- +90 312 911 1168
- info@mdmhukuk.com
- Kızılırmak Mah. 1443. Cad. Ankara 1071 Plaza A Blok No:25/58 06510 Çankaya/ANKARA
Makale Başlıkları
Anayasamızın 104. Maddesi Cumhurbaşkanı’nın devletin başı olduğunu söylemektedir. Türk milletinin birliğini temsil etmektedir. Bu nedenle Türk Ceza Kanunu madde 299 Cumhurbaşkanına hakaret suçunu yalnızca cumhurbaşkanının şahsına değil makamına da hakaret olacağı düşüncesi ile düzenlenmiştir.
Cumhurbaşkanına hakaret devletin kuvvetlerine de hakaret anlamına gelmektedir.
Buna göre; Türk Ceza Kanunu madde 299;“Cumhurbaşkanına hakaret eden kişi, bir yıldan dört yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Suçun alenen işlenmesi halinde, verilecek ceza altıda biri oranında artırılır.
Bu suçtan dolayı kovuşturma yapılması, Adalet Bakanının iznine bağlıdır.” şeklindedir.
Yargıtay 16. Ceza Dairesi hakaret suçunun unsurlarını şu şekilde belirlemiştir.
Cumhurbaşkanına hakaret suçu, kişilere ve şerefe karşı suçlar içerisinde değil Devlete karşı işlenmiş suçlar bölümünde düzenlenerek Devleti temsil eden Cumhurbaşkanlığı makamının saygınlığının korunması amaçlanmıştır.
Devlete karşı işlenen suçlardan bir kısmının gerçek mağdurunun makamı temsil eden gerçek kişi olmakla birlikte, devlete dair hukuki yararın korunması, kişiye nazaran daha üstün tutulmuştur. Suç doğrudan doğruya Cumhurbaşkanı olan kişiye karşı işlenmekte ise de, suçla korunan ve bu sebeple ihlal edilen hukuki değer devletin siyasal iktidar yapısıdır. Ceza himayesinin konusu Devlet kuvvetlerinin korunmasıdır.
Suçun faili herkes olabilir. Cumhurbaşkanlığı sıfatı seçimle değil ant içmeyle başlar. Suçun görevin devamı sırasında işlenmesi gereklidir.
Hakaret, bir kişiye onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek şekilde bir fiil veya olgu isnat etmek veya sövmek suretiyle; onur, şeref ve saygınlığa saldırmasıdır.
Eylemin yüze karşı ya da yoklukta işlenmesi arasında fark yoktur. Gıyapta hakaretin varlığı için belirli sayıda kişiyle ihtilat öğesi aranmadığından, failin bir kişinin duyabileceği şekilde yoklukta hakaret etmesi halinde suç oluşur.
Serbest hareketli suç olup, sözler, imalı şarkılar, yazı, çizim, resim, nefreti gösteren hareketler ve bunun gibi davranışlarla işlenebilir. Aynı şekilde, telefonla, mektupla, basın yayın araçları veya medya yoluyla diğer iletişim araçlarıyla gerçekleştirilmesi de olanaklıdır.
Manevi unsur genel kasttır. Mağdurun sıfatı bilinerek hareket edilmelidir. Saikin siyasi olması şart değildir.
Cumhurbaşkanlığı sıfat veya vazifesiyle alakalı saike de lüzum yoktur. Hakaret suçları ifade özgürlüğünü sınırlayan hallerden bir tanesidir. Doğal haklardan kabul edilen ifade hürriyeti, çoğulcu demokrasilerde vazgeçilmez ve devredilmez bir niteliğe sahiptir.
İfade hürriyeti insanın özgürce fikirler edinebilme, edindiği fikir ve kanaatlerinden dolayı kınanmama, bunları meşru yöntemlerle dışa vurabilme imkan ve özgürlüğüdür. Temel hak ve özgürlüklerden olan bu hak birçok uluslararası belgeye Anayasa ve kanunlara konu oluşturmuştur.
