temel dayanağı öncelikle Türk Medeni Kanunu madde 2 “dürüstlük kuralı” ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu madde 138 “aşırı ifa güçlüğü” dür.
Türk Medeni Kanunu madde 2 “ Dürüstlük Kuralı”
Tarafların serbestçe belirledikleri sözleşme sonrası değişen dünya ve ülke koşulları örneğin dünyada son yıllarda çıkan COVİD-19 salgını sonrası değişen koşullar, ekonomik bunalım, yükselen enflasyon, şok devalüasyon, para değerindeki aşırı düşüş ya da aşırı yükseliş gibi değişimlerin meydana gelmesi halinde tarafların sözleşmeyi yaptıkları tarihteki edimlerini aynen ifa etmeleri Türk Medeni Kanunu madde 2’de düzenlenen dürüstlük kuralına, hakkaniyete ve sonuç olarak hukuk düzenine aykırıdır.
Türk Borçlar Kanunu madde 138 “Aşırı İfa Güçlüğü”
Sözleşmenin imkansız olmaması ile birlikte tarafların sözleşmeyi yaptıkları tarihte öngöremedikleri ve öngörmeleri kendilerinden beklenemeyen olağanüstü bir durum meydana gelmişse ve bu durum borçludan kaynaklanmayan bir sebep ile ortaya çıkmışsa diğer taraftan ifanın istenmesi dürüstlük kuralına aykırı olacak ise ya da ifanın istenmesi borçlu aleyhine olacak ise borçlu borcunu ifa etmiş ya da aşırı ifa güçlüğünden kaynaklı olarak haklarını saklı tutarak borcunu ifa etmiş ise borçlu, hakimden sözleşmenin uyarlanmasını 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu madde 138 “aşırı ifa güçlüğü” maddesine dayanarak talep edebilecektir. Hâkim bu talebi reddederse borçlu tarafın sözleşmeden dönme hakkı vardır. Ancak sürekli edimli sözleşme ise dönme yerine fesih hakkını kullanır. Yabancı para borçları için de bu madde geçerlidir.
Sözleşmenin Uyarlanması Davası Şartları
Uyarlama davası için bazı şartlar aranmaktadır. Bunlar 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu madde 138’de düzenlenmiştir. Buna göre:
- Taraflar arasında ihtilafsız mevcut bir sözleşme olmalıdır. Mevcut sözleşme olmadan uyarlama davası açılamaz.
- Sözleşmenin yapıldığı tarihte öngörülemeyen ve öngörülmesi beklenemeyen olağanüstü bir durum ortaya çıkmış olmalıdır. Öngörülememe hali somut olaya göre değerlendirilir.
- Öngörülemeyen ve öngörülmesi de beklenemeyen olağanüstü olay borçludan kaynaklanmamalıdır.
- Öngörülemeyen ve öngörülmesi beklenmeyen olayın meydana çıkması halinde sözleşmede mevcut olan edimlerin ifasının kendisinden istenmesinin dürüstlük kuralına aykırı düşecek şekilde borçlu aleyhine değişmiş olmalıdır.
- Borçlu borcunu ifa etmemiş ya da ifanın aşırı güçleştiğini saklı tutarak ifa etmiş olmalıdır.
Yukarıdaki şartların sağlanması halinde borçlu hâkimden sözleşmenin uyarlamasını isteyebilir. Eğer sözleşme uyarlanmaz ise borçlu sözleşmeden dönebilir. Ancak sözleşme sürekli edimli ise borçlu sözleşmeyi feshedebilir.
Dikkat etmek gerekir ki; sözleşme yapılırken borçlu sözleşmeyi iyice incelemelidir. Sözleşmede uyarlama hakkından feragat edilmesine dair bir hüküm bulunmamalıdır. Aksi halde borçlu böyle bir hükmün varlığı halinde uyarlama davası açamaz. Yargıtay 6. Hukuk Dairesi 2015/9282 sayılı kararına konu olan somut kira sözleşmesinde kiralayanın kira uyarlama davası açmamayı peşinen kabul etmesi halinde uyarlama davası açamayacağı ve buna bağlı olarak kira bedelini değiştiremeyeceğine dair karar vermiştir.
