

Silah ve Mühimmat Kaçakçılığı Suçu ve Cezası


Yaralı Yakınlarının Manevi Tazminat Hakkı
Makale Başlıkları
Tüketici Hukukunda Ayıplı Mal ve Hizmet Davaları
Ayıplı Mal Nedir? Ayıplı Hizmet Nedir?
Ayıplı mal ve ayıplı hizmet kavramları asıl olarak borçlar hukukunu ilgilendiren kavramlar olup borçlar hukukunun alt dalı olan tüketici hukukunda da önemli anlamlar taşımaktadır. Bu bağlamda ayıplı mal kavramı 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 8.maddesine göre ayıplı mal “tüketiciye teslimi anında, taraflarca kararlaştırılmış olan örnek ya da modele uygun olmayan mal” olarak tanımlanmıştır. Bu doğrultuda ürünün reklamda belirtilen özellikleri taşımaması, satıcı tarafından bildirilen özelliklerin bulunmaması gibi durumlar ürünü ayıplı mal kategorisine sokacaktır. Aynı kanunun 13.maddesine göre ise ayıplı hizmet kavramı “taraflarca kararlaştırılmış olan ve objektif olarak sahip olması gereken özellikleri taşımaması nedeniyle sözleşmeye aykırı olan hizmet” olarak tanımlanmıştır.
Ayıplı Mal ve Hizmette Hukuki Sorumluluk
Satıcı sattığı malın sözleşmedeki niteliklere haiz olmasından ve sözleşmeye uygun olarak teslimat yapılmasından hukuken sorumludur. Ancak ürünün ayıplı olmasında satıcının sorumluluktan kurtulduğu bir durum da bulunmaktadır. Bu durum ise satıcının kendisinden habersiz reklam yapılması, satıcının bu reklamdan haberdar olmasının beklenememesi veya yapılan açıklamanın tüketiciyle satış sözleşmesi imzalanması sırasında düzeltildiğini veya satış sözleşmesi kurulmasıyla reklam arasında nedensellik bağının bulunmamasının ispatlanmasıdır.
Ayıplı Mal ve Hizmetlerde İspat Yükü Kime Aittir?
6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun üretim ve satış konusunda güçlü olan sağlayıcı ve satıcılara karşı tüketicilerin korunması gereği sebebiyle çıkarılmıştır. Bu sebeple kanunda ispat yükü konusunda da tüketici lehine karineler bulunmaktadır. Kanunun ispat yükü başlıklı 10.maddesine göre teslim tarihinden itibaren altı ay içinde meydana gelen ayıplar teslim tarihinde var sayılır. Bu durumda ise malın teslim tarihinde ayıplı olmadığının ispatı sağlayıcıya yüklenmiş bulunmaktadır. Ayrıca maddenin ikinci fıkrasında da belirtildiği üzere satış sözleşmesinin yapıldığı sırada tüketicinin ayıbın varlığından haberdar olması veya haberdar olmasının beklenebilecek durumda olması halinde sözleşmeye aykırılık meydana gelmeyecektir. Yine bu durumun ispatı ise satıcıya yüklenmiştir.
Ayıplı Mal Konusunda Tüketicinin Hakları Nelerdir?
Alınan ürünün ayıplı olması durumunda tüketicinin 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 11.maddesi uyarınca seçimlik hakları bulunmaktadır.
- Tüketici satılanı geri vermeye hazır olduğunu bildirmek kaydıyla sözleşmeden dönebilir.
- Tüketici satılanı alıkoyarak ayıp oranında indirim talep edebilir.
- Tüketici satıcı veya sağlayıcıyı zora sokacak aşırı bir masraf gerektirmediği takdirde bütün masrafları satıcıya ait olmak üzere ürünün tadil edilmesini talep edebilir.
- Tüketici imkân bulunması halinde ürünün ayıpsız bir misli ile değiştirilmesini talep edebilir.
Tüketici ücretiz tadilat veya malın ayıpsız misli ile değiştirilmesini satıcının yanı sıra üretici veya ithalatçısından da isteyebilir. Bu hususta satıcı ve üretici veya ithalatçı müteselsilen sorumlu olur. Ancak üretici veya ithalatçı malın kendisi tarafından piyasaya sürüldüğünde ayıpsız olduğunu ispat etmesi durumunda sorumlu tutulamaz.
Tüketicinin sözleşmeden dönerek ödediği tutarın iadesini istediği veya ayıplı malı alıkoyup indirim talep ettiği durumlarda indirim tutarı tüketiciye derhal iade edilir.
Tüketicinin Ayıplı Hizmet Konusunda Hakları Nelerdir?
Sağlanan hizmetin ayıplı olması halinde 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 15.maddesi uyarınca tüketici seçimlik haklar sahiptir. Ayıplı hizmet durumunda;
- Tüketici hizmetin yeniden görülmesini talep edebilir.
- Tüketici hizmet sonucu ortaya çıkan eserin ücretsiz olarak tadil edilmesini isteyebilir.
- Tüketici hizmetteki ayıp oranında bedelden indirim talep edebilir.
- Tüketici sözleşmeden dönebilir.
Tüketici seçimler arasında serbest olup sağlayıcı tüketicinin tercihini yerine getirmekle yükümlüdür. Ancak tüketici hizmetin yeniden görülmesi veya ücretsiz onarım haklarının sağlayıcı için orantısız güçlükleri beraberinde getirecek olması halinde bu haklarını kullanamaz. Buna karşın sağlayıcı tüketicinin seçimlik hakkını kullanmasına ilişkin tercihlerinde olağan giderlere katlanmak zorundadır.