İftira, küfür, onur, şeref ve saygınlığı zedeleyici söz ve beyanlar, müstehcen içerikli söz, yazı, resim ve açıklamalar, savaş kışkırtıcılığı, hukuk düzeni cebir yoluyla değiştirmeye yönelen, nefret, ayrımcılık, düşmanlık ve şiddet yaratmaya yönelik bulunan ifadeler ise düşünce özgürlüğü bağlamında hukuki koruma görmemekte, suç sayılmak suretiyle ceza yaptırımlarına bağlanmaktadır. Bu doğrultuda Cumhurbaşkanına hakaret suçları da 5237 Sayılı TCK 299. maddesinde yaptırıma bağlanmıştır. Suçun koruduğu hukuki yarar yukarıda da izah edildiği üzere Cumhurbaşkanının şeref ve saygınlığıdır.
Bu suçun oluşumu için “Onun sosyal değeri konusunda kendisinin veya toplumun düşünce veya duyguları sarsıcı fiil veya sıfatlar isnat veya izafe edilmelidir.
Ne tür hareketlerin şeref ve itibari ihlal edici olduğu, toplumda hakim olan ortalama düşünüş ve anlayışa göre belirlenmelidir, bunun tayininde ölçü bireyin özel duyarlılığı değildir.
Bu itibarla basit bir saygısızlık hakaret ve sövme olarak nitelendirilemez”. Bir eylemin hukuk düzeni tarafından cezalandırılması ancak onu hukuka uygun kılan diğer bir anlatımla hukuka aykırılığı ortadan kaldıran bir nedenin bulunmamasına bağlıdır.
İfade hürriyeti, basın özgürlüğü gibi bir hakkın kullanmasına dair hukuka uygunluk nedenleri mevcut ise, hukuk düzeni tarafından kişi cezalandırılmayacaktır.
Ancak, eleştiri hak ve görevi kötüye kullanmamalı, yazıda küçültücü, incitici, abartılı sözlerden kaçınılmalıdır. Sayılan öğelerden birinin olması halinde haber verme ve eleştiri hakkından söz edilmeyecek, eylem hukuka aykırı olacaktır.
Siyasiler, üst düzey bürokratlar ile kamuya mal olmuş kişiler, diğer insanlara nazaran ağır eleştirilere daha fazla katlanmak zorunda oldukları demokratik toplumlarda geniş bir kabul görmüştür. Ancak eleştiri kırıcı, şok edici ya da rahatsız edici olsa bile hakarete varmamalıdır, zira hiçbir kimse hakarete katlanmak zorunda değildir. İfade hürriyeti bakımından eleştiri ile hakaret arasındaki ince çizgi toplumda hakim olan ortalama düşünüş ve anlayışa göre, kişilerin ifade hürriyeti ile mağdurun birey olarak onur ve şerefi arasındaki denge de gözetilmek suretiyle hakim tarafından belirlenmelidir. Kaba sövme hiçbir koşulda eleştiri olarak kabul edilmemelidir.
Buna göre, suçun unsurlarından fail herkes olabilir. Suçun işleneceği zaman Cumhurbaşkanının görev süresi dâhilinde olması gereklidir. Suç, Cumhurbaşkanının onur, şeref ve saygınlığını rencide edecek bir fiil ya da olgu isnat etmek ya da sövmek suretiyle saygınlığına ve şerefine saldırılması şeklinde işlenebilir.
Yüze karşı olabileceği gibi suç gıyapta da işlenebilir. Serbest hareketli bir suç olduğu için söz ile, yazı ile, telefonla, basın yayın araçları ile hatta günümüzde daha çok karşılaştığımız şekli olan sosyal medya aracılığı ile işlenebilir. Suçun işlenirken “kasıt” olması gerekmektedir. Suçun manevi unsuru “kasıt”tır.