Bir diğer önemli husus uyarlama davaları kısa süreli sözleşmeler için değil uzun süreli sözleşmeler için söz konusu olur. Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin 2012/21930 sayılı kararında somut olayda tarafların arasındaki kira sözleşmesi bir yıllık sözleşme olduğu için ve sözleşme zaten birer yıl uzadığı için uzun süreli sözleşme olmadığını ve kısa süreli sözleşmeler için uyarlama istenemeyeceği için uyarlama davasının şartları oluşmadığından davanın reddinin gerektiğine karar vermiştir. Davayı kısmen kabul eden ilk derece mahkemesinin kararını bozmuştur.
Uyarlama davaları daha çok kira sözleşmeleri çerçevesinde karşımıza çıksa da Yargıtay uyarlama davalarını borçlar hukuku alanı ile sınırlı tutmayıp nafaka, mal ayrılığı rejimleri, eser sözleşmelerinden kaynaklanması halinde uyarlamanın mümkün olabileceğini kararlarında vurgulamıştır.
Örneğin Yargıtay’ın 2008 yılında verdiği bir kararda boşanma tarihinde imzalanan protokolle kararlaştırılmış olan nafaka miktarının sonradan meydana gelen olağanüstü haller neticesinde nafaka alan ya da nafaka veren tarafın katlanamayacağı duruma gelmesi halinde artık o protokol ile bağlı kalamayacaklarının hâkimden uyarlama talep edilebileceği ve nafaka artış oranının yeniden belirleneceği vurgulanmıştır.
Eser sözleşmeleri ile ilgili uyarlama davalarının kaynağı Türk Borçlar Kanunu madde 480/2’dir. Bu madde hükmüne göre sözleşmenin yapıldığı sırada öngörülemeyen ya da öngörülmesi beklenemeyen bir durumda taraflar tarafından belirlenen götürü bedel ile eserin yapılması güçleşirse yüklenici, hâkimden sözleşmenin değişen yeni koşullara uyarlanmasını talep edebilir.
Yargıtay verdiği bazı kararda aşırı ifa güçlüğü ya da değişen koşullar nedeniyle sözleşmenin uyarlanmasını isteyen tarafın kimliğine göre karar verir. Taraflardan biri tacir ise öngörülemeyen ya da öngörülmesi beklenemeyen şart kaldırılır. Çünkü tacirin basiretli olması ve öngörmesi gerekmektedir. Bu nedenle Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2001/459 sayılı kararında basiretli tacirin kısa süreli borç ilişkisi doğuran sözleşmelerde ekonomik güçlüğü çabucak aşabileceğini söyleyerek tacirin zaten basiretli ve öngörebilir olmasına dikkat çekmiştir.
Türk Borçlar Kanunu madde 480/2’de düzenlenen götürü ücretin uyarlanmasına ilişkin Yargıtay bir kararında götürü bedel kararlaştırılan işlerde yüklenici yapılacak işi kararlaştırdığı fiyattan yapmak zorundadır. Ancak öngörülenden daha fazla miktarda emek ve masraf çıkacak olsa bile yüklenici bedelin artırılmasını isteyemez fakat öngörülemeyen ya da taraflarca dikkate alınamayan hallerde iş yapılamıyor ya da zorlaşıyorsa hâkim takdir yetkisini kullanarak bedeli artırabilir demiştir.
Uyarlama Davasında Görevli Mahkeme
Hukuk Muhakemeleri Kanunu madde 2’ye göre dava konusunun değerine ve miktarına bakmaksızın malvarlığı haklarına ilişkin davalarda aksine hüküm bulunmadıkça Asliye hukuk Mahkemesi yetkilidir. Ancak aynı kanunun madde 4/1-a ya göre ise kiralanan taşınmazların ilamsız icra yoluyla tahliyesi hariç tüm uyuşmazlıklarında ve açılan karşı davalarda Sulh Hukuk Mahkemesi yetkilidir. Bu nedenle kira bedelinin uyarlanmasında görevli mahkeme Sulh Hukuk Mahkemesi’dir. Konun bazı koşulları içermesi ve teknik olmasında dolayı lütfen avukata danışınız.