Ayıptan Sorumluluğun Süresi Ve Zamanaşımı
Sözleşmelerde sağlayıcı ve tüketiciler ayıptan sorumluluğun süresi hakkında belirlemeler yapabilirler. Ancak bu sürenin belirlenmesi sözleşme için zorunlu bir unsur değildir. Zira 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun zamanaşımı başlıklı 12 ve 16.maddelerine göre satıcı ve sağlayıcılar, ayıp satış sonrası meydana gelse dahi satıştan itibaren 2 yıl itibaren ayıplardan sorumludur. Bu süre konut veya tatil amaçlı satışlarda beş yıldır.
2. el ürünlerin yoğun olarak alınıp satıldığı ülkemizde 2.el ürünler için de bir ayıp sorumluluğu olması kaçınılmazdır. Nitekim kanunun 12/2.maddesine göre satıların ayıptan sorumluluğu 2.el ürünlerin satışından itibaren 1 yıldan az olamaz.
Zamanaşımı süreleri belirli olup sınırsız değildir. Ancak satıcı veya sağlayıcının ayıbı ağır kusur veya hile yoluyla gizlemesi halinde zamanaşımı süreleri uygulanmaz.
Ayıbın Bildirilmesi
Satıcının veya sağlayıcının ayıptan sorumlu tutulabilmesi için bu ayıptan haberdar olmaları gerektiği aşikârdır. Ancak ilgili özel kanun olan 6502 sayılı TKHK’ de bu konuda hüküm bulunmamakta bu sebeple genel kanun olan 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununa bakılması gerekmektedir. TBK’ nın 223.maddesinde satıcı veya sağlayıcıya yapılması gereken bildirim usulü hakkında bir sınırlama getirilmemiş süre konusunda ise, hayatın olağan akışına göre imkân bulunur bulunmaz ürünün kontrol edilmesi gerektiği ve ayıp olması halinde makul süre içerisinde bildirmesi gerektiği hükme bağlanmıştır. Ancak ayıbın olağan bir gözden geçirmeyle ortaya çıkarılamayacak seviyede olması durumunda bu hükümlerin uygulanmayacağı da aynı maddede hükme bağlanmıştır. Satıcı veya sağlayıcının ayıptan haberdar edilmesi hususunda her ne kadar yazılı bir bildirim zorunluluğu olmasa da bildirimin yazılı olarak yapılmasında fayda bulunmaktadır. Zira satıcı veya sağlayıcının bilgilendirilmesi zorunlu olduğu gibi bilgilendirildiğinin ispat edilmesi yükümlülüğü de tüketiciye aittir. Bu sebeple noter vasıtası veya iadeli taahhütlü posta vasıtasıyla bildirim yapılmasında fayda vardır. Nitekim Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2020/ 4726 E., 2020/ 5251 K., 01.10.2020 Tarihli kararında “…taşınmazın yapı kullanma izin belgesi 04.11.2011 tarihinde düzenlendiği, davacı taraf dava konusu taşınmazdaki ayıbın 2012 yılı kış aylarında ortaya çıktığını beyan ettiği, durumun 18.01.2013 tarihli site karar defterinde de ifade edildiği gibi davacının sözlü olarak ayıbı davalı tarafa bildirdiğini beyan etmekle davalı tarafın yazılı ve sözlü beyanlarından bu bildirime itirazlarının bulunmadığı…dinlenen tanık beyanlarına göre aynı binadaki diğer kat maliklerinin de benzer sorunları yaşadığı, davalının ayıptan haberdar olmamasının hayatın olağan akışına aykırı olduğu, davacının gizli ayıp kapsamında bildirim yükümlülüğünü yerine getirdiğini ispatladığı, konutlarda zamanaşımı süresi beş yıl olmakla sürenin dolmadığı, kaldı ki davalının ağır kusurlu olduğu hallerde zamanaşımı süresinin dikkate alınmayacağı’ gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiş ise de; davalı cevap dilekçesinde ihbar yükümlülüğünün yerine getirilmediğini savunmuş, bozma öncesi yapılan 03/12/2015 tarihli duruşmada da davalı süresinde ayıp ihbarında bulunulmadığını yinelemiş, davacı ise telefonla davalıyı arayıp kendisini durumdan haberdar ettiğini beyan etmiştir. Mahkeme gerekçesinde belirtilen 18.01.2013 tarihli site karar defteri incelendiğinde de davalıya ayıbın ihbar edildiğine ilişkin bir ibare yer almamaktadır. Hal böyle olunca; ispat yükü kendisinde olan davacının, ihbar yükümlülüğünü bizzat yerine getirdiğinin ispatı hususunda tüm delilleri değerlendirilerek hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, yanılgılı gerekçe ile yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.” Hukuki gerekçeleriyle verilen ilk derece mahkemesi kararını bozmuştur. Karardan da anlaşılacağı üzere ayıbın satıcıya bildirildiğinin ispatı yükü tüketiciye düşmekte, bu sebeple bildirimin yazılı olarak yapılmasında fayda bulunmaktadır.
Ayıplı Mal ve Hizmetlerden Kaynaklanan Davalarda Yetkili ve Görevli Mahkeme
Ayıplı mal ve hizmetlerden kaynaklanan davalarda görevli mahkeme Tüketici Mahkemeleridir. 6502 sayılı TKHK’ nın 73/A maddesi gereğince arabuluculuğa başvurmak dava şartıdır. Bu sebeple ayıplı mal ve hizmetlerden kaynaklanan bir dava açmak için öncelikle arabuluculuğa başvurulması gerekmektedir. Arabuluculuk toplantılarında uyuşma sağlanamaması durumunda dava yoluna gidilebilir. Bu davalar ise genel yetkili mahkeme olan davalının yerleşim yeri tüketici mahkemesinde veya tüketicinin ikamet adresi yetkili mahkemesi olan tüketici mahkemesinde açılabilir.