Cumhurbaşkanına hakaret suçundan beraat kararları, mahkemelerin yapılan hukuki değerlendirmeleri sonucunda verilen kararlardır. Türk Ceza Kanunu’nun 299. maddesinde düzenlenen Cumhurbaşkanına hakaret suçuyla ilgili olarak, mahkemeler delil durumunu, ifadelerin bağlamını ve hakaret unsurlarını dikkate alır.
Cumhurbaşkanına hakaret suçunun kanıtlanamaması veya suç unsurlarının oluşmaması durumunda, mahkeme beraat kararı verebilir. Her dava özeldir ve sonuçları duruma göre değişebilir. Bu nedenle, her beraat kararı, o davanın özgünlüğüne bağlı olarak değerlendirilmelidir.
Cumhurbaşkanına hakaret suçuyla ilgili beraat kararları, hukuki değerlendirme ve mahkeme süreçlerinin bir sonucudur. Hukuk sistemindeki karmaşıklıklar ve davaların farklılığı göz önüne alındığında, her bir dava ayrıntılı bir şekilde incelenmelidir.
Cumhurbaşkanına hakaret suçu, Türk Ceza Kanunu’nda düzenlenen bir suçtur ve hukuki açıdan ciddi sonuçları olan bir durumdur. Bu suç, Cumhurbaşkanı’na karşı yapılan hakaret içeren söz, yazı veya eylemleri ifade eder. Cumhurbaşkanına hakaret suçunun cezası, Türk Ceza Kanunu’na göre belirlenir ve hukuki süreçte değerlendirilir.
Türk Ceza Kanunu madde 299’da Cumhurbaşkanına hakaret suçunun cezası düzenlenmiştir. Buna göre; Cumhurbaşkanına hakaret eden kişi bir yıldan dört yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Suçun alenen işlenmesi halinde ceza 1/6 oranında artırılır.
Kovuşturma yapılması Adalet Bakanı’nın iznine bağlıdır. Ayrıca Cumhurbaşkanına hakaret suçu için verilecek cezanın ertelenmesine, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ve adli para cezasına çevrilmesine karar verilebilir.
Aleniyetten anlamamız gereken suçun başkalarının yanında işlenmesidir. Hakaret fiilinin oluşması anında fiili aleni olarak birden fazla kişinin duyması, görmesi, algılaması gerekmektedir. Örneğin; bir televizyon programında ya da radyo yayınında ya da sosyal medyada ya da bir topluluk önünde Cumhurbaşkanına hakaret edilmesi durumunda suç aleni olarak işlenmiş olmaktadır. Bu durumda cezası 1/6 oranında artırılmaktadır.
Genellikle Cumhurbaşkanına hakaret suçu gıyapta işlenmektedir. Normalde hakaret suçunun yaptırım için şartı üç kişinin bu suça şahit olmalarıyken Cumhurbaşkanına hakaret suçunun makamın saygınlığı ve Türk Milletini temsil etmesi nedeniyle bir kişinin hakareti duymuş, görmüş ya da algılamış olması yeterlidir.
Cumhurbaşkanına hakaret suçu uzlaşma kapsamında suçlardan değildir.
Cumhurbaşkanına hakaret suçu şikâyete tabi suçlar arasında yer almadığı için savcılık tarafından re ‘ sen soruşturulur. Bu nedenle de belli bir şikâyet süresi yoktur.
Cumhurbaşkanına hakaret nedeniyle açılacak davada zamanaşımı süresi 8 yıldır.
Cumhurbaşkanına hakaret suçu, Türk Ceza Kanunu’nun 299. maddesinde düzenlenmiştir. Bu suç, Cumhurbaşkanı’na yönelik hakaret içeren ifadelerin kullanılması durumunda işlenir ve cezai yaptırıma tabidir. Cumhurbaşkanına hakaret suçundan dolayı ceza alanlar, hukuki sürecin sonucunda mahkeme tarafından belirlenir. İşte bu suçtan dolayı ceza alanlar hakkında bazı genel bilgiler:
Hakaret suçundan dolayı ceza alanlar, mahkeme kararının ardından cezalarını çekmek veya belirlenen para cezasını ödemekle yükümlüdür. Hukuki süreçte avukat yardımı almak ve yasal haklarını bilmek önemlidir. Bu nedenle, hakaret suçundan dolayı suçlu bulunan kişiler, hukuki danışmanlık almalı ve yasalar çerçevesinde hareket etmelidir.
Suçun faili olan kişiye verilecek cezanın belirli şartlara uymak kaydıyla cezaevinde infazından vazgeçilmesine cezansın ertelenmesi denir. Cumhurbaşkanına hakaret suçundan ceza alan kişinin cezasının ertelenebilmesi mümkündür.
Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumu sanığa verilen cezanın 2 yıl veya daha az süreli hapis veya adli para cezası olarak belirlenmesi halinde gerekli olan şartların bulunuyorsa verilecek hükmün açıklanmasının 5 yıl süreyle geriye bırakılmasıdır. Cumhurbaşkanına hakaret suçunda verilen ceza hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının verilmesinin önü açıktır.
Adli para cezası 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 52. Maddesinde düzenlendiği üzere 5 günden az ve kanunda aksine hüküm bulunmayan hallerde 730 günden fazla olmamak üzere belirlenen tam gün sayısının, bir gün karşılığı olarak takdir edilen miktar ile çarpılması suretiyle hesaplanan meblağın hükümlü tarafından Devlet Hazinesine ödenmesidir. Adli para cezası hapis cezasıyla beraber uygulanabileceği gibi tek başına da uygulanabilmektedir. Cumhurbaşkanına hakaret suçunda hükmedilen cezanın belli şartları sağlaması halinde adli para cezasına çevrilmesi mümkündür.
GÖREVLİ MAHKEME
Görevli mahkeme Asliye Ceza Mahkemesi’dir.
“Aleniyetin gerçekleşmesi için olay yerinde başkalarının bulunması yeterli olmayıp, hakaretin belirlenemeyen sayıda kişi tarafından görülme, duyulma ve algılanabilme olasılığının bulunması, herhangi bir sınırlama olmaksızın herkese açık olan yerlerde işlenmesinin gerekmesi karşısında, aleniyet unsurunun oluşmayacağı baro odasındaki sözleri nedeniyle sanık hakkında cumhurbaşkanına hakaret suçunu düzenleyen TCK’nın 299/2. maddesinin uygulanması suretiyle fazla ceza tayini hukuka aykırıdır.”
Cumhurbaşkanına hakaret suçundan kurulan mahkumiyet hükmüne yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde; Kaçak akaryakıt taşımakta iken yakalanan sanığın, kolluk görevlilerine kızarak ve kaçakçılıkla mücadele görevi bulunan kamu görevlilerini kastederek Cumhurbaşkanının da kaçakçılık yapanlara izin verdiği yönündeki tehevvürün söylediği sözlerin demokratik toplumun temel esaslarından hoşgörü kapsamında değerlendirilebilecek ağır eleştiri niteliğinde kaldığının kabulünde zorunluluk bulunduğundan unsurları itibariyle oluşmayan mesnet suçtan beraatı yerine yasal ve yeterli olmayan gerekçe ile yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi hukuka aykırıdır.
Şüphelinin “hükümlülerin iznini kullanmasındaki prosedür ile ilgili olarak (olay tarihinde Türkiye Cumhuriyeti 11. Cumhurbaşkanı olan) mağdur Abdullah Gül’e mektup yazdığını, ancak cevabın olumsuz geldiğini” söylediği, şüphelinin daha sonra bir anda “… senin ananı avradını sinkaf edeyim” diyerek mağdura …‘e hakaret ettiği “ iddiası ile cezalandırılması istemi ile iddianame düzenlenmiştir.
TCK’nın 299. maddesinde düzenlenen suç, Cumhurbaşkanına karşı hakaret eyleminde bulunulmasıyla oluşacağından, eylemin Cumhurbaşkanlığı görevinde bulunan kişiye karşı işlenmiş olması gerekir. Bu nedenle Cumhurbaşkanlığı görevi sona erdikten sonra bu görevle ilgili olarak hakaret edilse dahi, TCK’nın 299. maddesi uygulanamayıp, TCK’nın 125, 130. maddelerindeki hakaret suçlarını oluşturacaktır.
TCK’nın 125. maddenin birinci fıkrasında ise suçun temel şekli, üçüncü fıkrasında ise nitelikli halleri düzenlenmiştir. Aynı Kanunun 131/1. maddesi uyarınca, kamu görevlisine görevinden dolayı hakaret dışında kalan hakaret suçlarının takibi şikayete bağlıdır.
Kamu görevlisine karşı görevinden dolayı hakaret suçunda ise, hakaretin yalnızca görevin yerine getiriliş biçimiyle ilgili olması şart değildir.
Hakaret, kamu görevlisinin görevine veya görevin yerine getiriliş biçimine yönelik olabilir.
Herhangi bir kamu görevine karşı duyulan düşmanlık sebebiyle o görevi ifa eden veya etmiş olan görevliye hakarette de illiyet bağının varlığının kabulü gerekmektedir.
Ayrıca TCK’nın 299. maddesinden farklı olarak, görevin yapılması sırasında veya yapılmasından sonra görev nedeniyle işlenen hakaret ile TCK’nın 125/3-a. maddesinde düzenlenen suç oluşabilir.
Belirtilen nedenlerle, mağdurun suç tarihinde kamu görevlisi olmadığından, eylemin TCK’nın 125/1. maddesinde düzenlenen suçu oluşturabileceği, bu suçun takibinin şikayete bağlı olduğu, mağdurun beyanı alınarak sonucuna göre işlem yapılması gerektiği yönündeki iddianamenin iadesi kararı ve dolayısıyla bu karara karşı yapılan itirazı inceleyen merciin verdiği ret kararı hukuka aykırıdır.
Hakaret fiillerinin cezalandırılmasıyla korunan hukuki değer, kişilerin onur, şeref ve saygınlığı olup, bu suçun oluşabilmesi için, davranışın kişiyi küçük düşürmeye matuf olarak gerçekleşmesi gerekmektedir.
Bir hareketin tahkir edici olup olmadığı bazı durumlarda nispi olup, zamana, yere ve duruma göre değişebilmektedir. Kişilere yönelik her türlü ağır eleştiri veya rahatsız edici sözlerin hakaret suçu bağlamında değerlendirilmemesi, sözlerin açıkça, onur, şeref, ve saygınlığı rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnadını veya sövmek fiilini oluşturması gerekmektedir.
Somut olayda sanığın katılanı hedef alarak gazetede yazdığı “Tencere Tava Hep Aynı Hava!” adlı yazısında; “Diktatör Tayyip!”, “Valin Gezi Park’a dokunmayacağız dedi. Ama İstanbul’un mülki amiri yalan söyledi.
Dolayısı ile sen yalan söylemiş oldun. ‘Yalancı Tayyip’ Diktatör Tayyip! Tencere tava hep aynı hava dediğin protesto seni kelle paça yapacaklar! Haberin olsun!” şeklindeki ve eleştiri niteliğindeki sözlerin, katılanın onur, şeref ve saygınlığını rencide edici boyutta olmaması nedeniyle hakaret suçunun unsurlarının oluşmadığı gözetilmeden, yazılı şekilde hüküm kurulması, bozma nedenidir (YARGITAY 18. Ceza Dairesi -Karar: 2017/9587).
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı 24.11.2017 tarih ve 2017/65837 KYB nolu yazısı ile sanık …’ın
Elbistan 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 04.04.2017 tarih ve 2015/838 esas, 2017/347 karar sayılı ilamıyla Cumhurbaşkanına hakaret suçundan TCK 299/1-2 maddeleri uyarınca 2 yıl 4 ay hapis cezasıyla cezalandırıldığını ve kararın istinaf edilmeden kesinleştiğini,
dosya incelendiğinde TCK 299/3 madde ve fıkrasına göre Cumhurbaşkanına hakaret suçundan soruşturma ve kovuşturma yapılmasının Adalet Bakanının iznine tabi olduğu halde dava şartı olan bu husus yerine getirilmeden kamu davası açıldığı ve yargılamaya devam edilerek hüküm kurulduğunu belirterek anılan hükmün kanun yararına bozulmasını talep etmiştir.
Olay: Sanık … Elbistan 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 2015/201 esas sayılı dosyasında yargılanırken 22.10.2015 tarihli celsede sayın Cumhurbaşkanına yönelik olarak “şerefsiz cumhurbaşkanı da sizi kurtaramayacak” şeklinde sözler sarf ederek hakarette bulunduğu mahkemenin suç duyurusu üzerine
Adalet Bakanlığından izin alınmadan 17.11.2015 tarihli iddianameyle kamu davası açıldığı, dosyanın tevzii edildiği Elbistan 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 2015/838 esasına kaydı yapılan dosyada yargılamanın durmasına karar vererek Adalet Bakanlığından izin istenilmesi gerekirken bu husus yerine getirilmeden yargılamaya devam olunduğu ve yargılama sırasında davaya katılma talebinde bulunan sayın Cumhurbaşkanının 04.08.2016 tarihli dilekçeyle şikayetinden vazgeçtiği mahkemenin, 04.04.2017 tarihli hükümle sanığın TCK 299/1-2 maddeleri uyarınca 2 yıl 4 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına dair kararının istinaf yoluna başvurulmadan kesinleştiği anlaşılmıştır.
Kanun Yararına Bozma İstemine İlişkin Uyuşmazlığın Kapsamı: Cumhurbaşkanına hakaret suçu yönünden TCK 299/3 maddesi uyarınca Adalet Bakanından izin alınmadan yargılama yapılıp yapılamayacağı ve hüküm verilip verilemeyeceğine ilişkindir.
Hukuki Değerlendirme: Cumhurbaşkanına hakaret suçu TCK 299 maddesinde düzenlenmiştir. Birinci fıkraya göre Cumhurbaşkanına hakaret eden kişi 1 yıldan 4 yıla kadar cezalandırılacağı, ikinci fıkrada suçun alenen işlenmesi halinde cezanın altıda bir oranında arttırılacağı üçüncü fıkrada ise bu suçtan dolayı kovuşturma yapılmasının Adalet Bakanının iznine tabi olduğu belirtilmiştir.
Bu husus yargılama şartıdır. Ceza Muhakemesinde yargılama şartı yargılama yapılmasının bazı şartlara tabi tutulması olarak tanımlanmıştır.
Mahkeme yargılama şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediğini re’sen araştırır. Burada söz konusu olan “şart” “olmazsa olmaz” (sine qua non) anlamındaki şarttır.
Yani şartın bulunmaması yargılamaya engel olur, sanık cezalandırılamaz.
İzin şartı da bir yargılama şartıdır. Kanun koyucu bazı suçlardan dolayı dava açılmasının uygunluğu bakımından tereddüte düşmüş ve tereddüt yenilinceye kadar dava açılmasın demiştir (Feridun Yenisey, Ayşe Nuhoğlu Ceza Muhakemesi Hukuku S.573 v.d). Bir yargılama şartı olan Adalet Bakanının izninin kural olarak soruşturma aşamasında alınması gerekmektedir.
Ancak izin alınmadan açılan kamu davasını yanlışlıkla kabul eden mahkemenin durumu fark ettiğinde derhal DURMA kararı vererek izin talep etmesi izin verilirse yargılamaya devam ederek hüküm kurması, izin verilmez ise CMK 223/8 maddesi uyarınca DÜŞME kararı vermesi gerekmektedir.
Bu açıklamalar ışığında somut dosya incelendiğinde sanık … hakkında Cumhurbaşkanına hakaret suçundan TCK 299/3 maddesi uyarınca Adalet bakanından izin alınmadan açılan kamu davasını kabul eden Elbistan 3. Asliye Ceza Mahkemesinin durumu fark edince derhal Durma kararı vererek sanık hakkında kovuşturma izni verilip verilemeyeceğini Adalet Bakanlığından sorması gerekirken bundan zühul ile yargılamaya devam ederek karar vermesi usul ve yasaya aykırıdır.
Sonuç ve Karar: Yukarıda açıklanan gerekçelerle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının talebi yerinde görüldüğünden talebin kabulü ile Elbistan 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 04.04.2017 tarih ve 2015/838 esas, 2017/347 karar sayılı ilamının CMK 309/4-b madde ve fıkrası uyarınca KANUN YARARINA BOZULMASINA, müteakip işlemlerin mahallinde yapılması için dosyanın mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 14.09.2018 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
Cumhurbaşkanına hakaret suçunda ağırlaştırıcı hal olarak düzenlenen aleniyetin gerçekleşmiş sayılabilmesi için, failin bulunduğu ve suçu oluşturan söz veya hareketin gerçekleştiği yerin belirli olmayan çok sayıda kişi tarafından görülme, duyulma ve algılayabilme olasılığı olan bir ortam olması veya suç mağdurunun bu hareket ve sözleri işittiği ve algıladığı yerin bu tür bir ortam olması ve failin de bunu bilmesi yeterli olup,
somut olayda başka bir e-posta adresinden gelen mesajın sanığın kullandığı asg@srs.com.tr adresi tarafından başka e-posta adreslerine iletildiği (forward) anlaşıldığından,
iletilen adreslerin sadece kullanıcının bildiği, kullanıcı adı ve parola ile girilen ve kullanıcıdan başka bir kişinin girmesinin mümkün olmadığı kişiye mahsus hesap olması nedeniyle aleniyet unsurunun gerçekleşmiş sayılamayacağı gözetilmeden verilen cezada TCK 299/2 maddesi gereğince artırım yapılması, Kanuna aykırı, sanık müdafinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün bu sebeplerden dolayı BOZULMASINA, 22.10.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Faydalı Linkler:
MDM Hukuk ve Danışmanlık; Ankara merkezli faaliyet gösteren bir avukatlık bürosudur.
Büromuz; ülke genelinde avukatlık mesleğinin yasal ve etik değerleri çerçevesinde hukukun bir çok alanında yetkin kadrosuyla avukatlık ve danışmanlık hizmeti sunmaktadır.
Bu web sitesi ve içindeki bilgiler, Türkiye Barolar Birliği’nin meslek kurallarına göre ve özellikle reklam yasağına uygun olarak tasarlanmıştır. MDM HUKUK & DANIŞMANLIK web sitesinin tüm bilgi ve materyaller sadece bilgilendirme olup bunların tamamına veya bir kısmına dayanılarak yapılan işlemlere, eylemlere ve bunların sonuçlarına ilişkin hiçbir sorumluluk kabul edilmez. Söz konu bilgilerin aktarılması ile kullanıcılar ve web tarayıcıları ile MDM HUKUK & DANIŞMANLIK arasında bir avukat-müvekkil ilişkisi yaratılması amaçlanmamıştır ve bilgilerin bu kişilerce alınması hiçbir şekilde bu yönde bir ilişki oluşturmayacaktır. Müvekkiller veya okuyucular hiçbir şekilde mevcut duruma ve özelliklerine ilişkin olarak uygun hukuki veya başka herhangi bir profesyonel görüş almadan, MDMHUKUK & DANIŞMANLIK web sitesinde yer alan herhangi bir hususa dayanarak bir eylemde bulunmamalıdır. MDM HUKUK & DANIŞMANLIK, bu web sitesi aracılığıyla ulaşılan üçüncü kişilere ait içeriklerden hiçbir şekilde sorumlu değildir.
MDM Hukuk ve Danışmanlık Tüm Hakları Saklıdır.